Uluslararası Araştırma Teşkilatı insancıl hukuka riayetin sağlanmasında uygulanmaz.

1972 tarihli Uzay Cisimlerince Sebep Olunan Zarar için Sorumluluğa Dair Uluslararası Sözleşme ilk defa sınırlanmamış uluslararası mutlak sorumluluğu öngörür. Buna göre uzay aracını fırlatan devlet, uçuştaki hava araçlarına ve yer yüzeyinde sebep olunan zararlar için sorumlu kılınmıştır. Ancak sıklıkla uygulanamaz bulunarak eleştirilse de uzayda zarar durumunda kasıtlı ve ihmalkâr eylemler dolayısıyla sorumluluk da uygulanabilir. Uzay cismi terimi, uzay cisminin parçalarını ve fırlatma aracını ve parçalarını da kapsamına alır.

Eğer bir devlet başka bir devlet içerisinde asi olarak tanınan bir grupla anlaşma yaparsa temelde asileri kısmen savaşan kabul etmiş anlamına gelmektedir.

1976’da Brezilya, Kolombiya, Kongo, Ekvator, Endonezya, Kenya, Uganda ve Zaire (yeni adı Kongo Demokratik Cumhuriyeti), Bogota Bildirisi’ni imzalamışlardır.

Hava sahasının en önemli kullanım biçimlerinden biri haberleşmedir. Bu konu ile ilgili uluslararası teşkilat olan Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) 1865’te Paris’te Uluslararası Telgraf Birliği olarak kurulmuştur. Şu andaki ismini 1934’te almıştır ve 1947’de BM’nin uzman kuruluşu olmuştur.

1970’lerin sonunda yaşanan dünya enerji krizi sonrası yabancı sermaye teşvik edilmiştir.

Uluslararası hukuka aykırı bir eylemin gerçekleşmesiyle eylemin sahibi devlet ile bu eylemin etkilediği devlet arasında ortaya çıkan yeni ilişki, eylemin sahibi olan devlete birtakım yükümlülükler yükler. Uluslararası hukuka aykırı bir şekilde eylemde bulunan devletin öncelikli yükümlülüğü, eylemi durdurmak ve tekrarlamamaktır. Devletin ikinci ve en önemli yükümlülüğü ise, onarma yükümlülüğüdür.

Uluslararası çevre sorunlarının diğer uluslararası sorunlar arasında ayrı bir sınıf
oluşturduğunun ve çözümlerinin teker teker devletleri aşan sorunlar olduğunun anlaşılması bakımından yapıcı bir rol oynayan BM İnsan Çevresine Dair Konferans 1972 yılında toplanmıştır.

İki veya daha fazla adadan meydana gelen ve coğrafi bakımdan bir bütün olan doğal yapılar takımadalardır.

Antartika kıtasında egemen bir ülke bulunmamaktadır. Bu nedenle söz konusu bölge yalnızca uluslararası anlaşmalarla kontrol edilmektedir.

Göçmen, daha iyi yaşam koşullarına ulaşmak için salt ekonomik nedenlerle göç eden ve insan hareketliliği yaratan kişilere denir. Mülteci ise ülkesinde ırkı, dini, milliyeti gibi nedenlerle zulme uğrayacağını düşünerek ülkesini terketmek zorunda kalan kişidir. Yani her iki insan hareketliliğinin temel sebebi farklıdır.

Soruda verilen kavram hukuki uyuşmazlıktır.

1951 Mülteci Sözleşmesi 33 (1) maddesinin sağladığı koruma mutlak değildir. Aynı maddenin ikinci fıkrası, geri göndermeme ilkesinin istisnasını oluşturur. Madde 33 (2) şu şekildedir: “Bununla beraber, bulunduğu ülkenin güvenliği için tehlikeli sayılması yolunda ciddi sebepler bulunan veya özellikle ciddi bir adi suçtan dolayı kesinleşmiş bir hükümle mahkum olduğu için söz konusu ülkenin halkı açısından bir tehlike oluşturmaya evam eden bir mülteci, işbu hükümden yararlanmayı talep edemez.” Dolayısıyla buradan yola çıkarak doğru şıkkın D olduğunu anlıyoruz. Çünkü geri göndermeme ilkesi mülteciler için güvencedir. A,B, C ve E şıklarındaki durumlarda devlet sığınmacıyı gönderemez.

Tıpkı uluslararası hukukun kaynakları gibi, uluslararası ekonomi hukukunun kaynakları, başta uluslararası antlaşmalar ve örf-âdet, bunların yanı sıra, hukukun temel ilkeleri, yargı kararları ve öğretidir. Denebilir ki uluslararası ekonomi hukukunun ağırlıklı kaynağı, uluslararası antlaşmalardır. Fakat bunların dışında, özellikle yatırım hukuku söz konusu olduğunda, özel hukuk tüzel kişileri ve devletler arasında yapılan sözleşmeler, finans konusunda uluslararası teşkilatlar ile devletler arasında akdedilen antlaşmalar, taahhütler göz ardı edilmemesi gereken diğer kaynaklardır. Bu bakımdan, özel hukuk kişileri ile yapılan sözleşmeleri ayrı bir kategori olarak değerlendirmek gerekir.

Ekonomik Kalkınma ve İş birliği Örgütü (OECD): II. Dünya Savaşının ardından yıkılan ve ekonomileri çöken Avrupa devletlerinin Marshall Planı çerçevesinde yeniden inşası için 1948 yılında kurulan Avrupa Ekonomik İş birliği Örgütü’nün mirasçısı kabul edilen OECD, 1961’de kurulmuştur. Bugün, Batılı sanayileşmiş devletler arasında dayanışma, iş birliği ve eşgüdüm sağlama amacını güden bir uluslararası örgüttür.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 1947 yılında, uluslararası hukukun geliştirilmesi için kurulmuştur. Komisyonun çalışmalarının büyük bölümünü uluslararası hukukun çeşitli konuları için taslakların hazırlanması oluşturur. Uluslararası hukukun yazılı olmayan kurallarını kodlaştırır, yani yazılı hâle getirir. Bununla birlikte, uluslararası hukukun kodifikasyonunda önemli bir yere sahip olan Uluslararası Hukuk Komisyonu BM bünyesinde devletlerin imzasına açılacak birçok taraflı andlaşmanın taslağını oluşturmuş bulunmaktadır. Komisyon çalışmalarının, en azından temsilcileri vasıtasıyla, bir ölçüde çalışmalara katılan devletlerin tutumunu yansıttığı da söylenebilir.

Resmi görevi olmayan vatandaşların eylemleri dolaylı olarak devlete ait eylemlerden biri değildir. Bu nedenle doğru şık “a”dır.

Tarifeli uçuşlar veya çarter seferlerinde ise o ülkenin izni gerekmektedir. Doğru cevap C'dir.