TEMEL VETERİNER BİYOKİMYA Dersi MİNERAL MADDELER soru cevapları:

Toplam 43 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU: Minerallerin canlılardaki başlıca görevleri nelerdir?


CEVAP: - İskelet yapısının dayanıklılığını sağlarlar, - Organik maddelerin yapısına katılırlar, - Enzim sistemlerinin aktivasyonunu sağlarlar, - Sıvı-elektrolit dengeyi düzenlerler, - Kasların kasılma ve gevşeme fonksiyonlarının oluşumuna yardımcı olurlar.

#2

SORU: Mineral maddeler simgelerle nasıl kısaltılmıştır?


CEVAP: Mineral maddelerin simgelerle kısaltılarak ifade edilmesi için, 1813 yılında, Jon Jakob Berzelius isimli araştırmacı, elementlerin adları temel alınarak simgelenmesi fikrini ortaya attı. Hâlâ kullanılmakta olan bu yönteme göre, her element, bir ya da iki harften oluşan bir simgeyle ifade edilmekte ve bu simgenin ilk harfi her zaman büyük yazılmaktadır. Simgelerde sıklıkla, elementin İngilizce adının ilk harfi kullanılmaktadır. Örneğin: H (Hidrojen, Hydrogen), C (Karbon, Carbon), N (Azot, Nitrogen). Eğer elementin baş harfiyle simgelenen başka bir element varsa, bu elementin simgesinde baş harfin yanına, İngilizce adının ikinci harfi de eklenmektedir. Örneğin: He (Helyum, Helium), Ca (Kalsiyum, Calcium), Ne (Neon, Neon). Eğer elementin İngilizce adının ilk iki harfi, bir diğer elementle aynıysa, simgesinde baş harfin yanına, bu kez baş harften sonraki ilk ortak olmayan sessiz harf getirilmektedir. Örneğin; Cl (Klor, Chlorine) ve Cr (Krom, Chromium).

#3

SORU: Makro element olan Kalsiyumun özellikleri nelerdir?


CEVAP: Kalsiyum doğada kalsiyum karbonat ve kalsiyum fosfat anyonları şeklinde toprakların yapısında bulunur. Suda bulunan karbondioksitin (CO2) etkisiyle çözülerek, bitkiler tarafından alınır. Ot yiyen hayvanların gıdasında da yeterince bulunur. İçilen su, insan ve hayvanlar için iyi bir Ca kaynağıdır. Süt ve sütten üretilen ürünler de Ca yönünden oldukça zengindir. Vücutta bulunan kalsiyumun % 98-99’u iskelet sisteminde hidroksiapatit (Ca10 (PO4) OH2) halinde bulunur. Plazma kalsiyumunun yaklaşık olarak % 50 kadarı serbest yani iyonize halde, % 40 kadarı proteine bağlı, % 10 kadarı ise bikarbonat, fosfat ve laktat gibi anyonlara bağlı şekilde bulunmaktadır. Eritrositlerde Ca bulunmaz. Canlılardan kan alınmasından sonra dört-beş saat içerisinde serum çıkarılmazsa, Ca eritrositlere geçerek, serum Ca düzeyinin düşmesine neden olur. Besinlerle vücuda alınan Ca ince bağırsakların üst kısmından emilir. Alınan kalsiyumun bağırsaklardan emiliminin artmasında ise ortamda düşük pH ve sitrat olması, bunun yanında D vitamininin yeterince bulunması gerekir. D vitamini kalsiyumun bağırsaklardan emilimini kalsiyum bağlayan protein (CaBP) sentezini artırarak sağlar.

#4

SORU: Kalsiyumun organizmadaki başlıca görevleri nelerdir?


CEVAP: Kemik ve dişlerin yapısına katılır, - Kas ve sinirlerin uyarılma yeteneğini düşürür, - Kas kasılmalarının oluşumu ve sinirsel uyarıların iletilmesinde gereklidir, - Kan ve sütün pıhtılaşmasında görev yapar, - Lipaz, ATPaz gibi bazı enzimlerin aktivasyonunda rol oynar.

#5

SORU: Kanda Kalsiyum düzeyinin eksikliğinde ve fazlalığında ne gibi durumlar ortaya çıkar?


CEVAP: Kan kalsiyum düzeyinin normal değerlerin altına inmesine hipokalsemi, normal değerlerin üzerine çıkmasına da hiperkalsemi denir. İnsan ve hayvanlarda kan Ca değerleri normal sınırların altına düştüğünde gençlerde raşitizm, yaşlılarda osteomalazi olarak adlandırılan, fena kemik oluşumu belirtileri görülür. Kemik dokusundaki kemikleşme olayının tam gerçekleşememesine bağlı olarak oluşan raşitizmde, kısmen de olsa bir dayanıklılık sağlayabilmek için kemik doku ve fibröz dokular normalden fazla artış gösterir. Böyle bir değişiklik kemiklerin baş yani eklem birleşim yerlerinin (epifiz) genişlemesine ve kalınlaşmasına, uzun (diafiz) kısımlarının ise yeterince uzayamaması ve eğrilmesine neden olur. Kemikler yumuşar ve eğrilir, eklemler normalden büyük ve geniş görünür. Osteomalazi hastalarında dıştan görünüşte herhangi bir deformasyon dikkati çekmez, yapılan muayenelerde kemikler ve eklemlerin az veya çok ağrılı olduğu fark edilir. Tendoların kemiklerle bağlantı bölgelerinde de ağrı olabilir. Hasta uzun süre ayakta durmak istemez, yatıp kalkarken ve yürürken ağrı hisseder, adımlar kısa ve yürüyüş tutuktur. Kemikler kırılmaya çok yatkındır, dayanıklılıkları azalmıştır.

#6

SORU: Makro element olan Fosforun özellikleri nelerdir?


CEVAP: Doğada fosfor bileşikleri şeklinde topraklarda bulunur. Ayrıca inorganik tuzlar, alkollerle yaptığı esterler ve aminoasitlerle yaptığı bileşikler çeşitli besinlerde yer alır. Bunlardan fosfatlar, pirofosfatlar ve trifosfatlar canlı organizma yönünden daha önemlidir. Süt ve süt ürünlerinde de oldukça fazla miktarda bulunur. Kalsiyum gibi vücuttaki fosforun % 80’den fazlası iskelet sisteminde hidroksiapatit halinde bulunur ve büyümekte olan yavruların, gebelerin, yumurtlayan hayvanların ve süt veren canlıların bol miktarda P alması gerekir. Rasyon ve diyetlerde bulunması gereken oranlar kalsiyumdaki ile aynıdır.

#7

SORU: Fosforun organizmadaki başlıca görevleri nelerdir?


CEVAP: - Kemik ve dişlerin yapısına katılır - Kanda pH değerinin belli sınırlar içinde tutulmasını sağlar, - Kanda normal kalsiyum düzeyinin sağlanması için gereklidir, - Enerjinin saklanması ve gerektiği zaman gerekli yerlere aktarılmasında önemlidir. - Karb

#8

SORU: Fosfor eksikliği durumunda ne gibi durumlar ortaya çıkar?


CEVAP: Fosfor eksikliği durumunda gençlerde raşitizm, yetişkinlerde osteomalazi benzeri kemik bozuklukları meydana gelir. Fosfor yetersizliğinde hayvanlarda kanın inorganik fosfor miktarı düşer, iştah azalır, süt verimi yavaşlar, kemiklerde kolay kırılma durumu görülür. Bazı yörelerin toprakları fosfor bakımından oldukça fakirdir, böyle yerlerde bakım ve besleme yapılan hayvanlarda ileri derecede fosfor eksikliği nedeniyle pika şekillenir.

#9

SORU: Makro element olan Mağnezyumun özellikleri nelerdir?


CEVAP: Mağnezyum tohumlarda ve yeşil bitkilerde bol miktarda bulunur. Et, süt ve deniz ürünleri de bu mineral yönünden zengindir. Daha çok klorofil içeren sebzeler, fındık ve ceviz gibi kuruyemişler ile tahıllarda, daha az miktarda ise sıvı ve katı yağlarda, şekerli ürünlerde yer alır. Canlı organizmada en çok kemiklerde, kas ve sinirlerde bulunur. Yaklaşık % 60 kadarı kemikte, % 20 kadarı iskelet kasında, % 19’u diğer hücrelerde ve % 1 kadarı hücre dışı sıvılarda bulunur. Dokulardaki düzeyi genellikle sıvılara göre daha yüksektir. Hücre içi düzeyi hücre dışı düzeyinin yaklaşık on katı kadardır. Mağnezyum vücutta çok sayıda enzimin aktivasyonu ve bazı enzimlerin inhibisyonunda görev alır. Örneğin fosfataz, fosforilaz, enolaz gibi enzimlerin aktivatörü, ATP az’ın inhibitörüdür. Hücre solunumu ve glikoliz olaylarında, kalsiyum ve sodyum gibi diğer katyonların membrandan taşınmasında önemli bir kofaktördür. Membranların geçirgenliği ve elektriksel özellikleri mağnezyum tarafından etkilenmektedir. Yeşil sebzelerle ve besinlerle beraber sindirim kanalına alınan Mg, midede, mideden salınan HCl’nin etkisiyle MgCl2’e çevrilir ve duodenumun başlangıç kısmından emilir. Mg’nin büyük bir kısmı dışkı ile atılırken, gereksinimden fazla alınan kısım idrarla uzaklaştırılır. Bunun yanında süt veren canlılarda bir kısım Mg da süt ile kaybedilir.

#10

SORU: Makro element olan Sodyum, Potasyum ve Klorun özellikleri nelerdir?


CEVAP: Bu üç elementin hem görevleri hem de metabolizma olaylarındaki ilişkileri bakımından beraber ele alınmaları daha uygundur. Sodyum doğada en çok deniz sularında bulunur. Suda eriyebilirliği nedeniyle yağmurla beraber sürüklenerek topraktan denizlere taşınır. Bu nedenle yağmuru bol olan bölgelerin topraklarında ve dolayısı ile bu topraklarda yetiştirilen bitki ve otlarda az bulunur. İnsanlar bu minerali sofra tuzu olarak bildiğimiz sodyum klorür (NaCl) ile aldıkları için eksikliğine pek rastlanmaz. Hayvansal kaynaklı gıdalardan yumurta, süt ve süt ürünlerinde bitkisel kaynaklı gıdalardan ıspanak, kereviz, karnabahar, havuç ve benzerlerinde yeteri kadar bulunur. Organizmada en çok deri, kıkırdak, akciğerlerde bulunur ve ekstrasellüler bir elementtir. Potasyum doğada topraklarda bol miktarda bulunur. Başlıca muz, portakal, kayısı, şeftali gibi meyvelerde patates, lahana gibi sebzelerde beyaz et, kırmızı et, karaciğer gibi hayvansal kaynaklı ürünlerde oldukça fazladır. Canlı organizmada ise beyin, karaciğer, kas ve eritrositlerde bulunur. İntrasellüler elementtir. Klor doğada sularda fazla, bitkilerde az bulunur. Daha çok sodyum klorür ve potasyum klorür halinde yer alır. Canlılar dışarıdan sodyum klorür halinde sofra tuzu ile alırlar. Organizmada Cl, sıvılarda dokulardan daha fazla yer alır.

#11

SORU: Sodyum, Potasyum ve Klorun organizmalardaki başlıca görevleri nelerdir?


CEVAP: - Normal asit-baz dengesinin ve normal ozmotik basınç düzeylerinin devam etmesinde etkilidirler, - Na ve Cl iyonları kas ve sinir uyarımlarının normal şekilde işlemesi için gereklidir, - Na, K pankreas ve safra salgılarının yapısında yer alırken, Cl mid

#12

SORU: Organizmada Potasyum düzeyinin artması ne gibi sorunlara yol açar?


CEVAP: Potasyum (kalium) düzeyinin artması hiperkalemi, azalması ise hipokalemi olarak isimlendirilir. Hiperkalemi durumunda en önemli tehlike kalp ritminin bozulması ve kalp durması sonucu ölümdür. Hipokalemide görülen önemli belirtiler ise bulantı, kusma, kas krampları, poliüri, polidipsidir.

#13

SORU: Mikro element olan Demirin özellikleri nelerdir?


CEVAP: Yeryüzünde çok bulunan bir elementtir, hatta esmer renkli topraklarda daha fazla oranda bulunur. Topraklarda bulunan demirden bitkiler, bitkiler aracılığı ile de insan ve hayvanlar kolayca yararlanabilmektedirler. Diğer birçok elementin aksine sütte hemen hemen hiç demir yoktur. İnsan diyetinin en zengin demir kaynakları karaciğer, böbrek, kalp ve dalak gibi organlardır. Ayrıca yumurta sarısı, balık, istiridye, kuru bakliyat iyi demir kaynakları arasında bulunmaktadır. İnsan ve hayvanların gıdalarında demir özellikle etlerde porfirin iskeleti içinde kompleks organik demir bileşikleri halinde, sebzelerde inorganik demir bileşikleri halinde ve hayvan iç organları, yani sakatatlarda, iyonlaşabilen demir halinde bulunur. İnce bağırsak mukozasında bulunan ferritin ve transferrinin demir emilimini birlikte düzenlediklerine inanılmaktadır. Vücut demir depoları doyduğunda yani tamamen dolduğunda mukoza epitelinin ferritin düzeyi artmakta, transferrin düzeyi ise azalmaktadır. Mukoza hücrelerine giren demir, ferritinin yapısında tutulmakta ve daha sonra bağırsak lümenine verilmektedir. Vücut demir depolarının artması, emilimin azalmasına neden olmaktadır. Demir eksikliğinde ise mukoza hücresinde apoferritinin azalmasıyla, transferrin düzeyi yükselmekte ve bu da emilimi artırmaktadır. Ayrıca fosfatlar demir emilimini azaltırken, askorbik asit yani C vitamini demir emilimini artırır.

#14

SORU: Demirin başlıca görevleri nelerdir?


CEVAP: - Hemoglobinin yapısında yer alır ve oksijenin dokulara taşınmasına yardımcı olur, - Kaslarda miyoglobinin yapısında bulunur ve oksijenin depo edilmesini sağlar, - Çeşitli koenzimlerin yapısında bulunarak, yükseltgenme ve indirgenme reaksiyonlarına katı

#15

SORU: Demir eksikliğinin sonuçları nelerdir?


CEVAP: Çeşitli yaralanmalar nedeniyle meydana gelen kanamalardan sonra oluşan demir eksikliği durumuna anemi veya halk arasında sıklıkla kullanılan adı ile kansızlık denir. Birçok anemi çeşidi vardır, burada meydana gelen durum, demir eksikliğinden dolayı hemoglobin sentezlenememesi ile açıklanan anemi şeklidir. Demir elementinin noksanlığından meydana gelen ve hem hayvan ve hem de insanlar için önemli problemlere yol açan aneminin yanında bu mineralin fazla alınması ve aşırı depolanması nedeniyle de oluşan bazı bozukluklar vardır. Demirin dokulara zarar vermeden depolanma şekline hemosideroz, dokulara zarar verecek şekilde aşırı depolanmasına ise hemokromatoz denir. Yani bu mineralin hem eksikliği hem de fazlalığı problem oluşturabilmektedir. Bu nedenle demir içeren ilaçlar rastgele, bilinçsiz ve düzensiz bir şekilde kullanılmamalıdır.

#16

SORU: Mikro element olan Bakırın özellikleri nelerdir?


CEVAP: Bitkisel kaynaklı besinlerde özellikle kuru nohut, bakla ve benzeri baklagillerde, ceviz fındık, fıstık, badem, ayçiçeği gibi kuruyemişlerde, istiridye, sardalye, yengeç, ıstakoz gibi deniz ürünlerinde ve yapraklı sebzelerde bol miktarda bulunur. Buğday kepeği ve tüm tahıl ürünleri de bakır yönünden iyi bir kaynaktır. Karaciğer ve süt gibi hayvansal kaynaklı gıdalarda da oldukça fazla miktarda bulunur. Organizmada karaciğer, kalp, böbrek, kemik, kas, beyin, saç ve hayvanların yünlerinin yapısında bulunur ancak en fazla karaciğerde görülür. Bakır Cu+1 ve Cu+2 formlarında değişkenlik gösterirken, vücuttaki bakırın büyük çoğunluğu Cu+2 formundadır. Bakır oksidasyon ve redüksiyon tepkimelerinde kolaylıkla elektron alıp vermesi nedeniyle son derece önemlidir. Ayrıca beslenme ile yeterli bakır alımı demir metabolizması ve kırmızı kan hücrelerinin oluşması için lazımdır. Anemi bakır eksikliğinin de klinik bir göstergesidir. Bakır bakımından yetersiz beslenen hayvanların karaciğerinde demir birikir, bu da kemik iliğinde kırmızı kan hücrelerinin oluşması için demirin taşınmasında bakırın gerekli olduğunu göstermektedir. Bunların yanında Cu katalaz, tirozinaz, askorbik asit oksidaz gibi enzimlerin de yapısında yer alır.

#17

SORU: Bakır eksikliğinin sonuçları nelerdir?


CEVAP: Bakır eksikliği çeşitli hayvan türlerinde farklı bozukluklara neden olur. Tavuk, köpek gibi hayvanlarda raşitizme benzer kemikleşme problemleri görülebilir. Sığırlarda ishal, kuzularda ise ekonomik kayıplara yol açan anemi, gelişme geriliği, verim düşüklüğü, döl verimi bozuklukları, kıllarda renk kaybı, yapağı kalitesinin bozulması, ishal ve sinirsel belirtilerle karakterize olan enzootik ataksi hastalığına sebep olabilir. Koyunlarda yapağı rengi ve özellikleri bozulabilir. Çeşitli infeksiyonlarda, böbrek yangısı ve hayvanlara östrojen verilmesi durumunda da serum bakır değerleri yükselir. Hayvanlardan farklı olarak insanlarda oluşan hastalıkta, bakırlı protein olan seruloplazmin beyin ve karaciğerde birikir, kanda azalır, idrarla peptitler ve serbest aminoasitler atılır.

#18

SORU: Kobalt eksikliğinin sonuçları nelerdir?


CEVAP: Kobalt noksanlığında meydana gelen belirtiler iştahsızlık, kansızlık, yağlı karaciğer ve hemosideroza benzer durumlardır. Kobalt noksanlığı olan ruminantlar rumenlerinde bulunan mikroorganizmalar aracılığı ile B12 vitaminini sentezleyememektedirler. Bunun sonucu olarak da anemi gelişmektedir. Genel olarak hayvanların seksüel olgunluk yaşı gecikmekte, döl tutma oranında düşme olmakta, iç parazitlere duyarlılığı artmakta ve kan hücrelerinin sayıları düşmektedir.

#19

SORU: Mikro element olan Çinkonun özellikleri nelerdir?


CEVAP: Bitkisel ve hayvansal besinlerde bol bulunur. Özellikle bira mayası, marul, salatalar, karaciğer, deniz ürünleri çinko yönünden zengin gıdalar arasında yer alır. Canlı vücudunda saç, kemik, karaciğer, böbrek, dalak, pankreas ve prostatta bulunur. Metabolizmada birçok enzimin yapısında yer almasının yanında özellikle karbonik anhidraz enziminin yapı taşı olması ayrı bir önem taşır. Çünkü bu enzim kan pH’sının normal sınırlar içinde tutulmasını sağlayan reaksiyonun biyolojik katalizörüdür. Bu mineral pankreas ve duodenum salgılarında da vardır. Karbonhidrat metabolizması için çok önemli olan ve kan şekeri düzeyinin düzenlenmesinde görev yapan insülin hormonunun yapısında da çinko bulunur.

#20

SORU: Manganez eksikliğinin sonuçları nelerdir?


CEVAP: Manganez eksikliğinde en belirgin olarak görülen bozukluklar; insan ve sıçanlarda kısırlık, büyümede yavaşlama, sığırlarda kısırlık, domuzlarda topallık, tavuklarda perozisdir. Perozis durumunda erken dönemde hayvanlarda bacak bükülmesi ve bacak eklemlerinde hafif şişlik görülürken, ilerlemiş durumlarda bacağın normal pozisyonu tamamen bozulur ve genellikle yana doğru çarpılmış duruma gelir. Bozukluk tek bir bacakta görülebileceği gibi her iki bacakta da oluşabilir. Tek bacağı etkilenen hayvanlarda felç manzarası ve yürümeye zorlanma durumunda sıçrayarak hareket etme tipik belirtidir. İki bacağı da etkilenenlerde ise yere uzanma ve yüzükoyun yatma durumu ortaya çıkar. Böyle durumda yem yiyememe ve susuzluktan dolayı ölüm kaçınılmazdır.

#21

SORU: Mikro element olan Bakırın özellikleri nelerdir ve eksikliğinin sonuçları nelerdir?


CEVAP: Doğada topraklarda kalsiyum şorür (CaF2) halinde bulunur. Bu topraklarda yetişen bitkiler ve bu bitkilerle beslenen hayvanlar tarafından alınır. Doğal içme sularında bulunan şoridler, vücuda alınan şorun en büyük kaynağıdır. Organizmada özellikle kemik ve dişlerin yapısında yer alır. Şor emildikten sonra, kan yoluyla proteinlere bağlı olmadan tüm vücuda dağılır. İnsan ve hayvanlarda emilim sonrası hızlı bir şekilde kemik ve dişlere gider. Dişlerde şorürlü apatitler halinde depo edilir. Dişlerin oluşum döneminde suların litresinde 0,9-1,5 mg düzeyinde bulunması istenir. Eğer bu miktardan daha az şor içeren sular içilirse dişlerde çürüme meydana gelir. Sularla bu miktardan fazla F alınmasına şorozis yani şor zehirlenmesi denir. Bu durumda dişlerde dental şorozis denilen tablo oluşur. Klinik olarak lekelenme ve çukurlaşma şeklinde ortaya çıkan bu lezyonlar ileri dönemde mine tabakasında zararlara, koyu kahverengi renklenmelere yol açabilir. İskelet şorozisi, kemiklerde şorun aşırı ve orantısız şekilde birikmesi sonucu kemiklerin dayanıklılıklarının azalması ve daha kırılgan bir hale dönüşmesidir. Erken belirtiler, eklemlerde sertlik ve ağrıdır. Ağır vakalarda kemik kırıkları oluşur. Şorun kalp damar üzerine etkileri yüksek şor düzeylerinin neden olduğu hipokalsemi ve hiperkalemiden dolayı meydana gelmektedir. Şor, serum kalsiyumuna bağlanarak hipokalsemiye neden olurken, diğer taraftan ise intrasellüler alanda hiperkalsemi meydana getirmektedir. Türkiye’de dogal şorozis bildirilen bölgeler çogunlukla ya volkanik arazi yapısına sahip ya da şorit depolarının yakınındaki bölgelerdir. Oral yolla alınan şorun birincil atılım yeri böbreklerdir. Bütün şor bileşikleri özellikle idrar, dışkı ve ter ile vücuttan atılır.

#22

SORU: Selenyumun organizmada eksikliği ya da fazlalığı ne gibi sonuçlar doğurur?


CEVAP: Selenyum fazla alındığında problemlere yol açmakta ve alkali hastalığı olarak isimlendirilen bozukluk oluşmaktadır. Bu bozuklukta fazla alınan selenyum proteinlerde bulunan kükürtlü aminoasitlerin yapısında yer alan kükürdün yerine geçmektedir. Eksikliğinde kuzu, oğlak ve buzağılarda beyaz kas hastalığı oluşmaktadır. Büyük ekonomik kayıplara sebep olan bu hastalıkta yavrular ölü doğar, ya da doğumdan hemen sonra ölür. Özellikle kalp kasında olmak üzere çizgili kaslarda tebeşir tozu görünümünde kireçlenmeler görülür. Hareketlerde bozukluk, iştahsızlık, yürümede güçlük ile karakterizedir. Hayvanlarda isteksizlik, tutuk yürüyüş, çabuk yorulma, ayağa kalkamama, hastalıklara karşı dirençte azalma, kalp krizi ve solunum güçlüğü sonucu ölümler görülmektedir.

#23

SORU: Mikro element olan İyotun özellikleri nelerdir ve eksikliğinin sonuçları nelerdir?


CEVAP: Topraklarda bulunan iyoditler yağmur sularıyla denizlere taşınmaktadırlar. Bu nedenle denizden uzaklaşıldıkça iyot miktarı azalır. Deniz havası ve denize yakın topraklar da bir miktar iyot içerir. Özellikle deniz balıkları iyot bakımından zengin kaynaklardır. Canlı organizmada iyot en çok tiroid bezinde bulunur. Bunun yanında plazmada bulunan iyot, tiroid hormonlarının yapısında yer alır, kanda az miktarda da serbest iyot bulunur. Gastrointestinal sistemden emilen iyot bir proteine bağlı olarak kan yoluyla taşınarak kısa bir sürede tiroid bezine ulaşır ve tiroid hormonlarının sentezinde kullanılır. İyodun tiroid homonlarının oluşumdaki görevinden başka ineklerde süt veriminin artırılmasında, boğalarda seksüel isteğin ve verimliliğin yükseltilmesinde, tavuklardan alınan yumurta sayısının artırılmasında etkili olduğu yapılan çalışmalarla ortaya koyulmuştur. Tiyosiyanatlar adı verilen maddeler iyodun tiroid bezine girmesine engel olmaktadırlar. Bu maddelere genel olarak guatrojen maddeler denir. Karadeniz bölgesinde halk tarafından sevilerek tüketilen karalahana bu tiyosiyanatlardan zengindir ve iyot eksikliğine bağlı olarak tiroid hormonlarının sentezlenememesi sonucu oluşan guatr hastalığının bu bölgede yaygın olmasının nedenlerinden biri de budur. Guatr hastalığı sadece guatrojen maddelerin vücuda çok alınması sonucu değil çeşitli nedenlerle iyodun yeteri kadar

#24

SORU:

Minerallerin canlılardaki başlıca görevleri nelerdir?


CEVAP:

Genel olarak minerallerin canlılardaki başlıca görevleri şunlardır;

  • İskelet yapısının dayanıklılığını sağlarlar,
  • Organik maddelerin yapısına katılırlar,
  • Enzim sistemlerinin aktivasyonunu sağlarlar,
  • Sıvı-elektrolit dengeyi düzenlerler,
  • Kasların kasılma ve gevşeme fonksiyonlarının oluşumuna yardımcı olurlar.

#25

SORU:

Kalsiyumun organizmadaki başlıca görevleri nelerdir?


CEVAP:

Kalsiyumun organizmadaki başlıca görevleri;

  • Kemik ve dişlerin yapısına katılır,
  • Kas ve sinirlerin uyarılma yeteneğini düşürür,
  • Kas kasılmalarının oluşumu ve sinirsel uyarıların iletilmesinde gereklidir,
  • Kan ve sütün pıhtılaşmasında görev yapar,
  • Lipaz, ATPaz gibi bazı enzimlerin aktivasyonunda rol oynar.

#26

SORU:

Rasyon nedir?


CEVAP:

Rasyon: Bir hayvanın 24 saatlik bir periyod için besin maddeleri ve enerji gereksinimini sağlayan toplam yem miktarıdır.


#27

SORU:

Fosforun organizmadaki başlıca görevleri nelerdir?


CEVAP:

Fosforun organizmadaki başlıca görevleri;

  • Kemik ve dişlerin yapısına katılır,
  • Kanda pH değerinin belli sınırlar içinde tutulmasını sağlar,
  • Kanda normal kalsiyum düzeyinin sağlanması için gereklidir,
  • Enerjinin saklanması ve gerektiği zaman gerekli yerlere aktarılmasında önemlidir,
  • Karbonhidrat metabolizmasında maddelerin metabolize edilebilmeleri için gerekli fosfatlanma olaylarında görev alır.

#28

SORU:

Pika nedir?


CEVAP:

Pika: Mineral eksikliği nedeniyle toprak, taş, naylon parçası, hayvan leşleri gibi gıda değeri ve niteliği olmayan şeylerin yenmesidir.


#29

SORU:

Tetani nedir?


CEVAP:

Tetani: Sinir ve kasların anormal derecede uyarılabilir olmasıdır. 


#30

SORU:

Sodyum, potasyum ve klor elementlerinin özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Bu üç element de organizmadan idrar ve terle dışarı atılır. Başlıca görevleri şunlardır;

  • Normal asit-baz dengesinin ve normal ozmotik basınç düzeylerinin devam etmesinde etkilidirler,
  • Na ve Cl iyonları kas ve sinir uyarımlarının normal şekilde işlemesi için gereklidir,
  • Na, K pankreas ve safra salgılarının yapısında yer alırken, Cl midede bulunan HCl’nin yapısına katılır.

#31

SORU:

Canlı organizmada sodyum artışına neler sebep olmaktadır?


CEVAP:

Dehidratasyon, böbrek üstü bezinin aşırı çalışması, kalp yetmezliği, gebelik, antidiüretik hormon yetersizliği, yanıklar, yalancı şeker hastalığı (Diabetes insipidus).


#32

SORU:

Canlı organizmada sodyum azalmasına neler sebep olmaktadır?


CEVAP:

Şiddetli kusma ve ishal nedeniyle gastrointestinal kayıplar, yoğun egzersiz veya aşırı sıcak ortam nedeniyle fazla terleme, diüretik verilmesi, şeker hastalığı (Diabetes mellitus), şiddetli yanıklar, yaygın doku harabiyeti, kronik böbrek hastalıkları.


#33

SORU:

Canlı organizmada potasyum artışına neler sebep olmaktadır?


CEVAP:

Yüksek potasyum içeren diyet ya da rasyonla beslenme, böbrek yetmezliği, adrenal yetmezlik, alkolizm, beklemiş kan verilmesi, damar içi potasyum uygulaması, asidozis


#34

SORU:

Canlı organizmada potasyum azalmasına neler sebep olmaktadır?


CEVAP:

Şiddetli kusma ve ishal nedeniyle gastrointestinal kayıplar, diüretik ilaçların kullanımı, böbreküstü bezinin aşırı çalışması, kronik böbrek hastalıkları, kalp kasında yapısal bozukluk, çizgili kaslarda felç, alkalozis


#35

SORU:

Canlı organizmada klor artışına neler sebep olmaktadır?


CEVAP:

Dehidratasyon, akut böbrek yetmezliği, uzun süreli ishal, sodyum bikarbonat kaybı, yalancı şeker hastalığı


#36

SORU:

Canlı organizmada klor azalmasına neler sebep olmaktadır?


CEVAP:

Kronik böbrek yangısı, şeker hastalığına bağlı asidozis, uzun süreli kusma, metabolik alkalozis


#37

SORU:

Kükürt elementinin karaciğerdeki görevleri nelerdir?


CEVAP:

Kükürt karaciğerde önemli iki olayda yer alır. Bunlar;

  • Kükürt taşıyan organik maddelerin sentezi,
  • Bağırsaklardan gelen krezol, fenol, difenol ve indoksil gibi kokuşma ürünlerinin zehirsizleştirilmesidir.

#38

SORU:

Retiküloendoteliyal sistem nedir?


CEVAP:

Retiküloendoteliyal sistem: Sitoplazmalarında hücre artıkları, yabancı cisimler, mikroorganizmalar gibi çeşitli maddeleri sindirme özelliği bulunan, bağdokulardaki sabit ya da hareketli hücreler bütününden oluşan sistemdir.


#39

SORU:

Demirin başlıca görevleri nelerdir?


CEVAP:

Demirin başlıca görevleri şu şekilde sıralanabilir;

  • Hemoglobinin yapısında yer alır ve oksijenin dokulara taşınmasına yardımcı olur,
  • Kaslarda miyoglobinin yapısında bulunur ve oksijenin depo edilmesini sağlar,
  • Çeşitli koenzimlerin yapısında bulunarak, yükseltgenme ve indirgenme reaksiyonlarına
    katılır.

#40

SORU:

Bakır elementi genel olarak nelerde bulunmaktadır?


CEVAP:

Bitkisel kaynaklı besinlerde özellikle kuru nohut, bakla ve benzeri baklagillerde, ceviz fındık, fıstık, badem, ayçiçeği gibi kuruyemişlerde, istiridye, sardalye, yengeç, ıstakoz gibi deniz ürünlerinde ve yapraklı sebzelerde bol miktarda bulunur. Buğday kepeği ve tüm tahıl ürünleri de bakır yönünden iyi bir kaynaktır. Karaciğer ve süt gibi hayvansal kaynaklı gıdalarda da oldukça fazla miktarda bulunur.


#41

SORU:

Kobalt noksanlığında meydana gelen belirtiler nelerdir?


CEVAP:

Kobalt noksanlığında meydana gelen belirtiler iştahsızlık, kansızlık, yağlı karaciğer ve hemosideroza benzer durumlardır. Kobalt noksanlığı olan ruminantlar rumenlerinde bulunan mikroorganizmalar aracılığı ile B12 vitaminini sentezleyememektedirler. Bunun sonucu olarak da anemi gelişmektedir. Genel olarak hayvanların seksüel olgunluk yaşı gecikmekte, döl tutma oranında düşme olmakta, iç parazitlere duyarlılığı artmakta ve kan hücrelerinin sayıları düşmektedir.


#42

SORU:

Magnezyum elementi nelerde bulunur ve görevleri nelerdir?


CEVAP:

Doğada bitkilerde ve onlarla beslenen hayvanların etlerinde bol bulunur. Dokularda çok bulunmamakla beraber en fazla karaciğerde biraz da böbrekte bulunur. Bağırsaklardan emilir ve dokularda da pek fazla depolanmaz. Çoğunluğu dışkı az miktarı da safra ve idrarla uzaklaştırılır. Plazmada proteine bağlı olarak bulunan şekline transmanganin denir. Sadece karaciğerde bulunan ve üre sentezinde görev alan arjinaz, karbonhidrat metabolizmasında monosakkaritlerin fosfatlanmasında görev yapan hekzokinaz gibi enzimlerin aktivatörü olarak görev yapar. Eksikliğinde en belirgin olarak görülen bozukluklar; insan ve sıçanlarda kısırlık, büyümede yavaşlama, sığırlarda kısırlık, domuzlarda topallık, tavuklarda perozisdir. Perozis durumunda erken dönemde hayvanlarda bacak bükülmesi ve bacak eklemlerinde hafif şişlik görülürken, ilerlemiş durumlarda bacağın normal pozisyonu tamamen bozulur ve genellikle yana doğru çarpılmış duruma gelir. Bozukluk tek bir bacakta görülebileceği gibi her iki bacakta da oluşabilir. Tek bacağı etkilenen hayvanlarda felç manzarası ve yürümeye zorlanma durumunda sıçrayarak hareket etme tipik belirtidir. İki bacağı da etkilenenlerde ise yere uzanma ve yüzükoyun yatma durumu ortaya çıkar. Böyle durumda yem yiyememe ve susuzluktan dolayı ölüm kaçınılmazdır.


#43

SORU:

İyot elementinin görevleri nelerdir?


CEVAP:

İyodun tiroid homonlarının oluşumdaki görevinden başka ineklerde süt veriminin artırılmasında, boğalarda seksüel isteğin ve verimliliğin yükseltilmesinde, tavuklardan alınan yumurta sayısının artırılmasında etkili olduğu yapılan  alışmalarla ortaya koyulmuştur. Tiyosiyanatlar adı verilen maddeler iyodun tiroid bezine girmesine engel olmaktadırlar. Bu maddelere genel olarak guatrojen maddeler denir. Karadeniz bölgesinde halk tarafından sevilerek tüketilen karalahana bu tiyosiyanatlardan zengindir ve iyot eksikliğine bağlı olarak tiroid hormonlarının sentezlenememesi sonucu oluşan guatr hastalığının (Resim 6.5) bu bölgede yaygın olmasının nedenlerinden biri de budur. Guatr hastalığı sadece guatrojen maddelerin vücuda çok alınması sonucu değil çeşitli nedenlerle iyodun yeteri kadar alınamaması sonucunda da oluşur.