KBRN SAVUNMA VE GÜVENLİK Dersi KBRN Savunma ve Güvenlik Mevzuatı soru cevapları:
Toplam 33 Soru & Cevap#1
SORU:
Kitle imha silahları(KİS) düzenlemeleriyle ilgili 1.Dünya Savaşı'na kadar ne gibi gelişmeler yaşanmıştır?
CEVAP:
Dünya üzerinde geçmişten bugüne üretilen tüm ateşli silahlar “konvansiyonel” ve “kitle imha” silahları olmak üzere iki ana kategoride sınıflandırılmaktadır. Kitle imha silahlarının konvansiyonel silahlardan en önemli temel farkı, konvansiyonel silahların birçok kez kullanımı sonucu ortaya çıkabilecek zararın, kitle imha silahlarının sadece bir kez kullanımı ile ortaya çıkabilme olasılığıdır. Ayrıca, kitle imha silahları kullanıldıktan sonra insan ve hayvan sağlığını olumsuz etkilemekte ve çevreye verdiği zarar kullanılan KBRN savaş ajanına göre bir süre daha devam etmektedir.
Ülkelerin kitle imha silahlarının caydırıcılık özelliği, ülkelerin bu tür silahlara sahip olma çabalarının en önemi nedeninidir. Bu özellikleri nedeniyle kitle imha silahları, özellikle soğuk savaş döneminde giderek yaygınlaşmıştır. Bu tür silahların büyük çaplı kullanılmaları durumunda üzerinde yaşanabilecek bir dünyanın kalmayacağı gerçeği aşikârdır. 19. yüzyıl itibariyle modern kimyasal endüstride gözlenen gelişimin etkileri silah endüstrisine de yansımıştır. Böylece dünyada yaşanan geniş çaplı çatışmaların çoğunda belirgin miktarlarda toksik kimyasal madde kullanımına rastlanmıştır. Bu sebeple, 19. yüzyılın sonralarında savaşlarda zehirli gazların bir savaş metodu olarak kullanılmasını önlemeye yönelik ilk adım atılmıştır. Boğucu Gazlar Bildirisinde taraf devletler, boğucu ve zehirleyici gazları bir savaş metodu olarak kullanmaktan vazgeçtiklerini beyan etmiştir. Bu bildiriyi müteakiben yayımlanan başka bir bildiride ise; “boğucu ve toksik madde yayan mermilerin bir savaş metodu olarak kullanılması yasaklanmıştır”. 20. yüzyılda yaşanan pek çok çatışmada zehirli gazlar ile kimyasal silahların izlerine rastlanmış olması, Lahey Barış Konferanslarında yayınlanan bildirilerde yer alan taahhütlere ve yasaklara rağmen, kimyasal ve biyolojik maddelerin bir savaş metodu olarak kullanılmasının önüne geçilemediğinin kanıtı olarak gösterilmiştir.
#2
SORU:
Kitle imha silahları(KİS) düzenlemeleriyle ilgili 1. ve 2. Dünya Savaşı yıllarında ne gibi gelişmeler yaşanmıştır?
CEVAP:
I. Dünya Savaşı’nın başladığı 1914 yılının sonlarına doğru, daha çok savunma savaşları yaşanıyor olmasına rağmen, sağladığı avantajlar nedeniyle çatışmalarda zehirli gazlara sıklıkla başvurulmuş ve bu nedenle, ölü sayısında belirgin bir artış yaşanmıştır. Daha sonraları uluslararası hukukta bunun önüne geçmeye yönelik bir takım yeni girişimler görülmüştür. 1918 yılında Nobel Kimya Ödülünü kazanan “Kimyasal Savaşın Babası” olarak bilinen Alman General Fritz Haber, Lahey Boğucu ve Zehirleyici Gazlar Bildirisi’nin yalnızca ölümcül etkileri olan gazları kapsadığını belirtmiştir. Şekil 8.1’de I. Dünya Savaşı sürecinde çekilmiş bir fotoğraf görülmektedir.
1914-1918 yılları arasında devam eden I. Dünya Savaşında klorin ve hardal gazı tüplerinin bir fırlatma mekanizması sayesinde hedeflere ulaşması ile bir milyonun üzerinde insan bahse konu zehirli gazlara maruz kalmış ve maruz kalanlardan yaklaşık 100.000’ini yaşamını yitirmiştir. Lahey Barış Konferanslarının her ikisinde de silahsızlanma ve silahların azaltılması teşebbüsleri büyük hayal kırıklığıyla sonuçlanmıştır. Ancak, I. Dünya Savaşı sırasında yaşanan vahşetin etkisiyle silahsızlanmaya yönelik teşebbüsler, I. Dünya Savaşı’nın ardından yeniden canlanmıştır. Dünya kamuoyunda, savaşa ve daha çok ağır silahlanmaya duyulan tepki silahsızlanma ve silahların azaltılmasına yönelik çalışmaları artmıştır. I. Dünya Savaşı’nın aksine, II. Dünya Savaşı’nda Çin ve Japonya arasında süren çatışmalarda kullanılan küçük çaplı bazı kimyasal silahlar dışında, kimyasal silah kullanımının olmadığı bilinmektedir. Ancak II. Dünya Savaşı’nda kimyasal silah kullanılmaması, kimyasal silahlardan vazgeçildiği anlamına gelmemektedir. Çünkü bu zaman aralığında, devletlerin sahip olduğu kimyasal silah çeşitleri ve sayıları sürekli artış göstermiştir. II. Dünya Savaşı süresince farklı özellikli kimyasal silahlar üretilmiş, depolanmış ve dağıtılmıştır ancak hiçbiri kullanılmamıştır. I. Dünya Savaşı sırasında sıklıkla kullanılan zehirli gazların savaşın bilançosunu daha da fazla artırmış olması nedeniyle, I. Dünya Savaşını sonlandıran birçok antlaşmada zehirli gazların bir savaş aracı olarak kullanılmasını sınırlayan bazı hükümlere rastlanmaktadır. Bu antlaşmalardan biri de Versay Antlaşması’dır. Söz konusu anlaşma ile zırhlı araç, tank, denizaltı, uçak ve zehirli gaz üretilmesi yasaklanmış ve sadece belli birkaç fabrikada silah ve cephane üretilmesine izin verilmiştir. Türkiye, 7 Ocak 1929 tarihli ve 1380 sayılı kanunla Cenevre Protokolü’ne taraf devletler arasında yer almayı uygun bulmuştur. Çin, Sovyetler Birliği İngiltere ve Fransa, Cenevre Protokolünü özellikle “söz konusu devletlerin herhangi bir kimyasal veya biyolojik silahın kendilerine karşı kullanılması tehdidi karşısında veya bu silahların kendilerine karşı kullandığı durumlarda, karşılık olarak kimyasal silah kullanma haklarının varlığı” ve “Protokole taraf olmayan devletlere karşı, meşru müdafaa amaçlı kimyasal silah kullanma hakkının varlığı” konularını çekince göstererek imzalamışlar ve bu çekinceler çerçevesince taraf olmuşlardır.
#3
SORU:
Kitle imha silahları(KİS) düzenlemeleriyle ilgili Soğuk Savaş Dönemi'nden Vietnam Savaşı'na kadar ne gibi gelişmeler yaşanmıştır?
CEVAP:
Soğuk Savaş Dönemi sonrasında iki karşıt kutup olan NATO ve Varşova Paktına bağlı askerî birliklerde kimyasal saldırı ihtimaline karşı hazırlık ve eğitimlere önem verilmesi de bu riskin hangi boyutlara ulaştığının bir başka göstergesidir. Ayrıca bu süreç içerisinde Doğu ve Batı bloğuna üye ülkelerin yanı sıra Güney Afrika’dan Orta Doğu’ya, Kuzey Afrika’dan Güney Asya’ya, Çin ve Kore de dâhil olmak üzere yaklaşık yirmi ülke kimyasal silah yarışına dâhil olmuştur. Kimyasal silah üretiminin yaygınlaşmasından endişe duyan bazı sanayileşmiş ülkeler, kimyasal silahların ve bu silahların hammaddelerinin ithalat ve ihracatını kontrol altına almak maksadıyla işbirliği içerisinde olmaya karar vermiş ve bu amaçla ilk aşamada, kimyasal, biyolojik ajanlar ve genetiği değiştirilmiş organizmalar ile çift kullanımlı malzemelerin ithalat ve ihracat kontrol rejimi olan Avustralya Grubu’nu kurmuştur. Dünyada çok yüksek miktarlara ulaşan kimyasal silah stoğuna rağmen 20. yüzyılın ikinci yarısında meydana gelen çatışmalarda kimyasal silah kullanımı sınırlı olmuştur. Ancak Yemen’de 1963-1967 yılları arasında yaşanan ayaklanma ve iç savaş sırasında isyancılara karşı bu tür silahların kullanıldığına şahit olunmuştur. Ayrıca 1955 yılında başlamış Vietnam Savaşı’nda da kimyasal ajanların kullanıldığı ve özellikle herbesitlerin (bitki öldüren kimyasallar) kullanıldığına dair de birtakım iddialar söz konusudur.
#4
SORU:
Kitle imha silahları(KİS) düzenlemeleriyle ilgili yakın geçmişte ne gibi gelişmeler yaşanmıştır?
CEVAP:
1983-1988 yılları arasında gerçekleşen İran-Irak Savaşında, kimyasal savaş silahlarından olan hardal gazı ve sinir gazlarının kullanımına sıklılıkla rastlanmıştır. Nitekim bu savaş sonucunda Irak, İran’a karşı üstünlüğü ele geçirmiştir. Çünkü İran, cephede kimyasal savaş ajanlarından korunmaya yönelik ekipmana sahip olmayan birliklerini öne sürmüş ve bu nedenle yenilgiye uğramıştır. Özellikle 1988 yılında Irak topraklarında yer alan Halepçe’de kimyasal silahlar kullanılarak yapılan katliamın dünya basınınca da görüntülenmesinin ardından, uluslararası toplum üyeleri kimyasal silahların yasaklanması noktasındaki gayretlerini artırmışlardır. 16 Mart 1988’de Halepçe’ye yapılan kimyasal silahlı saldırı sonucunda ortaya çıkan görüntü Şekil 8.3’te verilmiştir. Bunun ilk somut göstergesi, 1991 yılında Irak’ın Kuveyt’i işgaliyle sonuçlanan Körfez Savaşı sonrasında, BM tarafından kurulan özel bir komisyon aracılığıyla Irak’ın kitle imha silahı programına son vermeye yönelik çalışmaların başlatılması olmuştur. Bu çalışmalar sonucu içerisinde en etkili sinir ajanlarından olan sarin ve hardal gazlarının da bulunduğu 690 tona yakın kimyasal silah ile yaklaşık 3.000 ton ham madde imha edilmiştir. 1995 yılında Japonya’da terörist Aum Şinrikyoo örgütünün sarin gazıyla Tokyo metrosuna düzenlediği kimyasal saldırı da kayıtlara geçmiştir. Kısaca Biyolojik Silahlar Sözleşmesi olarak bilinen “Bakteriyolojik (Biyolojik) ve Zehirleyici Silahların Geliştirilmesi, Üretimi ve Stoklanmasının Yasaklanması ve Bunların İmhasına İlişkin Sözleşme”, silahsızlanma yolunda varılan önemli bir aşamayı ifade etmektedir. Ayrıca, söz konusu Sözleşmeye taraf devletler Sözleşmenin önsözünde kitle imha silahlarının bütün çeşitlerinin yasaklanması ve imhası da dâhil olmak üzere “Kimyasal ve Bakteriyolojik (Biyolojik) Silahların Geliştirilmesinin, Üretiminin, Stoklanmasının ve Yasaklanmasının ve Bunların İmhasının etkin ve sıkı bir uluslararası denetim içerisinde kolaylaşacağına ikna olduklarını” açıklamıştır. Biyolojik Silahlar Sözleşmesi’nde, 1925 yılında oluşturulmuş olan Cenevre Protokolü’ne atıfta bulunulmuştur. Sözleşmede; Cenevre Protokolü’nün yapmış olduğu ve yapmaya devam ettiği katkının, savaşın dehşetini azaltmak yolunda etkili olduğu ve yine aynı Protokol ile getirilen ilke ve amaçlara aykırı bütün eylemlerin de birçok defa kınandığı vurgulanmıştır. Biyolojik Silahlar Sözleşmesi’nin 9. maddesi gereği taraf devletlerden “kimyasal silahlara ilişkin aynı şekilde kapsamlı bir yasak getirmek üzere müzakerelere devam etmeleri” istenerek, kimyasal silahların yasaklanmasına ilişkin hukuki ve fiili süreç de aslında Biyolojik Silahlar Sözleşmesi’nin imzalanmasıyla birlikte başlamıştır. Biyolojik Silahlar Sözleşmesi ile biyolojik silahların bir savaş yöntemi olarak kullanılmasından vazgeçilmiş ve ayrıca, mevcut stokların imha edilmesi, biyolojik silahların üretilmesi, depolanması da yasaklanmıştır. Ayrıca, Kimyasal Silahlar Sözleşmesinin yürürlüğe girmesi ile faaliyet göstermesi planlanan Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (KSYÖ)’nün kurulmasına karar verilmiştir. KSYÖ, sözleşmenin etkin uygulanmasından sorumlu olacak bir denetim mekanizması olarak göreve başlamıştır. 21.yüzyılda ivme kazanan silahsızlanma konusundaki müzakereler ve kimyasal silahların yaygınlaşmasını önlemenin gerekliliğinin ortaya koyan somut örnekler, Kimyasal Silahlar Sözleşmesi’nin ve KSYÖ’nün başarısını artırmıştır. KSYÖ, KSS’nin yürürlüğe girdiği 29 Nisan 1997 tarihinden itibaren, kimyasal silahların sonsuza dek ortadan kalkacağı bir yüzyıl olması arzusuyla faaliyet göstermektedir. KSYÖ’nün çalışmaları yalnız kimyasal silahların yasaklanması konusunda değil, küresel terörizme karşı ortak çabalar, uluslararası süreçlere iş dünyası ve sanayinin katılımı ve uluslararası sözleşmelere küresel ölçekli bağlılığın artırılması gibi konuları da içermektedir. BM çerçevesinde 1968 yılında imzaya açılan ve 1970 yılında yürürlüğe giren “Nükleer Silahların Yaygınlaşmasının Önlenmesi Antlaşması (Nuclear Non-Proliferation Treaty-N.P.T)” ile antlaşmadan önce nükleer silaha sahip olan ülkelerin bu silahların bir kısmını muhafaza etmelerine müsaade edilmiş ancak nükleer silaha sahip olmayan ülkelerin ise bu silahları geliştirmelerine dahi müsaade edilmemiştir. Nükleer Silahların Yaygınlaşmasının Önlenmesi Antlaşmasında olduğu gibi, kimyasal silaha sahip olan ülkelerin de Kimyasal Silahlar Sözleşmesine taraf olmaları kolaylaştırılmış ancak Sözleşmeye taraf olmadan önce kimyasal silaha sahip olmayan ülkelere ise sözleşmeye taraf olduktan sonra herhangi bir şekilde kimyasal silah geliştirme imkânı verilmemiştir. Birçok ülke taraf oldukları nükleer, kimyasal veya biyolojik silahların yaygınlaşmasını önleme amaçlı antlaşmalar ve taahhütler altında düzenlenen bağlayıcı yasal yükümlülükleri üstlenmiş, Nükleer Maddelerin Fiziksel Korunması Antlaşması ve Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA)’nun Radyoaktif Kaynaklara İlişkin Emniyet ve Güvenlik Yönetimi Tüzüğü uyarınca tavsiye edilen fiziksel hassas maddelerin korunması yükümlülüğünü kabul etmiştir.
#5
SORU:
5902 Sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun (29/05/2009)'un içeriği nedir?
CEVAP:
Bu Kanunun amacı, afet ve acil durumlar ile sivil savunmaya ilişkin hizmetleri yürütmek üzere, Başbakanlığa bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının kurulması, teşkilatı ile görev ve yetkilerini düzenlemektir. Bu Kanun; afet ve acil durumlar ile sivil savunmaya ilişkin hizmetlerin ülke düzeyinde etkin bir şekilde gerçekleştirilmesi için gerekli önlemlerin alınması ve olayların meydana gelmesinden önce hazırlık ve zarar azaltma, olay sırasında yapılacak müdahale ve olay sonrasında gerçekleştirilecek iyileştirme çalışmalarını yürüten kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonun sağlanması ve bu konularda politikaların üretilmesi ve uygulanması hususlarını kapsar. Sivil Savunma Dairesi Başkanlığının görevleri şunlardır: a. Kamu kurum ve kuruluşları ile özel kuruluşlarda sivil savunma hizmetlerini planlamak, uygulamak ve denetlemek. b. Her türlü silahsız koruyucu ve kurtarıcı tedbirleri, acil kurtarma ve ilk yardım faaliyetlerini planlamak ve yürütmek. c. Seferberlik ve savaş hazırlıklarında ihtiyaç duyulacak sivil kaynakları tespit etmek. ç. Sivil savunma gayretlerinin halk tarafından desteklenmesi ve halkın moralinin korunmasını sağlamaya yönelik çalışmalar yapmak. d. Kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer maddelerin meydana getireceği tehlikelere karşı alınacak önlemleri ve yapılacak çalışmaları tespit etmek ve bunlarla ilgili bakanlık, kamu ve özel kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamak.
#6
SORU:
Kimyasal, Biyolojik, Radyolojik ve Nükleer (KBRN) Tehlikelere Dair Görev Yönetmeliği (03/05/2012)'nin içeriği nedir?
CEVAP:
Yönetmeliğin amacı; yurt içinde veya dışında meydana gelip ülkemizi etkileyebilecek olan kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer tehdit ve tehlikelere karşı halkın sağlığının ve çevrenin korunması, can ve mal kaybının en aza indirilmesi için gerekli tedbirlerin aldırılması amacıyla ilgili bakanlık, kamu ve özel sektör kurum ve kuruluşları, valilikler, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve gönüllüler ile sivil asker işbirliği çerçevesinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin tehlike öncesi, tehlike sırası ve sonrasına ilişkin görev ve sorumluluklarını belirlemektir. Kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer maddelerin meydana getireceği tehlikelere karşı alınacak önlemleri ve yapılacak çalışmaları tespit etmek ve bunlarla ilgili bakanlık, kamu ve özel kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamaktır.
#7
SORU:
Afet ve Acil Durum Müdahale Hizmetleri Yönetmeliği (18/12/2013)'nin içeriği nedir?
CEVAP:
Bu yönetmeliğin amacı, afet ve acil durumlara müdahalede ihtiyaç duyulacak tüm güç ve kaynakları ulusal ve yerel düzeyde planlamak, bu güç ve kaynakların olay bölgesine hızlı ve etkin bir şekilde ulaştırılmasını sağlamak, müdahale hizmetlerini ve bu hizmetlerin koordinasyonundan sorumlu ana ve destek çözüm ortaklarının ve yerel düzeyde sorumlu birimlerin görev ve sorumlulukları ile planlama esaslarını belirlemektir. Başkanlık tarafından bakanlık, kurum ve kuruluşların katılımıyla afet ve acil durumlara ilişkin müdahale çalışmalarında görev alacak hizmet grupları ve koordinasyon birimlerine ait görev ve sorumlulukları tanımlamak amacıyla afet öncesi, sırası ve sonrasına ait müdahale planlamasının temel prensiplerini içeren Türkiye Afet Müdahale Planı hazırlanır. Plan, Afet ve Acil Durum Yüksek Kurulunun kararı ile Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girer.
#8
SORU:
Afet ve Acil Durum Yönetim Merkezleri Yönetmeliği (19/2/2011)'nin içeriği nedir?
CEVAP:
Bu Yönetmeliğin amacı; yurtiçinde ve yurtdışında meydana gelen afet ve acil durumlara ulusal ve yerel düzeyde müdahalenin ve buna ilişkin hazırlık faaliyetlerinin etkin bir şekilde gerçekleştirilebilmesine yönelik, Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Merkezi ile afet ve acil durum yönetim merkezlerinin kuruluşu, görev ve sorumlulukları ile bunlar arasındaki koordinasyon ve işbirliğine ilişkin esasları belirlemektir. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Merkezi ve görevleri; Meydana gelen veya gelmesi muhtemel büyük ölçekli, a. Deprem, sel, fırtına, toprak kayması, çığ, b. İltica ve nüfus hareketleri, c. Yangınlar ve kazalar, ç. Kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer madde kazaları veya olayları, d. Tehlikeli ve salgın hastalıklar gibi doğal, teknolojik ve insan kaynaklı afet ve acil durumlar ile Başbakan tarafından acil durum veya afet olarak değerlendirilen diğer olay ve durumlarda ulusal düzeyde etkin ve yoğun müdahale ve koordinasyonu sağlamak üzere Başbakanın talimatıyla faaliyete geçer.
#9
SORU:
Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun (29/3/1979)'un içeriği nedir?
CEVAP:
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti tarafından 28 Ocak 1969 tarihinde Londra, Moskova ve Vaşington’da imzalanan Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşmasının onaylanması uygun bulunmuştur. Antlaşmaya taraf nükleer silah sahibi her Devlet, nükleer silahları veya diğer patlayıcı nükleer araçları ya da bu gibi silahların veya patlayıcı araçların kontrolünü, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak, kime olursa olsun, devretmemeyi, ve nükleer silah sahibi olmayan herhangi bir Devlete, nükleer silahları veya diğer nükleer patlayıcı araçları yapması veya başka şekilde elde etmesi yahut bu tür silahların veya patlayıcı araçların kontrolünü elde etmesi için herhangi bir şekilde yardım, özendirme veya isteklendirmede bulunmamayı üstlenir. Antlaşmaya Taraf nükleer silaha sahip olmayan her Devlet, nükleer silahları veya diğer nükleer patlayıcı araçları yahut bu silahların veya patlayıcı araçların kontrolünü, kimden olursa olsun, doğrudan doğruya veya dolaylı şekilde devralmamayı; nükleer silahları veya diğer patlayıcı nükleer araçları yapmamayı veya başka şekilde elde etmemeyi ve bu silahların veya patlayıcı araçların yapımı için herhangi bir yardım aramamayı veya almamayı üstlenir.
#10
SORU:
Kimyasal Silahların Geliştirilmesi, Üretimi, Stoklanması ve Kullanımının Yasaklanması Hakkında Kanun (21/12/2006)'un içeriği nedir?
CEVAP:
Bu Kanunun amacı, kimyasal silahların geliştirilmesi, üretimi, stoklanması ve kullanımının yasaklanmasına ilişkin esas ve usûllerin düzenlenmesidir. Bu Kanun, izin verilen haller dışında, söz konusu fiilleri işleyenlere verilecek cezaları ve ilgili mercii tarafından alınacak önlemleri kapsar. Bu Kanunda geçen; a. Sözleşme: Türkiye tarafından 13/1/1993 tarihinde Paris’te imzalanan ve 4/4/1997 tarihli ve 4238 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan “Kimyasal Silahların Geliştirilmesinin, Üretiminin, Stoklanmasının ve Kullanımının Yasaklanması ve Bunların İmhası ile İlgili Sözleşme”yi, b. Kimyasal silah: Bu Kanunla yasaklanmayan amaçlarla kullanıldıkları ve cins ve miktarlarının bu amaçlarla tutarlı olduğu durumlar hariç olmak üzere, toksik kimyasal maddeler ve bunların prekürsörlerini; toksik kimyasal maddelerin, savaş gereçleri ve aygıtlarının kullanımı sonucunda ortaya çıkacak olan zehirleyici nitelikleri yoluyla ölüme veya başka bir hasara yol açmak üzere özel olarak tasarımı yapılmış olan herhangi bir cihazı, aparatı veya düzeneği; bu savaş gereçleri ve aygıtlarının kullanımıyla doğrudan doğruya ilişkili bir biçimde kullanılmak üzere özel olarak tasarımı yapılmış olan herhangi bir cihazı, aparatı veya düzeneği, c. Toksik kimyasal madde: Kökenine veya üretim biçimine ve tesislerde, savaş gereçlerinde veya bir başka yerde üretilmelerine bağlı kalmaksızın, yaşam süreçleri üzerindeki kimyasal etkisi yoluyla, insanlarda veya hayvanlarda ölüme, geçici veya daimi engelliliğe neden olabilecek ve bu Kanunun eki cetvellerde yer alan kimyasal maddeleri, ç. Prekürsör: Hangi yöntemle olursa olsun, bir zehirli kimyasal maddenin üretimi sırasında herhangi bir aşamada rol oynayan bir kimyasal reaktanı ifade eder. Bu Kanun gereği yasaklanan faaliyetler ve uygulanacak cezalar; 1. Kimyasal silah geliştiren, üreten, bir başka şekilde elde eden, stoklayan, elde tutan, doğrudan veya dolaylı yoldan bir başkasına kimyasal silah devreden kimseye beş yıldan sekiz yıla kadar hapis ve onbeşbin güne kadar adlî para cezası verilir. 2. Kimyasal silah kullanan kimseye on yıldan onbeş yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası verilir. 3. Bu Kanunda yer alan suçlarla ilgili olarak 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu hükümleri ile diğer özel kanunlardaki ceza hükümleri saklıdır. 4. Bu Kanuna ekli (1) sayılı cetvelde yer alan kimyasal maddeler aşağıda belirtilen haller hariç olmak üzere üretilemez, iktisap edilemez, elde bulundurulamaz veya kullanılamaz: a. Kimyasal maddelerin bilimsel araştırmayla ilgili farmasötik veya koruyucu amaçlarla kullanılması.b. Kimyasal maddelerin türlerinin ve miktarlarının, yasaklanmamış amaçlar için kullanımını doğrulayacak tür ve miktarlarla kesin olarak sınırlandırılmış olması. c. Herhangi bir zamanda yasaklanmamış amaçlar için ülke çapında kullanılmasına izin verilen kimyasal maddelerin toplam miktarı bir tonu aşmamak üzere, ilgili mercii tarafından verilen izin belgesinde gösterilen üst sınır içinde olması. ç. Herhangi bir yılda ülke çapında üretilen, devir yoluyla iktisap edilen veya bu Kanunla yasaklanmamış amaçlar için kullanılan toplam kimyasal madde miktarı bir tona eşit veya daha az olmak üzere, ilgili mercii tarafından verilen izin belgesinde gösterilen üst sınır içinde olması. Bu fıkraya aykırı hareket edenler hakkında üç yıldan altı yıla kadar hapis ve sekizbin güne kadar adlî para cezası verilir.
#11
SORU:
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Kanunu (13/07/1982)'nun içeriği nedir?
CEVAP:
Bu kanunun amacı; a. Radyoizotop üretme, kalite kontrolü, ölçme ve dağıtma tesisleri kurmak ve işletmek, b. Radyasyon cihazları, radyoaktif maddeler, özel bölünebilir maddeler ve benzeri iyonlaştırıcı radyasyon kaynakları kullanarak yapılan çalışmalarda iyonlaştırıcı radyasyonların zararlarına karşı korunmayı sağlayıcı ilkeleri ve önlemleri ve hukuki sorumluluk sınırlarını saptamak, c. Radyoaktif maddeleri ve radyasyon cihazlarını bulunduran, kullanan, bunları ithal ve ihraç eden, taşıyan, depolayan, ticaretini yapan resmî ve özel kurum, kuruluş ve kişilere ruhsata esas olacak lisans vermek, radyasyon güvenliği bakımından bunları denetlemek; bu görevlerin yerine getirilmesi sırasında sigorta yükümlülüğü koymak; radyasyon güvenliği mevzuatına aykırı hallerde, verilmiş olan lisansı geçici veya sürekli olarak iptal etmek; söz konusu kurum ve kuruluş hakkında, gerekirse kapatma kararı almak ve genel hukuk esasları dâhilinde kanuni kovuşturmaya geçilmesini sağlamak, ç. Radyoizotopların kullanılması, ithali, ihracı, nakli ve sigorta yükümlülüğüne ait esasları belirleyen tüzük ve yönetmelikleri hazırlamak, d. Nükleer güç ve araştırma reaktörleri ve yakıt çevrimi tesislerinin yer seçimi, inşaat, işletme ve çevre güvenliği ile ilgili her türlü onay, izin ve lisansı vermek; gerekli inceleme ve denetimi yapmak, izin ve lisansa uyulmayan hallerde işletme yetkilerini sınırlamak; verilen izin veya lisansı geçici veya sürekli olarak iptal etmek ve bu tesislerin kapatılması için Başbakana öneride bulunmak, e. Nükleer tesislerden ve radyoizotop laboratuvarlarından çıkan radyoaktif artıkların güvenli şekilde işlenmesi, taşınması, geçici veya sürekli depolanması için gereken önlemleri almak veya aldırmak, f. Nükleer alanda ulusal ve uluslararası hukukla ilgili çalışma yapmak ve gerekli düzenlemeleri önermek, g. Nükleer madde ve tesislerin korunması ile ilgili esasları belirleyen tüzük ve yönetmelikleri hazırlamak, uygulamak ve bunlarla ilgili hususları denetlemek ve diğer kuruluşların konu ile ilgili olarak hazırlayacakları yönetmelikler hakkında görüş bildirmektir.
#12
SORU:
Radyasyon Güvenliği Tüzüğü (7/9/1985)'nün içeriği nedir?
CEVAP:
2690 sayılı Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Kanununun 4 ve 10.maddelerine dayanılarak hazırlanmış ve Danıştayca incelenmiş olan bu Tüzük hükümleri Resmî Gazete’de yayımı gününde yürürlüğe girer. Bu Tüzük hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. İyonlaştırıcı radyasyon kaynaklarını bulunduran, kullanan, imal, ithal ve ihraç eden, alan, satan, taşıyan ve depolayan, resmî özel kurum ve kuruluşlar ve gerçek kişilerce uyulması gereken kurallar bu Tüzükte gösterilmiştir. Özgül aktivitesi gram başına 0.002 mikrocurie (kilogram başına 74 kilo Becquerel) den daha az olan radyoaktif maddeler bu Tüzüğün kapsamı dışındadır. Radyasyon Sağlığı ve Güvenliği Dairesinin görevleri şunlardır: a. Radyasyon güvenliğine ilişkin ilke, mevzuat, standart ve tedbirleri belirlemek üzere çalışmalar yapmak ve bunların uygulanmalarını sağlamak, b. Radyasyon kaynaklarına ve bu kaynakları bulunduran, kullanan, imal, ithal ve ihraç eden, alan, satan, taşıyan ve depolayan resmî, özel kurum ve kuruluşlara ve gerçek kişilere lisans vermek, lisans koşullarına aykırı durumlarda lisanslarını geçici veya sürekli olarak iptal etmek, gerekirse, aygıt ve tesisin kapatılmasına karar vermek ve yasal kovuşturmaya geçilmesi için ilgili makamlara duyuruda bulunmak, c. Radyasyon kaynaklarının Ülkeye giriş, çıkış, transit geçiş ve taşınmalarına izin vermek, ç. Bu Tüzük kapsamına giren işleri, radyasyon alanlarını, radyasyon güvenliği bakımından sınıflandırmak ve denetlemek, d. Radyasyon kaynaklarıyla çalışanları ve toplumu, radyasyon tehlikelerinden korumak amacıyla, gerekli tedbirleri almak, alınmasını sağlamak, e. Çevrenin radyoaktif artıklarla ve radyoaktif yağışlarla kirlenmesini engellemek amacıyla gerekli tedbirleri almak, alınmasını sağlamak, f. Radyasyon kazası halinde, alınması gerekli tedbirleri belirlemek ve uygulanmasını sağlamak, g. Radyasyon güvenliği için ilgili bakanlık ve kuruluşlarlarla işbirliği yapmak, ğ. Radyasyon güvenliği konusunda araştırma, eğitim ve yayınlar yapmak ve bu konularda, ilgili kuruluşlarla ortak çalışmalarda bulunmak.
#13
SORU:
Radyasyon Güvenliği Yönetmeliği (2000)'nin içeriği nedir?
CEVAP:
Bu Yönetmeliğin amacı, iyonlaştırıcı radyasyon ışınlamalarına karşı kişilerin ve çevrenin radyasyon güvenliğini sağlamaktır. Bu Yönetmelik, radyasyon güvenliğinin sağlanmasını gerektiren her türlü tesis ve radyasyon kaynağının zararlı etkilerinden kişileri ve çevreyi korumak için alınması gereken her türlü tedbiri ve yapılması gereken faaliyetlerle ilgili hususları kapsar. Bu Yönetmelik nükleer tesisler, nükleer yakıtlar, nükleer tesislerden çıkan radyoaktif atıklar ve nükleer maddelere ilişkin faaliyetleri kapsamaz. Lisans sahibi tarafından tesislerde kullanılan radyoaktif kaynakların özelliklerine göre tehlike durumu veya kaza durumlarında uygulanmak üzere bu Yönetmeliğin 40ıncı maddesine göre bir Tehlike Durumu Planı hazırlanır. Tehlike Durumu Planında yer alması gereken hususlar aşağıda belirtilmiştir; a. Tehlike durumu veya kaza ile ilgili olarak görevlendirilen kişiler, unvanları, adres ve telefon numaraları, b. Tesis içindeki ve dışındaki sorumlu kişilerle haberleşme sistemi, c. Uygulanacak radyasyon ölçüm programları, ç. Muhtemel kaza senaryoları ve alınacak önlemler, d. Gerekli ekipman ile araç ve gereçler.
#14
SORU:
Nükleer ve Radyolojik Tehlike Durumu Ulusal Uygulama Yönetmeliği (24/07/1985) (2000)'nin içeriği nedir?
CEVAP:
Bu Yönetmelik 2690 sayılı Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Kanunu’nun 4üncü maddesi ile 24.07.1985 tarihli ve 85/9727 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Radyasyon Güvenliği Tüzüğü’nün 4üncü maddesine dayanılarak hazırlanmıştır. Bu Yönetmelik; barış zamanında, ülke içinde, karasuları ve ekonomik bölgede, ayrıca mücavir ülke topraklarında önemli radyolojik etkilerin olduğu veya olmasının beklendiği ve çeşitli kuruluşların katkılarının gerekebileceği nükleer ve radyolojik bir kaza veya tehlike durumuna yönelik olarak ilgili bakanlık, kurum ve bağlı kuruluşları ile valiliklerin mevcut yetki ve sorumluluklarını değiştirmeden yapılması gereken işbirliğini kapsar.
#15
SORU:
Yüksek Aktiviteli Kapalı Radyoaktif Kaynakların ve Sahipsiz Kaynakların Kontrolü Yönetmeliği (21/03/2009)'nin içeriği nedir?
CEVAP:
Bu Yönetmeliğin amacı, kayıt altındaki yüksek aktiviteli kapalı radyoaktif kaynaklardan (katı halde bulunan, normal kullanım ve olası kaza koşullarında dağılma, saçılma ve sızıntıya karşı bir kapsül içerisinde kapatılmış ya da kaplama malzemesi ile kaplanmış radyoaktif madde) dolayı meydana gelebilecek iyonlaştırıcı radyasyonun zararlı etkilerine karşı çalışanların ve halkın korunması ve sahipsiz kaynakların kontrol altına alınması için idari ve teknik düzenlemelerin yapılmasını sağlamaktır. Bu yönetmelik, Radyasyon Güvenliği Yönetmeliğinde belirtilen muafiyet sınırları üzerinde olan sahipsiz kaynakların kontrol altın alınmasına ilişkin hususları kapsar. Muafiyet sınırlarının altındaki kapalı radyoaktif kaynaklar bu Yönetmelik kapsamı dışındadır.
#16
SORU:
2872 Sayılı Çevre Kanunu (11/8/1983)'nun içeriği nedir?
CEVAP:
Bu Kanunun amacı, bütün canlıların ortak varlığı olan çevrenin, sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda korunmasını sağlamaktır. Tehlikeli kimyasalların belirlenmesi, üretimi, ithalatı, atık konumuna gelinceye kadar geçen süreçte kullanım alanları ve miktarları, etiketlenmesi, ambalajlanması, sınıflandırılması, depolanması, risk değerlendirilmesi, taşınması ile ihracatına ilişkin usûl ve esaslar ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri alınarak Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir. Bu kanun kapsamındaki idari nitelikteki cezalar şunlardır: Tehlikeli kimyasallar ve bu kimyasalları içeren eşyayı bu Kanunda ve ilgili yönetmeliklerde belirtilen usûl ve esaslara, yasak ve sınırlamalara aykırı olarak üreten, işleyen, ithal ve ihraç eden, taşıyan, depolayan, kullanan, ambalajlayan, etiketleyen, satan ve satışa sunanlara, 100.000 Türk Lirasından 1.000.000 Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir.
#17
SORU:
2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu (27/10/1983)'nun içeriği nedir?
CEVAP:
Bu Kanunun amacı, a. Tabii afet, tehlikeli salgın hastalıklar veya ağır ekonomik bunalım, b. Anayasa ile kurulan hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin ortaya çıkması veya şiddet olayları sebebiyle kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması, durumlarında olağanüstü hal ilan edilmesi ve usulleriyle olağanüstü hallerde uygulanacak hükümleri belirlemektir. Bu Kanun; olağanüstü hal ilanına tabii afet, tehlikeli salgın hastalıklar veya ağır ekonomik bunalım hallerinde ilan edilen olağanüstü hallerde vatandaşlar için getirilecek para, mal ve çalışma yükümlülükleri ile olağanüstü hallerin her türü için ayrı ayrı geçerli olmak üzere, temel hak ve hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya nasıl durdurulacağına, halin gerektirdiği tedbirlerin nasıl ve ne suretle alınacağına, kamu hizmeti görevlilerine ne gibi yetkiler verileceğine, görevlilerin durumlarında ne gibi değişiklikler yapılacağına ve olağanüstü yönetim usullerine ilişkin hükümleri kapsar. Tabii Afet ve Tehlikeli Salgın Hastalıklarda Yükümlülükler ve Alınacak Tedbirler Yükümlülükler: Tabii afet ve tehlikeli salgın hastalıklar sebepleriyle olağanüstü hal ilan edilmesi durumunda; felakete uğrayanların kurtarılması, meydana gelen hasar ve zararın telafisi için ihtiyaç duyulan ve hemen sağlanamayan para ve her türlü taşınır ve taşınmaz mallar ve yapılması gereken işler; para, mal ve çalışma yükümlülüğü yoluyla sağlanır.
#18
SORU:
5201 sayılı Harp Araç Gereçleri ile Mühimmat ve Patlayıcı Madde Üreten Sanayi Kuruluşlarının Denetimi Hakkında Kanun (29/6/2004)'un içeriği nedir?
CEVAP:
Bu Kanunun amacı, harp araç ve gereçleri ile silâh, mühimmat ve patlayıcı madde üreten sanayi kuruluşlarının kurulması, işletilmesi ve yükümlülükleri ile denetimine ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir. Denetime tabi harp araç ve gereçleri ile silâh, mühimmat ve bunlara ait yedek parçalar ve patlayıcı maddelere ilişkin liste, her yıl ocak ayında veya gerektiğinde yılı içerisinde, Dışişleri Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı ile ihtiyaç duyulan kamu kurum ve kuruluşlarının görüşleri alındıktan sonra, Millî Savunma Bakanlığı tarafından tespit ve ilan olunur. Ancak, herhangi bir nedenle tespit ve ilan yapılmamış ise en son yayımlanan liste esas alınır. Bu Kanun kapsamındaki sanayi kuruluşları, bu Kanunda belirtilen hususlar yönünden Millî Savunma Bakanlığının denetimine tabidir. Uluslararası antlaşmaların denetime ve sanayi güvenliğine ilişkin hükümleri saklıdır. Canlıların toplu imhasına yönelik tasarlanan nükleer, biyolojik ve kimyasal silâhlardan oluşan kitle imha silâhlarının ve bunları fırlatma vasıtalarının geliştirilmesinde kullanılabileceğinden şüphe duyulabilecek malzeme ve teknolojinin ihracatı da aşağıda belirtilen durumlarda Millî Savunma Bakanlığının iznine tâbi tutulur: a. Söz konusu malzeme ve teknolojinin, kitle imha silâhları ve bunları fırlatma vasıtalarını geliştirdiği ve bunların bir son kullanıcıya ihracının söz konusu olmasına ilişkin şüphenin iletilmesi veya şüphe duyulması halinde. b. İhracatçı firma tarafından, ihracata konu olan malzemenin tamamı veya parçasının kitle imha silâhları ve bunları fırlatma vasıtalarının geliştirilmesinde kullanılabileceğinden kuşku duyulduğu yönünde beyanda bulunulması. c. Ulusal ve uluslararası güvenliğin tehlikeye düşebileceği ve insan haklarının ihlâline yol açabilecek durumlar.
#19
SORU:
Sivil Savunma Kanunu (13/6/1958)'nun içeriği nedir?
CEVAP:
Sivil Savunma, düşman taarruzlarına tabii afetlere ve büyük yangınları karşı halkın can ve mal kaybının asgari hadde indirilmesi, hayati ehemmiyeti haiz her türlü resmî ve hususi tesis ve teşekküllerin korunması ve faaliyetlerinin idamesi için acil tamir ve ıslahı, savunma gayretlerinin sivil halk tarafından azami surette desteklenmesi ve cephe gerisi maneviyatının muhafazası maksadıyla alınacak her türlü silahsız koruyucu ve kurtarıcı tedbir ve faaliyetleri ihtiva eder.
#20
SORU:
Sivil Savunma Arama ve Kurtarma Birlikleri ve Ekiplerinin Kuruluşu, Görevleri, Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik (21/7/2000)'in içeriği nedir?
CEVAP:
Bu yönetmelik, İçişleri Bakanlığı Sivil Savunma Genel Müdürlüğüne bağlı sivil savunma arama ve kurtarma birlikleri ile illerde kurulan arama ve kurtarma ekiplerinin kuruluşu, görevleri, çalışma usul ve esaslarını belirlemek amacıyla düzenlenmiştir. Sivil savunma arama ve kurtarma birlikleri ile il arama ve kurtarma ekiplerinin görevleri şunlardır; a. Savaşta, afetlerde, büyük yangınlarda ve önemli kazalarda; arama, kurtarma, ilk yardım ve sosyal yardım hizmetlerini yürütmek, b. Savaşta, afetlerde ve kazalarda; nükleer, biyolojik, kimyasal (NBC) maddelerin ölçüm hizmetlerini imkânlar ölçüsünde yürütmek, ilgili birimlere ulaştırmak, (NBC) maddelerinin temizlenmesine (Dekontaminasyon) yardım etmektir.
#21
SORU:
Sivil Savunma Servisleri ile Acil Kurtarma ve Yardım Ekiplerinin Kuruluş, Görev, Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönerge'nin içeriği nedir?
CEVAP:
Acil Kurtarma ve Yardım Planı Planlama ve Göreve Sevk; Bu ekiplerin kuruluş, personel görevlendirme, araç ve malzeme tefriki, göreve sevk ve idare ile iaşe ve barındırılmalarına ait usul ve esaslar, valilikçe yapılacak bir planla düzenlenir. Bu planın güncel tutulmasından İl Valisi sorumludur. Ekipler; çağrı pusulası, telefon, faks veya telsiz emri ile göreve sevk edilir. Afet bölgesine gönderilmesi planlanan, iş makinası, binek, taşıma ve benzeri araçların çalıştırılması ile ilgili yakıt, yedek malzeme, ekipman ve şoför ilgili kurumlarca sağlanır. Haberleşmenin aksaması halinde emniyet, jandarma veya kuruluşların, telli ve telsiz imkânlarından yararlanılır. NBC (nükleer, biyolojik ve kimyasal) kaynaklı olaylara; özel olarak yetiştirilen ve donatılan personel sevk edilir.
#22
SORU:
Sivil Savunma Hizmetlerinde Askerî İşbirliği Yönetmeliği (1966)'nin içeriği nedir?
CEVAP:
7126 sayılı Sivil Müdafaa Kanunu ile buna dayanan 4/11635sayılı Sivil Müdafaada Vekaletler arası İşbirliği ve Karşılıklı Yardım ve 6/3150 sayılı Sivil Savunma ile İlgili Şahsi Mükellefiyet, tahliye ve Seyrekleştirme, Planlama ve Diğer Hizmetler ve Sivil Savunma ile İlgili Teşkil ve Tedbirler Tüzüklerinin birçok maddelerinde, bazı hazırlık ve faaliyetlerin Milli Savunma Bakanlığı veya askerî makamlarla anlaşarak veya işbirliği yapılarak sağlanması emredilmektedir. Söz konusu işbirliği ve yardımlaşmanın merkezî ve mahalli teşkilat kademelerinde kimler tarafından ve ne şekilde yapılacağına dair esaslar bu Yönetmelikte açıklanmıştır. Bu Yönetmeliğin hedefi, yurt savunmasının en önemli ikinci unsuru olan sivil savunmanın, silahlı savunma hazırlık ve faaliyetleri ile ahenkli bir şekilde yürütülmesini ve geliştirilmesini, bu amaçla merkezî ve mahalli kademelerde yapılacak işbirliği ve yardımlaşmanın aynı görüş içinde ve aynı seviyede gerçekleşmesini sağlamaktır. Nükleer, Biyolojik ve Kimyasal (NBC) ihbarı konusunda, yetkili merciler arasında tanzim edilen protokole uygun olarak işbirliği yapılır. Hava tehlikesi ve NBC ihbarları için kurulmuş özel şebekelerin yetersiz veya çalışamaz durumda bulundukları müddetçe mevcut olan askerî muhabere şebekelerinden imkân dâhilinde faydalanılır. NBC silâhlarının gelişmeleri ve tesir dereceleri ile sıhhî ve teknik tedbirler hakkında İçişleri Bakanlığının talebi üzerine bu Bakanlığa, Millî Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığınca, valiliklerin talebi üzerine mahallî garnizon komutanlıklarınca gerekli bilgiler verilir. Nükleer bir harbe karşı sivil savunma teşkilâtının ellerinde mevcut, ordu standartlarına uyar kadro malzemelerinin bakım ve onarımları, masrafları İçişleri Bakanlığına ait olmak üzere ve yürürlükteki mevzuat hükümlerine göre bölgelerindeki Silahlı Kuvvetlerin bakım kademelerinde, imkânlar nispetinde sağlanır.
#23
SORU:
Sığınak Yönetmeliği (29/9/2010)'nin içeriği nedir?
CEVAP:
29/9/2010 tarihli ve 27714 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yönetmelik değişikliği ile Yönetmeliğin adı “3194 Sayılı İmar Kanununa Göre Düzenlenmiş Bulunan İmar Yönetmeliklerine Sığınaklarla İlgili Ek Yönetmelik” iken metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir. Bu Yönetmelik, sığınakların çeşit, özellik, yapım, kullanım ve muhafazasına ilişkin usul ve esasları düzenler. Bu yönetmelik; 3194 sayılı İmar Kanunu’na göre düzenlenmiş bulunan İmar Yönetmeliklerin uygulandığı alanları, 3194 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi gereğince imar mevzuatı yönünden belediyelerin görev alanlarına giren yerleri, Ülkemizde çeşitli harp silah ve vasıtalarının tesirlerine karşı imar mevzuatına göre yapılacak sığınak çeşitleri ve bunların nerelerde, ne suretle, kimler tarafından yaptırılacağına, kullanılacağına, bakım ve muhafazalarına ilişkin hükümleri kapsar. Sığınak, nükleer ve konvansiyonel silahlarla, biyolojik ve kimyevi harp maddelerinin tesirlerinden ve tabii afetlerden insanlarla, insanların yaşaması ve ülkenin harp gücünün devamı için zaruri canlı ve cansız kıymetleri korumak maksadıyla inşa edilen korunma yerleridir. Sığınaklar korunacak veya korunacakların durumuna göre ikiye ayrılır; a. Özel sığınaklar: Özel veya kamuya ait bina ve tesislerin öncelikle en alt bodrum katlarında ya da toprağa oturan kısımlarında veya bina içinde yapılamıyorsa uygulama imar planı ya da planda hüküm yoksa 2/11/1985 tarihli ve 18916 mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği ile belirlenen yapı yaklaşma mesafesine aykırı olmamak kaydıyla bahçelerinde, yer üstünde veya yeraltında radyoaktif serpinti etkilerine, kimyasal ve biyolojik harp maddelerine, nükleer silahların zayıflamış basınç ve ısı tesirlerine ve konvansiyonel silahların parça tesirlerine karşı korunmak amacıyla inşa edilen serpinti sığınaklardır. b. Genel Sığınaklar: Nüfus ve trafik yoğunluğunun fazla olduğu yerlerde dışarıda bulunan halkın korunmasını sağlamak amacıyla yapılan yapılardır. Sığınaklar kullanma amaçlarına göre ikiye ayrılırlar; a. Basınç Sığınakları: Nükleer silahların ani (ışık, ısı, basınç ve ilk radyasyon) ve kalıntı (radyoaktif serpinti) etkileriyle konvansiyonel silahların tesirlerine, kimyasal ve biyolojik harp maddelerine karşı korunmak amacıyla Devlet tarafından inşa edilen sığınaklardır. b. Serpinti sığınakları: Radyoaktif serpinti etkilerine karşı korunmak amacıyla inşa edilen sığınaklardır. Bu sığınaklar; kimyasal ve biyolojik harp maddelerine, nükleer silahların zayıflamış basınç ve ısı tesirlerine ve konvansiyonel silahların parça tesirlerine karşı da korunmayı sağlar.
#24
SORU:
Atık Yönetimi Genel Esaslarına İlişkin Yönetmelik (2/4/2015)'in içeriği nedir?
CEVAP:
Bu Yönetmeliğin amacı; a. Atıkların oluşumundan bertarafına kadar çevre ve insan sağlığına zarar vermeden yönetiminin sağlanmasına, b. Atık oluşumunun azaltılması, atıkların yeniden kullanımı, geri dönüşümü, geri kazanımı gibi yollar ile doğal kaynak kullanımının azaltılması ve atık yönetiminin sağlanmasına, c. Çevre ve insan sağlığı açısından belirli ölçütlere, temel şart ve özelliklere sahip, bu Yönetmeliğin kapsamındaki ürünlerin üretimi ile piyasa gözetimi ve denetimine ilişkin genel usul ve esasların belirlenmesidir.
#25
SORU:
Bulaşıcı Hastalıkların İhbarı ve Bildirim Sistemi Yönergesi (19/02/2016)'nin içeriği nedir?
CEVAP:
Bu yönerge, Bulaşıcı Hastalıkların İhbarı ve Bildirim Sisteminin yapısı, işleyişi ile ilgili usul ve esaslarını belirlemek için hazırlanmıştır. Bulaşıcı hastalıkların ihbarı ve bildirimi hususunda gerekli düzenlemeleri yapmaktan sorumlu kurum, Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğüdür. Bildirimi zorunlu olan bir bulaşıcı hastalığın ihbarı ve bildiriminden Sağlık Bakanlığının belirlediği usul ve esaslar çerçevesinde sağlık hizmeti veren bütün kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek kişiler ve özel kuruluşlar sorumludur. Her kurum ve kuruluşta bildirimlerin takibi ve yapılmasından sorumlu bir birim veya sağlık personeli belirlenir. Kurum ve kuruluşlar konu ile ilgili kişilerin isimlerini İl Sağlık Müdürlüklerine bildirir, kişilerin değişmesi durumunda İl Sağlık Müdürlüklerine bilgi verir
#26
SORU:
Bulaşıcı Hastalıklar Sürveyans ve Kontrol Esasları Yönetmeliği (20/10/2016)'nin içeriği nedir?
CEVAP:
Bu Yönetmelik; a. Bulaşıcı hastalıkların önlenmesi ve kontrolünün sağlanması için; bildirime esas bulaşıcı hastalıklar listesinin belirlenmesi, olay ve vaka tanımlarının yapılması, iletişim ağı yapısı ile ihbar ve bildirim sisteminin oluşturulması, b. Bulaşıcı hastalıkların epidemiyolojik sürveyansı için her türlü uygun teknik araç kullanılarak sürveyans ile ilgili bilgilerin toplanmasında görevli yerel sağlık otoriteleri, ilgili diğer Bakanlıklar, özel ve kamuya ait kurum ve kuruluşlar ile Sağlık Bakanlığı arasında iletişimin sağlanması ve toplanan sürveyans verilerinin ulusal ve uluslararası düzeyde paylaşılması için gerekli yöntemlerin belirlenmesi, c. Erken uyarı ve yanıt sistemi için Sağlık Bakanlığı ile yerel sağlık otoriteleri arasında uygun araçlarla sürekli bir iletişim sağlanması, ç. Hastalıklara özgü genel veya özel sürveyans ve kontrol mekanizmalarının veya programlarının geliştirilmesi, d. Salgınların saptanması ve kontrolü için gerekli olan müdahale yöntemlerinin belirlenmesi, amacıyla hazırlanmıştır. Sağlık Bakanlığı, 1. Ulusal düzeyde bulaşıcı hastalıklarla mücadele ve bunların kontrolüne yönelik olarak bir erken uyarı ve yanıt sistemi oluşturur. 2. Salgınların araştırılması ve kontrolü ile ilgili gerekli düzenlemeleri yapar. 3. Salgınların hayvan sağlığı, gıda güvenliği ve çevre sağlığı ile ilişkisi göz önünde bulundurularak, Bakanlık ve yerel sağlık birimi, ilgili tüm kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişilerle gerekli işbirliğini yapar.
#27
SORU:
Biyolojik Etkenlere Maruziyet Risklerinin Önlenmesi Hakkında Yönetmelik (15/6/2013)'in içeriği nedir?
CEVAP:
6331 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 9/1/1985 tarihli ve 3146 sayılı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 12. maddesine dayanılarak ve Avrupa Birliğinin 18/9/2000 tarihli ve 2000/54/EC sayılı Konsey Direktifine paralel olarak hazırlanmıştır. Bu Yönetmelik hükümlerini Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı yürütür. Bu Yönetmeliğin amacı, çalışanların işyerindeki biyolojik etkenlere maruziyetinden kaynaklanan veya kaynaklanabilecek sağlık ve güvenlik risklerinin önlenmesi ve bu risklerden korunmasına dair asgari hükümleri düzenlemektir. Biyolojik etkenler, enfeksiyon risk düzeyine göre aşağıdaki 4 risk grubunda sınıflandırılır: a. Grup 1 Biyolojik Etkenler: İnsanda hastalığa yol açma ihtimali bulunmayan biyolojik etkenler. b. Grup 2 Biyolojik Etkenler: İnsanda hastalığa neden olabilen, çalışanlara zarar verebilecek, ancak topluma yayılma olasılığı olmayan, genellikle etkili korunma veya tedavi imkânı bulunan biyolojik etkenler.c. Grup 3 Biyolojik Etkenler: İnsanda ağır hastalıklara neden olan, çalışanlar için ciddi tehlike oluşturan, topluma yayılma riski bulunabilen ancak genellikle etkili korunma veya tedavi imkânı olan biyolojik etkenler. ç. Grup 4 Biyolojik Etkenler: İnsanda ağır hastalıklara neden olan, çalışanlar için ciddi tehlike oluşturan, topluma yayılma riski yüksek olan ancak etkili korunma ve tedavi yöntemi bulunmayan biyolojik etkenler.
#28
SORU:
Kontrole Tabi Kimyasal Maddeler Hakkındaki Yönetmelik (16/06/2004)'in içeriği nedir?
CEVAP:
Bu Yönetmelik; 13/12/1983 tarihli ve 181 sayılı Sağlık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 nci maddesinin (d) bendi ile 43 üncü maddesine dayanılarak hazırlanmıştır. Bu Yönetmelik hükümlerini Sağlık Bakanı yürütür. Bu Yönetmeliğin amacı, yasadışı uyuşturucu ve/ veya psikotrop madde imalinde sıkça kullanılan ve/ veya kullanılma potansiyeli olan kimyasal madde/ prekürsörlerin yasal ticaretlerinin ve yasal amaçlarla kullanımlarının denetimine ilişkin kontrol tedbirlerinin düzenlenmesidir. Bu Yönetmelik, yukarıda belirtilen amaç çerçevesinde, kontrole tabi kimyasal madde/prekürsörler ile, bunların, yüzde oranları herhangi bir limitle sınırlandırılmaksızın kolaylıkla izole edilerek çıkartılıp kullanımlarına imkan veren her türlü karışımlarının üçüncü bir ülkeye gidişleri esnasında, Türkiye’den transit sevkiyatları ile serbest bölgelere giriş ve çıkışları da dâhil olmak üzere ithalat ve ihracatları ile Türkiye’deki ticari ve ticari olmayan tüm hareketlerinin denetimini kapsar.
#29
SORU:
Belediye İtfaiye Yönetmeliği (21/10/2006)'nin içeriği nedir?
CEVAP:
Bu Yönetmeliğin amacı; belediye itfaiye teşkilâtının kuruluş, görev, yetki ve sorumluluklarını, itfaiye memurlarının niteliklerini, görevde yükselme ve mesleki eğitimlerini, kıyafetlerini, kullanacakları araç, teçhizat ve malzeme ile denetim usul ve esaslarını düzenlemektir. İtfaiye teşkilatının görevleri şunlardır; a. Yangınlara müdahale etmek ve söndürmek, b. Her türlü kaza, çökme, patlama, mahsur kalma ve benzeri durumlarda teknik kurtarma gerektiren olaylara müdahale etmek ve ilk yardım hizmetlerini yürütmek; arazide, su üstü ve su altında her türlü arama ve kurtarma çalışmalarını yapmak, c. Su baskınlarına müdahale etmek, ç. Doğal afetler ve olağanüstü durumlarda kurtarma çalışmalarına katılmak, e. 5/6/1964 tarihli ve 6/3150 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Sivil Savunma ile İlgili Şahsi Mükellefiyet, Tahliye ve Seyrekleştirme, Planlama ve Diğer Hizmetler Tüzüğü gereğince kurulan itfaiye servisi mükelleflerini eğitmek, nükleer, biyolojik, kimyasal (NBC) maddeleri ile kirlenmelerde arıtma işlemlerine yardımcı olmak vb.dir.
#30
SORU:
Nükleer Terörizmin Önlenmesine İlişkin Uluslararası Sözleşme'nin içeriği nedir?
CEVAP:
Bu Sözleşmeye Taraf Devletler, Uluslararası barış ve güvenliğin korunmasına ve Devletler arasında iyi komşuluk ve dostane ilişkilerin geliştirilmesine ilişkin Birleşmiş Milletler Şartı’nın amaç ve ilkelerini gözönünde tutarak, Birleşmiş Milletler’in Ellinci Yıldönümü vesilesiyle yayınlanan 24 Ekim 1995 tarihli Beyannamesini anımsayarak, Tüm Devletlerin barışçıl amaçlarla nükleer enerjiyi geliştirme ve kullanma hakları bulunduğunu ve nükleer enerjinin barışçıl olarak kullanılmasından kaynaklanacak potansiyel yararlanma konusunda meşru çıkarları bulunduğunu düşünerek, 1980 Nükleer Maddelerin Fiziki Korunmasına ilişkin Uluslararası Sözleşmeyi akılda bulundurarak, Her biçim ve görünümüyle terörist eylemlerin tüm dünyada giderek arttığından derin endişe duyarak, Aynı zamanda, Birleşmiş Milletlere Üye Devletlerin, diğerleri yanında, Devletler ve halklar arasında dostça ilişkileri tehlikeye düşüren ve Devletlerin ülke bütünlüğü ve güvenliğini tehdit edenler de dâhil olmak üzere, kim tarafından ve nerede işlenirse işlensin, tüm terörist eylem, yöntem ve uygulamaları suç ve mazur görülemez olarak sarih bir şekilde kınadıklarını ciddi olarak yeniden teyit ettikleri Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 9 Aralık 1994 tarihli ve 49/60 sayılı kararına ekli Uluslararası Terörizmin Ortadan Kaldırılması İçin Önlemler hakkındaki Beyannameyi de hatırlayarak, Beyannamenin aynı zamanda Devletleri, konunun tüm veçhelerini kapsayan kapsamlı bir hukuki çerçevenin mevcut olmasını temin etmek amacıyla, terörizmin bütün biçim ve görünümleriyle önlenmesi, bastırılması ve ortadan kaldırılmasına dair mevcut uluslararası hukuki düzenlemelerin kapsamını ivedi olarak gözden geçirmeye teşvik ettiğini not ederek, Genel Kurul’un 17 Aralık 1996 tarihli ve 51/210 sayılı kararını ve Uluslararası Terörizmin Ortadan Kaldırılması İçin Önlemler hakkındaki 1994 tarihli Ek Beyannameyi anımsayarak, Aynı zamanda, Genel Kurul’un 51/210 sayılı kararına uygun olarak, diğerleri yanında, ilgili mevcut uluslararası belgelere eklemek üzere nükleer terörizm eylemlerinin önlenmesi için uluslararası bir sözleşmenin hazırlanması amacıyla geçici bir komitenin kurulduğunu hatırlayarak, Nükleer terörizm eylemlerinin vahim sonuçlarının olacağını ve uluslararası barış ve güvenliği tehdit edebileceğini not ederek, Mevcut çok taraflı hukuki hükümlerin bu saldırıları uygun şekilde karşılamadığını da not ederek, Bu tür terörist eylemlerin önlenmesi ve faillerinin kovuşturulması ve cezalandırılması için etkin ve pratik önlemler tasarlanması ve kabul edilmesinde Devletler arasındaki uluslararası işbirliğinin arttırılmasına ivedi gereksinim duyulduğuna inanarak, Devletlerin askerî kuvvetlerinin faaliyetlerinin, bu Sözleşmenin çerçevesi dışındaki uluslararası hukuk kurallarınca düzenlendiğini ve belirli eylemlerin bu Sözleşmenin kapsamı dışında bırakılmasının, yasadışı eylemlere göz yumulduğu veya bu eylemlerin yasal kılındığı veya diğer kanunlara göre kovuşturulmasına engel olunduğu anlamına gelmediğini not ederek, Aşağıdaki hususlar üzerinde anlaşmışlardır: Bu Sözleşmenin amaçları açısından: 1. “Radyoaktif madde”, nükleer madde ve kendiliğinden parçalanan (alfa, beta, gamma veya nötron ışınları gibi bir veya daha fazla iyonize etkili ışımanın salınımıyla gerçekleşen bir süreç) ve radyolojik ve atomik parçalanmaya uygun olma özelliği gereği ölüme, vücutta ağır yaralanmalara veya eşyalarda veya çevrede maddi hasara yol açabilen parçacıklar içeren diğer radyolojik malzeme anlamına gelir.2. “Nükleer madde”, plütonyum-238’de izotop konsantrasyonu oranı yüzde 80’i geçen dışındaki plütonyum; uranyum-233; izotop 235 veya 233’de zenginleştirilmiş uranyum, maden filizi veya maden filizi tortusu biçiminde olanlar dışında doğrudan oluşan izotop karışımları içeren uranyum veya yukarıdakilerden bir veya daha fazlasını içeren maddeler anlamına gelir. Bunun yanında, “235 veya 233 izotopunda zenginleştirilmiş uranyum”, 235 veya 233 izotopu içeren uranyum veya bu izotopların 238 izotopuna göre bolluk oranı, doğada bulunan 235 izotopunun 238 izotopuna oranından daha fazla olacak şekilde her iki izotop anlamına gelir. 3. “Nükleer tesis”, a. Enerji kaynağı olarak kullanılmak üzere gemi, araç, uçak veya uzay araçlarını ileriye doğru itmek için veya diğer herhangi bir sebeple gemilere, araçlara, uçaklara veya uzay araçlarına yüklenmiş reaktörler de dâhil herhangi bir nükleer reaktör; b. Radyoaktif maddeyi üretmek, depolamak, işlemek veya taşımak üzere kullanılan her türlü tesis veya araç anlamına gelir. 4. “Cihaz”, a. Herhangi bir nükleer patlayıcı cihaz, veya b. Radyolojik özellikleri gereği, ölüme, vücutta ciddi yaralanmalara veya çevreye veya eşyaya maddi hasar verebilen herhangi bir radyoaktif madde dağıtan veya radyasyon yayan cihaz anlamına gelir. 5. “Devlet veya hükümet tesisi”, bir Devletin temsilcileri, Hükümet, yasama veya yargı üyeleri, veya bir Devletin memurları veya çalışanları veya diğer her tür kamu kurumu veya makamı veya hükümetlerarası bir örgütün memurları veya çalışanları tarafından resmî görevleri çerçevesinde sürekli veya geçici olarak kullanılan veya işgal edilen her tür tesis veya taşıma aracı anlamına gelir. 6. “Devletin silahlı kuvvetleri”, bir Devletin iç hukuku uyarınca, asıl amacı ulusal savunma ve güvenlik olmak üzere örgütlenen, eğitilen ve teçhiz edilen silahlı kuvvetleri ile bu silahlı kuvvetlerin resmî emir ve komutası, denetimi ve sorumluluğu altında hareket eden ve onlara destek hizmeti veren kişiler anlamına gelir.
#31
SORU:
Bakteriyolojik (Biyolojik) ve Zehirleyici Silahların Geliştirilmesi, Yapımı ve Stoklanmasının Yasaklanması ve Bunların İmhasına İlişkin Sözleşme'nin içeriği nedir?
CEVAP:
Sözleşme, 10 Nisan 1972 tarihinde Londra, Moskova ve Washington’da imzaya açılmıştır. İş Bu Sözleşmeye Taraf Devletler; Kitle tahrip silâhlarının bütün çeşitlerinin yasaklanması ve imhası dâhil genel ve tam silâhsızlanma yolunda fiilî ilerlemelerin gerçekleştirilmesi için çalışmaya kesinlikle kararlı ve kimyasal ve Bakteriyolojik (Biyolojik) silâhların geliştirilmesi, yapımı ve stoklanmasının yasaklanmasının ve bunların etkili tedbirlerle imhasının sıkı ve etkin bir uluslararası denetim altında genel ve tam silâhsızlanmanın gerçekleşmesini kolaylaştıracağına kani olarak, 17 Haziran 1925’te Cenevre’de imzalanmış boğucu, zehirleyici ve benzeri gazlarla bakteriyolojik yöntemlerin savaşta kullanılmalarının yasaklanmasına ilişkin Protokolün savaşın dehşetini azaltmak yolunda yapmış olduğu ve yapmakta devam ettiği katkıyı da müdrik olarak, Bu Protokolün ülke ve amaçlarına bağlılıklarını teyit ve bütün devletleri bunlara uymaya davet ederek, BM Genel Kurulunun 17 Haziran 1925 Cenevre Protokolünün ülke ve amaçlarına aykırı bütün davranışları birçok defa kınadığını hatırlatarak, Uluslararası itimadı güçlendirmeye ve milletler arası havanın düzeltilmesine katkıda bulunmayı arzu ederek, BM Yasasının amaç ve ülkelerinin gerçekleşmesine ve katkıda bulunmayı arzu ederek, Kimyasal ve bakteriyolojik (Biyolojik) etkenlerin kullanılması gibi son derece tehlikeli kitle tahrip silâhlarının devletlerin silâh ve mühimmat depolarından etkili tedbirlerle tasfiyesinin önem ve ivediliğine kani olarak, Bakteriyolojik (Biyolojik) veya zehirleyici (Toksin) silâhların yasaklanmasına ilişkin bir anlaşmanın kimyasal silâhların geliştirilmesi, yapımı ve stoklanmasını da yasaklayacak etkili tedbirler üzerinde bir anlaşmanın gerçekleşmesi yolunda mümkün olan ilk adımı teşkil ettiğine inanarak ve bu hususta müzakerelere devama kararlı olarak, Bütün insanlığın yararı için bakteriyolojik (biyolojik) etkenlerin veya toksinlerin silâh olarak kullanılmalarını tamamiyle bertaraf etmeye kesinlikle kararlı olarak, İnsanlık vicdanının bu gibi kullanışları nefretle kınayacağına ve bu tehlikeyi azaltmak için hiç bir gayretin esirgenmemesi gerektiğine inanmış olarak aşağıdaki hususlarda anlaşmışlardır. 1. Menşei ve üretim yöntemi ve çeşitleri ne olursa olsun, her türlü mikroplu etkenler veya toksinlerin veya diğer biyolojik elemanların önleyici, koruyucu ve diğer barışçı gayeler için gerekli olmayan miktarlarda, 2. Bu çeşit etken ve toksinlerin dostça olmayan amaçlarla veya silâhlı çatışmalarda kullanılmasına yarayan silâh, teçhizat ve atış araçlarını, Asla ve hiç bir surette geliştirmemeyi, yapmamayı, stoklamamayı veya şu veya bu şekilde ele geçirmemeyi veya elde bulundurmamayı yükümlenir.
#32
SORU:
Kimyasal Silahların Geliştirilmesinin, Üretiminin, Stoklanmasının ve Kullanımının Yasaklanması ve Bunların İmhası ile İlgili Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun'un içeriği nedir?
CEVAP:
Türkiye tarafından 13 Ocak 1993 tarihinde Paris’te imzalanan “Kimyasal Silahların Geliştirilmesinin, Üretiminin, Stoklanmasının ve Kullanımının Yasaklanması ve Bunların İmhası ile İlgili Sözleşme”nin onaylanması uygun bulunmuştur. 1. Bu Sözleşmeye Taraf olan Devletlerden her biri, hangi koşullar altında olursa olsun, hiçbir zaman: a. Kimyasal silah geliştirmemeyi, üretmemeyi, bir başka şekilde elde etmemeyi, stoklamayı ve elde tutmamayı veya doğrudan doğruya veya dolaylı yoldan bir başkasına kimyasal silah devretmemeyi; b. Kimyasal silah kullanmamayı; c. Kimyasal silah kullanımı amacıyla herhangi bir askerî hazırlık içinde yer almamayı; d. Hiç kimseye, bu Sözleşme çerçevesinde bir Taraf Devlete yasaklanmış bulunan herhangi bir faaliyetle iştigal etmekte yardımcı olmamayı, bu yönde cesaret vermemeyi veya teşvik etmemeyi, taahhüt eder. 2. Taraf Devletlerden her biri, sahip olduğu veya tasarrufunda bulunan veya yetki veya kontrol alanındaki herhangi bir yerde bulunan kimyasal silahları bu Sözleşme hükümlerine uygun olarak imha etmeyi taahhüt eder. 3. Taraf Devletlerden her biri, bir başka Taraf Devletin topraklarında terk etmiş olduğu bütün kimyasal silahlan bu Sözleşme hükümlerine uygun olarak imha etmeyi taahhüt eder. 4. Taraf Devletlerden her biri, sahip olduğu veya tasarrufunda bulunan veya yetki veya kontrol alanındaki herhangi bir yerde bulunan herhangi bir kimyasal silah üretim tesisim bu Sözleşme hükümlerine uygun olarak imha etmeyi taahhüt eder. 5. Taraf Devletlerden her biri toplumsal olayların denetim altında tutmakta kullanılan gereçleri bir savaş yöntemi olarak kullanmamayı taahhüt eder.
#33
SORU:
KİS ve İlgili Malzeme ve Teknolojiler ile Bunların Fırlatma Vasıtalarının Yayılmasının Önlenmesine Yönelik İhracat Kontrol Rejimleri nelerdir?
CEVAP:
a. Wassenaar Düzenlemesi (WD) WD, 1996 yılında kurulan, konvansiyonel silahlar ile çift kullanımlı malzeme ve teknolojilerin ihracatını kontrol altında bulundurmayı amaçlayan bir rejimdir. 41 üyeli olan WD’de Türkiye, WD’nin kurucu üyelerindendir.
b. Füze Teknolojisi Kontrol Rejimi (FTKR) KİS’e ilişkin insansız taşıma sistemlerinin (balistik füzeler, Cruise füzeleri ve insansız hava araçları) ve bunlarla ilgili teknoloji ve malzemenin yayılmasının önlenmesi maksadıyla 1987 yılında kurulan ve “gönüllülük” esasına dayalı rejime, Türkiye 25 Nisan 1997 tarihinde taraf olmuştur. FTKR’nin 34 üyesi mevcuttur.
c. Avustralya Grubu (AG) KİS yayılmasını önlenmeyi amaçlayan çabalar kapsamında, KSS ve BSS’den daha sıkı bir ihracat kontrol rejimidir. Biyolojik ve kimyasal silahlar ile anılan silahların üretiminde de istifade edilebilecek çift kullanımlı malzeme ve teknolojilerin ihracatını denetleyen gönüllü bir örgüttür. Türkiye 2000 yılında AG üyeliğine kabul edilmiştir. AG’nin Avrupa Birliği dâhil 42 üyesi bulunmaktadır.
ç. Nükleer Tedarikçiler Grubu (NTG) 1974 yılında kurulan NTG, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı bünyesinde, nükleer teknolojide kullanılan maddelerin ve çift kullanımlı malzemelerin ihracatını belirli denetim ilkelerine bağlamak amacıyla faaliyet göstermektedir. 2000 yılında üye olduğumuz ve gönüllülük esasına dayalı NTG’nin 48 üyesi bulunmaktadır.
d. Zangger Komitesi Nükleer madde, malzeme ve teknolojileri konu alan ihracatın kontrol altına alınması amacıyla, 15 devlet tarafından 1971 yılında kurulan komite; NTG’nin çift kullanımlı ürünler listesinin ikinci bölümü dışında kalan radyoaktif ve nükleer maddelerin ithal/ihraç listelerini hazırlamaktadır. 1999 yılında üye olduğumuz Zangger Komitesi’nin 39 üyesi bulunmaktadır.