ETKİLİ İLETİŞİM TEKNİKLERİ Dersi ETKİLİ İLETİŞİM VE TOPLUMSAL CİNSİYET soru cevapları:

Toplam 93 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU: Kişilerin cinsiyetlerinin etkili iletişimde belirleyici olan koşullardan biri olduğunu düşündüğümüzde, toplumsal cinsiyet olgusu nasıl açıklanabilir?


CEVAP: Toplumsal cinsiyet olgusu kadın ve erkek olarak içinda yaşadığımız toplumun bizden ne beklediğini, kadınlık ve erkeklik üzerine hangi değerlerin yüklendiğini belirlemektedir. Başka deyişle, toplumsal cinsiyet, toplumun görmek istediği kadın ve erkek kalıplarını ve normlarına işaret etmektedir.

#2

SORU: Toplumsal cinsiyet normlarına neler örnek gösterilebilir?


CEVAP: • Kadın ve erkek roller • Kadın ve erkeğin kendini sunum biçimi • Konuşma biçimi • Davranış kalıpları ve giyim kuşam kodları

#3

SORU: Toplumsal cinsiyet kalıplarının oluşturulmasında etkili olan süreçler nelerdir?


CEVAP: Biyolojik, sosyal ve tarihsel süreçler.

#4

SORU: Kadın ve erkek arasındaki farklılıklar derin bir ayrışmaya dayanmaktadır. Bu ayrışma ataerkil toplumlarda daha da fazladır.Bu duruma göre ataerkil toplumların temel özellikleri nelerdir?


CEVAP: Çoğunlukla iki cins toplumsal yapılanma içinde birbirinin karşıtı olarak sınıflandırılır. Ataerkil toplumlarda başat olan geleneksel ideolojinin cinsiyetçi işbölümü, kadını ev işlerinden ve çocuk bakımından sorumlu tutar. Böylece, eve bağımlı hale getirilen kadın toplumsal üretime katılmaktan uzaklaşır ve küçük yaşlardan itibaren öğretilip benimsetilen toplumsal cinsiyet kalıplarına uyum sağlar Eş deyişle, erkek kamusal alanla, kadın ise özel alanla ilişkilendirilir. Davranış ve karakter olarak, erkeklerin hırslı, güçlü, kararlı, risk alan, bağımsız, rasyonel, aktif ve atak olması, kadınların ise şefkatli, neşeli, sevecen, duygulu, duyarlı, yumuşak nazik, sadık, sabırlı, anlayışlı olması beklenir.

#5

SORU: Türkiyede toplumsal cinsiyet değerleri ne tür özellikler göstermektedir?


CEVAP: Türkiye’de toplumsal cinsiyet değerlerine bakıldığında da kadın ve erkekten çok farklı beklentilerin var olduğu gözlemlenebilir. Türkiye geleneksel yapısını koruma eğilimi gösteren bir toplumsal yapıya sahiptir. Dolayısıyla, geleneksel alt yapı yavaş değişmekte, hatta bazı konularda geriye doğru evrilmektedir. Kadınların büyük çoğunluğu ailede, toplumda ve ekonomide erkek egemen kurumların dayattığı koşullara göre hareket etmek ve pek çok geleneksel, hukuki zorlukla ve ayrımcılıkla mücadele etmek zorundadır. Türkiye’de nesiller arası hiyerarşinin yanı sıra toplum, ataerkil düzen ya da cinsel rol hiyerarşisi üzerine kuruludur. Cinsler arası ilişkiler erkeğin üstünlüğü; kadının ise değer, itibar ve güç bakımından düşük konumu üzerine kuruludur.

#6

SORU: Konuşma nedir?


CEVAP: Konuşma toplumsal bir varlık olan insanın doğal yeteneğidir ve insanı tüm diğer canlılardan ayıran temel özelliklerinden biridir. Basit olarak ele alınacak olursa duygu ve düşüncelerimizi, görüp yaşadıklarımızı karşımızdakilere sözcükleri seslendirerek gönderme, iletme işidir biçiminde tanımlanabilir.

#7

SORU: Kadının yaşam alanının ev, başka deyişle özel alan olduğu yargısı yaygındır. Bu yargıya temel teşkil eden en temel olgu nasıl açıklanabilir?


CEVAP: Türk toplumuda dâhil pek çok kültürde ve toplumda kadının çocukların bakımından, evin idaresinden sorumlu olması beklenir. Dolayısıyla, kadının yaşam alanının ev, başka deyişle özel alan olduğu yargısı yaygındır.

#8

SORU: Genel eğilime bakılacak olunursa, erkeklerin kamusal alanda konuşma eğilimlerinin temel özellikleri nelerdir?


CEVAP: Kamusal alan birincil mekânları olduğu için erkekler çoğunlukla topluluk içinde, profesyonel ortamlarda konuşma konusunda istekli ve beceriklidir. Kendilerini topluluk önünde rahat hissederler.

#9

SORU: Genel eğilime bakılacak olunursa, kadınların kamusal alanda kouşma eğilimlerinin temel özellikleri nelerdir?


CEVAP: Kadınlar yakınlık gerektiren, özel konuşmalar yapma konusunda erkeklerden daha becerikli ve yeteneklidirler.

#10

SORU: Konuşma durumlarına yönelik olarak erkekte ev’in algılanış özellikleri nelerdir?


CEVAP: Ev çoğunlukla bir erkek için, kendini kanıtlamaktan kurtulduğu, sözlü gösterilerle başkalarını etkilemek zorunda kalmadığı güvenli bir limandır. Çoğu erkek için ev, konuşmanın gerekmediği, daha doğru bir söyleyişle uzun ve derinlikli konuşmanın gereksiz olduğu bir ortamdır. Bu güvenli limanda erkek, halk deyişiyle, kafasını dinlemek istemektedir.

#11

SORU: Konuşma durumlarına yönelik olarak kadında ev’in algılanış özellikleri nelerdir?


CEVAP: Çoğu kadın için ise ev, yetiştirilme tarzları nedeniyle yabancısı oldukları, kendilerini çok rahat hissetmedikleri, kamusal alanın rekabetçi ortamından uzaklaştıkları ve konuşmaya en çok gereksinim duydukları mekandır. Evin rahatlığı, sözlerinin nasıl karşılanacağını düşünmeden, yargılanmadan, eleştirilmeden rahatça konuşacakları ve kendilerine en yakın olan insanlarla, başka deyişle, aile fertleriyle dertleşip paylaşım içinde olacakları bir ortamdır.

#12

SORU: Evin algılanışına ilişkin kadın ve erkek arasındaki farklılıklar, iletişimde ne tür bir aksamaya yol açar?


CEVAP: Evin algılanışına ilişkin bu farklılık erkeklerin suskunluğunun kadınlar tarafından yadırganıp eleştirilmesinin, kadınların konuşkanlığının da erkekler tarafından lüzumsuz görülüp eleştirilmesinin kaynağını oluşturur.

#13

SORU: Rekabet kavramının erkek için ‘‘kilit’’ bir kavram olmasının temel nedenleri nelerdir?


CEVAP: Küçük yaştan itibaren bir erkek kendini sürekli ispat etmek zorundadır. Küçük bir erkek çocuğu yetişkin erkeklerin dünyasına geçene kadar beklemek ve kendini, olgunluğunu ispat etmek zorundadır. Erişkinliğe ulaştıktan sonra da bir erkeğin mücadelesi bitmez. İyi bir iş sahibi olmak, iyi bir eş sahibi olmak, iyi bir ev, iyi bir araba… Her konuda güçlü olması beklenen erkek, kamusal alanda da gücünü kanıtlamak, dolayısıyla rekabet içinde olmak zorunda hisseder.

#14

SORU: Konuşmada yakınlık olgusu ne anlama gelmektedir?


CEVAP: Yakınlık, bireyin karmaşık dostluk ağlarının pazarlığını yaptığı, farklılıkları en aza indirgemeye çalıştığı, fikir birliği elde etmeye uğraştığı, farklılıkları vurgulayacak üstünlük görünümlerinden kaçındığı, bağlantılardan oluşan bir dünyanın anahtarıdır.

#15

SORU: Yapılan bir takım araştırma sonuçlarına göre erkekler iletişime girdiklerinde ne tür davranışlar sergilemektedirler?


CEVAP: Erkeklerin daha fazla ve doğrudan baktıkları, daha fazla alan kapladıkları, başlarını dik tuttukları, ayaktayken, otururken bacaklarını açtıkları, çenelerini daha çok sıvazladıkları, daha büyük ve geniş jestler yaptıkları, bacak ve ayaklarını daha fazla hareket ettirdikleri ve kollarını bedenlerinden daha uzakta hareket ettirdikleri gibi davranışlar gözlemlenmiştir.

#16

SORU: Erkeklerin beden dillerine, sözsüz iletişim kodlarına yansıyan kalıp yargılar hangileridir?


CEVAP: Erkekler, görev bilinci olan, rasyonel, aktif, mantıklı, gayretli, keskin zekalı, kurnaz, kendinden emin, güçlü, baskın, palavracı, inatçı, kibirli, söz dinlemez ve fırsatçı olarak öne çıkar.

#17

SORU: Kadınların beden dillerine, sözsüz iletişim kodlarına yansıyan kalıp yargılar hangileridir?


CEVAP: Kadınlar, uysal, itaatkar, bağımlı, alıngan/aşırı hassas, kaprisli, çabuk parlayan, çabuk telaşlanan, havai, çenesi düşük, çekingen, sevecen, düşünceli, saygılı, işbirliğini seven, destekleyici ve duyarlıdır.

#18

SORU: Bir erkeğin yeterince erkeksi bir beden diline sahip olmaması, çoğu zaman güvensizliğe yol açar, o erkek özgüvensiz algılanır ve hatta cinsel yönelimiyle ilgili şüpheler bile söz konusu olabilir. Böylesi bir algının temel nedeni nedir?


CEVAP: Böylesi bir durum ataerkil toplumlarda erkek olmanın ve erkek değerlerinin, kadın olmaktan ve kadın değerlerinden daha üstün görülmesinden kaynaklanmaktadır. Kadınsı beden diline sahip olmak bir erkek için sorun oluştururken, kadının erkeksi beden diline sahip olması o kadının mert bir kadın olarak kabul görmesine yol açar.

#19

SORU: Bir kadın ile iletişim kuran bir erkek göz teması kurmuyor, gözlerini sürekli kaçırıyorsa bu durum neyin göstergesi olabilir?


CEVAP: Kadının statüsünü ikincil gören egemen erkek bakış açısıyla uyumlu olarak, kadının önemsenmediğinin göstergesi olabilir.

#20

SORU: Göz teması kurma amaçları ve sıklıkları dikkate alındığında, kadın ve erkek özellikleri nelerdir?


CEVAP: Yoğunluk açısından bakıldığında kadınların erkeklerden daha fazla baktıkları, göz teması kurdukları saptanmıştır. Ancak nitelik olarak değerlendirildiğinde erkekler kadınlardan çok daha fazla dik dik bakma ve kilitlenerek bakma eğilimi göstermektedirler. Kadın ve erkeklerin bakma eğilimleri ise farklı amaçlara dayanmaktadır. Erkekler çoğunluk egemenlik kurmalarına yardımcı olacak göz temasına eğilim gösterirken, kadınlar gözlem yapma ve gerekli koşullarda kendi stratejisini geliştirme amaçlı bakma eylemini gerçekleştirir.

#21

SORU: Kadın ve erkek açısından mimiklerin kullanımı ne tür özellikler göstermektedir?


CEVAP: Mimiklerde kadınlar ve erkekler arasında farklılıklar bulunmaktadır. Yapılan çalışmalara göre erkekler duygularını gizlemek adına kadınlardan daha az mimik yapmaktadır. Bir deney sonunda elde edilen veri oldukça ilgi çekicidir. Kadın ve erkeklerden oluşan bir gruba farklı duygusal ifadeler içeren kimi fotoğraflar gösterilmiştir. Katılımcılardan fotoğraflara baktıktan sonra fotoğraftaki kişinin duygusunu söylemeleri istenmiştir. Sonuçta ise kadınlarla ilişkili fotoğraflarda duygular hem erkek katılımcılar hem de kadın katılımcılar tarafından daha rahat ve doğru tespit edilmiştir. Çalışmanın sonunda yapılan değerlendirmede kadınların duygularını dışa vurmada mimiklerini kullanma özgürlüklerinin erkeklere göre daha fazla olduğu öne sürülmüştür.

#22

SORU: Kadınların sözsüz iletişim performansları nelerdir?


CEVAP: • Karşı cinsle iletişim halindeyken aşağı doğru bakışlara eğilimlidir. • Daha fazla gülümser. • Karşı cinsle iletişim halindeyken baş eğik durur. • Yönlendirici değildir. • Daha olumlu jestler sahiptir. • Daha az alan kaplar. • Erkeğin alanının dışında durur. • Teması kabullenir. • Bedeni küçültme eğilimi gösterir. • Bacaklar bitişik oturur ve durur. • Elleri yanda ya da kucakta tutar. • Daha yumuşak konuşur. • Daha az söz keser.

#23

SORU: Bir kadınla iletişim halindeyken kadının güler yüzlü olması, söylediklerinizi gülümseyerek karşılaması her zaman halinden memnun olduğu anlamına gelmektemidir? Neden?


CEVAP: Kültürümüzde bir erkeği aşağılayarak Kadın gibi gülme! denmesi tesadüfi değildir. Benzer biçimde Erkekler ağlamaz! yargısının pek çok toplumda yaygın olması da erkeklerin duygularını dışa vurma konusunda daha kontrollü olmaları gerektiğinin bir göstergesidir. Ancak burada ilgi çekici bir nokta bulunmaktadır. Erkekler duygularını gizlemek için mimik yapmamayı, donuk bir ifade takınmayı tercih ederken, kadınlar da duygularını gizlemek için gülümsemeyi kullanmaktadırlar. Dolayısıyla, bir kadınla iletişim halindeyken güler yüzlü olması, söylediklerinizi gülümseyerek karşılaması her zaman halinden memnun olduğu anlamına gelmemektedir. Pek çok toplumda ve kültürde kadınlara ilişkin beklentilerle uyumlu olarak, kadının hoş görülü, yumuşak başlı ve uyumlu olması beklenmektedir. Kadınların büyük çoğunluğu da bu beklentiyi karşılamak adına gülümsemeyi bir araç ve bazen de maske olarak kullanmaktadırlar. Kabul etmeli ki pek çok toplumda yüzü çok fazla gülmeyen bir kadın, haksız bir biçimde sevimsiz ve/veya suratsız olarak nitelendirilir. Oysa bir erkeğin sık gülümsememesi çoğunluk onun gizemli, karizmatik kişiliğinin bir yansıması olarak algılanır. Kuşkusuz tüm bunlar toplumun kadından ve erkekten beklentileriyle uyumlu olarak öğrenilmiş ve geliştirilmiş sözsüz iletişim biçimleridir.

#24

SORU: Erkeklerin sözsüz iletişim performansları nelerdir?


CEVAP: • Karşı cinsle iletişim halindeyken gözlerini dikerek bakma eğilimindedir. • Genellikle sert bakışlara sahiptir. • Karşı cinsle iletişim halindeyken başı çoğunluk dik tutar. • Yönlendiricidir. • Daha az olumlu jestlere sahiptir. • Daha geniş alan kaplar. • Kadının alanının içine girer. • Temastan kaçınır. • Bedeni dikleştirme, olduğundan büyük gösterme eğilimi gösterir. • Bacaklar ayrık oturur ve durur. • Elleri kalçalarda tutma eğilimi gösterir. • Daha gürültüyle konuşur. • Daha çok söz keser.

#25

SORU: Çatışma olgusunun özellikleri dikkate alındığında, çatışma kavramı nasıl tanımlanabilir?


CEVAP: İletişim içindeyken karşımızdaki kişi ya da kişilerle zaman zaman anlaşamamız, çatışma yaşamamız olağandır. Çatışma yalnızca özel yaşamımızda değil, profesyonel iş ortamında da sık sık karşılaştığımız sorunlardan biridir. İki kişinin yolları çakıştığında kimi anlaşmazlıkların olması muhtemeldir. Şu söz bu durumu çok güzel açıklamaktadır: Birimiz diğerinin ayağına basmadan her ikimiz de aynı nokta üzerinde duramayız. Çatışma ilk bakışta uyum ve yakın ilişki içinde olmanın tam aksiymiş gibi görünür. Gerçekten de çatışma içinde olumsuz bir anlam barındırmakla birlikte iyi yönetildiğinde yapıcı bir hal alabilir. Peki çatışma nedir? Çatışma için tamamen kapsayıcı, evrensel boyutta bir tanım bulmak neredeyse olanaksızdır. Çatışma genel ve en basit, kavranabilir anlamıyla toplumsal taraflar arasında etkinlikler, ilişkiler ve davranışlar bağlamında yaşanan uyuşmazlık olduğu söylenebilir. Örgüt ortamındaki çatışma ise, bireyler ve grupların birlikte çalışma sorunlarında kaynaklanan ve normal etkinliklerin durmasına veya bozulmasına neden olan olaylar olarak dile getirilebilir.

#26

SORU: Kadın ve erkek arasındaki en temel çatışma alanlarından biri sahip olunan özgürlüklerle ilgilidir. Bu ifadeden haraketle, özgürlük alanı üzerindeki çatışma bir örnek ile nasıl açıklanabilir?


CEVAP: Özgürlük, özellikle erkekler için hassas alanlardan biridir. Erkekler çoğu zaman hayatı bir özgürlük mücadele alanı olarak görürler. O alanın ihlali temel çatışma noktalarından biridir. Örneğin, bir kadının sık sık yakın çevresindeki bir erkeğe ne yapacağını söylemesi erkeğin gözünde özgürlüğünün kısıtlanmasıdır. Çoğu erkek, eşinin kendisine bir şey yaptırma çabası olarak gördüğü şeylerden rahatsızlık duyar. Oysa kadınların hayatı çoğunlukla ailelerinin, eşlerinin istek ve beklentilerini karşılamaya çalışmakla geçmiştir. Dolayısıyla, birinin istediğini karşılamaya çalışmak kadınlar için olağan bir alışkanlıktır ve bu nedenle çevrelerindeki erkeklerden bir şey istediklerinde bunun neden sorun olduğunu çoğu zaman anlayamaz ve kırgınlık yaşarlar. Çünkü, onlar kendilerini çevrelerinin ve özellikle çevrelerindeki erkeklerin isteklerini karşılamaya çalışmakta ama aynı özveriyi karşılarındaki kişiden görememektedirler. Bu koşullarda kadın, haksızlığa uğramış, önemsenmemiş ve çabalarının boş olduğu duygusuna kapılır. Oysa tüm bunların ardında kadın ve erkek olarak dünyaya farklı gözlerle bakmamız yatmaktadır.

#27

SORU: Genel olarak çatışma kavramı erkekler tarafından nasıl algılanmaktadır?


CEVAP: Erkekler çoğunlukla çatışmayı kazanılması gereken bir savaş olarak görmektedir. Onlar için çatışma denkler arasında bir mücadeledir. Kendilerine denk gördükleri kişilere meydan okumaktan çoğu zaman hoşlanırlar. profesyonel iş yaşamında bir toplantıda hararetle tartışan iki arkadaşın çıkışta halı saha maçı planlamaları şaşırtıcı değildir. Çünkü, erkekler bilinçli ya da bilinçsizce çatışarak bağ kurmaya eğilimlidirler.

#28

SORU: Mobbing nedir?


CEVAP: Mob sözcüğü isim olarak, kanun dışı şiddet uygulayan düzensiz kalabalık fiil olarak da ortalıkta toplanmak, saldırmak veya rahatsız etmek anlamına gelmektedir. Latince’de kararsız kalabalık anlamına gelen mobile vulgus sözcüklerinden türemiştir. Mobbing duygusal bir saldırıdır. Bir kişinin, diğer insanları kendi rızalarıyla ya da zorla başka bir kişiye karşı etrafında toplaması ve sürekli kötü niyetli hareketlerde bulunma, ima, alay ve karşısındakinin toplumsal itibarını düşürme gibi yollarla, saldırgan bir ortam yaratarak onu işten çıkmaya zorlamasıdır. Mağdur zaman içinde kendisi hakkında söylenenlerle baş edememeye başlar. İşinden verim alamaz ve işten çıkarılma noktasına gelir. Böylece işyerinde duygusal taciz döngüsü tamamlanmış olur.

#29

SORU: ‘‘Leyman’’, çatışma ve mobbing kavramları arasındaki temel farkı nasıl ifade etmektedir?


CEVAP: Leymann, çatışma ve mobbing kavramlarının birbirinden farkının, olayın ne olduğu ya da nasıl olduğu değil; olayların sıklığı, süresi ve olayların etkisiyle açık bir şekilde ortaya çıkan psikolojik, psikosomatik ve patolojik sonuçlar olduğunu belirtmiştir.

#30

SORU: Mobbing’e uğrayan insan profiline bakıldığında genel olarak neler söylenebilir?


CEVAP: Mobbingin mağdurlarının kimler olduğuna bakıldığında genel olarak şunu söylemek olanaklıdır: Mobbing mağduru çalıştığı kurum içinde bir sebeple farklı olan kişidir. İyi eğitim almış, işinde çok başarılı olan biri, yaşı ilerlemiş bir çalışan, tamamı kadınlardan oluşan bir kurumdaki tek erkek ya da tamamı erkeklerden oluşan tek kadın gibi kişiyi çalıştığı ortamda farklı kılan bir nitelik o kişinin dışlanmasına, mağdur edilmesine yol açabilir.

#31

SORU: Mobbing’in davranışsal boyutları nelerdir?


CEVAP: Mobbingin pek çok davranışsal boyutu bulunmaktadır. Bunlar iletişime yönelik saldırılar, sosyal ilişkilere yönelik saldırılar, sosyal imaja yönelik saldırılar, mesleki ve özel konuma yönelik saldırılar, sağlığa yönelik saldırılar olarak sıralanabilir.

#32

SORU: İletişime yönelik saldırılara hangileri örnek gösterilebilir?


CEVAP: Kişinin kendini ifade etmesine izin verilmemesi, sözlü ya da yazılı tehditlere maruz kalması iletişime yönelik saldırılardan bazılarıdır.

#33

SORU: Sosyal ilişkilere yönelik saldırılara hangileri örnek gösterilebilir?


CEVAP: Sosyal ilişkilere yönelik saldırıya verilebilecek en temel örnek kişinin içinde bulunduğu ortamdan, diğer çalışanlardan dışlanması, görmezden gelinmesidir.

#34

SORU: Sosyal imaja yönelik saldırılara hangileri örnek gösterilebilir?


CEVAP: Kişi hakkında dedikodu çıkarılması, ruhsal sorunlarının olduğunun söylenmesi, dünya görüşüyle, inancıyla alay edilmesi, gülünç duruma düşürülmesi ve benzeri davranışlar mağdurun sosyal imajına yönelik saldırılar arasında yer almaktadır.

#35

SORU: Mesleki ve özel konuma yönelik saldırılara hangileri örnek gösterilebilir?


CEVAP: Çalışanın kapasitesinin çok altında işlerde çalıştırılması, yaptığı işlerin ve işe dair önerilerinin küçümsenmesi mesleki ve özel konuma yönelik saldırılar arasındadır. Kimi durumlarda mağdura fiziksel şiddet de uygulandığı görülmektedir.

#36

SORU: Sağlığa yönelik saldırılara hangileri örnek gösterilebilir?


CEVAP: Kişinin işyerindeki eşyalarına veya kendisine zarar verilmesi sağlığa yönelik saldırılardandır.

#37

SORU:

Kişilerin cinsiyetlerinin etkili iletişimde belirleyici olan
koşullardan biri olduğunu düşündüğümüzde, toplumsal
cinsiyet olgusu nasıl açıklanabilir?


CEVAP:

Toplumsal cinsiyet olgusu kadın ve erkek olarak
içinda yaşadığımız toplumun bizden ne beklediğini,
kadınlık ve erkeklik üzerine hangi değerlerin yüklendiğini
belirlemektedir. Başka deyişle, toplumsal cinsiyet,
toplumun görmek istediği kadın ve erkek kalıplarını ve
normlarına işaret etmektedir.


#38

SORU:

Toplumsal cinsiyet normlarına neler örnek
gösterilebilir?


CEVAP:

• Kadın ve erkek roller
• Kadın ve erkeğin kendini sunum biçimi
• Konuşma biçimi
• Davranış kalıpları ve giyim kuşam kodları


#39

SORU:

Toplumsal cinsiyet kalıplarının oluşturulmasında etkili
olan süreçler nelerdir?


CEVAP:

Biyolojik, sosyal ve tarihsel süreçler.


#40

SORU:

Kadın ve erkek arasındaki farklılıklar derin bir
ayrışmaya dayanmaktadır. Bu ayrışma ataerkil
toplumlarda daha da fazladır.Bu duruma göre ataerkil
toplumların temel özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Çoğunlukla iki cins toplumsal yapılanma içinde
birbirinin karşıtı olarak sınıflandırılır. Ataerkil
toplumlarda başat olan geleneksel ideolojinin cinsiyetçi
işbölümü, kadını ev işlerinden ve çocuk bakımından
sorumlu tutar. Böylece, eve bağımlı hale getirilen kadın
toplumsal üretime katılmaktan uzaklaşır ve küçük
yaşlardan itibaren öğretilip benimsetilen toplumsal
cinsiyet kalıplarına uyum sağlar Eş deyişle, erkek kamusal
alanla, kadın ise özel alanla ilişkilendirilir. Davranış ve
karakter olarak, erkeklerin hırslı, güçlü, kararlı, risk alan,
bağımsız, rasyonel, aktif ve atak olması, kadınların ise
şefkatli, neşeli, sevecen, duygulu, duyarlı, yumuşak nazik,
sadık, sabırlı, anlayışlı olması beklenir.


#41

SORU:

Türkiyede toplumsal cinsiyet değerleri ne tür özellikler
göstermektedir?


CEVAP:

Türkiye’de toplumsal cinsiyet değerlerine
bakıldığında da kadın ve erkekten çok farklı beklentilerin
var olduğu gözlemlenebilir. Türkiye geleneksel yapısını
koruma eğilimi gösteren bir toplumsal yapıya sahiptir.
Dolayısıyla, geleneksel alt yapı yavaş değişmekte, hatta
bazı konularda geriye doğru evrilmektedir. Kadınların
büyük çoğunluğu ailede, toplumda ve ekonomide erkek
egemen kurumların dayattığı koşullara göre hareket etmek
ve pek çok geleneksel, hukuki zorlukla ve ayrımcılıkla
mücadele etmek zorundadır. Türkiye’de nesiller arası
hiyerarşinin yanı sıra toplum, ataerkil düzen ya da cinsel
rol hiyerarşisi üzerine kuruludur. Cinsler arası ilişkiler
erkeğin üstünlüğü; kadının ise değer, itibar ve güç
bakımından düşük konumu üzerine kuruludur.


#42

SORU:

Konuşma nedir?


CEVAP:

Konuşma toplumsal bir varlık olan insanın doğal
yeteneğidir ve insanı tüm diğer canlılardan ayıran temel
özelliklerinden biridir. Basit olarak ele alınacak olursa
duygu ve düşüncelerimizi, görüp yaşadıklarımızı
karşımızdakilere sözcükleri seslendirerek gönderme,
iletme işidir biçiminde tanımlanabilir.


#43

SORU:

Kadının yaşam alanının ev, başka deyişle özel alan
olduğu yargısı yaygındır. Bu yargıya temel teşkil eden en
temel olgu nasıl açıklanabilir?


CEVAP:

Türk toplumuda dâhil pek çok kültürde ve
toplumda kadının çocukların bakımından, evin idaresinden
sorumlu olması beklenir. Dolayısıyla, kadının yaşam
alanının ev, başka deyişle özel alan olduğu yargısı
yaygındır.


#44

SORU:

Genel eğilime bakılacak olunursa, erkeklerin kamusal
alanda konuşma eğilimlerinin temel özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Kamusal alan birincil mekânları olduğu için
erkekler çoğunlukla topluluk içinde, profesyonel
ortamlarda konuşma konusunda istekli ve beceriklidir.
Kendilerini topluluk önünde rahat hissederler.


#45

SORU:

Genel eğilime bakılacak olunursa, kadınların kamusal
alanda kouşma eğilimlerinin temel özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Kadınlar yakınlık gerektiren, özel konuşmalar
yapma konusunda erkeklerden daha becerikli ve
yeteneklidirler.


#46

SORU:

Konuşma durumlarına yönelik olarak erkekte ev’in
algılanış özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Ev çoğunlukla bir erkek için, kendini
kanıtlamaktan kurtulduğu, sözlü gösterilerle başkalarını
etkilemek zorunda kalmadığı güvenli bir limandır. Çoğu
erkek için ev, konuşmanın gerekmediği, daha doğru bir
söyleyişle uzun ve derinlikli konuşmanın gereksiz olduğu
bir ortamdır. Bu güvenli limanda erkek, halk deyişiyle,
kafasını dinlemek istemektedir.


#47

SORU:

Konuşma durumlarına yönelik olarak kadında ev’in
algılanış özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Çoğu kadın için ise ev, yetiştirilme tarzları
nedeniyle yabancısı oldukları, kendilerini çok rahat
hissetmedikleri, kamusal alanın rekabetçi ortamından
uzaklaştıkları ve konuşmaya en çok gereksinim duydukları
mekandır. Evin rahatlığı, sözlerinin nasıl karşılanacağını
düşünmeden, yargılanmadan, eleştirilmeden rahatça
konuşacakları ve kendilerine en yakın olan insanlarla,
başka deyişle, aile fertleriyle dertleşip paylaşım içinde
olacakları bir ortamdır.


#48

SORU:

Evin algılanışına ilişkin kadın ve erkek arasındaki
farklılıklar, iletişimde ne tür bir aksamaya yol açar?


CEVAP:

Evin algılanışına ilişkin bu farklılık erkeklerin
suskunluğunun kadınlar tarafından yadırganıp eleştirilmesinin, kadınların konuşkanlığının da erkekler
tarafından lüzumsuz görülüp eleştirilmesinin kaynağını
oluşturur.


#49

SORU:

Rekabet kavramının erkek için ‘‘kilit’’ bir kavram
olmasının temel nedenleri nelerdir?


CEVAP:

Küçük yaştan itibaren bir erkek kendini sürekli
ispat etmek zorundadır. Küçük bir erkek çocuğu yetişkin
erkeklerin dünyasına geçene kadar beklemek ve kendini,
olgunluğunu ispat etmek zorundadır. Erişkinliğe ulaştıktan
sonra da bir erkeğin mücadelesi bitmez. İyi bir iş sahibi
olmak, iyi bir eş sahibi olmak, iyi bir ev, iyi bir araba…
Her konuda güçlü olması beklenen erkek, kamusal alanda
da gücünü kanıtlamak, dolayısıyla rekabet içinde olmak
zorunda hisseder.


#50

SORU:

Konuşmada yakınlık olgusu ne anlama gelmektedir?


CEVAP:

Yakınlık, bireyin karmaşık dostluk ağlarının
pazarlığını yaptığı, farklılıkları en aza indirgemeye
çalıştığı, fikir birliği elde etmeye uğraştığı, farklılıkları
vurgulayacak üstünlük görünümlerinden kaçındığı,
bağlantılardan oluşan bir dünyanın anahtarıdır.


#51

SORU:

Yapılan bir takım araştırma sonuçlarına göre erkekler
iletişime girdiklerinde ne tür davranışlar
sergilemektedirler?


CEVAP:

Erkeklerin daha fazla ve doğrudan baktıkları, daha
fazla alan kapladıkları, başlarını dik tuttukları, ayaktayken,
otururken bacaklarını açtıkları, çenelerini daha çok
sıvazladıkları, daha büyük ve geniş jestler yaptıkları,
bacak ve ayaklarını daha fazla hareket ettirdikleri ve
kollarını bedenlerinden daha uzakta hareket ettirdikleri
gibi davranışlar gözlemlenmiştir.


#52

SORU:

Erkeklerin beden dillerine, sözsüz iletişim kodlarına
yansıyan kalıp yargılar hangileridir?


CEVAP:

Erkekler, görev bilinci olan, rasyonel, aktif,
mantıklı, gayretli, keskin zekalı, kurnaz, kendinden emin,
güçlü, baskın, palavracı, inatçı, kibirli, söz dinlemez ve
fırsatçı olarak öne çıkar.


#53

SORU:

Kadınların beden dillerine, sözsüz iletişim kodlarına
yansıyan kalıp yargılar hangileridir?


CEVAP:

Kadınlar, uysal, itaatkar, bağımlı, alıngan/aşırı
hassas, kaprisli, çabuk parlayan, çabuk telaşlanan, havai,
çenesi düşük, çekingen, sevecen, düşünceli, saygılı,
işbirliğini seven, destekleyici ve duyarlıdır.


#54

SORU:

Bir erkeğin yeterince erkeksi bir beden diline sahip
olmaması, çoğu zaman güvensizliğe yol açar, o erkek
özgüvensiz algılanır ve hatta cinsel yönelimiyle ilgili
şüpheler bile söz konusu olabilir. Böylesi bir algının temel
nedeni nedir?


CEVAP:

Böylesi bir durum ataerkil toplumlarda erkek
olmanın ve erkek değerlerinin, kadın olmaktan ve kadın
değerlerinden daha üstün görülmesinden
kaynaklanmaktadır. Kadınsı beden diline sahip olmak bir
erkek için sorun oluştururken, kadının erkeksi beden diline
sahip olması o kadının “mert bir kadın” olarak kabul
görmesine yol açar.


#55

SORU:

Beden hareketlerinde toplumsal cinsiyet
farklılıklarının öğrenilmesinde olduğu gibi kişisel alanın
nasıl kullanılacağı da yine kültürle ve o kültürün kadından
ve erkekten beklentileriyle uyumlu olarak erken yaşta
çocuklara aktarılır. Araştırmalar sonucunda küçük
oğlanların küçük kızlara göre daha fazla yer kapladıkları
gözlemlenmiştir. Buna göre iki cinsel kimlik arasında
mekanı kaplama noktasındaki farklılığın nedenleri
nelerdir?


CEVAP:

Bunda erkek çocuklarının daha hızlı büyümeleri
bir neden olarak gösterilebilir. Ancak bu tek başına yeterli
bir gerekçe değildir. Yetişkinlerin kız ve erkek çocukları
oynamaları için özendirdiği oyuncaklar da bu alan
kaplama, kişisel mekanı oluşturma konusunda etkili
olmaktadır. Örneğin, toplumsal cinsiyet kalıplarıyla
uyumlu olarak kız çocuklarına bebekle, oyuncak mutfak
setleriyle oynamaları özendirilirken, erkek çocukları
otomobil, kamyon, tren, kılıç vb. oyuncaklarla oynamaya
heveslendirilir. Daha bu aşamada bile erkek çocuğunun
kullandığı kişisel alanla kız çocuğunun kullandığı kişisel
alan farklılıkları, yetişkin kadın ve erkeklerin kişisel alan
kullanımlarındaki farklılıklarla uyum gösterir.


#56

SORU:

Bir kadın ile iletişim kuran bir erkek göz teması
kurmuyor, gözlerini sürekli kaçırıyorsa bu durum neyin
göstergesi olabilir?


CEVAP:

Kadının statüsünü ikincil gören egemen erkek
bakış açısıyla uyumlu olarak, kadının önemsenmediğinin
göstergesi olabilir.


#57

SORU:

Göz teması kurma amaçları ve sıklıkları dikkate
alındığında, kadın ve erkek özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Yoğunluk açısından bakıldığında kadınların
erkeklerden daha fazla baktıkları, göz teması kurdukları
saptanmıştır. Ancak nitelik olarak değerlendirildiğinde
erkekler kadınlardan çok daha fazla dik dik bakma ve
kilitlenerek bakma eğilimi göstermektedirler. Kadın ve
erkeklerin bakma eğilimleri ise farklı amaçlara
dayanmaktadır. Erkekler çoğunluk egemenlik kurmalarına
yardımcı olacak göz temasına eğilim gösterirken, kadınlar
gözlem yapma ve gerekli koşullarda kendi stratejisini
geliştirme amaçlı bakma eylemini gerçekleştirir.


#58

SORU:

Kadın ve erkek açısından mimiklerin kullanımı ne tür
özellikler göstermektedir?


CEVAP:

Mimiklerde kadınlar ve erkekler arasında
farklılıklar bulunmaktadır. Yapılan çalışmalara göre
erkekler duygularını gizlemek adına kadınlardan daha az
mimik yapmaktadır. Bir deney sonunda elde edilen veri
oldukça ilgi çekicidir. Kadın ve erkeklerden oluşan bir
gruba farklı duygusal ifadeler içeren kimi fotoğraflar
gösterilmiştir. Katılımcılardan fotoğraflara baktıktan sonra
fotoğraftaki kişinin duygusunu söylemeleri istenmiştir.
Sonuçta ise kadınlarla ilişkili fotoğraflarda duygular hem
erkek katılımcılar hem de kadın katılımcılar tarafından daha rahat ve doğru tespit edilmiştir. Çalışmanın sonunda
yapılan değerlendirmede kadınların duygularını dışa
vurmada mimiklerini kullanma özgürlüklerinin erkeklere
göre daha fazla olduğu öne sürülmüştür.


#59

SORU:

Kadınların sözsüz iletişim performansları nelerdir?


CEVAP:

• Karşı cinsle iletişim halindeyken aşağı doğru
bakışlara eğilimlidir.
• Daha fazla gülümser.
• Karşı cinsle iletişim halindeyken baş eğik durur.
• Yönlendirici değildir.
• Daha olumlu jestler sahiptir.
• Daha az alan kaplar.
• Erkeğin alanının dışında durur.
• Teması kabullenir.
• Bedeni küçültme eğilimi gösterir.
• Bacaklar bitişik oturur ve durur.
• Elleri yanda ya da kucakta tutar.
• Daha yumuşak konuşur.
• Daha az söz keser.


#60

SORU:

Bir kadınla iletişim halindeyken kadının güler yüzlü
olması, söylediklerinizi gülümseyerek karşılaması her
zaman halinden memnun olduğu anlamına gelmektemidir?
Neden?


CEVAP:

Kültürümüzde bir erkeği aşağılayarak “Kadın gibi
gülme!” denmesi tesadüfi değildir. Benzer biçimde
“Erkekler ağlamaz!” yargısının pek çok toplumda yaygın
olması da erkeklerin duygularını dışa vurma konusunda
daha kontrollü olmaları gerektiğinin bir göstergesidir.
Ancak burada ilgi çekici bir nokta bulunmaktadır.
Erkekler duygularını gizlemek için mimik yapmamayı,
donuk bir ifade takınmayı tercih ederken, kadınlar da
duygularını gizlemek için gülümsemeyi kullanmaktadırlar.
Dolayısıyla, bir kadınla iletişim halindeyken güler yüzlü
olması, söylediklerinizi gülümseyerek karşılaması her
zaman halinden memnun olduğu anlamına gelmemektedir.
Pek çok toplumda ve kültürde kadınlara ilişkin
beklentilerle uyumlu olarak, kadının hoş görülü, yumuşak
başlı ve uyumlu olması beklenmektedir. Kadınların büyük
çoğunluğu da bu beklentiyi karşılamak adına
gülümsemeyi bir araç ve bazen de maske olarak
kullanmaktadırlar. Kabul etmeli ki pek çok toplumda yüzü
çok fazla gülmeyen bir kadın, haksız bir biçimde sevimsiz
ve/veya suratsız olarak nitelendirilir. Oysa bir erkeğin sık
gülümsememesi çoğunluk onun gizemli, karizmatik
kişiliğinin bir yansıması olarak algılanır. Kuşkusuz tüm
bunlar toplumun kadından ve erkekten beklentileriyle
uyumlu olarak öğrenilmiş ve geliştirilmiş sözsüz iletişim
biçimleridir.


#61

SORU:

Erkeklerin sözsüz iletişim performansları nelerdir?


CEVAP:

• Karşı cinsle iletişim halindeyken gözlerini
dikerek bakma eğilimindedir.
• Genellikle sert bakışlara sahiptir.
• Karşı cinsle iletişim halindeyken başı çoğunluk
dik tutar.
• Yönlendiricidir.
• Daha az olumlu jestlere sahiptir.
• Daha geniş alan kaplar.
• Kadının alanının içine girer.
• Temastan kaçınır.
• Bedeni dikleştirme, olduğundan büyük gösterme
eğilimi gösterir.
• Bacaklar ayrık oturur ve durur.
• Elleri kalçalarda tutma eğilimi gösterir.
• Daha gürültüyle konuşur.
• Daha çok söz keser.


#62

SORU:

Çatışma olgusunun özellikleri dikkate alındığında,
çatışma kavramı nasıl tanımlanabilir?


CEVAP:

İletişim içindeyken karşımızdaki kişi ya da
kişilerle zaman zaman anlaşamamız, çatışma yaşamamız
olağandır. Çatışma yalnızca özel yaşamımızda değil,
profesyonel iş ortamında da sık sık karşılaştığımız
sorunlardan biridir. İki kişinin yolları çakıştığında kimi
anlaşmazlıkların olması muhtemeldir. Şu söz bu durumu
çok güzel açıklamaktadır: Birimiz diğerinin ayağına
basmadan her ikimiz de aynı nokta üzerinde duramayız.
Çatışma ilk bakışta uyum ve yakın ilişki içinde olmanın
tam aksiymiş gibi görünür. Gerçekten de çatışma içinde
olumsuz bir anlam barındırmakla birlikte iyi
yönetildiğinde yapıcı bir hal alabilir. Peki çatışma nedir?
Çatışma için tamamen kapsayıcı, evrensel boyutta bir
tanım bulmak neredeyse olanaksızdır. Çatışma genel ve en
basit, kavranabilir anlamıyla toplumsal taraflar arasında
etkinlikler, ilişkiler ve davranışlar bağlamında yaşanan
uyuşmazlık olduğu söylenebilir. Örgüt ortamındaki
çatışma ise, bireyler ve grupların birlikte çalışma
sorunlarında kaynaklanan ve normal etkinliklerin
durmasına veya bozulmasına neden olan olaylar olarak
dile getirilebilir.


#63

SORU:

Kadın ve erkek arasındaki en temel çatışma
alanlarından biri sahip olunan özgürlüklerle ilgilidir. Bu
ifadeden hareketle, özgürlük alanı üzerindeki çatışma bir
örnek ile nasıl açıklanabilir?


CEVAP:

Özgürlük, özellikle erkekler için hassas alanlardan
biridir. Erkekler çoğu zaman hayatı bir özgürlük mücadele
alanı olarak görürler. O alanın ihlali temel çatışma
noktalarından biridir. Örneğin, bir kadının sık sık yakın
çevresindeki bir erkeğe ne yapacağını söylemesi erkeğin
gözünde özgürlüğünün kısıtlanmasıdır. Çoğu erkek, eşinin
kendisine bir şey yaptırma çabası olarak gördüğü
şeylerden rahatsızlık duyar. Oysa kadınların hayatı
çoğunlukla ailelerinin, eşlerinin istek ve beklentilerini
karşılamaya çalışmakla geçmiştir. Dolayısıyla, birinin
istediğini karşılamaya çalışmak kadınlar için olağan bir alışkanlıktır ve bu nedenle çevrelerindeki erkeklerden bir
şey istediklerinde bunun neden sorun olduğunu çoğu
zaman anlayamaz ve kırgınlık yaşarlar. Çünkü, onlar
kendilerini çevrelerinin ve özellikle çevrelerindeki
erkeklerin isteklerini karşılamaya çalışmakta ama aynı
özveriyi karşılarındaki kişiden görememektedirler. Bu
koşullarda kadın, haksızlığa uğramış, önemsenmemiş ve
çabalarının boş olduğu duygusuna kapılır. Oysa tüm
bunların ardında kadın ve erkek olarak dünyaya farklı
gözlerle bakmamız yatmaktadır.


#64

SORU:

Genel olarak çatışma kavramı erkekler tarafından
nasıl algılanmaktadır?


CEVAP:

Erkekler çoğunlukla çatışmayı kazanılması
gereken bir savaş olarak görmektedir. Onlar için çatışma
denkler arasında bir mücadeledir. Kendilerine denk
gördükleri kişilere meydan okumaktan çoğu zaman
hoşlanırlar. profesyonel iş yaşamında bir toplantıda
hararetle tartışan iki arkadaşın çıkışta halı saha maçı
planlamaları şaşırtıcı değildir. Çünkü, erkekler bilinçli ya
da bilinçsizce çatışarak bağ kurmaya eğilimlidirler.


#65

SORU:

Mobbing nedir?


CEVAP:

Mob sözcüğü isim olarak, kanun dışı şiddet
uygulayan düzensiz kalabalık fiil olarak da “ortalıkta
toplanmak, saldırmak veya rahatsız etmek” anlamına
gelmektedir. Latince’de “kararsız kalabalık” anlamına
gelen mobile vulgus sözcüklerinden türemiştir. Mobbing
duygusal bir saldırıdır. Bir kişinin, diğer insanları kendi
rızalarıyla ya da zorla başka bir kişiye karşı etrafında
toplaması ve sürekli kötü niyetli hareketlerde bulunma,
ima, alay ve karşısındakinin toplumsal itibarını düşürme
gibi yollarla, saldırgan bir ortam yaratarak onu işten
çıkmaya zorlamasıdır. Mağdur zaman içinde kendisi
hakkında söylenenlerle baş edememeye başlar. İşinden
verim alamaz ve işten çıkarılma noktasına gelir. Böylece
işyerinde duygusal taciz döngüsü tamamlanmış olur.


#66

SORU:

‘‘Leyman’’, çatışma ve mobbing kavramları
arasındaki temel farkı nasıl ifade etmektedir?


CEVAP:

Leymann, çatışma ve mobbing kavramlarının
birbirinden farkının, olayın “ne olduğu” ya da “nasıl
olduğu” değil; olayların sıklığı, süresi ve olayların
etkisiyle açık bir şekilde ortaya çıkan psikolojik,
psikosomatik ve patolojik sonuçlar olduğunu belirtmiştir.


#67

SORU:

Mobbing’e uğrayan insan profiline bakıldığında genel
olarak neler söylenebilir?


CEVAP:

Mobbingin mağdurlarının kimler olduğuna
bakıldığında genel olarak şunu söylemek olanaklıdır:
Mobbing mağduru çalıştığı kurum içinde bir sebeple farklı
olan kişidir. İyi eğitim almış, işinde çok başarılı olan biri,
yaşı ilerlemiş bir çalışan, tamamı kadınlardan oluşan bir
kurumdaki tek erkek ya da tamamı erkeklerden oluşan tek
kadın gibi kişiyi çalıştığı ortamda farklı kılan bir nitelik o
kişinin dışlanmasına, mağdur edilmesine yol açabilir.


#68

SORU:

Mobbing’in davranışsal boyutları nelerdir?


CEVAP:

Mobbingin pek çok davranışsal boyutu
bulunmaktadır. Bunlar iletişime yönelik saldırılar, sosyal
ilişkilere yönelik saldırılar, sosyal imaja yönelik saldırılar,
mesleki ve özel konuma yönelik saldırılar, sağlığa yönelik
saldırılar olarak sıralanabilir.


#69

SORU:

İletişime yönelik saldırılara hangileri örnek
gösterilebilir?


CEVAP:

Kişinin kendini ifade etmesine izin verilmemesi,
sözlü ya da yazılı tehditlere maruz kalması iletişime
yönelik saldırılardan bazılarıdır.


#70

SORU:

Sosyal ilişkilere yönelik saldırılara hangileri örnek
gösterilebilir?


CEVAP:

Sosyal ilişkilere yönelik saldırıya verilebilecek en
temel örnek kişinin içinde bulunduğu ortamdan, diğer
çalışanlardan dışlanması, görmezden gelinmesidir.


#71

SORU:

Sosyal imaja yönelik saldırılara hangileri örnek
gösterilebilir?


CEVAP:

Kişi hakkında dedikodu çıkarılması, ruhsal
sorunlarının olduğunun söylenmesi, dünya görüşüyle,
inancıyla alay edilmesi, gülünç duruma düşürülmesi ve
benzeri davranışlar mağdurun sosyal imajına yönelik
saldırılar arasında yer almaktadır.


#72

SORU:

Mesleki ve özel konuma yönelik saldırılara hangileri
örnek gösterilebilir?


CEVAP:

Çalışanın kapasitesinin çok altında işlerde
çalıştırılması, yaptığı işlerin ve işe dair önerilerinin
küçümsenmesi mesleki ve özel konuma yönelik saldırılar
arasındadır. Kimi durumlarda mağdura fiziksel şiddet de
uygulandığı görülmektedir.


#73

SORU:

Sağlığa yönelik saldırılara hangileri örnek
gösterilebilir?


CEVAP:

Kişinin işyerindeki eşyalarına veya kendisine
zarar verilmesi sağlığa yönelik saldırılardandır.


#74

SORU:

Toplumsal cinsiyet,neye işaret etmektedir?


CEVAP:

Toplumsal cinsiyet, toplumun görmek istediği kadın ve erkek kalıplarını ve normlarına işaret etmektedir.


#75

SORU:

Toplumsal cinsiyet kavramı, neleri içermektedir?


CEVAP:

Toplumsal cinsiyet kavramı, insanı dişi ve erkek olarak ayıran cinsiyet kavramından daha farklı ve kapsamlı olarak, kadın ve erkek arasındaki toplumsal, kültürel, ekonomik, politik ve davranışsal tüm farklılıkları içermektedir.


#76

SORU:

Biyolojik süreç, neye dayanmaktadır?


CEVAP:

Biyolojik süreç, anatomik yapıların farklılığına, hormonal dönüşümlerin ayrışmasına dayanır.


#77

SORU:

Cinsler arası ilişkiler, ne üzerine kuruludur?


CEVAP:

Cinsler arası ilişkiler erkeğin üstünlüğü; kadının ise değer, itibar ve güç bakımından düşük konumu üzerine kuruludur.


#78

SORU:

Kadınlık ve erkekliğe ilişkin oluşturulmuş olan kalıp yargıların kadın ve erkeklerin beden dillerine, sözsüz iletişim kodlarına da yansıdığını kim ileri sürer?


CEVAP:

Leathers.


#79

SORU:

Bir kadın, örneğin iş yaşamında beklenilenden daha fazla açık beden dili kullanıyorsa, beden dili keskin kodlamalar içeriyorsa
neden erkeksi olduğu düşünülür?


CEVAP:

Bir kadın, örneğin iş yaşamında beklenilenden daha fazla açık beden dili kullanıyorsa, beden dili keskin kodlamalar içeriyorsa
erkeksi olduğu düşünülür. Çünkü bu dışa dönük, hatta kimi noktalarda agresif olabilen beden dili kadınlara ilişkin kalıp yargılarla uyumlu değildir.


#80

SORU:

Çatışma genel ve en basit, kavranabilir anlamıyla nasıl tanımlanmaktadır?


CEVAP:

Çatışma genel ve en basit, kavranabilir anlamıyla toplumsal taraflar arasında etkinlikler, ilişkiler ve davranışlar bağlamında yaşanan uyuşmazlık olduğu söylenebilir.


#81

SORU:

Ong’a göre, erkeksi davranış neyi içermektedir?


CEVAP:

Ong’a göre, erkeksi davranış tipik olarak karşı çıkmayı içermekte ve bu da kavga, savaşım, çatışma, rekabet ve çekişmeyi içermektedir.


#82

SORU:

Kadın ve erkek arasındaki en temel çatışma alanlarından biri neyle ilgilidir?


CEVAP:

Kadın ve erkek arasındaki en temel çatışma alanlarından biri sahip olunan özgürlüklerle ilgilidir.


#83

SORU:

Bireyler ve grupların birlikte çalışma sorunlarında kaynaklanan ve normal etkinliklerin durmasına veya bozulmasına neden olan olaylar olarak dile getirilen kavramın adı nedir?


CEVAP:

Örgüt ortamında çatışma.


#84

SORU:

Çoğu kadın için çatışma neden kesinlikle kaçınılması gereken bir tehdittir?


CEVAP:

Çoğu kadın için çatışma karşılıklı bağ içinde olmayı ortadan kaldıran bir durum olarak algılandığı için kesinlikle kaçınılması gereken bir tehdittir.


#85

SORU:

Erkekler arasındaki arkadaşlık nasıl algılanmaktadır?


CEVAP:

Erkekler arasındaki arkadaşlık, çoğunlukla dostça bir saldırganlık içermektedir ve kadınlar da çoğu zaman bu durumu gerçek saldırganlık olarak algılamaktadır.


#86

SORU:

Mob sözcüğü isim olarak ne anlama gelmektedir?


CEVAP:

Mob sözcüğü isim olarak, kanun dışı şiddet uygulayan düzensiz kalabalık, fiil olarak da “ortalıkta toplanmak, saldırmak veya rahatsız etmek” anlamına gelmektedir.


#87

SORU:

Mobbing terimini, hayvanların bir yabancıyı veya avlanmakta olan bir düşmanı kaçırmak için yaptıkları davranışları tanımlamak için kullanan kimdir?


CEVAP:

Konrad Lorenz.


#88

SORU:

Mpbbing hangi sözcüklerden türemiştir?


CEVAP:

Latince’de “kararsız kalabalık” anlamına gelen mobile vulgus sözcüklerinden türemiştir.


#89

SORU:

Mobbingin genel yargıdan farklı olarak, çatışmanın ileri boyutu olmadığını, bazen çatışmadan haftalar, aylar sonra ortaya
çıkabileceğini öne süren kimdir?


CEVAP:

Leymann.


#90

SORU:

Mobbing iş yerinde psikolojik taciz içerdiği için ne tür sorunlara yol açmaktadır?


CEVAP:

Mobbing iş yerinde psikolojik taciz içerdiği için doğal olarak kurban üzerinde psikolojik ve patolojik sorunlara yol açmaktadır.


#91

SORU:

Sosyal ilişkilere yönelik saldırıya verilebilecek en temel örnek nedir?


CEVAP:

Sosyal ilişkilere yönelik saldırıya verilebilecek en temel örnek kişinin içinde bulunduğu ortamdan, diğer çalışanlardan dışlanması,
görmezden gelinmesidir.


#92

SORU:

Mağdurun sosyal imajına yönelik saldırılar arasında neler yer almaktadır?


CEVAP:

Kişi hakkında dedikodu çıkarılması, ruhsal sorunlarının olduğunun söylenmesi, dünya görüşüyle, inancıyla alay edilmesi, gülünç duruma düşürülmesi.


#93

SORU:

Mobbingin pek çok davranışsal boyutu bulunmaktadır. Bunlar nelerdir?


CEVAP:

Mobbingin pek çok davranışsal boyutu bulunmaktadır. Bunlar iletişime yönelik saldırılar, sosyal ilişkilere yönelik saldırılar, sosyal imaja yönelik saldırılar, mesleki ve özel konuma yönelik saldırılar, sağlığa yönelik saldırılar olarak sıralanabilir?