ORTA ASYA TÜRK TARİHİ Dersi ALTIN ORDA DEVLETİ VE TAKİPÇİLERİ soru cevapları:

Toplam 78 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Altın Orda Devleti’nin tarihi genelde hangi kaynaklardan öğrenilmektedir?


CEVAP:

Altın Orda çok geniş topraklara yayılmasına ve Ortaçağ’ın en büyük Türk devletlerinden biri olmasına rağmen, bu devletin tarihini başta Rus kronikleri, Arap ve Fars el yazmaları, Ermeni ve Gürcü yıllıkları, Batılı seyyahların seyahatnameleri olmak üzere yabancı kaynaklardan öğrenmekteyiz.


#2

SORU:

Altın Orda Devleti’nin kuruluş süreci nasıl işlemiştir?


CEVAP:

Cengiz Han’ın (öl. 1227) daha hayattayken fethettiği toprakları Moğol geleneklerine göre kendi oğulları arasında paylaştırması neticesinde Büyük Moğol İmparatorluğu’na bağlı yeni uluslar ortaya çıktı. Cengiz Han, mükemmel kumandanlığı ve tecrübeli devlet adamlığı ile kendisini ispatlayan en büyük oğlu Cuci (öl. 1227)’ye Altay Dağları ve Batı Sibirya’dan başlayarak İdil-Ural bölgesi ve ötesini verdi. Bunlara ilâveten Cuci Han’a batıda “Moğol atlarının basabileceği her yer”i fethetme hakkı da tanındı. Böylece Deşt-i Kıpçak olarak da bilinen bu coğrafyada “Cuci Ulusu”nun temelleri atıldı. Ancak ulusun büyümesi ve tabii sınırlara erişmesi, Cuci’nin oğlu Batu Han (1227-1255) zamanında gerçekleştirilen II. Kıpçak Seferi neticesinde mümkün oldu. II. Kıpçak Seferi (1229-1242), Cuci Ulusu’na İdil (Volga) Nehri ile Karpat Dağları ve Tuna Nehri’nin ağzına kadar uzanan Batı Deşt-i Kıpçak bozkırlarını açtığı için Batu, bu devletin ilk hükümdarı olarak kabul edilmektedir.


#3

SORU:

Devletin adı doğu kaynaklarında nasıl geçmektedir?


CEVAP:

Devletin adı, Doğu kaynaklarında Cuci Han’a atfen “Cuci Ulusu” olarak geçmektedir.


#4

SORU:

Cuci Ulusu tarafından ele geçirilen topraklara ne ad verilmektedir? Niçin?


CEVAP:

Ele geçirilen bölgedeki nüfusun çoğunu göçebe Kıpçaklar oluşturduğu için bu bölgeye Deşt-i Kıpçak, yani “Kıpçak Bozkırı” da denilmektedir.


#5

SORU:

Cuci Ulusuna gelen Moğolların akıbeti ne olmuştur?


CEVAP:

Aileleri, bütün malları ve hayvanları ile beraber Cuci Ulusu’na gelen Moğollar, sayıca az olduklarından dolayı buradaki esas kitleyi oluşturan Kıpçaklar arasında asimile olmuşlardır.


#6

SORU:

Arap tarihçisi el-‘Ömerî Moğolların asimile olma sürecini nasıl anlatmaktadır?


CEVAP:

“Bu devlet (Altın Orda) eskiden Kıpçakların yurdu idi. Lâkin Tatarlar tarafından işgal edilince, Kıpçaklar onlara tâbi oldular. Sonra (Tatarlar) onlarla (Kıpçaklarla) karışarak akraba oldular. Toprak, onların (Tatarların) tabiat ve soylarına galip geldi. Tatarlar tamamen Kıpçaklaştılar.” şeklinde anlatmaktadır.


#7

SORU:

Altın Orda ilk kez hangi tarihte ve hangi kaynakta kullanılmıştır?


CEVAP:

“Altın Orda” tabiri ise ilk kez 1564 yılı civarında yazılmış olan Kazan Kroniği’nde geçmektedir. Bu tabirin ortaya çıkması altın ve kıymetli kumaşlarla süslü olan hanın karargâhıyla ilgilidir.


#8

SORU:

Batu Han öldükten sonra yerine kim, nasıl hükümdar olmuştur? 


CEVAP:

1255 yılı sonunda ölen Batu Han, kendisinden sonra taht için mücadelelerin ortaya çıkacağını ve oğlu Sartak’ın da tek başına bundan galip çıkamayacağını bildiği için, Büyük Moğol İmparatoru Mengü’den onu desteklemesini istedi. Nitekim Batu Han’ın ölümü sırasında Sartak, Moğol İmparatorluğu’nun başkenti Karakurum’da bulunuyordu. Batu’nun ölüm haberini alan Mengü Kağan Sartak’ı iyi karşıladı ve Cuci Ulusu’nun hanı ilan etti.


#9

SORU:

Altın Orda Devleti’nin tahtında hak talep eden diğer kişiler kimledir? 


CEVAP:

Sartak Han, Mengü Kağan’ın sarayındayken, Cuci Ulusu’nda başka bir taht talibi daha çıktı. Batu’nun kardeşi Berke ve taraftarları Sartak’ın gıyabından faydalanmak istediler. Sartak’ın tarafında Mengü Kağan ve Moğol aristokrasisinin bir bölümü yer alırken Berke’yi Müslüman tüccarlar destekledi. Bazı kaynaklara göre Sartak, Hristiyanlığı kabul etmiş ve bu unsur daha Batu Han hayattayken, Müslüman olan Berke ile arasını açmıştır.


#10

SORU:

Sartak Han öldükten sonra Altın Orda yönetiminin akıbeti ne olmuştur?


CEVAP:

Sartak Han, bir görüşe göre Saray’a dönerken, diğer bir görüşe göre de döndükten hemen sonra 1255 yılında öldü. Ancak Sartak öldükten sonra bile Berke ve taraftarları hâkimiyeti ele geçiremediler. Sartak’ın ölüm haberini alan Mengü Kağan, Batu’nun diğer oğlu Ulakçi’yi Altın Orda tahtına çıkarttı, niyabete de Batu’nun dul zevcesi Borakçin Hatun tayin edildi. Fakat Ulakçi de aynı yıl içerisinde vefat etti ve Altın Orda, tekrar taht sorunuyla karşı karşıya kaldı. Bu durumda bazı emîrler birleşerek İlhanlı hükümdarı Hülâgû Han’a “kılıçsız kın ve yakasız gömlek” göndererek Batu Han’ın tahtının boş kaldığını bildirdiler. Olayların bu yönde gelişmesi, Cuci Ulusu ile kuruluş aşamasında olan İlhanlı Ulusu’nu karşı karşıya getirdi ve telâfisi mümkün olmayan muharebelerin sebeplerinden birini teşkil etti. Daha Sartak ve Ulakçi hanlar döneminde Berke’nin gözlerinin tahtta olması, onun Hülâgû’den önce davranmasını sağladı ve 1256’da Berke, Altın Orda hanı oldu.


#11

SORU:

Altın Orda-İlhanlı mücadelesinin temel sebepleri nelerdir?


CEVAP:

Daha tahta çıkmadan önce İlhanlılarla karşı karşıya gelen Berke’nin hâkimiyeti de İlhanlılarla mücadele ile geçti. İki kardeş ulusun sınırlarının kuruluş aşamalarında kesin belli olmaması, tarafların coğrafi, stratejik ve ekonomik önem arz eden Azerbaycan ve Gürcistan topraklarını paylaşamamaları, Memlük Devleti’nin Altın Orda hanlarını, düşmanları İlhanlılara karşı devamlı kışkırtması gibi nedenler, Altın Orda-İlhanlı mücadelesinin sadece Berke döneminde değil, İlhanlıların yıkılışına kadar devam etmesine neden oldu. Bu mücadele bazen kendisini Altın Orda-Memlük-Selçuklu ve İlhanlıBizans bloklaşmaları çerçevesinde de gösterdi. Berke Han, İlhanlılara karşı Altın Orda topraklarını korumayı başarsa da onlara karşı bir üstünlük sağlayamadı.


#12

SORU:

Berke Han döneminde kurulan teşkilatlar nelerdir?


CEVAP:

Vergilerin toplanmasını teminen Altın Orda’nın hâkim olduğu bütün topraklarda “darugalık” adı verilen yeni bir teşkilat kuruldu ve bu teşkilatın başına “darugalar” getirildi. Darugalar, fethedilen bölgelere tayin edilip sivil ve askerî işlerle meşgul oluyorlardı. Berke Han döneminde Altın Orda’da “yam” (posta) teşkilatı da kuruldu.


#13

SORU:

Altın Orda Devleti hangi hükümdar zamanında müstakil devlet olmuştur?


CEVAP:

Berke Han zamanında Altın Orda, bölgenin en güçlü devletlerinden biri hâline gelse de Büyük Moğol Hanı’na, yani Moğolistan’a olan bağlılık hâlâ devam ediyordu. Ancak ondan sonra tahta çıkan yeğeni Mengü Timur (1266-1280) Altın Orda’yı tamamen müstakil bir devlet hâline getirmeyi başardı ve kendi adına para bastırdı.


#14

SORU:

Altın Orda Devleti’nde emirlerin yönetime ortak olması hangi olayla başlamış ve ne gibi gelişmeler olmuştur?


CEVAP:

Mengü Timur’dan sonra ise Tuda Mengü (12801287) ve Tula Buka (1287-1291) gibi hanlar hâkimiyet sürdü. Mengü Timur’un kardeşi olan Tuda Mengü, Ötemiş Hacı’ya göre akılsız biriydi. Nitekim İslamiyet’i kabul ettikten sonra memleket işlerine bakmaktan vazgeçti; dervişler, şeyhler ile arkadaş oldu ve Tula Buka için tahttan feragat etti. Bu dönemlerde Altın Orda’da arkalarına kabilelerinin (Kıyat, Kongırat, Mangıt, Şirin, Barın, Secut vs.) desteğini alan emîrlerin (tümenbeyi ile binbeyilerin) rolü arttı ve bunlar adeta hâkimiyete ortak olmaya başladılar. Cengiz Han soyundan gelmediklerinden dolayı han olamamalarına rağmen bu emîrler, özellikle zayıf hanların iktidarda bulundukları ve taht kavgalarının kızıştığı dönemlerde sahneye çıkıyor ve güçlerini sergiliyorlardı. Bu emîrlerden ilki, Mangıt kabilesinden Nogay Mirza oldu. Daha Berke zamanında güçlenmeye başlayan Nogay, sadece iç politikada değil, Bizans ve Ruslarla münasebetler gibi dış meselelerde dahi hanlardan bağımsız hareket etti. Örneğin Bulgar Knezliği’nin Altın Orda’nın vassalı hâline gelmesi, Nogay sayesinde mümkün oldu.


#15

SORU:

Tokta Han tahta kimin desteğiyle çıkmıştır?


CEVAP:

Her geçen gün gücü artan Nogay Mirza, Tula Buka’nın tahtını kaybetmesinde ve MengüTimur’un oğlu Toktâ’nın tahta çıkmasında da önemli rol oynadı.


#16

SORU:

Tokta Han’dan sonra tahta kim çıkmıştır?


CEVAP:

Toktâ Han, ölümünden önce oğlu İlbasar’ı rakipsiz veliaht yapabilmek için Batu (Sayın) Han evlâdından herkesi öldürttü. Fakat İlbasar kendisinden önce ölünce Sayın Han ailesinin sona erme tehlikesi ortaya çıktı. Ancak Toktâ’nın öldürttüğü kardeşi Tuğrulca’nın öldürülmesi sırasında gebe olan eşi Gelin Beyalun, kısa bir müddet sonra doğan oğluna Özbek adını vermiş ve onu ölümden kurtarabilmek için Kabartay ülkesinde yakını olan İnal Beğ’in yanına göndermişti. İlbasar’ın ölümünden sonra bu durumdan haberdar olan Toktâ Han, yakın emîrlerini, derhal şehzadeyi getirmek üzere vazifelendirdi. Beyler Özbek Han’ı alıp döndükleri zaman Toktâ Han ölmüştü ve Özbek de 14 yaşındayken tahta çıktı.


#17

SORU:

Özbek Han döneminde devlette ne gibi gelişmeler yaşanmıştır?


CEVAP:

Özbek Han (1312-1341) gençken tahta çıksa da onun döneminde Altın Orda, adına yakışır bir şekilde “altın dönemi”ni yaşadı. Onun zamanında bütün ülkede İslamiyet yayıldı, imar işleri hız kazandı. Bununla birlikte gerek İslamiyet’in yayılmasından önce, gerekse de sonrasında hanlar, bütün dinlere karşı müsamahalı davrandı, Rus din adamlarını bütün yükümlülüklerden muaf tuttular. Rus Kilisesi’ne böyle imtiyazlar kendi hükümdarları tarafından dahi verilmemiştir ki, birçok Rus araştırmacı, Altın Orda döneminde Rus Kilisesi’nin tarihinin en rahat dönemini yaşadığı konusunda hemfikirdirler.


#18

SORU:

Özbek Han’ın dış politikası nasıl olmuştur?


CEVAP:

Dış politikada ise Özbek Han, selefi Toktâ Han’dan daha aktif bir siyaset izledi. Altın Orda tahtına çıkan her yeni han gibi Özbek Han da İlhanlı Devleti’ne elçiler göndererek Berke Han’dan itibaren İlhanlılara ileri sürülen talepleri tekrarladı. Fakat Özbek Han’ın ne diplomatik ne de askerî hamleleri bir sonuç verdi. Rus knezliklerine karşı denge politikası izledi.


#19

SORU:

Özbek Han’dan sonra Altın Orda Devleti’nin tahtına kimler çıkmıştır?


CEVAP:

Özbek Han’dan sonra büyük oğlu Tinibek Han kısa bir süre (1341-1342) hüküm sürdükten sonra tahta Canibek Han (1342-1357) çıktı. Daha sonra Kanglı Tulubay’ın kışkırtmasıyla Canibek’in oğlu Berdibek babasını öldürdü ve kendisi tahta çıktı (1357-1359).


#20

SORU:

Batu Han’ın soyu nasıl sona ermiştir?


CEVAP:

Canibek’in oğlu Berdibek, babasını öldürdü ve kendisi tahta çıktı (1357-1359). Bununla da yetinmeyip Berdibek, Emîr Tulubay’ın tavsiyesi üzerine 12 kardeşini de öldürdü. Kendisinden sonra tahta çıkarmak istediği oğlunun Berdibek’ten önce ölmesiyle han kendisini içkiye verdi ve bu düşkünlüğü yüzünden üç yıllık saltanattan sonra vefat etti. Böylece Batu (Sayın) Han sülalesi sona erdi.


#21

SORU:

Artın Orda Devleti’nde fetret devri hangi hükümdardan sonra başlamış ve kaç yıl sürmüştür?


CEVAP:

Berdibek Han’ın ölümünden sonra Altın Orda Devleti’nde yaklaşık 20 yıl sürecek olan fetret devri başladı.


#22

SORU:

Toktamış Han ile Timur arasında ne sebepten ötürü anlaşmazlık çıkmıştır?


CEVAP:

Toktamış ile Timur’u karşı karşıya getiren sebep Toktamış’ın Emîr Timur’un hâkimiyeti altındaki Hârezm ile Azerbaycan’a sahip olmak istemesiydi. Yine Toktamış, kendisinin Cengizoğullarının meşruiyetini temsil ettiğini, Timur’un ise bir asalet unvanına dahi sahip olmadığını düşünüyor ve bundan dolayı da Timur ile mücadeleye girmekten çekinmiyordu.


#23

SORU:

Timur ile Toktamış arasındaki ilk ciddi karşılaşma ne zaman ve nerede meydana gelmiştir?


CEVAP:

Timur ile Toktamış arasındaki ilk ciddi karşılaşma 18 Haziran 1391’de Kundurça (Kunduzca) Irmağı boyunda vuku buldu.


#24

SORU:

Timur ile Toktamış’ın arasındaki ikinci mücadele nerede ve ne zaman meydana gelmiştir?


CEVAP:

14 Nisan 1395’te Terek Irmağı boyunda meydana gelmiştir.


#25

SORU:

Timur ile Toktamış’ın mücadelelerin sonucu nedir?


CEVAP:

Timur ile Toktamış arasındaki ilk ciddi karşılaşma 18 Haziran 1391’de Kundurça (Kunduzca) Irmağı boyunda vuku buldu. Toktamış Han’ın ordusunu paramparça eden Timur, muazzam ganimetler de elde etti. Yenilgiye rağmen Toktamış, Deşt-i Kıpçak’taki hâkimiyetini koruyarak yeni bir mücadele için hazırlanmaya başladı. Timur, 1394 yılı sonbaharında Kuzey Azerbaycan’da iken Toktamış’ın kuvvetlerinin Derbend’i geçerek Şirvân topraklarına girdiğini duydu ve bunun üzerine o da yeni bir sefer hazırlıklarına başladı. Nitekim ertesi yıl devrin en büyük muharebelerinden biri cereyan etti. 14 Nisan 1395’te Terek Irmağı boyunda yapılan savaşın galibi yine Timur oldu. Timur, bizzat Toktamış Han’ı takip etmek üzere İdil boyunda Ükek şehrine, ardından da Moskova yakınlarına kadar ilerleyerek buraları da yağma etti. Ardından Kuzey Kafkasya ve Deşt-i Kıpçak’ı da harabeye çevirip Azerbaycan’a döndü.


#26

SORU:

Toktamış Han ne zaman ve nerede ölmüştür?


CEVAP:

Tümen şehri civarına göç eden Toktamış 1405 yılında vefat etti.


#27

SORU:

Altın Orda Devleti’nin yıkılış sebepleri nelerdir?


CEVAP:

Edigey Mirza, Toktamış Han’dan sonra Cengiz soyundan gelenleri tahta çıkartarak ülkeye hâkim oldu ve gerek askerî gerek siyasi olarak ülke geçici de olsa bir istikrara kavuştu. Hatta Edigey 1408 yılında Moskova’ya karşı başarılı bir sefer düzenledi. Ancak Edigey’in de ölmesiyle Altın Orda, parçalanma dönemine girdi. Böylece Altın Orda Hanlığı’nı ikinci defa dirilten Toktamış olduğu hâlde, Timur ile mücadeleye girişerek yeni bir fetret devrini hazırlayan da yine kendisi oldu. Bu dönemden sonra da Altın Orda Devleti tekrar eski kudretine bir daha ulaşamadı. Ancak bunun sebebi olarak sadece Timur’un seferlerini ileri sürmek yanlış olur. Toktamış Han’dan önce yaşanan fetret devirleri, emîrlerin hanlara karşı isyan ederek onlara itaat etmemeleri, 1380 yılında Ruslara karşı alınan mağlubiyet ve Rusya’nın her geçen gün güç kazanması gibi sebepler de Altın Orda Devleti’ni parçalanma sürecine itmiştir.


#28

SORU:

Altın Orda ve Cuci Ulusu’nun parçalanmasıyla ortaya hangi uluslar çıkmıştır?


CEVAP:

Altın Orda’nın parçalanmasıyla yeni uluslar ortaya çıktı. Bu uluslardan ilki olan Nogay Ordası, Yayık Nehri havzasında kuruldu. Nogayların doğusunda, Kazakistan topraklarında Özbek ve Kazak (Kırgız) ordaları meydana geldi. Aynı şekilde Batı Cuci Ulusu’nda da parçalanmalar vukû buldu ve Kazan, Kırım, Kasım, Astrahan ve Sibir hanlıkları kuruldu. Bu parçalanmalara rağmen Saray merkezli Altın Orda, varlığını Büyük Orda olarak 1502 yılına kadar devam ettirdi.


#29

SORU:

Altın Orda devlet teşkilatı nasıldır?


CEVAP:

Altın Orda’da aynen Cengiz Han ve oğullarının kurdukları diğer devletlerde olduğu gibi ancak Cengiz Han’ın soyundan gelenler, han olabiliyordu. Cuci Ulusu, toprakları ve bütün nüfusuyla birlikte Cuci sülalesine ait olup hanlar da geniş yetkiye sahipti. Yüksek idareyi ellerinde bulunduran hanlar, diğer Cengizoğullarının yurtlarını belirliyor, önemli görevleri onlar arasında paylaştırıyordu. Vassal devletlerin hükümdarlarını da belirleyen hanlar, iç ve dış politikayı yürütüyor, yeni kanunlar çıkartıyor, vergileri belirliyor, para bastırıyor ve orduya komutanlık ediyorlardı. Hanların yanı sıra onların eşleri olan hatunlar ve kabile beyleri de ülke yönetimine aktif olarak katılıyordu. Yine kurultay gibi bir uygulamanın mevcudiyeti, hanların yetkilerinin sınırsız olmadığına işaret etmektedir. Nitekim hanların kendileri de bu kurultaylarda seçiliyordu. Yine kurultaya katılanlar arasında vezir hüviyetindeki atalık, yasa ve yargı işlerine bakan yasa emîri ve defterdarları (bitikçiler) da zikretmek gerekmektedir. Bu görevlerin yanı sıra Altın Orda’da çok sayıda çeşitli memuriyetin olduğu da bilinmektedir.


#30

SORU:

Fetret devirlerinin yaşandığı yıllarda hangi kabilelerin beyleri ülke yönetiminde önemli rol oynamışlardır?


CEVAP:

Tümen beyleri ile bin beyleri olan Kıyat, Kongırat, Mangıt, Şirin, Barın ve Secut gibi kabilelerin beyleri (emîrleri) ülke yönetiminde, özellikle de fetret devirlerinin yaşandığı yıllarda önemli rol oynamışlardır. Özellikle Nogay Mirza, Mamay Mirza ve Edigey Mirza, Altın Orda tarihinde ön plana çıkmış, hatta Rus yıllıklarında bunların bir kısmı “çar” olarak adlandırılmıştır. Han soyundan gelmedikleri için tahta çıkamayan bu emîrler, kendi kabilelerinin de desteğini alarak ülke yönetiminde söz sahibi olmuşlardır. Emîrler, Altın Orda’daki taht kavgalarına karışmış, hatta bu kavgaların en büyük müsebbipleri olmuşlardır. 


#31

SORU:

Darugalık teşkilatı nedir? 


CEVAP:

Vergilerin toplanmasını teminen Altın Orda’nın hâkim olduğu bütün topraklarda darugalık adı verilen yeni bir teşkilat kurulmuş ve bu teşkilatın başına “darugalar” getirilmiştir. Vergilerin toplanması ve asayişin muhafazasından darugalar sorumluydu.


#32

SORU:

Yam teşkilatı nedir?


CEVAP:

Altın Orda da dahil olmak üzere Altın Orda da dahil olmak üzere Cengizoğullarının hâkim olduğu coğrafyada birer günlük mesafede kurulmuş olan yam (posta) istasyonları, darugalar da dahil olmak üzere devlet görevlileri ile elçi ve postacıların ulaşımını sağlayan, onların yolculuklarını güvene alan teşkilattır. Bu istasyonlarda devletin resmî postacıları ve devletin elçileri için yedek atlar bulunmuştur


#33

SORU:

Altın Orda Hanlığı’nda hazineyi besleyen başlıca vergiler kimlerden alınmıştır?


CEVAP:

Altın Orda Hanlığı’nda hazineyi besleyen başlıca vergiler; 1. Cuci Ulusu’nun kendi bünyesindeki mükelleflerden toplanan vergiler; 2. Tâbi durumda olan Rus knezliklerinden alınan vergiler; 3. Yabancı tüccarlardan alınan vergilerdir.


#34

SORU:

Altın Orda’da hangi vergiler toplanmıştır?


CEVAP:

Altın Orda’da şu vergiler toplanmıştır: öşür tertibinde 1/10 oranında alınan kalan, hayvan sürülerinden 1/100 oranında aynî olarak alınan kopçur, tüccarlardan alınan tamga, ev başına toplanan tütün, bir çeşit toprak vergisi olan ve aynı zamanda da çeşitli hizmet ve yükümlülükleri kapsayan salığ, ulaklara ve seyahat eden devlet görevlilerine ve hayvanlarına erzak temini için toplanan süsün.


#35

SORU:

Kaynaklarda hangi Altın Orda kentleri hakkında bilgiler mevcuttur?


CEVAP:

Kaynaklarda Bulgar, Macar, Ükek, Suvar, Bilyar, Orda-Bazar, Sarayçik, Astrahan, Kefe, Kerç, Suğdak, Harezm (Urgenç), Gülistan gibi büyük şehirlerin adı geçmektedir. En fazla bilgi ise başkent Saray ile ilgili mevcuttur.


#36

SORU:

Ticari yolları ve tüccarların güvenliğini sağlamak ve böylece ticaretin gelişmesini hızlandırmak amacıyla hangi teşkilat kurulmuştur? 


CEVAP:

Ticari yolları ve tüccarların güvenliğini sağlamak ve böylece ticaretin gelişmesini hızlandırmak amacıyla Altın Orda ve diğer Türk-Moğol devletlerinde “ortak” teşkilatı kurulmuştur.


#37

SORU:

Altın Orda’da hangi alanlarda çalışmalar yapılmıştır?


CEVAP:

Her ne kadar Altın Orda Devleti tarihinin yazılı yerli kaynakları günümüze kadar ulaşmasa da Arap ve Farsça kaynaklardan Altın Orda’da astronomi, tıp, coğrafya ve dinî alanlarda büyük çalışmaların yapıldığı anlaşılmaktadır.


#38

SORU:

Altın Orda’da kimler hangi bilim dallarıyla uğramış ve hangi eserler kaleme alınmıştır?


CEVAP:

Tabip Abdurrahman İbn Nasru’l-Mausılî (12541330), Saray’da tıp başta olmak üzere birçok ilimle uğraşmıştır. Kaynaklarda Bulgar şehrinde Mesud adlı birinin astronomi ile uğraştığı, namaz saatlerini belirlemeye çalıştığı kaydedilmiştir. 1354’te Gülistan şehrinde Kemaleddin Türkmenî, ünlü Harezmli ilim adamı Mahmud İbn Ömer el-Çagminî’nin astrolojiye dair eseriyle ilgili kendi yorumlarını kaleme almıştır. Arap tarihçisi el-Ömerî, kendi eserinde coğrafya ilmi ile uğraşan Harezmli tüccar Nugman el-Harezmî’den bahsetmektedir. Mahmud el-Bulgarî ise 1358’de Nahcu’lFaradis adlı din ve tıpa dair bir çalışma kaleme almıştır.
İslam alimlerinden Ebu’rRecai Muhtar İbn Mahmud ezZahidî ise 1259’da yapmış olduğu çalışmasına Berke Han’ın unvanı olan “Nasreddin” münasebetiyle “Risaliyeti Nasriye” adını vermiş ve Berke Han’a takdim etmiştir. 1310’da Rabguzî’nin kaleme aldığı Kısasu’l-Enbiya, 1369’da Hisam Katib’in yazdığı Cümcüme Sultan ve Kisekbaş Kitabı (Destanı) gibi eserlerin nüshaları, dünyanın birçok kütüphanesinde mevcuttur. Yine XIII.XIV. yüzyıllarda Saray’da Gülistan bi-t-Türki ile Suheyl ve Güldürsün adlı eserlerin yazarı Seyfi Sarayı, hukuk kitapları kaleme alan Sad etTaftazanî, meşhur fakih elBazzazî yaşamıştır. XIV. yüzyılda el-Harezmî
Muhabbetname, Kutb Hosrev ve Şirin adlı edebî eserlerini kaleme almışlardır. Bu çalışmaların çoğu Türkçe kaleme alınmıştır. Tatar araştırmacılar, söz konusu Türkçe’nin Uygur ve Çağatay lehçelerinden farklı ve günümüz Tatarcasına yakın olduğunun altını çizmektedirler.


#39

SORU:

Kazan Hanlığı nerede ve kim tarafından kurulmuştur?


CEVAP:

1437 yılında bir başka Cengizoğlu olan Küçük
Muhammed, Uluğ-Muhammed Han’a karşı çıkarak Uluğ-Muhammed’i Saray’ı terk etmek zorunda bıraktı. UluğMuhammed Han, ailesi ve 3.000 kişiyi yanına alarak Tula’ya yakın küçük bir şehir olan Belev’e yerleşti. Hanın amacı burada bir birlik kurarak Saray’daki taraftarları ve Moskova Knezi II. Vasiliy ile de anlaşarak tahtı tekrar ele geçirmekti. Fakat II. Vasiliy, kendi sınırına dayanan Uluğ-Muhammed ve askerlerinden rahatsız oldu ve onlardan şehri terk etmelerini istedi. Uluğ-Muhammed bundan sonra Aşağı İdil bölgesine yöneldi ve burada eski Kazan şehrini ele geçirerek Kazan Hanlığı’nın temellerini attı.


#40

SORU:

Kazan Hanlığı devletleşme sürecini hangi yönetici zamanında tamamlamıştır?


CEVAP:

1445 yılında Kazan tahtına Uluğ Muhammed’in oğlu Mahmutek (Mahmud) çıktı. Onun uzun süren hâkimiyeti döneminde (1445-1461) Kazan Hanlığı, devletleşme sürecini tamamladı.


#41

SORU:

Kazan Hanlığının yıkılış süreci nasıl olmuştur?


CEVAP:

Ruslarla giriştikleri mücadelelerden sonra 1552 yılında Kazan’a Moskova tarafından Zeya Kalesi’nin Valisi Simon Mikulinskiy vali olarak atandı. Halk da Mikulinskiy’i kabul etti, hatta IV. İvan’a biat etti. Ancak Mikulinskiy adamlarıyla şehre girerken beklenmedik bir mukavemet ile karşılaştı. Kazan halkı kapıları kapatıp Ruslara karşı mukavemet etmeye başladı ki bunun sebebi de, vatansever Çapkın Mirza ile Burnaş Mirza’nın, Rusların Kazan halkını kılıçtan geçireceğini söyleyerek halkı kışkırtmalarıydı. Mikulinskiy’in birliğiyle birlikte çekildiğinden haberdar olan IV. İvan, Kazan seferine bizzat katılmaya karar vererek ordusunu hazırlattı, Kazan’ı tamamen Moskova’ya katmak için yola çıktı. Korkunç İvan 150 bin askerin başında 19 Ağustos 1552 tarihinde Kazan kapılarında daha önce gelen Rus birlikleriyle birleşmelerinden dört gün sonra, yani 23 Ağustos Cuma günü (Ramazan ayı) haçlarını kaldırarak şehre doğru hareket etti. Uzun süre kaleyi bile aşamayan Ruslar ancak 30 Eylül günü, Arça Kapısı’ndan şehre girmeyi ve Kazanlıları mağlup etmeyi başardılar. Neticede 1 Ekim 1552 tarihinde Kazan, Rusların eline geçti. Kazan halkı kılıçtan geçirildi, kadın ve çocuklar esir edildi, cami ve medreseler ise yıkıldı. Saraydaki bütün mallara el konulurken, sarayın yanına da bugün Kafedralnıy Kilisesi olarak bilinen bir kilise inşa edildi. Böylece Altın Orda coğrafyasında ilk kurulan Kazan Hanlığı bağımsızlığını da ilk kaybeden Tatar hanlığı oldu.


#42

SORU:

Kazan Hanlığında hangi kavimler hayat sürmekteydi?


CEVAP:

Ülkenin bütün alanlarında Bulgar, Kıpçak ve diğer Türk boyların karışımından meydana gelen ve daha sonra Tatar olarak adlandırılacak Kazan Türkleri hâkim konumdaydı. Tatarlardan başka hanlıkta Başkurtlar, Çuvaşlar, Çeremisler (Mari), Arlar (Udmurtlar), Mordvalar vs yaşıyordu.


#43

SORU:

Kazan Hanlığında handan sonra gelen ikinci büyük şahsiyet kimdir?


CEVAP:

Handan sonra ikinci yüksek şahsiyet ruhanilerin reisi idi. Taht boş kaldığı zaman ruhanilerin reisi daima geçici hükümetlerin başkanı oluyordu. Bunlara ayrıca diplomatik vazifeler veriliyordu. Ruhanî zümreye dâhil olan tarikat şeyhlerine, imamlara, müderrislere, dervişlere vs. büyük devlet vazifeleri yükleniyor, bütün maarif, terbiye-talim işleri onlara veriliyordu. Karaçi divanının yanı sıra nadiren de olsa kurultay da toplanıyordu.


#44

SORU:

Kazan Hanlığının askeri teşkilatı nasıldır? 


CEVAP:

Askerî teşkilat ise Altın Orda nizamına göre kurulmuştu. Ordunun esas kısmını, atlı birlikler oluşturuyor ve bunların başında da Tatar zadegânlarının oğullarından oluşan oğlan zümresi bulunuyordu. Kurultaylara katılma hakkına dahi sahip olan oğlanlar, hanların resmî vesikalarında ruhanî ve asilzadelerle birlikte zikrediliyor ve bunlara da hizmetleri karşılığında arazi veriliyordu. Kazan Hanlığı’nda toprağın büyük çiftlikler hâlinde işletildiği, han ailesinin, beyler, mirza, oğlanlar ve din adamların arasında paylaştırıldığı bilinmektedir. Bu topraklar bunlara hana hizmetlerinden dolayı suyurgal olarak verilmiştir. Hanın emri üzerine, suyurgal sahipleri, itaatindeki donatılmış askerler ile birlikte sefere çıkmak üzere orduya katılmak zorundaydı. Yine tarhanlık müessesesinin de yayıldığını görüyoruz. Tarhanlık verilen insanlar, adlî takibattan muaf ve bazı imtiyazlara sahipti.


#45

SORU:

Astarhan Hanlığı ne zaman ve nerede kurulmuştur?


CEVAP:

Astrahan Hanlığı adını XIII. yüzyılda İdil Nehri’nin Hazar Denizi’ne döküldüğü yerde kurulan Astrahan şehrinden almaktadır. Şehrin kuruluş tarihi kesin bilinmemekle birlikte adı, İbn Battuta’nın seyahatnamesinde geçtiğinden dolayı XIII. yüzyılın ilk yarısında şehrin mevcut olduğu anlaşılmaktadır.


#46

SORU:

Astarhan Hanlığının kurucusu kimdir?


CEVAP:

Hanlığın kuruluş tarihi kesin olmamakla birlikte 1466 yılı, kurucusu olarak da Altın Orda Hanı Küçük Muhammed’in torunu Kasım (1466-1490) kabul edilmektedir.


#47

SORU:

Kasım Hanlığı hangi olay neticesinde kurulmuştur?


CEVAP:

Kasım Hanlığı, Kazan Hanı Uluğ-Muhammed’in II. Vasiliy’i mağlup etmesiyle sonuçlanan savaş (7 Temmuz 1445) neticesinde kuruldu.


#48

SORU:

Kasım Hanlığının en büyük hizmeti nedir?


CEVAP:

Kasım Hanlığı’nın Türk dünyasına en büyük hizmeti ise hiç şüphesiz Moskova’ya yakın bir coğrafyada Türk nüfusu ve onlarla birlikte İslamiyet’i yaymasıdır.


#49

SORU:

Kasım Hanlığına kimler hangi sebepten dolayı son vermişlerdir?


CEVAP:

Kazan ve Astrahan hanlıklarının ele geçirilmesinden sonra Rus çarları, Kasım Hanlığı’nı Kırım Hanlığı’na karşı kullandı, onları Rus sınırlarının muhafızı olarak gördü. Rusların güçlenmesi ve Tatar hanlıklarını tek tek ele geçirmeleriyle birlikte Kasım Hanlığı’nın Ruslar açısından önemi azaldı ve Ruslar 1681 yılında hanlığa son verdiler.


#50

SORU:

Kasım Hanlığının en önemli özelliği nedir?


CEVAP:

Kasım Hanlığı’nın önemli özelliği, kendi sülalesine sahip olmaması ve Kazan, Kırım, Astrahan, Kazak ve Sibirya hanlarının ve onların evlatlarının bu hanlıkta hüküm sürmeleridir.


#51

SORU:

Tümen Hanlığı hangi olaydan sonra Sibir Hanlığı olarak anılmaya başlanmıştır?


CEVAP:

Seyit-İbrahim’in Altın Orda’nın devamı sayılan Büyük Orda Hanı Ahmed ile mücadelesi (1481) ve Rus Knezi III. İvan ile dostluk ve ittifak anlaşması imzalaması (1483), kaynaklarda adı ilk kez 1481’de zikredilen İbak Han devrinin en önemli siyasi olaylarıdır. İbak Han ayrıca Kazan Hanlığı’ndaki taht kavgalarına da faal olarak katıldı, burada Rusların yayılmasına karşı başarılı bir siyaset izledi. Ancak 1493’te İbak Han, Muhammed Taybuga tarafından öldürüldü ve böylece Tümen Hanlığı tahtı, Şeybanîlerden Taybuga soyuna mensup hanlara geçti. Muhammed Taybuga’nın başkentini Sibir (Tatarcası İsker - “eski kale”) şehrine taşıması ile hanlık, Sibir Hanlığı olarak adlandırılmaya başlandı.


#52

SORU:

Sibir kentinede yaşayanlara ve o bölgeye verilen Sibir adının kökeni nedir?


CEVAP:

Gerek buradaki halka, gerekse hanlığa ve daha sonra bütün bölgeye isim olarak verilen “Sibir” adı, Türk kavmi olan “Sabir”lerden gelmektedir.


#53

SORU:

Kırım Hanlığı nasıl ortaya çıkmıştır?


CEVAP:

Batu Han başkanlığındaki II. Deşt-i Kıpçak Seferi neticesinde Altın Orda’ya dâhil olan Kırım, devletin parçalanmasıyla birlikte 1441 yılında bağımsız bir hanlık olarak ortaya çıktı.


#54

SORU:

Kırım Hanlığı ne zaman kim tarafından kurulmuştur?


CEVAP:

Altın Orda’daki taht kavgaları sırasında Cengiz soyuna mensup Gıyaseddin, Kırım yarımadasına hâkim olmuş ve burada yeni hanlığın temellerini atmıştır. Gıyaseddin’in ölümünden sonra yerine geçen oğlu Hacı’nın para bastırdığı 1441 tarihi, hanlığın resmî kuruluş tarihi olarak kabul edilmektedir.


#55

SORU:

Kırım Hanlığının başkenti neresidir?


CEVAP:

Hanlığın başkenti başta Kırım şehri, daha sonra Bahçesaray şehri idi.


#56

SORU:

Kırım Hanlığı Osmanlı tabiyetine nasıl girmiştir?


CEVAP:

1466’da Hacı Giray’ın ölümüyle hanlıkta taht kavgaları başladı. Eskiden beri bölgede var olan Cenevizlilerin bu kavgalara müdahalesi ile Büyük Orda Hanı Seyit Ahmed’in aynı sırada Kırım’a askerî seferler düzenlemesi, kuruluş aşamasını yeni tamamlayan hanlığı son derece zor durumda bıraktı. Bunun üzerine hanlıkta güçlü bir konuma sahip olan Şirin kabilesinin Beyi Eminek Mirza Osmanlı Devleti’nden yardım istedi. Fatih Sultan Mehmed’in gönderdiği Gedik Ahmed Paşa başkanlığındaki Osmanlı ordusu Kerç, Suğdak, Azak, Taman, Mankub kalelerini ele geçirdi. Osmanlı Devleti ile yapılan anlaşmaya göre Kırım, Osmanlı tâbiyetine girdi, Mengli Giray Kırım Hanlığı tahtına çıkarıldı (1475). 1584’ten itibaren de hanlar, Osmanlı sultanları tarafından atanmaya başlandı.


#57

SORU:

Kırım hangi anlaşmadan sonra bağımsız hale gelmiştir? 


CEVAP:

Osmanlılar ile Ruslar arasında 1774’te imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşmasıyla Kırım bağımsız hâle geldi.


#58

SORU:

Kırım bağımsız olduktan sonra akıbeti ne olmuştur? 


CEVAP:

Kırım bağımsız hâle geldikten sonra Ruslar hanlık içinde güçlenmeye başladılar. Kırım Hanı Şahin Giray (1777-1783) Rus yanlısı politika izlemeye başladı.
Osmanlı, Rusya ile tekrar mücadeleye girişse de (17871792) yarımada geri alınamadığı gibi Kırım Hanlığı bu mücadelenin sonunda Rusya tarafından ilhak edildi.


#59

SORU:

Yarlık nedir?


CEVAP:

Türkçeden Moğolcaya geçen yarlık terimi, Türk ve Moğol dillerinde “buyruk”, “emîr”, “ferman” anlamına gelmektedir. Geniş coğrafyaları ele geçiren Moğol hanları, kendilerini aynen Çin imparatorları gibi “Gök’ün oğulları” olarak görmelerinden ve yeryüzünde kendilerine eşit birinin olmadığını düşünmelerinden dolayı başkalarına söyledikleri veya yazdıkları herşeyi “emîr”, “büyüğün küçüğe söylediği söz” olarak kabul etmiş ve divan-ı inşâlarında çıkan bu içerikteki evraklara “yarlık” demişlerdir.


#60

SORU:

Tatar adı nereden gelmedktedir?


CEVAP:

Tatar adı, Ortaçağ’da birbirileriyle ilgisi olmayan ayrı iki Türk ve Moğol kabilesinin adı olmakla birlikte özellikle Moğollar arasındaki Tatar kabilesinin adı Cengiz Han’ın seferleriyle birlikte bütün dünyaya yayıldı. İlginç bir şekilde Avrupalılar ve Ruslar Moğolları bu isimle adlandırdılar. Hatta daha sonra Altın Orda ve mirasçı hanlıkların Türk halkına bu ismi verdiler. Günümüzde bu isimle Türk halklarından Kazan ve Kırım Türkleri adlandırılmaktadır.


#61

SORU:

Ötemiş Hacı kimdir?


CEVAP:

Ötemiş Hacı, Harezm’de bir yıl (1557-1558) hüküm süren İş Sultan’ın hizmetinde bulunan ve Altın Orda uzmanı olarak tanınan
bir müelliftir. İş Sultan’ın isteği üzerine Doğu Türkçesi ile kaleme aldığı Cengiz-Nâme adlı eseri, Altın Orda Devleti tarihi ile ilgili
önemli kaynak konumundadır.


#62

SORU:

Altın Orda Devleti ve Bizans İmparatorluğu'nun ilişkileri ne yöndedir?


CEVAP:

Bizans imparatorları hem Altın Orda hem de İlhanlı ile iyi geçinmeye çalışmış, hatta bu amaçla kızlarını bu iki devletin han ve emîrleri ile evlendirmişlerdir. Özbek Han, Toktâ Han ve Nogay Mirza’nın yanı sıra İlhanlı Abaka Han da bir Bizans prensesi ile evliydi. Abaka Han ölünce, Maria İstanbul’a dönmüş ve bir manastıra sığınarak rahibe hayatı yaşamaya başlamıştır. Onun yaptırttığı Moğolların Aziz Meryem Kilisesi (“Kanlı Kilise”), günümüzde İstanbul’un Fatih ilçesinde bulunmaktadır.


#63

SORU:

Tebriz ileri gelenlerinin Canibek'ten istedikleri şey nedir?


CEVAP:

Ötemiş Hacı’ya göre, Tebrîz hâkimi Melik Eşref kendi kızıyla evlenmek istemiş ve ulemâya ağaç diken birinin, bu ağaçtan meyve
yeme hakkı olup olmadığını sormuştur. Bu örneği kullanarak Eşref, kendi kızına dokunma hakkının olduğunu ileri sürmüştür.
Bunun üzerine Tebrîz ileri gelenleri Canibek Han’ın yanına giderek olayı anlatırlar ve
“bizim hâkimimiz kâfir, biz de o kâfirin hizmetçileri olduk. İslâm padişahı artık sizsiniz ve sizin göreviniz de Müslümanları o gaddardan kurtarmaktır” derler.


#64

SORU:

Altın Orda'da en önemli devlet organı nedir?


CEVAP:

Altın Orda’daki en önemli devlet organı kurultay idi. Kurultaya han, hanın eşleri, Gök Orda hanları, hanın oğulları, kabile beyleri
(tümen beyleri ile bin beyleri), noyanlar ve yasa emîrlerinin yanı sıra Altın Orda’ya bağlı bölge ve ülkelerin yöneticileri de katılırdı.
Kurultaya katılanların farklı bölgelerden bir araya gelmesi zor olduğundan, toplantılar nâdiren yapılıyor ve daha çok han seçimi
ve büyük muharebe gibi önemli devlet meselelerin görüşülmesi için toplanılıyordu. Her ne kadar kurultaylarda savaş başlatma gibi ciddi kararlar alınsa da, bazen aylarca süren bu kurultaylar zaman zaman bayram havasında geçiyordu.


#65

SORU:

Altın Orda'dan günümüze kalan yarlıklarda geçen memuriyetlerin adları nelerdir?


CEVAP:

Altın Orda’dan günümüze kalan yarlıklarda aşağıdaki memuriyetlerin adı geçmektedir: ulus, tümen vs. bey ve oğlanları, tarhan sahibi kimseler, bazergânlar, sapançi ve ortakçiler, kadı, müftü, müderris, şeyh, muhtesib, yarguçi, daruga, baskak, elçi-keleçi, bitikçi, tamgacı, tartanakçı, bukaul, yul araçı, yamçı, köprücü, anbarçi, karaul, ulakçi, yasakçı, kuşçu, barsçı, avcı vs.


#66

SORU:

Saray-Batu'nun zaman içinde Saray-Berke adına dönüşmesinin sebebi nedir?


CEVAP:

Dönemin kaynaklarında SarayBatu şehrinin yanı sıra SarayBerke ve Saray el-Cedid adları da zikredilmektedir. Muhtemelen Saray-Batu zamanla Saray-Berke adını almıştır. Bunun nedeni de büyük ihtimalle bu şehrin asıl manası ile şehre dönüşmesinin Berke zamanına denk gelmesidir.


#67

SORU:

Altın Orda'da ortak teşkilatı nedir?


CEVAP:

Uygurlardan benimsenen ortak teşkilatı, bir tür ticaret şirketi olup, devlet hazinesinden düşük faizle kredi almış ve özellikle
büyük çapta ve uluslar arası ticaret ile meşgul olmuştur. Ayrıca bu teşkilat, birçok yükümlülük ve vergiden muaf tutulmuş ve
diğer yerli tüccar zümreleri içinde ayrıcalıklı bir yere sahip olmuştur. Böylece ticaret, devletin kontrolü altına alınmış ve desteklenmiştir.


#68

SORU:

Altın Orda'nın mirasçılarından Kazan Hanlığı'nın şanssızlığı nedir?


CEVAP:

Kazan Hanlığı’nın şansızlığı, Altın Orda’nın parçalanmasıyla güçlenmeye başlayan Rus knezliklerinin Moskova etrafında birleşmeleri ve Kazan Hanlığı da dâhil olmak üzere komşularına karşı yayılmacı politika izlemeye başlamalarıdır. Nitekim Kazan
Hanlığı’nın tarihi, Ruslarla yapılan savaşlarla geçti. İki ülke arasında toplam 14 savaş yaşandı.


#69

SORU:

Kazan Hanlığı'nda gelişmiş zanaatlar nelerdir?


CEVAP:

Kazan’da demircilik, kuyumculuk, çömlekçilik, tekstilcilik, ormancılık, marangozluk, dericilik vs. zanaatları çok gelişmişti. Silah
zanaatçıları, toplar da dâhil olmak üzere her türlü silahı yapmışlardır. Yine epigrafik kalıntılar, taş oymacılığının da gelişmiş olduğunu göstermektedir.


#70

SORU:

Kazan'da kurultaylarda neler konuşulurdu?


CEVAP:

Han, hanın eşleri ve oğulları, ruhaniler, karaçibeyleri, devletin yönetimindeki yüksek rütbeli kimselerin katılımıyla toplanan kurultaylarda, aynen diğer hanlıklarda gibi devleti ilgilendiren önemli meseleler konuşuluyor, savaş ilanı ile barış tesisi gibi konular gündeme geliyor, han seçimi ve azli yapılıyordu.


#71

SORU:

Suyurgal nedir?


CEVAP:

Suyurgal terimi, Moğolca suyurgamak mastarından türemiş ve “bağış”, “teşvik”, “mükâfat” vs. anlamına gelmektedir. Suyurgal,
Ortaçağ’da bir askere veya subaya savaşta hizmeti karşılığında verilen ve ona gelir getiren, miras bırakılabilen toprak, timar
anlamında kullanılmıştır.


#72

SORU:

Tarhan nedir?


CEVAP:

Arap gezgini İbn Battuta Hacı Tarhan adını şöyle açıklamaktadır: “Tarhan onların kullandığı manada “vergiden muaf olan yer” demektir. Şehrin adını almasından önce bir Türk hacı bu civarda yerleşti, sonra sultan bu yerleri vergiden muaf kıldı.”


#73

SORU:

Bulat Han nasıl Rus tahtına çıkmıştır?


CEVAP:

Rus Ortodoks Kilisesi’nin de onayını alan Semön 1574-76 yılları olmak üzere iki sene Rus tahtında kaldı. IV. İvan bir taraftan ülke içerisinde reformlar gerçekleştirirken, diğer taraftan da İsveç ile yaptığı Livonya savaşlarında (1558-1583) zor duruma düştü. İV. İvan ülke içindeki boyar ve yerel knezlerin muhalefetini bastırmak ve merkezî yapıyı güçlendirmek için opriçnina politikasını (1565-1572) başlattı. Ancak bütün bunların yeterli olmadığı ve bir hükümdarın iktidarının aynen Cengiz Han İmparatorluğu’nda olduğu kadar güçlü olması gerektiğini düşündüğünden dolayı Rus tahtına gerçek bir Cengizoğlunu çıkarttı.


#74

SORU:

Sibir Tatarları'nın inançları çoğunlukla ne yöndedir?


CEVAP:

Başta Rus yıllıkları olmak üzere kaynaklarda buradaki halk, “Tatar”, “Sibir Halkı”, “Sibir Tatarı” olarak adlandırılmaktadır. Sibir
Tatarlarının Müslüman olduklarına atfen Rus kaynaklarında onlar için “kâfir Tatar” terimi de kullanıldı. Nitekim İslamiyet, bölgede daha Altın Orda hükümdarı Özbek Han zamanında yayılmaya başladı.


#75

SORU:

Devlet Berdi Hacı'dan ne istemiştir?


CEVAP:

Gıyaseddin Han sülalesindeki çocuklar, Giray kabilesinden Devlet Berdi adlı bir atabek tarafından yetiştiriliyordu. Gıyaseddin Han’ın oğlu olduğunda Devlet Berdi yeni Hac’dan dönmüştü. Bundan dolayı Gıyaseddin, oğluna Hacı adını verdi. Daha sonra Devlet Berdi, Hacı’dan Giray adının devam ettirilmesi için tahta çıkacak herkesin Giray adını almasını istedi ve çoğunlukla da buna
uyuldu.


#76

SORU:

Altın Orda Devleti’nin adı nereden gelmektedir?


CEVAP:

“Yurt”, “han yurdu”, “saray yurdu” anlamına gelen “orda” kelimesi 1290’larda ortaya çıkmıştır. Bizim alıştığımız “Altın Orda” tabiri ise ilk kez 1564 yılı civarında yazılmış olan Kazan Kroniği’nde geçmektedir. Bu tabirin ortaya çıkması altın ve kıymetli kumaşlarla süslü olan hanın karargâhıyla ilgilidir. XIV. yüzyıl seyyahı İbn Battuta, hanın karargâhını şöyle anlatmaktadır: “Özbek Han, süslenmiş olağanüstü bir “altın otağ”da oturur. Otağ, altın yapraklarla kaplı ağaç çubuklarından yapılmıştır. Ortasında ayakları gümüş, üstü değerli taşlarla süslü bir taht mevcuttu.” Yine Altın Orda için “Ak Orda” terimi de kullanılmıştır.


#77

SORU:

Altın Orda Devleti altın dönemini hangi han döneminde yaşamıştır?


CEVAP:

Özbek Han (1312-1341) gençken tahta çıksa da onun döneminde Altın Orda, adına yakışır bir şekilde “altın dönemi”ni yaşadı. Onun zamanında bütün ülkede İslamiyet yayıldı, imar işleri hız kazandı. Bununla birlikte gerek İslamiyet’in yayılmasından önce, gerekse de sonrasında hanlar, bütün dinlere karşı müsamahalı davrandı, Rus din adamlarını bütün yükümlülüklerden muaf tuttular. Rus Kilisesi’ne böyle imtiyazlar kendi hükümdarları tarafından dahi verilmemiştir ki, birçok Rus araştırmacı, Altın Orda döneminde Rus Kilisesi’nin tarihinin en rahat dönemini yaşadığı konusunda hemfikirdirler.


#78

SORU:

Darugalık nedir?


CEVAP:

Altın Orda’da en gelişmiş müesseselerin başında darugalık ve yam teşkilatı gelmektedir. Vergilerin toplanmasını teminen Altın Orda’nın hâkim olduğu bütün topraklarda darugalık adı verilen yeni bir teşkilat kurulmuş ve bu teşkilatın başına “darugalar” getirilmiştir. Vergilerin toplanması ve asayişin muhafazasından darugalar sorumluydu. İdarî işlere pek karışmasalar da darugalar başta Rus knezleri olmak üzere Altın Orda’ya tâbi bölge ve ülke yöneticilerini kontrol altında tutmuşlardır. Yine nüfus sayımı, ele geçirilen bölgelerdeki halktan birlik oluşturma, posta işlerini düzenleme ve toplanan vergiyi hana götürme de darugaların görevleri arasındaydı. Darugaların emrinde birer askerî birlik bulunuyordu. Rus knezleri itaat etmez, vergiyi ödemez ya da hanın emrine uymaz ise, darugalar icra organı olarak birliği ile birlikte şehre girme ve knez ile halkı cezalandırma yetkisine sahipti.