Siyaset Sosyolojisi Ara 7. Deneme Sınavı
Toplam 20 Soru1.Soru
Modern Dönemde, ‘Sivil Toplum’ kavramı üzerine en çok düşünen ve sivil toplumu sivil toplumu devletten ayrı bir “ihtiyaçlar alanı” olarak tanımlayan Alman filozof aşağıdakilerden hangisidir?
Marx
|
Kant
|
Hegel
|
Schelling
|
Nietszche
|
2.Soru
Siyaseti devletle özdeşleştiren yaklaşımları hangi disiplin sorgulamaya açmıştır?
Siyasal antropoloji |
Sosyoloji |
Coğrafya |
Felsefe |
Arkeoloji |
Siyasal antropoloji çalışmaları yöneten yönetilen ilişkisinin devlet olmayan toplumlarda da görüldüğünü iktidar ilişkilerinin olduğunu göstermiştir.
3.Soru
Devletin dışındaki sosyal kurum ve yapılardan meydana gelen toplumsal alanı tanımlamak üzere kullanılan 17. yüzyılın sonlarında John Locke ve James Harrington’ın yazılarında ilk kez görülen, daha sonra İskoç Aydınlanmasının önemli isimleri Adam Smith ve Adam Ferguson tarafından geliştirilen, Rousseau, Hegel ve Marx’ın ardından son olarak Tocqueville’in ayrıntılı olarak değindiği kavram hangisidir?
Yabancılaşma |
Medenileşme |
Sivil toplum |
Modernlik |
Demokrasi |
Devletin dışındaki sosyal kurum ve yapılardan meydana gelen toplumsal alanı tanımlamak üzere kullanılan kavram "sivil toplum" kavramıdır.
4.Soru
Aşağıdakilerden hangisi modern döneme ait sivil toplum düşünürlerinden değildir?
G.V.F. Hegel
|
Alexis de Tocqueville
|
Thomas Hobbes
|
Karl Marx
|
Antonio Gramsci
|
5.Soru
Aşağıdakilerden hangisi "Kurumsalcı yaklaşım"ın eleştirilerinden birisi değildir?
Liberal düşüncenin baskın varlığı siyasetin çatışmacı ve dinamik doğasını anlamayı zorlaştırmıştır.
|
Siyasetin bireysel hakların korunmasına yönelik olarak tanımlanması onu sınırlamıştır.
|
Kurumların gerisinde yer alan toplumsal ilişkiler göz ardı edilmiştir.
|
Siyaseti devlet ve parlamenter sistem olarak tanımlayarak sadece demokrasiyi göz önüne almıştır.
|
İktidarı toplumsal yaşamdan çok devlet denilen yapı ile bütünleştirmiştir.
|
6.Soru
Devlete karşı sivil toplum düşüncesini ilk kez dile getiren ve sivil toplum geliştikçe devlete daha az ihtiyaç duyulacağını öne süren kuramcı aşağıdakilerden hangisidir?
Norberto Bobbio |
John Keane |
Thomas Paine |
John Locke |
Jean Bodin |
Thomas Paine
7.Soru
(I) Siyasal güç devlet gücüyle özdeştir
(II) Özgürlükler için devletin gücünün sınırlanması
(III) Toplumsal değişim, üretim güçlerindeki çatışma ile ortaya çıkar
(IV) Devlet, sınıfsal farklılıklar sonucu ortaya çıkar.
(V) Hakim sınıfların çıkarını korumak, devletin işlevidir.
Yukarıdaki numaralandırılmış ifadelerden hangisi ya da hangileri, liberal teoriye aittir?
V |
III |
IV ve II |
I |
I ve II |
Liberal teori devleti siyasal güç alanı, sivil toplumu ise, özgürlük alanı olarak kabul eder. Devlet ile sivil toplum arasında öngörmüş olduğu bu ayrımın bir sonucu olarak da devletin tarafsız olabileceğini varsayar ve devleti, toplumsal güçlerden soyutlayarak düşünür. Yanıt E şıkkıdır.
8.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Tarık Zafer Tunaya'nın eserlerinden biridir?
Devlet, Ocak ve Dergah |
İktidar ve Direnme Odakları |
Türkiye'de Siyasi Partiler |
Türkiye'nin Ekonomi Tarihi |
Türkiye'de Çağdaşlaşma |
Türkiye'de Siyasi Partiler T. Z. Tunaya'nın eseridir.
9.Soru
Uluslararası alanda faaliyet gösteren sivil toplum örgütlerinden oluşan topluma ne ad verilir?
Evrensel sivil toplum
|
Sosyalist sivil toplum
|
Kapitalist sivil toplum
|
Küresel sivil toplum
|
Ekolojik sivil toplum
|
10.Soru
Easton'un meşruluğun kaynakları arasında gösterdiği liderin kişisel özelliğinin Weber'in kavramlaştırmasındaki karizmatik otoriteden farkı aşağıdakilerden hangisidir?
Liderin tanrı vergisi niteliklere sahip olması |
Liderin meşruluğunu insanların kendisine atfetmiş olduğu olağanüstü niteliklerden alması |
Liderin olağanüstü niteliklerinin gerçekten var olmasının gerekliliği |
Liderin etkili ve başarılı olarak toplumun kendine yönelik desteğini alması |
Liderin, hayatın olağan akışını bozan ve ona yeni bir yön veren kişi olması |
Weber'in kavralaştırmasıyla Karizmatik Otorite şu şekilde açıklanır. “Karizma” eski Yunancada “Tanrı vergisi” anlamına gelen bir kelimedir. Karizmatik otoritede siyasal iktidar, meşruluğunu insanların kendisine atfetmiş olduğu olağanüstü niteliklere bağlı olarak kazanır. Burada önemli olan siyasal iktidarı elinde bulunduran kişinin gerçekten olağanüstü meziyetlerinin olması değil, insanların onda bu meziyetlerin bulunduğuna inanmalarıdır. Karizmatik otoritenin en tipik örnekleri peygamberler ve kurucu siyasal liderlerdir. Karizmatik liderlerin en önemli özelliği, kitleleri peşlerinden sürükleyebilme güçlerine bağlı olarak, yeni bir düzen getirmeleridir. Karizmatik lider, hayatın olağan akışını bozan ve ona yeni bir yön veren kişidir. Bu anlamda karizmatik liderlerin, toplumun yerleşmiş düzenine ve geleneklerine karşı çıkıp köklü değişikleri hayata geçirmeye yönelmeleri bakımından devrimci bir karaktere sahip olduklarını söylemek mümkündür. Karizmatik otorite, liderin kişisel özelliklerine bağlı olduğu için, lider hayatta kaldığı sürece geçerlidir. Karizmatik otorite lider öldükten sonra kurumlaşır, geleneksel veya hukuki otorite tipine dönüşür. Bununla birlikte Easton da, Weber gibi, meşruluğun üç kaynağının bulunduğundan bahseder. Easton’a göre bunlar ideolojik kaynak, yapısal kaynak ve liderlerin kişisel özellikleridir. Bir siyasal rejimde siyasal iktidar, yönetilenlerin, rejimin temelinde bulunan ilke ve değerleri benimsemesinin bir sonucu olarak kabul görüyorsa, bu siyasal iktidarın meşruluğunun kaynağında ideoloji var demektir. İnsanların rejimin temelinde bulunan ideolojiye bağlılıkları çeşitli faktörlere dayanır. Kuşkusuz en temel faktör, ideolojinin toplumun istek ve beklentilerine cevap verebilir bir özelliğe sahip olmasıdır. Bir diğer önemli faktör ise, siyasal endoktrinasyondur. Siyasal endoktrinasyon siyasal rejimin temel değerlerinin vatandaşlara aşılanması demektir. Siyasal iktidarlar siyasal endoktrinasyon yoluyla yönetilenlerin siyasal rejimin ideolojisine, dolayısıyla da kendilerine olan sadakatlerinin devam etmesini sağlamaya çalışırlar. Meşruluğun bir başka kaynağı, siyasal yapıyı ve siyasal yapının işleyişini düzenleyen hukuk kurallarının yönetilenlerce benimsenmesidir. Buna göre, bir siyasal iktidar ancak söz konusu kurallara uygun olarak işbaşına gelmişse meşru olarak addedilir. Aynı şekilde siyasal iktidarın eylemleri de, yine belirtilen kurallara uygun olmaları ölçüsünde meşrudur. Easton, Weber gibi liderlerin kişisel niteliklerini de, meşruluğun bir kaynağı olarak görür. Easton’un kişisel nitelik ile kastettiği, Weber’in karizma kavramından farklıdır. Easton kişisel nitelik derken, etkili ve başarılı olmayı kıstas olarak alır. Easton’a göre liderin başarısı, toplumun kendisine yönelik desteğini artırıcı bir faktördür. Siyaset biliminde sistem teorisi olarak bilinen teorinin en önemli temsilcilerinden biri olarak kabul edilen Easton, meşruluğu, siyasal sistemin istikrar ve destek unsurlarından biri olarak görmüştür. Easton’a göre, siyasal sitemin, toplumdan gelen taleplere cevap verememesi, insanların rejimin temel değerlerine, siyasal yapıyı işleten normlara ve liderlerin yeterliliklerine olan inancını zedeleyeceği için, bir meşruiyet krizini de beraberinde getirecektir.
11.Soru
Devleti toplumsal güçlerden soyutlayarak düşünme biçimi aşağıdakilerden hangisidir?
Hukuk
|
Devlet
|
Modern devlet
|
Liberal teori
|
Modern toplum
|
12.Soru
Aşağıdakilerden hangisi, siyasetin sosyolojisinin doğmasını sağlayan temel nedenlerden biridir?
Birinci Dünya Savaşının başlaması |
Lipset’in Siyasal İnsan adlı kitabının verdiği ilham |
Sınıf olgusunun ortaya çıkması |
Hukuki ve felsefi yöntemlerden kopma |
Demokrasinin yükselen bir değer haline gelmesi |
Siyaset olgusunun toplumdaki yeri veya toplumsal kökleri üzerine zihni merak, “Siyaset(in) Sosyolojisi” adı altında yeni bir disiplinin doğmasının en başta gelen sebebidir. Bunda da şüphesiz, İkinci Dünya Savaşından sonra Batı dünyasında demokrasinin yükselen bir değer olması ve o doğrultuda toplumların geçirdikleri yapısal değişimler önemli rol oynamıştır. Yanıt E şıkkıdır.
13.Soru
Seymour Martin Lipset'in Avrupa'da “Devlet mi toplumu biçimlendirir?” yoksa “Toplum mu devleti biçimlendirir?” şeklinde bir soruya cevap arama etrafında yoğunlaşmış olan siyasetin sosyolojisi tartışmaları, yanlış bir temele oturtulmuş tartışmalar olarak nitelenmesinin nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
Siyasetin yöneten-yönetilen ilişkisinde baskı, kabul veya iknayı sağlamada, kısacası hâkim olmayı ve tabi olmayı belirlemede güce dayanan en önemli araç olması nedeniyle. |
Devletin hâkim sosyal sınıfların hâkimiyetini sürdürme gayesi üzerine inşa olmuş bir yapı olması nedeniyle. |
Merkezi devlet-sivil toplum karşıtlığında ortaya çıkan sorunların aslında daha genel bir akademik tartışmanın türevi olması nedeniyle. |
Bu tartışmalarda devletle toplum sanki birbirinden bağımsız iki ayrı organmış gibi ele alınmaları nedeniyle. |
Bu tartışmaların yapıldığı dönemde Avrupa'da henüz bir sivil toplumun varlığından bahsetmek için çok erken olması nedeniyle. |
Hem Marx’ta hem diğerlerinde “Devlet mi toplumu biçimlendirir, toplum mu devleti?” tartışması, Seymour Martin Lipset’in belirttiği gibi; sanki devletle toplum birbirinden bağımsız iki organmış gibi ele alındığından yanlış bir soru üzerine oturtulmuş bir tartışmaydı. Buna karşılık, söz konusu tartışma siyaseti devletle özdeş gören geleneksel Siyaset Bilimi anlayışının eksikliğini sergilemek gibi olumlu bir katkıda bulunmuştur. Bu katkı sayesinde devletin toplumdaki birçok siyasi kurumdan sadece biri olduğu; siyasi kurumların da toplumsal kurum kümelerinden yalnızca birini oluşturduğu görüşü genel kabul görmeye başlamıştı ki bu, Siyasetin Sosyolojisinin yeni bir disiplin olarak ön plana çıkmasında da belirleyici olmuştur. Çünkü, o zamandan itibaren, toplumsal kurum kümeleri arasındaki ilişkiyi irdeleme görevini genel Sosyoloji üstlenirken siyasi kurumlarla diğer kurumlar arasındaki ilişkiyi irdeleme görevi Siyasetin Sosyolojisi disiplinine bırakılmıştır. Böylece Siyasetin Sosyolojisi, genel Sosyolojinin uzmanlaşmış bir kolu haline gelirken; geleneksel Siyaset Biliminden de çok farklı bir yaklaşımı temsil etmiş oluyordu. Bu gelişme bağlamında siyaset, devlete sahip olsun veya olmasın, tüm toplumlarda var olan iktidar olgusuyla özdeş kılınacak evrensel bir niteliğe büründürülüyordu.
14.Soru
Biyoiktidar ne demektir?
Şahıslar üzerine kurulan iktidardır.
|
Sosyal iktidarın baskı içermesi durumudur.
|
Canlılar üzerine kurulmuş iktidardır.
|
Beden üzerinde kurulan iktidardır.
|
Otorite içeren iktidardır.
|
15.Soru
Demokrasiyle sivil toplum arasındaki bağı ilk kuran kimlerdir?
Demokratlar
|
Bilim adamları
|
Filozoflar
|
Din adamları
|
Liberaller
|
16.Soru
Aşağıdakilerden hangisi devlet-dışı sivil toplum kuruluşlarına örnek gösterilemez?
Uluslararası Af Örgütü
|
Oxfam
|
Greenpeace
|
Sınır Tanımayan Doktorlar
|
Birleşmiş Milletler
|
17.Soru
Sosyal Bilimler Atıf Endeksi tarafından bir “atıf klasiği” sayılan Siyasal İnsan (Political Man) isimli kitabın yazarı aşağıdakilerden hangisidir?
Rokkan |
Marx |
Weber |
Lipset |
Duverger |
1960’lar Seymour Martin Lipset’in Siyasal ‹nsan (Political Man) başlıklı kitabının yayınlanmasıyla Siyaset(in) Sosyolojisi disiplininin yükselişe geçmesinde dönüm noktası olmuştur. Lipset’in kitabı, yirmi ülkede yayınlanarak dünya çapında yankı bulmuş ve Sosyal Bilimler Atıf Endeksi tarafından bir “atıf klasiği” sayılmıştır. Doğru cevap D'dir.
18.Soru
Postmodern dönemde sivil topluma ilişkin doğru olmayan belirleme aşağıdakilerden hangisidir?
Postmodern dönemde sivil toplum, totaliter ve otoriter yönetimlerin temsil ettiği rejimlere karşı demokratik direnişin sembol kavramı olmuştur |
Postmodern dönemde sivil toplum totaliter ve otoriter rejimlerin yıkılmasında oynadığı etkin rolle birlikte demokrasi tartışmalarında siyasal toplumun yerine kullanılmaya başlanmıştır |
Postmodern dönemde sivil toplumdan anlaşılan hem siyasal toplum hem de üçüncü sektördür |
Postmodern dönemde sivil toplum devlete bir alternatif değil onu tamamlayan ve dengeleyen bir unsur olarak görülür |
Postmodern dönemde sivil toplum kavrayışı siyasal değerlendirmeler ışığında dışında daha çok devletlere muhalif bir bakış açısını yansıtır |
Postmodern Dönemde Sivil Toplum
Sivil topluma yönelik postmodern dönemdeki kavrayışın şekillenmesinde en etkili olgu komünizmin Sovyet ve Doğu Avrupa ülkelerinde temsil edilen biçimine karşı muhalif düşüncenin gelişmesidir. 1980’lere damgasını vuran bu gelişmeyle birlikte sivil toplum, bu rejimlerin temsil ettiği totaliter ve otoriter yönetimlere demokratik direnişin sembol kavramı olmuştur. Sivil toplum söz konusu rejimlerin yıkılmasında oynadığı etkin rolle birlikte demokrasi tartışmalarında siyasal toplumun yerine kullanılmaya başlanmıştır. 1990’larda kısaca NGO’s (Non-Governmental Organizations ) ve NSM’s (New Social Movements) olarak bilinen uluslararası ya da küresel sivil toplum örgütlerinin ortaya çıkışıyla birlikte kamu ve özel sektöre ilaveten üçüncü sektör olarak tabir edilen sivil toplum, alternatif toplum ve dünya düzeninin kurulmasında gerekli olan stratejik eylem biçimlerinin şekillenmesinde oynadığı rolle anahtar kavram haline gelmiştir. Bu nedenle postmodern dönemde sivil toplumdan anlaşılan hem siyasal toplum hem de üçüncü sektördür.
1990’lı yıllarda Washington Anlaşması’yla birlikte Dünya Bankası ve IMF üzerinden gelişmekte olan ülkelere yardım yapılmasıyla birlikte devletlerin ekonomik olarak küçülmesi gündeme gelmiştir. Bu, sivil toplum anlayışını önemli ölçüde etkilemiştir. Sivil toplum, devletlerin sosyal harcamalarını azaltacak hatta yerini alabilecek bir çare olarak düşünülmüştür. Sivil toplumun çoğulcu yapısını göz ardı eden ve onu homojenleştiren bu anlayış demokratik açıdan önemli sorunların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Küreselleşme karşıtı hareketlerin ve pek çok ülkede demokratikleşme yönelimlerinin 90’lar, sivil toplumun her türden demokratikleşme sorununa deva bir kavram olarak görülmekten vazgeçildiği yıllar olmuştur. Bunun yerine sivil toplum, söz konusu demokratikleşme hareketlerinin meşrulaştırılmasında başvurulan bir kavram olmuştur. Söz konusu sivil toplum kavrayışının gelişmesinde Birleşmiş Milletler nezdinde sivil toplum üzerine gerçekleştirilen geniş çaplı panelin etkisi büyüktür. Postmodern dönemde sivil toplum kavrayışı siyasal değerlendirmelerin dışında daha çok tarafsız bakış açısını yansıtır. Özellikle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki sivil toplumun durumuna yönelik karşılaştırmalar siyaset teorisinin temel konusu olmuştur. Postmodern dönemde sivil toplum devlete bir alternatif değil onu tamamlayan ve dengeleyen bir unsur olarak görülür.
19.Soru
Uluslararası alanda faaliyet gösteren sivil toplum örgütlerinden oluşan topluma ne ad verilir?
Ekolojik sivil toplum
|
Kapitalist sivil toplum
|
Küresel sivil toplum
|
Evrensel sivil toplum
|
Sosyalist sivil toplum
|
20.Soru
Sivil toplum ile demokrasi arasında bir bağ olduğunu ilk öne süren düşünürler kimlerdir?
Marxistler
|
Postmodernistler
|
Liberaller
|
Sosyalistler
|
Komünistler
|
-
- 1.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 2.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 3.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 4.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 5.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 6.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 7.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 8.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 9.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 10.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 11.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 12.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 13.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 14.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 15.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 16.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 17.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 18.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 19.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 20.SORU ÇÖZÜLMEDİ