ANAYASA I Dersi Osmanlı İmparatorluğu’nun Anayasal Gelişmeleri ve Modern Türkiye’nin Kuruluşu soru cevapları:

Toplam 20 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Osmanlı İmparatorluğunda anayasal gelişmeler ne ile başlamıştır? Açıklayınız.


CEVAP:

Osmanlı İmparatorluğu’nun anayasal gelişmeleri, 1808’de kabul edilen Sened-i İttifak’la başlamıştır. Sened-i İttifak, merkezî yönetimle âyan temsilcileri arasında karşılıklı taahhütler içeren; bu nedenle, misak niteliği taşıyan bir anayasal belgedir. Bu belge, bir giriş, yedi madde ve bir ekten oluşmaktadır. Sened-i İttifak, devlet işlemlerine devlet memuru sıfatına sahip kişilerden başkalarının karışamayacağı; sadrazamın devlet işlerinin yürütülmesinden sorumlu olacağı bazı hükümler içermekteydi. Öte yandan bu belgeyle âyan temsilcileri, içlerinden birinin merkezî yönetime karşı ayaklanması hâlinde bu ayaklanmayı bastırmak konusunda merkezî yönetime destek verme taahhüdünde bulunmaktaydı. Bu özellikleri nedeniyle Sened-i İttifak, bir anayasa olmayıp ancak anayasa benzeri belge özelliğini taşımaktadır. Bu nedenle bazı yazarlar, Sened-i İttifak’ı, 1215 tarihli Magna Carta Libertatum’a benzetmektedir.


#2

SORU:

Tanzimat Fermanı nedir? Özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Tanzimat Fermanı(1839) bir yandan devlet iktidarını sınırlayan çeşitli kurallara yer vermiş, diğer yandan da tüm Osmanlı tebaasına, aralarında hiçbir fark gözetmeksizin, bazı haklar sunmuştur. Fermanın devlet iktidarını sınırlayan en önemli kuralı, devlet işlerinin kanunlara uygun olarak yürütüleceği hükmüne yer vermesidir. Üstelik ferman, kanun metinlerinin hazırlanmasını sağlayan Meclis-i Ahkâm-ı Adliye isimli bir organa yer vermektedir. Bir tür danışma kurulu niteliği taşıyan bu organın hazırladığı kanunlar, padişah tarafından onaylanarak yürürlüğe girecektir. Öte yandan Ferman, malî güce göre vergi ilkesi, devlet harcamalarının kanunîliği ilkesi, askere almada adalet ilkesi, kanunun üstünlüğü ilkesi ve ceza yargılamasına ilişkin güvencelere yer vermektedir. Bundan başka Ferman, Osmanlı tebaasının can güvenliği, ırz ve namus dokunulmazlığı, mülkiyet hakkı gibi çeşitli haklara da yer vermiştir. Bu nedenle, Tanzimat Fermanı, bazı yazarlar tarafından, İmparatorluğun ilk haklar bildirisi olarak tanımlanmaktadır.


#3

SORU:

Islahat Fermanı nedir? Neleri kapsar?


CEVAP:

Osmanlı İmparatorluğu’nda Tanzimat Fermanı’nın yayınlanmasıyla başlayan yenilikler, 1856’da Islahat Fermanı’nın yayınlanmasıyla devam etmiştir. Islahat Fermanı da padişahın oto-limitasyonu niteliği taşıyan, tek taraflı bir belgedir. Islahat Fermanı, din, vicdan ve ibadet hürriyetini koruyan önemli düzenlemelere yer vermiştir. Öte yandan, içerdiği hükümlerle Müslüman tebaa ile Müslüman olmayan tebaa arasında tam bir eşitliğin kurulmasını sağlamıştır. Müslüman olmayan tebaanın devlet memuriyetine ve askerlik hizmetine alınmasını sağlayan hükümlere yer vermek suretiyle eşitlik ilkesinin alanını genişletmiştir. Bundan başka, işkencenin ortadan kaldırılması, resmî evraklarda yer alan Müslüman olmayanları rencide edecek ifadelerin yasaklanması, kanun önünde eşitlik, yargılamanın açıklığı gibi kurallara da yer vermektedir. Nihayet Ferman, Müslüman tebaa ile Müslüman olmayan tebaa arasındaki uyuşmazlıkların karma mahkemelerde görülmesi kuralını da benimsemiştir.


#4

SORU:

Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk anayasası nedir? Özellikleri nelerdir?


CEVAP:

İmparatorluğun ilk anayasası, 1876 tarihli Kanun-i Esasidir. Kanun-i Esasi, bazı hükümleriyle devlet otoritesinin belirli ölçülerde sınırlanmasını sağlamış; aynı zamanda, kabul edildiği çağın koşulları açısından Osmanlı tebaasına geniş sayılabilecek bir haklar listesi sunmuştur. Böyle olmakla beraber, Kanun-i Esasi, Osmanlı tebaasının temsilcilerinden oluşan bir kurucu meclis tarafından hazırlanmamıştır. Öte yandan, bu metnin yürürlüğe girmesi için halk oylamasına da başvurulmamıştır. Kanun-i Esasi, padişahın fermanı ile hazırlanarak yürürlüğe giren bir belgedir.


#5

SORU:

Kanun-i Esasi'nin Osmanlı tebaasına tanıdığı hak ve özgürlükler nelerdir?


CEVAP:

Kanun-i Esasi’nin 8.-26. maddeleri arasında yer alan hükümler, Osmanlı tebaasının hak ve özgürlüklerini düzenlemektedir. Bu düzenlemelerin Osmanlı tebaasına tanıdığı haklar şunlardır: vatandaşlık hakkı, kişi hürriyeti, kişi güvenliği, ibadet hürriyeti, basın hürriyeti, şirket kurma hürriyeti, dilekçe hakkı, öğretim hürriyeti, eşitlik ilkesi, devlet memurluğuna girme hakkı, malî güce göre vergi ilkesi, konut dokunulmazlığı, müsadere, angarya yasağı, işkence yasağı. Kanun-i Esasi, Osmanlı tebaasına, 18. yüzyıl anayasacılık hareketlerinin ortaya çıkardığı negatif statü haklarının geniş bir listesini sunmuştur.


#6

SORU:

Teşkilât-ı Esasîye nedir? Önemi nedir?


CEVAP:

Osmanlı-Türk anayasal gelişmelerinin en önemli dönüm noktalarından biri, 1921 tarihli Teşkilât-ı Esasîye Kanununun kabul edilmesidir. Kısaca 1921 Anayasası olarak adlandıracağımız bu belge, 23 Nisan 1920’de Ankara’da kurulan Büyük Millet Meclisi (BMM) tarafından hazırlanarak kabul edilmiştir. 1921 Anayasası, 23 maddeden oluşan çok kısa bir metindir. Böyle olmakla beraber, geleneksel meşruiyet temeline dayanan Osmanlı İmparatorluğu’nun devlet yapısını sona erdirerek modern Türkiye’nin kuruluşunda ilk adımı oluşturmaktadır. Gerçekten Anayasa’nın 1. maddesinde yer alan “Hakimiyet bilâkaydü şart milletindir. İdare usulü, halkın mukadderatanı bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına müstenittir” hükmüyle meşruiyetini millet iradesinden kazanan modern bir devlet düzeni kurulmuştur.


#7

SORU:

1921 Anayasası’nda 1923'te yapılan değişiklikler neyi içermektedir?


CEVAP:

1923 değişikliğinin, yürütme gücünün yapısı ve işleyişinde yarattığı yenilikler şöyle özetlenebilir:
• Anayasanın ilk metninde mevcut olmayan bir cumhurbaşkanlığı makamı yaratılmıştır.
• Anayasanın ilk metninde monist olan yürütme organı, düalist, yani cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulundan oluşan ikileşmiş bir yapıya dönüşmüştür.
• Anayasanın ilk metnine göre, yürütme fonksiyonunu yerine getiren bakanlar kurulu üyelerinin hepsi eşit statüdedir. Oysa değişiklik sonrasında bakanlar kuruluna liderlik yapacak bir başbakanlık makamı yaratılmıştır.
• Anayasanın ilk metnine göre, yürütme fonksiyonunu yerine getiren bakanlar kurulu üyeleri tek tek meclis tarafından seçildikleri hâlde, değişiklik sonrasında cumhurbaşkanı, başbakanı seçmekte; başbakan ise bakanlar kurulunu belirlemektedir.


#8

SORU:

Modern Türkiye'nin kuruluşunda ilk adım ne olarak kabul edilebilir?


CEVAP:

1921 Anayasası, 23 maddeden oluşan çok kısa bir metindir. Böyle olmakla beraber, geleneksel meşruiyet temeline dayanan Osmanlı İmparatorluğu’nun devlet yapısını sona erdirerek modern Türkiye’nin kuruluşunda ilk adımı oluşturmaktadır.


#9

SORU:

Teşkilât-ı Esasîye kim tarafından hazırlanmıştır ve kaç yılında kabul edilmiştir?


CEVAP:

1921 tarihli Teşkilât-ı Esasîye Kanunu Kısaca 1921 Anayasası olarak adlandıracağımız bu belge, 23 Nisan 1920’de Ankara’da kurulan Büyük Millet Meclisi (BMM) tarafından hazırlanarak kabul edilmiştir.


#10

SORU:

1921 Anayasası hangi hükümet modelini benimsemiştir?


CEVAP:

1921 Anayasası, meclis hükûmeti modelini benimsemiştir.


#11

SORU:

İstiklal Mahkemeleri’nin yargının bağımsızlığı ilkesine uygun olmamasının sebebi nedir?


CEVAP:

İstiklal Mahkemeleri’nin üyeleri, TBMM tarafından kendi üyeleri arasından seçilmiştir. Bu nedenle, İstiklal Mahkemeleri’nin kuruluş ve çalışma usûllerinin yargının bağımsızlığı ilkesine ve hâkimlik teminatına uygun olmadığı açıktır.


#12

SORU:

II. Meşrutiyet Dönemi ne zaman başlamıştır?


CEVAP:

II. Abdülhamit’in 1878’de Meclis-i Mebusan’ı feshinin ardından, seçimler, ancak 30 yıl sonra 1908’de yapılmış; 1909’da ise Kanun-i Esasi, değiştirilerek padişahın sahip olduğu yetkiler, önemli ölçüde sınırlanmıştır. Böylece II. Meşrutiyet olarak adlandırılan dönem başlamıştır.


#13

SORU:

1909 değişiklikleri ile Anayasa'ya hangi  haklar eklenmiştir? Bu hakların padişahın yetkilerine nasıl bir etkisi olmuştur?


CEVAP:

1909 değişiklikleri, Anayasaya yeni hakların eklenmesini sağlamıştır. Bunlar, kanun dışı tutuklama yasağı, sansür yasağı, haberleşmenin gizliliği esası, toplanma ve dernek kurma hakları, padişahın sürgün yetkisinin kaldırılmasıdır. Öte yandan bu değişiklikler, padişahın yasama ve yürütme alanındaki yetkileri üzerinde önemli sınırlamalar yaratmıştır. 1909 değişikliği ile padişahın yasama sürecinin başlamasını sağlayan izin yetkisi ilga edilerek Meclis-i Mebusan ve Meclis-i Âyan tarafından kabul edilen kanunlar üzerindeki mutlak veto yetkisi, geciktirici ve güçleştirici veto yetkisine dönüştürülmüştür. Böylece padişahın kanun yapma sürecindeki yetkileri önemli ölçüde sınırlanmıştır.


#14

SORU:

1909 değişiklikleri padişahın yürütme alanındaki yetkilerini nasıl sınırlandırmıştır?


CEVAP:

1909 değişiklikleriyle padişahın yürütme alanındaki yetkileri de sınırlanmıştır. Padişah, sadrazamı atayacak; sadrazam ise parlamenter monarşilerde olduğu gibi Heyet-i Vükelâ, yani bakanlar kurulu üyelerini belirleyecektir. Padişahın Heyet-i Vükelâ üyelerini azil yetkisi de ortadan kaldırılmıştır. Bundan başka, bakanlar kurulu, evvelce olduğu gibi padişaha karşı sorumlu olmayacak; parlamenter geleneklere uygun olarak parlamentoya karşı sorumlu olacaktır.


#15

SORU:

Tanzimat Fermanı'nın oto-limitasyon niteliği taşımasının nedeni nedir?


CEVAP:

Tanzimat Fermanı’nda yer alan devlet iktidarını sınırlamaya yönelik kurallarla, haklara ilişkin düzenlemeler, İmparatorluğun mutlak monarşi esasına dayanan devlet düzeninin meşrutî monarşi yönünde tedricen değişmesini sağlaması bakımından çok önemlidir. Ne var ki, Fermanın içerdiği hükümlerin uygulanmasını sağlayacak herhangi bir denetim mekanizması mevcut değildir. Bütün bu hükümler, padişahın kendi iktidarını sınırlaması, yani bir tür oto- limitasyon niteliği taşımaktadır. Bu nedenle, Fermanın içerdiği yeniliklerin gene padişah tarafından geri alınması da mümkündür.


#16

SORU:

Tanzimat Fermanı'nın   ferman olarak adlandırılmasının nedeni nedir?


CEVAP:

Sened-i İttifak, iki taraflı bir belge olduğu, bu nedenle, misak niteliği taşıdığı hâlde; Tanzimat Fermanı, tek taraflı bir belgedir. Nitekim tek taraflı olması nedeniyle ferman olarak adlandırılmıştır.


#17

SORU:

Kanun-i Esasi’nin yargıya ilişkin düzenlemeleri nelerdir?


CEVAP:

Kanun-i Esasi’nin yargıya ilişkin düzenlemeleri de çağının Batılı anayasalarına paralel niteliktedir. Gerçekten Kanun-i Esasi’nin yargıya ilişkin bölümünde hâkimlerin azlolunamayacağı, mahkemelerin bağımsızlığı, kanunî hâkim güvencesi, yargılamaların açıklığı gibi ilkelerle hak arama özgürlüğüne yer verilmiştir.


#18

SORU:

Kanun-i Esasi’ye göre devlet şekli nedir?


CEVAP:

 Kanun-i Esasi’nin 3. maddesi, devlet başkanlığının veraset yoluyla intikal edeceğini gösteren bir hükme yer vermektedir. Bu nedenle Kanun-i Esasi’ye göre devlet şekli monarşidir.


#19

SORU:

Kanun-i Esasi’nin içerdiği hükümler hangi şartı sağlamak koşuluyla değiştirilebilir?


CEVAP:

Kanun-i Esasi’nin içerdiği hükümler, bu anayasayla yaratılan Meclis-i Mebusan ve Meclis-i Âyânın üçte ikisinin kabul oyu ile değiştirilebilecektir.


#20

SORU:

Meclis-i Âyân ve Meclis-i Mebusan üyelerinin seçilme koşulları nelerdir?


CEVAP:

Meclis-i Mebusan, seçim esasına dayanan bir meclistir. Ne var ki, bu meclisin seçimlerinde sadece Osmanlı tebaası olan ve az çok taşınmaz mal sahibi olan erkekler oy kullanmakta; seçilme hakkı da sadece erkek tebaaya tanınmaktadır. Meclis-i Mebusan’da elli bin Osmanlı erkek tebaası, bir üye ile temsil edilmektedir. Mebusan Meclisi üyeleri iki dereceli bir seçimle belirlenmektedir. Yani önce, oy verme hakkına sahip erkek tebaa, seçmenleri belirlemekte; bu seçmenler ise Meclisi üyelerini, dört yıllık bir süre için seçmektedir. İkinci meclis niteliğinde olan Meclis-i Âyân ise seçim esasına dayanmamaktadır. Âyan Meclisi üyeleri, ömür boyu görev yapmak üzere padişah tarafından atanmaktadır. Âyan Meclisi üyelerinin sayısı, Mebusan Meclisi üyelerinin sayısının üçte birini geçmemektedir.