MODERN ORTADOĞU TARİHİ Dersi Arap Yarımadası: Suudi Arabistan ve Yemen soru cevapları:

Toplam 44 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Suudi Arabistan’ın coğrafi ve jeopolitik konumu
nasıldır?


CEVAP:

Suudi Arabistan 2. 149.690 km. kare toprağı ile
Arap Yarımadası’nda yer almaktadır. Doğu sahilleri Basra
Körfezi’ne batı sahilleri de Kızıldeniz’e uzanmaktadır.
Arap yarımadası diye isimlendirilen coğrafyanın
merkezinde olması hasebi ile pek çok Arap devleti ile
sınırı vardır. Güneyinde Yemen, doğusunda Uman,
Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Kuveyt ve Irak yer
almaktadır. Ayrıca Bahreyn adası ile arasında 1986 yılında
tamamlanan 25 kilometrelik bir köprü bağlantısı
bulunmaktadır. Kuzeyde Ürdün ve Suriye ile sınırı varken
İsrail ve Mısır ile de komşudur. Irak ile aralarında tampon
bölge bulunurken; Yemen ile sınır sorunları vardır.
Önemli geçiş yolları olan Basra Körfezi ve Kızıldeniz ile
çevrili olması ona büyük bir stratejik önem
kazandırmaktadır. Ayrıca özellikle Basra Körfezi
kıyılarındaki petrol rezervleri de Suudi Arabistan’ın
Jeopolitiğini belirleyen en önemli unsurdur. Dünya petrol
rezervlerinin % 16’sına sahip olması bu ülkeyi dünya
endüstrisi için vazgeçilmez kılmaktadır. Ayrıca sahip
olduğu doğalgaz, demir-bakır ve altın rezervleri de bu
ülkenin önemini arttırmaktadır. Körfezin ve petrolün
güvenliği adeta bu ülkeye bağlıdır. Bu yüzden ABD için
de vazgeçilmez bir müttefiktir.


#2

SORU:

Suudi Arabistan’ın Müslümanlar açısından önemi
nedir?


CEVAP:

Müslümanların kıblesi olan Mekke’nin ve Hz.
Muhammed’in kabrinin bulunduğu Medine’nin yani
İslam’ın iki kutsal şehrinin (Haremeyn) de bu ülkede
olması Suudi Arabistan’a ayrı bir önem kazandırmaktadır.
Nitekim her yıl milyonlarca Müslüman hac ya da umre
ibadeti için bu ülkeye gitmektedir.


#3

SORU:

Suudi Arabistan’ın ortaya çıkışını hazırlayan sürecin
ilk aşamaları nasıl açıklanabilir?


CEVAP:

Müslümanların kutsal mekanları olan Mekke ve
Medine’nin de içinde olduğu Suudi Arabistan, 20. yüzyıl
başında ortaya çıkmış bir devlettir. Suudi Arabistan,
coğrafi tanımdan ziyade Arap yarımadasında Suudilerin
egemen oldukları bölge anlamına gelen siyasi bir tanımdır.
Devletin resmi adı el Memleke el Arabiyye es-
Suudiyye’dir. Devletin kurucuları olan Suudi ailesinin
(Suudiler) Orta Arabistan’daki varlıkları 15. yüzyıl
ortalarından itibaren bilinmektedir. Aslen Suudi
Arabistan’ın doğu sahillerinden (Katıf ve civarı) olan bu
aile, on beşinci yüzyıl ortalarından itibaren bugünkü
başkentleri olan Riyad yakınlarındaki Dir’iyye’ye taşınıp,
zamanla burada küçük bir emirlik kurmuşlardı.


#4

SORU:

Muhammaed b. Abdilvehhab kimdir, ve Suurdi
Arabistan için önemi nedir?


CEVAP:

Merkezi Arabistan’da Uyeyne’de doğdu. Hayatı
ve ailesi yaygın kanaatlere göre, Arapların köklü
kabilelerinden Benî Temim’e mensuptur. Babası Necid ve
Hicaz bölgesinde tanınmış bir alim olan Abdülvehhab b.
Süleyman’dır. Uyeyne’de kadılık yapmakta ve öğrenci
yetiştirmektedir. Muhammed b. Abdilvehhab da ilk
eğitimini babasından aldıktan sonra başta Mekke olmak
üzere bir dizi Müslüman şehirlerine seyahatler yaparak
oradaki ilim meclislerine katılmıştır. Osmanlı Devleti’nin
oldukça sorunlar yaşadığı bir devirde, Osmanlı
şehirlerinde gördükleri ile kendi dinî yorumu arasındaki
çelişkiler onu diğer bilginler ile karşı karşıya getirmiştir.
Ağırlıklı olarak Ahmed b. Teymiyye’nin (İbn Teymiyye)
fikirlerinden hareketle Hanbeli mezhebini yeniden
yorumladı ve bu yoruma da vehhebilik adı verildi.


#5

SORU:

Modern Suudi Arabistan’ın kurucusu kimdir?


CEVAP:

Abdülaziz b. Abdurrahman, Modern Suudi
Arabistan’ın kurucusu olarak kabul edilir. Literatürde
ailesine nispeten kendisi İbn Suud, Necid Emiri, Suudi
Arabistan Kralı gibi isimler ile de anılır. Kuruluşundan
bugüne kadar geçen süredeki bütün Suud kralları onun
oğullarıdır.


#6

SORU:

Reşidiler kimlerdir?


CEVAP:

Arabistan’da Cebel-i Şammar’da bir ailedir.
Suud ailesinin müttefiki iken daha sonra en büyük rakibi
olmuşlardır. Hatta 1891’de Suudilerin kontrolündeki
Riyad’ı ele geçirerek onları sürmüşlerdir. Bölgede
Osmanlı Devletine en sadık ailelerden biri olarak bilinen
aile emirleri Muhammed b. Reşid’den itibaren Cebel-i
Şammar kaymakamı olarak tayin edilmişlerdi.


#7

SORU:

1911 Osmanlı-İtalyan Savaşının Osmanlı
İmparatorluğu’ndaki etkileri neler olmuştur?


CEVAP:

1911 Osmanlı-İtalyan savaşı ve diğer gelişmeler
devletin merkezden hayli uzakta ve kontrolün zor olduğu
Necid, Asir ve Yemen gibi bölgelerde olumsuz tesirler
icra etti. Bütün gayretlerine rağmen İttihatçılar bölgede
etkin olan unsurların güvenini kazanamadı. Hatta
çekişmelere girdi. Mesela daha önce istemediği halde
1912 seçimlerinde bir mebus göndermeyi isteyen
Abdülaziz’in talebi mevcut seçim kanunu bahane edilerek
geri çevrildi.


#8

SORU:

İdrisiler kimlerdir?


CEVAP:

Mağrıpli Ahmed b. İdrisi soyundan gelen
Muhammed b. Ali b. Muhammed b. Ahmed El İdrisî
yirminci yüzyılın başında Yemen’ın bir sancağı olan
Asir’e gelerek dinî söylemleri ile kabileleri başına
toplayıp, 1909 yılında Asîr’de bir devlet kurmaya teşebbüs
etmiştir. Osmanlı Devleti’nin İtalya Savaşı’nı fırsat
bularak nüfuz alanlarını genişletmiştir. Hatta İtalyanların
desteğini sağlamıştır. İki taraf arasında yaşanan savaşlarda
Osmanlı askerleri büyük kayıplar vermiştir. Aynı zamanda
Zeydilere karşı olması hasebi ile Türkler ile Zeydî İmam
Yahya’nın ona karşı birleşmelerine imkan vermiştir.


#9

SORU:

Kral Abdülaziz’in petrol kaynaklarının idaresi ile ilgili
uygulamaları nasıl olmuştur?


CEVAP:

Kral Abdülaziz, dini liderlerin itirazlarına
rağmen 1933 yılında petrol arama imtiyazını bir Amerikan
şirketine (Standart Oil of California) vermesi ile dünya gündeminde yer almaya başlamıştır. Petrol 1938’de
bulundu ise de Suudi Arabistan ancak II. Dünya
Savaşından sonra petrolden istifade edecektir. Elde edilen
petrol gelirleri ile yollar, limanlar, hastaneler, sulama
kanalları ve yeni şehirler kurulmuştur. Suudi Arabistan
1960 yılında OPEC’in kurucu üyesi olmuştur. Suudi
Arabistan 1972 yılında ülkede petrol imtiyazını elinde
bulunduran ARAMCO’nun (Arabian American Oil
Company) %20 hisselerini aldı, 1976 yılında ise şirketi
tamamen millileştirdi.


#10

SORU:

Suudi Arabistan’da halkın eğitim durumu kısaca nasıl
açıklanabilir?


CEVAP:

Ülkede okuma yazma oranı erkeklerde % 85,
kadınlarda %79 dur. Kapalı bir toplum olması ve ayrıca
vehhabi mezhebinin sanata yaklaşımı yüzünden kültür ve
sanat faaliyetleri yok denecek kadar azdır, ancak
geleneksel Arap edebiyatı ve şiir bir hayli gelişmiştir.


#11

SORU:

Suudi Arabistan’da siyaset nasıl açıklanabilir?


CEVAP:

Suudi Arabistan’da siyaset yasaktır. Mutlak
monarşi egemendir. Kralın yetkilerini şer’î hükümlerin
dışında hiçbir şey kısıtlamamaktadır. Bu yüzden kralı
denetleyen mekanizma sadece Muhammed b.
Abdilvehhab’ın soyundan gelen (Âl-i Şeyh) ulema
sınıfıdır. Her iki taraf arasında akrabalıklar da tesis
edildiğinden yetkiler adeta yazılı olmayan kurallar ile
aralarında bölünmüştür. Buna rağmen Suudi toplumu
dünyada ve bölgesindeki gelişmelerden uzak
tutulamamıştır. Pek çok gizli ve açık siyasi guruplar ortaya
çıkmıştır. Ülkenin yasama kaynağı olan Hanbeli
mezhebinin vehhabi yorumunu dahi tenkit eden Yeni
Vehhabî Hareketi (Selefîler) bunlardan bir tanesidir.
Resmi dini görüşü eleştirerek her türlü seküler gelişmelere
karşı çıkmaktadırlar.


#12

SORU:

Taklid ifadesi kısaca nasıl açıklanabilir?


CEVAP:

Şii itikadına göre her şii, dini uygulamalarında,
yaşayan bir müçtehidi (dini konularda fikir üretebilen)
taklid etmek zorundadır. Taklid edene Mukallid, taklid
edilene de Müçtehid veya Merce’u’t-taklid adı verilir. Şii
toplumunda en önemli yeri işgal eden müçtehidlerin etkisi
de büyüktür. Ayrıca topladıkları Hums ile tükenmez mali
kaynakları bulunmaktadır.


#13

SORU:

Hums ifadesi kısaca nasıl açıklanabilir?


CEVAP:

Hums; 1/5 anlamındadır. Şiilik inancına göre her
şii kazancının 1/5ini taklid ettiği müçtehid veya onun
belirlediği yere vermekle yükümlüdür. Buna Hums adı
verilir. Müçtehid bu gelirleri, üçe taksim eder:
• Bir bölümü fakirlere,
• Bir bölümünü de Şiilerin dini ve dünyevî işlerini
düzenlemeye (Şii kutsal mekanlarının bakımına,
medreselere ve orada uzun yıllar okuyan
talebelere),
• Kalan kısmını da şahsı tasarrufu ile kendisine ve
etrafındakilere harcar.
Günümüzde Şii dinî liderlerin sahip olduğu gücün büyük
bir kısmı kontrolü olmayan ve tükenmeyen bu kaynağa
dayanmaktadır.


#14

SORU:

Suudi Arabistan’ın uluslararası siyaseti nasıl
açıklanabilir?


CEVAP:

Suudi Arabistan kuruluşundan beri Arap Birliği
Teşkilatı’nın üyesi olmakla birlikte, Birliğe karşı zaman
zaman mesafeli duruşu ile onu etkisiz kılmıştır. Arap
Dünya’sının en önemli ülkelerinden biri olan Mısır ile
daima iyi ilişkiler geliştirmeye özen gösteren Suudi
Arabistan, özellikle Cemal Abdunnasır’ın Pan-Arabizm
fikrine karşı da soğuk durmuştur. Hatta buna karşılık
İslam Birliği fikrini desteklemiş ve ön plana çıkarmıştır.
Buna rağmen Filistin meselesinde ve İsrail karşıtlığında
Mısır’ın yanında yer almış, hatta maddi destekler
sunmuştur. Ancak Nasır döneminde yaşanan Yemen
meselesinde ise Mısır’ın politikalarına karşı sert tavır
almıştır. Diğer taraftan 1945’lerden itibaren yaşanan Arap
Birliği-İslam Birliği tartışmaları, 1969 yılında İslam
Konferansı Örgütü’nün (İKÖ,) (şimdiki ismi İslam
İşbirliği Teşkilatı (İİT) kuruluşunu da sağlamıştır. İsrail’e
desteğinden dolayı ABD ve bazı Avrupa ülkelerine
OPEC’in 1973 yılında başlattığı petrol ambargosunun
başını Suudi Arabistan çekmiştir. Bir taraftan ABD ile
ilişkilerini geliştirirken paradoksal bir şekilde ABD’nin
baskısı ile 1979’da Camp David’de Mısır ile İsrail
arasında yapılan anlaşmaya da karşı çıkmış; hatta bu
yüzden Mısır’a uygulanan Arap ambargosunun da başını
çekmiştir. Aynı süreçte 1981 yılında Reagan yönetimine
ABD kongresinin getirdiği kısıtlamaları devre dışı
bırakmak için gizlice 32 milyar dolar para yardımı
yaparak, Nikaragua sorununun halledilmesini sağlamıştır.
Bütün bu örnekler Suudi Arabistan’ın dış politikada
oldukça pragmatist hatta bir ölçüde makyevelist bir
yaklaşım sergilediğini göstermektedir.


#15

SORU:

Suudi Arabistan ile Rusya ilişkileri nasıldır?


CEVAP:

Önce İngilizlerin ardından ABD’nin bölgedeki en
önemli müttefiki olmasına rağmen Suudi Arabistan eski
Sovyetler Birliği ile de daima iyi ilişkiler geliştirmiştir.
Bunda kuruluş aşamasında kendilerini ilk tanıyan
ülkelerden birinin Sovyetlerin olmasının da etkisi
olmuştur. Bölge politikalarında farklı düşüncede olsalar
bile geçmişte Sovyetler Birliği ile kurulan ilişkiler bu gün
Rusya ile de sürdürülmektedir. Bir başka ifade ile Suudi
Arabistan ABD ile mevcut sıkı ittifakını bir ölçüde Rusya
ile olan dostluğuyla dengelemeye çalışmaktadır.


#16

SORU:

Yemen’in coğrafi ve jeopolitik konumu nasıldır?


CEVAP:

Arap Denizi, Aden Körfezi ve Kızıldeniz ile
çevrili olan Yemen, Suudi Arabistan ile Uman arasında
527.968 kilometre karelik orta büyüklükte ve Arap
yarımadasının güneybatısında yer alan bir ülkedir. Arap
Yarımadasının en eski uygarlıklarının yeşerdiği verimli bir
coğrafya olduğu için tarihte bu bölgeye “Mutlu Yemen” denmiştir. Özellikle bugün dünyanın en önemli deniz
geçiş yolu olan Kızıldeniz ve Aden Körfezini birbirine
bağlayan Babu’l-Mebdeb boğazının varlığı ülkeye
stratejik bir onum kazandırmaktadır. Ülke bugün
kullanılmıyor olsa da zengin maden rezervlerine sahiptir.
Gat isimli bir uyuşturucu madde önemli bir gelir
kaynağıdır. Günümüzde Yemen 20 il ve bir büyük şehir
belediyesinden meydana gelmektedir. Başkenti Sana’dır.


#17

SORU:

Gat ve Gat meclisi nasıl açıklanabilir?


CEVAP:

Afrika kökenli bir bitki türü olan Gat ağızda uzun
süre tutulduğunda uyarıcı/uyuşturucu etkisi olmaktadır.
Yemen toplumunun gündelik hayatında önemli bir yer
tutmaktadır. Hemen herkes her gün öğleden sonra bu
bitkiden edinerek kullanmaktadır. Bu vesile ile belli
saatlerde evlerde gat meclisi denilen toplantılar
yapılmakta ve ev sahibi misafirlerine gat ikram etmekte
veya misafirler getirdikleri kendi gatlarını ağızlarında bir
taraflarında depolayarak saatlerce sohbet etmektedirler.
Bu bitki evlerin bahçelerinde yetiştirilebildiği gibi büyük
oranda ticari alanlarda da yetiştirilmektedir. Yemenliler
kazançlarının büyük bir bölümünü bu alışkanlığa
yatırmakta ve çalışma alışkanlıklarını da kötü yönde
etkilemektedirler.


#18

SORU:

Yemen’in tarih içindeki yeri kısaca nasıl
açıklanabilir?


CEVAP:

Tarihi geçiş yolları üzerinde olması ve en
azından bir kısım topraklarının verimli olması Yemen’in
çok erken devirlerde yerleşim yeri olmasını sağlamıştır.
Yapılan kazılar taş devrinde bile burada yerleşimin
olduğunu göstermektedir. Arap yarımadasında petrol
arama imtiyazı almasının akabinde bölgede kazı
çalışmalarını da destekleyen Aramco Şirketi 1937’de
Yemen’de de kazılar başlatarak Yemen’in milattan önceki
devirlerini aydınlatan çalışmalar yaptırmıştır. Özellikle F.
Homme ve E. Glase’nin araştırmaları M.Ö. 2000li yılara
ait ve destanlara konu olan Sebe Krallığı’nın kalıntılarını
ortaya çıkarmıştır. Arkeolojik açıdan zengin bir alan olan
Yemen’de pek çok batılı arkeolog kazılar yapmış ve
birçok eski yerleşim yeri keşfetmişlerdir. Ancak dünya
tarihinin önemli bir parçasını teşkil eden bu keşifler her
nedense modern tarih yazımına yeterince yansıtılmamıştır.


#19

SORU:

Zeydiler kimlerdir?


CEVAP:

Hakimiyet ve hilafet algıları farklı olduğu için
Osmanlı idaresine uzun yıllar direnç gösteren Zeydiler,
daha ziyade ulaşılmaz dağlık kesimlere çekilerek
varlıklarını sürdürdüler. Zeydîlik Şii mezhebinin üç
kolundan birisidir. Şiiler Hz. Ali’den sonra gelen
imamların sayısında ihtilafa düşmüşlerdir. Bunlardan;
• On iki imamı benimseyenlere İmamiye (İsna
aşeriye),
• Yedi imamı benimseyenlere ise İsmailiye
denilmektedir.
Zeydiler dördüncü imamdan sonra (Ali, Hasan, Hüseyin
ve Ali) imametin Zeyd’e geçtiğini iddia ederek, diğer Şii
guruplardan farklılaşmışlardır.
Zeydîlik de birçok mezhep gibi Irak (Kufe)’ta ortaya
çıkmıştır, fakat Yemen bu mezhebin yayılması için uygun
bir coğrafya olmuştur. Nitekim 911 yılında İmam Hadî
Yahya b. Hüseyin Yemen taraflarına giderek, kabileler
arasında Zeydîliği yaymıştır. Özellikle Yukarı Yemen
olarak tabir edilen bölgedeki kabileler arasında ilgi gören
Zeydilik aynı zamanda onlara siyasi bir birliktelik de
sağladı. Bu yüzden Zeydiliği benimsemelerinin ardından
Yemen’de hükmeden hemen her idareye karşı direnç
gösterdikleri gibi çatışmalara da girerek, bütün Yemen’i
idare etmeye niyetlenmişlerdir. Gerek idarelerin ve
gerekse halkın büyük çoğunluğunun Sünnî olması onları
engellediği gibi aslında çekişmelerin de sürekliliğine
neden olmuştur. Bu yüzden Yemen’de idare sık sık el
değiştirmiştir. Osmanlı Devleti’nin Yemen
hakimiyetinden sonra da Zeydi İmamlar isyanlarını
sürdürmüşler ve Osmanlı hakimiyetini benimsemek
istememişlerdir. Zira onlara göre “İmamet” dolayısıyla da
“Halifelik” Hz. Ali’nin soyundan birine ait olmalıydı.


#20

SORU:

Osmanlı döneminde Aden denizinde ticaret nasıldı?


CEVAP:

Ümit Burnu’nun keşfedilmesiyle hayatiyetini
kaybeden Aden ticareti, Kızıldeniz-Hindistan yolunun
açılmasının ardından tekrar canlandı. 1869 yılında Süveyş
kanalının açılmasından sonra gemilerin kömür ikmal
deposu olması hasebiyle önemi daha da arttı. Doğu
Telgraf Şirketi’nin Hindistan, Uzakdoğu, Avustralya ve
Zengibar’a giden denizaltı kablolarının buradan geçmesi,
bölgeye ayrı bir jeopolitik önem kazandırdı. İngilizler bu
yüzden Aden’le yetinmeyip civardaki stratejik yerleri de
işgale yöneldiler. Bu girişim bölgede istikrarı tekrar bozdu
ve Osmanlı Devleti’ne daha kalıcı tedbirler alma ihtiyacı
gerektirdi.
San’a’yı 1849 yılında ele geçiren Ali b. Mehdi bölgede
istikrarı sağlamak yerine daha da bozdu. Dış müdahalelere
açık hale getirdi. Mahalli güçler tekrar birbirleri ile
mücadeleye girişti. Hatta Osmanlıların bulunduğu
bölgelerde isyanlar baş gösterdi. Özellikle Asîr emiri
Muhammed b. Aid’in isyan teşebbüsü gibi gelişmeler,
Yemen’in bir bölümünde (Hudeyde, Asîr, Mihlaf El
Suleymanî gibi..) merkezi idareyi tesis etmiş olan Osmanlı
Devleti’ne bütün Yemen’e tekrar egemen olmak için bir
fırsat yarattı.


#21

SORU:

Birinci Dünya Savaşı sonunda Yemen’in durumu
nasıldı?


CEVAP:

Yemen Birinci Dünya Savaşı sonunda parçalı bir
şekil aldı. Kuzey’de Zeydî İmam Yahya’nın idaresinde
Yemen İmamlığı, güneyde de İngilizlerin bölge
menfaatlerini sürdüren Aden’deki mandaları. İmam
Yahya, San’a’da kalan son Osmanlı memurlarını sistemin
içine çekerek yeni bir devlet oluşturma yoluna gitti. Fakat
zamanla daha çok içine kapanan müstebit bir idare kurdu.
Buna karşılık Aden İngilizlerin idaresinde ve mevkisinin
avantajları ile dünyaya açık ve kısmen gelişen bir bölge
oldu.


#22

SORU:

İmam Yahya’dan sonra Yemen’i kimler idare etmiştir?


CEVAP:

İmam Yahya 1948 yılında bir suikast ile
öldürülünce idare oğlu Ahmed’in eline geçti. O da kısa
sürede kontrolü sağladı ve baskıcı bir rejim uygulamaya
başladı. Fakat aynı sıralarda Arap dünyasında yaşanan
milliyetçi hareketler Yemen’i de etkiliyordu. Arap
milliyetçiliğinin önderi Cemal Abdünnasır’ın etkisi
Yemen ordusundaki subayları da harekete geçirmişti. Bu
yüzden olayları kontrol etmekte zorlanan Yemen
İmamlığı, 1958 yılında Mısır ve Suriye tarafından kurulan
Birleşik Arap Cumhuriyeti’ne katıldı. 1961 yılında bu
birlik dağılınca, dışarıda yaşayan Yemenliler ve sosyalist
Araplar tekrar eleştiri oklarını İmam Ahmed’e ve idaresine
yönelttiler. Hatta muhalifleri çeşitli yerlerde isyanlar
çıkardılar ve O’na da suikast düzenlediler. Her ne kadar
suikasttan kurtuldu ise de Eylül 1961’deki ölümüne kadar
aileden aldığı geleneksel idareyi bir daha sağlayamadı.
Ölünce yerine oğlu İmam Bedr geçti. Daha ilk günlerde
bazı liberal dönüşümler sağladı ise de başarılı olmadı.
Tuğgeneral Abdullah Sallal’in organize ettiği bir isyan ile
karşılaştı. İsyancıların elinden kaçarak kendi kabilelerine
sığındı ve buradan onlara karşı bayrak açınca Yemen’de
bir iç savaş başladı.


#23

SORU:

Yemen Cumhuriyeti’nin kurulmasına giden süreç nasıl
meydana gelmiştir?


CEVAP:

Her ne kadar Tuğgeneral Sallal, 26 Eylül 1962’de
“Yemen Cumhuriyeti”ni ilan etti ise de iç savaş uzun
sürdü ve Kuzey Yemen Cumhuriyeti ancak 1970 yılında
bir devlet olarak tarih sahnesine çıkabildi. Bu süreç Aden
bölgesini de etkiliyordu. Bir tarafta kabileler arası
savaşlar, diğer tarafta ise İngiliz bürokrasisi içine girmiş
fakat sosyalist fikirlerin etkisinde olan genç Yemenliler
hareketlenmeye başlamışlardı. İngiltere bölgede varlığını
daha fazla sürdüremeyeceğini anlayıp 1967 yılında
Aden’den çekilmesi ile Yemen Demokratik Halk
Cumhuriyeti de kuruldu. 1990 yılında dünyadaki
gelişmeler iki tarafı birbirine yakınlaştırınca birleşerek
Yemen Cumhuriyeti’nin kurulmasına giden süreç
meydana geldi.


#24

SORU:

Yemen’in Türkiye açısından önemi nedir?


CEVAP:

Yemen’in Türkiye açısından yadsınamaz bir
önemi vardır. Gerek geçmişteki tarihi bağlar, gerekse hala
orada Yemen vatandaşı sıfatı ile yaşayan eski Türk aileler
iki ülkenin ilişkilerinin geleceğini belirlemede etkin
unsurlardır. Türkiye’ye karşın önyargılarının olmaması
Türkiye ile Yemen arasındaki ilişkilerin iyi bir şekilde
oluşmasını sağlamıştır. Ayrıca Yemen Türkiye’nin dış
yatırımları için en uygun ülkelerden bir tanesidir.


#25

SORU:

Suudi Arabistan'ın jeopolitik önemini belirleyen en önemli özelliği nedir?


CEVAP:

Basra Körfezi kıyılarındaki petrol rezervleri.


#26

SORU:

Haremeyn ne demektir?


CEVAP:

İki kutsal şehir, Mekke, Medine için kullanılır.


#27

SORU:

Arabistan bölgesinde dini harita nasıldır?


CEVAP:

Başkentin bulunduğu Riyad ve çevresi Sünnî/Vehhabi; Doğu tarafında yer alan Katıf, Ahsa bölgeleri genelde Şiî; Hicaz bölgesi ise farklı Sünnî
mezheplerden meydana gelmekle birlikte; Medine’de az da olsa köklü bir Şiî
gurubu (Nahavile) da bulunmaktadır. Ayrıca Necran bölgesinde de İsmaililer
yaşamaktadır.


#28

SORU:

Suudi Arabistan devleti ne zaman ve kimler tarafından ortaya çıkmıştır?


CEVAP:

Yirminci yüzyılda, Suudi ailesi tarafından oluşturulmuştur.


#29

SORU:

Tarihte Yemen bölgesine verilen isim ve bu simin gerekçesi nedir?


CEVAP:

 Yemen Arap Yarımadası’nda en eski uygarlıkların yeşerdiği verimli bir coğrafya olduğu için tarihte bu bölgeye Mutlu Yemen ismi verilmiştir.


#30

SORU:

Yemen toplumu dini bakımdan hangi gruplardan oluşmaktadır?


CEVAP:

Yemen toplumu dini bakımından genel olarak Sünnî/Şafi’î (sınırlı sayıda Maliki ve Hanbeli) ve Zeydî mezhebine mensup Müslümanlardan oluşmaktadır. Ayrıca başta İsmailiye olmak üzere muhtelif Şiî kollarına mensup guruplar da bulunmaktadır. Avrupalı Hıristiyanların dışında yerli Yahudiler de mevcuttur.


#31

SORU:

Sihirli halı operasyonu ne demektir?


CEVAP:

İsrail devletinin kurulmasıyla Yemen'deki Yahudilerin İsrail'e göç ettirilmesine verilen isimdir.


#32

SORU:

Yemen coğrafyasında eski zamanlarda kurulan en önemli devletler hangileridir?


CEVAP:

Ma’in, Sebe ve Himyeri devletleri.


#33

SORU:

Osmanlıların Yemen'den ayrılmasından sonra bölgede hangi devlet ve yapılar hakim olmuştur?


CEVAP:

İngilizler ve Yezdiler


#34

SORU:

Yemen'in Türkiye açısından önemi nedir?


CEVAP:

Gerek geçmişteki tarihi bağlar ve gerekse hala orada Yemen vatandaşı olarak yaşayan eski Türk aileler iki ülkenin ilişkilerinin geleceğini belirlemede en önemli unsurlardır. 


#35

SORU:

Yemen Cumhuriyeti ne zaman ve nasıl kurulmuştur?


CEVAP:

Tuğgeneral Sallal, İmam Bedr’i devirmesinin ardından  26 Eylül 1962’de Yemen Cumhuriyetini kurmuştur.


#36

SORU:

Yemen'de nasıl bir hukuk sistemi uygulanmaktadır?


CEVAP:

Yemen’de İslam hukuku, Fransız ve İngiliz
hukukundan oluşan karma bir hukuk sistemi bulunmaktadır


#37

SORU:

Zeydilik nedir?


CEVAP:

Zeydîlik Şii mezhebinin üç kolundan birisidir. Şiiler Hz. Ali’den sonra gelen
imamların sayısında ihtilafa düşmüşlerdir. Bunlardan on iki imamı benimseyenlere İmamiye (İsna aşeriye), yedi imamı benimseyenlere ise İsmailiye denilmektedir.


#38

SORU:

İslam tarihinde adları sıkça geçen hangi iki kabile Yemen'lidir?


CEVAP:

Evs ve Hazrec Kabilesi.


#39

SORU:

İslamın Yemen'deki yayılış süreci nasıl olmuştur?


CEVAP:

İslam, Yemen’de erken dönemde,
Hz. Muhammed’in zamanında yayılmış ve ardından M.S. 630 yılında Sasanilerin
devri biterek bölge tamamen Müslümanların eline geçmiştir. Bu tarihten itibaren önce dört halifenin ve daha sonra da Emevi ve Abbasilerin idaresinde kalan
Yemen’de bazı mahalli vassal hanedanıklar ortaya çıkmıştır. Sonuncuları Memlüklere bağlı olan Resuliler (1229-1454) ve Tahiriler (1454-1517) olmuştur.


#40

SORU:

İslamın gelişine kadar Yemen'de hakimiyet kuranlar kimlerdir?


CEVAP:

Romalılar, Habeşliler, Sasaniler


#41

SORU:

Vehhabiliğin kurucusu kimdir?


CEVAP:

Muhammed b. Abdilvehhab'tır.


#42

SORU:

Vehhabilik nasıl tanımlanabilir?


CEVAP:

Vehhabiliğe göre; asırlardır Müslümanlar sapkınlık içindedirler, uzun zamandan beri İslamiyet, Kur’an’da ve Hz. Muhammed’in
hadislerindeki şeklinden hayli uzaklaşmıştır, bu yüzden yeniden eski şekline
döndürülmelidir, Müslümanların dini hayatı bid’atler (sonradan ortaya çıkan
uygulamalar) ile doldu, bunun için bu bid’atler ile savaşarak dini aslına döndürmek gerekmektedir


#43

SORU:

Mısır kökenli ortaya çıkan İslami hareket hangisidir?


CEVAP:

İhvan-i Müslimin


#44

SORU:

Suudi Arabistan'ı sarsan en önemli siyasi gruplar hangileridir?


CEVAP:

Radikal Redciler ve El-Kaide