ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATLARI I Dersi Çağdaş Tatar Edebiyatı soru cevapları:
Toplam 20 Soru & Cevap#1
SORU:
" Marzubanname " denince ne anlıyorsunuz?
CEVAP:
Marzubanname: Acem edebiyatının uyanış devri olan X. yüzyıl sonlarında Marzban bin Rustem tarafından Taberistan’ın yerli halk diliyle yazılan Marzubanname, yazılışından dört asır sonra iki ayrı nüsha olarak İran diline edebi bir şekilde aktarılmıştır. Sadrettin Şeyhoğlu tarafından Türkçe’ye 14. yüzyılda çevrilen Marzubanname,
Kelile ve Dimne tarzında yazılan ve kahramanları daha çok hayvanlardan oluşan fabl türünde bir eser hüviyetindedir. Kitaptaki hikayelerin omurgasını sosyal, siyasi ve ahlaki tavsiyeler oluşturmaktadır. Marzubanname, Kelile ve Dimne’den daha zengin ve edebi açıdan daha üstün kabul edilmektedir. Zeynep Korkmaz, Eski Anadolu Türkçesiyle yazılı (14. yy.) Sadrü’ddin Şeyhoğlu tercümesini yayımladı: Marzubânnâme Tercümesi, Giriş-İnceleme-Metin-SözlükTıpkıbasım, AÜ DTCF Yay., Ankara 1973, 468+ 137 s.
#2
SORU:
" Hrestomatiya " ne demektir?
CEVAP:
Hrestomatiya: Öğretimde kullanmak amacıyla hazırlanan, çeşitli metinlerden oluşan bir nevi antoloji, okuma kitabı. 1862’de “Tatar Tilinin Kıskaça Ukuv Grammatikası” (Rusça adı: Kratkaya uçebnaya grammatika tatarskogo yazıka) adlı eseri basıldı. Türk dillerinin sözlüğünü ve hrestomatiyasını hazırladı. Yazı dilinin Arapça, Farsça kelimelerden uzaklaşıp konuşma diline yakınlaşması gerektiği kanaatindeydi. Bu görüşü ileride Tatar yazı dilinin gelişmesinde kendi ölçüsünde etkili oldu.
#3
SORU:
" Maarif hareketi " ne demektir?
CEVAP:
Maarif hareketi: Tatarlar arasında “Meg’rifetçilik” denilir. Rusya Türkleri arasında aydınlanma hareketi ve bunların temsilcileri için kullanılan tabir.
#4
SORU:
Kayyum Nasiri kimdir?
CEVAP:
Kayyum Nasiri: İdil-Ural bölgesinde modern kültür ve bilim hayatının gelişmesinde, modern edebiyata zemin hazırlayan çalışmalarda şüphesiz ki en büyük pay, çok yönlü bir şahsiyet olan Kayyum Nasiri (1824/25-1902)’ye aittir. Kazan’ın batısındaki Züye kazasının Yukarı Şirdan köyünde doğdu. Babası ve dedeleri de üç-beş nesilden beri din adamı idiler. İlk tahsiline babasının yanında başladı. Ondan Arapça, Farsça ve belki de bir miktar Rusça öğrendi.
#5
SORU:
" Rusya Müslümanları " kimlere denir?
CEVAP:
Rusya Müslümanları: O dönemde Rus sansürü “Türk” ırkından söz etmeyi yasakladığı için 1905’e kadar Rusya Türkleri yerine “Rusya Müslümanları” tabiri
kullanılmıştır. Rusya Türklerinin modernleşme hareketleri, İ. Gaspıralı’ya gelinceye kadar Kafkasya ve İdil-Ural bölgesinde küçümsenemeyecek bir gelişme göstermiş, bu yenileşmeyi temsil eden din, tarih, dil alanlarında önemli eserler yayımlanmıştı. Buna rağmen modernleşmenin kaçınılmaz bir zorunluluk olduğu (Azerbaycan’da M. F. Ahundzade hariç) tam olarak anlaşılmamış ve bu konuda ileriye yönelik, çok yönlü bir proje ortaya konulmamıştı. Rusya’daki “Panslavizm”, Avrupa’daki uluslaşma hareketlerinden etkilenen İsmail Gaspırlı, bütün Rusya “Müslümanlarının” (Türklerinin) içinde bulunduğu kötü durumdan nasıl
kurtulacağı konusunda düşünmüş taşınmış yekpare bir projeyi uygulamaya koymuştur:
#6
SORU:
" Pobedonostsev " kimdir?
CEVAP:
Pobedonostsev (1827-1907): Ortodoks kilisesinin üst kurumu kutsal sinodun başkanı, Çar III. Aleksandr’ın danışmanı ve onun üzerinde büyük etkisi olan Rus hukukçu. Hristiyanlaştırma siyasetinin en büyük destekleyicisiydi. İlminski de bunun emrinde çalışıyordu.
#7
SORU:
" Ukaznıy molla " kimdir?
CEVAP:
Ukaznıy molla: Çarlık devrinde hükûmet tarafından resmen tayin edilmiş, yetki verilmiş Müslüman din adamı.
#8
SORU:
Ahmet Kanlıdere'nin yaptığı önemli bir çalışma nedir?
CEVAP:
Ahmet Kanlıdere, yazarın Mâverâünnehir’de Seyahat (İstanbul, 2005) adlı eserini yayımlamış ve bu esere Muhammed Zahir Bigi’nin hayatı ve eserleri hakkında önemli ve ayrıntılı açıklamalar yazmıştır.
#9
SORU:
Muhammed Zahir Bilgi kimdir?
CEVAP:
Çağdaş Tatar edebiyatının ikinci romanı Ulûf yaki Güzel Kız Hatice’yi yazan Muhammed Zahir Bigi (1870-1902), tanınmış din âlimi Musa Carullah Bigi’nin kardeşi olduğu için Sovyet dönemi kaynaklarında hakkında çok kısa bilgi verilmiş, romanları değerlendirilirken de çoğu kere objektif yorumlar yapılmamış, bazen tahriflere bile yol verilmiştir
Zahir Bigi, Penza’da doğdu. Ailesi 1875’te dönemin önemli ticaret merkezlerinden
biri olan Rostov’a göç etti. Tüccar olan babası Yurullah 44 yaşında ölünce bir ulema ailesinden olan annesi Fatma Hanım oğlunun eğitim-öğretimiyle şahsen ilgilendi. Muhammed Zahir küçük yaşlarından medresede Arapça, Farsça okudu. Rusça öğrendi. Fransız ve Rus yazarlarını eserlerini okumaya başladı. Kendisinde edebî eser yazma hevesi uyandı. 1886’da Ulûf yaki Güzel Kız Hatice’yi yazdı. Hem bu romanını bastırmak hem de medrese tahsilini tamamlamak için Kazan’a gitti. 1887’de basılmasından sonra ilgiyle karşılanan bu eser kısa zamanda üç baskı yaptı.
#10
SORU:
" Rızaeddin Fahreddin " kimdir?
CEVAP:
Rızaeddin Fahreddin (1858-1936) Rızaeddin Fahreddin, “Rıza Kadı” olarak da bilinir. Bügilme kazası Kiçü-Çatı köyünde doğdu. Küçük yaşlarından medresede okumaya başladı. İyi derecede Arapça, Farsça, Rusça öğrendi. Tarih, edebiyat, pedagoji konularında eserler verdi. “Gafil bin Abdullah” takma adı ile yayımladığı büyük bir hikâye olan Selime Yaki İffet (Kazan, 1898-99, 2. bs. 1904), Esma Yaki Emel ve Ceza (Orenburg, 1903) adlı romanı dışındaki eserleri tarih, biyografi, din, eğitim gibi konular hakkındadır.
1891’de Orenburg İdare-i İslamiyesi’ne kadı tayin edildi. 1906’da ayrılıp Vakit gazetesinde çalıştı. Halk edebiyatı ve folklorla ilgili yazılarını “Murad” takma adıyla yayımladı. 1908-1918 yılları arasında Rusya Türklerinin en önemli fikrî, edebî, pedagojik süreli yayınlarından olan Şura dergisini çıkarttı ve yönetti. Hüseyniye medresesinde ders verdi. Sovyet döneminde 1922-1936 arasında İç Rusya ve Sibirya İdare-i İslamiyesi’nin başkanı olarak çalıştı.
Rıza Kadı, aslen Başkurt olmasına rağmen ulusal kimlik anlayışı ve tarih görüşü itibarıyla İsmail Gaspıralı’yı takip eder. Bazı Tatar edebiyat tarihçilerinin de belirttiği gibi “Müslüman Türkçülük” cereyanının önde gelen temsilcilerindendir.
#11
SORU:
" Selime Yaki İffet " adı kime verilmiştir? Neden?
CEVAP:
Selime, İranlı zengin bir ailenin Mısır’da üniversiteden mezun, iyi derecede Arapça, İngilizce ve Fransızca bilen, birçok bilimden haberdar bir genç kızdır. Annesiyle birlikte seyahat etmektedir. İran’dan Petersburg’ta oradan da Moskova ve Kazan’a ulaşmıştır. Kazandan üzerinden İdil (Volga) nehrini takip eden bir gemiyle Astarhan üzerinden Bakû’ya doğru gitmektedir. İki genç bazen Arapça bazen Farsça, uzun uzadıya çeşitli bilimler, tarih, edebiyat, siyaset, zıraat ... üzerine sohbetlere dalar ve konuştukça birbirlerine yakınlaşır, âşık olurlar. Kızın geniş bilgisi delikanlıyı şaşkına çevirir. Tatar delikanlının terbiyesi ve güzel ahlakı da kızın hoşuna gider. Samara’ya ulaştıklarında Selime, delikanlıdan Bakû’ya kadar kendilerine arkadaşlık etmesini rica eder. Genç kızı seven “Müslüman şagirt”, nazik, edepli ve ölçülü davranır, çiğ bir harekette bulunmaz. Bakû’ya ulaştıktan birkaç gün sonra, “şagirt” Selime’den izin alıp dönmek isterken, kızın dadısı ona gelip Selime’nin kendisiyle evlenmek istediğini bildirir. “İffetli Selime” ile “iffetten başka kemalatı olmayan cedit bir Tatar şagird”i evlenirler.
#12
SORU:
Sadri Maksudî kimdir ve hangi eseriyle tanınır?
CEVAP:
Tatarların ilk romanlarından biri de Sadri Maksudi’nin Maişet eseridir. İleride Tatarların önemli siyaset ve fikir adamları arasında yer alacak olan Sadri Maksudî (Arsal, 1879-1957) henüz 18 yaşında iken Maişet (Yazılışı; 1898, baskısı; 1900, 2. bs.; 1914) adlı bir küçük bir roman yazar. Kazan’da medresede okuyup, 1901’de Rus-Tatar Öğretmen Okulu’ndan mezun olduktan sonra Paris’e gidip Sorbon Üniversitesi’nin Hukuk Fakültesi’ni bitirir (1906). Meşrutiyetten sonraki II. ve III. Rus Duma’sında (1907-1912) milletvekili olarak bulunur. 1918’de Tatar Millî Meclisi başkanı olur. Bolşeviklerin Rusya’da hâkim olmasından sonra yurtdışına çıkıp Sorbon’da Türk-Tatar tarihi okutur. 1925’ten sonra Türkiye’ye davet edilir, milletvekilliği yapar ve İstanbul Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak çalışır.
#13
SORU:
Fatih Kerimi kimdir?
CEVAP:
Fatih Kerimi (1870-1937) İdil-Ural bölgesinin tanınmış gazeteci, yazar ve yayımcısıdır. Dönemin tanınmış din adamlarından İlman [Gılman] Ahund’un oğludur. Küçük yaşlarından itibaren iyi bir öğrenim görür. Çistay medresesinde ve Rus okulunda okur. 1890’da Orenburg Müftülüğü’nden imtihanla imamlık icazeti alır. İsmail Gaspıralı’nın tavsiyesiyle İstanbul’a gelip Mülkiye’de okur (1896). Bu sırada başta Ahmet Midhat Efendi olmak üzere birçok Osmanlı aydınıyla tanışır, yakın ilişkiler kurar. İstanbul’da Fransızca da öğrenir.
#14
SORU:
" Ahmet Mithat Efendi " Türkler arasında nasıl tanınır ve bilinir?
CEVAP:
Millet ve din adına elli yıldan fazla hizmet eden yüz elliden fazla her nevi eser yazan, son nefesine kadar Türklerin faydasına çalışan ve nihayet savaş safında şehit olan asker gibi Darüşşafaka Mektebi’nde Tedrisat-ı İslâmiye Cemiyeti’nin toplantısında can veren koca Ahmet Mithat Efendi bir gün içinde yok oldu. Doğrusunu söylemek gerekirse Türkler sağlığında onun kıymetini bilmedikleri gibi cenazesini de adamakıllı defnedemediler. Binlerce teessüf!
Mithat Efendi Türkler arasında edebiyat, kalem ve fikir cihetlerince en çok hizmet eden bir kişidir. Mithat Efendi Türkleri adeta bir çocuğu terbiye eder gibi eğiterek okuma hevesi uyandırmak için önce pek basit ve kısa hikâyeler yazdı. Sonra tedricen onları edebiyat ve fen dairelerine yöneltti. Din ve felsefe bahislerini izah ederek fikirlerini açtı. İslam’a taarruz edenlere karşı cevaplar yazarak İslâm ulemasının elinden gelmeyen nice büyük ve mukaddes hizmetleri eda etti. Gazetecilikte hiç yorulmaksızın çalışma hususunda herkese numune ve ibret oldu. Türklerin dikkate değer muharrir ve mütefekkiri kimdir, denildiğinde yine
ilk olarak gösterilecek kişi Ahmet Mithat Efendiydi.
#15
SORU:
" Ayaz İshaki " hakkında ne biliyorsunuz?
CEVAP:
Ayaz İshaki (1878-1954) Fikir adamı, yazar, siyasetçi ve gazetecidir. Yevşirme köyünde bir din adamının ailesinde doğdu. Küçük yaşlarında aile içinde öğrenime başladı, Çistay ve Kazan medreselerinden sonra dönemin siyasî ve kültürel hayatının yakından izlendiği, hocaların-öğrencilerin birçok siyasî düşünceye sahip olduğu Kazan Rus-Tatar Öğretmen Okulu’nda okuyup (1898-1902) mezun oldu. Öğrencilik yıllarında, Rus, Avrupa ve Türk edebiyatlarını tanımaya başladı, siyasî hareketlere katıldı. Sonradan çıkardıkları gazetenin adından dolayı “Tañçılar” olarak adlandırılan Fuat Toktar, Şakir Muhammedyar, Sait Remi, Hüseyin Abuzer gibi sosyalist devrimci gizli bir Tatar millî teşkilatın kurucuları arasında yer aldı. 1906’ta bu teşkilat önce Tañ sonra Tañ Yuldızı adlı bir gazete çıkardı. Sait Remiyev’in mesul müdür olduğu gazeteyi Ayaz İshaki ve Fuad Toktar yönetiyordu. Ayaz İshaki, 1906’da toplanan Rusya Müslümanları II. Kongresi’nde alınan hep birlikte hareket etmek, Rusların Kadet partisiyle işbirliği yapmak ve “İttifak-ı Müslimin” adlı bir parti kurmak kararlarına, Ayaz İshaki, Rus partisi Kadet’e güven duymadığı ve her Müslüman halkın farklı şartları ve talepleri olduğu gerekçesiyle karşı çıktı.
#16
SORU:
Abdurrahman İlyasi kimdir?
CEVAP:
Abdurrahman İlyasi (1856-1895) Kazana’da doğdu. Babası zengin bir tüccardı. Abdurrahman, Kazan’ın Kölboyu Medrese’sinde okudu. Kendi kendine ve özel dersler alarak Rusça öğrendi. Rus edebiyatı, tiyatrosu ve dramaturjiye duyduğu ilgi sebebiyle yazarlığa başladı. Kayyum Nasiri’yle kurduğu alaka kendini geliştir-mesine yardım etti. Onunla birlikte etrafta, köylerde dolaşıyor, folklor derlemeleri yapıyorlardı.
A. İlyasi, Kazan Üniversitesi’nde bulunan “Arkeoloji, tarih, etnografya… cemiyeti”nde zaman zaman Tatarca eski elyazmaları, folklor ürünleri vs. hakkında bildiriler okuyordu. Nitekim Mercanî’nin “Müstefidü’l- Ahbar fi Ahval-i Bulgar ve Kazan” kitabını da basımından hemen sonra bu bilim kurumunda tanıtmıştı. A. İlyasi bir gazete çıkarmak için müracaat etmiş fakat, izin alamamıştı.
#17
SORU:
Fatih Halidi’nin Redd-i Biçare Kız adlı eseri hakkında ne biliyorsunuz?
CEVAP:
Piyesten bir yıl kadar sonra Fatih Halidi (1850-1923)’nin “Redd-i Biçare Kız” (1888) ve M. Kazanlı’nın İhtiyarlı Kız İhtiyarsız Ulmış (1888) eserleri basılır. Türkçeden tercüme edilen Haset Baba (1893) ve Rusçadan kimin çevirdiği bilinmeyen Komédiya Çistayda (1895) gibi eserler yayımlanır.
Fatih Halidi’nin Redd-i Biçare Kız adlı eserindeki kahramanlar, Biçare Kız’ın konusu, kahramanları ve amacı hakkında konuşur, bu eseri haksız yere tenkit eden, onu yanlış yorumlayan geri düşünceli kimselere cevap verir, İlyasî’nin eserini tahlil ederler. Fatih Halidi’nin dramı bu bakımdan da ilgi çekicidir
#18
SORU:
Abdullah Tukay hakkında ne biliyorsunuz?
CEVAP:
Abdullah Tukay (1886-1913): Sadece modern Tatar edebiyatının ilk büyük şairi değil, genel olarak Tatar şiirinin en büyük temsilcilerinden biri olarak kabul edilen Tukay, Kazan civarındaki Kışlavuç köyünde doğdu. Küçük yaşta babasını daha sonra annesini kaybetti. Yetim bir çocuk olarak akrabalarının veya bazı ailelerin himayesinde çok zor şartlar altında büyüdü. Bundan dolayı şiirlerine anne sevgisi, anneye duyulan özlem çok samimi ve dokunaklı bir şekilde yansımıştır.
1892-1895 arasında Kırlay’da Sadi adlı kendisine çok müşfik davranan birinin yanında köy hayatın tanır, çocukluğunun az çok mutlu günlerini yaşar. 1895’te Cayık (Uralsk)’a halasının yanına gider, dönemin bilgili müderrislerinden biri olan Mutiullah Tuhfetullin’in medresesinde 18-19 yaşına kadar okur. Belli ölçüde dinî bilimler, Arapça, Farsça öğrenir. Doğu edebiyatıyla ilk teması da burada olur; Osmanlıca neşriyatı, Gaspıralı’nın Tercüman’ını, Tiflis’te çıkan Şark-i Rus gazetesini, hatta bazı Mısır ve Beyrut neşriyatını burada okuma, inceleme imkânı bulur.
#19
SORU:
İdil-Ural bölgesinde Tatarlar ve Başkurtlar arasındaki ilişki nasıldı?
CEVAP:
1860’lı yıllardan itibaren İdil-Ural bölgesinde Tatarlar ve Başkurtlar arasında birçok aydın, gazete çıkartmak için Rus yönetimine müracaat etmiş, fakat kendilerine bu izin verilmemiştir. Çünkü Rus yönetimi gazetelerin halkın uyanmasındaki rolünü çok iyi biliyordu. Buna rağmen Rusya Türkleri arasında siyasî faaliyetlerdeki ataklığı ve cesaretiyle tanınan Abdurreşid İbrahim (Reşid Kadı) 1900 yılında Petersburg’da Rus yönetiminden izin almadan Mirat [Ayna] adlı dergiyi çıkarmayı başarır.
Rusya Türklerinin basın hayatında önemli bir merhale olan Mirat, 1-16. sayıları Petersburg’ta 17-22. sayıları Kazan’da olmak üzere 22 sayı yayımlanır. A. Benningsen, Mirat’ı “Panislamist ve aşırı reformist eğilimlerin etkisinde, politik ve edebî bir dergi” olarak değerlendirir. A. N. Kurat ise daha farklı bir değerlendirme yapar:
#20
SORU:
1905-1918 yılları arasında İdil-Ural bölgesinde yayımlanan belli başlı gazete ve dergilerin başlıcaları nelerdir?
CEVAP:
1905-1918 yılları arasında İdil-Ural bölgesinde yayımlanan belli başlı gazete ve dergilerden bazıları şunlardır:
Ülfet; 1905-1907 Petersburg, (85 sayı). Yayımlayan: Abdurreşid İbrahim. Musa Carullah da yazarları arasında. Daha çok dinî meselelere ağırlık verdi. Türkiye’ye yakındı. İslamcılık düşüncelerini savunuyordu.
Nur; 1905-1914 Petersburg, (310 sayı), Yayımlayan: Ataullah Beyazıdof. Rus yönetimini desteklediği ve daha çok dinî problemlere yer verdiği için ulusal bir gazete kabul edilmemektedir.
Kazan Muhbiri; 1905-1911, Kazan, (416 sayı). “İttifak-ı Müslimin”in yayın organı. Muharrir ve nâşir: Seyitgeray Aklin. İlk yıllarda gazeteyi Yusuf Akçura yönetti. Rusya Müslümanlarının Kongrelerinde kurulan “İttifak-ı Müslimin” adlı partinin yayın organı ve en etkili gazetelerden biri idi.
Fikir; 1905-1907, Uralsk (Cayık) (73 sayı). Yayımlayan: Kamil Mutiî.
El-Asrü’l-Cedid; 1906-1907, Uralsk (Cayık), (Dergi, 17 sayı). Yayımlayan: Kâmil Mutii. Yazar Mısır’da dinî eğitim görmüş açık fikirli bir insandı.
Uklar; 1906 Uralsk (Cayık), (Resimli, satirik dergi, 6 sayı). Yayımlayan: Kamil Mutiî.
Yuldız; 1905-1918 Kazan, (1900 sayı). Yayımlayan: Hadi Maksudî. En uzun ömürlü gazetelerdendir. Yazı kadrosunda tanınmış yazarlar, âlimler vardı