Anne Baba Eğitimi Final 2. Deneme Sınavı
Toplam 20 Soru1.Soru
Anne baba konsültasyon hizmetleri aşağıdakilerden hangisi tarafından verilemez?
Psikiyatrist |
Psikolog |
Psikolojik danışman |
Sosyal çalışmacılar |
Sınıf öğretmeni |
Konsültasyon hizmetleri; yeterli bilgi ve birikime sahip psikiyatrist, psikolog psikolojik danışman ve sosyal çalışmacılar tarafından verilebilirken sınıf öğretmeni tarafından verilemez.
2.Soru
Aşağıdakilerden hangisi demokratik ailenin özelliklerinden değildir ?
Birbirine güven duyan |
Birbirlerinin ihtiyacını karşılayan |
Birbirlerinin hatalarını görmezlikten gelen |
Birbirlerinin gelişmesini engellemeyen |
Birbirlerine saygı duyan |
Demokratik aile ise şu şekilde tanımlanabilir:?Demokratik aile, birbirine güven ve saygı duyan; birbirlerinin ihtiyaçlarını kar?şılayan ve birbirlerinin gelişmesini engellemeyen bireylerden oluşur. Temel koşullar; karşılıklı sevgi ve saygı göstermek, birbirlerinin haklarını önemsemek ve hak- larına özen göstermek, hoşgörülü olmaktır.
3.Soru
Aşağıdakilerden hangisi anne baba eğitimi programlarının amaçlarından biri değildir?
Anne babalara çocuk gelişimi hakkında bilgi vermek. |
Anne, baba ve çocuk arasında sağlıklı bir iletişim kurulmasını sağlamak. |
Problem çözme ve karar verme becerilerini geliştirmek. |
Çocuklarının başarısızlıklarına yönelik uygulanacak ceza yöntemleri hakkında bilgilendirmek. |
Çocuklarını içinde bulundukları gelişim dönemi özellikleri çerçevesinde değerlendirmelerini sağlamak. |
Anne baba eğitimi programı ailelere yönelik çocukların neden başarısız olduğunu anlamalarına yardım etmek amacıyla hazırlanır ancak çocuklara uygulanacak ceza yöntemleriyle ilgili bilgi vermek amaçları arasında yer almaz.
4.Soru
Hangisi Anne Eğitimi Programında konuların ele alınmasında kullanılan tekniklerden değildir?
Rol oynama |
Tartışma |
Soru-cevap |
Gösteri |
Hikâye anlatma |
Anne Eğitim Programında konuların ele alınmasında kullanılan teknikler, rol oynama, tartışma, soru-cevap ve gösteridir. Doğru cevap E’dir.
5.Soru
Aşağıda verilen cinsel gelişim özelliklerini ilgili oldukları dönem ile eşleştiriniz.
- Ağız bölgesinden uyarılma neticesinde elde edilen haz duygusu, cinsel bir doyum olarak nitelendirilmekte ve yaşamın daha sonraki yıllarında elde edilen cinsel doyumun başlangıcı olarak kabul edilmektedir.
- Cinsiyet farklılıklarını tanıyabilmekte fakat bir kişinin cinsiyetinin değişmez olduğunu düşünmemektedir.
- Anne babanın yanı sıra başka kişilerle özdeşim önem kazanır, yapılan özdeşimler pekiştirilir, cinsel ilgi yerini başka konulara bırakır.
- İkincil ve birincil cinsiyet özellikleri ortaya çıkar ve bireyler bedensel büyüme ve cinsel özelliklerin gelişimi açısından farklılıklar gösterebilir.
a) Ergenlik dönemi
b) İlk çocukluk dönemi
c) İkinci çocukluk dönemi
d) Bebeklik dönemi
1-a, 2-b, 3-c, 4-d |
1-b, 2-c, 3-d, 4-a |
1-d, 2-b, 3-c, 4-a |
1-c, 2-d, 3-a, 4-b |
1-d, 2-a, 3-b, 4-c |
Bebeklik döneminde ortaya çıkan cinsel gelişim, psikanalitik yaklaşımın psikoseksüel gelişim dönemlerinden oral döneme ilişkin açıklama çerçevesinde bebeğe haz veren ve doyum sağlayan haz bölgelerine dayalı olarak açıklanabilir. Bebeklik döneminde, bebeğin haz merkezi ağız bölgesidir. Bebek, beslenmek için anneyi emerek ve kendi parmağını emerek ağız bölgesinden uyarılmakta ve daha sonra bu uyarılma bölgesi bedenin diğer yerlerine doğru genişlemektedir. Psikanalitik görüş, bu uyarılmaların neticesinde elde edilen haz duygusunu, cinsel bir doyum olarak nitelendirmekte ve yaşamın daha sonraki yıllarında elde edilen cinsel doyumların başlangıcı olarak kabul etmektedir. İlk çocukluk döneminin başlangıcında çocukların yaklaşık iki yaşından itibaren cinsiyetin kazanılmasına ilişkin farklılıklar göstermeye başladıkları gözlenebilir. çocukların cinsiyetlerini anlamaları, kız ve erkek olduğunu kavramaları, cinsiyetlerinin bilincinde olmaları yaklaşık 3 yaş civarında gerçekleşir ve genellikle 3 yaşındaki çocuk kimin erkek, kimin kız olduğunu değerlendirebilir. Dolayısıyla, çocuklar 2-3 yaş aralığında cinsiyet farklılıklarını tanıyabilmektedirler. Bununla birlikte, 3 yaş çocuğunun bilişsel gelişiminin işlem öncesi düzeyde olması nedeniyle cinsiyetin değişmediğini bilemez. İkinci çocukluk dönemi başlangıcı çocuğun okula başladığı yıllara denk gelir ve il- köğretimin birinci kademesini kapsar. Okul öncesinde çocuğun cinsel ilgi ve merakı karşısında gerekli açıklamalar sağlanmışsa okul yıllarında ge- nel olarak cinsel ilgi ve merak azalır. Cinsel yönden bir uyuklama çağına girilir. Bununla birlikte anne babanın yanı sıra başka kişiler ile özdeşim önem kazanır, yapılan özdeşimler pekiştirilir ve çocuk cinsel ilginin yerine okul, oyun gibi başka konular ile ilgilenmeye yönelir. Ergenlik döneminde, bireyler yoğun bir fiziksel gelişim yaşarlar. Erinliğin bir belirtisi olarak ergenin cinsiyetine özgü özellikler içeren fiziksel değişmeler görülmeye başlar. Ergenin üreme fonksiyonu ile doğrudan ilişkili olmayan, ancak bedenin dışından görülebilen ve cinsiyeti farklılaştıran özellikler ortaya çıkar ve bunlar ikincil cinsiyet özellikleri; her iki cinsiyetten ergenin koltuk altları ve kasık bölgesinde kılların oluşması, erkeklerde belirgin olarak yüzde kılların oluşması, sesin kalınlaşması ve kızlarda göğüslerin büyümesi gibi özellikleri içerir. Daha sonra, erinlikte üreme organlarını içeren birincil cinsiyet özellikleri ortaya çıkar ve üreme organları olgunlaşarak üretici duruma gelirler. Ergenler erinlik yıllarında bedensel büyüme ve cinsel özelliklerin gelişimi açısından büyük farklılıklar gösterebilirler.
6.Soru
"Bence sen yeterinde istemediğin için tembellik ediyorsun. Bak Betül ne güzel ders çalışıyor. Sen anca tavuk gibi yat! Neyse babanın gelmesine kaç saat kaldı?"
Gordon ve Korkut tarafından belirlenen sözel tepki aracılığı ile oluşan iletişim engelleri dikkate alındığında, yukarıdaki metinde hangisi yoktur?
Ahlak dersi vermek |
Kıyaslamak |
Yorumlamak, analiz etmek |
Ad takmak, alay etmek |
Konuyu saptırmak |
"Bence sen yeterinde istemediğin için tembellik ediyorsun.": Yorumlamak, analiz etmek.
"Bak Betül ne güzel ders çalışıyor.": Kıyaslamak
"Sen anca tavuk gibi yat!": Ad takmak, alay etmek
"Neyse babanın gelmesine kaç saat kaldı?": Konuyu saptırmak
7.Soru
Hangisi doğrusal iletişim modeline örnek olarak verilemez?
Konferans izlemek |
Kitap okumak |
Münazara yapmak |
Karşıdakinin tepki vermesine izin vermeden konuşma yapmak |
Televizyon izlemek |
Doğrusal iletişim modeli, 5 ögeden oluşur. Mesajı verenin, mesajı vermesi ve karşıdakinin almasıyla ilgili olan bu modelde karşılıklı etkileşim yoktur. Radyo dinlemek, TV izlemek, bir konferans izlemek, bir kitap okumak, karşıdakinin tepki vermesine izin vermeden konuşma yapmak bu modele giren iletişimlerdir.
8.Soru
Babasının vefatından sonra, bir çocuk oyuncaklarıyla oynarken babası ile yaptıklarını tekrarlar nitelikte oyunlar kuruyorsa ve babasının konuşmasını canlandırıyor ise ne tür bir yas tepkisi göstermektedir?
Reddetme |
Öfke |
Hüzün |
Alışma ve ileriye yönelme |
Fiziksel tepki |
Reddetme tepkisinde çocuk, kaybettiği yakınını bir daha göremeyeceğini aklına getirmek istemez; o kişi ile yeniden bir araya geleceğinin hayalini kurar ve bu yönde oyunlar oynar ya da öyküler anlatır.
9.Soru
Aşağıdakilerden hangisi/hangileri bir travma ya da afet sonrasında öğretmenlerin çocukların yaşantısında önemli yer tutmasının nedenlerindendir?
I. Çocuğun sağlıklı fiziksel ve ruhsal gelişimine ortam yaratmak
II. Çocuğa belirli bilgi ve becerileri öğretmek ve eğitmek
III. Çocuğun gereksinimlerini daha önce fark etmek
IV. Süreklilik, değişmezlik, normallik hissi sağlamak
V. Velilere yardım kaynakları konusunda bilgi vermek
I, II ve III |
II, III ve IV |
I, III, IV ve V |
Yalnız I |
Yalnız II |
- Öğretmenler, sadece çocukları eğitmek, onlara belirli bilgi ve beceriler öğretmekle kalmazlar, aynı zamanda onların fiziksel ve ruhsal olarak sağlıklı bir biçimde gelişmelerine yardımcı olacak ortamlar da yaratırlar. Bilgi ve beceri öğretmek öğretmenlik mesleğinin doğasıdır ve bir afet ya da travma durumu gerektirmez.
- Öğretmenler çocuklarla daha fazla zaman geçirdiklerinden, onların ihtiyaçlarını herkesten daha iyi bilir ve çocuklara yardım edebilirler.
- Okulda bulunmak ve etkinliklere katılmak çocukların ihtiyaçlarını daha kolaylıkla iletmelerine yardımcı olurlar ve bu gereksinimleri ilk fark eden kişiler öğretmenlerdir.
- Öğretmenler çocukların oyun ve diğer okul etkinliklerine katılması, özellikle travma sonrasında ve büyük afetler sonrasında çok ihtiyaç duydukları, süreklilik, değişmezlik ve normallik hissinin oluşmasına yardımcı olurlar.
- Öğretmenlerin yardımıyla daha farklı düzeyde psikolojik yardıma ihtiyacı olan çocuklar belirlenerek çocuğun anne ve babasına yardım kaynakları hakkında bilgi verilebilirler.
10.Soru
I- Düşündüğünü okuduğu gibi ifade edebilme özgürlüğü
II- Kendi duygularını olduğu gibi ifade edebilme özgürlüğü
III- Kendi arzularına göre bir şeyi isteme ya da reddetme özgürlüğü
Yukarıdakilerden hangisi ya da hangileri insanın temel özgürlüklerindendir?
Yalnız I |
Yalnız II |
I ve III |
II ve III |
I , II , III |
Her insanın doğuştan beş temel özgürlüğü olduğu ileri sürülebilir:
- Şimdi ve burada olanı duyma ve görme (algılama) özgürlüğü,
- Kendi düşündüğünü olduğu gibi ifade edebilme özgürlüğü,
- Kendi duygularını olduğu gibi ifade edebilme özgürlüğü,
- Kendi arzularına göre bir şeyi isteme ya da reddetme özgürlüğü,
- Olmak istediği yönde gelişerek kendi özünü gerçekleştirme özgürlüğü.
11.Soru
Verdener’e göre çift yönlü iletişimlerin ilkeleri vardır. Buna göre bu ilkelerin en önemlisi aşağıdakilerden hangisidir?
İletişim amaçlıdır. |
İletişim devamlıdır. |
İletişim ilişkiseldir. |
İletişimlerin bazı etik doğruları vardır. |
İletişim öğrenilir ve geliştirilebilirdir. |
Verdener (1999) özellikle çift yönlü iletişimlerin en az altı ilke tarafından yönlendirildiğini savunmaktadır: Buna göre; iletişimler amaçlıdır, devamlıdır. İletişimdeki mesajlar, bilinçli kodlama derecesine göre değişir. Bu mesajlar, kendiliğinden, senaryolaştırılmış ya da yapılandırılmış olabilir. İletişimler ilişkiseldir, insanlar arasındaki güç ve sevgiyi tanımlarlar. İletişimlerin bazı etik doğruları vardır. En önemlisi, iletişim öğrenilir ve geliştirilebilir.
12.Soru
Aşağıdakilerden hangisi /hangileri cinsel eğitimde anne baba ve öğretmenlerin dikkat etmesi gereken temel ilkelerdendir?
I. Çocukların cinselliğe ilişkin ilgi ve merakı sonucunda sorduğu sorulara kaçamak, geçiştiren, gerçekçi olmayan ve uzun, ayrıntılı yanıtlar vermemelidir.
II. Çocuğa çok sıkı ve dar giysiler giydirerek cinsel organlarına dokunarak uyarılmalarına sebep olmamalıdır.
III. Küçük yaşlardan itibaren çocukların kendi cinsiyetine özgü davranışları sergilemelerine çaba göstermelidir.
IV. Çocukların oyunlar yoluyla cinsiyet farklılıklarını anlamalarına izin vermeli, çocuğun kendi cinsiyetine özgü rolleri kazanması teşvik edilmelidir.
V. Çocuklar çeşitli eğitici, geliştirici oyunlara, sosyo-kültürel ve sportif etkinliklere yönlendirilmeli, katılmaları sağlanmalıdır.
I, II |
III, IV, V |
I, III, V |
I, II, III, IV |
I, II, III, IV, V |
Anne babalar ve öğretmenler,
- cinsel gelişimin doğal bir süreç olduğunu, cinsel eğitim vermenin önemi ve gerekliğini kavramalıdır.
- çocukların cinsellikle ilgili sorularını yok saymamalı, susarak karşılamamalı baskılayıcı, yasaklayıcı, cezalandırıcı bir tutum sergilememeli, ayıp ve utanılacak bir konu olarak görmemelidir.
- çocukların cinsel gelişimine, cinselliğini keşfetmesine ve cinselliğe ilişkin ilgisine merakına karşı bilgilendirici, aydınlatıcı, hoşgörülü ve tutarlı bir tutum ve anlayış sergilemelidir.
- çocukların cinselliğe ilişkin ilgi ve merakı sonucunda sorduğu sorulara kaçamak, geçiştiren, gerçekçi olmayan ve uzun, ayrıntılı yanıtlar vermemelidir.
- çocuğun sorularına onların gelişim düzeylerine uygun, anlayabilecekleri kadar sade, basit, öz, tutarlı, gerçekçi, kararlı yanıtlar ve açıklamalar vermeye çalışmalıdır.
- çocuğun merakını engelleyici, alay edici, önemsemeyen, çekinen, kaygılanan, ses tonu farklılaşan bir tavır göstermemeli, doğal bir biçimde davranmalıdır
- çocuğun yanıtlarını aradığı sorular karşısında yapılan açıklamalar ile gerçek- leştirilen uygulamalar, çocuğun yaptığı davranışlara karşı tepkiler her zaman her yerde birbiriyle tutarlı olmalı, çelişkili algılanabilecek bir yaklaşım sergilememelidir
- cinsel konulara ilişkin çocuğun ilgisini, merakını ve sorularını beklemeksizin çocuğa açıklamalar yapmamalı, aceleci davranarak çocuğa her şeyi anlatmak zorunda kendini hissetmemeli, onları gereksiz ve erken bir zamanda uyarmamalıdır.
- Çocuğa çok sıkı ve dar giysiler giydirerek cinsel organlarına dokunarak uyarılmalarına sebep olmamalıdır.
- Kendi cinsiyetine ilişkin kimliğini kazanmaya yönelik davranışlarına engel olmamalıdır. Kız çocuğunun kızlara veya annelere özgü makyaj malzemeleri ile oynama, topuklu ayakkabılar giyme, toka takma, bilezik takmak, etek giyme gibi davranışlarını engellememeli, erkek çocuğunun erkeklere veya babalara özgü tıraş malzemeleri ile oynama, kravat takma, gibi davranışlarını engellememeli, gerektiğinde kısa da olsa bu tür davranışların gerçekleşmesine izin vererek, çocuğun merakını gidermesine yardım etmelidir
- Çocuğun kendi cinsiyetine uygun cinsel kimlik gelişiminin sağlıklı bir şekilde gerçekleşebilmesi için özellikle küçük yaşlardan itibaren çocukların kendi cinsiyetine özgü davranışları sergilemelerine çaba göstermeli, kız çocuklarına erkek, erkek çocuklarına kız gibi davranmaya, giydirmeye, özendirmeye çalışmamalıdır
- Çocuğun cinsel merakını ve ilgisini çeken konularda bilgilendirmekten kaçınarak, çocuğun dış dünyada ne gibi bilgilerle ve tehlikelerle karşılaşabileceğini dikkate almaksızın çocuğu kendi hâline bırakmamalıdır. Çocuğun dış çevreden eksik, yetersiz, yanlış ve gelişim düzeyinin üzerinde bilgiler edinmesine fırsat verilmemelidir
- Çocukların oyunlar yoluyla cinsiyet farklılıklarını anlamalarına izin vermeli, çocuğun kendi cinsiyetine özgü rolleri kazanması teşvik edilmelidir.
- Çocukların cinselliğe ilişkin merakını gidermek için çocuğun yanında çıplak dolaşmak, beraber banyo yapmak ve aynı odada yatmak gibi davranışlar uygun olmayıp, çocuğun erken uyarılmasına ve aklının karışmasına yol açabilir. Bu nedenle, çocuktan hiçbir şeyin gizlenmemesi gerektiği biçiminde bir cinsel eğitim anlayışını benimsememelidir
- Çocuklara kendi cinsiyetlerine uygun davranışlar sergileyerek, onlara uygun modeller olarak, onların sağlıklı özdeşim kurmalarını sağlamalıdırlar. Çünkü kız çocuklar anneye benzemeye çalışarak onun niteliklerini özümserler, erkek çocuklar babaya benzemeye çalışarak onun niteliklerini özümserler ve böylece cinsel özdeşim kurarlar. Bu nedenle, çocuklarla güvenli sıcak ve ya- kın ilişkiler geliştirilmelidir
- Çocukların cinsellik üzerinde odaklanmasını, yoğunlaşmasını ortadan kal- dırmak için onlar çeşitli eğitici, geliştirici oyunlara, sosyo-kültürel ve sportif etkinliklere yönlendirilmeli, katılmaları sağlanmalıdır
- Çocuğun cinselliğini keşfetmeye yönelik girişimleri engellenmemeli, suçluluk ve utanç duyguları geliştirmesine yol açmamalıdır
- Çocuğun karşı cinsle iyi ilişkiler geliştirmesine yardım etmeli ve bu amaçla oyunlardan yararlanmalıdır.
- Erinlik yıllarında birincil ve ikincil cinsiyet özelliklerine ilişkin oluşan bedensel değişmeler hakkında bilgiler verilmeli ve ergenler hazırlanmalıdırlar.
- Ergenlerin değişen bedensel özelliklerine uyum sağlamalarına, geç ve erken olgunlaşma sonucu ortaya çıkabilecek sorunlarla baş edebilmelerine yardımcı olmalıdırlar.
- Ergenlerin kendilerine ilişkin olumlu bir beden imgesi geliştirmelerine yardım etmeli, beğenilme ihtiyaçlarına duyarlı olmalı, karşı cinsle olan duygusal yakınlıkların engellemekten kaçınarak destek olmalı, her iki cinsiyetle de sağlıklı dengeli ve uyumlu ilişkiler geliştirmelerine çalışmalıdırlar.
- Bireylere hangi gelişim düzeyinde nasıl bir cinsel eğitim vermesi gerektiği konusunda yeterli bir bilgiye sahip olmalı, bu konuda sorumluluk hissetmeli ve gerektiğinde eksikliklerini, öğrenme ihtiyacını çeşitli yayınları okuyarak, takip ederek, programlara katılarak gidermeye çalışmalıdır.
13.Soru
Etkili bir dinleyici hangisini yapmaz?
Müdahale etmeden sessizce dinler. |
Anlatılmak istenenin ne olduğunu anlamaya çalışır. |
Karşılık vermeden önce düşünür. |
Dinlerken ne diyeceğinin provalarını yapar. |
Sözel olmayan mesajları gözler. |
Etkili bir dinleyici; söz kesmez, bunu karşıdakinin hatalarını düzeltmek ya da bir hataya dikkat çekmek için yapmaz, yargılamaz, karşılık vermeden önce düşünür, sözel olmayan mesajları gözler, işittiklerini farklı yorumlamasına yol açabilecek yanlılıklarını bilir, ne dendiğine odaklaşır, dinlerken ne diyeceğinin provalarını yapmaz, son sözü söyleme çabasına girmez.
14.Soru
Anne- babaların okulda ve sınıf içindeki uygulamalara aktif katılmasını sağlayan etkinlikler aile katılım programlarının hangi düzeyinde gerçekleştirilmektedir?
1. Düzey |
2. Düzey |
3. Düzey |
4. Düzey |
5.Düzey |
Aile katılım programları genel olarak üç düzeyde gerçekleşir. Anne- babaların okulda ve sınıf içindeki uygulamalara aktif katılmasını sağlayan etkinlikler aile katılım programlarının üçüncü düzeyinde gerçekleştirilir.
15.Soru
Çocukların korunmasına yönelik Türkiye’nin katıldığı ilk uluslararası çalışma aşağıdakilerin hangisidir?
Birleşmiş milletler genel kurulu |
NATO toplantısı |
Balkan kongresi |
İnsan hakları kongresi |
Uluslararası af örgütü kongresi |
Balkan ülkelerinin çocukları koruma kuruluşlarının iş birliği sonucunda 5-9 Nisan 1936 tarihleri arasında Birinci, 1-7 Ekim tarihleri arasında da İkinci Balkan Kongresi toplanmıştır. Balkan Kongreleri, çocukların korunmasına ilişkin olarak Türkiye’nin de katıldığı ilk uluslararası çalışmalardandır ve bu alanda gerçekleştirilen evrensel çalışmalara öncülük etmişlerdir.
16.Soru
Cenevre çocuk hakları bildirgesi ülkemizde hangi yıl kim tarafından imzalanmıştır?
1931 Mustafa Kemal ATATÜRK |
1941 İsmet İNÖNÜ |
1952 Adnan MENDERS |
1999 Bülent ECEVİT |
2003 Abdullah GÜL |
Uluslararası Çocuklara Yardım Birliği’nin yayımladığı Cenevre Çocuk Hakları Bildirgesi 1931 yılında Gazi Mustafa Kemal tarafından imzalanınca Türkiye de bunu benimseyen ülkeler arasında yerini almıştır.
17.Soru
Aşağıdakilerden hangisi/ hangileri çocuklar güven ya da yaşamları üzerindeki kontrol duygularını kaybettikleri durumlarda öğretmenlerin yapabileceklerindendir?
I-Çocuğun yaşantı ve duyguları hakkında bilgi toplamak
II-Olumsuz davranışlarda sınıfın bir köşesinde yalnız bırakmak
III-Çocuğa kendisini ifade etmesine olanak tanımak
IV-Çocuğun konuşup rahatlaması için ısrarcı olmak
V-Okulu çekici hale getirerek normalleşmeye katkı sağlamak
I, II, III |
III, IV, V |
I, III, V |
II, IV |
I, V |
Öğretmenin atacağı ilk adım, çocuğun yaşantıları ve bu yaşantılara ait duyguları hakkında bilgi toplamaktır. Saldırgan ve grubun huzurunu bozan çocukların olumlu davranışlarını ödüllendirirken, olumsuz davranışlar konusunda da tedbir alabilir, örneğin bir süre bir başka öğretmenin nezaretinde çocuk dışarıya çıkarılabilir. Tek bir öğretmen tek bu çocukla ilgilenebilir. Ceza adı altında çocuk tek başına sınıfın bir köşesinde yalnız bırakılmamalı veya tek başına sınıftan çıkarılmamalıdır. Kendine güveni az olan çocuklar daha fazla ilgi görmek isteyebilirler. Bu çocukların konuşmaya ve rahatlamaya ihtiyaçları vardır. Ancak çocuk konuşmak istemiyorsa da konuşmaya zorlanmamalıdır. Travmaya uğramış çocuğa kendisini ifade etme şansı tanınmalıdır. Bunun için ve resim çizme, yazı yazma gibi etkinliklerle sınıfta sıcak ve kabul edici bir ortam hazırlayarak çocukların duygu ve düşüncelerini ifade etmelerini sağlamak gerekir. şiddetli travma geçiren çocuklara, sınırlı bir süre için, onlardan daha az şey bekleyen değişik bir hafifletilmiş eğitim programı uygulanması yararlı olabilir. Bu tür öğrencilerle çalışırken, öğrencilerin, sınıf içi etkinlik dolayısıyla, örneğin doğum günü nedeniyle, kendilerini özel bir konumda hissetmelerine fırsat verilmelidir. Bu tür özel günlerde, bir yandan sınıfça kutlama yaparken, çocuğun uğradığı kayıplara ve yitirdikleri aile üyelerine duydukları özleme duyarlı davranmak önem taşır. Burada amaç okulu çekici hale getirerek çocuğun normalleşmesine katkıda bulunmaktır.
18.Soru
Aşağıdakilerden hangisi etkili tepki verebilme becerilerindendir?
Söz kesmemek |
Sözel olmayan mesajları gözlemek |
Yargılamamak |
Hata düzeltmek |
Son sözü söyleme |
Etkili tepki verebilme iletişimin sağlıklı olmasında önemli olan becerilerdendir. İçinde bir dizi beceriyi barındırır. Konuşmaya teşvik edici tepkiler vermek, soru sormak, duyguları kişiselleştirecek tepkiler vermek, etkin dinleme tepkileri vermek, özetlemek, ben dili kullanmak ve geri bildirim vermek bunlardan bazılarıdır.
19.Soru
İletişimin niteliğini artırmak için uygulanabilir?
Karşındaki kişiyi değerlendirmek |
Durumu kontrol etmek |
Belli taktikler izlemek |
Tepkisiz olmak |
Dediklerini anlamaya çalışmak |
İletişimin niteliğini artırmak için dikkat edilmesi gereken noktalar şunlardır:
• Karşıdaki kişiyi değerlendirmek yerine dediklerini anlamaya çalışmak,
• Durumu kontrol etmek yerine sorunu çözmeye yönelik olmak,
• Belli taktikler izlemek yerine doğal olmak,
• Tepkisiz olmak yerine konuşanın durumunu kavramaya çalışmak,
• Ast-üst ilişkisi yerine eşit insanlar ilişkisi biçiminde davranmak,
• Katı olmak yerine yeni bakış açılarına ve farklı görüşlere açıklıkla yaklaşmak, vb.
20.Soru
Aşağıda verilen cinsel gelişime yönelik görüşler ile bu görüşlerin ait olduğu yaklaşımların doğru eşleşmesi hangisidir?
- Psikanalitik yaklaşım
- Sosyal öğrenme yaklaşımı
- Bilişsel yaklaşım
a) Bireyler cinsiyetine ilişkin davranışları, ödüllendirme ve cezalandırma yoluyla kazanırlar
b) Birey temel gereksinimlerinde yeterince doyum sağlayamaz ya da bağımlılık ölçüsünde sağlarsa o gelişim dönemine saplanır.
c) Çocuğun cinsel kimliğinin ortaya çıkamasında farkındalığının gelişimi önemli rol oynar.
1-a, 2-b, 3-c |
1-b, 2-a, 3-c |
1-c, 2-b, 3-a |
1-b, 2-c, 3-a |
1-a, 2-c, 3-b |
Freud’un ileri sürdüğü psikanalitik yaklaşım, psikoseksüel gelişim dönemleri çer- çevesinde cinsel gelişimi açıklamıştır. Bu yaklaşım, bireyin doğumdan itibaren psikoseksüel gelişim dönemlerinden geçtiğini belirtir. Bu gelişim dönemlerinde, bireyin temel ihtiyaçlarına doyum bulmasının onun gelişimini belirleyici olduğunu, özellikle yaşamın ilk üç döneminde geçirilen yaşantıların temeli oluşturduğunu ileri sürmüştür. Bu gelişim dönemlerinde birey temel gereksinimlerine yeterince doyum sağlayamaz ya da bağımlılık ölçüsünde sağlarsa o döneme saplanmaktadır. Bu durumda bireyin kişilik gelişimi olumsuz bir biçimde ortaya çıkmaktadır. Birey, cinsiyet rolü çatışmaları yaşayabilmekte ve cinsiyetine ilişkin role uygun cinsel kimlik geliştiremeyebilmektedir. Sosyal öğrenme yaklaşımı, bireylerin cinsiyetine ilişkin davranışları, ödüllendirme ve cezalandırma yoluyla kazandıklarını ileri sürer. Çocukların cinsiyetlerine uygun biçimlerde davranmalarını sağlayan temel neden, çocukların cinsiyetlerine ve toplumun beklentilerine, değerlerine uygun davranışları sergilediklerinde anne babaları ve toplum tarafından pekiştirilerek ödüllendirilmeleri veya uygun almayan davranışları sergilediklerinde cezalandırılmalarıdır. Bilişsel yaklaşım ise psikanalitik ve sosyal öğrenme yaklaşımının tersine çocuğun cinsel kimliğini kazanmasında ve özdeşim kurma sürecinde bilişsel gelişimin rolünü ifade eder ve cinsel gelişimi bilişsel gelişim boyutu çerçevesinde açıklar. Çocuğun kadın veya erkek olma hissini oluşturan cinsel kimliğin ortaya çıkmasında çocuğun farkındalığının gelişimi önemli olmaktadır. Çocuğun kendi cinsiyetinin gerektirdiği role uygun davranmayı öğrenmesini belirten sosyal öğrenme yaklaşımın tersine, bilişsel yaklaşım çocuğun erkek veya kadın kategorisine ait olduğunu kabul etmesi, tanıması için erkeklerin ve kızların kim olduğunu anlaması gerektiğini ifade eder. Dolayısıyla bilişsel yaklaşımda, çocuğun cinsiyetinin farkında olması önemli bir düşünce olarak kabul edilir ve çocuklar, belirli bir bilişsel gelişim düzeyine ulaştıktan sonra cinsel rolleri kazandıkları belirtilir.
-
- 1.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 2.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 3.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 4.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 5.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 6.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 7.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 8.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 9.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 10.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 11.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 12.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 13.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 14.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 15.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 16.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 17.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 18.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 19.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 20.SORU ÇÖZÜLMEDİ