FİTOPATOLOJİ Dersi BİTKİLERDE HASTALIĞA NEDEN OLAN ÇEVRESEL FAKTÖRLER soru cevapları:
Toplam 49 Soru & Cevap#1
SORU: Yüksek sıcaklığın bitkiler üzerindeki etkileri nelerdir?
CEVAP: Bitkiler için uygun sıcaklık derecelerinin üzerine çıkıldığında solunum hızlanmakta, fotosentez hızı solunum hızına yetişememekte ve bunun sonucunda da denge bozulduğu için bir takım belirtiler ortaya çıkmaktadır. Yüksek sıcaklık derecelerinde bitkiler çok hızlı terleme yaparlar. Bu koşullarda köklerin topraktan aldığı su, terleme ile kaybedilen suyu karşılayamaz ve bitkide solgunluk görülür. Su kaybı nedeniyle ortaya çıkan su dengesi bozukluğu, bitkileri hastalıklara duyarlı kılar. Yüksek sıcaklık bitkilerin taze ve sulu kısımlarında yanmalara neden olmakta yaprak ve meyve dökü- mü artmaktadır. Bu durum genellikle doğada yüksek ışık şiddeti, kuraklık, oksijen eksikliği ve şiddetli rüzgâr ile birlikte görülür. Patates gibi yumrulu bitkilerde toprak sıcaklığının yüksek olması durumunda bitkilerin büyüme uçlarında ölüm meydana gelmektedir. Yüksek sıcaklık depolanan ürünlerde de zarara yol açabilir. Normal depolama sıcaklığından daha yüksek sıcaklık koşullarına sahip depolarda muhafaza edilen elmalarda sulu öz, patateslerde ise siyah öz çürüklüğü görülür.
#2
SORU: Bitkilerin yaşayışı açısından sıcaklık kavramı önemli midir?
CEVAP: Bitkiler 1-40 °C arasında gelişebilirler, ancak en iyi geliştikleri sıcaklık derecesi genellikle 15-30 °C dir. Her bitki türünün gelişmesi için kendine özgü sıcaklık isteği vardır. Bu sıcaklık değerinden aşağı veya yukarı doğru değişmeler olduğunda bitkinin yaşamsal faaliyetlerinde olumsuz değişimler gözlenir. Düşük sıcaklıklarda yaşam fonksiyonlarında yavaşlama ve durma söz konusudur. Minimum derecelerin altında bitki üşür ve bunun sonucunda solgunluk, cılız gelişme, yapraklarda sararma veya kızarma şeklinde renk değişiklikleri gibi belirtiler gösterir.
#3
SORU: Elverişsiz atmosfer koşulları bitkiler için neyi ifade eder?
CEVAP: Bir bölgede bir bitkinin yetişip yetişmeyeceğini büyük ölçüde o bölgenin atmosfer şartları yani iklim koşulları belirler. iklim koşulları içerisinde sıcaklık, nem ve ışık koşulları ve ayrıca şiddetli yağışlar, rüzgâr, yıldırım ve dolu gibi atmosfer olayları tek tek veya birlikte bitkilerdeki hayati fonksiyonları etkilemekte ve bitkilerin yetişme bölgelerini sınırlandırmaktadır. Bitkiler kendilerine uygun iklime sahip alanların dışarısında farklı koşullara sahip bölgelerde yetiştirildiğinde yeni ortama adapte olmaya çalışır, ancak iklim koşullarındaki bu anormallikler bitkilerin normal yaşamsal fonksiyonlarını bozarak hastalanmalarına yol açabilmektedir. Bu şekildeki bitkilerin gelişmeleri ve verimleri hiçbir zaman uygun iklim koşullarında yetiştirilenler kadar iyi olmamaktadır. Örneğin erken çiçek açan sert çekirdekli meyve ağaçları ilkbahar geç donlarının sık görüldüğü bölgelerde yetiştirildiğinde, don olan yıllarda hiç ürün alınamamaktadır.
#4
SORU: Düşük atmosfer sıcaklığının bitkiler üzerindeki etkileri nelerdir?
CEVAP: Düşük atmosfer sıcaklığının bitki için en tehlikeli olan şekli don olaylarıdır. Donlar oluş zamanına göre; ? Sonbahar erken donları, ? Kış donları, ? İlkbahar geç donları olarak üçe ayrılırlar. Sonbahar erken donları daha çok hasadı yapılmamış ürünlerde ve iyi olgunlaşmamış sürgünlere zarar verir. Kış donlarına bitkiler normal olarak daha dayanıklıdır çünkü bitkinin su alımı azalmış ve hücre plazması daha yoğunlaşmıştır. Bu şekilde hücreler belirli sınıra kadar dona dayanabilir. Şiddetli donlarda odunsu bitkilerde kabuk kısmında su kaybının fazla olması nedeni ile kabuk büzülür, çatlar ve plakalar halinde kalkar. Böylece don çatlakları ve don plakaları meydana gelir. Bitkilerde en tehlikeli donlar ilkbaharın geç donlarıdır. Tehlikeli oluşunun nedeni bitkilerin uyandığı ve topraktan su alımının arttığı döneme rastlamasındandır.
#5
SORU: Bitkilerin hastalanmasına yol açan çevresel faktörler nelerdir?
CEVAP: Bitkiler, tüm diğer canlılar gibi, kendileri için uygun koşullarda yaşamsal fonksiyonlarını yürütürler, çimlenirler, gelişirler ve çoğalırlar. Bitkiler için elverişli çevresel koşulların değişmesi ise bitkilerin fizyolojik ve metabolik faaliyetlerinin bozulmasına, buna bağlı olarak gelişme bozukluklarına ve sonuç olarak da hastalanmalarına neden olur. Çevresel koşullardaki bu değişmeler ani ve yüksek oranda meydana gelirse, bitkilerde şiddetli fiziksel zararlar oluşur. Bitkilerin hastalanmasına yol açan çevresel faktörler, cansız hastalık etmenleri, parazit olmayan hastalık etmenleri veya “fizyojen” olarak adlandırılır.
#6
SORU: Bitkileri nem-su ihtiyaçlarına göre sınırlandırabilir miyiz?
CEVAP: Bütün canlılarda olduğu gibi bitkilerde de tüm yaşamsal olayların meydana gelmesi için suya ihtiyaç vardır. Bitki türleri arasında su istekleri açısından farklılıklar bulunmaktadır. “Kserofit bitkiler” daha çok kurak koşullara adapte olmuş ve su ihtiyaçları fazla olmayan bitkilerdir. Suya adapte olmuş bitkiler ise “higrofit bitkiler” olarak adlandırılır. Su ihtiyacı açısından bu iki grubun arasında bulunan ve daha çok nemli bölgeleri seven bitkilere ise “mezofit bitkiler” denilmektedir.
#7
SORU: Nemin yetersizliği bitkileri nasıl etkiler?
CEVAP: Bitkilerin doğal su ihtiyaçları ne olursa olsun ortamdaki su noksanlığına belirli dereceye kadar dayanabilirler. Su kaybeden bitkiler yeterince su alamadıklarında zayıf gelişirler, sarı-yeşil renk alırlar, çiçek ve meyve oluşumu azalır ve patojenlere karşı daha hassas olurlar. Örneğin kuraklıktan dolayı çok yıllık ağaçlarda “Valsa kanseri” inde ve ayçiçeklerinde “kömür çürüklüğü” nde artış görülür. Kuraklık ülkemizde özellikle tahıllarda önemli verim kayıplarına yol açmaktadır. Kurak geçen yıllarda tahıllar iyi gelişme gösteremez, vejetatif gelişmelerini tamamlayamadan generatif gelişmeye zorlanır. Böyle bitkilerde taneler ya hiç oluşmaz ya da oluşan tanelerin içi dolmamıştır. Kuraklık nedeniyle meydana gelen bu olaya “zor olum” adı verilir.
#8
SORU: Kuraklık kaça ayrılır?
CEVAP: Kuraklığı üç kısımda inceleyebiliriz; ? Akut Kuraklık: Yağışlarla toprakta biriken suyun kuvvetli güneş ışığı ve rüzgâr ile buharlaşması şeklindeki su kaybıdır. ? Kronik Kuraklık: Taban suyu seviyesinin düşmesi şeklindeki kuraklıktır. Bu durum genellikle uzun süren yağış azlığı, içme suyu temini ve sulama amacıyla açılan kuyular vasıtası ile taban sularının fazla miktarda alınması nedeniyle meydana gelir. ? Fizyolojik Kuraklık: Toprakta su bulunmasına rağmen bitkilerin bu sudan faydalanamaması sonucu ortaya çıkan kuraklıktır. Bu durum genellikle toprak tuzluluğu ve yoğun gübreleme sonucu ortaya çıkar. Bazı durumlarda toprak ve hava sıcaklığının çok düşük olması da topraktan su alınımını engeller.
#9
SORU: Nem fazlalığı bitkiler için zararlı mıdır?
CEVAP: Ortamda nem fazlalığı da bitkilere zararlı etki yapar. Toprakta nem fazlalığı oksijen azlığı ile birlikte özellikle drenajı iyi olmayan arazilerde bitkilerde zayıf gelişme, sarı-açık yeşil yaprak oluşumu gibi belirtilere neden olur. Böyle bitkilerin kökleri yeterince oksijen alamadığı için kök hücrelerinin seçici geçirgenliği bozulur. Bunun sonucu köklere bazı toksik metaller girerek hücrelere zarar verir. İleri durumlarda köklerde fakültatif parazitler kılcal köklerin tamamen çürümesine neden olur. Kılcal köklerin ölmesi sonucu bitkiler su alamazlar ve ani solgunluk ve yaprak dökümü görülür ve bitkiler kısa sürede ölürler. Bu duruma peyzaj alanlarında etrafında çim bulunan ibreli ağaçlarda ve çit bitkilerinde sıklıkla rastlanır.
#10
SORU: Ortamdaki ışığın bitkiler üzerindeki rolü nedir?
CEVAP: Bitkilerin yaşamsal faaliyetlerinde ışığın önemli rolü vardır. Genellikle bitkiler ışık azlığından etkilenirler. Bitkiler ışığın etkisi ile fotosentez yaparak enerji kaynağı olarak karbonhidratları sentezleyebilirler. Işıklanma azlığında yeterince karbonhidrat oluşmaz ise özellikle kök ve yumrulu bitkilerde (havuç, turp, patates, pancar) kök ve yumru gelişimi iyi olmaz. Ağaçlarda çiçek oluşumu ve meyve bağlama zayıf olur. Işık azlığında klorofil oluşmaz ve yapraklar açık yeşil veya sarı renkli olur. Bitkilerde boğumlar arası uzar, bu şekilde bitki boyu da uzar, ancak bitki canlılığı azalır ve ince, cılız gelişme ve sonuçta yaprak ve çiçek dökümleri görülür. Işık azlığı nedeniyle meydana gelen bu belirtilere etiolasyon, bu belirtileri gösteren bitkilere ise etiole bitki adı verilir. Bu durum daha çok seralarda fide yastıklarında ve iç mekan bitkilerinde görülür. Ayrıca tarla koşullarında sık ekim ve ağaç altına ekim yapıldığında da ortaya çıkabilir.
#11
SORU: Atmosfer olaylarının bitkiler üzerindeki zararları nelerdir?
CEVAP: Yağış, rüzgâr, dolu ve yıldırım gibi atmosfer olayları bitkilerde zarar oluşturabilmektedir. Şiddetli sağanak yağmur hastalıkların başlamasına neden olan inokulum kaynaklarının bitkilere ulaşmasını sağlar. Yağmurlar sonrasında oluşan yaprak ıslaklığı ve yüksek nem hastalık etmenlerinin enfeksiyonu için uygun ortam koşullarını oluşturur. Ayrıca biriken yağmur suları bitkilerin kök sisteminin hava almasını engeller ve boğulmasına neden olur. Şiddetli rüzgârlar bazen ağaçların dallarının kırılmasına yaprak ve meyvelerinin dökülmesine, devamlı olarak tek taraftan esen rüzgârlar ağaçların yatık olarak gelişmelerine sebep olur. Bitkilerde çiçeklenme zamanı esen kuru ve sıcak rüzgârlar döllenmeye engel olur ve bu bitkiler meyve bağlayamaz. Kuru esen rüzgârlar ayrıca ortamdaki nemi uzaklaştırır ve kuraklık zararını arttırır. Devamlı rüzgâr alan arazilerde, yapraklarda şekil bozuklukları da olmaktadır. Örneğin limon yapraklarında rüzgâr nedeniyle şiddetli deformasyon görülür. Dolu bitkilere en çok zarar veren yağış biçimidir. Özellikle iri yapraklı ve yumuşak dokulu bitkilerde yaprakların yırtılmasına, kırılmasına ve dökülmesine neden olur. Bunun yanı sıra yumuşak dokulu gövde ve dallara sahip sebzeler, süs bitkileri ve asmalarda gövde ve dallarda yaralanmalara ve kırılmalara da neden olabilmektedir. Dolu nedeniyle meyvelerde dökümler olabildiği gibi, meyvede ve gövdede açılan yaralar patojenlerin bitkiye girişini kolaylaştırır. Yıldırım zaman zaman açık alanlarda tarla koşullarında zarar oluşturmaktadır. Yıldırım sonucu 8-20 metre çaplı bir alandaki bitkiler tamamen ölür. Bu alanın dışındaki bitkilerde de zararlanmalar görülebilir.
#12
SORU: Toprağın su-hava kapasitesi nasıl ifade edilir?
CEVAP: Toprakta su ve hava kapasitesi birbirine bağlı iki faktördür. Toprakta gereğinden fazla suyun bulunması, oksijen miktarını bitki için zararlı olacak derecede azaltır. Bu durumda bitkiler toprak kökenli hastalık etmenlerinden daha çok etkilenir. Havasız topraklarda tohumlar çimlenemez ve çürürler. Çimlenenler ise zayıf gelişir, boyları kısa kalır ve yeterli oranda ürün veremezler. Bu belirtilere genellikle ağır, killi topraklarda ve taban arazilerde yetiştirilen bitkilerde rastlanır. Toprakta bitkinin gereksinim duyduğundan daha az oranda su olduğunda ise bitki cılız gelişir ve bodurlaşma görülür. Bitkilerde solgunluk ve kurumalar göze çarpar. Bitki susuz koşullarda yeterli ve dengeli biçimde besin alamadığı için besin elementi eksiklikleri görülür. Bu duruma kurak koşullarda veya su tutma kapasitesi düşük, kumlu topraklarda karşılaşılır.
#13
SORU: Toprak ısısı ne demektir?
CEVAP: Toprak ısısı, atmosfer ısısına bağlı olarak yükselir veya düşer. Düşük toprak ısısından özellikle bitkiler çimlenme döneminin hemen sonrasında çok etkilenir. Soğuk ve donmuş topraklarda genç çimler çok zarar görür ve çıkış öncesi fide enfeksiyonlarını gerçekleştiren toprak patojenlerinin hedefi olur. Soğuk toprak koşullarında bir takım hastalık etmenlerin faaliyeti artmaktadır. Donmuş topraklarda kök fonksiyonları gerilemekte ya da durmaktadır. Bu durumda topraktan suyun alınamamasıyla bitkide solgunluk, besin elementlerinin alınamamasıyla da gelişme geriliği görülmektedir.
#14
SORU: Toprak tekstürü neyi ifade etmektedir?
CEVAP: Bitki kökleri uygun yapıya sahip topraklarda daha iyi gelişirler. Herhangi bir nedenle sıkışmış ve sertleşmiş topraklarda kök gelişmesi önemli derecede sınırlanır. Bitki köklerinin derinlere gitmesini engelleyen sert kil tabakası ve taş tabakası kök sisteminin gelişmesini de engeller. Özellikle kazık köklü bitkiler ve sert çekirdekli meyve ağaçları taban taşı yüksek olan arazilerde gelişemezler. Kök gelişiminin durması nedeniyle sert çekirdekli meyvelerde şiddetli zamk akıntıları ve kurumalar görülür.
#15
SORU: Toprağın kimyasal yapısının bitkiler üzerindeki etkileri nelerdir?
CEVAP: Bitkiler topraktan sadece su değil, aynı zamanda besin elementlerini alırlar. Toprağın besin elementlerince zengin olup olmayışı, aynı zamanda asidik veya bazik karakteri, bitkilerin ihtiyaç duyduğu besin elementlerini alımını etkilemektedir. Bitkilerin değişik organlarında çok sayıda element bulunmasına karşın, bu elementlerden hepsi mutlak gerekli değildir. Bitkiler normal gelişmelerini tamamlayabilmek için azot, fosfor, potasyum, kükürt, demir, kalsiyum ve magnezyum gibi makro elementlere daha fazla ihtiyaç duyarlar. Bazı elementlere ise duydukları gereksinim daha azdır. Bu elementlere mikro elementler veya iz elementler adı verilir. Bunlar; mangan, bakır, çinko, molibden, bor, iyot, klor ve sodyumdur. Bu elementleri topraktan alamadıkları zaman bitkilerde bazı hastalık belirtileri meydana gelir.
#16
SORU: Topraktaki azot miktarı bitkiler için ne denli önemlidir?
CEVAP: Azot, bitki gelişmesinde yaşamsal öneme sahip bir bitki besin maddesidir. Bitki içerisinde proteinlerin oluşmasında rol almasına ilaveten klorofilin yapı taşlarından biridir. Azot yağ asitleri ile birleşerek amino asitleri oluşturur, koyu yeşil renkli ve canlı vejetatif gelişmeyi sağlar, bunların yanı sıra çiçek ve tomurcuk oluşumunu ve meyve özelliklerini etkiler. Eksikliğinde gelişme azalır, yapraklarda açık yeşil renk oluşumu görülür. Saplar ince ve zayıf kalır. Tahıllarda başaklar kısa olur ve taneler dolmaz. Toprakta fazla azot bulunması ise bitkilerin hızlı büyümesine, dokuların gevşek oluşmasına ve bitkinin soğuk ve kurağa dayanıklılığının azalmasına neden olur. Ayrıca genç bitkilerde çiçek ve tomurcuk oluşumunu geciktirir.
#17
SORU: Topraktaki potasyum miktarı bitkiler için önemli midir?
CEVAP: Potasyumun bitkide azot metabolizması ile ilişkili olduğu, aminoasitlerin proteine dönüşmesinde rol oynadığı saptanmıştır. Eksikliğinde en önemli belirti genel solgunluk ve yaprak yanıklığıdır. Belirtiler önce alt yapraklardan başlar, yaprak normal yeşil rengini kaybeder daha sonra bu alan suda ıslanmış gibi görünür ve en sonunda nekroze olur. Yaprakta yanıklık kenardan ve uçtan başlar ve içeriye doğru ilerler, armutta yaprağın ortasında geniş nekrotik alanlar meydana gelir. Meyvelerde normal irileşme olmaz, rengi değişir, örneğin kırmızı elmalar kirli kahverengi görünür.
#18
SORU: Topraktaki fosfor miktarı bitkileri etkiler mi?
CEVAP: Fosfor bitkilerde nükleik asitlerin ve fosfolipitlerin yapı maddesidir. Bitkiler döllenme organlarının tam olarak gelişebilmesi için fosfora ihtiyaç duyar. Aynı şekilde kök gelişimi için de bu element gereklidir. Toprakta fosfor eksikliğinde bitkilerde bodurluk, dik gelişme, saplarda zayışık ve kök büyümesinde gerileme görülür. Yapraklar küçülür, dikleşir, renkleri koyu ve donuk olur, bazen de antosiyan birikmesi sonucunda kırmızı-menekşeye rengine döner. Meyve ağaçlarında sürgünlerin büyümesi, tomurcuk ve çiçek oluşumu, tek yıllık bitkilerde de ise tohum ve meyve oluşumu azalır ve önemli ürün kayıplarına neden olur.
#19
SORU: Topraktaki kalsiyum miktarı bitkiler için ne ifade eder?
CEVAP: Kalsiyum bitkinin uç meristem dokularının gelişmesinde birinci derecede rol oynar, ayrıca çiçek oluşumunda da etkindir. Bitkilerin azot metabolizmasında kalsiyumun rolü olduğu belirlenmiştir. Eksikliğinde kök gelişiminde yavaşlama, hızlı gelişen genç sürgün uçlarındaki yapraklarda kloroz görülür. Ağaçta canlılık azalır. Elma meyvelerinde kalsiyum oranının düşmesi hücre zarının seçici geçirgenliğinin bozulmasına ve bunun sonucunda hücrelerin zarar görmesine ve yanıklık belirtilerine neden olur. Kalsiyum eksikliğinde mantarımsı benek, sulu öz, acı çukur, armutlarda mantarımsı öz ve dip kararması gibi fizyolojik bazı meyve belirtileri görülür. Özellikle domateste çiçek dibi çürüklüğü, pancar yapraklarında öz siyahlaşması, tahıllarda yaprakların kınından ayrılmayıp kapalı kalması, patateste uç nekrozu ve çok sayıda şekilsiz küçük yumru oluşumuna neden olur.
#20
SORU: Toprakta bulunan çinkonun bitkilerin gelişimi açısından rolü nedir?
CEVAP: Çinko, bitki gelişiminde rol oynayan oksin hormonunun sentezlenmesinde rol alır. Eksikliğinde en karakteristik belirti elma ve armutlarda yaprak rozetleşmesidir. Yaprakların küçük, dar ve sürgün uçlarında demet şekilde oluşması nedeniyle “küçük yaprak hastalığı” adını alır. Etkilenen sürgün uçları ertesi sene ölür. Yan sürgünler ise zayıf gelişir. Çinko eksikliği olan yapraklarda daralma, güneş ışığı altında soluk yeşil-sarı görünüm, gölgede ise normal yeşil gelişme, yaprak damar aralarında kloroz görülür. Çinko eksikliği genelde kumlu topraklarda ortaya çıkar.
#21
SORU: Topraktaki magnezyumun bitkilerdeki görevleri nelerdir?
CEVAP: Magnezyum, klorofilin yapı taşlarından biridir ve aynı zamanda karbonhidratların taşınmasında rol alır. Karbonhidrat metabolizmasında görev yapan pek çok enzimde aktivatör olarak bulunur. Eksikliğinde ilk belirtiler yaşlı yapraklarda damarlar arası kloroz şeklinde görülür. Şiddetli durumlarda klorotik alanlar nekroze olur. Böyle yapraklar erken dökülür ve ağaçlar Ağustos ayında kısmi olarak yapraksız kalır. Magnezyum noksanlığı bunların yanı sıra küçük meyve oluşumuna da neden olur.
#22
SORU: Toprakta kükürt bulunur mu?
CEVAP: Kükürt amino asitlerin yapısında bulunur, dolayısıyla proteinlerin yapı taşlarından biridir. Ayrıca bitkide içeriğinde bulunduğu biotin, thiamin ve koenzim A gibi vitaminler aracılığı ile metabolizma olaylarında rol oynar. Eksikliğinde yapraklarda genel bir sararma, küçülme, kırmızı veya mor renk oluşumu ve genel kloroz görülür.
#23
SORU: Toprağın içinde bulunan demirin bitkiler için önemi nedir?
CEVAP: Bitkilerde özellikle topraktaki demir eksikliğine bağlı olarak meydana gelen kloroz oldukça yaygındır. Demir elementi her ne kadar klorofilin yapısında bulunmasa da, klorofilin oluşumunda önemli rolü olan bitki besin maddesidir. Eksikliğinde klorofil oluşmaz. Bitkilerde demir eksikliğinin farklı nedenleri olabilir. Bunlar; ? Toprakta yeteri kadar demir olmaması, ? Kireçli topraklarda yeteri kadar demir bulunsa dahi serbest demirin kireç tarafından tutulması, ? Toprakta aşırı su bulunması sonucu köklerin yeteri kadar hava alamaması ile bitki öz suyunun bazik karaktere dönüşmesi ve bunun sonucunda da topraktan demir alımının engellenmesidir.
#24
SORU: Topraktaki bor eksikliği bitkileri etkiler mi?
CEVAP: Bor, bitkilerde protein sentezi ile ilişkili metabolizma faaliyetlerinde rol alır. Eksikliğinde bitkide kalsiyum taşınması engellenerek, kalsiyum eksikliği ile ilişkili belirtiler oluşur. Bor noksanlığı sonucunda sürgün uçlarındaki yaprakların damarlarında kırmızılaşma ile beraber yaprakta kloroz ve meyvenin öz kısmında kahverengi lekeler meydana gelir. Yaz aylarında sürgünlerde geriye doğru ölüm belirtileri ortaya çıkar. Sürgünlerin yakınındaki dalların kabuk altında kahverengileşme, sürgün boğum aralarının kısalması ve rozetleşme görülür.
#25
SORU: Toprakta mangan bulunur mu?
CEVAP: Mangan, klorofilin oluşumunda rol alır. Bitkilerde meydana gelen birçok enzimatik ve fizyolojik olayda katalizör olarak görev yapar. Elma ve armutta mangan eksikliğinde yapraklarda damarlar arası kloroz görülür. Şiddetli durumlarda rüzgârın da etkisiyle yapraklar dökülür ancak çok ileri durumlar hariç ağacın canlılığı etkilenmez. Ayrıca çiçek tomurcuklarının gelişiminde azalmaya ve kabuk altında nekroza neden olur. Asitli topraklarda mangan toksisitesi görülebilir. Fazlalığında toksik etkinin yanı sıra, bitkilerin topraktan demiri almasını engeller. Bu durumda önce yaprak damarları arasında düzensiz klorotik beneklenmeye sonra koyu kahverengi, mor veya siyah nekrotik lekelere neden olur.
#26
SORU: Topraktaki bakırın bitkiler üzerindeki etkisi nelerdir?
CEVAP: Bakır, bitkilerde solunum olayında etkinlik gösterir. Klorofilin yapısında bulunmaz ancak klorofilin oluşmasında ve parçalanmasının önlenmesinde role sahiptir. Eksikliğinde bitkilerin karbondioksit absorbsiyonunda azalma görülür. Tahıl ve benzeri bitkilerde bodur büyüme ile birlikte uç yaprakların sararmasına neden olur daha sonra bu yapraklar kıvrılarak kururlar. Bakır noksanlığının meyve ağaçlarındaki belirtisi ise uç yapraklarda sararma ile ortaya çıkar, uç tomurcuklar gelişemez ve rozetleşir.
#27
SORU: Molibdenin bitkiler üzerindeki işlevi nelerdir?
CEVAP: Bitkilerde molibdenin işlevlerinden biri nitratın amonyuma indirgemesidir ayrıca toprakta azot fikse eden bakteriler molibdene ihtiyaç duyarlar. Eksikliğinde baklagillerde nodozite oluşmaz. Molibden bitkilerde askorbik asidin (vitamin C) sentezinde de rol oynar. Molibden yeteri kadar alınmadığında yaprak damarları arasında klorofil az oluşur.
#28
SORU: Hatalı uygulanma ihtimali olan tarımsal işlemler nelerdir?
CEVAP: ? Pestisit Toksisitesi, ? Ekim – Dikim, ? Budama – Koltuk Alma, ? Üretim Materyali, ? Gübreleme, ? Sulama, ? Hasat – Depolama
#29
SORU: Çevre kirliliği yaratan gaz kirleticiler nelerdir?
CEVAP: ? Kükürt Dioksit, ? Ozon, ? Şor ve Şoridler, ? Peroksiasil Nitratlar, ? Azot Oksitleri, ? Amonyak, ? Etilen, ? Klor, ? Hidrojen Klorür
#30
SORU:
Bitkilerde cansız hastalık etmenleri kaç çeşittir?
CEVAP:
Cansız hastalık etmenlerini 4 ana başlık altında incelemek mümkündür. Bunlar; elverişsiz atmosfer koşulları, elverişsiz toprak koşulları, hatalı tarımsal işlemler ve çevre kirliliğidir.
#31
SORU:
Elverişsiz atmosfer koşulları bitki gelişimini nasıl etkiler?
CEVAP:
Bir bölgede bir bitkinin yetişip yetişemeyeceğini büyük ölçüde o bölgenin atmosfer şartları yani iklim koşulları belirler. İklim koşulları içerisinde sıcaklık, nem ve
ışık koşulları ve ayrıca şiddetli yağışlar, rüzgâr, yıldırım ve dolu gibi atmosfer olayları tek tek veya birlikte bitkilerdeki hayati fonksiyonları etkilemekte ve bitkilerin
yetişme bölgelerini sınırlandırılmaktadır. Bitkiler kendilerine uygun iklime sahip
alanların dışarısında farklı koşullara sahip bölgelerde yetiştirildiğinde yeni ortama
adapte olmaya çalışır ancak iklim koşullarındaki bu anormallikler bitkilerin normal yaşamsal fonksiyonlarını bozarak hastalanmalarına yol açabilmektedir. Bu şekildeki bitkilerin gelişmeleri ve verimleri hiçbir zaman uygun iklim koşullarında
yetiştirilenler kadar iyi olmamaktadır. Örneğin erken çiçek açan sert çekirdekli
meyve ağaçları ilkbahar geç donlarının sık görüldüğü bölgelerde yetiştirildiğinde
don olan yıllarda hiç ürün alınamamaktadır.
#32
SORU:
Bitkilerin en iyi geliştiği sıcaklık nedir?
CEVAP:
Bitkiler 1-40 °C arasında gelişebilirler, ancak en iyi geliştikleri sıcaklık derecesi genellikle 15-30 °C dir.
#33
SORU:
Subtropik (iklim) ne demektir?
CEVAP:
Dünyada tropikal kuşağa komşu olan ve genellikle her iki yarım kürede 20 ile 35. paralellerde yer alan iklim bölgeleridir. Ülkemizde Akdeniz Bölgesi ve Ege Bölgesinin güneyi bu iklime sahiptir.
#34
SORU:
Rizom nedir?
CEVAP:
Bitkilerde genellikle toprak altında bulunan ve yukarı doğru filizler ve aşağı doğru kökler veren kalın yatay gövde biçimi (köksap).
#35
SORU:
Düşük atmosfer sıcaklığı ile oluşan don olayları kaça ayrılır?
CEVAP:
Sonbahar erken donları,
Kış donları
İlkbahar geç donları olarak üçe ayrılırlar.
#36
SORU:
Kserofit bitki ne demektir?
CEVAP:
“Kserofit bitkiler” daha çok kurak koşullara adapte olmuş ve su ihtiyaçları fazla olmayan bitkilerdir.
#37
SORU:
Valsa kanseri nedir?
CEVAP:
Valsa cinsine ait fungus türlerinin çok yıllık ağaçların dallarında ve gövdelerinde oluşturduğu doku ölümleridir.
#38
SORU:
Kömür çürüklüğü nedir?
CEVAP:
Macrophomina phaseolina adlı fungusun mısır, pamuk,
soya gibi birçok kültür bitkisinin köklerinde oluşturduğu siyah renkli kök çürüklüğüdür.
#39
SORU:
Antosiyan nedir?
CEVAP:
Meyve ve çiçeklerdeki kırmızı, mavi ve mor renklerden sorumlu pigmenttir. Bu maddeler bioflavonoid yapısında olup, suda çüzünebilir, biyolojik aktif ve antioksidan etkili
olup toksik değildir.
#40
SORU:
Azotun bitkilerin gelişimi açısından önemi nedir?
CEVAP:
Azot, bitki geliimesinde yaşamsal öneme sahip bir bitki besin maddesidir. Bitki içerisinde proteinlerin oluşmasında rol almasına ilaveten klorofilin yapı taşlarından biridir. Azot yağ asitleri ile birleşerek amino asitleri oluşturur, koyu yeşil renkli ve canlı vejetatif gelişmeyi sağlar, bunların yanı sıra çiçek ve tomurcuk oluşumunu ve meyve özelliklerini etkiler. Eksikliğinde gelişme azalır, yapraklarda açık yeşil renk
oluşumu görülür. Saplar ince ve zayıf kalır. Tahıllarda başaklar kısa olur ve taneler dolmaz. Toprakta fazla azot bulunması ise bitkilerin hızlı büyümesine, dokuların gevşek oluşmasına ve bitkinin soğuk ve kurağa dayanıklılığının azalmasına neden olur. Ayrıca genç bitkilerde çiçek ve tomurcuk oluşumunu geciktirir.
#41
SORU:
Bitkilerde demir eksikliğinin nedenleri nelerdir?
CEVAP:
Bitkilerde demir eksikli¤inin farklı nedenleri olabilir. Bunlar;
• Toprakta yeteri kadar demir olmaması,
• Kireçli topraklarda yeteri kadar demir bulunsa dahi serbest demirin kireç tarafından tutulması,
• Toprakta aşırı su bulunması sonucu köklerin yeteri kadar hava alamaması ile bitki özsuyunun bazik karaktere dönüşmesi ve bunun sonucunda da topraktan demir alımının engellenmesidir.
#42
SORU:
Rozetleşme nedir?
CEVAP:
Bitkilerin sürgün uçlarının, gelişmesinin gerilemesi ve
sürgün boğum aralarının kısalması sonucu sık yapraklı bir görünüm alması durumudur.
#43
SORU:
Herbisit nedir?
CEVAP:
Tarım arazilerinde istenmeyen bitkiler olan yabancı otların mücadelesinde kullanılan bitki koruma ürünleridir.
#44
SORU:
Pülverizatör nedir?
CEVAP:
Sıvıları ince zerrecikler halinde püskürtmekte kullanılan
aletlerdir.
#45
SORU:
Kükürt dioksit'in hangi konsantrasyon aralığı bitkilere toksik etki yapar?
CEVAP:
Birçok bitki kükürt dioksit’e duyarlıdır ve 0.3-0.5 ppm konsantrasyonu bitkilere toksik etki yapar.
#46
SORU:
Lentisel nedir?
CEVAP:
Lentisel: Odunsu bitkilerin meyve, sürgün ve gövdelerini kaplayan genç kabuk dokusu üzerinde dairesel veya iğ biçimli gevşek dokulu küçük deliklerdir. Bunlar canlı
hücrelerin hayat olayları sonucunda meydana gelen
gazların ve su buharının dışarı atılmasını ve havanın
dokulara ulaşmasını sağlarlar.
#47
SORU:
Asit yağmurları nedir ve bitkileri nasıl etkiler?
CEVAP:
Endüstriyel üretim sürecindeki yanma olaylarI sonucunda havaya yoĞun olarak salInan kükürt ve azot oksitler atmosferdeki nem ile birleşerek sülfrik ve nitrik asitleri oluşturur. Bu asit özellikteki zerrecikler yağmur veya kar olarak yeryüzüne indiğinde su ve toprakta asitleşmeye neden olarak etraflarındaki mevcut canlı türlerini tehdit ederler. Asit yağmurları yapraklar üzerinde beneklere, küçük çukurlara ve yaprakların kıvrılmasına neden olur. Bazen bitkilerde belirti oluşmaksızın gelişme geriliğine ve kuru ağırlıkta azalmalara da neden olabilmektedir.
#48
SORU:
Bitkilere zarar veren partikül halinde katı maddelerin kaynağı nerelerdir?
CEVAP:
İnce partiküller halindeki katı maddeler de bitkilerde zarar oluşturur. Bunların kaynağı çimento fabrikaları, asfaltlanmamış yollar ve yoğun yerleşim merkezleridir.
#49
SORU:
Tohumların derin dikilmesinin sonuçları nelerdir?
CEVAP:
Tohumların derin dikimi çıkışının gecikmesine, bu dönemde hassas olan bitkilerin patojenlere daha uzun süre maruz kalmalar›na neden olur.