ORTAÇAĞ FELSEFESİ II Dersi FARABİ soru cevapları:

Toplam 51 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Farabi’nin hayatının çocukluk yılları hakkında kısaca
bilgi veriniz?


CEVAP:

Tam adı Ebû Nasr Muhammed b. Muhammed
el-Fârâbî et-Türkî (871/72-950) olan filozof,
Türkistan’ın Fârâb şehri yakınlarındaki Vesiç’te
doğmuştur. Babasının Vesiç Kalesi kumandanı olduğu
dışında ailesi hakkında bilgi bulunmayan Fârâbî,
dönemin önemli bir eğitim ve kültür merkezi
konumundaki Fârâb’da iyi bir eğitim görmüş
olabileceği tahmin edilmektedir.


#2

SORU:

Farabi’nin hayatının yetişkinlik yılları hakkında kısaca
bilgi veriniz?


CEVAP:

Doğmuş olduğu topraklarda bir süre kadılık
(yargıçlık) yaptığı anlaşılan filozof, bilinmeyen bir
tarihte mesleğinden ve memleketinden ayrılarak
hayatı boyunca sürdüreceği bir akademik seyahate
çıkmıştır. Önce Buhara, Semerkant, Merv ve Belh
gibi önemli ilim ve kültür merkezlerinde bulunan
Fârâbî’nin kırklı yaşlarının başında Bağdat’a vardığı
tahmin edilmektedir. Burada bir yandan ünlü dil
bilgini İbnü’s-Serrâc’dan Arapçanın inceliklerini
öğrenirken diğer yandan da ona mantık dersleri
verdiği biliniyor.
Yirmi yıla yaklaşan uzun bir süre kaldığı Bağdat’ta
Nestûrî bir Hıristiyan olan mütercim ve yorumcu
Ebû Bişr Matta b. Yûnus’tan mantık, Harranlı
Yuhannâ b. Haylân’dan da felsefi ilimler alanında
istifade etmiştir. Ayrıca eserlerinin çoğunu da
kaleme aldığı Bağdat’ta meydana gelen karışıklıklar
Fârâbî’nin 941 veya 942 yılında buradan ayrılıp
Dımaşk’a, oradan da Halep’e gitmesine yol açmıştır.
Yaşının bir hayli ilerlediği 948’de Mısır’a yaptığı
kısa seyahatin ardından Dımaşk’a dönen filozof,
Aralık 950’de seksen yıllık ömrünü burada
tamamlamıştır.


#3

SORU:

Farabi’nin fiziksel özellikleri ve özel hayatı hakkında
bilgi veriniz?


CEVAP:

Fârâbî’nin kısa boylu, köse sakallı, zayıf
nahif bir bünyeye sahip olduğu ve yaşadığı sürece
hep Orta Asya Türk kıyafeti giydiğini belirtir. Hiç
evlenmeyen, mala mülke değer vermeyen, şöhret ve
gösterişten nefret eden filozofun, ruh ve ahlak
temizliğini her şeyin üstünde tutan bir kişiliği vardı.
Fırsat buldukça su kıyılarında ve bağlık bahçelik
yerlerde gezinir, öğrencileriyle buralarda
buluşurdu.


#4

SORU:

Farabi’ye göre gerçeğe ulaşmak için neler
yapılmalıdır?


CEVAP:

Filozofa göre gerçeğe ulaşabilmek için

  • Her şeyden önce haz ve şehvet duygusunu yenerek ahlakını düzeltmek,
  • Sağlam bir iradeye sahip olabilmek için zihnî melekelerini geliştirip güçlendirmek,
  • Hırs derecesinde bir istekle sürekli çalışmak,
  • Başlıca meşguliyet alanının ilim olması gerekir.

#5

SORU:

Farabi’nin felsefe hakkındaki görüşü nedir?


CEVAP:

Felsefeyi varlık olarak varlığın bilgisi ve her
şeyi kuşatan tümel (küllî) bir ilim olarak gören
filozofun, geometri ve mantık temelinde fizikten
metafiziğe yükselen determinist ve gayeci sisteminde
maddî ve manevî, organik ve inorganik her varlık
türünün konum ve işlevi bellidir.


#6

SORU:

Farabi’nin felsefeci hakkındaki görüşü nedir?


CEVAP:

Fârâbî’ye göre, felsefe yapan kimsenin nihaî
amacı kendi ahlakını düzeltmek, hatta bununla da
yetinmeyip yakın çevresi ve top- lumun da ahlaken
iyileşmesine katkıda bulunmak olmalıdır.


#7

SORU:

Farabi’nin başlıca eserleri nelerdir?


CEVAP:
  • Eşatun’un Kanunlarının Özeti,
  • Felsefenin Temel ilkeleri,
  • Eşattun ile Aristotteles’in Görüşlerinin Uzlaştırılması,
  • İlimlerin Sayımı, ideal Devlettin Yurttaşlarının Görüşlerinin ilkeleri,
  • Felsefe Öğreniminden Önce Bilinmesi Gereken Konular,
  • Siyaset Felsefesine Dair Görüşler,
  • Mutluluk Yoluna Yöneltme,
  • Mutluluğun Kazanılması,
  • Giriş/Îsâgûcî,
  • Mantığa Başlangıç/Et-Tavtıe ül’l-mantık,
  • Beş Bölüm/el-Fusûlü’l-hamse,
  • Astroloji Hakkında Doğru ve Yanlış Bilgiler,
  • Aklın Anlamları

#8

SORU:

Farabi’ye göre varlığın sıralaması nasıldır?


CEVAP:

Fârâbî varlığı, en yetkin olandan yetkinliğin en alt
düzeyinde bulunana doğru inen bir sıradüzeni içinde
yorumlar. Buna göre en üstte en mükemmel olan
“ilk Sebep” (Tanrı) en altta ise “ilk madde” (heyûlâ)
bulunmaktadır. İlk sebepten sonra filozofun
“ikinciler” (es- sevânî) ve “maddeden ayrık
akıllar” (el-ukûlü’l-müfârıka) adını verdiği,
ayrıca ruhanîler ve melekler mertebesinde gördüğü akıllar gelir ki sayıları dokuz gökküresinin (felek)
sayısına denk düşer. Varlıklarını Tanrı’dan alan
bu dokuz akıl hem gökkürelerinin hem de üçüncü
varlık mertebesini oluşturan “faal akıl”ın varlık
sebebi olmaktadır. Dördüncü varlık düzeyinde
“neşs” bulunmakta olup gök cisimle rinde dairevî
hareketi; insan, hayvan ve bitkilerde ise her türlü
biyolojik, fizyolojik ve psikolojik aktiviteyi ifade
eder. Beşinci düzeyde yer alan “suret” (form) ile
altıncı varlık mertebesini oluşturan “madde” yalın
(basit) birer varlık olmakla birlikte yetkinlikten
uzak olup birbirinden ayrı olarak bulunamazlar.


#9

SORU:

Farabi’ye göre zorunlu varlık ne anlama gelmektedir?


CEVAP:

Zorunlu varlık var olması ve varlığını devam
ettirmesi için hiçbir sebebe muhtaç olmayandır. Bir an için
onun var olmadığı varsayılacak olsa bu durum mantıkî
imkânsızlığa yol açar; yani onun yokluğu düşünülemez.
Özü gereği (bizâtihî) var olan ve yokluğu düşünülemeyen
bu varlık Tanrı’dır.


#10

SORU:

Farabi’ye göre zorunsuz varlık ne anlama
gelmektedir?


CEVAP:

Zorunsuz varlık sebepli, yani varlığını bir
başkasından alan varlık olup yok sayılması, mantık
bakımından herhangi bir çıkmaza yol açmaz. Çünkü o, bir
sebebe bağlı olarak varlık kazanmıştır; yani hem var hem
de yok olabilir. Şu halde Tanrı’dan başka bütün varlıklar
zorunsuz varlıklar kategorisine girmektedir.


#11

SORU:

Farabi’nin hangi sözleri kendisinin zorunlu ve
zorunsuz varlıklardan bahsettiğini göstermektedir?


CEVAP:

“Hiçbir şekilde kuvve halinden söz
edilemeyen”, “Var olmaması hiçbir şekilde
düşünülemeyen”, “Cevheri ve özüyle varolan”,
“Varlığı ezelî ve ebedî olan” şeklindeki ifadeleri,
onun zorunlu/zorunluluk-zorunsuz/zorunsuzluk
(vâcib-müm- kin/vücûb-imkân) ikiliğini çağrıştıran
yaklaşımını göstermektedir. Ayrıca Fârâbî’nin “...
her var olan öncelikle karşıt durumdaki pek çok
şeye bölünür; bunlardan birisi, kuvve ve şil
[ayırımıdır]. Bilfiil olan zorunlu (zarûrî),
bilkuvve olan zorunsuz (mümkin); yahut
zorunsuz olan bilkuvvenin, zorunlu da bilgilin
kapsamındadır. ...” şeklindeki açıklaması da bu
çerçevede değerlendirilebilir.


#12

SORU:

Farabi’nin kozmik akıllar teorisi ile tanrıyı
açıklama gerekçelerini açıklayınız?


CEVAP:
  • Mutlak Bir olan Allah’ın bu çokluk âlemini doğrudan yarattığının kabul edilmesi, O’nun zâtında da birçokluk bulunduğunu çağrıştıracağı için “tevhid ilkesi”yle bağdaşmaz; kaldı ki “birden ancak bir çıkar”.
  • Yaratmanın “sonradan”lığından söz edilmesiyle gündeme gelen zaman kavramına bağlı olarak Allah’ın âlemi yaratma-dan önceki iradesiyle sonraki iradesinin aynı mı, yoksa farklı mı olduğu; âlemi yaratmadan önce âtıl durumda mı bulunduğu ... vb. şeklinde paradokslar ortaya çık- maktadır.
  • Âlemin sonradan yaratıldığı inancı karşısında, Allah’ın onu daha ön- ce veya daha sonra yaratmasını engelleyen yahut “sonra” denilen anda yaratmasını gerektiren bir başka irade ve gücün mü bulunduğu sorulabilir.
  • Ayrıca “sonradan” ve “doğrudan” yaratmanın kabulü, âlemdeki kötülüğün, mutlak iyi olan Allah’a isnadı anlamına gelir.

Fârâbî, bu gibi sakıncaları bertaraf edebilmek amacıyla sudûr teorisini temellendirmek, böylece âlemi hiyerarşik bir düzen içinde yorumlamak istemiştir.


#13

SORU:

Farabi’nin ilimleri tasniflendirdiği eserlerinin isimleri
nelerdir?


CEVAP:
  • Mutluluğun Kazanılması (Tahsîlü’ssa’âde), Mutluluk Yoluna Yöneltme (ettTenbîh alâ sebîli’s-sa’âde)
  • Mantığa Başlangıç (et-Tavtı’e)
  • İlimlerin Sayımı (ihsâ’ü’l-ulûm)

#14

SORU:

Farabi’nin İlimlerin Sayımı kitabında yer
alan beş fasılı anlatınız?


CEVAP:
  • Birinci fasılda dil ilmi ve buna bağlı olarak dil (lügat), kelime bilgisi (sarf), cümle bilgisi (nahiv), yazı, okuma ve şiir ele alınır. Mantık ilmine ayrılmıştır.
  • İkinci fasılda bu ilmin gerekliliği, faydaları ve yöntem oluşu, konusu ve bölümleri (kategoriler, önermeler, kıyas, ispat, cedel, safsata, şiir, hitabet), eğitim ve öğretimdeki önemi gibi hususlar üzerinde durulmuştur.
  • Üçüncü fasıl matematik ilimlere (aritmetik, geometri, astronomi, mûsikî, mekanik, kaldıraçlar) ayrılır.
  • Dördüncü fasılda felsefi ilimler fizik (fizik, gökyüzü ve dünya, oluş ve bozuluş, meteoroloji, basit cisimler, arazlar ve edilgiler, zooloji, botanik, psikoloji, mineraloji, antropoloji) ve metafizik (ontoloji, kanıtların ilkeleri, cisimsiz varlıklar) alt başlıkları altında sergilenir.
  • Beşinci fasılda ise medenî ilimler olarak ahlak ve siyaset ile fıkıh ve kelâm ilimleri tanıtılır.

#15

SORU:

Farabi’ye göre mantık ne anlama gelmektedir?


CEVAP:

Fârâbî’ye göre mantık “hata ihtimali olan her
konuda akıl gücünü destekleyerek doğruya yönelten
ve akılla elde edilen tüm bilgilerde hatadan
korunmayı öğreten bir disiplindir”. Mantık disiplini
adını “akıl gücü”, “zihinde oluşan kavram birikimi”
ve “bunların dil ile ifade edilmesi” şeklinde üç
anlamı bulunan “nutk” kelimesinden almıştır ve iki
işlevi bulunmaktadır: Aklı (a) hem kavram üretme ve
düşünme sürecinde, (b) hem de söz ve söylem
aşamasında hataya düşmekten koruyup doğru olana
yöneltmek.


#16

SORU:

Farabîye göre kıyasa dayalı olmayan ilimler
nelerdir?


CEVAP:

Kıyasa dayalı olmayanlar tıp, tarım,
marangozluk ve inşaatçılık gibi teorik bilgi
üretmekten çok uygulamaya yönelik olan ilim ve
sanatlardır.


#17

SORU:

Farabîye göre kıyasa dayalı olan ilimler nelerdir?


CEVAP:

Kıyasa dayalı olanlar ise ilk defa Fârâbî’nin
“Beş Sanat” adı altında değerlendirdiği felsefe,
cedel, safsata, hitabet ve şiir sanatıdır.


#18

SORU:

Farabi’ye göre kıyasın işlevleri nelerdir?


CEVAP:
  • Bir başkasına hitap etmede ve
  • Varlıkların birbirleriyle olan ilişkilerine dair sonuç çıkarmada kendini gösteren iki ayrı işlevi sözkonusudur.

#19

SORU:

Farabi’ye göre beş sanatın özellikleri nelerdir?


CEVAP:
  • “Burhan” (kanıtlama/ispat) adıyla da anılan “felsefi söylem”, kanıtlanmış önermelere dayanır ve kesin/güvenilir (yakîn) bilgiye ulaştırır.
  • Diyalektik (cedelî) söylemden beklenen, yaygın olarak bilinen ve genel kabul gören önermelere dayanarak üstünlük sağlamaktır.
  • Sofistik söylem, hayal ve kuruntu ürünü önermeler kullanarak muhatabı yanıltma amacına hizmet eder.
  • Retorik (hatâbî) söylemin hedefi kesinlik taşımayan önermelerle muhatabı ikna etmektir.
  • Şiirsel (poetik) söylem ile yapılmak istenen de bazı şeylerin duygu ve hayal dünyasında canlanmasını sağlamaktır.

#20

SORU:

Farabi’ye göre bilgi ne anlama gelmektedir?


CEVAP:

Fârâbî bilgi problemini nefis ve akıl
kavramları çerçevesinde temellendirmeye çalışır.
Ona göre düşünce ile varlık arasındaki bağlantı suret
üzerinden gerçekleşir. Tür düzeyinde belirlenmeyi
ifade eden suret bir bakıma tanımla aynı anlama
gelir; dolayısıyla bir varolanın zihindeki karşılığı da
suret olmaktadır.
Diğer taraftan tanım bağlamında ayırım (fasl) ve
yakın cinsin bilinmesine karşılık gelen suret, kıyasta
orta terime karşılık gelir. Fârâbî’ye göre suretin dış
dünyada ve zihinde olmak üzere iki tür varlığı söz
konusudur: Bunlardan ilki suretin cisimde
bulunuşudur; zaten cisim suret almış maddeden
ibarettir ve doğal varlık alanındaki her şeyin bir
sureti vardır. İkincisi ise duyuda, hayalde ve akılda
olmak üzere üç aşamada veya üç şekilde ortaya
çıkar. Duyu aşamasında doğrudan sözgelimi “şu
ağaç”, “şu at” ve “Ahmet” gibi tikel varlıkların sureti
algılanırken, hayal gücünde tam bir soyutlama
gerçekleşmez, fakat tikel nesneler bireysel özellikleri
ile değil türsel boyutları ile idrak edilirler. Son aşama
olan akılda ise suret tikel özelliklerden bütünüyle
arındırılmış yahut soyutlanmış bir tümel olarak
tasavvur edilir. Şu halde bilme, duyu ve hayal
gücünden geçerek akılda gerçekleşen bir soyutlama
işlemidir.


#21

SORU:

Psikolojik akıllar teorisi ne anlama gelmektedir?


CEVAP:

Psikolojik akıllar teorisi; Aristoteles’in güç-fiil
ayrımına dayanır. Ona göre güç halindeki bir şey
kendiliğinden fiil alanına çıkamayacağı için insan nefsinin
bir gücü olan edilgin akıl da kendiliğinden soyutlama
yapamaz ve bilgi üretemez. Dolayısıyla onu güç halinden
fiil alanına çıkaran sürekli fiil halindeki bir etken
bulunmalıdır.
Aristoteles’e göre, güç halindeki insan aklına dışarıdan
etki eden ve daima aktif durumda bulunan, etkin yahut
aktif akıldır.


#22

SORU:

Farabi’ye göre akıl ne anlama gelmektedir?


CEVAP:

Farabi’ye göre akıl öncelikle amelî ve nazarî
olmak üzere ikiye ayrılır. Amelî (pratik) akıl, insana
özgü her türlü dengeli davranışı ortaya koymada
etken olan akıldır. Filozofa göre denizcilik,
marangozluk, çiftçilik ve hekimlik gibi sanat ve
tekniklerle ilişkili insanî başarıların yanı sıra birey,
aile ve devlet yönetimini düzenleyen ahlak ve
siyasete ilişkin bilgi ve başarıları mümkün kılan da
amelî akıldır. Nazarî (teorik) akıl ise nefis
cevherinin gelişip olgunlaşarak akıl cevherine
dönüşmesinden ibaret olup insan iradesi ve yapıp
etmesinden bağımsız olan matematik, fizik ve
metafizik gibi teorik disiplinler ile bu alanlarda
kesin bilgi onun eseridir.
Özne-nesne ilişkisinde duyulardan gelip hayal
gücünde kısmen soyut hale gelen izlenimler nazarî
akıl tarafından üç aşamalı bir işlemden geçirilir ki
Fârâbî her aşamadaki bilgiyi akıl olarak adlandırır.
Bu aşamalardan ilki (a) “güç halindeki akıl”dır (elaklü’l-
heyûlânî, el-akl bi’l-kuvve). Bir bakıma
nefis veya nefsin bir cüzü ya da gücü olan bu akıl
varlığa ait suretleri soyutlayarak kavram haline
getirme gücüne sahiptir. Filozofun üzerine damga
basılmamış pürüzsüz muma benzettiği güç
halindeki akıl, faal aklın etkisi olmadan
kendiliğinden harekete geçip soyutlama yapamaz
ve bilgi üretemez.


#23

SORU:

Farabiye göre insanlar neden devlet oluşturmuşlardır?


CEVAP:
  • İnsanlar genel varlık planındaki düzenden esinlenerek kendi aralarında da böyle bir düzen kurmayı düşünmüş olabilirler ki bu “ontolojik teori” şeklinde adlandırılabilir.
  • İnsanoğlu kendi varlık yapısında kalp, beyin ve çeşitli işlevleri yerine getiren iç ve dış organların koordineli bir şekilde çalışmasından hareketle düzenli bir toplum yapısı ve devlet olarak örgütlenme fikrine ulaşmış olabilir. Fârabî’nin bu yaklaşımına “biyoorganik teori” denilebilir.
  • Doğası gereği doğuştan bir “medenî varlık” (toplumsal) olan insan, çok sayıda ve çeşitli ihtiyaçlarını gidermede tek başlarına yetersiz kalacaklarını görerek aralarındaki iş bölümü ve dayanışmanın en üst düzeyde gerçekleşebileceği bir örgütlenme gereğini duymuş olabilirler ki bunu da “fıtrat teorisi” şeklinde isimlendirmek mümkündür.
  • Sevgi ve adaletin insanların topluluk halinde yaşamaları bakımından vazgeçilmez iki değer olarak gören Fârâbî, doğal bir eğilimle mutluluğa yönelen insanın bu amacına ulaşmak için adaletin tam olarak gerçekleşmesi gerektiği, bunun da ancak devlet denen güçlü bir örgütlenmeyle sağlanabileceğini düşünmüş

#24

SORU:

İslam dünyasında Kindî’nin çalışmalarıyla başlayan felsefi düşünceyi problemleri, yöntemi ve terminolojisi ile bir sistem haline getiren ünlü Türk filozofu kimdir?


CEVAP:

İslam dünyasında Kindî’nin çalışmalarıyla başlayan felsefi düşünceyi problemleri, yöntemi ve terminolojisi ile bir sistem haline getiren ünlü Türk filozofu Farabi'dir.


#25

SORU:

Filozof Farabi'ye göre gerçeğe ulaşabilmek için neler yapmak gerekmektedir?


CEVAP:

Filozofa göre gerçeğe

ulaşabilmek için

(a) her şeyden önce haz ve şehvet duygusunu yenerek ahlakını düzeltmek,

(b) sağlam bir iradeye sahip olabilmek için zihnî melekelerini geliştirip güçlendirmek,

(c) hırs derecesinde bir istekle sürekli çalışmak,

(d) başlıca meşguliyet alanının

ilim olması gerekir.


#26

SORU:

Farabi'nin eserlerinden bazıları nelerdir?


CEVAP:

Farabi, geriye 43’ü günümüze ulaşan 100’e yakın eser bırakmış olup bunlardan bazıları şunlardır: Eflatun’un Kanunlarının Özeti, Felsefenin Temel İlkeleri, Efla­tun ile Aristoteles’in Görüşlerinin Uzlaştırılması, İlimlerin Sayımı, İdeal Devletin Yurttaşlarının Görüşlerinin İlkeleri, Felsefe Öğreniminden Önce Bilinmesi Gereken Konular, Siyaset Felsefesine Dair Görüşler, Mutluluk Yoluna Yöneltme, Mutluluğun Kazanılması, Giriş/Îsâgûcî, Mantığa Başlangıç/et-Tavtıe fi’ l-mantık, Beş Bölüm/el- Fusûlü’l-hamse, Astroloji Hakkında Doğru ve Yanlış Bilgiler, Aklın Anlamları.


#27

SORU:

Farabi varlığı nasıl yorumlamaktadır?


CEVAP:

Fârâbî varlığı, en yetkin olandan yetkinliğin en alt düzeyinde bulunana doğru inen bir sıradüzeni içinde yorumlar.


#28

SORU:

Zorunlu varlık nasıl tanımlanmaktadır?


CEVAP:

Zorunlu varlık var olması ve varlığını devam ettirmesi için hiçbir sebebe muhtaç olmayandır. Bir an için onun var olmadığı varsayılacak olsa bu durum mantıkî imkânsızlığa yol açar; yani onun yokluğu düşünülemez. Özü gereği (bizatihi) var olan ve yokluğu düşünülemeyen bu varlık Tanrı'dır


#29

SORU:

Zorunsuz varlık nedir?


CEVAP:

Zorunsuz varlık ise sebepli, yani varlığını bir başkasından alan varlık olup yok sayılması, mantık bakımından herhangi bir çıkmaza yol açmaz. Çünkü o, bir sebebe bağlı olarak varlık kazanmıştır; yani hem var hem de yok olabilir. Şu halde Tanrı'dan başka bütün varlıklar zorunsuz varlıklar kategorisine girmektedir.


#30

SORU:

Zorunsuz varlıklar ile Zorunlu Varlık yani Tanrı arasındaki ilişkiyi Fârâbî hangi teori ile açıklamaktadır?


CEVAP:

Zorunsuz varlıklar ile Zorunlu Varlık yani Tanrı arasındaki ilişkiyi Fârâbî “sudûr teorisi” ile açıklamaya çalışır.


#31

SORU:

Farabi'nin eserlerinde ilimler nasıl sınıflandırılır?


CEVAP:

Filozof bu eserinde ilim­leri beş ana başlık (fasıl) altında sınıflandırır: Birinci fasılda dil ilmi ve buna bağlı olarak dil (lügat), kelime bilgisi (sarf), cümle bilgisi (nahiv), yazı, okuma ve şiir ele alınır. Mantık ilmine ayrılmış olan ikinci fasılda bu ilmin gerekliliği, faydaları ve yöntem oluşu, konusu ve bölümleri (kategoriler, önermeler, kıyas, ispat, cedel,
safsata, şiir, hitabet), eğitim ve öğretimdeki önemi gibi hususlar üzerinde durul­muştur. Üçüncü fasıl matematik ilimlere (aritmetik, geometri, astronomi, mûsikî, mekanik, kaldıraçlar) ayrılırken, dördüncü fasılda felsefi ilimler fizik (fizik, gök­yüzü ve dünya, oluş ve bozuluş, meteoroloji, basit cisimler, arazlar ve edilgiler, zo­oloji, botanik, psikoloji, mineraloji, antropoloji) ve metafizik (ontoloji, kanıtların ilkeleri, cisimsiz varlıklar) alt başlıkları altında sergilenir. Beşinci fasılda ise medenî ilimler olarak ahlak ve siyaset ile fıkıh ve kelâm ilimleri tanıtılır.


#32

SORU:

Farabi daha önce görülmemiş bir şekilde mantığı ikiye nasıl ayırır?


CEVAP:

Farabi mantığı “kavramlar” (tasavvurât) ve “hükümler/önermeler” (tasdîkât) olmak üzere iki kısma ayırır. Bi­rinci kısım terimler ile tarifi meydana getiren temel unsurları, ikinci kısım ise önermeler, kıyas ve ispat şekillerini konu alır.


#33

SORU:

Farabi'ye göre mantık nedir?


CEVAP:

Fârâbî’ye göre mantık “hata ihtimali olan her konuda akıl gücünü destekleyerek doğruya yönelten ve akılla elde edilen tüm bilgilerde hatadan korunmayı öğreten bir disiplindir”.


#34

SORU:

Mantığın işlevleri nelerdir?


CEVAP:

Mantığın iki iş­levi bulunmaktadır:Aklı (a) hem kavram üretme ve düşünme sürecinde, (b) hem de söz ve söylem aşamasında hataya düşmekten koruyup doğru olana yöneltmek.


#35

SORU:

Farabi ''kıyas'la ilişkileri bakımından ilimleri hangi gruplara ayırır?


CEVAP:

Fârâbî, genel anlamda “mantık” özel olarak da “kıyas”la ilişkileri bakımından ilimleri “kıyasa dayalı olanlar” ve “kıyasa dayalı olmayanlar” şeklinde ikiye ayırır.


#36

SORU:

Farabi'ye göre kıyasa dayalı olmayan ilim ve sanatlar nelerdir?


CEVAP:

Kıyasa dayalı olmayanlar tıp, tarım, marangozluk ve inşaatçılık gibi teorik bilgi üretmekten çok uygulamaya yönelik olan ilim ve sanatlardır.


#37

SORU:

Beş sanattan biri olan diyalektik söylemden beklenen nedir?


CEVAP:

)Diyalektik (cedelî) söylemden bekle­nen, yaygın olarak bilinen ve genel kabul gören önermelere dayanarak üstünlük sağlamaktır.


#38

SORU:

Fârâbî, Organon kadrosundaki sekiz kitabı,  hangi yönlerine göre üç kısım halinde değerlendirir?


CEVAP:

Fârâbî, Organon kadrosundaki sekiz kitabı, içerikleri ve birbirleriyle olan ilişki­leri bakımından üç kısım halinde değerlendirir.


#39

SORU:

Farabi'nin dikkat çeken özelliklerinden biri nedir?


CEVAP:

 Fârâbınin dikkat çeken yaklaşımlarından biri de onun matematik (ilmü’t-teâlîm), fizik (el-ilmü’t- tabî’î), metafizik (el-ilmü’l-ilâhî) ve siyaseti (el-ilmü’l-medenî) beş sanattan biri olan felsefi söylem kapsamında değerlendirmesidir.


#40

SORU:

Bilgi nedir?


CEVAP:

Bilgi, çeşitli aşamaları olan psikolojik bir süreç sonunda insan zihninde gerçekleşen bir olgudur.


#41

SORU:

Farabi bilgi problemini hangi kavramlar çerçevesinde şekillendirmeye çalışmıştır?


CEVAP:

Fârâbı bilgi problemini nefis ve akıl kavramları çerçevesinde temellendirmeye çalışır.


#42

SORU:

Farabi'ye göre düşünce ile var­lık arasındaki bağlantı nerede gerçekleşir?


CEVAP:

Fârâbı bilgi problemini nefis ve akıl kavramları çerçevesinde temellendirmeye çalışır. Ona göre düşünce ile var­lık arasındaki bağlantı suret üzerinden gerçekleşir.


#43

SORU:

 Aristoteles'e göre, güç halindeki insan aklına dışarıdan etki eden ve daima aktif durumda bulunan nedir?


CEVAP:

Aristoteles'e göre, güç halindeki insan aklına dışarıdan etki eden ve daima aktif durumda bulunan, etkin yahut aktif akıldır.


#44

SORU:

Farabi'ye göre suret nerelerde bulunmaktadır?


CEVAP:

Fârâbî’ye göre suretin dış dünyada ve zihinde olmak üzere iki tür varlığı söz konusudur: Bunlardan ilki suretin cisimde bulunuşudur; zaten cisim suret almış maddeden ibarettir ve doğal varlık alanındaki her şeyin bir sureti vardır. İkincisi ise duyuda, hayalde ve akılda olmak üzere üç aşamada veya üç şekilde ortaya çı­kar.


#45

SORU:

Muallim-i Evvelden sonra çeşitli şekillerde yorumlanan bu edilgin ve etkin akıl ayırımını, çeşitli eserlerinde bütün boyutlarıyla inceleyen düşünür kimdir?


CEVAP:

Muallim-i Evvelden sonra çeşitli şekillerde yorumlanan bu edilgin ve etkin akıl ayırımını, çeşitli eserlerinde bütün boyutlarıyla inceleyen düşünür, Muallim-i Sânı Fârâbî olmuştur.


#46

SORU:

Farabi'ye göre denizcilik, marangozluk, çiftçilik ve hekimlik gibi sanat ve tekniklerle ilişkili insanî başarıların yanı sıra birey, aile ve devlet yönetimini düzenleyen ahlak ve siyasete ilişkin bilgi ve başarıları mümkün kılan akıl hangi akıldır? 


CEVAP:

Filozofa göre denizcilik, marangozluk, çiftçilik ve hekimlik gibi sanat ve tekniklerle ilişkili insanî başarıların yanı sıra birey, aile ve devlet yönetimini düzenleyen ahlak ve siyasete ilişkin bilgi ve başarıları mümkün kılan da amelî akıldır.


#47

SORU:

Farabi'nin ''biyo-organik teori yaklaşımı nedir? 


CEVAP:

İnsanoğlu kendi varlık yapısında kalp, beyin ve çeşitli işlevleri yerine getiren iç ve dış organların koordineli bir şekilde çalışmasından hareketle düzenli bir toplum yapısı ve devlet olarak örgütlenme fikrine ulaşmış olabilir. Fârabî’nin bu yaklaşımına “biyo-organik teori” denilebilir.


#48

SORU:

Sevgi ve adaletin insanların topluluk halinde yaşamaları bakımından vazgeçilmez iki değer olarak gören Fârâbî, doğal bir eğilimle mutluluğa yönelen insanın bu amacına ulaşmak için ne olması gerektiğini düşünmektedir?


CEVAP:

Sevgi ve adaletin insanların topluluk halinde yaşamaları bakımından vazgeçilmez iki değer olarak gören Fârâbî, doğal bir eğilimle mutluluğa yönelen insanın bu amacına ulaşmak için adaletin tam olarak gerçekleşmesi gerektiği, bu­nun da ancak devlet denen güçlü bir örgütlenmeyle sağlanabileceğini düşünmüş olabilir.


#49

SORU:

Farabi insan topluluklarını neye göre ayırmıştır?


CEVAP:

 Buna göre insan topluluklarını (el-ictimâ’âtul-insâniyye) önce “yetkin” (kâmile) ve “yetkin olmayan” (gayrü’l- kâmile) diye ikiye ayıran filozof, yetkin yahut gelişmiş olanları küçük (şehir), orta (devlet) ve büyük (birleşik devletler); yetkin olmayan yahut az gelişmiş olanların da ev, sokak, mahalle ve köy şeklinde sınıflandırır.


#50

SORU:

Erdemli devletin işleyişi insan vücudunun işleyişinden asıl ayrılmaktadır?


CEVAP:

Bir bedeni oluşturan kalp ve diğer organların görevlerini doğal bir işleyişle yapmalarına karşılık dev­leti oluşturan kurum ve kuruluşlar yükümlülüklerini bir sıradüzeni içinde kendi iradeleriyle ve sorumluluk bilinci içinde yerine getirmek durumundadırlar. Bu noktada devlet mekanizmasının baş düzenleyicisi olarak devlet başkanının du­rumu büyük önemi kazanmaktadır.


#51

SORU:

Fârâbî’ye göre erdemli devletin başkanında bulunması gereken temel nitelikler nelerdir?


CEVAP:

Fârâbî’ye göre erdemli devletin başkanında bulunması gereken on iki temel nitelik şunlardır: (a) Eksiksiz ve sağlıklı bir fizikî yapı, (b) kendisine söylenen her şeyi doğru anlayıp sağlıklı değerlendirme yetene­ği, (c) keskin zekâ ve aylayış, (d) güçlü hafıza, (e) düşüncelerini açık ve anlaşılır bir üslûpla ifade edebilme yeteneği, (f) öğrenme ve öğretmeyi sevme, bu uğurda her zorluğu göğüsleme iradesi, (g) yeme-içme, oyun-eğlence, mal-mülk, cinsel ilişki gibi geçici ve kaba hazlara düşkün olmama, (h) doğruluk ve dürüstlüğü sevip ya­landan ve yalancıdan nefret etme, (ı) haksızlık ve zulümden nefret eden ve adaleti gerçekleştirme tutkusuyla davranan bir kişilik, (i) insanlık onuruna düşkün olma, (k) yapılması gerekeni uygulama azim, kararlılık ve cesareti ile (l) gönül zenginliği ve tok gözlülük.