TÜRKÇE SES BİLGİSİ Dersi ÇAĞDAŞ TÜRKÇEDE EĞİLİMLER II soru cevapları:
Toplam 44 Soru & Cevap#1
SORU: Yazı dili standart, yani, tek biçimli mi kullanılmaktadır? Açıklayınız.
CEVAP: Yazı dilinin tek biçimli, “doğru” dil olduğu görüşü bir hayli yaygındır. Ne var ki yazı dilinin tek biçimliliği düşüncesi, öncek bölümlerde dile getirildiği gibi, temelsizdir. Yazı dilindeki standart, işaret edildiği gibi, daha çok yazımla ilgilidir. Yazı dilinde konu, bağlam, yazanların sosyal ve psikolojk durumları, eğitim seviyeler gibi çeşitli nedenlerle ortaya çıkan varyantlasmalar vardır (ayrıntılar için bk. Demr 2010c: 20 vd., 2011b).
#2
SORU: Standart dil ile farklı ağızları birbirinden ayıran ölçüt nedir?
CEVAP: Kendisi de bir ağza dayanan standart dil ile ağızları veya farklı ağız gruplarını kesin sınırlarla birbirinden ayıracak dil bilimi ölçütü yoktur (bk. Demir 2011). Ancak bir ağız temel alınarak geliştirilen standart dil zamanla eğitim kurumlarında öğretilmek, resmi ve yarı resmi ortamlar, basın yayın, edebiyat vb. gibi alanlarda kullanılmak suretiyle yaygınlık ve saygınlık kazanır.
#3
SORU: Ağızlar nasıl oluşur? Açıklayınız.
CEVAP: Her doğal dil çeşitli nedenlerle ortaya çıkmış bir varyantlar yığınından oluşur. Değişkenliğin olmadığı, tek biçimli bir doğal dil yoktur. Her varyant, dil içinde belli işlevler yerine getirir ve işlevleri başka varyantlar veya diller tarafından karşılanmadığı sürece varlığını devam ettirir. Doğal dillerde varyantlaşma nedenlerinden bir coğrafyadır. Bir dilin konuşulduğu coğrafyada bir istikametten başka bir istikamete doğru gidilince konuşmada farklılaşmalar olduğu kolayca gözlenebilir. Bazı konuşma biçimleri o kadar yoğun yerel izler taşır ki bunları belirlemek için uzman olmaya bile gerek yoktur. Dilde coğrafya temelli varyantlasımayla ağız araştırmaları ilgilenir.
#4
SORU: Yazım reformlarının gerekçesini yazınız.
CEVAP: Yazım reformlarının önemli gerekçelerinden biri durağan yazı diliyle değişken konuşma dil arasındaki açığı giderme çabasıdır. Yazımın konuşmayı etkilediği durumlar varsa da bu çaba, sanılanın aksine, konuşma dilin yazı diline yaklaştırma yönünde değil, aksine, yazı dilin konuşma diline yaklaştırma biçiminde olur.
#5
SORU: Yazı dili ve konuşma dilinin değişimlerini kıyaslayınız.
CEVAP: Yazı dilinde yazımdan kaynaklanan tek biçimliliğe karsın konuşma dili, dilin kendi doğal eğimleri, yabancı dillerin etkisi, ağızların etkisi, sosyal gruplar arasındaki dil farkları gibi nedenlere bağlı olarak sürekli bir değişim içindedir. Bu değişme zamanla o kadar ileri gider ki yazılı biçimle konuşulan biçim arasında ciddi uçurumlar oluşabilir.
#6
SORU: Konuşma dilinde /a/ sesinin /ı/ sesine, /e/ sesinin /i/ sesine dönüştüğü durumlara örnek veriniz.
CEVAP: Standart dilde, söyleyişte gözlenen dikkat çekici ses özelliklerinden biri de geniş ünlülerdeki daralmadır: yapacağım>yapıcam arayayım>arayım ~ arayım ~ arıyım değil mi>dimi Dikkat edilirse buradaki daralma, /y/ komşuluğundaki daralmanın daha ilerlemiş biçimidir. Ancak standart dildeki daralma ile bunun farkı, daralma sonucu burada aynı zamanda büzülmenin de ortaya çıkması ve biri hecenin kaybıdır.
#7
SORU: /ç/ ünsüzünün /s/ ünsüzüne dönüştüğü ortamları açıklayınız.
CEVAP: Konuşma dilinde pek çok ortamda gözlenen gelişmelerden biri /ç/>/s/ değişmesidir. Türkçe ünsüz uyumuna göre ötümsüz ünsüzden sonra ötümsüz ünsüz gelirken bu kural konuşma dilinde bozulmakta, yan yana gelen iki ötümsüz ünsüzden ikincisi ötümlüleşmekte birinci ünsüz ise patlamalı olmaktan çıkıp sızıcılaşmaktadır. Yan yana gelen iki ötümsüz patlamalı ünsüzden ikincisi ötümsüzlüğünü kaybetmiştir. Bu, konuşma dilinde, özellikle ağızlarla ilgili araştırmalarda sıkça rastlanan bir durumdur. İkincisinin ötümlüleşmesi sonucunda ilki ünsüz de patlamalı olmaktan çıkmış, sızıcılasmıstır. Ancak burada üzerinde durduğumuz /ç/>/s/ değişmesi diğer ötümlü ünsüzlerden önce de görülebilmektedir:
#8
SORU: Öndamak /l/sesinin artdamaksıllaşmasını açıklayınız.
CEVAP: Standart söyleyişte görülen dikkat çekici ses olaylarından bir de yabancı sözcüklerdeki artdamak ünlüler yanında kullanılan öndamak /l/ sesinin art damaksıllaşmasıdır. Özellikle eğitimli kesim, konuşmalarında bu /l/ sesin öndamak ünsüzü olarak söyleme çabasında olsa da bu eğilim, /l/ sesin Türkçenin önemli yapısal özelliklerinden olan ses uyumlarına uyarlama sürecinin sonucudur: Eğitimde bu /l/ sesin öndamak ses olarak öğretme çabası vardır. Ancak Türkçenin ses uyumları çok baskındır. Bu nedenle br dönem öndamak /l/ sesiyle söylenmesinde ısrar edilen bazı sözcüklerin zamanla artdamaksıl biçimlerinin standart biç- ime dönüştüğü görülmektedir. Örnek olarak Amerikan para birimi için /dolar/ ~ /dolar/ biçiminde ikili kullanım varken, eskiden sadece öndamak /l/ ses le söylenen Alman sözcüğü bugün tamamen artdamak ses ile /Alman/ biçiminde sesletilmektedir.
#9
SORU: Konuşma dilinde /s/ ünsüzünün /z/ ünsüzüne dönüştüğü durumları yazınız.
CEVAP: Daha çok ağızların etkisiyle ortaya çıkan bir ses olayıdır. Bazı ağızlarda söz başındaki ötümsüz sızıcı /s-/ ünsüzü, ötümlü sızıcı /z-/ ünsüzüne dönüşmektedir: Aynı değişme zaman zaman söz sonunda da görülebilmektedir: herkes>herkez agustos>austoz
#10
SORU: Yazım Kılavuzu’na göre, sonu /p/, /ç/, /t/, /k/ ünsüzlerinden biri ile biten özel adlara ünlü ile başlayan bir ek getirildiğinde sözlü ve yazılı anlatımda ne tür bir farklılık görülür?
CEVAP: Yazım Kılavuzu’na göre sonunda /p/, /ç/, /t/, /k/ ünsüzlerinden bir bulunan Meriç, Irak, Murat, Sinop gibi özel adlara ünlüyle başlayan çekim eki getirildiğinden yazımda ötümlüleşme olmaz: Meriç’i, Irak’a, Murat’ın, Sinop’a. Buna karşılık bu sözcükler söylenirken iki ünlü arasındaki ötümsüz ünsüz ötümlüleşir. Ancak çok heceli sözcüklerin sonundaki ötümsüz ünsüzün, ötümlüleşmesi kuralında yazımın etkisiyle zaman zaman bozulmalar olduğu görülmektedir. Bunun sonucunda bu sözcüklerin, yazıldığı biçimde, ünsüz ötümlüleşmesi olmadan söylendikleri de görülmektedir.
#11
SORU: Ağızlar nasıl öğrenilir, yaygınlaşır ve kullanım alanları nelerdir? Açıklayınız.
CEVAP: Bireyler bir dilin yerel konuşma biçimleri olan, okullarda öğretilmeyen, gelecek nesillere sözlü olarak aktarılan ağızları konuşurlar; doğup büyüdükleri çevrede edinirler. Ancak ağızlar, ait oldukları bölgenin dışında da kullanılır. Ağızların yaygın görüşe göre daha çok kırsal kesimde, o bölgede doğup büyümüş ve bölge dışına uzun süre için çıkmamış, okuryazarlığı olmayan veya eğitim seviyesi düşük, yaslı kimselerce konuşulduğu düşünülmekteydi. Ancak şehirleşme, iletişim ve ulaşım imkânlarındaki gelişmeler sonucunda bu durum değişmiştir. İç göç, dilin yerine getirdiği işlevlerin karmaşıklaşması, teknolojik gelişmeler gibi nedenler, gerek ağızların kullanıldığı alanın, gerekse ağızların yerine getirdiği işlevlerin genişlemesine neden olmuştur. Bazı bölgelerde hâlâ konuşma dil olarak kullanılan ağızlar, günlük hayatta bir dilden beklenen bütün ihtiyaçları karşılayabilmektedir.
#12
SORU: Neden sözlü biçimler yerine yazılı biçimler dilin doğru biçimi olarak esas alınmalıdır? Açıklayınız.
CEVAP: Her doğal dil kendi içinde çok çeşitli nedenlerle farklı biçimlerde ortaya çıkar. Bu yüzden dilde doğru biçimleri deyince ilk akla gelmesi gereken yazımdır. Çünkü yazım dışında kalan alanlarda kural koymak güçtür. Örnek olarak eş anlamlı sözcüklerden hangisinin tercih edileceği, cümlenin hangi uzunlukta olacağı gibi konularda düzenleme yapılamaz.
#13
SORU: “Türkçe yazıldığı gibi konuşulur, konuşulduğu gibi yazılır.” doğru bir kanı mıdır? Açıklayınız.
CEVAP: “Türkçe yazıldığı gibi konuşulur, konuşulduğu gibi yazılır.” şeklinde oldukça yaygın bir görüş vardır. Ancak vurgu, durak, ton gibi parçalar üstü ögeler başta olmak üzere, sözlü dile özgü özelliklerin önemli bir kısmı yazıda gösterilmediğinden, bu görüşün gerçek durumla ilgisi yoktur. Bu görüşün temelinde, Türkçenin oldukça genç sayılabilecek bir yazı dili olması ve alfabe düzenlenirken bir harfe bir ses ilkesine önemli ölçüde uyulması yatmaktadır. Hiçbir doğal dil konuşulduğu gibi yazılmaz, yazıldığı gibi konuşulmaz. Bu durum, Türkçe için de geçerlidir.
#14
SORU: /z/ ünsüzünün /s/ ünsüzüne dönüştüğü durumlara örnek veriniz.
CEVAP: Yine konuşma dilinde görülen eğilimlerden biri de söz sonunda ötümlü, sızıcı /-z/ ünsüzünün ötümsüzleşmesidir. Bu gelişme başka sözcüklerde de görülmekle birlikte özellikle birinci çoğul kişi ekinde dikkat çekmektedir.
#15
SORU: Hangi faktörler Türkçede yazılı ve sözlü biçimlerin aynı olduğunu düşündürtür?
CEVAP: Yazılı ve sözlü biçimlerin aynı olduğu yanılgısının neden Türkçenin Latin kökenli harflerle yazılmasının, diğer dillerle karşılaştırıldığında oldukça yeni olması ve bir sese bir harf denkliğine kısmen uyulmasıdır.
#16
SORU: Kısa mesajlarda ünlülerin yazılmayışı dilin bozulmasına sebep olabilir mi? Açıklayınız.
CEVAP: Kısa mesajlarda ünlülerin yazılmayışı dil sorunu, dilin bozulması, yanlış kullanılması olarak algılanmaktadır. Burada yine dil ve yazının aynı olduğuna dar bir yanlış algı söz konusudur. Kısa mesaj farklı bir iletişim biçimidir ve elektronik ortamın koşulları içinde az harfle çok şey anlatmak hedeflenmektedir.
#17
SORU: Yazım kurallarına göre yanlış olan biçimlerin standart dildeki yeri hakkında ne söylenebilir?
CEVAP: Yazım kuralları ise “doğru” ve “yanlış” olmakla değil karar vermeyle ilgilidir. İlke olarak sözcükler farklı biçimlerde yazmak, söyleyişteki ayrıntıları çeşitli derecelerde göstermek mümkündür. İletişim değer açısından aynı olan sözcükler, söyleyiş daha iyi yansıtsalar bile yazım açısından yanlış olabilirler: Yazımdaki “karar verilmiş” tek biçimlilik, standart dilin tek biçimli olduğu şeklinde anlaşılmamalıdır. Standart dilde de pek çok çeşitlenme vardır. Dilin her alanında farklı biçimler rekabet hâlindedirler ve birbirlerinin etkilemektedirler. Ayrıca her bir üslup biçiminin kendine özgü işlevleri vardır. Başka bir örnek vermek gerekirse, bir bilimsel yazıda sözcüklerin anlamları farklı okumalara izin vermeyecek şekilde düzenlenir, buna karşılık bir edebi eserde sözcüklerin çağrışımı ne kadar genişse o kadar iyi olabilir.
#18
SORU: /r/ sesi düşmesini açıklayınız.
CEVAP: Basta Batı Anadolu ağızlarında olmak üzere sıkça görülen /r/ düşmesine günümüz konuşma dilinde seyrek de olsa rastlanmaktadır. Bu düşme söz sonunda ve ünsüz komşuluğunda görülmekte, özellikle de şimdiki zaman ekinde dikkat çekmektedir: yapıyo yapıyosun Bu düşmeyi, önceler bağımsız bir eylemken sonradan ekleşmiş olan şimdiki zaman ekinin Türkçenin yapısal özelliklerine uyum sürecinin devam ettiği biçiminde yorumlamak yanlış olmaz. yap-a yorı-r>yap-ayoru>yapayor>yapıyor>yapıyo
#19
SORU: Kısa mesaj ve internet iletişiminin diller üzerindeki etkilerinden bahsediniz.
CEVAP: Elektronik iletişim imkânlarındaki olağanüstü gelişme dilde de etkisini göstermektedir. Diller bugün daha önce görülmemiş bir meydan okumayla karşı karşıyadır. Elektronik iletişimdeki sınırsız özgürlük, dilde çok özel çeşitlenmelere neden olmaktadır. Gerçek dünyada rastlanabilen neredeyse her tür dil ögesi elektronik ortamda görüldüğü gibi internetin kendi getirdi- ği yeni dilsel çeşitlenmeler de ortaya çıkmaktadır. “Internet sadece dil içindeki mevcut varyantların depolandığı bir veri bankası değildir. Sanal dünyada dilin yepyeni varyantları ortaya çıkmış, yabancı birinin anlayamayacağı iletişim biçimleri gelişmiştir. Bunu, standart dilde bir bozulma olarak algılayanlar da vardır. Burada dilin değişmezliğinden hareket edilmektedir. Oysa dil değişkendir, standart dilin zorunlu olduğu alanlar dışında kimin hangi dil kullanacağının sınırlarını belirlemek de kullanılan dil kontrol etmek de mümkün değildir.” (ayrıntılar için bk. Demir 2010b: 32-33).
#20
SORU: İnternetin Türkçe dili üzerindeki etkileri üzerine yapılan çalışmalar bu konuda neyi işaret etmektedir?
CEVAP: İnternet ve Türkçe hakkındaki çalışmalar henüz yetersizdir. Bu nedenle standart yazımdan zaman zaman ciddi bir kopma olabilmektedir. Ancak bunun dilin yapısını, bu arada kitabın konusu olan ses bilgisin ne kadar etkilediği ilerdeki çalışmalarla ortaya çıkarılacaktır.
#21
SORU: Televizyon, standart dilin ve ağızların yaygınlaşmasında ne tür rol oynar? Açıklayınız.
CEVAP: Dil içindeki farklı biçimlerin yaygınlaşmasında televizyon başta olmak üzere medyanın önemli bir yer vardır. Eğitim kurumları, basın yayın gibi yaygınlaştırılmaya çalışılan standart yazı dili yanında bölgeler üstü geçerliliği olan, yazı diline oldukça yakın bir konuşma dilinin yaygınlaşmasında en etkili araç televizyondur. Özel televizyon kanallarının kurulmasıyla standart dilin en etkili aracı olan televizyon, dil içindeki diğer varyantların daha geniş kesimlerce fark edilmesinde en önemli araç durumuna gelmiştir. Gerek sosyal sınıflara özgü konuşma biçimleri, gerekse ağızlar bir taraftan standart dilin etkisiyle standarda yaklaşırken diğer taraftan standart dilin yayılma araçlarını kullanarak onunla rekabete girmişlerdir.
#22
SORU:
Standart dil-ağız ilişkisini açıklayınız.
CEVAP:
Standart dil ile ağızları veya farklı ağız gruplarını kesin sınırlarla birbirinden ayıracak dil bilim ölçütü yoktur.Bir ağız temel alınarak geliştirilen standart dil zamanla eğitim kurumlarında öğretilmek, resmi ve yarı resmi ortamlar, basın yayın, edebiyat vb. gibi alanlarda kullanılmak suretiyle yaygınlık ve saygınlık kazanır. Böylece standart varyant, asıl ağız bölgesi dışında da kullanılan ve kabul gören bölgeler üstü bir iletişim aracına dönüşür.
#23
SORU:
Standart dili etkileyen gelişmeleri açklayınız.
CEVAP:
Ağızlar arasında ve ağızlarla standart dil arasında aşılmaz sınırlar yoktur. Standart dille ağızlar iç içe geçmiş durumdadır. Özellikle gelişen teknolojiye paralel olarak ağızlar son yıllarda yeni kullanım alanları bulmuşlardır.
#24
SORU:
Yazılı ve sözlü biçimlerin aynı olduğu yanılgısının nedeni nedir?
CEVAP:
Yazılı ve sözlü biçimlerin aynı olduğu yanılgısının nedeni Türkçenin Latin kökenli harflerle yazılması, diğer dillerle karşılaştırıldığında alfabenin oldukça yeni olması
ve bir sese bir harf denkliğine kısmen uyulmasıdır.
#25
SORU:
Yazımın söz bilgisine etkisini açıklayınız.
CEVAP:
Yazım Kılavuzu’na göre sonunda /p, ç, t, k/ ünsüzlerinden biri bulunan Meriç, Irak, Murat, Sinop gibi özel adlara ünlüyle başlayan çekim eki getirildiğinden yazımda ötümlüleşme olmaz. Meriç’i, Irak’a, Murat’ın,Sinop’a. Buna karşılık bu sözcükler söylenirken iki ünlü arasındaki ötümsüz ünsüz ötümlüleşir. Ancak çok heceli sözcüklerin sonundaki ötümsüz ünsüzün ötümlüleşmesi kuralında yazımın etkisiyle zaman zaman bozulmalar olduğu görülmektedir.
#26
SORU:
Yazı dili ve konuşma dili arasındaki farklılıkları belirtiniz.
CEVAP:
Yazı dilinde başta yazımdan kaynaklanan tek biçimliliğe karşın konuşma dili, dilin kendi doğal eğilimleri,yabancı dillerin etkisi, ağızların etkisi, sosyal gruplar arasındaki dil farkları gibi nedenlere bağlı olarak sürekli bir değişim içindedir. Bu değişme zamanla o kadar ileri gider ki yazılı biçimle konuşulan biçim arasında ciddi uçurumlar oluşabilir.
#27
SORU:
/s/>/z/ ses gelişmesini açıklayınız.
CEVAP:
/s/>/z/: Daha çok ağızların etkisiyle ortaya çıkan bir ses gelişmesidir. Bazı ağızlarda söz başındaki ötümsüz sızıcı /s-/ ünsüzü, ötümlü sızıcı /z-/ ünsüzüne dönüşmektedir. Aynı değişme zaman zaman söz sonunda da görülebilmektedir
#28
SORU:
/r/>/ø/ ses değişmesini açıklayınız.
CEVAP:
/r/>/ø/: Başta Batı Anadolu ağızlarında olmak üzere sıkça görülen /r/ düşmesine günümüz konuşma dilinde seyrek de olsa rastlanmaktadır. Bu düşme söz sonunda ve ünsüz komşuluğunda görülmektedir. Bu durumu, önceleri bağımsız bir eylemken sonradan ekleşmiş olan şimdiki zaman ekinin Türkçenin yapısal özelliklerine uyum sürecinin devam ettiği biçiminde yorumlamak yanlış olmaz
#29
SORU:
Öndamak /l/ sesinin durumunu açıklayınız.
CEVAP:
Öndamak /l/ sesinin durumu: Standart söyleyişte görülen dikkat çekici ses olaylarından biri de yabancı sözcüklerdeki artdamak ünlüleri yanında kullanılan öndamak /l/ sesinin artdamaksıllaşmasıdır. Özellikle eğitimli kesim, konuşmalarında bu /l/ sesini öndamak
ünsüzü olarak söyleme çabasında olsa da bu eğilim, /l/sesini Türkçenin en önemli yapısal özelliklerinden biri olan ses uyumlarına uyarlama sürecinin sonucudur.
#30
SORU:
Dildeki çeşitlemelerin nedeni nedir?
CEVAP:
Elektronik iletişimdeki sınırsız özgürlük, dilde çok özel çeşitlenmelere neden olmaktadır
#31
SORU:
Sanal dünyadaki dil gelişimini açıklayınız.
CEVAP:
Gerçek dünyada rastlanabilen neredeyse her tür dil ögesi elektronik ortamda görüldüğü gibi internetin kendi getirdiği yeni çeşitlenmeler de ortaya çıkmaktadır. Sanal dünyada dil içinde aynı zamanda yepyeni varyantlar ortaya çıkmış, yabancı birinin anlayamayacağı iletişim imkânları gelişmiştir. Bunu, standart dilde bir bozulma olarak algılayanlar da vardır. Burada dilin değişmezliğinden hareket edilmektedir. Oysa dil değişkendir, standart dilin zorunlu olduğu alanlar dışında kimin hangi dili kullanacağının sınırlarını belirlemek de kullanılan dili kontrol etmek de mümkün değildir
#32
SORU:
Türkçedeki vurgu sapmaları nasıldır?
CEVAP:
Türkçenin vurgulama sistemi henüz iyi araştırılmamıştır
#33
SORU:
Ağızların standart dile etkisi nasıldır?
CEVAP:
Ağızların yaygın görüşe göre daha çok kırsal kesimde, o bölgede doğup büyümüş ve bölge dışına uzun süre için çıkmamış, okuryazarlığı olmayan veya eğitim seviyesi düşük, yaşlı kimselerce konuşulduğu düşünülmekteydi. Ancak şehirleşme, iletişim ve ulaşım imkânlarındaki gelişmeler sonucunda bu durum değişmiştir
#34
SORU:
Ağızların işlevlerinin gelişmesine neden olan etmenler nelerdir?
CEVAP:
İç göç, dilin yerine getirdiği işlevlerin karmaşıklaşması, teknolojik gelişmeler gibi nedenler, gerek ağızların kullanıldığı alanın, gerekse ağızların yerine getirdiği işlevlerin genişlemesine neden olmuştur.
#35
SORU:
İnsanlar kendi ağızlarını konuşmaktan vazgeçip standart Türkçeyi neden tercih etmektedirler?
CEVAP:
Eğitimi, görevi, ilişkileri, başka biçimlerle karşılaşma derecesi, ilgisi, dile ve ağızlara karşı tutumu gibi nedenlere bağlı olarak insanlar kendi ağızlarını konuşmaktan vazgeçip daha yansız, ama standart Türkçeyi veya standarda yaklaşan prestijli varyantları
tercih edebilmektedir.
#36
SORU:
Türkçede Kapalı /e/ - Açık /e/ kullanımını açıklayınız.
CEVAP:
Kapalı /e/ - Açık /e/: İstanbul ağzıyla ilgili görüş bildirenlerin ünlüler açısından dikkatini çeken hususlardan biri kapalı /e/ olmuştur. Standart İstanbul ağzında sesbirim olarak kapalı /e/ yoktur. Buna karşılık Anadolu ağızlarında kök hecedeki kapalı /e/ sesbirim olarak kullanılmaktadır.
#37
SORU:
Artdamaksıl /k/ Yerine Hırıltılı Gırtlak Sızıcısı /? Türkiyede hangi bölgede kullanılmaktadır?
CEVAP:
Artdamaksıl /k/ Yerine Hırıltılı Gırtlak Sızıcısı /?/:Özellikle Doğu Anadolu ağızlarına özgü söyleyiş özelliklerinden biri de artdamaksıl /?/ ünsüzünün gırtlak sızıcısı /?/ olarak söylenmesidir.
#38
SORU:
/j/ Yerine /c/ hangi tür kelimelerde yer almaktadır?
CEVAP:
/j/ Yerine /c/: Yabancı dillerden alınan sözcüklerde bulunan /j/ sesi, yabancı sözcükleri Türkçeye uyarlama sürecinin bir sonucu olarak ona en yakın ses durumundaki /c/’ye değişir. Buna daha çok Batı kökenli sözcüklerde, söz başında rastlanır
#39
SORU:
Türkçede Ünlü Kısalması kavramını açıklayınız.
CEVAP:
Ünlü Kısalması: Ağızların etkisiyle ortaya çıkmış olan dikkat çekici bir ses olayı da Arapça ve Farsça kökenli bazı sözcüklerdeki uzun ünlülerin kısa söylenmesidir. Bu, özellikle, uzun ünlülerin kısalmış olduğu Doğu Anadolu ağızları ile Kıbrıs ağızlarının etkisiyle ortaya çıkmaktadır.
#40
SORU:
Türkçede ünlü uzaması neden gerçekleşmektedir?
CEVAP:
Ünlü Uzaması: Ağızların etkisi veya Arapça ve Farsça kökenli sözcüklerin söylenişindeki tereddütten kaynaklı olarak standart söyleyişte kısa ünlülü olan bazı sözcüklerin uzun ünlüyle söylendiği görülmektedir.
#41
SORU:
Yazı dilindeki standart nasıl belirlenmektedir?
CEVAP:
Yazı dilindeki standart, daha çok yazımla ilgilidir. Söz dizimi, sözcük seçimi, cümlenin uzunluğu gibi hususlarda, dilin yapısal sınırları dışında, genel geçer standartlar belirlemek güç, hatta imkânsızdır. Bu nedenle yazı dilinde de konu, bağlam, yazanların sosyal ve psikolojik durumları, eğitim seviyeleri gibi çeşitli nedenlerle ortaya çıkan varyantlaşmalar vardır.
#42
SORU:
Dil içindeki farklı biçimlerin yaygınlaşmasındaki etmenler nelerdir?
CEVAP:
Dil içindeki farklı biçimlerin yaygınlaşmasında televizyon başta olmak üzere medyanın önemli bir yeri vardır.
#43
SORU:
Yazı diline oldukça yakın bir konuşma dilinin yaygınlaşmasında en etkili araç ne olmuştur?
CEVAP:
Eğitim kurumları, basın yayın gibi yaygınlaştırılmaya çalışılan standart yazı dili yanında bölgeler üstü geçerliliği olan, yazı diline oldukça yakın bir konuşma dilinin yaygınlaşmasında en etkili araç televizyon, bunlar içinde de “uzun yıllar özel diksiyon eğitimi almış spikerlerin görev yaptığı ve başka varyantlara izin verilmeyen TRT olmuştur.
#44
SORU:
Standart dille ağızlar ve diğer varyantlar arasında çok daha yoğun bir etkileşim ortaya çıkmasının nedenleri nelerdir?
CEVAP:
1990’lı yıllarda özel televizyon kanallarının kurulmasını takiben, standart
dille ağızlar ve diğer varyantlar arasında çok daha yoğun bir etkileşim ortaya çıkmıştır. Ayrıca iç göç dışına çıkan insanların da okullardan ve televizyondan tanıdıkları İstanbul ağzına yaklaşan biçimleri tercih etme eğiliminde olduğu gözlenmektedir.