Uluslararası İlişkiler Kuramları 1 Ara 12. Deneme Sınavı
Toplam 20 Soru1.Soru
Sermayenin uluslararasılaşmasıyla, az gelişmiş ve sanayileşmiş toplumlar arasındaki gelişmişlik farkının arttığını savunan yaklaşım hangisidir?
Klasik Marksizm
|
Kapitalizm
|
Karşılıklı bağımlılık
|
Neo Marksizm
|
Liberalizm
|
2.Soru
Neorealizm için geçerli olup ile Realizmde geçerli olmayan varsayım aşağıdaki hangi seçenekte doğru olarak verilmiştir?
Uluslararası politikada davranışsal düzenlilikler vardır. |
Temel kavram güç mücadelesi ve kendine güvendir. |
Uluslararası ilişkilerin temel aktörü devletlerdir. |
Devletler ulusal çıkarları doğrultusunda hareket eden rasyonel birimlerdir. |
Devletler bütüncül ve yekpare yapılardır. |
Her iki yaklaşımın temel kavramları güç mücadelesi, kendine güvenme ve güvensizliktir. Yine her iki kurama göre, uluslararası ilişkilerin temel aktörü olan devletler bütüncül ve yekpare yapılardır. Bencil davranan ve sadece ulusal çıkarları doğrultusunda hareket eden rasyonel birimlerdir. Neorealizmin klasik realizmden farklılıkları ise; yapı olarak tanımlanan sistemin devletlerin dış politikası üzerindeki belirleyici ve sınırlayıcı etkisi üzerinde durması, uluslararası politikada davranışsal düzenlilikler olduğunu varsayması, dış politikalardaki benzerliklere dikkat çekmesi, bilim felsefesinin ilkelerini önemsemesi, tarihsel bir yaklaşım yerine yapısalcı bir yaklaşım benimsemesi, ahlak ve etik gibi normatif unsurlar üzerinde durmaması ve anarşi kavramına yüklediği anlamdır.
3.Soru
Tarih, “deniz güçleriyle kara güçleri arasındaki mücadelenin tarihi” biçiminde gelişmiştir. Bu görüş kime aittir?
Mackinder |
Mahan |
Frankel |
Ratzel |
Hartman |
Tarihi, birtakım evrelere ayıran Mackinder’e göre, birinci evrede Makedonyalılar Akdeniz’e hâkim olarak kara üstünlüğünü sağlamıştır. İkinci evrede Romalıların Kartacalıları yenerek Akdeniz’e hâkim olması bir kere daha kara gücünün üstünlüğüyle olmuştur. Mackinder, modern dönemdeyse İngiltere’nin ilk önemli deniz gücü olarak öne çıkmış olmasına rağmen, XX. yüzyılda Avrupa’nın büyük devletlerinin baskısıyla zor anlar yaşadığına ve bu konumunda önemli bir gerileme yaşandığına işaret etmiştir. Çağdaş dünyadaysa deniz güçlerinin nispî üstünlüğünün geçici bir durum olduğunu belirterek, teknolojik gelişmeyle üstünlüğün zaman içerisinde tekrar kara gücüne geçeceğini ileri sürmüştür.
4.Soru
Strausz-Hupe diğer realist düşünürlerden farklı olarak aşağıdaki faktörlerden hangisine daha fazla önem verip bunun siyasal davranışı sınırlayıcı bir etkiye sahip olduğunu belirtmiştir?
Millet faktörü |
Devlet faktörü |
Siyasi ve coğrafi faktörler |
Siyasi ve askeri faktörler |
Coğrafya ve çevresel faktörler |
Realist okulun önde gelen yazarlarından Strausz-Hupe, diğer realist düşünürlerden biraz farklı olarak, coğrafya ve çevresel faktörlere daha fazla önem vermekte ve bunun siyasal davranışı sınırlayıcı bir etkiye sahip olduğunu belirtmektedir.
5.Soru
Aşağıdakilerden hangisi yayılmacı politikacılarının savunduğu jeopolitik teorinin varsayımlarından biri değildir?
Coğrafyanın, ayrı bir disiplin olarak ortaya çıkmasında, emperyalizm etkili olmuştur.
|
Coğrafya, 1870-1871 Fransa Prusya savaşından sonra sömürgeci genişlemeye ışık tutan akademik çalışma alanı olarak popüler hale gelmiştir.
|
Savaşlar devletlerin coğrafi anlamda genişlemesinin gerekli bir aracı olup, genişlemeci politikaların başarısı coğrafya ile doğru orantılıdır.
|
Devletlerin hayatta kalması uluslar arası barış ve işbirliğine bağlıdır.
|
Devletler de canlı varlıklar gibidir, hayatta kalması için genişlemesi doğal karşılanmalıdır.
|
6.Soru
Aşağıdaki seçeneklerden hangisinde emperyalizm teorilerini öne süren kişi ile sorun tanımı ve çözüm önerisi doğru olarak eşleştirilmiştir?
- John a. Hobson – Sermaye fazlası- Halkın tüketim gücünü yükseltmek
- John a. Hobson – Sermaye fazlası- Fazla sermayeyi yurtdışında yeniden yatırıma dönüştürmek
- Vladimir Lenin- Tekelcilik- Sömürgecilik
- Paul Sweezy- Kapitalist ülkelerin rekabeti-Uluslararası tekelci beirleşmeler
- Paul Sweezy- Kapitalist ülkelerin rekabeti-Dünyanın işgal edilmemiş yerlerinin paylaşılması
I |
II |
III |
IV |
V |
Liberal düşünür, ‹ngiliz iktisatçı John A. Hobson’a göre, emperyalizm kapitalizm içindeki yanlış uygulamalardan kaynaklanan yapısal bir sorundur. Kapitalist toplumlar aşırı üretim ve yetersiz tüketim ikilemini yaşamaktadır. Hobson, kapitalist devletlerin ortaya çıkan zenginlik fazlasını bir takım refah artırıcı önlemlerle yeniden bölüştürecek bir sistem geliştirmeleriyle bu yapısal sorunu çözebileceklerini savunmuştur. Pratikte kapitalist devletler bunu yapmak yerine, ortaya çıkan sermaye fazlasını ülke dışında kâr elde etmek amacıyla yeniden yatırıma dönüştürmeyi tercih etmektedir. Diğer bir deyişle ülke içinde kullanılmayan sermaye ve tüketilmeyen mal için, yeni yatırım ve pazar olanaklarının araştırılması emperyalizme yol açmaktadır. Hobson, emperyalizmin kaçınılmazlığını kabul etmeyerek halkın tüketim gücünü yükseltmek gerektiğini ileri sürmektedir.
Lenin, emperyalizm ve savaşlar arasındaki ilişkiyi açıklarken I. Dünya Savaşı’na kadar olan dönemdeki savaşların, emperyalist güçlerin sömürge mücadelesinden kaynaklandığını ileri sürmektedir. Ancak, emperyalist devletler arasındaki işbirliğinin, özellikle Asya ve Afrika’daki azgelişmiş bölgelerin sömürülmesi amacını taşı-dığına da işaret etmektedir. Emperyalist güçlerin ayrı ayrı etki alanı oluşturma çabaları için yapılan ittifaklar, savaşa, geçici olarak ara verilmesine neden olmuştur. Kapitalist devletlerin bu pazarlara ve hammadde kaynaklarına her zaman ihtiyaçları olduğu için, kapitalist devletlerin var olduğu bir dünyada çatışma eksik olmayacaktır. Dolayısıyla Lenin’e göre, uluslararası çatışmaları ortadan kaldırmanın önkoşulu kapitalizmi ortadan kaldırmaktır. Zira bir kapitalist ülkenin genişlemesi mutlaka diğer bir ülkenin zararına olacağından, kapitalist emperyalizm uluslararası savaşları kaçınılmaz hale getirmektedir (Dougherty ve Pfaltzgraff, 1990: 230-31).
Paul Sweezy de emperyalizmi dünya ekonomisinin gelişiminde bir aşama olarak tanımlamaktadır. Sweezy’ye göre bu aşamada (a) endüstri malları için dünya pazarında ileri kapitalist ülkeler rekabet halindedir; (b) tekelci sermaye hakim sermaye şeklidir; (c) sermaye ihracı dünya ekonomik ilişkilerinin belirgin özelliğidir. Bu temel ekonomik ilişkilerin sonucu olarak iki özellik daha bulunmaktadır: (d) dünya pazarında çıkar çatışmaları ve uluslararası tekelci birleşmelere yol açan ciddi rekabet ve (e) dünyanın işgal edilmemiş yerlerinin önde gelen kapitalist güçler (ve onların uyduları) tarafından paylaşılması (Sweezy, 1975: 79).
7.Soru
Liberalizmin temel unsurlarından birini oluşturan "çıkarların uyumu" ilkesi aşağıdaki hangi seçenekte en doğru tanımlanmıştır?
Özel mülkiyetin devlet tarafından sınırlanmaması piyasa özgürlüğünü sağlar
|
Bireylerin ekonomik kararları kendileri alması toplumsal fayda maksimizasyonu sağlar
|
Kendi iyiliği için çalışan birey toplumun iyiliği için de çalışmış olur
|
Dünya devleti kurulması bireylerin ve devletlerin çıkarına olacaktır
|
Devletlerin çıkarına olan uluslararası hukuk sistemde barışı sağlar
|
8.Soru
Uluslararası sistemde aktörlerin siyasi, askeri, ekonomik kapasitelerine dayalı olarak, birbirlerinin davranışlarına etki edebilme potansiyellerine ne ad verilir?
Güç |
Ulus devlet |
Yüksek politika |
Kendine güvenme |
Ekonomik istikrar |
Uluslararası ilişkilerde devletlerin dışındaki uluslararası örgütler, ulusal ve uluslararası sivil toplum kuruluşları, ulusal ve uluslararası medya kuruluşlarının rolü dikkate alınmaz. Bu realizmin egemen ulus devlet varsayımıyla ilgilidir. Yüksek politika, realistler için devletin varlığını sürdürmeye ilişkin ulusal güvenlik konusu olarak nitelendirilmektedir. Kendine güvenme ise, realistler için, her devletin kendi güvenliğini kendisinin sağlaması varsayımıdır.
9.Soru
Wallerstein’ın merkez ve periferi ülkeler ile ilgili öne sürdüğü özellikler, aşağıda belirtilen seçeneklerden hangisi ile ilişkilendirilemez?
Merkez ve periferi ülkeler coğrafi ayırımla belirlenmezler. |
Merkez ülkelerin ve periferi ülkelerin belli coğrafi bölgelerde yoğunlaşmış oldukları görülür. |
Merkez ve Periferi bölgelerin üretim biçimleri ve ekonomik faaliyetleri de farklılaşmaktadır. |
Aynı ürün sürekli olarak merkez yada periferide üretilmez. |
Merkez ve periferi ülkeler aynı siyasi yapı ile yönetilirler. |
Merkez ve periferi ülkeler coğrafi ayırımla belirlenmezler. Ancak merkez ülkelerin ve periferi ülkelerin belli coğrafi bölgelerde yoğunlaşmış oldukları görülür. Merkez ve Periferi bölgelerin üretim biçimleri ve ekonomik faaliyetleri de farklılaşmaktadır.
10.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Geofrey Parker’ın jeopolitik düşünce okulu sınıflandırmasındaki gruplarından birisi olarak değerlendirilmez?
İkili düşünce |
Üçlü düşünce |
Marjinalistler |
Tekilciler |
Çoğulcular |
Jeopolitik düşünce okulu altı grupta değerlendirilebilir. Geofrey Parker’ın sınıflandırmasına göre; ikili düşünce (binarist), marjinalistler, üçlü düşünce (trinary), bölgeciler (zonalist), merkezciler ve çoğulcular (pluralist) olarak ele alınmaktadır. Tekilciler bu sınıflandırmaya dahil değildir.
11.Soru
Aşağıdakilerden hangisi jeopolitik teorinin ileri sürdükleri arasında yer almaz?
Jeopolitik teori; devletlerin coğrafi özellikleri izledikleri dış politika arasında ilişki kuran bir teoridir. |
Jeopolitik kuram, realist kuramın temel varsayımlarını benimsemektedir. |
Güç dendiğinde jeopolitik teoride coğrafi güç akla gelmektedir. |
Ülkesel genişlikle dış politika” arasında doğrudan bir nedensellik ilişkisi kurulamaz. |
Jeopolitik teori jeopolitik çevrenin siyasal davranış üzerindeki etkisini “determinist” bir yaklaşımla ele almaktadır. |
Jeopolitik teoriye göre ülkesel genişlikle dış politika arasında doğrudan bir nedensellik ilişkisi vardır.
12.Soru
Çağdaş dünyada deniz güçlerinin nispi üstünlüğünün geçici bir durum olduğunu ve dengenin kara gücü lehine değişeceğini belirten jeopolitikçi aşağıdakilerden hangisidir?
Mackinder
|
Mahan
|
Kjellen
|
Hartmann
|
Sprout
|
13.Soru
Aşağıdaki seçeneklerden hangisinde emperyalizm teorilerini öne süren kişi ile sorun tanımı ve çözüm önerisi doğru olarak eşleştirilmiştir?
I. John a. Hobson – Sermaye fazlası- Halkın tüketim gücünü yükseltmek
II. John a. Hobson – Sermaye fazlası- Fazla sermayeyi yurtdışında yeniden yatırıma dönüştürmek
III. Vladimir Lenin- Tekelcilik- Sömürgecilik
IV. Paul Sweezy- Kapitalist ülkelerin rekabeti-Uluslararası tekelci birleşmeler
V. Paul Sweezy- Kapitalist ülkelerin rekabeti-Dünyanın işgal edilmemiş yerlerinin paylaşılması
I |
II |
III |
IV |
V |
Liberal düşünür, İngiliz iktisatçı John A. Hobson’a göre, emperyalizm kapitalizm içindeki yanlış uygulamalardan kaynaklanan yapısal bir sorundur. Kapitalist toplumlar aşırı üretim ve yetersiz tüketim ikilemini yaşamaktadır. Hobson, kapitalist devletlerin ortaya çıkan zenginlik fazlasını bir takım refah artırıcı önlemlerle yeniden bölüştürecek bir sistem geliştirmeleriyle bu yapısal sorunu çözebileceklerini savunmuştur. Pratikte kapitalist devletler bunu yapmak yerine, ortaya çıkan sermaye fazlasını ülke dışında kâr elde etmek amacıyla yeniden yatırıma dönüştürmeyi tercih etmektedir. Diğer bir deyişle ülke içinde kullanılmayan sermaye ve tüketilmeyen mal için, yeni yatırım ve pazar olanaklarının araştırılması emperyalizme yol açmaktadır. Hobson, emperyalizmin kaçınılmazlığını kabul etmeyerek halkın tüketim gücünü yükseltmek gerektiğini ileri sürmektedir. Lenin, emperyalizm ve savaşlar arasındaki ilişkiyi açıklarken I. Dünya Savaşı’na kadar olan dönemdeki savaşların, emperyalist güçlerin sömürge mücadelesinden kaynaklandığını ileri sürmektedir. Ancak, emperyalist devletler arasındaki işbirliğinin, özellikle Asya ve Afrika’daki azgelişmiş bölgelerin sömürülmesi amacını taşıdığına da işaret etmektedir. Emperyalist güçlerin ayrı ayrı etki alanı oluşturma çabaları için yapılan ittifaklar, savaşa, geçici olarak ara verilmesine neden olmuştur. Kapitalist devletlerin bu pazarlara ve hammadde kaynaklarına her zaman ihtiyaçları olduğu için, kapitalist devletlerin var olduğu bir dünyada çatışma eksik olmayacaktır. Dolayısıyla Lenin’e göre, uluslararası çatışmaları ortadan kaldırmanın önkoşulu kapitalizmi ortadan kaldırmaktır. Zira bir kapitalist ülkenin genişlemesi mutlaka diğer bir ülkenin zararına olacağından, kapitalist emperyalizm uluslararası savaşları kaçınılmaz hale getirmektedir. Paul Sweezy de emperyalizmi dünya ekonomisinin gelişiminde bir aşama olarak tanımlamaktadır. Sweezy’ye göre bu aşamada (a) endüstri malları için dünya pazarında ileri kapitalist ülkeler rekabet halindedir; (b) tekelci sermaye hakim sermaye şeklidir; (c) sermaye ihracı dünya ekonomik ilişkilerinin belirgin özelliğidir. Bu temel ekonomik ilişkilerin sonucu olarak iki özellik daha bulunmaktadır: (d) dünya pazarında çıkar çatışmaları ve uluslararası tekelci birleşmelere yol açan ciddi rekabet ve (e) dünyanın işgal edilmemiş yerlerinin önde gelen kapitalist güçler (ve onların uyduları) tarafından paylaşılması.
14.Soru
“Emperyalizm uluslararası savaşları kaçınılmaz hale getirmektedir” tezini savunan düşünürler aşağıdakilerden hangileridir?
Vladimir Lenin ve Paul Sweezy
|
Karl Marks ve Vladimir Lenin
|
Karl Marks ve Friedrich Engels
|
John A. Hobson ve Paul Sweezy
|
Karl Marks ve John A. Hobson
|
15.Soru
Marks ve Engels’e göre güç ilişkilerini etkileyen en önemli unsur aşağıdakilerden hangisidir?
Askeri güçler |
Coğrafi etkenler |
Ekonomik çıkarlar |
Dini faktörler |
Teknolojik gelişmeler |
Marks ve Engels’e göre tarih boyunca ekonomik çıkarlar ve ihtiyaçlar güç ilişkilerini etkilemiş, baskı altında tutulan ezilen sınıflarla egemen güçler arasındaki çatışma devam etmiştir.
16.Soru
Soğuk Savaş sonrası dönemde
I. Sırbistan ve Hırvatistan arasındaki çatışma
II. Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki savaş durumu ve
II. Rusya'nın Çeçenistan'a müdahalesi
gibi örnekler, aşağıdaki liberal uluslararasıcı anlayış savlarından hangisiyle açıklanabilir?
Liberal devletler, barış ve işbirliğine daha yatkındır. |
Liberal demokrasiler arasında savaş olasılığı daha azdır. |
Demokrasilerin gelişmesi devletlerin saldırganlığını azaltır. |
Serbest piyasanın yaygınlaşması uluslararası istikrar açısından bir güvencedir. |
Geçiş demokrasilerinde savaşa başvurma eğilimi yüksektir. |
Söz konusu örnekler liberal uluslararasıcı anlayışın E şıkkında verilen savına daha uygun düşmektedir.
17.Soru
Hangisi “devletin içerisinde faaliyet gösterdiği ve karar vericilerin kararlarını oluşturdukları ortam” anlamındaki çevre kavramı içinde yer alan ögelerden biri değildir?
Diğer devletlerin tutumu |
Bölgesel gruplaşmalar |
Teknolojik ve ekonomik gelişmeler |
Siyasal, toplumsal ve askeri gelişmeler |
Komşu ülkeler |
“Devletin içerisinde faaliyet gösterdiği ve karar vericilerin kararlarını oluşturdukları ortam” anlamında kullanılan çevrede; diğer devletlerin tutumu, bölgesel gruplaşmalar, teknolojik, ekonomik, siyasal, toplumsal ve askeri gelişmeler gibi öğeler yer almaktadır.
18.Soru
Tarihi “deniz güçleriyle kara güçlerinin mücadelesi” olarak gören Mackinder, dünyayı anakara (heartland), iç hilal ve dış hilal şeklinde üç bölgeye ayırmıştır.
Aşağıdaki ülkelerden hangisi Mackinder’in “iç hilal” olarak adlandırdığı bölgede yer alan ülkelerden biridir?
Rusya |
İngiltere |
Japonya |
Türkiye |
Güney Afrika |
Doğru yanıt Türkiye'dir. Rusya, anakarada yer alırken İngiltere, Japonya ve G. Afrika dış hilalde yer alır.
19.Soru
I. Dünya Savaşı sonrasında idealizmin temel düşüncesinin ve uluslararası barış ve güvenliği sağlamaya dönük varsayımlarının iflas etmesi üzerine ona bir meydan okuma olarak gelişen ve II. Dünya Savaşı sonrası süreçte güvenlik meselesinin, uluslararası sistemin ana gündemini oluşturmasıyla oldukça çekici hale gelen düşünce akımı hangisidir?
Realizm |
Sürrealizm |
Kapitalizm |
Neorealizm |
Klasizm |
Realizm, esas olarak I. Dünya Savaşı sonrası süreçte idealizmin temel düşüncesinin ve uluslararası barış ve güvenliği sağlamaya dönük varsayımlarının iflas etmesi üzerine ona bir meydan okuma olarak gelişmiştir. İlk ortaya çıkması da aslında idealizmin eleştirisiyle başlamış ve özellikle II. Dünya Savaşı sonrası süreçte güvenlik meselesinin, uluslararası sistemin ana gündemini oluşturmasıyla oldukça çekici hale gelmiştir.
20.Soru
Gerek deniz gerekse kara alanlarından birinin tek başına dünyanın merkezi olarak dikkate alınmasının doğru olmadığını, uzun vadede, her iki bölgede yer alan ülkelerin, kenar kuşaktaki güçlerle ilişkilerinde çevre (periferi: ikincil) konumunda olacaklarını ileri süren jeopolitik düşünce okulunun alt grubu aşağıdakilerden hangisidir?
Marjinalistler |
Merkezciler |
İkili düşünce (binarist) |
Bölgeciler (zonalist) |
Üçlü düşünce (trinary) |
Marjinalist düşünceye göre, gerek deniz gerekse kara alanlarından birinin tek başına dünyanın merkezi olarak dikkate alınması doğru değildir. Uzun vadede, her iki bölgede yer alan ülkeler, kenar kuşaktaki güçlerle ilişkilerinde çevre (periferi: ikincil) konumunda olacaklardır. Dolayısıyla global anlamda esas mücadele ve çatışma; nüfusu, sahip olduğu kaynakları ve jeostratejik konumu bakımından çok önemli olan kenar kuşağın denetimini ele geçirmeye yönelik olacaktır.
-
- 1.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 2.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 3.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 4.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 5.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 6.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 7.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 8.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 9.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 10.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 11.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 12.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 13.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 14.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 15.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 16.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 17.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 18.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 19.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 20.SORU ÇÖZÜLMEDİ