SAĞLIK KURUMLARINDA İLETİŞİM Dersi HASTAYI TANIMA VE HASTALAR ARASI İLETİŞİM soru cevapları:

Toplam 68 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Sağlık kurumlarının temel görevi hangisidir?


CEVAP:

Sağlık kurumlarının temel görevi, hizmet ettiği insan gruplarına zamanında, yeterli ve kaliteli sağlık hizmeti sunmaktır.


#2

SORU:

Temel görevleri yerine getirmede sağlık görevlilerine katkı getirecek en önemli koşul hangisidir?


CEVAP:

Sağlık kurumlarında yerine getirilmiş olması gereken en temel koşul, bireyler arası iyi bir iletişimdir. Çok nitelikli hizmet verilen bir hastane de bile hastalara karşı iletişimde meydana getirecekleri en ufak aksaklık, sunacakları hizmetin değerini azaltacaktır.


#3

SORU:

Tıbbi uygulamanın özünü oluşturan etkenler nelerdir? 


CEVAP:

Tıbbi uygulamanın özünü doktor-hasta ilişkisi oluşturur. Tanıların yüzde 70’inin iyi bir doktor-hasta görüşmesi sonucunda konduğu kabul edilmektedir. Doktor ile hasta, tanı ve tedavi sürecini birlikte yürütmeli, kararları birlikte almalı ve uygulamasını birlikte yapmalıdır. Aslında bu süreçten doktor kadar hasta da sorumludur. Doktorlara yöneltilen şikâyetlerin önemli bir bölümünü doktorların klinik yetersizliklerinden değil, iletişimsizlik ya da yanlış iletişimle ilgili sorunlardan kaynaklanmaktadır.


#4

SORU:

Tıp Fakültelerinde öğrencilere “hastalık yoktur, hasta vardır” ifadesinin anlamı nedir?


CEVAP:

Bu ifadeyle aynı hastalığın farklı bireylerde farklı şekillerde kendini gösterebileceği ve hekimin tek bir hastalık senaryosuna takılıp kalmaması vurgulanır.


#5

SORU:

Yeni doğan dönemi bebek hastaların genel özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Bebeklik döneminin ilk 4 haftası “yeni doğan dönemi” olarak bilinir. Bu zaman diliminde bireyin bazı temel biyolojik değişimlerine şahit olunur. Bunlardan ilki göbek bağının düşmesidir. Yeni doğan dönemi içerisinde bebeğin gösterdiği diğer temel davranışların başında bazı reflekslerin ortaya çıkısı ve gelişmesi gelir. Bunlar emme, yakalama ve tutunma gibi çok temel hayati reflekslerdir.


#6

SORU:

Yeni doğan bebeklerle çalışan sağlık ekibinin dikkat etmesi gerekenler nelerdir?


CEVAP:

Anne baba bu dönemde telaşlıdır ve desteğe en fazla ihtiyaç duyduğu dönemdir. Fiziki koşulların anne babaların rahat edebilecekleri şekilde düzenlenmesi ilk koşuldur. Anne babaların bu dönemde, yorgun, bitkin, telaşlı olabilecekleri ve bu nedenle söz ve davranışlarının normal zamanlardaki gibi kontrol edemeyebilecekleri hesaba katılmalıdır.


#7

SORU:

Yeni doğan sonrası dönemi bebek hastaların genel özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Bebeğin 5 ve 52. haftalar arasındaki dönemidir. Her ne kadar ilk 4 haftalık süreçteki bağımlılık kadar olmasa da bebeğin anneye olan bağımlılığı devam eder. Bireye sunulan sağlık hizmetinde anne en temel ögedir. En önemli basamak başta anne olmak üzere tüm aile bireylerine rahat ve huzurlu bir çevre sağlamaktan geçer.


#8

SORU:

Yeni doğan sonrası bebek hastalarla çalışan sağlık ekibinin dikkat etmesi gerekenler nelerdir?


CEVAP:

Bu süreçte sağlık ekibi her ne kadar bebeğin tüm sağlık durumunu dikkatle irdelemek zorundaysa da aynı zorunluluğu anneye karşı da hissetmelidir. Örneğin lohusa dönemine has olabilen bazı fiziksel ve özellikle ruhsal değişimlerin bilincinde olmak kritik öneme sahiptir.


#9

SORU:

Çocukluk dönemi hastaların genel özellikleri nelerdir? 


CEVAP:

Bebeklik dönemi ile ergenlik çağı arasındaki süreç de birey çocuk olarak adlandırılır; yani yaşamın ikinci yılı ile ergenliğin sonu arası dönem çocukluk dönemidir. Ergenliğe giriş dönemi bireyler arası çok farklı zamanlara denk düşebilmekte hatta bu dönemin ortaya çıkısı üzerinde birçok ruhsal ve fiziksel etken rol oynamaktadır. Bebeklik dönemine göre çok daha az olsa da anneye ve aileye bağımlılığı belirli derecelerde devam etmektedir. Çocuklar hastalandıkları ya da yaralandıklarında çok fazla korku hissederler.


#10

SORU:

Çocukluk dönemi hastalarla çalışan sağlık ekibinin dikkat etmesi gerekenler nelerdir?


CEVAP:

Çocukların korkularını gidermek onlarla konuşmak önemlidir. Çocukların sevdiği nesne; oyuncak, biberon, battaniye, yastık vs. ile birlikte sağlık kurumlarına gelmeleri de yine güven duygularına seslenecektir. Eğer yapılacak uygulama ağrıya neden olacaksa bu çocuğa önceden söylenmeli, ağrının uzun sürmeyeceği ve yapılan işlemden sonra kendisini daha iyi hissedeceği ve bunun bir gereklilik olduğu çocukla konuşarak söylenmelidir. Çocukların mahremiyetine en az yetişkinler kadar önem vermek de bir gerekliliktir. Bu işi yapması için ebeveynlerden yardım istenebileceği gibi neden bu uygulamanın yapıldığı da çocuğa açıklanmalıdır.


#11

SORU:

Çocukluk sürecinin alt kısımları nelerdir?


CEVAP:

Göreceli olarak uzun bir dönemi kapsayan çocukluk süreci;

• “Özerklik dönemi”,

• “Oyun dönemi” ve

• “Okul çağı dönemi” olmak üzere üç alt kısma ayrılır.


#12

SORU:

Gençlik dönemi hastaların genel özellikleri nelerdir? 


CEVAP:

Bireyin ergenliğe girişi ile birlikte yaklaşık 1  dekat (on yıl) sürecek olan ergenlik-gençlik dönemi başlar. Bu süreç hem fiziksel hem de ruhsal birçok köklü değişimin izlendiği kritik bir dönemdir. Bu dönemde bireyin ergenliği için anahtar rol oynayan hormonal değişimler birtakım köklü fiziksel değişiklikleri beraberinde getirir. Periyodik düzenle gerçekleşen ve üreme için gerekli olan “ovum (yumurta)”un rahim içerisine bırakılması; yani ovulasyon süreci, meme gelişimi (telars) ve dış genital sistemde gerçekleşen değişimler (kıllanma vb.) genç kızlar için o zamana kadar karşılaşmadıkları başlı başına bir fiziksel değişimdir. Erkeklerdeki değişimin ana molekülü “testosteron”dur. Bu hormon dış genital sistem başta olmak üzere, kemikler, vücut kıllanması ve gırtlağın (larinks) yapısı üzerinde çok önemli değişikliklere sebebiyet verir. Ses kalınlaşır, bıyık- sakal oluşumu başlar ve boy uzar. Orantısız olan iskelet büyümesi bir dönem sakarlıklara neden olabilir. Gençler dönemin özelliği olarak alıngan ve kırılgan olabilirler, kendi fiziksel özelliklerine daha fazla önem verir ve takılırlar. Bu dönemde fiziksel değişimlerin yanında bazı psikolojik ve davranışsal değişimler de dikkati çeker.


#13

SORU:

Gençlik dönemi hastalarla çalışan sağlık ekibinin dikkat etmesi gerekenler nelerdir?


CEVAP:

Gençlerle iletişim kurarken sağlık profesyonellerinin gençlerin kendilerine has davranış ve tutumlarının farkında olduklarını belirtmesi, doğrudan onları muhatap almaları ve onların sorunlarını bizzat kendilerinden dinlemek yoluyla sohbetin merkezine gençleri koyarak iletişime devam edilmesi önem taşır. Gerektiğinde onların dilinden konuşarak hasta-sağlıkçı iletişimini sıcak ve sağlam bir temele dayandırmak gereklidir.


#14

SORU:

Orta yaş dönemi hastaların genel özellikleri nelerdir? 


CEVAP:

Yaşam döngüsü içinde kronolojik açıdan merkezî bir konumdaki orta yas dönemi, kişinin ergenliğini tamamlayıp yaşam döngüsü içerisine giriş yaptığı dönemdir. Biyolojik ve kronolojik açıdan bireyin ergenliğinin tamamlandığı “genç erişkinlik” ile “yaşlılık” arasındaki dönem olarak da tanımlanabilir. Bireyler pek çok sosyal baskıyı yoğun şekilde üzerlerinde hissetseler de bu döneme has en kayda değer değişim, popüler adıyla “orta yaş krizi” olarak bilinir.


#15

SORU:

Orta yaş dönemi hastalarla çalışan sağlık ekibinin dikkat etmesi gerekenler nelerdir?


CEVAP:

Sağlık ekibinin bu yaş grubu hastaların yaşamlarında en çok sorumluluk aldıkları ve uğraştıkları dönem olduğunu iyi bilmeleri, sabırla ve bilinçli bir biçimde yaklaşmaları, bireyler arası güvenin sağlanmasını ve tedavi sürecinin başarılı olmasını sağlayacaktır.


#16

SORU:

Yaşlılık Dönemi hastaların genel özellikleri nelerdir? 


CEVAP:

Kültürel farklılıklar olsa da genelde yaşlılık başlangıç yaşı 65 olarak kabul edilir. Fiziksel olarak ciddi bir durağanlığı yaşadığı, birçok sağlık probleminin görünmeye başlandığı zorlu bir dönemeçtir. Yaşlılıkta psikolojik anlamda da bireyler ve hatta cinsiyetler arası farklılıklar göze çarpar. Evli olan bir yaşlı bireyin geleceğe dair umutlarının ve bakış açısının, bekâr olana göre çok daha olumlu ve umut dolu olduğu gözlenir. Yaşlılarda ortaya çıkan kronik hastalıkların başında kalp- damar hastalıkları ve romatizmal hastalıklar gelir. Öğrenme ve hatırlama güçlüğü, depresyon ve anksiyete (kaygı bozukluğu) sıkça karşılaşılan bilişsel ve ruhsal problemlerin başında gelir. Bireyin hem sağlık hem de sosyal açıdan ciddi derecede sıkıntı yaşamasına sebebiyet veren “bunama (demans)” durumudur.


#17

SORU:

Yaşlılık dönemi hastalarla çalışan sağlık ekibinin dikkat etmesi gerekenler nelerdir?


CEVAP:

Yaşlı hastalarla iletişim kurarken sizi anlayamayacağı düşüncesiyle yaklaşmamak hele de bir çocukla konuşur gibi konuşmamak yerinde olacaktır. Bu kişiler manevi açıdan daha hassas ve kırılgan olabilirler. Onlara bağırmadan ama duyabilecekleri şekilde konuşulmalıdır. Sorular sakin ve anlaşılır bir biçimde sorulmalıdır. Kas yapıları zayıf olacağı için ani ve hızlı hareketler yaptırılmamalıdır. Eşinin ya da bir yakınının da görüşme sırasında hazır bulunması ve bu kişilerin de bilgilendirilmesinde yarar vardır.


#18

SORU:

Kadın ve erkeklerin kalıcı hastalıklarının olduğunu öğrendiklerinde bu durumu değerlendirme biçimlerindeki cinsiyete özgü farklılıklar nasıl açıklanabilir?


CEVAP:

Erkek ve kadınlar söylenen aynı verileri farklı şekilde kurarlar. Erkek hasta hastalığının kalıcı olduğunu öğrendiğinde ilk aklına gelen “Ben ne olacağım, işim ne olacak?” gibi sorularken kadınların ilk düşüncesi “Çocuklarım ne olacak, ailem ne olacak?” türündeki duygusal ve fedakârlık bağlantıları içeren sorulardır.


#19

SORU:

Hekimin verdiği mesajın hasta tarafından farklı değerlendirilmesinde algı kapasitesi ve duygu durumun rolü nedir?


CEVAP:

İletişim sinyalleri her insanın sahip olduğu fiziksel kapasite ve becerileri ile birlikte; cinsiyet, yaş, eğitim, bilgi birikimi, deneyim, algılama kapasitesi, duygu durumu, kültürel seviye, sosyal konum, dünyayı algılayış tarzı, beklentileri ve diğer unsurlar gibi filtrelerden geçerek yorumlanır. Aynı durum ya da mesaj karşısında herkesin farklı tepkiler verebilmesinin nedeni de budur. Ölüm, iyileşmeme, işini kaybetme, aileden uzak kalma, çocuklarını görememe gibi son derece ağır duyguların baskısından olan hastada hekimin vereceği mesajın değerlendirilmesi farklı olacaktır. Aşırı korku, heyecan, stres altında da mantıklı düşünme süreçleri bu duyguların gölgesinde kalacaktır.


#20

SORU:

Düşünce hatası nedir?


CEVAP:

Duruma ve somut şartlara uygunlukları sorgulanmaksızın kabul edilen varsayım ve düşüncelerdir. Bu hatalar özellikle kişinin sıkıntılı olduğu zamanlarda akla gelir ve ilk anda mantıklı görünür. Olumsuz duygularla bağlantılı olan düşünce hataları, duygu durumunu değiştirir. Her insan duygu durumunu, düşünceleriyle kendisi yaratır. Örneğin, insanlar depresyondayken yanlı ve olumsuz yorumlar yapar.


#21

SORU:

Hastaların yaptıkları düşünce hataları nelerdir? 


CEVAP:

Hastaların yaptığı düşünce hataları belki de saymakla bitmez. Ancak doktorların yaptığı hatalardan da söz edilebilir. Örneğin aşırı genellemeler yapmak (Bu ilacı içmezsen ölürsün, meme kanseri, önemli ölüm sebebidir), kişiselleştirme yapmak (Kendine bakmadın, bu hastalığa yakalandın), hastanın tıp terminolojisinden anlamayacağını sanmak, aşırı olumsuz ve katı yorumlarda bulunmak hastaları yıkabilmekte ve depresyona girmelerine neden olabilmektedir. Doktorun iletişimdeki başarısı hastayı anlamasına, hastanın ise doktorun anlattıklarını kavramasına bağlıdır. Rahatsızlık veren duygulardan kurtulmak için o duygularla ilgili düşünceleri değiştirmek gerekir. Mantıklı olmayan düşüncelerden uzak duran kimse endişe ve gerginlikten de kurtulmuş olur.


#22

SORU:

Sağlık personelinin kültürel farklılıklara dikkat etmelerini gerektiren nedenler nelerdir?


CEVAP:

Sağlık personeli, farklı anlayış ve tutumlara dikkat etmeli, onlara karşı sergilenecek davranışları belirlerken kültürel farklılıkları göz önünde bulundurmalıdırlar. Temel öneri, hasta ve yakınlarının sosyokültürel düzeyi neyse ona göre hitap etmek ve ona göre davranış sergilemektir. Hekim ile hasta arasındaki görüşmenin başarısı büyük oranda bu ortak dile de bağlıdır. Farklı kültür, farklı çevre, inanç ve değerler sisteminden gelen hasta ve yakınlarıyla görüşmede bulunacak sağlık personelinin bu unsurları göz önüne alarak onların inanç, görüş, endişe ve tıbbi karşılamadan beklentilerine dikkat etmelidir.


#23

SORU:

Hamile hastaların genel özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Hamilelik dönemi kadının yaşam döngüsünde çok özel bir yere sahiptir ve başta yakın akrabalar olmak üzere gebe bireyin tüm çevresini kapsayan eşsiz bir süreçtir. Hamile bireyler bu özel dönemde en yakınlarının ve çevrenin desteğini bekler ve bazı anlarda da bu desteğe muhtaçtırlar. Örneğin riskli bir gebelik yaşamakta olan hamile bir bireyin erken doğum tehdidi yaşaması bu destek beklentisinin zirve yaptığı en somut örneklerdendir. Yaklaşık 9 ay 2 haftalık bu sürecin her anı hem anne hem de yeni birey adına çeşitli sağlık sorunları için yüksek risk taşır. Dolayısıyla gebeler normal koşullarda dahi rutin sağlık kontrolü adına düzenli olarak sağlık kuruluşlarına başvurmaktadırlar.


#24

SORU:

Hamile (gebe) hastalarla çalışan sağlık ekibinin dikkat etmesi gerekenler nelerdir?


CEVAP:

Hamilelerin beklenti ve hassasiyetleri konusunda donanım sahibi bir sağlık ekibi, başta gebe ve karnındaki bebeği olmak üzere tüm gebe yakınlarına karşı sergilenen tutumun ve kurulan iletişimin sorunsuz olmasını sağlayacaktır. Bu beklenti ve hassasiyetlerin en başında hamile bireyin başta bebeği ve kendisinin sağlığı için tehdit oluşturmayacak fiziki koşulların sağlanmasıdır. Buna paralel olarak hamile bireyler sağlık hizmeti aldıkları sağlık personellerinin bilgi ve becerilerinin en üst düzeyde olduğundan emin olmak isterler. Dolayısıyla iki kat daha fazla hissetmek istedikleri en temel duygu güvendir. Bunun tersi durumda yasayacakları duygu ise kaygı ve daha sonra panik şeklinde tanımlanabilir.


#25

SORU:

Lohusa hastalarla çalışan sağlık ekibinin dikkat etmesi gerekenler nelerdir?


CEVAP:

Lohusalık dönemi, gebelik sürecinde olduğu gibi annenin ve yeni doğanın belirli bir düzenle ve defalarca sağlık kuruluşlarına başvurmak zorunda olduğu bir süreçtir. Sağlık alanında hizmet veren bizler çeşitli yönlerimizle bu özel hasta gruplarına karşı donanımlı ve hazır bir duruş sergilemeliyiz. Sağlık kuruluşlarının fiziki koşullarını da bu özel dönemin ihtiyaçlarını ve mahremiyetini gözeterek şekillendirmeliyiz. Muayene odasının güvenliğinin ve oda içerisinde yer alan mahrem alanların sağlanmış olması çok önemli hususlardır. Müdahale sırasında hemşire ya da başka bir sağlık personelinin hekimle birlikte odada olup olmaması konusunda bile hastanın onayı alınmalıdır.


#26

SORU:

Sosyal çevre hasta-sağlık ekibi ilişkisini ne şekilde etkilemektedir?


CEVAP:

Sosyal farklılıkların getireceği anlaşmazlıkların önüne geçebilmede sağlık çalışanlarına büyük görevler düşer. Böylesi bir farklılığın yaratacağı çıkmazı bertaraf etmek adına hastaların içinde bulunduğu sosyal çevreyi iyi tahlil etmeli ve gereğinde onların dilinden konuşabilmelidir. Bu, kurulacak olan ilişkinin samimi ve güvene dayalı olmasını sağlayacak ve tedavinin sağlıklı bir şekilde sunulmasına neden olacaktır.


#27

SORU:

Meslekler sunulan sağlık hizmetlerinde farklılıklara neden olur mu?


CEVAP:

Bireyler (hastalar) arasındaki mesleki vb. diğer farklılıklar, sunulan hizmetin kalitesinde değil hastaların beklentileri bakımından farklılık yaratır.


#28

SORU:

Hastaların kişilik özellikleri kaç grupta toplanır?


CEVAP:

Hastalar sosyal tarzlarına göre dört alana ayrılır:

• Analitik,

• Yönlendirici,

• Dışavurumcu,

• Sevecen.


#29

SORU:

Yönlendirici hastaların özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Görev odaklıdır ve kontrol etmeyi sever. Hızlı yanıt verir, hızlı karar alır. Ne yapacağına hızla karar verir ve yapar. Hemen ve doğrudan hareketi tercih eder. Aksiyon insanıdır. Onlarla konuşmalar genellikle projeleri ve en son neler yaptıkları üzerinedir. Daha güvenli sonuçları en kısa zamanda almayı sever. İlişkilerinde taktikçi değildir. Şimdiye ve geleceğe odaklanır. Geçmişte ne olduğu ve geleneksel yollarla pek ilgilenmezler. Ayrıntılar ve gecikmeler onu huzursuz eder. Genellikle kendilerine benzer özellikler taşıyan hekimleri tercih ederler. Güçlü, hızlı, kendinden emin ses tonu, “hadi yapalım” yaklaşımını sever. Çok iyi göz teması kurar. Çoğunlukla karşıdakinin ne kadar atak, becerikli olduğunu anlamaya çalışır. Genellikle kendilerine benzer özellikler taşıyan hekimleri tercih ederler. Güçlü, hızlı, kendinden emin ses tonu, “hadi yapalım” yaklaşımını sever. Çok iyi göz teması kurar. Çoğunlukla karşıdakinin ne kadar atak, becerikli olduğunu anlamaya çalışır.


#30

SORU:

Analitik hasta özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Analitik hasta da görev odaklıdır. Ancak yönlendirici hastaya göre daha az atılgandır, hatta bazen biraz edilgendir. Yalnız çalışmayı, yürümeyi tercih eder. Yavaş yanıt verir. Yönteme önem verir ve tam doğrulukla çalışır. Bulmaca yapmayı ve çözmeyi, detayları ve eksiksiz ölçmeyi sever. Dünyayı daha mantıklı algılar, daha az duygusaldır. İlişkiler öncelikli değildir. Geçmişe odakladır. Gelenekleri sever. Bu hastalar genellikle bilgi almaktan hoşlanır. Kural ve standartları önemser ve bunlara uyarlar. Başkalarının da uymasını isterler. Her şeyin düzenli ve yerli yerinde olmasını isterler. Genellikle dikkatlerin üzerlerinde olmasından, kalabalıkta öne çıkmaktan hoşlanmazlar. Diğer üç tarza göre daha içe kapanıktırlar. Genellikle Internet’te araştırma yapmış, hatta çıktı alarak onları da doktoruna getirmiş olabilirler.


#31

SORU:

Analitik hastalarla çalışan sağlık ekibinin dikkat etmesi gerekenler nelerdir?


CEVAP:

Onlarla çalışırken bir gündem hazırlamak, onlara harita ve zaman çizelgesi vermek, ayrıntıları konuşmak, düzenli ve temiz olmak, yeterli kaynak göstermek, konunun her iki tarafını da açıklamak, onun getirdiği bilgileri dikkate almak tavsiye edilebilir.


#32

SORU:

Sevecen hasta özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Sevecen hasta ilişki odaklıdır, gruba ait olmaktan hoşlanır ama mutlaka lider olmak istemez. Çoğunlukla arkadaşları ya da aileleri ile sarılıdır. Çok iyi iletişim kurar ve çoğunlukla duygularına göre davranır. Konuşurken ve hareket ederken pek acele etmez, yavaş yanıt verir. Karşısındakini memnun etmeye çalışır. Sevecen, sadık, destekleyici, empatiktir. Başkalarının ihtiyaç ve endişelerini hisseder. İnsanlarla ilgili sezgileri mükemmeldir. Çevresini mutlu etmeyi ister ve sevdiklerini sıkıntıya sokmaktan uzak durur. Stres altındayken açıkça ya da gizliden hafif bir şekilde ağlayabilir. Memnuniyetsizliğini içine atıp saklar. Ancak bu durum zamanla öfkeli duyguların birikmesine neden olur ve daha sonra dramatik patlama yaşanabilir.


#33

SORU:

Sevecen hastalarla çalışan sağlık ekibinin dikkat etmesi gerekenler nelerdir?


CEVAP:

Onlarla konuşurken “düşünmek” yerine “hissetmek” sözcüğünü kullanmak, gerçek endişeyi bulmaya çalışmak, şikayetlerinden utanıyorlarsa gizledikleri bir şeyler olabileceğini bilmek, açık uçlu sorular sormak, ilişkiye önem vermek, memnuniyeti dile getirmek, duyguları saygı sınırları içinde seslendirmek tavsiye edilebilir.


#34

SORU:

Dışavurumcu hasta özellikleri nelerdir?


CEVAP:

İlişki odaklıdır, grup içinde öne çıkmaktan, ilgi odağı olmaktan ve konuşmaktan hoşlanır. Tanınma, özel olma, statü düşkünüdür. Hızlı ve kendine özgü tepkiler verir. Sözlü iletişimi sever, esprili ve yaratıcıdır. Dışadönük ve eğlencelidir. Genel geçer şeyleri ve rutini sevmez. Heyecanlı ve atılgandır. Bir soru sorulduğunda standart bir yanıt vermez; büyük ihtimalle farklı, zekice ve komik bir yanıt verir. Motive eder, takipçidir. Geleceğe odaklıdır, öngörülüdür. Çatışma hâlinde saldırgandır, sesini çok yükseltir, büyük hareketler yapar. Ancak yönlendirici hastaya benzeyen bu tepkileri onun gibi düşündüklerini değil, hissettiklerini söylemesiyle farklıdır. Onlarla ilişki kurarken mutlaka adını, soyadını ve varsa unvanlarını söylemek tavsiye edilir. Bu hastalar en son moda prosedürlerin uygulanmasını isterler, ilk konuştuğunuzda kabul ederler ama gidip analitik olan arkadaşlarıyla konuştuklarında işler değişebilir, randevuyu iptal edebilirler.


#35

SORU:

Dışavurumcu hastalarla çalışan sağlık ekibinin dikkat etmesi gerekenler nelerdir?


CEVAP:

Onlarla ilişki kurarken mizaha yakın durmak, onlarla birlikte gülmek önemlidir. Bol miktarda yüz ifadesi ve jestler yapılabilir. Bu hastalar dikkatin tamamen kendilerinde olduğunu, kendilerini tanıdığınızı ve önemsediğinizi ve farklı bir birey olarak saygı gördüklerini bilmek isterler. Zamanlama konusunda sorunludurlar, randevularına geç kalabilirler, bu yüzden randevusu hatırlatılabilir. Görselleri severler. Rutinlerini oluşturmamalarına yardımcı olunabilir. Bölümlere ayrılmış ilaç kapları tavsiye edilebilir. Günde bir kez alınan ilaçlar reçete edilebilir.


#36

SORU:

Bir sağlık kuruluşuna başvuran hasta profilleri nelerdir?


CEVAP:

Bir sağlık kuruluşuna başvuran başlıca hasta profilleri (tiplerinin) şöyle sıralanabilir:

• Panik hasta,

• Kaderci hasta,

• Kabullenmeyen hasta,

• Hastalık hastası,

• Bilgiç hasta.


#37

SORU:

Panik hasta özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Bu tip hastanın geçmişinde kötü bir örnek vardır. Bu örnek çok yakını ya da komşusu da olabilir. Bazen okudukları bir haber ya da izledikleri bir televizyon programı da onları etkileyebilir. Onların yaşadığı bir rahatsızlığı kendisiyle ilişkilendirerek panik içinde doktora başvurabilir. Bu hastayı tanıya inandırmak da sağlıklı olduklarına ikna etmek de zordur. Çünkü çoğu zaman hasta olduklarına emindirler. Ancak nedense hiçbir hekim tanı koyamaz. Görüşmenin henüz başında sorunlarının “psikolojik “ olmadığını belirterek söze girmeleri hiç de nadir değildir. Bu hastaları şüphelendikleri şey ne ise o konuda muayene edip tüm araştırmaları o konuya yönelik yapmalı ve sonunda “müjdeli haberi” onunla aynı sevinci paylaşarak ve korkulacak bir şey olmadığını ifade ederek vermek önemlidir. Müjdeli ve kesin ifadelere dayanan haber bu tür hastaları rahatlatacaktır.


#38

SORU:

Kaderci hasta özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Kaderci hasta grubu sıkça karşılaşılan bir hasta profilidir. Bu hastalar için meydana gelecek durum (hastalık) ve sonuçlar, ne olursa olsun kabullenilmiştir ve yapılabilecek pek bir şey yoktur. Ne olacaksa kaderin sınırları içerisinde olup bitecektir. Hatta kimileri hayatlarında hiç doktora gitmemiş, tek bir ağrı kesici ilaç bile almamıştır. Çoğu zaman hekimlerin söylediklerine pek kulak asmazlar. Bunun yanında kaderci hastalar arasında şifa arayan ve doktorun her söylediğini harfiyen uygulayan hastalar da bulunmaktadır. Sağlık ekibi bu tür hastalarla pek sorun yaşamazlar ancak en önemli görevlerinden biri bu hastaları mevcut olanak ve bilgiler ışığında onları en faydalı sonuçlar elde edilecek şekilde yönlendirmektir.


#39

SORU:

Kabullenmeyen hasta özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Bu hastalar sağlık sorunlarından kendilerini sorumlu tutarlar. Kendilerine iyi bakarlarsa hastalanmayacaklarına inanırlar. Düzenli spor yapar, beslenmelerine dikkat ederler. Bu hasta grubu için bir tanı koymak ve hastayı tanıya ikna etmek oldukça zordur. Sürekli soru sorarak tedaviyi sorgular. Genellikle kültürlü ve hayata bağlı kişilerdir. Bir an önce iyileşip sağlıklarına kavuşmak isterler. İlaç açıklamalarını satır satır okur ve doktoru ile tartışırlar. Alternatif tıbba meraklıdırlar. Bu hasta grubu için dikkat edilmesi gereken en önemli noktalar, sabırlı olmak, anlayışlı davranmak, mevcut sağlık problemi ne ise o konuda samimi ve destekleyici bir yol izleyerek hastaya gerekli açıklamaları eksiksiz ve anlaşılır bir dilde yapmaktır.


#40

SORU:

Hastalık hastası nedir?


CEVAP:

Tıp literatüründe “hipokondriazis” olarak adlandırılan ve kişinin bünyesinde bir rahatsızlık olduğu konusunda ısrar eden hasta profili gündelik hayatta “hastalık hastası” olarak bilinir.


#41

SORU:

Hastalık hastalarının sağlık yardımı alma tutumları nasıl açıklanabilir?


CEVAP:

Bu hasta grubuna mensup kişiler neredeyse 5-6 ayrı sağlık kuruluşunda defalarca tetkik edilmiş, ancak hiçbir sonuca ulaşılamamıştır. Bu kişiler sağlıkla ilgili medyada ne duyar ya da okurlarsa aynı hastalığın kendilerinde de olduğuna inanma eğilimindedirler. Bu profildeki hastaların “panik ya da evhamlı” hastalardan ayırt etmedeki en temel özellik, hastalık hastası kişilerin eldeki somut bilgiler ve bulgularla dahi ikna edilmelerindeki zorluktur. Nedenleri belirsiz pek çok şikâyetleri vardır. Ellerinde sayısız tahlil ve röntgen filmi ile dolaşmaları şaşırtıcı değildir. Kimilerinin oldukça düzenli sağlık dosyaları bulunur. Hâlsizlik, yorgunluk ya da iştahsızlık şikâyetleri arasındadır. Bu hastaları ruhen tatmin etmek doktorun tercihi ve sabrına bağlıdır. Hastaya hak verilmeli, onun istediği tanı kendi ağzından alınmalıdır. Onunla iletişim sağlanabilirse artık her şikâyetlerinde sizi arayacaklardır.


#42

SORU:

Bilgiç hasta özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Sayıları çok olmasa da bu kişiler “zor hasta” grubundadır. Her sağlık haberini okur, her tıbbi gelişmeyi yakından takip ederler. Etraflarındakilere doktor gibi tavsiyede bulunurlar. Hatta doktorların başkaları için koydukları teşhisleri kritik eder, kendi teşhislerinin daha doğru olduğunu söylerler. Ancak ona yakın bir tanı konulursa ikna olmaya yaklaşırlar. Çözümü de kendileri üretmeye çalışırlar.


#43

SORU:

Hastalar arası iletişim ve dayanışma gruplarının amacı nedir?


CEVAP:

Hasta ve hasta yakınları arası iletişim hastalık sürecinin olumlu ilerlemesine neden olabilmektedir. Bu noktada hastalar ve yakınları arası iletişimin öneminden ve dayanışma gruplarından bahsetmek bu bilinci sağlıklı oluşturmak ve etkili kullanmak adına faydalı olacaktır.


#44

SORU:

Hastalar arası dayanışma grupları hangileridir?


CEVAP:

Hastalar arası dayanışma grupları;

• Kanser dayanışma grupları,

• Kronik hastalarda dayanışma grupları,

• Menopoz dayanışma grupları ve

• İnfertilite (kısırlık) dayanışma gruplarıdır.


#45

SORU:

Kanser dayanışma grupları kısaca nasıl açıklanabilir? 


CEVAP:

ABD’de başarıyla uygulanan fakat ülkemizde değeri yeni anlaşılan kanser dayanışma grupları, aynı hastalığı yaşayan bireylerin sorunları konusunda rahatça konuşabilmesine olanak sağlayarak bireylerin kanser gibi zorlu bir hastalıkla başa çıkabilmesine imkân tanımaktadır.


#46

SORU:

Kronik hastalarda dayanışma grupları kısaca nasıl açıklanabilir?


CEVAP:

Diyabet (tip-1-insülin bağımlı, tip-2-insülin bağımlı olmayan), akciğer tüberkülozu, kronik böbrek hastalığı ve otizm gibi kronik hastalıklara yakalananlar desteğe ihtiyaç duyarlar. Kronik hastalık destek grupları da hastaların bu süreci daha sorunsuz geçirebilmelerine olanak sağlamaktadır.


#47

SORU:

Menopoz dayanışma grupları kısaca nasıl açıklanabilir?


CEVAP:

Dayanışma grupları içerisinde Menopoz Dayanışma Grupları en başarılı örnekleri sergilemektedir ve ülkemizde de etkili bir şekilde varlığını sürdürmektedir.


#48

SORU:

İnfertilite (kısırlık) dayanışma grubu kısaca nasıl açıklanabilir?


CEVAP:

İnfertilite (kısırlık) hastalık sürecinde ortaya çıkan ortak zorlukların bir parça azaltılabilmesi amacıyla oluşturulan “infertilite destek grubu” özellikle ABD olmak üzere ülkemiz dışında yaygın uygulama alanı bulmaktadır.


#49

SORU:

Yeni doğan döneminini açıklayınız. 


CEVAP:

Yeni doğan dönemi: Bebeklik döneminin ilk 4 haftası “yeni doğan dönemi” olarak bilinir. Bu zaman diliminde bireyin bazı temel biyolojik değişimlerine şahit olunur. Bunların başında anne karnında canlının tüm besinlerinin geçişinin sağlandığı ve anne ile arasındaki temel organik bağ olan göbek bağının düşmesi gelir. Bu tamamen fizyolojik bir süreçtir ve iyi takip edilmesi gerekir. Bu süre zarfında başta anne olmak üzere tüm aile süreç konusunda bilinçlendirilmeli ve karşılıklı yardımlaşma ile bu süreç en sağlıklı şekilde atlatılmalıdır.
Yeni doğan dönemi içerisinde bebeğin gösterdiği diğer temel davranışların başında bazı reflekslerin ortaya çıkışı ve gelişmesi gelir. Bunlar emme, yakalama ve tutunma gibi çok temel hayati reflekslerdir.


#50

SORU:

Yaş grupları nelerdir, yazınız.


CEVAP:

Bebeklik, çocukluk, gençlik, orta yaş dönemi ve yaşlılık


#51

SORU:

Yeni doğan sonrası dönemi açıklayız. 


CEVAP:

Yeni doğan sonrası dönem: Bebeğin 5 ve 52. haftalar arasındaki dönemidir. Her ne kadar ilk 4 haftalık süreçteki bağımlılık kadar olmasa da bebeğin anneye olan bağımlılığı devam eder. Annenin varlığı son derece önemlidir ve bireye sunulan sağlık hizmetinde anne en temel ögedir.


#52

SORU:

Çocukluk dönemini tanımlayınız. 


CEVAP:


Bebeklik dönemi ile ergenlik çağı arasındaki süreç de birey çocuk olarak adlandırılır; yani yaşamın ikinci yılı ile ergenliğin sonu arası dönem çocukluk
dönemidir.


#53

SORU:

Çocukluk döneminin kısımları nelerdir?


CEVAP:

Göreceli olarak uzun bir dönemi kapsayan çocukluk süreci “özerklik dönemi”, “oyun dönemi” ve “okul çağı dönemi” olmak üzere üç alt kısma ayrılır.


#54

SORU:

Çocukluk döneminin bitişi ne zamandır?


CEVAP:

Çocukluk döneminin bitişi çoğu kaynakta 12’nci yaşın sonu olarak kabul edilse de bireyin ergenliğe geçişinin başladığı yaş, birçok faktör tarafından belirlenen dinamik, keskin sınırları olmayan bir geçiş sürecidir.


#55

SORU:

Çocuğun fiziksel değişimi inanılmaz bir hızla devam ettiği; Yürüme, gözlem ve konuşma gibi önemli değişimler kendini göstermeye başladığı, çevreden bağımsız gibi hareket ettiği dönem hangisidir?


CEVAP:

Özerklik dönemi.


#56

SORU:

Oyun dönemi özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Adından da anlaşılacağı üzere çocuk bu yaş aralığında özellikle yaşıtları ile oyun oynamaktan ve onlarla vakit geçirmekten hoşlanırlar. Beyin ve zihnin gelişimi tüm hızıyla devam eder ve bunun bir yansıması olarak çocuk meraklıdır. Her şeyi tanımaya, öğrenmeye ve sorduğu sorularla keşfetmeye hazırdır. Bu döneme
ait en temel soruların başında “ne, neden, nasıl” soruları gelmektedir. Bu dönem içerisinde bir diğer önemli değişim çocuğun cinsiyetinin farkına varması ve bu yöndeki davranışlarını şekillendirmeye başlamasıdır. Ebeveynleri ve davranışlarını taklit etme, cinsiyet farkındalığı ile paralel bir gelişim izler.


#57

SORU:

Okul çağı dönemini açıklayınız. 


CEVAP:

Çocuğun 7 yaş ve ergenlik arası dönemine okul çağı dönemi denir. Bu dönemde dikkati çeken önemli bir süreç fiziksel büyümede o döneme kadar ki sürece kıyasla bir duraksama yaşanmasıdır. Okulda aldığı eğitim ve bilgiler çocuğun zihnini ve ufkunu genişletir. Kişilik özellikleri oluşmaya başlar. Soyut düşünme ve
hayal kurabilme bu dönemde ciddi bir hız kazanarak gelişir. Karşı cinsle oyun oynama isteği azalır. Hem cinsleriyle oyun oynamayı tercih ederler. Ancak bu oyunlarda lider olma güdüleri açığa çıkabilir ve bu da çocuklar arasında kavgalar yaşanmasına neden olur. Cinsel kimlik artık netleşmeye başlar ve cinsiyetinin özelliklerini tam olarak hisseder. 


#58

SORU:

Sağlık profesyonelleri gençler ile iletişim kurarken nasıl davranmalıdır?


CEVAP:

Gençlerle iletişim kurarken sağlık profesyonellerinin gençlerin kendilerine has
davranış ve tutumlarının farkında olduklarını belirtmesi, doğrudan onları muhatap almaları ve onların sorunlarını bizzat kendilerinden dinlemek yoluyla sohbetin merkezine gençleri koyarak iletişime devam edilmesi önem taşır. Gerektiğinde onların dilinden konuşarak hasta-sağlıkçı iletişimini sıcak
ve sağlam bir temele dayandırmak gereklidir. Bu iletişim türü, sunulacak hizmetin kaliteli ve amaca yönelik olabilmesi için çok kritiktir.


#59

SORU:

Orta yaş dönemini tanımlayınız. 


CEVAP:

Yaşam döngüsü içinde kronolojik açıdan merkezî bir konumdaki orta yaş dönemi, kişinin ergenliğini tamamlayıp yaşam döngüsü içerisine giriş yaptığı dönemdir.  Biyolojik ve kronolojik açıdan bireyin ergenliğinin tamamlandığı “genç erişkinlik” ile “yaşlılık” arasındaki dönem olarak da tanımlanabilir.


#60

SORU:

Yaşlılık döneminde karşılaşılan temel rahatsızlıklar nelerdir?


CEVAP:

Yaşlılarda ortaya çıkan kronik hastalıkların başında kalp- damar hastalıkları ve romatizmal hastalıklar gelir. Bunların yanında bazı psikolojik ve psikiyatrik rahatsızlıklar da yaşanabilir. Örneğin yaşlılarda uyku ile ilişkili problemler sık görülmektedir. Öğrenme ve hatırlama güçlüğü, depresyon ve anksiyete (kaygı bozukluğu) sıkça karşılaşılan bilişsel ve ruhsal problemlerin başında gelir. Hafıza ile ilgili problemlerin en derini ve belki de yaşlı bireyin hem sağlık hem de sosyal açıdan ciddi derecede sıkıntı yaşamasına sebebiyet veren “bunama (demans)” durumudur. Ayrıca ileri yaştaki bireylerde kişilik değişimleri ve alınganlıkta artış gibi diğer önemli ruhsal problemlerle de sıkça karşılaşılmaktadır.


#61

SORU:

Cinsiyet faktörünün iletişim sürecindeki rolü nedir?


CEVAP:

Cinsiyet faktörünün iletişim sürecindeki rolü erkek ve kadın beyninin işleyiş yapısındaki farklılıkla da ilişkilendirilir. Erkeklerde, kadınlara göre sözel
ve görsel verilerin alanı birbirleriyle daha az bağlantılıdır. Kadınlar ise bu iki alanı koordine etme ve bilgileri bütünleştirme açısından daha yeteneklidir.
Bu da erkeklerin bütün içinde ancak belli bir alan üzerinde yoğunlaşırken kadınların bütün tabloyu göz önünde tutabilmeleri anlamına gelir. Erkeklerde saldırganlık davranışını yöneten merkezler daha aktiftir. Kadınlarda ise duygusal merkezler daha aktiftir. Bu da erkekleri daha kavgacı ve rekabetçi kılarken kadınların iş birliğine daha yatkın olmalarını sağlar. Erkek ve kadınlar söylenen aynı verileri farklı şekilde kurarlar.


#62

SORU:

İletişimde algı kapasitesi ve duygu durumunun rolünü açıklayınız. 


CEVAP:

İnsanlar kendilerine sözlü ya da sözsüz ulaşan ve bir mesaj taşıyan tüm sinyalleri ancak fark edebildikleri, algılayabildikleri, açımlayabildikleri, anlamlandırabildikleri ve yorumlayabildikleri sürece ilişkilerini sürdürürler. İletişim sinyalleri her insanın sahip olduğu fiziksel kapasite ve becerileri ile
birlikte; cinsiyet, yaş, eğitim, bilgi birikimi, deneyim, algılama kapasitesi, duygu durumu, kültürel seviye, sosyal konum, dünyayı algılayış tarzı, beklentileri ve diğer unsurlar gibi filtrelerden geçerek yorumlanır. Aynı durum ya da mesaj karşısında herkesin farklı tepkiler verebilmesinin nedeni de budur. Aynı olay karşısında birinin sinirlenirken diğerinin sakin görünmesinin nedenini bu unsurlarla açıklamak mümkündür.


#63

SORU:

Kültürel fark kavramını açıklayınız. 


CEVAP:

Her kültür kendine has âdetleri, gelenek ve görenekleri doğrultusunda yaşar ve
o toplumun bireyleri de bu değerler paralelinde bir karakter ve davranış modeli
benimser ve ortak bir toplum bilinci oluştururlar.


#64

SORU:

Sağlık personelleri kültürel farklılığı olan hastalar ile iletişimde nelere dikkat etmelidirler?


CEVAP:

Sağlık personelleri de farklı anlayış ve tutumlara dikkat etmeli, onlara
karşı sergilenecek davranışları belirlerken kültürel farklılıkları göz önünde bulundurmalıdırlar. Temel öneri, hasta ve yakınlarının sosyokültürel düzeyi neyse ona göre hitap etmek ve ona göre davranış sergilemektir. Hekim ile hasta arasındaki görüşmenin başarısı büyük oranda bu ortak dile de bağlıdır. Farklı kültür, farklı çevre, inanç ve değerler sisteminden gelen hasta ve yakınlarıyla görüşmede bulunacak sağlık personelinin bu unsurları göz önüne alarak onların inanç, görüş, endişe ve tıbbi karşılamadan beklentilerine dikkat etmelidir.


#65

SORU:

Sağlık personeli hamile biri ile nasıl iletişim kurmalıdır? Nelere dikkat edilmelidir?


CEVAP:

Gebe ve lohusanın içerisinde bulunduğu hassas süreci iyi tahlil etmeli, beklentilerini ve ihtiyaçlarını akılda tutmalı, onlara sabır ve şefkatle yaklaşmalıdır. Sağlık kuruluşlarının fiziki koşullarını da bu özel dönemin ihtiyaçlarını ve mahremiyetini gözeterek şekillendirmelidir. Böylesi bir bilincin yer etmiş olduğu sağlık kuruluşunda, gebe ve lohusaların sağlık ekibi ile kuracağı iletişimin çok daha iyi olacağı da bir gerçektir. Yine bu bağlamda hasta (hamile-lohusa) bireyin ve sağlık ekibinin görüşme ve muayene esnasındaki mahremiyetleri en üst düzeye tutulmalıdır. Muayene odasının güvenliğinin ve
oda içerisinde yer alan mahrem alanların sağlanmış olması çok önemli hususlardır. Müdahale sırasında hemşire ya da başka bir sağlık personelinin hekimle birlikte odada olup olmaması konusunda bile hastanın onayı alınmalıdır.


#66

SORU:

Hastalar sosyal tarzlarına göre kaça ayrılmaktadır?


CEVAP:

Hastalar sosyal tarzlarına göre dört alana ayrılır: Analitik, Yönlendirici, Dışa vurumcu ve Sevecen.


#67

SORU:

“Yönlendirici Hasta” kavramını açıklayınız. Özelliklerini yazınız.


CEVAP:

“Yönlendirici Hasta” görev odaklıdır. Ancak kontrol etmeyi sever. Hızlı yanıt
verir, hızlı karar alır. Ne yapacağına hızla karar verir ve yapar. Hemen ve doğrudan hareketi tercih eder. Aksiyon insanıdır. Onlarla konuşmalar genellikle
projeleri ve en son neler yaptıkları üzerinedir. Daha güvenli sonuçları en kısa zamanda almayı sever. İlişkilerinde taktikçi değildir. Şimdiye ve geleceğe
odaklanır. Geçmişte ne olduğu ve geleneksel yollarla pek ilgilenmezler. Ayrıntılar ve gecikmeler onu huzursuz eder. Değişiklikleri yönetmeyi sever. Stres
altında daha otoriterdir, etrafa bağırmaya başlayabilir. İnsanlarla ilişkilerine pek dikkat etmez.


#68

SORU:

Hasta Profilleri nelerdir?


CEVAP:

Panik hasta, kaderci hasta, kabullenmeyen hasta, hastalık hastası, bilgiç hasta