OSMANLI DİPLOMASİSİ Dersi Yenileşme Dönemi Osmanlı Diplomasisi: Karlofça’dan Nizam-ı Cedid’e (1699-1792) soru cevapları:
Toplam 20 Soru & Cevap#1
SORU:
Osmanlı Devleti'nin ilk ve en büyük toprak kayıplarını verdiği antlaşma hangisidir?
CEVAP: Osmanlı Devleti tarihinin ilk ve en büyük toprak kayıplarını verdiği Karlofça Antlaşması'dır.
Osmanlı Devleti tarihinin ilk ve en büyük toprak kayıplarını verdiği Karlofça Antlaşması'dır.
#2
SORU: Osmanlı Devleti tarihinin ilk ve en büyük toprak kayıplarını verdiği Karlofça Antlaşması sonrası uğradığı bunalımdan kurtulma gayreti içerisine girdi. Devlet kurumlarının ve toplumsal yapının değiştirilmesi ihtiyacı, belirgin bir şekilde, devlet erkânı tarafından da kabul görmeye başlamıştı. Bu değişimin ilk emaresi nedir?
Osmanlı Devleti tarihinin ilk ve en büyük toprak kayıplarını verdiği Karlofça Antlaşması sonrası uğradığı bunalımdan kurtulma gayreti içerisine girdi. Devlet kurumlarının ve toplumsal yapının değiştirilmesi ihtiyacı, belirgin bir şekilde, devlet erkânı tarafından da kabul görmeye başlamıştı. Bu değişimin ilk emaresi nedir?
CEVAP: Bu değişimin ilk emaresi Karlofça’dan sonra askerî unsurlar kadar kalem ehlinin de devletin hem iç hem de dış politikalarının belirlenmesinde etkin olmasıdır.
Bu değişimin ilk emaresi Karlofça’dan sonra askerî unsurlar kadar kalem ehlinin de devletin hem iç hem de dış politikalarının belirlenmesinde etkin olmasıdır.
#3
SORU:
Karlofça sonrası Osmanlı'nın Avrupa'lı güçlerle savaş politikasında ne gibi değişiklikler meydana gelmiştir?
CEVAP: Karlofça sonrasında devletin ayrılmaz parçaları olan geniş toprakların kaybedilmesi, Osmanlıların maneviyatını menfi bir şekilde etkiledi. Bundan dolayı XVIII. yüzyılda Osmanlılar, barışın korunması doğrultusunda bir dış politikayı çok daha belirgin bir biçimde takip ettiler. “Dar-ül İslam - Dar-ül Harb” ayrımına dayanan ve Avrupalı güçlerle mutlak bir savaş durumunu içeren dış politika ilkeleri teoride değişmese de, artık, uygulamada bir savunma durumu hakim olmuş, aktif bir savaş durumu ve anlayışı geçerliliğini kaybetmiştir.
Karlofça sonrasında devletin ayrılmaz parçaları olan geniş toprakların kaybedilmesi, Osmanlıların maneviyatını menfi bir şekilde etkiledi. Bundan dolayı XVIII. yüzyılda Osmanlılar, barışın korunması doğrultusunda bir dış politikayı çok daha belirgin bir biçimde takip ettiler. “Dar-ül İslam - Dar-ül Harb” ayrımına dayanan ve Avrupalı güçlerle mutlak bir savaş durumunu içeren dış politika ilkeleri teoride değişmese de, artık, uygulamada bir savunma durumu hakim olmuş, aktif bir savaş durumu ve anlayışı geçerliliğini kaybetmiştir.
#4
SORU: Osmanlı tarihinde Avrupa tarzında ilk yenileşme hareketi ile birlikte diplomasi alanında Avrupa ile yakınlaşma hangi padişah döneminde başladı?
Osmanlı tarihinde Avrupa tarzında ilk yenileşme hareketi ile birlikte diplomasi alanında Avrupa ile yakınlaşma hangi padişah döneminde başladı?
CEVAP: Osmanlı devlet erkânı ve dönemin bazı aydınları, ilk kez Avrupalıların üstünlüğünün altında yatan sebepleri öğrenmek gerektiğini ve Avrupalıların askerî düzenleri ve silah teknolojilerinin benimsenmesiyle birlikte Batıdan gelen tehlikeye karşı gelinebileceğini düşünmekteydiler. Osmanlı tarihinde Avrupa tarzında ilk yenileşme hareketi ile birlikte diplomasi alanında Avrupa ile yakınlaşma III. Ahmed döneminde başladı.
Osmanlı devlet erkânı ve dönemin bazı aydınları, ilk kez Avrupalıların üstünlüğünün altında yatan sebepleri öğrenmek gerektiğini ve Avrupalıların askerî düzenleri ve silah teknolojilerinin benimsenmesiyle birlikte Batıdan gelen tehlikeye karşı gelinebileceğini düşünmekteydiler. Osmanlı tarihinde Avrupa tarzında ilk yenileşme hareketi ile birlikte diplomasi alanında Avrupa ile yakınlaşma III. Ahmed döneminde başladı.
#5
SORU: Rusya İstanbul Antlaşması’yla elde ettiği yerlerle yetinmeyip Avrupa'dan Osmanlı üzerine gidilmesi istedikten sonra olumlu cevap alamayınca nasıl bir politika izledi?
Rusya İstanbul Antlaşması’yla elde ettiği yerlerle yetinmeyip Avrupa'dan Osmanlı üzerine gidilmesi istedikten sonra olumlu cevap alamayınca nasıl bir politika izledi?
CEVAP: Rusya İstanbul Antlaşması’yla elde ettiği yerlerle yetinmeyip daha fazla toprak elde etmek için Avrupalı devletlerin, Osmanlılar üzerine gidilmesi gerektiğini söylemesine rağmen, İspanya Veraset Savaşları’nın arifesinde bu devletlerden olumlu hiçbir cevap alamamıştı. Bunun üzerine Rusya Osmanlılarla tek başına mücadele edemeyeceğini anladığından İsveç üzerine yürümenin kendi çıkarlarına uygun olduğunu gördü. Baltık’a açılmak isteyen, Rusya, Danimarka, Polonya-Saksonya, Avusturya ve Prusya İsveç’e karşı 1700-1721 arasında sürecek olan Büyük Kuzey Savaşı’nın liderliğini üstlendi.
Rusya İstanbul Antlaşması’yla elde ettiği yerlerle yetinmeyip daha fazla toprak elde etmek için Avrupalı devletlerin, Osmanlılar üzerine gidilmesi gerektiğini söylemesine rağmen, İspanya Veraset Savaşları’nın arifesinde bu devletlerden olumlu hiçbir cevap alamamıştı. Bunun üzerine Rusya Osmanlılarla tek başına mücadele edemeyeceğini anladığından İsveç üzerine yürümenin kendi çıkarlarına uygun olduğunu gördü. Baltık’a açılmak isteyen, Rusya, Danimarka, Polonya-Saksonya, Avusturya ve Prusya İsveç’e karşı 1700-1721 arasında sürecek olan Büyük Kuzey Savaşı’nın liderliğini üstlendi.
#6
SORU: Prut ile Ruslara karşı üstünlüğün sağlanmasından sonra, devlet erkanı tekrar dirilen fetih ruhu çerçevesinde nereyi almayı planlıyordu?
Prut ile Ruslara karşı üstünlüğün sağlanmasından sonra, devlet erkanı tekrar dirilen fetih ruhu çerçevesinde nereyi almayı planlıyordu?
CEVAP: Prut ile Ruslara karşı üstünlüğün sağlanması Osmanlıları kaybedilen toprakların tekrar kazanılacağına inandırdığı gibi, Osmanlılar Avrupalı devletlerle teke tek kaldığında üstünlük kurabilmekteydi. Tekrar dirilen fetih ruhu çerçevesinde, kaybedilen Mora’nın geri alınması amacıyla sıra Venediklilere gelmişti. Zengin Fenerli tüccar Rum aileleri ve Venedik baskısından yakınan Mora ve Ege adaları halkının şikâyetleri ile Babıâli’nin önemli gelir kaynaklarının sağlandığı bu bölgelere öncelik verilmesi gerekmekte olduğu önemli sayıdaki devlet erkânınca hâkim olan görüştü.
Prut ile Ruslara karşı üstünlüğün sağlanması Osmanlıları kaybedilen toprakların tekrar kazanılacağına inandırdığı gibi, Osmanlılar Avrupalı devletlerle teke tek kaldığında üstünlük kurabilmekteydi. Tekrar dirilen fetih ruhu çerçevesinde, kaybedilen Mora’nın geri alınması amacıyla sıra Venediklilere gelmişti. Zengin Fenerli tüccar Rum aileleri ve Venedik baskısından yakınan Mora ve Ege adaları halkının şikâyetleri ile Babıâli’nin önemli gelir kaynaklarının sağlandığı bu bölgelere öncelik verilmesi gerekmekte olduğu önemli sayıdaki devlet erkânınca hâkim olan görüştü.
#7
SORU:
Avusturya neden Venedik ile 15 Nisan 1716’da bir antlaşma yapmıştır?
CEVAP: III. Ahmed’in fütuhat girişimleri ve Karlofça sonrası hasımlarını birer birer yenmesi Avusturya’yı da korkutmuştur. Venedik’in güneydeki topraklarının alınmasında suskunluğunu bozmayan Avusturya, Osmanlıların Dalmaçya ve Hırvatistan taraflarına yönelmeleri üzerine Venedik ile 15 Nisan 1716’da antlaşma yaptı.
III. Ahmed’in fütuhat girişimleri ve Karlofça sonrası hasımlarını birer birer yenmesi Avusturya’yı da korkutmuştur. Venedik’in güneydeki topraklarının alınmasında suskunluğunu bozmayan Avusturya, Osmanlıların Dalmaçya ve Hırvatistan taraflarına yönelmeleri üzerine Venedik ile 15 Nisan 1716’da antlaşma yaptı.
#8
SORU: Damat İbrahim Paşa Pasarofça Antlaşması’nın imzalanmasını sağladıktan sonra I. Petro'ya nasıl bir güvence vermiştir?
Damat İbrahim Paşa Pasarofça Antlaşması’nın imzalanmasını sağladıktan sonra I. Petro'ya nasıl bir güvence vermiştir?
CEVAP: Damat İbrahim Paşa Pasarofça Antlaşması’nın imzalanmasını sağladıktan sonra kuzeyde Rus-İsveç savaşına karışmayacağına dair I. Petro’ya güvence verdi. Kırım Tatarlarının Lehistan topraklarına saldırmayacağına dair de Lehistan ve Avusturya ile antlaşmalar yaptı. Öte yandan Kırım Tatarlarını da Rusya ile savaşa yol açacak hareketlerde bulunmamaları için baskı altında tuttu.
Damat İbrahim Paşa Pasarofça Antlaşması’nın imzalanmasını sağladıktan sonra kuzeyde Rus-İsveç savaşına karışmayacağına dair I. Petro’ya güvence verdi. Kırım Tatarlarının Lehistan topraklarına saldırmayacağına dair de Lehistan ve Avusturya ile antlaşmalar yaptı. Öte yandan Kırım Tatarlarını da Rusya ile savaşa yol açacak hareketlerde bulunmamaları için baskı altında tuttu.
#9
SORU: Pasarofça sonrası Osmanlıların Batı sınırlarında yeni bir denge oluşturduğu kanaati hâkim oldu. Bunun üzerine Osmanlı politikası ne yönde değişti?
Pasarofça sonrası Osmanlıların Batı sınırlarında yeni bir denge oluşturduğu kanaati hâkim oldu. Bunun üzerine Osmanlı politikası ne yönde değişti?
CEVAP: Pasarofça sonrası Osmanlıların Batı sınırlarında yeni bir denge oluşturduğu kanaati hâkim oldu. Böylece, Babıâli Avrupa cephelerinde genişleme siyasetini bırakıp başta Avusturya, daha sonra Rusya’nın Osmanlılar aleyhine genişlemelerine set vuracak savunma tedbirleri almaya başlamıştı. Böylelikle Avrupa sınırlarını güvence altına aldı.
Pasarofça sonrası Osmanlıların Batı sınırlarında yeni bir denge oluşturduğu kanaati hâkim oldu. Böylece, Babıâli Avrupa cephelerinde genişleme siyasetini bırakıp başta Avusturya, daha sonra Rusya’nın Osmanlılar aleyhine genişlemelerine set vuracak savunma tedbirleri almaya başlamıştı. Böylelikle Avrupa sınırlarını güvence altına aldı.
#10
SORU: Avrupa’yı tanımanın Osmanlı dış politikası ve ticareti için önemli olduğuna inanan ve fiilen adımları atan ilk sadrazam kimdir?
Avrupa’yı tanımanın Osmanlı dış politikası ve ticareti için önemli olduğuna inanan ve fiilen adımları atan ilk sadrazam kimdir?
CEVAP: Damat İbrahim Paşa, Avrupa’yı tanımanın Osmanlı dış politikası ve ticareti için önemli olduğuna inanan ve fiilen adımları atan ilk sadrazamdı.
Damat İbrahim Paşa, Avrupa’yı tanımanın Osmanlı dış politikası ve ticareti için önemli olduğuna inanan ve fiilen adımları atan ilk sadrazamdı.
#11
SORU: Pasarofça sonrası Damat İbrahim Paşa sadaretinde eskiye nazaran dışarıya gönderilen elçilerin ve temsilcilerin sayıları ve icraatlarında artışlar görüldü. Bu ülkelere giden elçilerden Osmanlı Devleti’nin aydınlanmasında en tesirli raporu kim sunmuştur?
Pasarofça sonrası Damat İbrahim Paşa sadaretinde eskiye nazaran dışarıya gönderilen elçilerin ve temsilcilerin sayıları ve icraatlarında artışlar görüldü. Bu ülkelere giden elçilerden Osmanlı Devleti’nin aydınlanmasında en tesirli raporu kim sunmuştur?
CEVAP: XVIII. yüzyıl başlarından itibaren Osmanlılar Avrupalılar ile karşılıklı olarak çok yakından tanışır oldular. Pasarofça sonrası Damat İbrahim Paşa sadaretinde eskiye nazaran dışarıya gönderilen elçilerin ve temsilcilerin sayıları ve icraatlarında artışlar görüldü. Fransa, Avusturya, Lehistan ve Rusya’ya giden bu elçiler yalnızca diplomatik ve ticarî görüşmelerde değil Avrupa diplomasisi, kültürü, sanatı, sanayisi, tarımıyla birlikte askerî ve teknolojik gücü hakkında bilgi edinmeye ve bunları birer rapor halinde sunmaya başladılar. Bu ülkelere giden elçilerden Osmanlı Devleti’nin aydınlanmasında en tesirli rapor Paris’e (17201721) giden Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi’ninkidir.
XVIII. yüzyıl başlarından itibaren Osmanlılar Avrupalılar ile karşılıklı olarak çok yakından tanışır oldular. Pasarofça sonrası Damat İbrahim Paşa sadaretinde eskiye nazaran dışarıya gönderilen elçilerin ve temsilcilerin sayıları ve icraatlarında artışlar görüldü. Fransa, Avusturya, Lehistan ve Rusya’ya giden bu elçiler yalnızca diplomatik ve ticarî görüşmelerde değil Avrupa diplomasisi, kültürü, sanatı, sanayisi, tarımıyla birlikte askerî ve teknolojik gücü hakkında bilgi edinmeye ve bunları birer rapor halinde sunmaya başladılar. Bu ülkelere giden elçilerden Osmanlı Devleti’nin aydınlanmasında en tesirli rapor Paris’e (17201721) giden Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi’ninkidir.
#12
SORU: Yirmisekiz Çelebi Mehmed’in resmî görevi Fransa ile diplomatik ilişkileri geliştirmekti ama sadrazam ona ayrıca nasıl bir talimat vermişti?
Yirmisekiz Çelebi Mehmed’in resmî görevi Fransa ile diplomatik ilişkileri geliştirmekti ama sadrazam ona ayrıca nasıl bir talimat vermişti?
CEVAP: Yirmisekiz Çelebi Mehmed’in resmî görevi Fransa ile diplomatik ilişkileri geliştirmek gibi gözükse de, sadrazam, ona bayındırlık ve eğitim araçları konusunda da gereğince bilgi edinerek, uygulanabilir olanlarının yazıyla bildirilmesi talimatını vermişti. Özellikle bu sefaretname tesirini hızlı bir şekilde gösterip Osmanlı demir perdesindeki ilk ve en önemli gedik olarak anılacaktır.
Yirmisekiz Çelebi Mehmed’in resmî görevi Fransa ile diplomatik ilişkileri geliştirmek gibi gözükse de, sadrazam, ona bayındırlık ve eğitim araçları konusunda da gereğince bilgi edinerek, uygulanabilir olanlarının yazıyla bildirilmesi talimatını vermişti. Özellikle bu sefaretname tesirini hızlı bir şekilde gösterip Osmanlı demir perdesindeki ilk ve en önemli gedik olarak anılacaktır.
#13
SORU:
İkinci Belgrad Anlaşması neticesinde Ruslar hangi şartları kabul etmişlerdir?
CEVAP: Yapılan antlaşma neticesinde Ruslar, Azak’ı ve diğer işgal ettikleri bütün yerleri geri verip, Azak Denizi ve Karadeniz’de askerî ve ticarî gemi bulundurmayacaklardı. Kazak baskınlarının sona ermesine karşılık Kırım Tatarları da Rus toprakla rına akınlar düzenlemeyecektiler. Ruslar Osmanlı topraklarındaki Hıristiyanlığın kutsal yerlerini ziyaret edebilecekleri gibi ticaret de yapabileceklerdi ancak diğer yabancılara verilen imtiyazlarla tanınan vergi muafiyeti ve diğer tavizler onlara verilmeyecekti. Böylece Osmanlılar bu savaşta batı cephesinde olduğu kadar doğu cephesinde de kayıplarını yeniden elde etmiş olmaktaydı.
Yapılan antlaşma neticesinde Ruslar, Azak’ı ve diğer işgal ettikleri bütün yerleri geri verip, Azak Denizi ve Karadeniz’de askerî ve ticarî gemi bulundurmayacaklardı. Kazak baskınlarının sona ermesine karşılık Kırım Tatarları da Rus toprakla rına akınlar düzenlemeyecektiler. Ruslar Osmanlı topraklarındaki Hıristiyanlığın kutsal yerlerini ziyaret edebilecekleri gibi ticaret de yapabileceklerdi ancak diğer yabancılara verilen imtiyazlarla tanınan vergi muafiyeti ve diğer tavizler onlara verilmeyecekti. Böylece Osmanlılar bu savaşta batı cephesinde olduğu kadar doğu cephesinde de kayıplarını yeniden elde etmiş olmaktaydı.
#14
SORU: I. Mahmud’un hükümdarlığının dış politikadaki yanlışları neler olmuştur?
I. Mahmud’un hükümdarlığının dış politikadaki yanlışları neler olmuştur?
CEVAP: I. Mahmud’un hükümdarlığının dış politikadaki yanlışlarından ilki bütün Avrupa’yı tesiri altına alan Avusturya Veraset (17401748) ile Yedi Yıl Savaşı (1756-1763) sürecinde hiçbir siyasî, ticarî ve diplomatik kazanç elde etmeksizin Avusturya’ya güven vermesi; diğeri ise yine 1747’de İran’da Nadir Şah’ın öldürül mesiyle İran’ın yaklaşık olarak yarım yüzyıl içinde bulunduğu karışıklık dönemi sürecinin değerlendirilmemesidir.
I. Mahmud’un hükümdarlığının dış politikadaki yanlışlarından ilki bütün Avrupa’yı tesiri altına alan Avusturya Veraset (17401748) ile Yedi Yıl Savaşı (1756-1763) sürecinde hiçbir siyasî, ticarî ve diplomatik kazanç elde etmeksizin Avusturya’ya güven vermesi; diğeri ise yine 1747’de İran’da Nadir Şah’ın öldürül mesiyle İran’ın yaklaşık olarak yarım yüzyıl içinde bulunduğu karışıklık dönemi sürecinin değerlendirilmemesidir.
#15
SORU: I. Mahmud, III. Osman ve III. Mustafa dönemlerinde izlenilen barış devrinin uzun ve kesintisiz olmasının en önemli sebebi nedir?
I. Mahmud, III. Osman ve III. Mustafa dönemlerinde izlenilen barış devrinin uzun ve kesintisiz olmasının en önemli sebebi nedir?
CEVAP: Bu barış devrinin uzun ve kesintisiz olmasının nedenlerinden en önemlisi Osmanlı Devleti’nin ezeli ve en güçlü hasmı olan Avusturya’ya karşı Alman Protestan Prusya’nın orta ve doğu Avrupa üzerinde izlediği yayılmacı siyaset nedeni ile hem Avusturya hem de Rusya’nın meşgul edilmesidir.
Bu barış devrinin uzun ve kesintisiz olmasının nedenlerinden en önemlisi Osmanlı Devleti’nin ezeli ve en güçlü hasmı olan Avusturya’ya karşı Alman Protestan Prusya’nın orta ve doğu Avrupa üzerinde izlediği yayılmacı siyaset nedeni ile hem Avusturya hem de Rusya’nın meşgul edilmesidir.
#16
SORU: Koca Mehmed Ragıb Paşa’nın Yedi Yıl Savaşları’nda tarafsızlık siyasetini takip etmesinin en önemli nedeni neydi?
Koca Mehmed Ragıb Paşa’nın Yedi Yıl Savaşları’nda tarafsızlık siyasetini takip etmesinin en önemli nedeni neydi?
CEVAP: Sadrazamın Yedi Yıl Savaşları’nda tarafsızlık siyasetini takip etmesinin en önemli nedeni olarak artık klasik anlamda ittifaklar sisteminin çökmesi neticesinde Avrupa devletlerinin sık sık müttefik de ğiştirmesiyle bunlara güven duymamasıydı.
Sadrazamın Yedi Yıl Savaşları’nda tarafsızlık siyasetini takip etmesinin en önemli nedeni olarak artık klasik anlamda ittifaklar sisteminin çökmesi neticesinde Avrupa devletlerinin sık sık müttefik de ğiştirmesiyle bunlara güven duymamasıydı.
#17
SORU: 4 Ekim 1768’de Rusya’ya karşı başlatılan seferin sebepleri nelerdi?
4 Ekim 1768’de Rusya’ya karşı başlatılan seferin sebepleri nelerdi?
CEVAP: - II. Katerina gibi çok hırslı ve saldırgan bir liderin idaresi altında Rusya, Osmanlı toprakları üzerinde beslediği emelleri her ortamda giderek aleni bir biçimde ortaya atmaya başladı. Bundan dolayı Gürcistan’ın iç işlerine karışıp yerli halkı isyana kışkırttığı gibi, Balkan Ortodoks Hıristiyanları arasında da taraftar kazanmaya çalışmaktaydı.
- Diğer taraftan da antlaşmalara aykırı olarak hudut boylarında yeni kaleler ve istihkâmlar inşa edilip askerî yığınaklar yapılmaktaydı.
- Rusya’nın komşu devletlere karşı izlediği saldırgan ve yayılmacı siyaseti sonucunda Lehistan kralı III. August’ün ölümünden sonra II. Katerina’nın Stanislaw Poniatowsky’nin kral seçilmesini sağlaması üzerine Lehistan’da direnişler çıktı. Mart 1768’de Podolya da Bar’da toplanan Leh milliyetçileri bir direniş heyeti (konfederasyonu) adı altında teşkilatlanıp Osmanlı Devleti’nden himaye ve yardım istediler.
- Bu gelişmeye paralel olarak Kırım Hanı ve Fransızlar da Rusların yayılmacı politikaları karşısında Babıâli’nin Rusya’ya karşı harekete geçmesini arzulamaktaydılar.
- Aynı zamanda bazı devlet erkânı Osmanlı Devleti’nin izlediği pasif ve çekingen dış politikadan kurtulup tekrar 1739’da Avrupa’da elde edilen başarıların tekrarlanması için fırsat da kollamaktaydılar.
- Osmanlıların Rusya’nın Lehistan’dan çıkması isteğinin II. Katerina tarafından reddedilmesi üzerine artık Rusya’ya savaş açılması kaçınılmaz görünüp 4 Ekim 1768’de Lehistan’ı himaye maksadıyla Rusya’ya sefer başlatıldı.
- II. Katerina gibi çok hırslı ve saldırgan bir liderin idaresi altında Rusya, Osmanlı toprakları üzerinde beslediği emelleri her ortamda giderek aleni bir biçimde ortaya atmaya başladı. Bundan dolayı Gürcistan’ın iç işlerine karışıp yerli halkı isyana kışkırttığı gibi, Balkan Ortodoks Hıristiyanları arasında da taraftar kazanmaya çalışmaktaydı.
- Diğer taraftan da antlaşmalara aykırı olarak hudut boylarında yeni kaleler ve istihkâmlar inşa edilip askerî yığınaklar yapılmaktaydı.
- Rusya’nın komşu devletlere karşı izlediği saldırgan ve yayılmacı siyaseti sonucunda Lehistan kralı III. August’ün ölümünden sonra II. Katerina’nın Stanislaw Poniatowsky’nin kral seçilmesini sağlaması üzerine Lehistan’da direnişler çıktı. Mart 1768’de Podolya da Bar’da toplanan Leh milliyetçileri bir direniş heyeti (konfederasyonu) adı altında teşkilatlanıp Osmanlı Devleti’nden himaye ve yardım istediler.
- Bu gelişmeye paralel olarak Kırım Hanı ve Fransızlar da Rusların yayılmacı politikaları karşısında Babıâli’nin Rusya’ya karşı harekete geçmesini arzulamaktaydılar.
- Aynı zamanda bazı devlet erkânı Osmanlı Devleti’nin izlediği pasif ve çekingen dış politikadan kurtulup tekrar 1739’da Avrupa’da elde edilen başarıların tekrarlanması için fırsat da kollamaktaydılar.
- Osmanlıların Rusya’nın Lehistan’dan çıkması isteğinin II. Katerina tarafından reddedilmesi üzerine artık Rusya’ya savaş açılması kaçınılmaz görünüp 4 Ekim 1768’de Lehistan’ı himaye maksadıyla Rusya’ya sefer başlatıldı.
#18
SORU: Kasım l772’de Bükreş’te toplanan konferansta Osmanlı heyetlerinin barış görüşmelerinde sonuçsuz kalmasının en önemli nedeni nedir?
Kasım l772’de Bükreş’te toplanan konferansta Osmanlı heyetlerinin barış görüşmelerinde sonuçsuz kalmasının en önemli nedeni nedir?
CEVAP: Osmanlı heyetlerinin barış görüşmelerinde sonuçsuz kalmasının en önemli nedeni, İstanbul’ da bulunan savaş yanlısı grubun etkili kesimlerinden birini oluşturan ulema sınıfı mensuplarının olumsuz tavrıdır. Özellikle Müslümanların yaşadığı Kırım’ın terki konusu sert bir muhalefete sebep vermekteydi.
Osmanlı heyetlerinin barış görüşmelerinde sonuçsuz kalmasının en önemli nedeni, İstanbul’ da bulunan savaş yanlısı grubun etkili kesimlerinden birini oluşturan ulema sınıfı mensuplarının olumsuz tavrıdır. Özellikle Müslümanların yaşadığı Kırım’ın terki konusu sert bir muhalefete sebep vermekteydi.
#19
SORU: Avrupa’nın büyük güçlerine taviz verilmeden veya onlarla ortak hareket etmediği sürece isteklerine ulaşamayacağını bilen II. Katerina genel olarak ‘Yunan projesi’ adıyla bilinen emelini nasıl planlamıştı?
Avrupa’nın büyük güçlerine taviz verilmeden veya onlarla ortak hareket etmediği sürece isteklerine ulaşamayacağını bilen II. Katerina genel olarak ‘Yunan projesi’ adıyla bilinen emelini nasıl planlamıştı?
CEVAP: Avrupa’nın büyük güçlerine taviz verilmeden veya onlarla ortak hareket etmediği sürece isteklerine ulaşamayacağını bilen II. Katerina genel olarak ‘Yunan projesi’ adıyla bilinen emelini Osmanlı Devleti’nin bölüşülmesi ve eski Bizans’ın canlan dırılmasını hedef olarak belirlemişti.
Avrupa’nın büyük güçlerine taviz verilmeden veya onlarla ortak hareket etmediği sürece isteklerine ulaşamayacağını bilen II. Katerina genel olarak ‘Yunan projesi’ adıyla bilinen emelini Osmanlı Devleti’nin bölüşülmesi ve eski Bizans’ın canlan dırılmasını hedef olarak belirlemişti.
#20
SORU: Rusya Avusturya ittifakı Osmanlıların Avrupa’dan atılması ve topraklarının kendi aralarındaki dengeler gözetilerek paylaştırılması esasına dayanmaktaydı. Eflak ve Boğdan voyvodalıklarında Datça adında bağımsız Ortodoks bir devlet kurulacak ve ilk Prensi olarak da Potemkin’in atanması ile burada güçlü bir Rus tesiri garanti altına alınmış olunacaktı. Bu planın en önemli noktası neydi?
Rusya Avusturya ittifakı Osmanlıların Avrupa’dan atılması ve topraklarının kendi aralarındaki dengeler gözetilerek paylaştırılması esasına dayanmaktaydı. Eflak ve Boğdan voyvodalıklarında Datça adında bağımsız Ortodoks bir devlet kurulacak ve ilk Prensi olarak da Potemkin’in atanması ile burada güçlü bir Rus tesiri garanti altına alınmış olunacaktı. Bu planın en önemli noktası neydi?
CEVAP: Bu planın en önemli noktası İstanbul’un Trakya, Ma kedonya, Bulgaristan ve Kuzey Yunanistan’la birleştirilerek yeni bir Bizans İm paratorluğu kurulması, başkentin İstanbul olması ve İmparatorluğun II. Kateri na’nın torunu Konstantin’e verilmesidir.
Bu planın en önemli noktası İstanbul’un Trakya, Ma kedonya, Bulgaristan ve Kuzey Yunanistan’la birleştirilerek yeni bir Bizans İm paratorluğu kurulması, başkentin İstanbul olması ve İmparatorluğun II. Kateri na’nın torunu Konstantin’e verilmesidir.