İLETİŞİM ARAŞTIRMALARI Dersi BİLİMSEL ARAŞTIRMADA TEMEL KAVRAMLAR soru cevapları:
Toplam 59 Soru & Cevap#1
SORU:
“Olgu” nedir?
CEVAP:
Olgu, doğada var olan ve duyular yoluyla
gözlemlenebilen oluşlardır.
#2
SORU:
“Kavramsal Tanım” nedir?
CEVAP:
Bir olguya dair gözlenmiş ortak bir karakteristik
yapı, özellik ve durumların açıklamasını içeren ifadelere
“kavramsal tanım” denir.
#3
SORU:
“Pozitivizm” nedir?
CEVAP:
Pozitivizm; bilimsel bilgiye ulaşma yöntem ve
süreçlerine dair metodolojik (yöntem bilimsel) bir
yaklaşımdır.
#4
SORU:
Pozitivizm neyi amaçlar?
CEVAP:
Neyi; nerede, nasıl, neden, kimin, ne kadar
yaptığına (ve tüm bunlarının diğer oluşlardaki kimseleri,
nerede, nasıl, neden ne kadar etkilediğine) dair soruların
cevaplanma yöntem ve süreçlerini belirli bir dizgede
sistematize ederek; sınanabilir, tekrarlanabilir ve böylece
güvenilir, geçerli, nesnel ve genellenebilir kılmayı amaçlar.
Günümüzde bilimsel araştırma pratiklerinin
gerçekleştirilmesinde egemen olan yaklaşımdır.
#5
SORU:
“Bilim” nedir?
CEVAP:
Bilim; gözlemleyebildiğimiz evrene dair sistemli
biçimde veriler elde etmek, elde edilenleri diğer verilerle
mantıksal ve anlamlı biçimde ilişkilendirmek ve
ulaştığımız tüm yargıları alternatif gözlem ve
ilişkilendirmelerle tekrarlı sınamalara tabi tutmaktır.
#6
SORU:
Albert Einstein bilimi nasıl tanımlar?
CEVAP:
Einstein’ın tanımı; “Bilim; düzenden yoksun duyu
verileriyle, mantıksal olarak düzenli düşünce arasında
uygunluk sağlama çabasıdır” şeklindedir.
#7
SORU:
Russell bilimi nasıl tanımlar?
CEVAP:
Russell’ın tanımı; “gözlem ve gözleme dayalı akıl
yürütme yoluyla, dünyaya ait olguları ve bu olgular
arasındaki bağlantıları bulma çabasıdır” şeklindedir.
#8
SORU:
Einstein ve Rusell’in bilim tanımları arasındaki fark
nedir?
CEVAP:
Einstein’ın bilim tanımındaki; “düzenden yoksun
duyu verileri” araştırılan olguya ilişkin gözlemleri işaret
etmektedir. Gerçekten de aynı insanın farklı mesafe ve
açılardan yaptığı gözlemler değişebildiği gibi, aynı uçağın
diğer yandaki camlarından bakanların gözlemledikleri de
farklı olabilir. Ama tüm gözlemler gözlemciler tarafından
“mantıksal düşünceyle” uyumlu hale getirilerek
anlamlandırılmaya çalışılır. Russell’ın bilim tanımındaki
“gözlem ve gözleme dayalı akıl yürütme yoluyla, dünyaya
ait olguları ve bu olgular arasındaki bağlantıları bulma
çabası” da yine duyu verileri ile mantıksal düşüncenin
uyumlandırılması yoluyla daha gelişmiş kavrayışa giden
ilişkilendirme/bağlantıları bulma sürecine dikkat çeker.
Gerçekten de uçakta önce bir mahalle, sonra onunla ilişkili
diğer mahalleler fark edilmişti.
#9
SORU:
“Teori” nedir?
CEVAP:
Teori; bir takım olguları ve bu olgular arasındaki
ilişkileri anlamlı bir örüntü oluşturacak şekilde ortaya
koyan kavramsal sistemdir. Bu tanımı çözümlersek;
teorilerin olgulara ilişkin olduğunu, etkileşim halindeki bir
grup olgunun birbiriyle ilişkisini nitelediğini, bu
nitelemenin mantıksal olduğunu ve teoriyi ortaya koyma
işinin kavramsal düzeyde yapıldığını anlayabiliriz. Teori
bir icat değil, doğada zaten var olan oluşları ortaya koyan
bir keşfin açıklamasıdır. Bu keşifsel açıklamalar sonraki
icatlar, yaklaşımlar gelişmeler için kaynaklık yapar.
#10
SORU:
“Hipotez” nedir?
CEVAP:
Teoride önerilen olgular arası ilişkilerden
hareketle sınanmak amacıyla belirtilen yargı ifadelerine
hipotez denir.
#11
SORU:
“Sınama” nedir?
CEVAP:
Gözlem yoluyla bir hipotezdeki yargının
doğruluğunu veya yanlışlığını saptamak amacıyla yapılan
testlere sınama denir.
#12
SORU:
“Doğrusal ilişki arayan hipotez” ve “Eğrisel
(curvlinear) ilişki arayan hipotez nedir?
CEVAP:
Bir teori insanları istendik davranışa
yönlendirenin ödül olduğu belirtirken bir diğeri insanları
istendik davranışa yönlendirenin ceza olduğunu belirtebilir.
İki alternatif yaklaşım arasında hangisinin geçerli olduğunu
belirleyebilmek için hipotezler ortaya atar ve sınama
yaparız. Örneğin; “istendik davranışı yaratmanın yolu
ödüldür” veya “istendik davranışı yaratmanın yolu cezadır”
gibi. Ama bu ifadeler sınanmak için yeterli açıklığa sahip
değildir. Uygun sınanma ifadesi şu şekilde olabilir: “Ödül
beklentisi ile istendik davranış arasında pozitif ilişki
vardır”. Bu hipotezi sınamak için yeterli sayıda ve uygun
nitelikte bir grup birey belirleriz. Daha önceden
tasarladığımız bir konuda ve farklı düzeylerde ödül öneririz
ve ardından davranışlarındaki değişimi gözlemleriz.
Gözlemlerimizi (veriler) kaydeder ve bazı istatitiki
tekniklerle analiz ederiz. Kabul edilebilir bir güven
aralığında ödül arttıkça istendik davranışın da artığı
sonucuna vardıysak, ödül ve istendik davranış arasında
pozitif ilişki vardır bulgusuna ulaşırız. Yani hipotezimiz
desteklenmiş olur. Aynı araştırma sürecini “ceza beklentisi
ile istendik davranış arasında pozitif ilişki vardır”
hipotezini sınamak için de uygulayabiliriz. Bu tip
hipotezlere “doğrusal ilişki arayan” hipotezler denir.
Örneğin ödül beklentisi başlangıçta düzenli biçimde
istendik davranışa neden olabilir ancak, belirli bir süre
sonra artık ödülün istendik davranış üzerindeki etkisi
düşmeye başlayabilir. Bu tip hipotezlere “eğrisel
(curvlinear) ilişki arayan” hipotezler denir.
#13
SORU:
“Gözlem” nedir?
CEVAP:
Gözlem bir bilimsel araştırmada veri toplamak
için kullanılan tekniklerin genel adıdır.
#14
SORU:
Gözlem araştırmacıya ne gibi bir avantaj sağlar?
CEVAP:
Her araştırmanın amacı doğrultusunda nasıl bir
gözlem yapılması gerektiği, yani uygun veri toplama
teknikleri tasarlanır. Pozitivist bilim anlayışında sıklıkla
kullanılan “görgül bilim” ifadesi de buradan gelir. Yani
doğrudan ya da dolaylı olarak gözlenemeyen (metafizik)
konular bilimsel faaliyetin dışındadır. Bu haliyle bilim,
“salt bir akıl yürütme faaliyeti” olmaktan da uzaklaşır. Bu
yaklaşım araştırmacıları tarafsız gözlem sonucu elde edilen
“veriler üzerinden” konuşmaya yöneltir. Bilim adamı;
gözlem verilerinin işaret ettiği bulgular üzerinden “nesnel”
yorum yapar. Sistematik olarak tasarlanmış ve
tekrarlanabilirliği sağlayacak şekilde raporlanmış gözlem
süreçleri sonucu ulaşılan bulgular; bir araştırmacının
“öznel” görüşünü yansıtmaktan çıkar.
#15
SORU:
Bilimsel araştırmada alternatif gözlem yollarından biri
olan deney kaça ayrılır?
CEVAP:
Bu bağlamda deneyler ikiye ayrılır. Bunlar;
- Laboratuvar deneyleri karıştırıcı koşulların en üst
düzeyde kontrol altında tutulabilmesi imkânını
sağlar.
- Alan deneyleri karıştırıcı koşullardan izolasyon
konusunda zayıf nitelik gösterse de sosyal bilimler
alanında uygulanan gözlem tekniklerinden bir
diğeridir.
#16
SORU:
Deneysel olmayan yöntemlerle yapılan gözlemlerin en
yaygınlarından biri yapılandırılmış görüşmelerin
avantajları nelerdir?
CEVAP:
Deneysel olmayan yöntemlerle yapılan
gözlemlerin en yaygınlarından biri yapılandırılmış
görüşmelerdir. Halk arasında yaygın kullanımda anket
olarak adlandırılan bu gözlem tekniği, çok sayıda veriye
ekonomik olarak ulaşmayı sağladığı için yaygın kullanım
alanı bulmaktadır. Çok sayıda örnekleme ulaşma imkânı
tanıması nedeniyle, nüfus genellemesi (population
sampling) amacını taşıyan araştırma tasarımları için
uygundur
#17
SORU:
Genellikle nitel araştırma tasarımlarıyla
ilişkilendirilerek uygulanan gözlem çeşitleri nelerdir?
CEVAP:
Genellikle nitel araştırma tasarımlarıyla
ilişkilendirilerek uygulanan diğer gözlem çeşitleri; yarı
yapılandırılmış görüşme, yapılandırılmamış görüşme ve
odak grup görüşmeleridir.
#18
SORU:
Yarı yapılandırılmış görüşme, yapılandırılmamış
görüşme ve odak grup görüşmelerin özellikleri nelerdir?
CEVAP:
Bu tip gözlem teknikleri araştırmacının konuya
ilişkin kavrayışını derinlemesine geliştirmesine ve çok
yönlü ve detaylı veri toplamasına olanak tanır ve daha
esnektir. Ancak bu tip gözlemlerde; çok sınırlı sayıda
örneklemle çalışılabilmektedir. Bu nedenle; amacı nüfus
genellemesi olan araştırmalardan ziyade, teorik genelleme
(theoretical sampling) olan araştırmalarda kullanılır.
Bunların dışında araştırma amacına uygun olarak,
günlükler, resimler, arşivler gibi diğer dokümanlar üzerinde
ve sosyal olaylarda da veri toplama için gözlem yapılabilir.
#19
SORU:
Bir örnekle evren ve örneklem nasıl açıklanabilir?
CEVAP:
Annenizi kek yaparken izlemişsinizdir. Un, şeker,
yumurta ve yağdan belirli miktarlarda koyar ve iyice
karıştırır. Tadı yerinde oldu mu diye parmağının ucuyla bir
miktar alır ve tadar. Tadı yerinde mi diye bütün bulamacı
yemesi gerekmez! Parmak ucunda duran küçük bulamaç,
tüm bulamacın özelliklerini zaten taşımaktadır ve “tüm”
hakkında fikir verir. İşte buradaki bulamacı “evren”, kâfi
miktardaki parmak ucu tadımlığını da “örneklem” olarak
değerlendirebilirsiniz. Bulamacın denenen kısmının
bütünün özelliklerini gösterdiğini bilirsiniz. Yani “evren”;
hakkında araştırma yaptığımız, belirli bir konuda niteliğini
öğrenmek istediğimiz kitlenin bütünüdür. “Örneklem” ise
nüfusun genel özelliklerini yansıtan, yani nüfusun
bütününü temsil niteliği taşıyan, yeterli büyüklükteki
seçilmiş nüfus parçasıdır. Evren ve evreni temsil eden
örneklem seçiminde sosyal bilimlerdeki yaklaşım da kek
tatmaya benzer niteliktedir.
#20
SORU:
Bilim ne işe yarar?
CEVAP:
Bilim; (en genel haliyle) olgular arasındaki nedensonuç
ilişkilerinin yapısını çözümlemeye yarar. Neden ve
sonuç arasındaki yapısal ilişkiyi çözümlediğimiz zaman;
nedenleri değiştirerek (manipüle ederek), sonuçları daha
istendik hale getirebiliriz.
#21
SORU:
“Değişken” nedir?
CEVAP:
Neden sonuç ilişkisi kurulan ve karşılıklı etkileşim
durum ve düzeyleri incelenen olgulara “değişken” denir.
#22
SORU:
“Bağımsız değişken” nedir?
CEVAP:
Belirli bir sonucun “nedeni” olan, yani sonucun
durumu üzerinde değişime neden olan değişkene “bağımsız
değişken” denir.
#23
SORU:
“Bağımlı değişken” nedir?
CEVAP:
Bir nedene bağlı olarak durumu değişen değişkene
ise “bağımlı değişken” denir.
#24
SORU:
“Moderatör değişken” nedir?
CEVAP:
Bağımlı ve bağımsız değişken arasında öngörülen
ilişkinin yapısında değişikliğe neden olma potansiyeline
sahip “farklı gözlem kategorilerine” moderatör değişken
denir. Moderatör değişken; bağımsız ve bağımlı değişken
arasındaki ilişkinin yönüne ve/veya gücüne etki eden
üçüncü değişkendir. Örneğin ailenin gelir düzeyiyle
çocukların aldıkları toplam eğitim süresi arasında doğrusal
bir ilişki kurulabilir. Burada “ailenin gelir düzeyi” bağımsız
değişkendir, “çocukların eğitim süresi” bağımlı
değişkendir. Ailelerin maddi durumu iyileştikçe,
çocukların eğitim aldıkları sürenin arttığı varsayılabilir.
Ama bu ilişkide moderatör değişken olarak “çocuğun
zihinsel engelinin varlığı/yokluğu” dikkate alındığında,
ilişkinin yapısı değişebilir. Yani incelenen çocukların
zihinsel engelinin olup olmamasına bağlı olarak bağımsız
ve bağımlı değişken ilişkisinde gözlenen yapı değişebilir.
Bu örnekte çocuğun zihinsel durumu moderatör
değişkendir.
#25
SORU:
“Mediatör değişken” nedir?
CEVAP:
Bağımlı ve bağımsız değişken arasında gözlenen
ilişkinin şiddetini, bu değişkenlerle olan farklı ilişkisi
nedeniyle azaltan veya ortadan kaldıran değişkene mediatör
değişken denir.
#26
SORU:
Moderatör ve Mediatör değişkenin arasındaki fark
nedir?
CEVAP:
Moderatör değişkenin bağımlı ve bağımsız
değikenler ile arasında doğrudan bir ilişki olmamasına
rağmen; mediatör değişkenin hem bağımlı hem de bağımsız
değişkenle arasında anlamlı ilişki vardır. Bu haliyle
moderatör değişken; bağımlı ve bağımsız değişken
ilişkisinin farklı kategoriler (kadın-erkek, engelli engelsiz)
için değişmesine neden olurken, mediatör değişken hem
bağımlı hem de bağımsız değişkenle olan ilişkisi nedeniyle
bağımlı ve bağımsız değişken arasındaki ilişkinin gücünü
etkilemektedir.
#27
SORU:
“Veri” nedir?
CEVAP:
Veri; araştırmamızda incelediğimiz değişkenlerin
gözlenen niteliksel veya niceliksel özelliklerine atfen
saptanan değerlerdir. Örneğin; Türkiye İstatistik Kurumu
her yıl enflasyon oranlarını açıklar. Bu bir veridir.
#28
SORU:
“Birincil veri” nedir?
CEVAP:
Araştırmacılar veri elde etmek için bizzat
kendileri gözlem yapabilecekleri gibi, amaca ve koşullara
göre başkalarının gözlemleri sonucu elde edilmiş verilerden
de yararlanabilirler. Araştırmacının bizzat kendi gözlemleri
sonucu elde edilen verilere “birincil veri” denir.
Araştırmacı amaçları doğrultusunda birinci elden gözlem
yapar ve sonuçlarını kaydederek kendi verilerine ulaşır.
Ancak bu her zaman gerekli ya da mümkün olmayabilir.
Örneğin Türkiye’nin son 20 yıldaki enflasyon oranları ve
yatırım harcamaları arasındaki ilişkiyi incelemek
istediğimizi düşünelim. Son 20 yıldaki, fiyat değişim
yapısını gözlemleyerek enflasyon oranlarını ve yatırımlara
harcanan toplam meblağı tespit etmeye çalışmak anlamlı
değildir ve hatta münferit bir araştırmacı için mümkün
değildir. Bu koşulda incelenen konuda daha önce derlenmiş
verilerden yararlanılır (örneğin Türkiye İstatistik Kurumu
verileri).
#29
SORU:
“İkincil veri” nedir?
CEVAP:
Daha önce farklı araştırmaların gözlemleri sonucu
elde edilmiş verilere “ikincil veri” denir. İkincil verileri
elde etmek birincil verilere kıyasla daha pratiktir ve daha az
zaman alır. Çünkü yeni bir gözlem süreci gerektirmez. Bu
nedenle ikincil verilerin maliyeti, birincil veri toplamaya
kıyaslaya daha düşüktür.
#30
SORU:
Birincil ve ikincil verinin farkı nedir?
CEVAP:
İkincil veriler her zaman birincil veriler kadar
geçerli olmayabilir. Çünkü ikincil veriler daha önce farklı
bir amaçla toplanmışlardır ve sonradan tasarlanan diğer
araştırmanın amaçlarına ve gereklerine tam uygunluk
göstermeyebilir. İkincil veri bazen tek bir kaynaktan elde
edilebilir ve bu verilerin güvenilirliğini sınamak için
alternatif bir kaynak bulunamayabilir. Oysa birincil veride
tekrarlı gözlemler yapılarak verinin güvenilirlik
durumundan daha çok emin olunabilir.
#31
SORU:
“Bulgu” nedir?
CEVAP:
Veriler, ulaşılmak istenen bulgunun girdisini
oluştururlar. Enflasyon hesaplaması için alternatif ürün
gruplarındaki kategorilere ilişkin elde edilen tüm veriler,
başta öngörülen biçimde oranlanarak bütüne yansıtılır ve
nihai enflasyon oranı “bulunur”. Bu nihai oran bulgudur.
Veya ikincil verilerden yararlanan bir araştırmacının son 20
yıldaki enflasyon oranları ve yatırım harcamaları verilerine
ikincil kaynaklardan ulaştığını ve iki değişkenin ilişkisel
yapısını çözümlediğini düşünün. Ortaya konan ilişkisel
yapı da bulgudur. Bulgu; verilerin amaç doğrultusunda
seçilmesi, sınıflanması ve ilişkilendirilmesiyle ulaşılan
sonuçtur. Bilimsel araştırma tasarımlarında bulgu;
araştırma amaçları doğrultusunda test edilmek üzere ortaya
atılan hipotezlerin sınama sonuçlarıdır.
#32
SORU:
Veriler tek başına birer bulgu mudur?
CEVAP:
Veriler ham halleriyle bulgu olma niteliğine
kavuşamazlar. Veriler amaca göre işlenerek (analiz
edilerek) daha üst soyutlama seviyesine ulaşırlar ve “bulgu”
haline gelirler. Aksi koşulda tek başına domatesin veya
kiranın veya otomobilin fiyatlarını ve fiyatların değişim
değerlerini veya her yıl yatırımlara ayrılan toplam meblağı
belirlemiş (gözlemlemiş) olmak anlam ifade etmez. Parça
parça elde edilen gözlem verileri anlamlı bir bütün
oluşturacak şekilde ortaya konduğu koşulda bulgulara
ulaşılmış olur.
#33
SORU:
“Soyutlama” nedir?
CEVAP:
Soyutlama; gözleneni, bağlamı içerisinde
değerlendirmektir.
#34
SORU:
Bilgi, bulgu ve soyutlama arasında nasıl bir ilişki
vardır?
CEVAP:
Ağlayan bir çocuk ve yanında ilgisiz bir anne
gördüğünüzü düşünün (bunlar sizin gözlem verileriniz).
Tek başına bu görüntü bir şey ifade etmez. Annenin
ilgisizliği sürdükçe çocuğun çığlıklarının arttığını fark
ettiğinizde, annenin tutumu ile çocuğun tepkisi arasında bir
ilişki olduğunu anladınız (bu sizin gözlem verileri sonucu
ulaştığınız bulgu). Bu bulguyu nasıl yorumlarsınız? Çocuk
canı yandığından mı, istediği oyuncak alınmadığından mı
ağlamaktadır? Anne çocuğun canının yanmasını
umursamadığı için mi, yoksa istediği bir şeyi elde etmenin
yolunun ağlamak olmadığını öğrenmesi için mi kayıtsız
durmaktadır? Eğer anne çocuğun canının yanmasını
umursamıyorsa yargınız farklı, anne bu tavrıyla çocuğa,
ağlamanın istediği bir şeyi elde etmenin yolu olmadığını
göstermeye çalışıyorsa yargınız farklı olacaktır. Bir bulgu,
bağlamından bağımsız ele alındığında anlaşılamayabilir
veya daha kötüsü yanlış anlaşılabilir. Bu nedenle bilimde
bulgular bilgi haline dönüştürülürken hangi bağlamla
anlam yüklendikleri açıklanır. Bilgi; üst kavramlarla
“gerekçelendirilerek” ilişkilendirilen bulgulardır. Yani bir
bulgu ancak soyutlama bağlamı ve mantıksal kurgusu
gerekçelendirilerek açıklandığı koşulda bilgi olma
niteliğine kavuşur. Soyutlamanın yapılmasını sağlayan
bağlamlar üst kavramlardır (çocuğa kayıtsız kalan anne
örneğinde; ilgi/ilgisizlik, sorumluluk/sorumsuzluk, terbiye,
yaklaşım, gibi üst kavramlar). Bilimsel bir bulgunun bilgi
haline dönüşebilmesi için, bir bulguya anlam kazandıran
kavramsal çerçevenin (kavramsal çerçeve de teoriden gelir)
belirgin olması gerekir. Yani gözlem verilerinden hareketle
elde edilen bulguların hangi bağlamda değerlendirildiği
mantıksal gerekçelendirmelerle açıklanır. Böylece bilimsel
bulgunun hangi üst kavramlarla ilişkilendirildiği bilinir ve
bilgi; “bağlamı içinde” güvenilir ve geçerli olur. Bilimsel
araştırma tasarımlarında bulgu; araştırma amaçları
doğrultusunda test edilmek üzere ortaya atılan hipotezlerin
sınama sonuçlarıdır. Bu bulguları, dayanılan teoriler
ve/veya alternatif teorik yaklaşımlardan hareketle
(tartışarak ve yorumlayarak bulguya anlam yüklendiğinde
bilgiye ulaşılmış olur. Bir bulguyu anlamlı kılan, bütün ile
ilişki içerisinde kavrayışa yaptığı katkıdır. Tıpkı yapboz
parçalarının tek tek bir anlam ifade etmeyip, kendileriyle
ilişkili diğer parçalarla bir araya geldikçe anlam bulması
gibi, her bulgu (yapboz parçası) bütün içinde uygun
bağlama yerleştikçe (soyutlandıkça) anlam bulur ve bilgi
olma niteliğine kavuşur.
#35
SORU:
Bilimsel bir bulgunun bilgi haline dönüşebilmesi için
ne gerekir?
CEVAP:
Bilimsel bir bulgunun bilgi haline dönüşebilmesi
için, bir bulguya anlam kazandıran kavramsal çerçevenin
(kavramsal çerçeve de teoriden gelir) belirgin olması
gerekir. Yani gözlem verilerinden hareketle elde edilen
bulguların hangi bağlamda değerlendirildiği mantıksal
gerekçelendirmelerle açıklanır. Böylece bilimsel bulgunun
hangi üst kavramlarla ilişkilendirildiği bilinir ve bilgi;
“bağlamı içinde” güvenilir ve geçerli olur.
#36
SORU:
“Geçerlilik” ve “Güvenilirlik” nedir?
CEVAP:
Geçerlilik ve güvenilirlik, bilimsel bilginin
niteliğinin yorumlanışında kullanılan temel kavramlardır.
Bilimsel bilgiyi diğer bilgi türlerinden ayırırken, geçerli ve
güvenilir olduğu vurgulanır. Geçerlilik, bilimsel bulguların
“doğru” olması, gerçeği göstermesidir. Güvenilirlik,
tekrarlı sınamalarda aynı sonuca ulaşılmasıdır. Yani
bilimsel bilgi, doğru olanı göstermeli (geçerlilik) ve bu
doğru süreğen olmalıdır (güvenilirlik). Hatta bilim “geçerli
ve güvenilir bilgi” olarak tanımlanabilmektedir.
#37
SORU:
Geçerli olması gereken şey gerçekte nedir?
CEVAP:
Geçerli olması gerekenin gerçekte ne olduğu
konusunda farklı yaklaşımlar vardır. Geçerlilik genellikle
ölçme aracının bir fonksiyonu olarak görülür. Ölçme
aracının geçerliğinin sayısal ispatı için bazı istatistik
analizler yapılır ve analiz sonuçlarının belirli kriterleri
karşılaması beklenir. Diğer yandan geçerlilik “ölçek ve
ölçme süreçleri, yani tasarımın kendisi” ile ilişkili bir
kavram olarak da görülebilmekte veya “araştırma
sonuçlarının doğruluğu” ile de ilişkilendirilebilmektedir.
Yani geçerlilik niteliği atfedilen; araştırma tasarımı, ölçme
aracı veya bulgular olarak değerlendirilebilmektedir.
Bilimden beklenenin özü itibariyle doğru ve genellenebilir
bilgi üretmesi olduğu düşünüldüğünde, geçerli yani doğru
olması beklenenin en genel itibariyle “bulgular” olduğu
söylenebilir. Ölçme aracını geçerli kılma çabası da
nihayetinde geçerli bulgulara ulaşmak içindir. Bilimsel
bulguların geçerliliğinin sağlanabilmesi için tüm araştırma
sürecinin geçerlilik argümanını destekleyecek şekilde
tasarlanması gerekir. Seçilen yöntemin amaca uygunluğu
ilk adımdır.
#38
SORU:
Gözlem teknik, araç ve süreçlerinin tasarımında
nelerin engellenmesi gerekir?
CEVAP:
? Gözlem teknik, araç ve süreçlerinin tasarımında;
Araştırmacı yanlılığının (reseracher bias)
engellenmesi,
? Araştırmacı yönlendirmesinin (responce
construction) engellenmesi,
? Teyit edici yaklaşımların (confirmist responces)
engellenmesi
? Sosyal kabul edilirlik kaygısının engellenmesi
gerekir. Bunların dışında örneklemin uygunluğu,
örnekleme tekniğinin uygunluğu, veri toplama
zamanının uygunluğu, analizlerin uygunluğu da
nihayetinde bulguların geçerliliği açısından
önemlidir.
#39
SORU:
Güvenilir olması gereken şey gerçekte nedir?
CEVAP:
Güvenilir olması gerekenin gerçekte ne olduğu
konusunda da farklı yaklaşımlar vardır. Güvenilirliği de
geçerlilik gibi ölçme aracının bir niteliği olarak gören
yaklaşımlar olmakla birlikte, aynı ölçme aracıyla yapılan
tekrarlı ölçümlerde aynı bulgulara ulaşmak olarak
değerlendiren yaklaşımlar da vardır. Güvenilirlik, bilimsel
bilginin evrenselliği yani genel geçerliğiyle ilgilidir.
Bilimde genellenebilir ve evrensel bilgilere ulaşma çabası
vardır. Elbette genelleme için tekrarlı sınamalar gerekir.
Tekrarlı sınamalarda aynı bulgulara ulaşıldığı
görüldüğünde, güvenilirlikten bahsedilebilir. Tekrarlı
sınamalarda aynı bulgulara ulaşabilmenin ön koşulu
şüphesiz ölçme aracının güvenilir olmasıdır. Bununla
birlikte bulguların güvenilirliğinden emin olmak için
tekrarlı sınamalarda aynı bulgulara ulaşmak gerekir. Bunun
için araştırmacıların bilimsel çalışmalarını
tekrarlanabilirliğe uygun detayda raporlamaları gerekir.
#40
SORU:
Pozitivizm nedir ve neyi amaçlar?
CEVAP: Pozitivizm; bilimsel bilgiye ulaşma yöntem ve süreçlerine dair metodolojik bir yaklaşımdır. Neyi; nerede, nasıl, neden, kimin, ne kadar yaptığına dair soruların cevaplanma yöntem ve süreçlerini belirli bir dizgede sistematize ederek; sınanabilir, tekrarlanabilir ve böylece güvenilir, geçerli, nesnel ve genellenebilir kılmayı amaçlar.
Pozitivizm; bilimsel bilgiye ulaşma yöntem ve süreçlerine dair metodolojik bir yaklaşımdır. Neyi; nerede, nasıl, neden, kimin, ne kadar yaptığına dair soruların cevaplanma yöntem ve süreçlerini belirli bir dizgede sistematize ederek; sınanabilir, tekrarlanabilir ve böylece güvenilir, geçerli, nesnel ve genellenebilir kılmayı amaçlar.
#41
SORU:
Einstein'e göre bilim nasıl tanımlanır?
CEVAP: Einstein’a göre; “bilim; düzenden yoksun duyu verileriyle, mantıksal olarak düzenli düşünce arasında uygunluk sağlama çabasıdır”.
Einstein’a göre; “bilim; düzenden yoksun duyu verileriyle, mantıksal olarak düzenli düşünce arasında uygunluk sağlama çabasıdır”.
#42
SORU:
Bertrand Russell'a göre bilim nasıl tanımlanır?
CEVAP: Bertrand Russell’a göre bilim; “gözlem ve gözleme dayalı akıl yürütme yoluyla, dünyaya ait olguları ve bu olgular arasındaki bağlantıları bulma çabasıdır”.
Bertrand Russell’a göre bilim; “gözlem ve gözleme dayalı akıl yürütme yoluyla, dünyaya ait olguları ve bu olgular arasındaki bağlantıları bulma çabasıdır”.
#43
SORU:
Teori nedir? Açıklayınız.
CEVAP: Teori; bir takım olguları ve bu olgular arasındaki ilişkileri anlamlı bir örüntü oluşturacak şekilde ortaya koyan kavramsal sistemdir.
Teori; bir takım olguları ve bu olgular arasındaki ilişkileri anlamlı bir örüntü oluşturacak şekilde ortaya koyan kavramsal sistemdir.
#44
SORU: Hipotez nasıl tanımlanır?
Hipotez nasıl tanımlanır?
CEVAP: Teoride önerilen olgular arası ilişkilerden hareketle sınanmak amacıyla belirtilen yargı ifadelerine hipotez denir.
Teoride önerilen olgular arası ilişkilerden hareketle sınanmak amacıyla belirtilen yargı ifadelerine hipotez denir.
#45
SORU: Gözlem yoluyla bir hipotezdeki yargının doğruluğunu veya yanlışlığını saptamak amacıyla yapılan testlere ne ad verilir?
Gözlem yoluyla bir hipotezdeki yargının doğruluğunu veya yanlışlığını saptamak amacıyla yapılan testlere ne ad verilir?
CEVAP: Gözlem yoluyla bir hipotezdeki yargının doğruluğunu veya yanlışlığını saptamak amacıyla yapılan testlere sınama denir.
Gözlem yoluyla bir hipotezdeki yargının doğruluğunu veya yanlışlığını saptamak amacıyla yapılan testlere sınama denir.
#46
SORU:
Bir hipotez için sınama ifadesi yerine doğrulama ifadesinin kullanması neden yanlıştır?
CEVAP: Hipotezler doğrulanmak için değil sınanmak için ortaya atılırlar. Bu bilimdeki nesnellik anlayışının bir gereğidir. Sınama ifadesi yerine doğrulama ifadesi kullanmak hata olur.
Hipotezler doğrulanmak için değil sınanmak için ortaya atılırlar. Bu bilimdeki nesnellik anlayışının bir gereğidir. Sınama ifadesi yerine doğrulama ifadesi kullanmak hata olur.
#47
SORU:
Hipotez türleri nelerdir?
CEVAP:
Hipotez türleri şu şekilde sıralanabilir:
- Doğrusal ilişki arayan hipotezler
- Eğrisel ilişki arayan hipotezler
- Fark yaratan hipotezler
#48
SORU: Bir bilimsel araştırmada veri toplamak için kullanılan tekniklerin genel adı nedir?
Bir bilimsel araştırmada veri toplamak için kullanılan tekniklerin genel adı nedir?
CEVAP: Gözlem bir bilimsel araştırmada veri toplamak için kullanılan tekniklerin genel adıdır.
Gözlem bir bilimsel araştırmada veri toplamak için kullanılan tekniklerin genel adıdır.
#49
SORU:
Evren ve örneklem arasındaki fark nedir?
CEVAP: “Evren”; hakkında araştırma yaptığımız, belirli bir konuda niteliğini öğrenmek istediğimiz kitlenin bütünüdür. “Örneklem” ise nüfusun genel özelliklerini yansıtan, yani nüfusun bütününü temsil niteliği taşıyan, yeterli büyüklükteki şeçilmiş nüfus parçasıdır.
“Evren”; hakkında araştırma yaptığımız, belirli bir konuda niteliğini öğrenmek istediğimiz kitlenin bütünüdür. “Örneklem” ise nüfusun genel özelliklerini yansıtan, yani nüfusun bütününü temsil niteliği taşıyan, yeterli büyüklükteki şeçilmiş nüfus parçasıdır.
#50
SORU:
Bir bilimsel araştırmada değişken ne demektir?
CEVAP: Neden sonuç ilişkisi kurulan ve karşılıklı etkileşim durum ve düzeyleri incelenen olgulara “değişken” denir.
Neden sonuç ilişkisi kurulan ve karşılıklı etkileşim durum ve düzeyleri incelenen olgulara “değişken” denir.
#51
SORU:
Bağımlı ve bağımsız değişken kavramlarını açıklayınız.
CEVAP: Belirli bir sonucun “nedeni” olan, yani sonucun durumu üzerinde değişime neden olan değişkene “bağımsız değişken” denir. Bir nedene bağlı olarak durumu değişen değişkene ise “bağımlı değişken” denir. Yani bağımlı değişkendeki değişim, bağımsız değişkendeki değişime bağlıdır.
Belirli bir sonucun “nedeni” olan, yani sonucun durumu üzerinde değişime neden olan değişkene “bağımsız değişken” denir. Bir nedene bağlı olarak durumu değişen değişkene ise “bağımlı değişken” denir. Yani bağımlı değişkendeki değişim, bağımsız değişkendeki değişime bağlıdır.
#52
SORU:
Konu olarak "Kilo ve yeme miktarı arasındaki ilişki"yi inceleyen bir bilimsel araştırmada bağımlı ve bağımsız değişken hangisidir?
CEVAP: “Kilo” ve “yeme miktarı” arasındaki ilişkiye bakarsak; kilo, bağımlı değişkendir ve yeme miktarına göre değişir. Yeme miktarı ise bağımsız değişkendir.
“Kilo” ve “yeme miktarı” arasındaki ilişkiye bakarsak; kilo, bağımlı değişkendir ve yeme miktarına göre değişir. Yeme miktarı ise bağımsız değişkendir.
#53
SORU:
Moderatör değişken ne demektir?
CEVAP: Bağımlı ve bağımsız değişken arasında öngörülen ilişkinin yapısında değişikliğe neden olma potansiyeline sahip “farklı gözlem kategorilerine” moderatör değişken denir.
Bağımlı ve bağımsız değişken arasında öngörülen ilişkinin yapısında değişikliğe neden olma potansiyeline sahip “farklı gözlem kategorilerine” moderatör değişken denir.
#54
SORU:
Mediatör değişken ne demektir?
CEVAP: Bağımlı ve bağımsız değişken arasında gözlenen ilişkinin şiddetini, bu değişkenlerle olan farklı ilişkisi nedeniyle azaltan veya ortadan kaldıran değişkene mediatör değişken denir.
Bağımlı ve bağımsız değişken arasında gözlenen ilişkinin şiddetini, bu değişkenlerle olan farklı ilişkisi nedeniyle azaltan veya ortadan kaldıran değişkene mediatör değişken denir.
#55
SORU:
Bilimsel çalışmalarda "veri" kavramı ne demektir?
CEVAP: Veri; araştırmamızda incelediğimiz değişkenlerin gözlenen niteliksel veya niceliksel özelliklerine atfen saptanan değerlerdir.
Veri; araştırmamızda incelediğimiz değişkenlerin gözlenen niteliksel veya niceliksel özelliklerine atfen saptanan değerlerdir.
#56
SORU:
Veri çeşitleri nelerdir?
CEVAP: Veriler; birincil veri ve ikincil veri olmak üzere iki çeşittir. Araştırmacının bizzat kendi gözlemleri sonucu elde edilen verilere “birincil veri” denir. Daha önce farklı araştırmaların gözlemleri sonucu elde edilmiş verilere ise “ikincil veri” denir.
Veriler; birincil veri ve ikincil veri olmak üzere iki çeşittir. Araştırmacının bizzat kendi gözlemleri sonucu elde edilen verilere “birincil veri” denir. Daha önce farklı araştırmaların gözlemleri sonucu elde edilmiş verilere ise “ikincil veri” denir.
#57
SORU:
Bir bilimsel araştırmada soyutlamanın önemi nedir?
CEVAP: Soyutlama; gözleneni, bağlamı içerisinde değerlendirmektir. Bilimsel bir bulgunun bilgi haline dönüşebilmesi için, bir bulguya anlam kazandıran kavramsal çerçevenin belirgin olması gerekir. Yani gözlem verilerinden hareketle elde edilen bulguların hangi bağlamda değerlendirildiği mantıksal gerekçelendirmelerle açıklanır. Böylece bilimsel bulgunun hangi üst kavramlarla ilişkilendirildiği bilinir ve bilgi; “bağlamı içinde” güvenilir ve geçerli olur.
Soyutlama; gözleneni, bağlamı içerisinde değerlendirmektir. Bilimsel bir bulgunun bilgi haline dönüşebilmesi için, bir bulguya anlam kazandıran kavramsal çerçevenin belirgin olması gerekir. Yani gözlem verilerinden hareketle elde edilen bulguların hangi bağlamda değerlendirildiği mantıksal gerekçelendirmelerle açıklanır. Böylece bilimsel bulgunun hangi üst kavramlarla ilişkilendirildiği bilinir ve bilgi; “bağlamı içinde” güvenilir ve geçerli olur.
#58
SORU:
Bilimsel bir araştırmada bulgu ne demektir?
CEVAP: Bilimsel araştırma tasarımlarında bulgu; araştırma amaçları doğrultusunda test edilmek üzere ortaya atılan hipotezlerin sınama sonuçlarıdır.
Bilimsel araştırma tasarımlarında bulgu; araştırma amaçları doğrultusunda test edilmek üzere ortaya atılan hipotezlerin sınama sonuçlarıdır.
#59
SORU:
Bilimsel bulguların geçerliliğinin sağlanabilmesi için gerekli olan seçilen yöntemin amaca uygunluğu nasıl belirlenir?
CEVAP: Bilimsel bulguların geçerliliğinin sağlanabilmesi için tüm araştırma sürecinin geçerlilik argümanını destekleyecek şekilde tasarlanması gerekir. Seçilen yöntemin amaca uygunluğu ilk adımdır. Gözlem teknik, araç ve süreçlerinin tasarımında, (1)araştırmacı yanlılığının (reseracher bias) engellenmesi, (2)araştırmacı yönlendirmesinin (responce construction) engellenmesi, (3)teyit edici yaklaşımların (confirmist responces) engellenmesi ve (4)sosyal kabul edilirlik kaygısının engellenmesi gerekir.
Bilimsel bulguların geçerliliğinin sağlanabilmesi için tüm araştırma sürecinin geçerlilik argümanını destekleyecek şekilde tasarlanması gerekir. Seçilen yöntemin amaca uygunluğu ilk adımdır. Gözlem teknik, araç ve süreçlerinin tasarımında, (1)araştırmacı yanlılığının (reseracher bias) engellenmesi, (2)araştırmacı yönlendirmesinin (responce construction) engellenmesi, (3)teyit edici yaklaşımların (confirmist responces) engellenmesi ve (4)sosyal kabul edilirlik kaygısının engellenmesi gerekir.