TÜRK SİYASAL HAYATI Dersi İdeolojik Çeşitlenmeler ve Toplumsal Hareketler soru cevapları:

Toplam 50 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Osmanlı İmparatorluğu’nda 19.yy.’da farklı ideolojilerin ortaya çıkışını kısaca açıklayınız?


CEVAP:

Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde ortaya çıkan fikir akımları hem tarihsel hem de coğrafi koşulların ürünüdür. Yeni toplumsal kompozisyonun yarattığı etki ve tepkilerden meydana gelmiştir. İdeolojiler ve beslendikleri fikir akımları birbirleriyle kısmen örtüşerek veya ayrışarak yeni toplumsal gerçekliği açıklamak istemiş ve buna göre bir yol haritası çizmeye çalışmıştır. Bu dönemde Türkiye Cumhuriyetindeki ideolojilere yön veren birçok akımın ve ideolojinin tohumları atılmıştır, bu fikir akımları Milliyetçilik, Osmanlıcılık, Panislamizm, Turancılık, Türkçülük, başlıkları altında toplanabilir.


#2

SORU:

Osmanlı İmparatorluğu’nda 19.yy. fikir akımlarından milliyetçiliği açıklayınız.


CEVAP:

Milliyetçilik, 19. yüzyıldan itibaren dünyada dalgalar hâlinde yayılan bir ideoloji olarak Osmanlı Devleti’nin siyasetini etkilemiştir. Dünyada “her milletin bir devleti olması” fikrini temsil eden Milliyetçilik akımı, Osmanlı aydınlarının söylemini de dönüştürmüştür. 19. yüzyıl Milliyetçilik ideolojisi halkların yaşadıkları toprak üzerinde egemenlik kurması, vatandaşlık hakları ve ulusal kimlik, “halkların kendi kaderlerini tayin hakkı” gibi kavramlarla dünyayı etkilemiştir. Dolayısıyla milliyetçilik ideolojisi Emperyal gelenekteki Teba/Hükümdar ikiliğini sarsmıştır. Yeni milliyetçilik dalgalarıyla başa çıkmak için ortaya “imparatorluk vatanseverliği” kavramı ortaya çıkmıştır. Özetle “imparatorluk vatanseverliği” dağılma döneminde azınlıkların bağımsızlık faaliyetlerine tepki olarak gelişmiştir. Bu tepki çeşitli ideolojilerde kendini açıkça göstermektedir.


#3

SORU:

Osmanlı İmparatorluğu’nda 19.yy. fikir akımlarından Osmanlıcılık kavramını açıklayınız.


CEVAP:

Osmanlıcılık ideolojisi milliyetçilik ideolojisiyle baş etmek ve “imparatorluk vatan- severliği’nin sonucu olarak elde kalan toprakların bütünlüğünü korumak ve dağılmasını önlemek için doğmuştur. Bu ideolojinin amacı Osmanlı sınırları içinde yaşayan bütün milletleri dil, din, ırk farkı gözetmeksizin aynı hak ve yetkilere sahip kılarak birlik ve bütünlüğü sağlamaktır. I. Meşrutiyet döneminde etkili olmuştur. Meşrutiyetin ilanıyla dernekleşmenin, partileşmenin ve toplumsal hayatta çok seslilik dönemi açılmıştır. Özellikle İttihat ve Terakki’nin tek parti yönetimini kurduğu 1914 yılına değin Osmanlı Devleti’nde birçok düşünce yan yana durabilmiştir.


#4

SORU:

Osmanlı İmparatorluğu’nda 19.yy. fikir akımlarından Panislamizm kavramını açıklayınız.


CEVAP:

Panislamist düşünce Osmanlı birliğini korumak için “din’i merkeze koyan bir ideoloji üretmiş, Panislamizm, Müslüman liderlerin en çok tuttukları görüş olmuştur. II. Abdülhamit(1876-1909) Müslüman dünyasında birliği bütün Müslümanlara yaymak için girişimlerde bulunmuştur. Fakat II. Abdülhamid’in projesinin başarısız olması, bu hareketin içinde bulunanları yeni bir arayışa sevk etmiştir. “Irk ve dil” i temel alan başka bir ideolojik akım Türkçülük yaklaşımını üretmiştir. Ayrıca bu dönemde millet kavramının eski anlamından (Osmanlı millet sisteminden gelen dini aidiyet anlamından) çıktığını, millet kavramının kültür ve dil fikri ile birlikte tanımlandığını ile birlikte tanımlandığını söyleyebiliriz.


#5

SORU:

Osmanlı İmparatorluğu’nda 19.yy. fikir akımlarından Türkçülük kavramını açıklayınız.


CEVAP:

Türkçülük akımı milli birlik düşüncesini dil ve kültür bağlamında ele almıştır. 1904’te Osmanlıcılık ve İslamcılık akımlarına karşı Türkçülüğü savunan Yusuf Akçura’ nın Üç Tarz-ı Siyaset adlı kitapçığı yayımlanmış, bu kitapta “Türklük” merkezli somut bir siyasi bütünlük projesi çizmiştir. 1908’de “Türk diye anılan bütün kavimlerin geçmişteki ve günümüzdeki durum, etkinlik ve eserlerini öğrenmek ve öğretmek” amacıyla İstanbul’ da Türk Derneği kurulmuştur.


#6

SORU:

Osmanlı İmparatorluğu’nda 19.yy. fikir akımlarından Turancılık kavramını açıklayınız.


CEVAP:

Turancılık ideolojisi imparatorluğun parçalanmasına karşı gelişen bir reşeks, Türklük bilincini açan bir anahtar olmuştur. 15 Mart 1912’de kurulan Türk Ocağı, Türkçü ve Turancı hareketin ağırlık noktasıdır. 1912 ile 1930 yılları arasında bu örgüt, Türkiye’nin en etkili siyasi/ideolojik düşünce merkezi olarak hizmet vermiştir. İttihat ve Terakki hareketinin ideoloğu olan Ziya Gökalp, Turancı düşüncenin sözcüsü olmuş, Gökalp’in yanı sıra, hikâyeci Ömer Seyfettin de Turan fikrinin popüler söylemde yer etmesine destek olmuştur. Millî Mücadele döneminde ise Turan ideolojisi geriye çekilmeye başlamış, daralan imparatorluk topraklarında adım adım Anadolu merkezli bir Türk kimliği ifade bulmuştur. Türkçü ve Turancı kadrolar İttihat ve Terakki’nin siyasi gelişiminde önemli bir rol oynadığı hâlde, TBMM hükûmeti 1920’den itibaren Turancı Türkçülüğün Esasları adlı eserinde Turancılığı “uzak ideal/mefkûre” ilan ederek, Türkiye devletinin kuruluşunu esas alan yeni bir milliyetçilik tanımı getirmiştir. Hatta Mehmet Emin Yurdakul Turana Doğru adlı şiir kitabının yeni baskısında bazı şiirlerini değiştirerek Turan sözcüğünün yerine vatan sözcüğünü getirmiştir. Dönemin ünlü fikir insanları Ahmet Ağaoğlu, Halide Edip ve Yusuf Akçura, 1922 ve 1923’te çeşitli şekillerde Turancılık ideolojisini terk ettiklerini beyan etmişlerdir. Türkçü-Turancı ideoloji Cumhuriyet ile son bulmamıştır. 1930’larda yeniden canlanmıştır.


#7

SORU:

Cumhuriyet dönemi ideolojilerinden kemalizmi açıklayınız.


CEVAP:

Kemalizm, Mustafa Kemal’in temelini attığı bir ideolojik yaklaşımdır, amacı bağımsız bir ulusal devlet ve yeni bir siyasi rejim kurmaktır. Yeni rejim, Türklerin laik cumhuriyetidir. Cumhuriyet rejimine geçiş, saltanatın kaldırılması ve ulusal egemenliğe dayalı halk hükûmetinin kurulması sürecini başlatmıştır. Mustafa Kemal bunun nasıl bir cumhuriyet olduğuna dair Nutuk adlı eserde tanımlamalar getirmiştir. Nutuk’taki Milliyetçilik (CHP’nin 2. Oku) kültürel ve mekânsal milliyetçiliktir, yani mevcut sınırlar içinde millî aidiyeti tanımlar; fetihçi ve yayılmacı değildir. Kemalizm, bu yönü ile toplumun büyük bölümü tarafından paylaşılan, “ulusal modernleşme ve ulus devlet”i idealize eden bir ideolojidir. Kemalizm Türkiye’de çoğu zaman adı açıkça konan bir resmî ideoloji olmuştur. Önce tek parti ve millî şef döneminde (1923-45/50) sonra da Atatürkçülük olarak 1980 sonrası Türkiye’sinde yeniden tanımlanmıştır.

Kemalist ideoloji Cumhuriyet Halk Partisi ile özdeşleşen Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Milliyetçilik, Inkılapçılık/Devrimcilik ve Laiklik ilkeleriyle kendini tanımlamıştır. Bunların en çarpıcı sonucu saltanat ve hilafetin kaldırılması olmuştur. Kemalizmde iktidar meşruiyetini dinî bir kutsallıktan değil “millî egemen- lik”ten alacak şekilde tasarlanmış, vatandaş ile devlet “millî egemenlik” çerçevesinde bir araya getirilmiştir. Cumhuriyet ile birlikte Osmanlı Devleti’nin dinsel meşruiyetinin yerini “laik”lik almıştır. Bu pozisyon devrimcilik ilkesiyle tutarlılık içindedir çünkü Kemalizm geleneksel dinî, sosyal ve kültürel kodları ülkenin iler- lemesinin önünde bir engel olarak görmüştür. Buradan hareketle, topluma ve devlete hâkim olan bu değerlerin (kalkınma ve çağdaşlık adına) kökten değiştirilmesi planlanmıştır.  


#8

SORU:

Kemalizmin üzerinde durduğu teorik varsayımlar nelerdir?


CEVAP:
  • Hükümdar otoritesi üzerine kurulu meşruiyet anlayışı yerine, kanun ve yasalara bağlı meşruiyet anlayışı,
  • Ümmet toplumundan bir ulus devletine geçiş,
  • Teba/Halk-Kral/Sultan ikiliğinden oluşan siyaset yerine ulusun egemenlik kurduğu bir siyasal alan inşa etmek,
  • Dünyayı analiz ederken dinî yaklaşımdan, pozitif (olgusal) anlayışa geçmek.

#9

SORU:

Anadoluculuk kavramını açıklayınız.


CEVAP:

Anadoluculuk, hem bir ilimcilik hem kalkınmacılık hem ahlakçılık ve maneviyatçılık hem de felsefi anlamda Türk hümanizmasını gerçekleştirecek bir ideoloji ve toplumsal harekettir. Burada yeni bir tarz milliyetçilik savunulmaktadır. İlk Anadoluculuk hareketi 1923-1925 arasında Mükrimin Halil Yinanç ve onun çıkardığı Anadolu dergisi etrafında oluşmuştur. Anadoluculuk akımının üç çeşidi vardır.


#10

SORU:

Anadoluculuk akımının çeşitleri nelerdir? Açıklayınız.


CEVAP:

Anadoluculuk akımı:

  • Mavi Anadoluculuk
  • İslamcı Anadoluculuk
  • Türkçü Anadoluculuk

Olmak üzere üç türe sahiptir.

Mavi Anadoluculuk; 1940’lar ve 1950’lerde ortaya çıkan Mavi Anadoluculuk akımına göre “Batılılaşma aslında öze dönmek demektir çünkü Batı medeniyetinin kaynağı da Batı Anadolu’daki ve Orta Asya’daki kültürdür”. Özellikle Sabahattin Eyüboğlu, Halikarnas Balıkçısı, Melih Cevdet Anday, Azra Erhat gibi isimlerden oluşan Mavi Anadolucular için başta Antik Felsefe’nin doğduğu İyonya olmak üzere Anadolu tüm medeniyetlerin beşiğidir ve tüm medeniyetler buradan doğmuş ve yükselmiştir. Mavi Anadolucular kimlik inşasında İslami ögelere değil, Anadolu sembollerine ağırlık vermişlerdir.

İslamcı Anadoluculuk; 1939 sonrası dönemde ortaya çıkan bir harekettir. Özellikle Hareket dergisi etrafında gelişen fikirlere Hüseyin Avni Ulaş, Nurettin Topçu öncülük etmiştir. Mekânın manevi gücüne vurgu yaparak mekânın ırkı millete dönüştürmesinden söz etmişlerdir. İslamcı Anadoluculukta “vatan” fiziksel olduğu kadar ahlaki değerler sisteminin sınırlarını çizmektedir. Bu değerler, dinî ve kutsal bir mekânı vatanlaştırmıştır.

Türkçü Anadoluculuk; Etnik Anadoluculuk olarak da adlandırılan bu akım, Anadolu’yu dünyaya değil “öze” ve “yerel olana” açılan bir kapı olarak görür. Türkçü Anadoluculuğun fikir önderlerinden Remzi Oğuz Arık’a göre milliyetçilik idealinin ağırlık merkezi olarak vatan kavramının kabul edilmesi bir “realite”dir. Bu realiteyi oluşturanlar Türk kütlesi ve Türkmen kütlesidir. Bu “esas kütle” memleketin dil, nüfus, toprak, sınır, siyaset, eğitim, ekonomi, sağlık gibi bütün devlet çalışmalarının belkemiğini meydana getirir.


#11

SORU:

Modernizm kavramını açıklayınız.


CEVAP:

Modernizmin temelde dayandığı iki anahtar kavram, yenilik ve değişimdir. Bu algıya göre geleneksel sanatlar, edebiyat, toplumsal kuruluşlar ve gündelik pratikler artık vadesini doldurmuştur ve bu yüzden bunların bir kenara bırakıp “yeni” bir kültür inşa edilmesi gereklidir. Modernizm ticaretten felsefeye bütün eski yön- temleri sorgular. Böylelikle geleneksel kültürün ögelerinin yeni ve daha iyi olanla değiştirilebilir olduğunu savunur. Modernizme göre 20. yüzyılın ortaya çıkardığı yeni değişiklikler ve yenilikler kalıcıdır, aynı zamanda “yeni” oldukları için “iyi” ve “güzeldir”. Türkiye örneğinde modernleşme modelinin Batı’dan alınmasından ötürü tüm “iyiliğin ve gelişmenin” Batıdan kaynaklandığı fikri hâkimdir. Kemalizm “çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmayı hedeflerken Batı kültürünün, yaşam biçiminin, iktisadi ve siyasal yapısının yüzyılların süzgecinden geçerek bugünkü ideal hâline geldiğini varsayarak, Doğu’ya da bunu bir nihai seviye olarak sunmuştur. Bunun sonucunda modernleşme sürecindeki toplumlarda, modernleşmeyi sahiplenen kesimler ile geleneksel yaşam biçimini savunanlar arasında bir gerilim yaşanmıştır. Modernlik vurgusu, geleneksel yapıların “eskiliğine” karşı “yeniyi” temsil etmesinden de kaynaklanmaktadır. Modernleşmeyi savunan kesimler bu fark, “çağdaş-çağ dışı” ayrımına indirgeyerek, modernliğin tercih edilmesindeki “isabeti” ortaya koymaktadırlar.


#12

SORU:

Muhafazakarlık kavramını açıklayınız.


CEVAP:

Muhafazakârlık, kelime olarak “düzeni korumak”, “var olanı muhafaza etmek” fikri üzerine oturur. Değişime kuşku ile bakar. Muhafazakâr ideolojiye göre değişim tercih edilir bir durum değildir ama eğer değişim kaçınılmaz ise toplumda geçmişten gelen geleneksel kurumlar (aile, eğitim ve kültür) muhafaza edilerek değişmelidir. Değişim sürecinde lider (otorite, baba figürü/temsili) süreci yönetir, “değişerek aynı kalma” ilkesine sahip çıkar. “Değişerek aynı kalma” düşüncesi ideolojik olarak muhafazakârlığın ilk savunucusu İngiliz düşünürü Edmund Burke’a aittir. (1729-1797). Muhafazakârlık en kısa anlamı ile “mevcut hukuki durumu (statüko) muhafaza etmek, toplumdaki radikal değişimlere “kuşkulu yaklaşma” şeklinde tanımlanır. Muhafazakâr ideoloji için gelenek en önemli yapıtaşıdır. Gelenekler zamanının sınavını geçerek günümüze kadar gelmiştir ve kök salmıştır dolayısıyla bir anda değişemezler.


#13

SORU:

Türkiye’ de muhafazakarlığın gelişimini açıklayınız.


CEVAP:

Türkiye muhafazakârlığının gelişimi, Türkiye modernleşme tarihinde ortaya çıkar. Türkiye modernleşme tarihinde modern olanın algılanışı, modern ve modern olmayan ikilemlerinin yaratılması, muhafazakâr düşüncenin gidişatını da etkilemiştir. Muhafazakâr düşüncede modernleşmek, Batı’nın teknolojisinden faydalanmaktır. Türk muhafazakârlığının teknolojiyle problemi yoktur. Modernleşmeye çalışırken korunmak istenen ögeler “din ve kültür” olmuştur. Muhafazakârlara göre modernleşmenin tek bir yolu yoktur; her ülke kendi kültürüne, tarihine, toplumsal yapısına bağlı olarak değişebilir. Fakat dinî duygulardan yoksun bir toplumda muhafazakâr düşünce barınamaz. Bu ideolojide amaç bilim ve maneviyatı dengeli bir şekilde bir arada tutabilmektir. Cevap: Türkiye’deki muhafazakâr ideolojiyi kabaca üçe ayırabiliriz: Kültürel, İslamcı ve Milliyetçi Muhafazakârlık.


#14

SORU:

Türkiye’deki muhafazakar ideoloji türlerini açıklayınız.


CEVAP:

 İslamcı Muhafazakârlığı diğer muhafazakârlık türlerinden ayıran en büyük özellik, düşüncelerinde dinî duygu ve anlayışa daha çok yer vermeleridir. Sait Halim Paşa, Ahmet Cevdet Paşa gibi isimler İslamcı muhafazakâr olarak nitelenebilir. Özellikle Tanzimat düşünürleri arasında özgün bir yere sahip olan Ahmet Cevdet Paşa, entelektüel birikimi, olaylara yaklaşımı ve düşünceleriyle tipik bir İslamcı muhafazakâr olarak kabul edilebilir. Onun sistemleştirdiği bu düşünce Namık Kemal, Ali Suavî, Ahmet Mithat Efendi başta olmak üzere birçok milliyetçi düşünürü etkilemiştir. Cevdet Paşa gibi birçok İslamcı muhafazakâr olmakla birlikte, Mehmet Âkif Ersoy ve Necip Fazıl Kısakürek gibi isimler günümüze etki etmiştir. Özellikle M. Akif Ersoy’un temsil ettiği çizgi, ümmet kavramını kavim kavramının önüne almaktan yanadır; yani Müslümanlığı üst kimlik olarak tanımlama yoluyla, ulusal düzeyde ümmetçi, evrensel boyutta ise İslam olan milletlerin dayanışmasını savunur. Milliyetçi muhafazakârları diğer muhafazakârlık türlerinden ayıran en büyük özellik, düşüncelerini siyasal ve kültürel düzlemde ifade etme yolunu tercih ederek, millî duyguları daha çok önemsemeleridir. “Millî bünye”, “millî hissiyat” ve “millî öz” ve kavim anlamında Türklük bu akımın başlıca temelidir. Milliyetçi muhafaza- kârlar olarak, Nurettin Topçu, Mümtaz Turhan, Erol Güngör, Sâmiha Ayverdi, Ekrem Hakkı Ayverdi’yi örnek gösterebiliriz. Türkiye’de 1970’lerdeki milliyetçi siya- sete 1969’da kurulan Milliyetçi Hareket Partisinin ideolojisi damgasını vurmuştur. MHP çizgisinin esasını İslam dininin şekillendirdiği Türk milliyetçiliğini temel alan gelenekçimuhafazakârlığı simgeleyen Dokuz Işık temsil etmektedir. Ülkücüler, idealizmin (ülkücülük) doruk noktalarına ulaştığı antikapitalist, antikomünist bir siyaseti savunmuştur. Dokuz Işık arasında milliyetçilik en önemli yere sahiptir. Milliyetçi Muhafazakârlık söyleminde kendini “ideolojiler-üstü” tanımlama gibi bir tavır da karşımıza çıkar. MHP’nin kurucu lideri Alparslan Türkeş bir sözünde “Biz ne sağcıyız ne solcu biz milliyetçiyiz” diyerek politik pozisyonunun merkez olduğunu ifade etmiş, milliyetçiliği âdeta siyaset-dışı bir kategori olarak tanımlamıştır.


#15

SORU:

Birinci ve ikinci nesil siyasal islam ideolojisi hangi olaylar ile başlar?


CEVAP:

Siyasal İslamcı akımın birinci nesli, bağımsız seçimler yoluyla siyasal iktidarın meşruiyetini sağlayan ve genel çerçevesiyle modern siyasal alanı kuran 1908 devrimi/ II. Meşrutiyet ile başlamakta ve Cumhuriyet döneminde çok partili hayata geçiş ile sonlanmaktadır. İlk nesil İslamcı söylemin doğu- şu, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki geleneksel idari yapının 19. yüzyıl başından itibaren dağılışı ve buna paralel mevcut olan İslam anlayışının dönüşüme uğramasını ifade etmektedir.


#16

SORU:

Sol ideoloji kavramını açıklayınız.


CEVAP:

Solculuk, mevcut sosyal hiyerarşiyi, eşitsizliği kaldırmak isteyen ve zenginliğin ve imtiyazların adaletli dağılımını destekleyen bir politik harekettir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde sosyalist gruplar olmasına rağmen bunlar geniş kitle örgütlerine dönüşememişlerdi. Bu gruplar genelde küçük ve sosyalist düşüncenin taşıyı- cıları oldular. Özellikle Selanik ve İstanbul merkezli idiler. Bir kısmı Türkiye Komünist Partisine (TKP) katılmıştır. Özellikle de Şefik Hüsnü’nün liderlik ettiği Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası (TİÇSF) bunlardan biridir.


#17

SORU:

Türkiye’ de sol ideolojiyi diğer siyasal düşünce akımları ile karşılaştırınız.


CEVAP:

Sol ideoloji Türkiye’de etkili olmuş diğer siyasal düşünce akımları ile karşılaştırıldığında, uluslararası evrensel düşünce kaynaklarıyla ilişkisi en dolaysız olan akımdır. Türkiye’de sol ideoloji milliyetçi ve muhafazakâr ideolojiyle şu bakımlardan ters düşer: Evrenselcidir ve seküler bir toplumsal yapıyı savunur. Dolayısıyla sol yaklaşımın odağında din, ırk, milliyet, cinsiyet vb. kavramlar yerine insan, eşitlik ve emek kavramları vardır. Şunu da unutmamak gerekir ki sol ideoloji kendi içinde çok fazla çeşit barındırır. Dolayısı ile sol görüşün milliyetçiliğe karşı olmayan çeşitleri de vardır. Ulusalcı-milliyetçi fikirlerin benimsendiği ve temelinde “millet” kavramının bulunduğu sol görüşler tarih boyunca görülmüştür ve günümüzde de bulunmaktadır. Milliyetçi-sol bir oluşum olarak Türk solu ve ulusal parti örnek verilebilir.


#18

SORU:

Liberalizm akımını açıklayınız.


CEVAP:

Tarihsel olarak dünyada 17. yüzyılda ortaya çıkan liberalizm, bireyciliği, bireysel hak ve özgürlükleri, özel mülkiyeti ve devlet müdahaleciliğinden uzak serbest pi- yasa sistemini temel alır. Ancak liberalizm, sadece entelektüel bir pozisyon değil, aynı zamanda siyasal ve sosyal eylemlere ve devlet politikalarına yön vererek, bir doktrin ve ideoloji hâline dönüşmüştür. Liberal düşüncenin odağında “özerk birey” yer alır. Özgür düşünen ve özgürce eylemde bulanan birey; hiçbir amacın aracı olarak kullanılmaz; o, kendi başına bir amaçtır. Liberalizmin bu derece önem atfettiği “özerk birey”, Türk siyasal düşüncesinde genellikle olumsuz bir kategori olarak algılanır. Birey; cemaati, toplumu ya da partiyi “bozan”, “bölen” veya en azından “çözen” bir öge olarak görülür. Bu nedenle liberalizmin parolası olarak kullanılan “bırakınız yapsınlar” çağrısı, Türkiye’nin hem solcularını hem de sağcılarını rahatsız eden bir çağrıdır.


#19

SORU:

19. ve 20. yüzyılda Türkiye’de hangi ideolojik çeşitlenmelerin oluştuğunu görebilmek için önce nereden başlamak gerekir?


CEVAP:

19. ve 20. yüzyılda Türkiye’de hangi ideolojik çeşitlenmelerin oluştuğunu görebilmek için Osmanlı mirasından başlamak yararlı olacaktır.


#20

SORU:

Türkiye Cumhuriyetindeki ideolojilere yön veren ideolojiler nelerdir?


CEVAP:

Türkiye Cumhuriyetindeki ideolojilere yön veren birçok akımın ve ideolojinin tohumları atılmıştır, bu fikir akımları Milliyetçilik, Osmanlıcılık, Panislamizm, Turancılık, Türkçülük, başlıkları altında toplanabilir.


#21

SORU:

Her milletin bir devleti olması fikri hangi ideolojidir?


CEVAP:

Dünyada “her milletin bir devleti olması” fikrini temsil eden Milliyetçilik akımı, Osmanlı aydınlarının söylemini de dönüştürmüştür.


#22

SORU:

Osmanlıcılık ideolojik olarak neyi ifade eder?


CEVAP:

Osmanlı sınırları içinde yaşayan bütün milletleri dil, din, ırk farkı gözetmeksizin
aynı hak ve yetkilere sahip kılarak birlik ve bütünlüğü sağlamaktır.


#23

SORU:

Panislamist düşüncenin Osmanlı'da etkisi nasıldır?


CEVAP:

Panislamist düşünce Osmanlı birliğini korumak için “din”i merkeze koyan bir ideoloji üretmiş, Panislamizm, Müslüman liderlerinin en çok tuttukları görüş olmuştur.


#24

SORU:

Türkçülük akımı milli birlik düşüncesini hangi bağlamda ele almıştır?


CEVAP:

Türkçülük akımı milli birlik düşüncesini dil ve kültür bağlamında ele almıştır.


#25

SORU:

Türkçü-Turancı düşüncenin radikal isimleri ve eserleri nelerdir?


CEVAP:

1930’larda yeniden güçlenen Türkçü-Turancı düşüncenin en radikal sözcüsü
Hüseyin Nihal Atsız idi. Atsız 1931- 1932’de Atsız Mecmuayı, 1933-1934 ve
1943-1944’te de Orhun: Aylık Türkçü Mecmua’yı yayımladı. 1939’da Bozkurt
dergisini çıkaran Reha Oğuz Türkkan ile 1943’te Samsun’da Kopuz adlı Türkçü
dergiyi başlatan Fethi Tevetoğlu bu dönemin diğer Turancı fikir önderleri arasında
bulunuyordu.


#26

SORU:

Kemalist ideolojinin amacı nedir?


CEVAP:

Kemalizm Mustafa Kemal’in temelini attığı bir ideolojik yaklaşımdır, amacı bağımsız bir ulusal devlet ve yeni bir siyasi rejim kurmaktır.


#27

SORU:

Kemalizm terimi ne zaman kullanılmaya başlamıştır?


CEVAP:

“Kemalizm” terimi 1930’larda kullanılmaya başlanmıştır. 1934’de Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı, Türk kültürü ve Türkiye Cumhuriyeti’ni tanıtmaya yönelik olarak La Turquie Kemaliste (Kemalist Türkiye) dergisini yayımlamaya başlamıştır. Mustafa Kemal’in kurduğu bu düşünce sistemi, Cumhuriyet Halk Partisi’nin 9 Mayıs 1935’te toplanan IV. Kurultayı’nda kabul edilen 1935 Programı’nda da “Kâmâlizm” olarak geçmiştir.


#28

SORU:

Türkiye Cumhuriyeti Kemalist ideolojiyle beraber Osmanlı'nın hangi yönlerinden kopmuştur?


CEVAP:

Türkiye Cumhuriyeti Kemalist ideolojiyle beraber Osmanlı kurumsal yapısından (saltanat, hilafet, geleneksel meşruiyet) ve çok parçalı/çeşitli (heterojen)
bünyeden kopmuş ve (homojen) tek parça bir ulus kimliğine geçiş iradesi göstermiştir.


#29

SORU:

Anadoluculuk ne anlama gelir?


CEVAP:

Anadoluculuk, hem bir ilimcilik, hem kalkınmacılık, hem ahlakçılık ve maneviyatçılık, hem de felsefi anlamda Türk hümanizmasını gerçekleştirecek bir ideoloji ve toplumsal harekettir.


#30

SORU:

Mavi Anadolucular kimlerdir?


CEVAP:

Mavi Anadolucular Sabahattin Eyüboğlu, Halikarnas Balıkçısı, Melih Cevdet Anday, Azra Erhat gibi isimlerden oluşur.


#31

SORU:

Türkçü Anadoluculuk, Anadolu'yu nereye açılan kapı olarak görür?


CEVAP:

Türkçü Anadoluculuk, Etnik Anadoluculuk olarak da adlandırılan bu akım, Anadolu’yu dünyaya değil “öze” ve “yerel olana” açılan bir kapı olarak görür.


#32

SORU:

Ziya Gökalp’in kültür/hars ve medeniyet ayırımı nasıldır?


CEVAP:

Ziya Gökalp’in kültür/hars ve medeniyet ayırımına göre hars, ulusal kültürdür. Medeniyet ise farklı toplumların bir arada geliştirdikleri bir bütündür. Batı uygarlığının kültürü alınamaz, çünkü her ulusun kültürü kendine özgüdür.


#33

SORU:

Kemalist yaklaşıma göre Çağdaşlaşma neyi ifade eder?


CEVAP:

Kemalist yaklaşıma göre Çağdaşlaşma, siyasal bilimler açısından sanayileşmeye
eşlik eden siyasal ve toplumsal değişiklikler olarak tanımlanır.


#34

SORU:

Modernlik vurgusu neyi temsil eder?


CEVAP:

Modernlik vurgusu, geleneksel yapıların “eskiliğine” karşı “yeniyi” temsil etmesinden de kaynaklanmaktadır.


#35

SORU:

Muhafazakârlık, kelime olarak hangi fikre oturur?


CEVAP:

Muhafazakârlık, kelime olarak “düzeni korumak”, “varolanı muhafaza etmek” fikri üzerine oturur.


#36

SORU:

Muhafazakârlık en kısa anlamı nasıldır?


CEVAP:

Muhafazakârlık en kısa anlamı ile “mevcut hukuki durumu (statüko) muhafaza etmek, toplumdaki radikal değişimlere “kuşkulu yaklaşma” şeklinde tanımlanır.


#37

SORU:

Türkiye’deki muhafazakâr ideolojiyi kabaca kaça ayırabiliriz ve nelerdir?


CEVAP:

Türkiye’deki muhafazakâr ideolojiyi kabaca üçe ayırabiliriz: Kültürel, İslamcı ve Milliyetçi Muhafazakârlık.


#38

SORU:

Kültürel muhafazakârcıların önemli figürleri kimlerdir?


CEVAP:

Kültürel muhafazakârlar olarak Mustafa Şekip Tunç, İsmail Hakkı Baltacıoğlu, Peyami Safa, Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu, Yahya Kemal ve Ahmet Hamdi Tanpınar önemli figürlerdir.


#39

SORU:

Mehmet Âkif Ersoy'un temsil ettiği İslâmcı muhafazakârlığın içeriğini ne oluşturur?


CEVAP:

M. Akif Ersoy’un temsil ettiği çizgi, ümmet kavramını kavim kavramının önüne almaktan yanadır; yani Müslümanlığı üst kimlik olarak tanımlama yoluyla, ulusal düzeyde ümmetçi, evrensel boyutta ise İslam olan milletlerin dayanışmasını savunur.


#40

SORU:

Milliyetçi muhafazakârlığın başlıca temeli nedir?


CEVAP:

“Milli bünye”, “milli hissiyat” ve “milli öz” ve kavim anlamında Türklük bu akımın başlıca temelidir.


#41

SORU:

Türkiye’deki muhafazakârlarda devlet neyi ifade eder?


CEVAP:

Batı Muhafazakârlığı ile benzer bir şekilde Türkiye’deki muhafazakârlar da güçlü bir devletten yanadırlar. Devlet geleneği, değerlerin başında gelmektedir. Devlet daima Türk muhafazakârlarınca kutsal bir kurum olarak algılanmıştır.


#42

SORU:

Türkiye’de siyasal İslamcılığın ikinci neslini hangi parti temsil eder?


CEVAP:

Türkiye’de siyasal İslamcılığın ikinci nesli, Milli Nizam Partisi’nin faaliyete geçmesi ile başlamaktadır. Milli Nizam Partisi, Demokrat Parti dönemi ve sonraki on yıl içerisinde Türkiye’nin toplum yapısındaki dönüşümün ürünüdür.


#43

SORU:

Türk-İslam Sentezi neyi amaçlar?


CEVAP:

Türk-İslam Sentezinin başlıca amacı, Müslümanlığı üst kimlik olarak tanımlama yoluyla, ulusal düzeyde ümmetçi, evrensel boyutta ise İslam olan milletlerin dayanışmasını savunmaktır.


#44

SORU:

Sosyalizm fikri neye dayanır?


CEVAP:

Sosyalizm, iktidar ve üretim araçlarının halk tarafından kontrol edildiği bir toplum fikrine dayanır.


#45

SORU:

Solculuk, nasıl bir politik harekettir?


CEVAP:

Solculuk, mevcut sosyal hiyerarşiyi, eşitsizliği kaldırmak isteyen ve zenginliğin ve imtiyazların adaletli dağılımını destekleyen bir politik harekettir.


#46

SORU:

Türkiye İşçi Partisi 1965 seçimlerinde TBMM'ye kaç milletvekili ile girmiştir?


CEVAP:

Türkiye İşçi Partisi (TİP) 1965 seçimlerinde TBMM’ye 15 milletvekili sokabilmiş
ve Türk siyasal hayatına kalıcı yenilikler getirmiş önemli bir siyasal oluşumdur.


#47

SORU:

Liberalist düşünce ne zaman çıkar ve neyi savunur?


CEVAP:

Tarihsel olarak dünyada 17. yüzyılda ortaya çıkan liberalizm, bireyciliği, bireysel hak ve özgürlükleri, özel mülkiyeti ve devlet müdahaleciliğinden uzak serbest piyasa sistemini temel alır. Ancak liberalizm, sadece entelektüel bir pozisyon değil, aynı zamanda siyasal ve sosyal eylemlere ve devlet politikalarına yön vererek, bir doktrin ve ideoloji haline dönüşmüştür.


#48

SORU:

“Liberal” sıfatını ilk (ve halen tek) kullanan parti hangisidir?


CEVAP:

“Liberal” sıfatını ilk (ve halen tek) kullanan parti 1994 yılında kurulan Liberal Partidir; parti daha sonra adını Liberal Demokrat Parti (LDP) olarak değiştirmiştir.


#49

SORU:

Toplumsal cinsiyet ve feminizm neyi amaçlar?


CEVAP:

Toplumsal cinsiyet ve feminizm endüstriyel kapitalist toplumlarda mevcut erkek egemen yapıları sorgulayan bir yaklaşımdır; erkek egemenliğini sürekli kılan toplumsal ve siyasal yapıları çözümlemeyi amaçlar.


#50

SORU:

1988’de Dayağa Karşı Kampanya'da  dinlenen kadınların deneyimlerinden oluşturulan kitabın adı nedir?


CEVAP:

1988’de Dayağa Karşı Kampanya'da  dinlenen kadınların deneyimlerinden oluşturulan kitabın adı “Bağır Herkes Duysun”dur.