ENDÜSTRİ SOSYOLOJİSİ Dersi TÜRKİYE'DE SANAYİLEŞME soru cevapları:
Toplam 20 Soru & Cevap#1
SORU:
Sanayileşme Kavramı neyi ifade eder?
CEVAP:
Sanayileşme Kavramı: Sanayileşme, üretim faktörlerinin kullanılarak hammaddelerin daha faydalı ürünlere dönüştürüldüğü ve ara veya nihai malların imal edildiği sınaî faaliyetleri içermektedir. Sınai faaliyetleri nicelik olarak ölçmek kolayken bu faaliyetlerin niteliğini tespit etmek daha güçtür. Bundan dolayı sanayileşme kavramı, geniş veya dar anlamlarda kullanılabilmektedir. i. Sanayileşmenin dar anlamı; bu sektörün kapsadığı alt sektörler olan imalat, madencilik ile elektrik, su ve gaz üretiminin gelişmesini ve/veya genişlemesini kapsamaktadır. İnşaat sektörü ise bazen sanayi sektörüne dahil edilmekte bazen de ayrı bir sektör olarak ele alınmaktadır. Dolayısıyla dar anlamda sanayileşme, sanayi sektöründeki toplam üretimin ve/veya milli gelirdeki payının artışını ifade etmektedir. Sanayi sektörü içerisinde üretim ve istihdam açısından en büyük paya imalat sektörü sahip olduğu için genellikle imalat sektörü, sanayi sektörü ile özdeşleştirilmektedir. ii. Ekonomi literatüründe sanayileşme kavramının sınai üretimin teknolojik ve verimlilik düzeylerini de içerecek biçimde “kalkınma” ile eş anlamda kullanıldığına sıklıkla rastlanmaktadır. Bu yaklaşıma göre sanayileşme, yalnızca bu sektörü değil diğer sektörlerdeki teknolojik gelişmeleri de kapsamakta dır. Sanayileşmenin geniş tanımı olarak ifade edilen bu yaklaşımın iktisadi, sosyal ve kültürel ögeleri içermesi nedeniyle ölçülmesi ve mukayese edilmesi daha güçtür. Bu nedenle sanayileşme kavramı genellikle dar anlamında kullanılmaktadır.
#2
SORU:
Sanayileşme göstergeleri nelerdir?
CEVAP:
Yıllık büyüme oranları, ülkelerin genel ekonomik performansını gösteren oranlardır. Sanayi sektörünün büyümedeki payı artıyorsa sanayileşme gelişiyor demektir. Sınai üretimin toplam üretim içindeki payının artması, sanayileşmenin en önemli göstergelerinden biridir. Sanayileşmenin geliştiğinin bir diğer göstergesi de ihracat içinde sanayi mallarının payının artmasıdır. Sanayileşmenin geliştiğine dair göstergelerden bir diğeri de imalat sektörü içinde yatırım mallarının üretim oranının artmasıdır. İstihdam içinde sanayi sektörünün payının artması, sanayileşmenin geliştiğini işaret eden göstergelerden biridir.
#3
SORU:
Osmanlı'da sanayileşme fikri nasıl oluşmuştur?
CEVAP:
Henüz Batı Avrupa ülkelerinin makineli üretime geçmedikleri dönemde Osmanlı Devleti, sanayi yönünden gelişmiş ülkeler arasında yer almaktaydı. Milliyetçilik akımlarının gelişmesinin de etkisiyle yerli sanayinin geliştirilmesi için çeşitli girişimlerde bulunulmuş 1863 yılında Islahı Sanayi Komisyonu kurulmuş, 1913 yılında Teşvik-i Sanayi Kanunu çıkarılmıştır.Osmanlı Devleti’nin son döneminde sanayileşmede geri kalmasının veya batı ülkeleri ile rekabet edememesinin en önemli nedeni, sanayileşmenin gerekliliği konusundaki kafa karışıklığıdır. II. Meşrutiyet’e kadar ekonomik gelişmenin tarım ve ticarete dayalı olmasının gerektiği, sanayileşmenin kaynak israfına neden olacağı konusunda genel bir kabul söz konusudur. Osmanlı Devleti, başta sanayi olmak üzere birçok alanda Batı Avrupa ülkelerine göre daha gelişmişken 18. yüzyıldan itibaren bu üstünlüğünü kaybetmeye başlamış ve İngiltere ile yapılan 1838 tarihli Serbest Ticaret Anlaşması’yla bu düşüş ivme kazanmıştır. Osmanlı toprakları, bu anlaşmayla Sanayi Devrimi sayesinde makineli ve seri üretime geçen kapitalist ülkelerin açık pazarı hâline gelmiştir. Dış rekabete dayanamayan Osmanlı sanayisi, göreceli olarak üstün olduğu sektörlerde bile hızla gerilemiş ve büyük bir düşüş yaşamıştır. Oluşan dış ticaret açığı; önce kıymetli madenlerle, daha sonra ise dış borçlarla finanse edilmiştir. Ayrıca Osmanlı’da sermayenin tabana yayılmasına yönelik olarak oluşturulan sosyo ekonomik yapı (miras, vakıf ve zekat sistemi) sermayenin belirli bir kesimin elinde yoğunlaşmasını engellemeyi amaçlamış, bunda da başarılı olmuştur. Dolayısıyla Osmanlı’da sermaye birikimini sağlamak, bir amaç olmaktan ziyade kaçınılması gereken bir durum olarak kabul edilmiştir.
#4
SORU:
Osmanlı'da sanayileşmenin daha çok olduğu alanlar ve sebepleri nelerdir?
CEVAP:
Osmanlı sanayisinin temel karakteristikleri aşağıdaki gibidir: i. Osmanlı Devleti’nin ekonomik yapısı içerisinde tarım sektörünün önemli bir payı olduğu için sanayi de doğal olarak ham maddesi tarıma dayalı sektörler üzerinde yoğunlaşmıştır. 1915 sayımına göre gıda, toprak, deri, ağaç, kâğıt ve dokuma sektörlerinde faaliyet gösteren iş yerlerinin istihdam ve üretim içerisindeki payı % 95’in üzerindedir. Sanayi üretiminin %70’i gıda sanayi tarafından gerçekleştirilirken istihdamın %48’ini dokuma sanayi sağlamaktadır (Osmanlı Sanayi İstatistikleri, 1984:25-27). ii. Osmanlı sanayisinin önemli bir özelliği de bölgesel yoğunlaşma içerisinde olmasıdır. Sanayinin önemli merkezi 1912 yılında Balkan Savaşı nedeniyle Yunanistan’a katılana kadar Selanik, daha sonra ise İstanbul’dur (Pamuk, 2007b:19). Toplam sanayi tesislerinin %55’i kuruludur. Sanayinin yoğunlaştığı ikinci bölge ise İzmir’dir (Osmanlı İstanbul Sanayi İstatistikleri, 1984:26). Bunun en önemli nedeni; tüketim merkezlerine yakın olma isteği, ulaşım kolaylığı ile sanayi sektöründe önemli bir sermaye ve emek payına sahip olan gayrimüslim azınlıkların bu bölgelerde yoğunlaşmasıdır. Bu dönemde Türklerin sanayideki sermaye ve emek payı ancak %15 civarındadır (DİE, 1973:143). Osmanlı sanayisi içerisinde tüketim malları üretiminin önemli bir yeri vardır. Ara malı ve yatırım malı üretimi yok denecek kadar az olduğu için sanayi malları üretimi içerisinde tüketim mallarının oranı çok yüksektir. Ancak bankacılık, ulaşım ve ticaret gibi kârlı alanlara yatırım yapılmasından dolayı sanayi sektörü içerisindeki yabancı sermaye payı oldukça düşük kalmıştır.
#5
SORU:
Türkiye İktisat Kongresi ne amaçla ve hangi hedefleri bildirmek için toplanmıştır?
CEVAP:
17 Şubat-4 Mart 1923 tarihleri arasında Lozan görüşmeleri sürerken İzmir’de toplanan Türkiye İktisat Kongresi, Türkiye Cumhuriyeti’nin uygulayacağı iktisat politikalarının serbest girişime dayalı, ithal ikameci, yabancı sermayeye izin veren ve iktisadi hayatın Müslüman-Türk tüccar ve sanayiciler eliyle yürütülmesini savunan esasların deklare edildiği bir toplantı olarak gerçekleşmiştir.
#6
SORU:
Cumhuriyet döneminde ilk sanayi alt sektörü nedir ve neden?
CEVAP:
Cumhuriyet döneminde geniş teşviklerle geliştirilmesine çalışılan ilk sanayi alt sektörü, şeker üretimidir. Bu sektörün tercih edilmesinin temel nedenleri ise talebinin yüksek olması ve ham maddesinin yurt içinde üretilebilmesidir.
#7
SORU:
Sümerbank'ın temel görevi nedir?
CEVAP:
1933 Haziran’ında kurulan Sümerbankın temel görevi, devlet imalat sanayisi yatırım programlarını uygulamak ve kurulacak devlet fabrikalarını işletmektir. Kısa bir sürede çok hızlı bir gelişme gösteren kuruluşta çalışanların sayısı 1933 yılında 3.000 iken 1950 sonunda 34.000’e çıkmıştır. Bazı tesislerinin kurulmasında Sovyetler Birliği’nden kredi ve teknik destek alınan Sümerbank, bünyesindeki işletmelerde lojman ve sosyal tesisleri barındırması bakımından da ilk olma özelliğine sahiptir. Birçok tüketim malının %100’ünü, bir kısmının ise %50’sinden fazlasını tek başına üreterek devletçi sanayileşmenin en önemli kuruluşu olan Sümerbank, 1987 yılında özelleştirmesine karar verilerek Özelleştirme İdaresi Başkanlığına devredilmiştir.
#8
SORU:
Devletçilik uygulamalarının sanayi üzerindeki etkisi ne şekilde gerçekleşmiştir?
CEVAP:
Devletçilik uygulamalarının sanayi üzerindeki etkisi üç şekilde gerçekleşmiştir. Bunlardan birincisi Birinci Sanayi Planı, ikincisi plan dışında devletin gerçekleştirdiği sanayi yatırımları, üçüncüsü ise özel kesimin sanayi faaliyetlerini düzenleme girişimleridir. Bu dönemde devletin ekonomik hayata müdahalesi artarken planlı ekonomi ile sanayi sektörünü geliştirilmesine çalışılmış, aynı zamanda da özel kesimi güçlendirici tedbirler uygulanmıştır (Türkdoğan, 1981:466). Birinci Sanayi Planı’na yönelik çalışmalar, 1930 yılından itibaren başlamış; önce Sovyet, daha sonra Amerikan uzmanların katkılarıyla 1934 yılında resmen uygulamaya konmuştur. Planın uygulama görevi, ağırlıklı olarak Sümerbanka verilmiştir. Birinci Sanayi Planı, ham maddesi yurt içinde bulunan tüketim mallarının üretilmesine yönelik ithal ikameci bir sanayileşme stratejisine dayanmaktadır. Yatırım kararları makro hatta sektör düzeyinde bile değil işletme veya proje düzeyinde alınmış, üretim ölçeği ithalat miktarlarına göre belirlenmiştir. İşletmelerin yer seçimleri ise ekonomik, milli savunma ve bölgesel eşitsizliklerin giderilmesi kaygılarına bağlı olarak yapılmıştır (İlkin-Tekeli, 1982:186-187,190). Birinci Sanayi Planı’nın yatırım maliyeti; maliyetlerin doğru hesaplanamaması, ölçek büyüklüklerinin öngörülenden fazla olması ve gerçekleşme sürelerinin uzaması nedeniyle 43,9 milyon liranın çok üzerinde gerçekleşmiştir. Yatırım finansmanında artan ihtiyaç nedeniyle Sovyetler Birliği ve İngiltere’den dış kaynak sağlanmıştır (İlkin-Tekeli, 1982:200).
#9
SORU:
Milli Koruma Kanunu nasıl bir işlev görmüştür?
CEVAP:
1940 yılında çıkarılan Milli Koruma Kanunu; hangi malın, kimin için ve nasıl üretileceğini piyasaya göre belirleyen kapitalist sistemin sınırlarını zorlamıştır. Milli Korunma Kanunu’nda yer alan “Halk ve Milli Müdafaa ihtiyaçlarını temine matuf bilümum ticari ve sınai muameleleri ifa etmek ve Hükümet tarafından bu kanundaki salahiyetler dairesinde verilecek diğer işleri görmek üzere İcra Vekilleri Heyeti karariyle hükmi şahsiyeti haiz müesseseler ihdas olunabilir.” hükmü gereğince Petrol Ofisi ve Ticaret Ofisi ihdas edilmiştir. Tavan fiyat uygulamaları nedeniyle arz talep dengesi bozulmuş ve karne ile temel tüketim mallarının dağıtımı yapılmıştır. Temel gıda ve tüketim mallarının halka dağıtımı için Dağıtma Ofisi ve Mahalle Dağıtma Birlikleri kurulmuştur. Ancak Milli Korunma Kanunu, Varlık Vergisi Kanunu (1942) ve Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu (1945) nedeniyle gerçekleştirilen uygulamalar; geniş halk kitleleri üzerinde tepkilere neden olmuştur. Bu tepkilere ilaveten dış konjonktürdeki gelişmelerin de etkisiyle uygulanan devletçi politikalardan vazgeçilmiş, çok partili sisteme geçişle birlikte 1950 yılında Demokrat Parti iktidara gelerek liberal iktisat politikaları uygulanmaya başlanmıştır.
#10
SORU:
Türkiye Sınai Kalkınma Bankası'nın amaçları nelerdir?
CEVAP:
Dünya Bankasının desteği, hükümet, T.C. Merkez Bankası ve ticari bankaların iş birliğiyle kurulan bankanın amaçları şunlardır: i. Türkiye’de öncelikle sanayi olmak üzere bütün ekonomik sektörlerdeki girişimlere ait yatırımları desteklemek, ii. Yabancı ve yerli sermayenin Türkiye’de kurulmuş veya kurulacak şirketlere iştirakine yardımcı olmak, iii. Türkiye’de sermaye piyasasının gelişmesine yardım etmektir.
#11
SORU:
Sanayi kesiminin plancılığı savunmasının arkasındaki temel yaklaşım nedir?
CEVAP:
Sanayi kesiminin plancılığı savunmasının arkasındaki temel yaklaşım; sanayileşmenin birincil hedef olarak belirlendiği ithal ikameci bir stratejiye, yerli sanayicileri geniş bir iç pazarda rahatlıkla hareket etme imkânı sağlamasına ve yurt içi üretim nedeniyle sağlanan döviz tasarrufunun dış ödeme güçlüklerini ortadan kaldırmasına dayanıyordu.
#12
SORU:
Türk plancılığının temel özellikleri nelerdir?
CEVAP:
Türk plancılığının temel özellikleri şunlardır: a) Doktriner değil pragmatik amaçlıdır. b) Yüksek büyüme hızı ve sanayileşme öncelikli hedeftir. c) Türkiye’nin dışa bağımlılığını ortadan kaldırmaya yönelik olarak ithal ikameci bir sanayileşme stratejisi öngörülmektedir d) Planlarda kamu kesimi yatırımlar yoluyla doğrudan, özel kesim ise teşvik, özendirme ve koruma politikaları yoluyla makroekonomik yapının tümü planlanmaktadır. e) Planlarda amaç bolluğu söz konusudur.
#13
SORU:
Büyüme hedeflerine ulaşılamamasının nedenleri nelerdir?
CEVAP:
Büyüme hedeflerinin tutturulamamasının nedenleri şunlardır: i. Hedeflenen yatırım miktarına ulaşılamaması, ii. Yatırımların sektörel dağılım hedeflerinin tutturulamaması, iv. İç tasarrufların yetersiz oluşu, v. Sermaye/hasıla katsayılarının yanlış hesaplanması.
#14
SORU:
İthal ikamesine dayalı sanayileşme politikasının sonuçları nelerdir?
CEVAP:
İthal ikamesine dayalı sanayileşme politikası; rekabetçi olmayan, geri teknoloji kullanan, ölçek ekonomilerinden yararlanamayan ve eksik kapasite ile çalışan, rekabet ve maliyet endişesinden uzak yer seçimi yapan bir sanayi ortaya çıkarmıştır. Sanayinin ithal girdi talebinin giderek artması ise ekonominin dışa bağımlılıktan kurtulması hedefinin tam aksi yönde bir sonuç meydana getirmiştir. Türkiye’nin bu krizi atlatmaya yönelik çabaları sonuç vermeyince ekonomide radikal dönüşümleri ve neo-liberal bir iktisat felsefesini içeren kararlar 24 Ocak 1980’de kabul edilerek uygulamaya sokmuştur.
#15
SORU:
24 Ocak 1980 Kararları’nın amaçları nelerdir?
CEVAP:
24 Ocak 1980 Kararları’nın üç temel amacı vardır: Bunlardan birincisi piyasa mekanizmasının işlerliğini sağlamak ve bunun önündeki engellerin kaldırılması suretiyle ekonominin yeni koşullara adaptasyonunu hızlandırmaktır. İkincisi amaç, enflasyonist eğilimleri kırmaya yönelik olarak toplam talebin kısılmasıdır. Son amaç ise devalüasyon yoluyla dış ödemeler dengesi açıklarının kapatılmasıdır.
#16
SORU:
Türkiye’de yaşanan 2009 Global Finans Krizi dışındaki krizlerin genel karakteristikleri nelerdir?
CEVAP:
Türkiye’de yaşanan 2009 Global Finans Krizi dışındaki krizlerin genel karakteristikleri şunlardır: • Kamu kesiminin gelir-gider dengesi bozulmuş ve kamu kesiminin borçlanma gereği artmıştır. • Bütçe açıkları TCMB kaynakları ile karşılandığından fiyatlar genel seviyesi yükselmiştir. • İthal girdi kullanımının giderek yükselmesi, ödemeler bilançosu açıklarına neden olmuş ve dış kaynak ihtiyacı artmıştır. • Kaynak ihtiyacının karşılanamaması, üretim ve işsizlik oranlarını olumsuz biçimde etkilemiştir.
#17
SORU:
KİT’lerin özelleştirilmesinden beklenen faydalar nelerdir?
CEVAP:
KİT’lerin özelleştirilmesinden beklenen faydalar şu şekildedir: • KİT’lerin zararları ve yenileme yatırımları nedeniyle bütçe üzerinde oluşturdukları mali yük ortadan kalkacaktır. • KİT’lerin özelleştirme gelirleri kamu harcamalarının finansmanında kullanılacaktır. • KİT’lerin özel sektöre devri nedeniyle üretim ve satışları artacak, kamuya vergi geliri sağlanacaktır. • KİT’lerin özel sektöre devri ile verimlilikleri artırılarak kaynakların daha etkin kullanımı sağlanmış olacaktır.
#18
SORU:
Türk sanayisinin üç temel problemi nedir?
CEVAP:
Türk sanayisinin problemlerini üç temel başlık altında sıralamak mümkündür. Bunlar; yatırım yetersizliği, teknoloji konusundaki gerilik ve yeniden yapılanma gereğidir.
#19
SORU:
Rekabet gücünde belirleyici olan etmenler nelerdir?
CEVAP:
Ülkelerin ve sektörlerin rekabet gücünü oluşturmada belirleyici konumda olan firmalar; düşük maliyet ve fiyatla, üstün nitelikli mal veya hizmet üreten ve global ölçekte yüksek bir rekabet gücüne sahip olan firmalardır.
#20
SORU:
TÜİK verilerine göre en büyük sekiz sanayi dalı nedir?
CEVAP:
Çeşitli kriterlere göre en büyük sekiz sanayi dalı incelendiğinde istihdam, üretim, ihracat ve rekabet gücü açısından tekstil, otomotiv, ana metal ve makine-teçhizat sektörlerinin ilk sıralarda yer aldığı görülmektedir