SOSYAL HİZMET UYGULAMASI I Dersi Sosyal Hizmet Uygulaması Dersleri ve Sosyal Hizmet Eğitimi soru cevapları:

Toplam 21 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Sosyal hizmet eğitiminde uygulamalı dersler ne işe yarar?


CEVAP:

Sosyal hizmet eğitiminde uygulamalı derslerin özel bir yeri bulunmaktadır. Uygulamalı dersler, öğrencilerin, eğitim süresince edindikleri bilgi, beceri ve değerlerini uygulamaya aktarmaları ve bu beceriler bütünleştirebilmelerine imkân sağlayan ortam yaratmaktadır. Uygulama deneyimi; öğrenci, eğitsel danışman, müracaatçı sistemi ve kurumu/kuruluşu içeren bir bütünü oluşturur. Bu bütün içinde öğrenciden beklenen, sosyal hizmet eğitiminde aldığı bilgi, beceri ve değerleri uygulama yaptığı alana aktarması, kendine ve mesleki bilgi, beceri ve değerlerine yönelik farkındalığı kazanarak deneyim elde etmesidir. Bu süreçte bölümdeki eğitsel danışmanı ve kurum danışmanı öğrenciye süpervizyon sağlar (Duyan vd., 2015: 4).


#2

SORU:

Ulusal Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği (NASW), sosyal hizmet uygulamasını nasıl kavramsallaştırmıştır?


CEVAP:

Ulusal Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği (NASW), sosyal hizmet uygulamasını problem çözme sürecini etkinleştirmek, baş etmek ve insanların gelişimsel kapasitelerini arttırmak; insanları kendilerine kaynak, hizmet, fırsat sağlayan sistemlerle ilişkilendirmek; insanlara kaynak ve hizmet sağlayan sistemlerin insancıl çalışmaları ve etkinliğini özendirmek; sosyal politikaları geliştirmek ve iyileştirmek ve son olarak insan ve toplum refahını özendirmek gibi belli başlı amaçlarla kavramsallaştırmıştır (Zastrow, 2013: 18-20).


#3

SORU:

Dünyada sosyal hizmet eğitimi nasıl başlamıştır?


CEVAP:

Dünyada sosyal hizmet eğitiminin ilk başladığı yıldan bugüne yüz yıldan fazla bir süre geçmiştir. 19. yüzyılın sonlarına doğru ABD ve Avrupa’da Sanayi Devrimi’nin yarattığı sosyal sorunlara, özellikle de yoksulluğa çözüm arayışları, gönüllü kişilerin öncülüğünde, sosyal hizmet eğitimi adına ilk eğitim etkinliklerinin başlamasına neden oldu. İngiltere’de 1890’lı yıllarda gönüllüler için açılan kuramsal ve uygulamalı dersleri kapsayan kurslar, bu eğitimin ilk işaretleriydi. Aynı yıllarda Almanya’da Alice Solomon öncülüğünde açılan benzer amaçlı kurslar ile 1898 yılında New York’ta açılan yaz okulu ve Şikago’da Hull House önderlerinin girişimleri de eğitimin ilk uygulamaları arasındadır. Bu gelişmelerin dışında 1899 yılında Hollanda’nın Amsterdam şehrinde bir grup sosyal reformcunun ilk sosyal hizmet okulunu açtığı görülmektedir (Karataş ve Erkan, 2005: 112).


#4

SORU:

Bugünün sosyal hizmet eğitiminin temelleri ne zaman atılmıştır?


CEVAP:

Sosyal hizmet eğitiminin gelişimini, 20. yüzyıl başlarında, New York’ta başlayan eğitim çalışmalarının genişleyip yaygınlaşmasının bir sonucu olarak değerlendirenler bulunmaktadır. O dönemlerde etkin olan bazı sosyal yardım dernekleri, daha elverişli personele ihtiyaç duydukları için, çalıştırdıkları elemanları kısa süreli kurslara almışlardır. Bu etkinliklerin bugünün sosyal hizmet eğitiminin temellerini attığı ifade edilmektedir (Karataş ve Erkan, 2005: 112).


#5

SORU:

Amerikan Sosyal Hizmet Okulları Birliği nasıl kurulmuştur?


CEVAP:

New York Hayırseverlik Organizasyon Topluluğu ülkedeki tüm sosyal hizmet uzmanları için altı haftalık bir yaz kursu düzenlemiştir ve bunu Boston, Şikago, Philadelphia ve St. Louis deki diğer organizasyonlar izlemiştir. Yaz kurslarındaki bu tecrübeler tam zamanlı sosyal hizmet okullarının açılmasıyla sonuçlanmıştır. 1919 yılına kadar on yedi sosyal hizmet okulu kurulmuş ve bu okullar Amerikan Sosyal Hizmet Okulları Birliği (Amerikan Association of School of Social Work)’ni oluşturmuştur.


#6

SORU:

1910 yılında tıbbi eğitime ilişkin bir çalışma yapan Abraham Flexner’in 1915 Ulusal Konferansında “Sosyal Hizmet Bir Meslek midir?” sorusuna eksik bulduğu şeyler nelerdir?


CEVAP:

Eğitim programında fazla teorik temel bulunmaksızın birtakım tekniklerin kazanılması amaçlanmaktaydı. Bu dönemin en belirgin özelliği 1910 yılında tıbbi eğitime ilişkin bir çalışma yapan Abraham Flexner’in 1915 Ulusal Konferansında “Sosyal Hizmet Bir Meslek midir?” sorusuna cevap aramış olmasıdır ve sosyal hizmette eksik bulduğu bazı alanları vurgulamıştır. Bunlar:

• Sosyal bilimlere temel hazırlık

• Dahil edici ve ayırt edici bilgi gövdesi

• Süpervizyon altında test edilmiş eğitimsel ve mesleki nitelikleri tanımlamak

• Mesleki organizasyonlar ve

• Mesleki uygulamanın ilkeleridir.


#7

SORU:

Sosyal hizmet eğitiminin kaç temel aşamadan geçtiği belirtilmektedir?


CEVAP:

Sosyal hizmet eğitiminin üç temel aşamadan geçtiği belirtilmektedir. İlk aşamayı, bu alanlarda uzun süre çalışarak hangi yöntemlerin işe yarayıp yaramadığını tecrübe etmiş ve gözlemiş olanlar tarafından verilen konferanslar, ikinci aşamayı teorik ve pratik kurslar, üçüncü aşamayı ise bağımsız sosyal hizmet okulları oluşturmaktadır.


#8

SORU:

Sosyal hizmet mesleğinin temsilcileri meslekleşme adına çalışmalarını yürütürken yoksul ve muhtaç kişilere yardımda bulunma görevi ne olarak görülmeye başlanmıştır?


CEVAP:

Sosyal hizmet mesleğinin temsilcileri meslekleşme adına çalışmalarını yürütürken yoksul ve muhtaç kişilere yardımda bulunma görevi, 19. yüzyılda Amerika, İngiltere ve Avrupa’dan gelen göçmenlerin etkisi ile yerel yönetimlerin sorumluluğu olarak görülmeye başlanmıştır. Bununla birlikte nüfusun hızla artması sonucunda yoksul, hasta ve işsiz olan insanların sayısı giderek çoğaldığından, yerel yönetimlerin toplum adına yaptığı çalışmalar zamanla yetersiz kalmaya başlamıştır. Bu yardımlarda israfı önlemek ve daha çok sayıda aileye faydalı olabilmek amacıyla 19. yüzyılın ikinci yarısında (1877), New York’ta Yardım İşlerini Düzenleme Derneği (Charity Organization Society) adında bir kurum açılmasına karar verilmiştir. Bu girişim kısa sürede toplum desteğini kazanmış ve diğer şehirlerde benzer kurumlar hizmete başlamıştır. Böylece yardım işi ilk kez bir sisteme bağlanmış ve yardımlar gerçekten yoksul olan kişilere yapılabilmiştir (Acar ve Çamur Duyan, 2003: 4).


#9

SORU:

Dünyada sosyal hizmet eğitimi, başladığı ilk yıllardan itibaren nasıl bir yaygınlaşma eğilimi göstermiştir?


CEVAP:

Dünyada sosyal hizmet eğitimi, başladığı ilk yıllardan itibaren hızlı bir yaygınlaşma eğilimi göstermiştir. 1910 yılında Avrupa ve ABD’de 14 sosyal hizmet okulu açılmışken, 1920 yılında Latin Amerika’da, 1924 yılında Afrika’da ve 1936 yılında yine bir Afrika ülkesi olan Mısır’da, aynı yıl Asya’da sosyal hizmet eğitiminin başladığı görülmektedir. İkinci Dünya Savaşından itibaren ise farklı ülkelerde sosyal hizmet eğitiminin başlamasında Birleşmiş Milletler’in rolü önem kazanmaktadır. Birleşmiş Milletler, Sosyal ve Ekonomik Konseyin ilk toplantısından itibaren sosyal refah sektörü için insan gücü yetiştirmenin önemi üzerinde durmuş ve 1949 yılında, var olan sosyal hizmet eğitimi programları üzerine bir araştırma raporu sunarak bu konuda atılacak adımların hızlanmasını sağlamıştır. Birleşmiş Milletler Sosyal Kalkınma Komisyonu tarafından 1951 yılında benimsenen bir kararda, sosyal hizmet, kendine özgü ayırt edici işlevleri olan ve eğitsel gereklilikleri ile belirginleşen bir meslek olarak tanınmıştır. Bu karar sosyal hizmetin evrensel düzeyde bir meslek olarak benimsendiği ilk karar olarak kabul edilebilir. Bu kararla Birleşmiş Milletler, sosyal hizmet eğitiminin uygun eğitim kurumlarında ve mesleki eğitim almış kişiler tarafından, sosyal hizmet kuram ve uygulamasını kapsayan bir ders programı kapsamında en üst kalitede ve bir bütünlük içinde verilmesi gerektiğini karara bağlamıştır (Karataş ve Erkan, 2005: 112-113).


#10

SORU:

Sosyal hizmet ilişkisi nasıl bir ilişkidir?


CEVAP:

 

Sosyal hizmet ilişkisi, hem mesleki hem de yardım edici bir ilişkidir. Mesleki bir ilişkide amaç üzerinde uzlaşma bulunmaktadır. Bireyle sosyal hizmet uygulamasında sosyal hizmet uzmanları müracaatçılarına ve onların sorunlarına ilgi duyar. Bu ilgi, sıcaklık, nezaket, ortaklık, destek unsurlarını içerir ve durum içinde müracaatçının anlaşılması için gerçek bir isteği ifade eder. Sosyal hizmet uzmanları, bireylerle sosyal hizmet uygulamasında bir sözleşme altına girer ve belli ödevleri yerine getirmekle yükümlüdür. Sosyal hizmet uzmanları yardım durumu için bağlılığı ve tutarlılığı da içeren bir sorumluluk duygusuna sahiptir. Sosyal hizmet uzmanları kabul edicidir. Kabul etme, sosyal hizmet uzmanlarının müracaatçıya gerçekçi bir güven duygusu aşılaması, müracaatçıların duygularına saygı duyması, yargılayıcı ve eleştirel olmayan bir tavra sahip olması ile ilgilidir. Sosyal hizmet uzmanlarının kabul etmesi, müracaatçıların kendi sorunlarını çözebileceğine ve kendi yaşamında etkin olabileceğine duyulan inancı da yansıtır. Sosyal hizmet uzmanları bireylerle sosyal hizmet uygulamasına empati ile yaklaşmalıdır. Empati, sosyal hizmet uzmanlarının müracaatçılar ile iletişim kurma becerisini, müracaatçılar için ilgisini, müracaatçının ne algıladığını bilmesi, anlamayı istemesi, hissetmesi ve anlamasıdır. Sosyal hizmet uzmanları müracaatçı tarafından gönderilen mesajı tamamıyla anlayabilecek bir iletişim kurma kapasitesine sahip olmalıdır. Bu da sosyal hizmet uzmanlarının açık ve anlaşılır iletişim kurabilmesi anlamına gelir. Sosyal hizmet uzmanlarının bir diğer özelliği içten olmasıdır. Bu sosyal hizmet uzmanlarının kendi duyguları ve müracaatçılarının duygularına yönelik dürüstlüğünü gösterir. Aynı zamanda sosyal hizmet uzmanlarının müracaatçılarına ilişkin duygu ve deneyimlerini ayırabilme yeteneğini de yansıtır. Sosyal hizmet uzmanlarının içtenliği, müracaatçıya, ne demek istediğini anlama olanağı sunar. İçtenlik, sosyal hizmet uzmanlarının kurduğu iletişim müracaatçılar için uygun olduğunda ve anlaşıldığında gerçekleşir (Duyan, 2014. 207-208).


#11

SORU:

Türkiye’de sosyal hizmet eğitiminin gündeme geldiği 1960’lı yılların başlarında, diğer birçok ülkede sosyal hizmet eğitimi ne durumdaydı?


CEVAP:

Türkiye’de sosyal hizmet eğitiminin gündeme geldiği 1960’lı yılların başlarında, diğer birçok ülkede, özellikle ABD ve Avrupa ülkelerinde önemli gelişmelerin olduğu görülmektedir. O dönemde Fransa’da sosyal hizmet eğitimi veren okul sayısı 41’dir. ABD’de ise 150’den fazladır. Birleşmiş Milletlerin bir saptamasına göre, 1950 yılında, dünyada 46 ülkede 373 okulda sosyal hizmet eğitimi verilmektedir. Beş yıl sonra sosyal hizmet eğitiminin verildiği ülke sayısı 53, eğitim veren okul sayısı ise 422’dir. Aynı dönemde birçok ülkede sosyoloji, ekonomi ve benzeri bölümler içinde verilen sosyal hizmet eğitiminin bu rakamlar içerisinde yer almadığı; bu nedenle gerçek rakamın daha da yüksek olabileceği ifade edilmektedir. İsrail’de 1965 yılında toplanan gelişmekte olan ülkeler, “Yeni Gelişen Toplumlarda Sosyal Çalışma Eğitimini” tartışmıştır. Sosyal hizmet eğitimi konusunda bir rapor da hazırlanmış olan bu toplantıya, meslekte ilk mezunlarını vermiş olan Türkiye’de katılmıştır (Karataş ve Erkan, 2005: 112-113).


#12

SORU:

Türkiyede sosyal hizmetler eğitiminin başlaması nasıl olmuştur?


CEVAP:

Türkiye’de 1959 yılında çıkarılan 7355 sayılı Sosyal Hizmetler Enstitüsü kurulmasına dair kanunun ilgili maddelerine göre, ilk kez sosyal hizmet eğitimi veren Sosyal Hizmetler Akademisi Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığına bağlı olarak lise öğrenimi üzerine 4 yıllık öğretim ve eğitim yapan yüksek bir öğrenim ve araştırma kurumu olarak 1961 yılında faaliyet göstermeye başlamıştır. Ardından 1967 yılında Hacettepe Üniversitesi bünyesinde kurulmuş olan Sosyal Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bölümü ile birlikte her iki okul eğitimlerini ayrı birimler olarak 1982 yılına kadar sürdürmüştür.


#13

SORU:

Türkiye’de sosyal yardım kavramının devletin sorumluluğu altında düzenlenmesinde atılan ilk adım nedir?


CEVAP:

Türkiye’de sosyal yardım kavramının devletin sorumluluğu altında düzenlenmesinde atılan adımların ilki Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığının kurulması ve çalışma yaşamının düzenlenmesinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının kurulması olmuştur (Kut, 2005: 10).


#14

SORU:

Hacettepe Üniversitesi bünyesinde yer almış, Rektörlüğe bağlı Sosyal Hizmetler Yüksekokulu nasıl kurulmuştur?


CEVAP:

1982 yılında 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile Hacettepe Üniversitesi bünyesinde yer almış, Rektörlüğe bağlı Sosyal Hizmetler Yüksekokulu olarak ad ve statüsü değişmiştir. Sosyal Hizmetler Yüksekokulu 2006 yılına kadar aynı statüde eğitimini sürdürmüş ve 2006 yılı Nisan ayı itibariyle de Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi bünyesine Sosyal Hizmet Bölümü olarak katılmıştır (Duyan, 2014).

Sosyal Hizmetler Yüksekokulu 1965 yılında Uluslararası Sosyal Hizmet Okulları Birliğine üye olmuştur. Okulun müdürü iki dönem bu birliğin Yönetim Kurulu üyesi olarak seçilmiştir. Bu ilişkiler Okulun Uluslararası platformda tanınmasını gerçekleştirmiş, okulda uygulanan eğitim programı uluslararası standart olarak kabul görmüştür (Kut, 2005: 11).


#15

SORU:

Sosyal Hizmetler Yüksekokulunda uygulanan eğitim nasıldır?


CEVAP:

Sosyal Hizmetler Yüksekokulunda uygulanan eğitim incelendiğinde; temel bilimler ve sosyal hizmetin yöntem, kuram ve uygulaması açısından üniversite düzeyindeki standartlara bağlı kalmaya özen gösterilmekte, bunun yanı sıra ülkenin toplumsal koşulları, sosyal sorunları, değişim süreçleri ve kalkınma hızı gibi konuları içeren derslere yer verilmektedir. Hem kuramsal hem de uygulamalı olarak verilen sosyal hizmet araştırması öğrencilere ülkenin refahına ilişkin sorun alanlarını belirleme ve araştırmaya olanak sağlarken, kamu yönetimi, sosyal hizmet yönetimi gibi dersler öğrencilerin yönetimsel becerileri kazanmalarına yardımcı olur. Ders programında yaklaşık %6 ağırlık taşıyan uygulama çalışmaları mesleki davranış ve becerilerin kazanılması, kuramsal bilgilerin uygulamaya indirgenmesi, toplumdaki müracaatçı gruplarının niteliğinin tanınması, bürokratik yapıların işleyişi, diğer meslek ve disiplinlerle işbirliği ve ekip çalışması deneyimi kazanılması bakımından öğrencilerin mesleki gelişmelerine katkı sağlar (Kut, 2005: 11).


#16

SORU:

Türkiyede sosyal sorunlar olarak neler görülmektedir?


CEVAP:

Sosyal sorunlar olarak üretim biçiminin değişip tarımsal ekonomiden sanayileşmeye geçilmesi ile karşılaşılan sorunlar ifade edilmektedir. Türkiye’ye genel olarak bakıldığında ise gelir dağılımının yoksullar aleyhine bozularak dengesizleşmesi ve gruplar arasında uçurumların açılması, hızlı bir iç göç akımı, artan kentleşme, yüksek enflasyon, işsizlik, yoksulluk ve aile yapısında meydana gelen değişimler, eğitim, sağlık ve sosyal hizmet sektörlerinde insan gücü ile ilgili çok büyük sorunların olması, genç nüfusun eğitim ve istihdam sorunları, sağlık göstergelerinin gelişmiş ülke olma yolunda eksik bir tabloyu yansıtması gibi çok genel sorun başlıkları görülmektedir (Küçükkaraca, 2002: 82).


#17

SORU:

Türkiye’de hem sosyal hizmetlerin yeniden örgütlenmesinde hem de sosyal hizmet eğitiminin başlatılmasında dışsal etmenlerin önemli bir rol oynadığı söylenir, bu etmenler nelerdir?


CEVAP:

Türkiye’de hem sosyal hizmetlerin yeniden örgütlenmesinde hem de sosyal hizmet eğitiminin başlatılmasında dışsal etmenlerin önemli bir rol oynadığı belirtilebilir. İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan Birleşmiş Milletler Örgütü’nün sadece Türkiye’de değil birçok azgelişmiş/ gelişmekte olan ülkede yönlendirici roller üstlendiği görülmektedir (Karataş ve Erkan, 2005: 115).

Birleşmiş Milletlerin farklı ülkelerdeki sosyal hizmetlerin örgütlenmesine ve bu arada sosyal hizmet eğitimi sorunlarına gösterdiği ilginin Türkiye’deki göstergesi olarak 1957 yılında Türkiye’ye gelen Birleşmiş Milletler Sosyal Refah Müşaviri Miss Hersey’in başlattığı çalışmalar belirtilebilir. Hersey’in öncülüğünde yapılan toplantılarda, Türkiye’de sosyal hizmetlerin bilimsel ve mesleki bir yaklaşımla yeniden örgütlenmesi kararlaştırılmıştır. Bu çalışmalar sonucunda sosyal hizmet eğitimi açısından önemli bir dönüm noktası olan “Sosyal Hizmetler Enstitüsünün Kurulmasına Dair Kanun” çıkarılmıştır. Enstitü Kanunu gereği olarak çalışmaları başlatılmış olan Sosyal Hizmetler Akademisinin kuruluşu sürecinde bir başka Birleşmiş Milletler görevlisinin, Eğitim Müşaviri Mrs Sedky’nin rolüne işaret etmek gerekir. Mrs Sedky, kurulan eğitim kurumunun ilk ders programının oluşturulmasında etkili olmuştur (Karataş ve Erkan, 2005: 115).


#18

SORU:

Sosyal Hizmetler Akademisi ne zaman ve nasıl kurulmuştur?


CEVAP:

Sosyal Hizmetler Akademisinin 1961 yılının Kasım ayında 34 öğrenci ile eğitime başlaması ülkemizde sosyal hizmetler alanında atılan en önemli adımlardan biri olarak görülmektedir. Bu adımla, bundan sonra, gerek kişinin gerekse toplumun sosyal sorunlarının bilimsel yöntemlerle çözümünde olumlu sonuçlar alınması beklenmektedir (Karataş ve Erkan, 2005: 119-120).


#19

SORU:

Sosyal Hizmetler Akademisine nasıl giriliyordu?


CEVAP:

Sosyal Hizmetler Akademisine girmek için 1961-1962 ders yılı için 341 ve 1962-1963 ders yılı için de 377 aday başvurmuştur. Bu adaylara önce zekâ ve bilgi testi uygulanmış ve zekâ testine iki puan ağırlık verilerek yapılan sıralamada en yüksek puan alan 75 aday bir jüri tarafından görüşmeye alınarak esas ve yedek listelere göre öğrenci kabul edilmiştir. Sonraki yıllar için zekâ ve bilgi testlerinin yanında sosyal hizmetlerle ilgili bir testin de uygulanması planlanmıştır (Karataş ve Erkan, 2005: 120).


#20

SORU:

Mesleki formasyonun kapsamında; neler bulunmaktadır?


CEVAP:

Sosyal hizmet eğitim sürecine öğrenciler, geleceğin profesyonelleri olarak, gerekli mesleki formasyonu kazanma ve bunu bireysel donanımlarıyla paralel olarak geliştirmeye yönelik hedefleriyle katılırlar. Mesleki formasyonun kapsamında; “genelde insanı ve toplumu anlayabilme, sorunlarını algılayabilme, çözüme yönelik alternatifler geliştirebilme, değişme ajanı rolüne sahip çıkarak bunun sonuçlarıyla başa çıkabilme gibi mikro, sosyal refahı geliştirme, yönlendirme ve yaygınlaştırma gibi makro düzeyde sorumluluklar” bulunmaktadır (Onat ve İl, 2005: 147).


#21

SORU:

Sosyal hizmet eğitim sürecinde öğrencinin sahip olacağı bireysel donanımlar nelerdir?


CEVAP:

Sosyal hizmet eğitim sürecine katılan öğrenciler, gerekli mesleki formasyonu kazanmak için, bireysel donanımları oranında kendilerini geliştirmeye yönelik bir hedef içinde olmak zorundadır. Mesleki formasyon; insanı ve toplumu anlayabilme, sorunlarını algılayabilme, çözüme yönelik alternatifler geliştirebilme, yönlendirme ve yaygınlaştırma gibi sorumlulukları kapsar. Buna karşılık öğrencinin sahip olacağı bireysel donanım ise;

• Kendini tanıma ve kendiyle barışık olma,

• Özgüvenli ve bağımsız bir kişiliğe sahip olma,

• Yaratıcı, girişken ve açık fikirli olma,

• Değişmeye, eleştiriye açık ve hoşgörülü olma,

• Sorumluluk üstlenme ve yerine getirme konusunda özenli ve titiz olma,

• Gözlem, analiz ve sentez yeteneğine sahip olma,

• Sevgi, saygı ve hoşgörüye sahip olup, bunları ilişkilerine yansıtabilme,

• Dinleme ve etkili iletişim becerilerine sahip olma,

• Özeli ve geneli kavrayabilme,

• Mesleki bilgi, beceri ve değer temeline sahip olma ve bunları sürekli güncelleştirerek geliştirebilmeyi kapsamaktadır (Onat ve İl, 2005: 147-148).