BANKACILIK VE SİGORTACILIĞA GİRİŞ Dersi Finansal Sistem ve Bankalar soru cevapları:

Toplam 23 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Genel anlamda piyasa kavramını açıklayınız.


CEVAP:

Piyasa, genel anlamda arz ve talebin karşılaştığı ortamlardır. Piyasalar reel ve finansal piyasalar olarak
iki temel grupta toplanabilir. Reel piyasaları; tüketicinin herhangi bir ihtiyacını giderecek mal ve
hizmetlerin alım satımının yapıldığı mal ve hizmet piyasaları ile mal ve hizmetlerin üretiminde
kullanılan doğal kaynaklar, emek, sermaye ve girişimcilik gibi üretim faktörlerinin oluşturduğu üretim
faktörleri piyasaları oluşturur. Finansal piyasalar ise reel piyasaların parasal yönünü oluşturmaktadır.
Finansal piyasalar, ellerindeki fonları etkin kullanma olanağına sahip olmayan birimlerden, bu fonları
etkin kullanacak birimlere aktarılmasına olanak sağlayan ortamlardır.


#2

SORU:

Finansal sistemi oluşturan unsurlar nelerdir?


CEVAP:

Finansal sistemi oluşturan unsurlar;
• Tasarruf sahipleri (Fon arz edenler),
• Yatırımcılar (Fon talep edenler),
• Yatırım ve finansman araçları,
• Yardımcı kuruluşlar,
• Hukuki ve idari düzenlemeler şeklinde sayılabilir.


#3

SORU:

Finansal piyasaların temel fonksiyonu nedir?


CEVAP:

Finansal piyasaların temel fonksiyonu, fon arz ve talebini buluşturmasıdır. Ancak bir ekonomide fonların, fon arz edenlerden fon talep edenlere aktarılmasında etkin işleyen bir sisteme ihtiyaç vardır. Finansal sistemin etkinliği arttıkça fon arz ve talebinin karşılaşması da o ölçüde artacak, bu bağlamda ekonomik gelişim de hızlanacaktır. Finansal piyasalar sadece fon arz edenlerle fon talep edenlerden
oluşmamaktadır. Finansal sistem denildiğinde, fon kullananlar ile fon arz edenlerin yanı sıra fon akımlarını düzenleyen kurumlar, fon akımını sağlayan finansal araç ve gereçler ile piyasaların adil ve şeffaf bir biçimde işlemesini düzenleyen hukuki ve idari kurallardan oluşan bir yapı anlaşılmalıdır. Görüldüğü gibi finansal sistem, finansal piyasalardan daha geniş bir kavramı ifade etmektedir.


#4

SORU:

Finansal piyasaların sınıflandırılmasını açıklayınız.


CEVAP:

Finansal piyasaları farklı açılardan sınıflandırmak mümkündür. Aşağıda daha çok benimsenen sınıflandırmalara yer verilmiştir:
Finansal varlığın niteliğine göre;
• Borç piyasaları
• Öz sermaye piyasaları
Finansal varlığın süresine göre;
• Para piyasaları
• Sermaye piyasaları
Örgütlenme durumuna göre;
• Organize piyasalar
• Organize olmamış piyasalar (tezgah üstü piyasalar)
Finansal varlığın ilk kez alınıp satılmasına göre;
• Birincil piyasalar
• İkincil piyasalar
Ödemelerin hemen ya da gelecekte yapılmasına göre;
• Nakit ya da spot piyasalar
• Vadeli piyasalar


#5

SORU:

Borç Piyasası ve Öz sermaye Piyasasını açıklayınız.


CEVAP:

Borç Piyasası ve Öz sermaye Piyasası: Finansal piyasalarda en yaygın kullanılan finansman yöntemi borçlanmalardır. Borç bankalardan sağlanabileceği gibi, borçlanma araçları ihraç edilerek tasarruf sahiplerinden de sağlanabilir. Ticari bankacılığın ağırlıkta olduğu ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde işletmelerin en çok kullandığı finansman şekli banka kredileri olmaktadır. Bunun yanında işletmeler bono ve tahvil gibi finansal araçlarla da fon sağlayabilirler. Borçlanma araçlarının iki temel özelliği, belirlenmiş bir vadesinin ve faizinin olmasıdır. Borç alanlar vade içinde faizi ve anaparayı ödemek zorundadırlar. Borçlanma amacına bağlı olarak borcun vadesi kısa ya da uzun, ihraç eden kurumun niteliğine bağlı olarak da borcun faizi yüksek ya da düşük olabilir. Hazine bonoları, devletin kısa süreli fon ihtiyacını karşılamada en çok kullandığı para piyasası araçlarındandır. İşletmeler de yine kısa süreli fon ihtiyacını karşılamada banka kredilerini ve finansman bonolarını kullanabilmektedirler. Tahviller ise kurumların uzun vadeli finansman ihtiyaçlarının karşılanmasında kullandıkları borçlanma araçlarındandır. Tahviller genellikle 5 – 10 yıl arasında değişen vadelerle çıkarılan uzun vadeli
borçlanma araçlarındandır. Ülkemizde geçerli olan mevzuata göre tahvillerin vadesinin en az 1 yıl olması gerekmektedir. Uzun vadeli fon ihtiyacının karşılanmasında kullanılacak araçlardan bir diğeri hisse senetleridir. Hisse senetlerinde vade yoktur; diğer bir ifade ile hisse senetleri sonsuz vadeli menkul
kıymetlerdir. Hisse senedine yatırım yapan yatırımcılar kuruma ortak olarak, kurumun kârı ve varlıkları üzerinde hak sahibi olmaktadırlar. Hisse senedi ihraç eden kurum ise öz sermaye yoluyla fon sağlamış olmaktadır.

Hisse senetlerinde risk, hem vadeden hem de kâr payı ve sermaye kazancı olarak elde edilecek gelirin gerçekleşmeme olasılığından kaynaklanmaktadır. Tahville borçlanmada işletme zarar etse bile faizi ödemek zorundadır. Hisse senedi yoluyla finansmanda ise işletme kârlı olmasına rağmen kâr payı ödemeyebilir.


#6

SORU:

Para Piyasası-Sermaye Piyasasını açıklayınız.


CEVAP:

Para Piyasası-Sermaye Piyasası: Vade dikkate alındığında finansal piyasalar para piyasası ve sermaye piyasası olarak sınıflandırılabilir. Vadesi en fazla bir yıl olan fon arz ve talebinin karşılaştığı piyasalara para piyasası; vadesi bir yılı aşan fon arz ve talebinin karşılaştığı piyasalara ise sermaye piyasası denir. Para piyasasının temel araçları mevduat, hazine bonoları, finansman bonoları, mevduat sertifikaları, repo, banka kabulleri, banka bonoları, euro dolarlar, varlığa dayalı menkul kıymetler gibi finansal varlıklardır. İşletmelerin sıklıkla kullandığı ticari senetler de bu piyasanın önemli araçlarındandır. Son yıllarda kısa süreli finansal türevler de para piyasası işlemlerinin hızla gelişmesine neden olmuştur.
Sermaye piyasasının temel araçları ise devlet tahvilleri, şirket tahvilleri gibi orta ve uzun vadeli menkul kıymetlerle, vadesi sonsuz olarak varsayılan hisse senetleridir. İşletmeler genellikle kısa süreli varlıklarını finanse etmek, kısa süreli harcamalarını karşılamak üzere para piyasalarından, orta ve uzun vadeli varlıklarını finanse etmede de sermaye piyasalarından faydalanırlar. Devletler de kısa vadeli fon ihtiyaçlarını karşılamak üzere hazine bonoları ve uzun vadeli
fon ihtiyaçları için ise tahvil ihraç eder. Hazine bonoları, para piyasasında, devlet tahvilleri ise sermaye piyasasında önemli rol oynar. Para piyasası ile sermaye piyasası arasındaki temel farklılıklar şu şekilde sıralanabilir:
• Para piyasasında risk, sermaye piyasasına göre daha düşüktür. Para piyasasında vade kısa olduğu için sermaye piyasasına göre risk daha düşüktür. Riske bağlı olarak para piyasasında getiri de sermaye piyasasına göre daha düşük olur. Getiri riskle aynı yönde hareket eder; diğer bir ifade ile risk düştükçe getiri düşer, risk arttıkça getiri de artar. Dolayısıyla para piyasasında
getiri oranı sermaye piyasasına göre daha düşük olacaktır. Burada fon arz eden için getiri (kazanç), örneğin para bankaya yatırılmış ya da tahvil alınmış ise faiz olurken; hisse senedine yatırım yapılmışsa kâr payı ve değer artışı olacaktır. Fon sunan açısından getiri, fon kullanan açısından maliyet olacaktır.
• Para piyasası finansal araçlarının likiditesi, sermaye piyasası finansal araçlarına göre daha yüksektir. Likidite finansal varlıkların kısa sürede, kolaylıkla ve değerinden önemli kayıp olmaksızın alınıp satılabilmesidir. Bu nedenle ülkemizde olduğu gibi dünyada da en gelişmiş, en likit ve en etkin piyasalar para piyasalarıdır.

Gerçekte para piyasası ile sermaye piyasasını kesin çizgilerle birbirinden ayırmak çok mümkün değildir. Örneğin para piyasasının başlıca kurumu olan ticari bankaların, özellikle son yıllarda sermaye piyasasında da önemli fonksiyonlar üstlendiği görülmektedir. Yine fonlar da para piyasasından sermaye
piyasasına, sermaye piyasasından para piyasasına doğru akmaktadır. Örneğin vadesi gelen kısa süreli borçların uzun süreli borçlarla değiştirilmesi; sermaye piyasası aracı olan ve genelde ortalama vadesi 5- 10 yıl olan tahvillerin vadesinin bir yıla düşürülmesi gibi uygulamalar iki piyasa arasındaki fon akışını artırmıştır.


#7

SORU:

Organize Piyasa-Organize-Olmayan Piyasa konusunu açıklayınız.


CEVAP:

Organize Piyasa-Organize-Olmayan Piyasa: Finansal piyasalar örgütlenmiş olup olmamasına göre organize piyasalar ve organize olmayan piyasalar olarak sınıflandırılabilir. Belirli bir fiziki mekânın olduğu, belirli kurallar, ilkeler çerçevesinde işlemlerin yapıldığı, araçlarının ve kurumlarının olduğu
piyasalara örgütlenmiş piyasalar; bu özelliklere sahip olmayan piyasalara ise örgütlenmemiş ya da tezgâh üstü piyasalar denir. Organize piyasalarda yatırımcılar tarafından bilgilere erişim kolay ve maliyeti düşük olur; çok sayıda alıcı ve satıcı olduğu için tam rekabet koşulları daha geçerli olur; alıcı ve satıcıların tek başlarına piyasayı etkileyebilme gücü olmaz. Bu bağlamda örgütlenmiş piyasalarda finansal varlıkların fiyatı daha doğru olarak belirlenebilir.
Para piyasasının örgütlenmiş temel kurumu bankalar sistemidir. İşletmelerin nakit ihtiyacı çoğunlukla ticari bankalar tarafından karşılanmaktadır. Örgütlenmemiş para piyasası banka sisteminin dışında kalan piyasadır. Bankalar dışındaki kişi ve kuruluşlar da bazen işletmelere kısa vadeli fon sağlarlar.
Sermeye piyasalarının örgütlenmiş temel kurumu ise borsalardır. Örgütlenmiş piyasalarda borsaya kote olmuş şirketlerin menkul kıymetleri, belirli kurallar çerçevesinde alınıp satılırlar. Örgütlenmemiş piyasalarda pek çok finansal kurum telefon, teleks, faks ve bilgisayarlarla birbirleriyle iletişime geçerek fonların transferi gerçekleşir. Örgütlenmemiş piyasalarda borsaya kote olmuş ve kote olmamış, genellikle küçük ve yeni kurulan işletmelerin menkul değerleri alınıp satılmaktadır. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB), New York, Londra ve Tokyo borsaları örgütlenmiş piyasaya, Kapalıçarşı piyasası da tezgâh üstü piyasaya örnek verilebilir.


#8

SORU:

Birincil Piyasa-İkincil Piyasa konusunu açıklayınız.


CEVAP:

Birincil Piyasa-İkincil Piyasa: Finansal varlıkların ilk kez ihraç edilerek alıcılara satıldığı piyasaya birincil piyasa denir. Birincil piyasalardaki işlemler neticesinde bu finansal varlıkları ihraç eden kurumlara fon girişi olur. İkincil piyasalar ise daha önce alınıp satılan finansal varlıkların tekrar işlem gördüğü piyasalardır. İMKB gibi borsalar ikincil piyasalardır. Bu piyasadaki işlemler sonunda finansal
varlıkları ihraç eden kuruma doğrudan bir fon girişi olmaz. İkincil piyasalar; menkul kıymet ihraç eden kurumlara doğrudan bir fon girişi olmamasına rağmen, birincil piyasalarda menkul kıymet ihraç etmeyi planlayan işletmeler açısından önemlidir. Çünkü ikincil piyasada oluşan fiyatlar, işletmenin değerini etkilediğinden, yeni ihraçlarda ihraç fiyatının belirlenmesinde baz oluşturacaktır. Ayrıca bir işletmenin menkul değerleri borsada kolaylıkla alınıp satılabildiği ölçüde, menkul kıymetlerin likiditesi artacaktır.


#9

SORU:

Spot Piyasa-Vadeli Piyasa konusunu açıklayınız.


CEVAP:

Spot Piyasa-Vadeli Piyasa: Ödemenin ve teslimatın hemen ya da 2 iş gününde yapıldığı piyasalara spot piyasa denir. Gelecekteki bir tarihte ödemenin ve teslimatın yapıldığı, fakat fiyatın bugünden belirlendiği piyasalara ise vadeli piyasalar denir. Vadeli işlemler genellikle gelecekte karşılaşılabilecek riskleri ortadan kaldırmak için yapılırlar. Ülkemizin ilk vadeli piyasası İzmir’de faaliyet gösteren Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası (VOB)’dır.


#10

SORU:

Finansal varlık nedir, açıklayınız.


CEVAP:

Finansal piyasalara fon sunanların sundukları fon karşılığında fon talebinde bulunanlardan aldıkları varlıklara finansal varlık denir. Finansal varlıklar fon talebinde bulunanlar tarafından yaratılıp, fon sahiplerine fonlarının karşılığında verilirler. Finansal varlıklar alacak ya da ortaklık hakkı verirler. Finansal varlıkların arsa, bina gibi reel varlıklara göre farklılığı, taşıdığı haktan dolayı değere sahip
olmalarından kaynaklanmaktadır. Finansal varlıklar, bu varlıkları ihraç eden kurumların gelecekteki gelirleri ve varlıkları üzerinde haklara sahiptir. Örneğin bir tahvil görünüşte bir kâğıt olmakla birlikte değeri bundan değil, faiz alma, verilen ödüncü geri alma hakkını vermesinden kaynaklanmaktadır. Finansal varlık, bunu ihraç eden birim açısından bir yükümlülük iken, bu finansal varlığı satın alan
açısından bir varlıktır (alacak). Genellikle finansal varlık ya da finansal araçlarla menkul kıymetler kavramı eş anlamlı olarak kullanılmaktadır. Ancak gerçekte finansal varlıklar ile finansal araçlar eş anlamlı olmasına karşılık, menkul kıymetler ile finansal varlıklar eş anlamlı değildir. Sermaye Piyasası
Kanunu (SPKa.)’na göre menkul kıymetler; ortaklık veya alacaklılık hakkı sağlayan, belli bir meblağı temsil eden, yatırım aracı olarak kullanılan, dönemsel gelir getiren, misli nitelikte, seri halinde çıkarılan, ibareleri aynı olan ve şartları Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) tarafından belirlenen kıymetli evrak olarak tanımlanmaktadır. Dolayısıyla menkul kıymetler yukarıda belirtilen nitelikleri taşıyan finansal varlıklardır.


#11

SORU:

Finansal varlıklarla ilgili başlıca özellikler nelerdir, açıklayınız.


CEVAP:

Finansal varlıkların farklı özellikleri vardır. Finansal varlıkların özelliklerine bağlı olarak fiyatları oluşacaktır. Finansal varlıklarla ilgili başlıca özellikler şunlardır:
Getiri: Bir finansal varlığın getirisi belirli bir zaman diliminde o finansal varlıktan sağlanacak nakit girişleriyle hesaplanır. Finansal varlığın türüne göre elde edilecek nakit akışları değişecektir. Tüm finansal varlıklar, alacak hakkı veren (çıkaran birim açısından borç ifade eden) finansal varlıklar ve ortaklık hakkı veren finansal varlıklar olarak iki temel grupta toplanabilir. Alacak hakkı veren ya da borç ifade eden finansal varlıkları ihraç eden kurumlar, sabit ya da değişken oran üzerinden faiz ödemek durumundadır. Örneğin bir firmanın ihraç ettiği tahvilleri satın alan yatırımcı o tahvili ihraç eden firmadan faiz geliri elde edecektir. Diğer taraftan hisse senedini satın alan yatırımcılar ise bu senedi ihraç
eden firmanın ortağıdır ve sabit bir getiri beklentisi olmayacaktır. Hisse senedi yatırımcılarının firmanın kârından pay alma ve hisse senedinin değerinin artması durumunda sermaye kazancı elde etme hakkı vardır. Bazı finansal varlıklar yukarıda ifade edilen iki grup dışında melez karakter gösterebilir. Örneğin
imtiyazlı hisse senetleri, ortaklık hakkı vermesiyle adi hisse senetlerine; düzenli ve genellikle sabit kâr payı ödenmesi nedeniyle de tahvile benzemektedir. Hisse senedine dönüştürülebilen tahviller de benzer özelliktedir; tahvil olmakla birlikte hisse senedine dönüştürülebileceği için tam olarak tahvil sayılmamaktadır.
Borçlanma araçlarının nakit girişleri faiz ve anapara ödemeleri iken, hisse senetlerinin nakit girişleri kâr payı ve sermaye kazancıdır. Nakit akışlarının elde edilme olasılığına bağlı olarak finansal varlıkların fiyatı ve getirisi farklılık gösterecektir.
Riskin tahmin edilebilirliği: Bir finansal varlığın riski, getirisindeki ölçülebilir oynaklıkla ilgilidir. Finansal varlıktan elde edilecek nakit akışlarının gerçekleşme olasılığı arttıkça risk düşecektir. Risk, finansal varlığın türüne, vadesine, çıkaran kurumun kredi değerliliğine göre değişecektir. Örneğin tahvil gibi borçlanma araçlarının riskiyle, hisse senedi gibi ortaklık hakkı veren varlıkların riski aynı değildir. Tahvili satın alan yatırımcının vade tarihine kadar alacağı faiz ve anapara ödemeleri, o tahvilin nakit akışlarını oluşturur ve burada belirlilik vardır, risk tahmin edilebilir. Hisse senetlerinden sağlanacak kâr payı ve sermaye kazancı için bunu söylemek mümkün değildir. Finansal varlığın riski, finansal varlığı
çıkaran kurumun niteliğine bağlı olarak farklılık gösterir. Devletin çıkardığı tahviller ile özel firmaların çıkardığı tahviller aynı risk düzeyinde değildir. Firmalar arasında da kredibilite (itibar) farkı olacaktır. Riske bağlı olarak finansal varlıkların fiyatı da değişecektir.

Vade: Finansal varlıklarda vade önemli bir faktördür. Finansal varlıkların vadesi uzadıkça riski artmaktadır. Aynı kurum tarafından ihraç edilen 3 yıl vadeli bir tahvil ile 5 yıl vadeli tahvilin riski aynı değildir. Hisse senetlerinde vade olmadığı, sonsuz süreli finansal varlıklar olarak varsayıldıkları için tahvillere göre daha yüksek riske sahiptir.
Paraya çevrilebilirlik: Finansal varlıkların paraya dönüştürülebilme özelliği farklılık gösterir. Bazı finansal varlıklar kolaylıkla ve değerinden önemli bir sapma olmaksızın paraya dönüştürülebilirken, bazılarının bu özelliği düşüktür. Güvenilir bir firmanın hisse senetlerinin ya da tahvillerinin likiditesi, daha az güvenilir bir firmanın hisse senetleri ve tahvillerin likiditesinden daha yüksektir. Hazine bonoları ise en likit finansal varlıklardan biridir.
Bölünebilirlik özelliği: Bu özellik finansal varlıkların en az hangi miktarlarda paraya dönüştürülebileceği ile ilgili bir özelliktir. Finansal varlıklar ne kadar bölünebilir ise o kadar kolay alınıp satılabilecektir. Tahvillerin, finansman bonolarının, hazine bonolarının daha küçük değerlerle çıkarılması, daha çok sayıda tasarruf edene ulaşılmasına olanak verecektir. Daha önce de belirtildiği üzere finansal piyasalardaki gelişmelere bağlı olarak para ve sermaye piyasalarında kullanılan finansman ve yatırım araçları iç içe geçmiş bulunmaktadır. Ayrıca ülkelerin ve piyasaların gelişmişlik özelliklerine bağlı olarak kullanılan yatırım ve finansman araçları çeşitlilik göstermektedir.


#12

SORU:

Finansal varlıkların iki önemli ekonomik fonksiyonu vardır, bunlar nelerdir?


CEVAP:

Finansal varlıkların iki önemli ekonomik fonksiyonu vardır. İlki fonların, fon fazlalığı veren birimlerden, maddi varlıklara yatırım yapacak birimlerin fon ihtiyacını karşılamak üzere transferini sağlamaktır. İkincisi, risk paylaşımını sağlamaktır. Fon arz ve talep edenlerin riske karşı tutumları farklılık gösterir. Birimlerin farklı risk özelliklerine uygun finansal araçlar geliştirildikçe, daha fazla fonun piyasaya aktığı bir ortam yaratılabilecektir.


#13

SORU:

Mevduat kavramını açıklayınız.


CEVAP:

Para piyasasında işlem gören araçların başında mevduat gelir. Mevduat; kişi ya da kurumların istendiğinde ya da belirlenmiş bir vade sonunda geri alınmak üzere bankalara yatırdıkları Türk Lirası ya da yabancı paralardır. Mevduat yatıranlar yatırdıkları para kadar bankadan alacaklı olurlar; diğer bir ifade
ile bankaya kredi vermiş olurlar. Kişi ya da kurumlar ellerindeki fonları bankaya yatırarak hem faiz geliri elde ederler, hem ödeme kolaylıkları sağlarlar, hem de tasarruflarını korumuş olurlar. Ülkemizde mevduatlar; resmi mevduat, ticari mevduat, bankalar mevduatı, tasarruf mevduatı ve diğer mevduatlar olarak sınıflandırılmaktadır. Resmi mevduat; genel ve katma bütçeli daire ve kuruluşlara, yerel yönetimlere, kanunla kurulmuş döner sermayeli kuruluşlara, mahkemelere, savcılıklara, icra ve iflas dairelerine, tereke hakimlerine ve kanunla kurulmuş sosyal kurumlara ait mevduatlardır. Ticari mevduat; kooperatifler dahil her türlü ortaklıklara, tüccarların ticarethane ve firmalarına, vakıflar ve derneklere, sendikalara, birlikler ve mesleki kuruluşların kurdukları ve katıldıkları ticari işletmelere, kamu iktisadi teşebbüsleri ile yerel yönetimlerin ticari işletmelerine ait mevduatlardır. Tasarruf mevduatı; gerçek kişiler tarafından açtırılan, ticari işlemlere konu olmayan mevduattır. Bankalararası mevduat ise, bankaların ve özel kanunla kurulmuş mevduat kabulüne izin verilmiş kurumların
birbirlerine yatırdıkları mevduatlardır. Bu mevduatlar dışında kalan mevduatlar ise diğer mevduatlar olarak sınıflandırılmaktadır. Diğer bir sınıflandırma da vadesiz (ihbarsız) ve vadeli (ihbarlı) mevduat ayrımıdır. Vadesiz mevduatta yatırılan para istendiğinde geri çekilebilmektedir. Ülkemizde vadesiz mevduatlara çok küçük oranda faiz ödenir. Bazı ülkelerde ise hiç faiz ödenmediği gibi, tasarrufların saklanması, korunması nedeniyle ücret de alınabilmektedir. Vadeli mevduatlar ise yatırıldıktan sonra belirli bir süre (1 hafta vadeli, 1 ay vadeli, 3 ay vadeli, 6 ay vadeli, 1 yıl vadeli gibi) sonra çekilebilen mevduatlardır. Genellikle
vade uzadıkça uygulanan faiz de yükselmektedir. Bununla birlikte mevduat sahipleri vadeli mevduat için belirlenmiş faizden vazgeçerek vadeden önce paralarını çekebilmektedirler.


#14

SORU:

Hazine Bonosu kavramını açıklayınız.


CEVAP:

Hazine bonoları devletlerin kısa vadeli kamu harcamalarını karşılamak üzere çıkarmış olduğu 3, 6 ve 12 ay vadeli olarak ihraç edilen borçlanma senetleridir. Hükümetler kısa süreli harcamaları karşılamak üzere hazine bonoları ihraç ederek, bunları bankalar aracılığıyla yabancı merkez bankalarına, kurumsal ve
bireysel yatırımcılara satarlar. Hazine bonoları hamiline yazılı olup iskontolu olarak satılır ve vade tarihinde yatırımcılara nominal değer ödenir. Diğer bir ifade ile hazine bonoları kuponsuzdur; ancak ihraç anındaki satış fiyatı ile vade tarihinde ödenecek nominal değer arasındaki farklılık, bu hazine bonosunun gelirini oluşturur. Hazine bonoları ihale ile satılmaktadır. İhaleye gerçek ve tüzel kişiler katılabilmektedirler. İhale sonucunda en yüksek fiyatı veren, diğer bir ifade ile en düşük getiri oranını kabul eden yatırımcılar hazine bonosunu alırlar. Dolayısıyla hazine bonosunun satış fiyatı ve buna bağlı olarak getiri oranı arz ve talebe göre belirlenir.Hazine bonoları, likidite ve ödenmeme riski sıfır olarak kabul edilen finansal varlıklardır. Daha öncede belirtildiği gibi borçlunun devlet olması, devletlerin de para basma yetkisine sahip olmaları nedeniyle “hazine bonolarının ödenmeme riski yoktur” diye kabul edilir. Aynı şekilde kısa vadeli olması, kolaylıkla paraya dönüştürülebilmesi onu en likit finansal varlık haline getirmiştir. Hazine bonolarının ikincil piyasası da son derecede aktif işlemektedir. Hazine bonoları piyasası dünyanın en büyük menkul kıymetler piyasasıdır. Hazine bonoları büyük ölçüde bankalarca, küçük bir bölümü ise bireyler, işletmeler ve diğer finansal kurumlarca satın alınmaktadır.


#15

SORU:

Mevduat Sertifikaları kavramını açıklayınız.


CEVAP:

Mevduat sertifikaları bankalar tarafından çıkarılan, genellikle vadeli mevduata bir alternatif olarak işlev gören ve faiz kuponu taşıyan bir finansal araçtır. Vadeli mevduatta vade ve faiz değişmez; vadeden önce para çekilirse faiz ödemesi olmaz. Mevduat sertifikası ise vadeden önce alınıp satılabilir. İkincil
piyasalarda sürekli alınıp satılabildiği için mevduat sertifikalarının likiditesi yüksektir. Mevduat sertifikaları üzerinde; ihraççı bankanın ticaret unvanı, sertifikanın ihraç tarihi, vade tarihi, mevduat miktarı, ödenecek yıllık faiz oranı ve vade tarihinde ödenecek anapara ve faiz tutarı yazılıdır. Mevduat sertifikaları genellikle yüksek değerlerle ihraç edildiği için büyük yatırımcılarca tercih edilen bir yatırım aracı olmaktadır.
Ülkemizde mevduat sertifikaları TCMB’nin ilgili tebliği uyarınca bankalar tarafından ihraç edilebilmektedir. 1980’li yıllarda bankaların düşük faizle ihraç ettiği mevduat sertifikalarını alan bankerler, bu mevduat sertifikalarını bankaların uyguladıkları faizlerin yaklaşık iki katı faiz vermek üzere satarak yüksek miktarlarda fon sağladılar. Ancak bu saadet zinciri 1981 yılı sonlarında koparak, bir taraftan çok yüksek oranlarda mevduat sertifikası arz ederek mali yapılarını bozan bankaların yanı sıra pek çok da bankerin iflasına neden olmuştur. Aynı zamanda yüksek kazançlar elde etme beklentisiyle tasarruflarını bankerlere sunan pek çok kişi ve kurum tasarruflarını kaybetmişlerdir. Banker krizi olarak
ifade edilen finansal piyasalarda yaşanan bu krizin bir önemli katkısı, 1982’de SPKa’nın çıkarılması ve piyasaların düzenlenmesinden sorumlu kurum olarak SPK’nın kurulmasıdır. Mevduat sertifikalarıyla ilgili olarak yaşanan bu olumsuzluklar sonrasında ülkemizde mevduat sertifikası artık çıkarılmamaktadır.


#16

SORU:

Finansman Bonoları ve Banka Bonoları konusunu açıklayınız.


CEVAP:

Finansman bonoları da hazine bonoları gibi kısa vadeli borçlanma araçlarıdır. Ancak finansman bonoları özel sektörce çıkarılan varlıklardır. Hazine bonoları gibi finansman bonoları da faiz kuponu taşımazlar; iskontolu satılır ve vade sonunda çıkaran kurum tarafından nominal değer ödemesi yapılır.Finansman bonolarında vade genellikle 30 gün ve katları şeklinde belirlenir. Batı’da finansman bonoları genellikle büyük nominal değerler halinde (10.000 $, 100.000 $ ve katları şeklinde) ve 5-50 gün vadeli olarak ihraç edilmekte, daha çok da kurumsal yatırımcılar tarafından satın alınmaktadır. Ülkemizde finansman bonoları anonim şirketler tarafından ihraç edilebilmektedir. Anonim şirketler tarafından finansman bonoları 1980’li yıllarda oldukça yaygın kullanılmıştır. Ancak 1990’lı yıllara
gelindiğinde, aynı vadeli kamu menkul kıymetlerine verilen yüksek faizler ve vergi muafiyetleri nedeniyle şirketlerin finansman bonosu yoluyla finanse edilmesi mümkün olmamıştır. Günümüzde de finansman bonosunun kullanımı pek görülmemektedir. Banka bonoları, ticari bankalar ile yatırım ve kalkınma bankaları tarafından ihraç edilen kısa vadeli, iskontolu satılan finansal varlıklardır. Yapı itibariyle finansman bonolarına benzeyen banka bonoları da nominal değer üzerinden iskontolanarak satışa sunulur ve ihraç eden banka tarafından vade tarihinde nominal değer ödemesi yapılır. Banka bonosu ihracı ile toplanan paralar mevduat sayılmadığı için devletin mevduat sigortası kapsamına alınmamaktadır. Banka bonolarının ikincil piyasalarının olması nedeniyle mevduata göre daha likittir. Ülkemizde banka bonoları, bankaların borçlu sıfatıyla düzenleyip ihraç ederek iskonto esasına göre sattıkları menkul kıymetlerdir. Halka arz edilecek olan banka bonolarının vadesi 60 günden az, 360 günden fazla olamaz. Tahsisli satılacak banka bonolarının vadesi 15 günden az, 360 günden fazla olamaz.
İhraç edilmiş banka bonoları ikinci el piyasada, bu banka bonolarını ihraç etmiş banka tarafından da alınıp satılır.


#17

SORU:

Menkul kıymetleştirme nedir, açıklayınız.


CEVAP:

Menkul kıymetleştirme sonucunda oluşturulan borçlanma araçlarına varlığa dayalı menkul kıymetler denir. Son 10-20 yılda gelişmiş bankacılık sistemlerine ve menkul kıymetler piyasasına sahip ülkelerde menkul kıymetleştirme yaygın bir biçimde uygulanmaktadır. Böylelikle bankaların kredi portföyleri daha
düşük maliyetlerle yönetilebilir hale gelmiştir. İhraççının ödeme yükümlülüğünün yanında belirli bir varlık havuzunun nakit akımlarına dayalı olması nedeniyle varlığa dayalı menkul kıymetlerin riski finansman bonolarına göre daha düşüktür.
Bankalarda olduğu gibi işletmeler de VDMK çıkarabilir. Böylece ellerinde büyük oranda alacak senedi bulunduran işletmeler de alacaklarını likit hale getirebilir.
Ülkemizde VDMK’ler SPK’nın ilgili tebliğleriyle düzenlenmiş olup, ihraççıların tüketici kredisi, otomobil kredisi, kredi kartı, finansal kiralama gibi alacakları karşılığında ihraç edecekleri kısa vadeli menkul kıymetler olarak tanımlanmıştır. VDMK’lar 1990’lı yıllarda kullanılırken; son yıllarda kamu menkul kıymetleri karşısında rekabet edememeleri nedeniyle çıkarılamaz olmuştur.


#18

SORU:

Repo, Eurodolar,Hisse Senetleri, Tahviller ve Vadeli İşlem Sözleşmeleri başlıklarını açıklayınız.


CEVAP:

Repo

Son yıllarda özellikle para piyasası işlemleri arasında en önemli rol oynayan araçlardan birisi de repo (geri satın alma anlaşmaları)dur. Repo işlemi ABD Merkez Bankasının (Federal Reserve) piyasadaki nakdi çekmek ya da gerektiğinde piyasaya nakit sürmek amacına yönelik olarak başlatılmıştır.
Günümüzde uluslararası döviz piyasası işlemlerinden sonra ikinci en büyük finansal piyasa global repo piyasasıdır.Repo işlemi bireyler, işletmeler, bankalar ve merkez bankası tarafından yapılabilmektedir. Repoda vade genellikle 1 gece, 1 gün gibi çok kısa olabileceği gibi bir yıla kadar da olabilir. Repo, sahip olunan
menkul kıymetlerin belirli bir tarihte, bugünden belirlenmiş bir fiyatla geri alınacağı taahhüdü ile satılması işlemidir. İşlem gününde menkul kıymetler teslim edilerek para alınırken, vade tarihinde aynı menkul kıymetler geri alınır. Menkul kıymetler geri alınırken satış fiyatına repo faizi ilave edilerek ödemede bulunulur. Repo faizi, repo anlaşmasının yapıldığı tarihteki repo taraflarınca belirlenir.
Repo faizini etkileyen faktörler olarak; işleme konu olan paranın miktarı, reponun vadesi, teminatın niteliği, merkez bankası ve bankalar arası piyasa faiz oranları sayılabilir. Repoda kullanılan menkul kıymetler genellikle hazine bonosu ve devlet tahvili gibi kamu menkul kıymetleridir. 

Eurodolar
Eurodolar, Avrupa’daki dolar mevduata verilen addır. Önceden ABD’den Avrupa’ya gelen ABD Doları için kullanılan eurodolar kavramı, şimdilerde başka ülke parası için de olsa yine kullanılmaktadır. Geleneksel olarak bankalar, o ülkenin kanunlarına uygun olarak mevduat hesapları açmakta idiler. Ancak
günümüzde bankalar faaliyette bulunulan ülke parası dışındaki paralarla da hesaplar açmaktadırlar. Yabancı paralar üzerinden açılan bu fonlar, paranın ait olduğu ülkenin yetki alanı dışında olduğu için, daha cazip bir finansman kaynağı olmaktadır. Europara piyasalarının hiçbir ülkenin yetki alanı içinde olmaması, yani hükümet müdahalelerinin dışında olması nedeniyle faiz oranları, piyasanın fon arz ve talep gücüne göre belirlenmektedir. Eurodolarlar özellikle Londra piyasasında hızla yaygınlaşmıştır. Eurodolarlar, uluslararası para piyasalarından doğrudan fon sağlamada büyük ölçüde kullanılan, daha çok da büyük bankalarca kullanılan bir finansman aracıdır.

Hisse Senetleri
Sermaye piyasasının temel araçlarından biri olan hisse senetleri anonim ortaklıklarda ve sermayesi paylara bölünmüş komandit ortaklıklarda ortaklık payını temsil eden menkul kıymetlerdir. Bu ortaklıklardan başka ülkemiz mevzuatına göre, özel kanunlarla kurulan bazı kuruluşlar da hisse senedi
çıkarabilmektedir. Ancak sermaye piyasasında işlem gören menkul kıymetler anonim ortaklıklara ait hisse senetleridir. Hisse senedi yoluyla sağlanan finansmanın en önemli avantajı, şirkete sabit bir maliyet yüklememesi,
hisse senetleri vadesiz olduğu için anapara geri ödenmesi gibi bir yükümlülüğünün olmamasıdır. Hisse senetleri şirket sermayesinin belirli bir oranını temsil eder ve hisse senetlerinin nominal değerleri toplamı
ortaklığın esas sermayesini oluşturur. Hisse senetleri oy kullanma hakkı, şirket yönetimine katılma hakkı, şirket kârından pay alma hakkı, rüçhan hakkı, tasfiyeden pay alma hakkı ve şirket faaliyetlerinden bilgi alma hakkı sağlarlar. Hisse senetleri tedavül bakımından nama ya da hamiline yazılı hisse senedi olarak sınıflandırılabilir. Nama yazılı hisse senetlerinin el değiştirmesi zor iken, hamiline yazılı hisse senetlerinde bu işlem daha kolaydır.

Tahviller
Tahviller, işletmelerin uzun vadeli sermaye ihtiyaçlarını karşılamak üzere seri halde çıkarmış oldukları borçlanma senetleridir. Tahviller sermaye piyasasında işlem gören uzun vadeli borçlanma senetlerinden biridir. İşletmeler uzun süreli fon ihtiyaçlarını, sermayelerini artırarak, yeni ortaklar almak yerine tahvil
ihraç ederek borç ile karşılayabilirler. Tahviller bir borç aracı olduğu için vadelidir; firmaya vade boyunca faiz ve anapara ödeme yükümlülüğü getirir.
Ülkemizde Türk Ticaret Kanunu’na göre tahvil; “Anonim ortaklıkların ödünç bulmak için nominal değerleri eşit ve ibareleri aynı olmak üzere çıkardıkları borç senetlerine tahvil denir” diye tanımlanmaktadır. Yasada tahvillerin anonim ortaklıklar tarafından çıkarılabileceği belirtilmektedir. Ancak daha sonra çıkarılan yasalarla Kamu İktisadi Teşebbüslerine de, anonim ortaklık olmasa da, tahvil
çıkarma hakkı verilmiştir.

Vadeli İşlem Sözleşmeleri
Vadeli işlem sözleşmesi (futures), ileri bir tarihte, önceden belirlenen fiyat, miktar ve nitelikte ekonomik veya finansal göstergeyi, sermaye piyasası aracını, malı, kıymetli madeni veya dövizi alma veya satma yükümlülüğü getiren sözleşmedir. Türkiye’de vadeli işlem sözleşmeleri Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası
(VOB)’nda işlem görmektedir. VOB’da Hisse senedi piyasasında; hisse senedi endekslerine ve hisse senetlerine dayalı; Döviz piyasasında, yabancı paralara dayalı; Faiz piyasasında, hazine bonosu, devlet tahvili veya diğer kısa veya uzun vadeli faiz oranlarına dayalı; Emtia piyasasında ise sayılanların dışında kalan emtia ve diğer dayanak varlıklara dayalı vadeli işlem sözleşmelerinde işlem yapılabilir.


#19

SORU:

Finansal Kurumların Türlerinden olan para yaratan finansal kurumları  açıklayınız.


CEVAP:

Finansal Kurumların Türleri
Finansal kurumları farklı açılardan sınıflandırmak mümkündür. Finansal kurumlar para yaratıp yaratmama özelliği dikkate alınarak para yaratan ve para yaratmayan finansal kurumlar olarak sınıflandırılabilir.
Para Yaratan Finansal Kurumlar
Finansal piyasalarda finansal aracı kurumlar arasında etkinliği ve önemi en fazla olan kuruluşlar para yaratan finansal kurumlardır. Ülkemizde para yaratan kurumlar Merkez Bankası, ticari bankalar ve katılım bankalarıdır.
Merkez Bankaları
Merkez bankalarının en ayırt edici özelliği emisyon yetkisine sahip olmalarıdır. Banknot ihracının bir bankaya tanınması, banknotlarda yeknesaklığın sağlanması ve para ve kredi hacminin devletçe belirlenen amaçlara göre ayarlanması açısından önemlidir. Merkez bankaları bankacılık sistemindeki karşılaşılan ya
da karşılaşılacak sorunların çözümü için ortaya çıkmıştır. Merkez bankaları para, kredi ve döviz politikalarını belirleyip uygulayan kurumlardır. Merkez bankaları ayrıca bankaların likidite ihtiyacını karşılayan, para ve kredi hacmini ekonominin gereksinimlerine göre düzenleyen ve ekonomiye yön veren kurumlardır.
Diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de Merkez Bankası, para değerinin korunması ve fiyat istikrarının sağlanmasına yönelik olarak dolaşımdaki para miktarını ayarlamak ve ekonominin kredi ihtiyacını karşılamak üzere önlemler alma gibi görevler üstlenmiştir.

Ticari Bankalar
Ticari bankalar bankacılığın ilk türüdür. Ticari bankacılık terimi genel olarak mevduat kabul eden kredi kurumlarını ifade eder. Ticari bankalar ilk olarak mevduat toplayarak faaliyet göstermekteydiler. Daha sonraları toplanan mevduatların bir kısmı ticari senetlerin iskonto edilmesi yoluyla krediye
dönüştürülmüştür. Bu nedenle ticari bankalar iskonto bankaları olarak da adlandırılmaktadır. Temelde tüm mevduat bankalarının temel fonksiyonu borç toplamak ve borç vermektir. Ticari bankaların fon kaynaklarını genellikle kısa süreli mevduatlar, fon kullanımlarını ise işletme kredileri oluşturduğu için ticari bankalar para piyasasının temel kurumu olarak görülür. Ticari bankaların banka
sistemi içinde en önemli faaliyetlerinden birisi de kaydi para yaratmadır.

Katılım Bankaları
Özel Finans Kurumları olarak Türk finans sistemine giren katılım bankaları, Kasım 2005 tarihli Bankacılık Kanunu ile birlikte Katılım Bankaları adını almıştır. Katılım bankaları, dini inançları gereği faiz gelirini kabul etmeyen birimlerin tasarruflarını sisteme kazandırmak amacıyla oluşturulan kurumlardır. İslam bankacılığı esaslarına uygun olarak faaliyet gösteren bu kurumlar tasarruf sahiplerinden mevduat adı altında değil de katılım hesabı şeklinde topladığı fonları daha ziyade firmalara kullandırmakta ve katılım hesapları sahiplerine kâr-zarar durumuna göre geri ödemede bulunmaktadır.


#20

SORU:

Para Yaratmayan Finansal Kurumları açıklayınız.


CEVAP:

Para yaratmayan kurumların para yaratan kurumlardan farkı, mevduat toplayamamalarıdır. Bu kurumların sermaye piyasalarında tahvil, bono ve benzeri menkul kıymetler çıkararak fon sağlamaları mevduat sayılmamaktadır.
Yatırım ve Kalkınma Bankaları
Yatırım ve kalkınma bankaları, gelişmekte olan ülkelerde sermaye açığını giderme ve sanayileşme sürecini hızlandırma görevini üstlenen kurumlardır. Sermaye piyasalarında aracılık yapan uzmanlaşmış kurumların başında yatırım ve kalkınma bankaları gelmektedir. Eski Bankalar Kanunu yatırım bankalarını; “sermaye piyasasında faaliyet göstermek, sermaye piyasası araçları kullanılarak sağlanan kaynaklarla yatırım yapmak, işletmelere etkin bir şekilde yönetim
ve sağlıklı bir mali yapıya kavuşmaları amacıyla devir ve birleşme konuları dahil danışmanlık hizmetleri vermek, mevduat kabulü hariç bankacılık işlemleri yapmak üzere kurulurlar” şeklinde tanımlamaktadır. Yine aynı Kanunda kalkınma bankaları için “yatırım bankacılığı faaliyetlerine ilave olarak öz kaynakları
ile idaresi kendilerine bırakılan fon ve benzeri kaynaklardan kredi vermek üzere kurulurlar” denilmektedir. Yeni Bankacılık Kanunu benzer bir yaklaşıma sahip olmakta ve yatırım ve kalkınma bankalarını birlikte tanımlamaktadır.
Gelişmekte olan ülkelerde gelişimin önündeki en önemli engel sermaye yetersizliğidir. Yatırım ve kalkınma bankacılığı da bu nedenlerle ortaya çıkmıştır ve ülke kalkınmasında önemli rol oynamaktadırlar. Gelişmekte olan bir ülke olan ülkemizde de yatırım ve kalkınma bankacılığı sermaye birikiminin yetersizliği sorununun aşılmasında önemli fonksiyonlar üstlenmektedir.
Sigorta Kurumları
Gelecekte ortaya çıkabilecek tehlikelere karşı oluşacak zararları azaltmak ya da tamamen karşılamak üzere faaliyette bulunan kurumlardır.
Aracı Kurumlar
Aracı kurumlar finansal piyasalarda hem birincil hem de ikincil piyasada aracılık yapmak üzere faaliyetlerine izin verilen kurumlardır. SPKa’da aracı kuruluşlar, aracı kurum ve bankalar olarak tanımlanmıştır. Aracı kurumların kuruluşuna SPK’nca izin verilmektedir. Aracı kuruluşların kuruluş, faaliyet ve yetkilendirilmelerine ilişkin esaslar SPK’nın “Aracılık Faaliyetleri ve Aracı Kuruluşlara İlişkin Esaslar Tebliği” ile düzenlenmiştir.
Aracı kurumların ticaret unvanlarında sermaye piyasası faaliyetlerini yansıtması amacıyla “menkul değerler” veya “menkul kıymetler” ibarelerinden birinin yer alması şarttır. Alım satım aracılığı, halka arza aracılık, repo-ters repo, portföy yöneticiliği ve yatırım danışmanlığı yetki belgelerinin tamamına sahip olan aracı kurumlar, ticaret unvanlarında “yatırım menkul değerler”, “yatırım menkul kıymetler” veya yalnızca “yatırım” ibarelerini kullanabilirler.

Menkul Kıymet Borsaları
Borsaya kote olmuş menkul kıymetlerin alım ve satımının yapıldığı, fiyatların tespit ve ilanı işleriyle yetkili olarak kurulan tüzel kişiliğe sahip kurumlardır. Borsalar sosyal ve ekonomik gelişmenin bir göstergesi olmaktadır. Finansal piyasalara işlerlik kazandıran en önemli kurumlardan biri borsalar olmaktadır.
Faktoring Şirketleri
Faktoring ve forfaiting şirketleri alacakları vadesinden önce paraya dönüştüren finansal kurumlardır.
Finansal Kiralama Şirketleri
İşletmelere gerekli olan varlıkları satın almak yerine kiralayarak hizmet sunan finansal kurumlardır. Finansal kiralama şirketleri, mülkiyeti kendilerinde olmak üzere o varlığı kullanma hakkını işletmelere sunarak onları finanse etmektedirler.
Finansman Şirketleri
Finansman şirketleri mal ya da hizmet alımlarını kredilendirmek amacıyla kurulmuş şirketlerdir. Finansman şirketleri nakdi kredi isteyen tüketicilere veya tüketim mallarının finansmanı için işletmelere kredi sunarlar.
Varlık Yönetim Şirketleri
Varlık yönetim şirketleri, finansal kurumların alacaklarını tahsil etmek, varlıklarını yeniden yapılandırmak ve satılmasını sağlamak gibi amaçlarla oluşturulmuş kurumlardır.
Yatırım Ortaklıkları
Ortaklığa katılan birimlerin birikimlerini çeşitli finansal varlıklara yatırarak riski dağıtmak ve sınırlandırmak, bu kurumlara fon sunanların tek başlarına başaramayacakları uzmanlık sayesinde yatırım portföyünü etkin bir biçimde yönetmek üzere kurulan kurumlardır. Bu ortaklıklar portföyü kendi adlarına
işletirler, katılımcılarına da kâr payı dağıtırlar. Ortaklığa katılanlar da ortaklığın bilgi birikiminden ve uzmanlığından yararlanarak risk paylaşımı yaparlar.
Yatırım Fonları
Kişilerden katılma belgeleri karşılığında toplanan paralarla sermaye piyasası araçlarından ve kıymetli madenlerden oluşan portföyü işletmek üzere oluşturulan mal varlığıdır. Yatırım fonlarını bankalar, aracı kurumlar, sigorta şirketleri, Kanunlarında engel bulunmayan emekli ve yardım sandıkları kurabilirler.
Risk Sermayesi Şirketleri
Ülkemizde risk sermayesi şirketleri girişim sermayesi yatırım ortaklıkları olarak adlandırılmaktadır. Bu ortaklıklar girişimcilerin sermaye ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulmuşlardır. Finansal piyasalarda yukarıda kısaca özetlenen finansal kurumların yanında takasbank, derecelendirme kurumları, portföy yönetim şirketleri, genel finans ortaklıkları gibi sayıları her geçen gün artan kurumlar da yer almaktadır.


#21

SORU:

Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde finansal sistemin temel kurumu olan bankaların daha çok da mevduat bankalarının ekonomideki fonksiyonlarını açıklayınız.


CEVAP:

Finansal Aracılık: Bankaların diğer finansal kurumlar gibi başlıca fonksiyonu kişi ve kurumların tasarruflarını toplayarak bunları yine kişi ve kurumlara aktarılmasında aracılık yapmaktır. Fon arz edenlerin ve fon talep edenlerin çok sayıda, farklı yerlerde sunulan fonların farklı miktarlarda, farklı vadelerde olması gibi nedenlerle aracı kurumlar olmaksızın fonların ihtiyaç sahiplerine transferi zordur. Fon arz ve talep edenlerin bilgi düzeylerinin farklı olması da, diğer bir ifade ile asimetrik bilgi durumu da doğru kararların verilmesine engel oluşturacaktır. Tarafların birbirleri hakkında yeterli bilgiye sahip olmamaları yanlış kararlara, bu da fonların yanlış kullanımına neden olacaktır. Dolayısıyla finansal aracı kurumlar olmaksızın fon arz ve talebinin etkin bir biçimde karşılaşması pek mümkün olmamaktadır. Kaynaklara Akıcılık Sağlama: Bankalar, hem ulusal hem de uluslararası düzeyde fon açığı verenlerle fon fazlası verenleri buluşturarak kaynaklara akıcılık sağlarlar. Kaynak Kullanımında Etkinliği Sağlama: Bankalar sahip oldukları uzmanlıkları nedeniyle topladıkları fonları uygun sektörlere, öncelikli sektörlere, verimli ve kârlı alanlara aktararak kaynakların kullanımında
etkinliği sağlarlar. Bankalar kaynakların kullanımında etkinliği artırdığı ölçüde ekonomik gelişim artmaktadır.
Kaynaklarda Vade ve Miktar Ayarlaması Yapma: Bankalar farklı yerlerdeki fon açıkları ile fon fazlalarını buluşturarak fonlara akıcılık kazandırdığı gibi, farklı vadelerdeki ve farklı miktarlardaki fon arz ve talebini de buluşturmaktadırlar. Genellikle tasarruf sahipleri küçük miktarlarda ve kısa süreli olarak
fon sunarlarken, fon talep edenler daha uzun süreli ve büyük tutarlarda fon talep etmektedirler. Bankalar farklı tutarlarla ve farklı vadelerle sunulan fonları toplayarak farklı vade ve tutarlı fon talep edenlere sunarak vade ve miktar ayarlaması yapmaktadırlar. Böylelikle bankalar kısa süreli ve küçük miktarlardaki
tasarrufları yatırımların finansmanında kullanılacak kaynaklar haline dönüştürmektedirler. Kaynakların miktar ve vadesinde gerçekleştirilen bu dönüşüme bankaların transformasyon fonksiyonu denir.
Kaydi Para ya da Banka Parası Yaratma: Ticari ya da mevduat bankalarının en önemli özelliği mevduat ve mevduat benzeri kaynaklar toplayarak satın alma gücü yaratabilmeleridir. Kaydi para ya da banka parası, fiziki varlığı olmayan, sadece bankaların hesaplarına alacak ya da borç kaydı düşülerek
yaratılan bir ödeme aracıdır. Bankalar üzerine çek çekilmesi, çeklerin ödeme aracı olarak kullanılması, verilen ödeme emirleri ile bankalardaki paraların bir hesaptan bir hesaba para aktarılması bankalara kaydi para yaratma olanağı vermektedir. Kaydi para yaratılmasında bankaya para yatırılması da zorunlu
değildir; bankaların kredi açması ve bu kredi sınırları içinde çek çekilmesi ya da ödeme emri verilmesi gibi durumlarda da kaydi para yaratılabilmektedir.
Uluslararası Ticareti Geliştirme: Bankalar, yeni ödeme ve kredilendirme yöntemleriyle ulusal ve uluslararası ticaretin gelişmesinde önemli rol oynamaktadırlar. Dünyada artan rekabet bankaların yeni finansman yöntemleri (finansal kiralama, faktoring, forfaiting gibi) ve yeni ödeme yöntemleri (teminat
mektupları, vesaik mukabili ödeme, akreditif gibi) geliştirmelerine neden olarak ulusal ticaretin yanında uluslararası ticareti de geliştirmektedir.
Para Politikasının Etkinliğini Artırma: Gelişmiş bir bankacılık sistemi o ülkede para politikalarının etkinliğini artırmaktadır. Merkez bankalarının para politikalarına ilişkin olarak uygulayacakları araçlar, ancak gelişmiş bir bankacılık sistemiyle mümkün olabilecektir.


#22

SORU:

Küreselleşmenin bankalara etkileri nelerdir, açıklayınız.


CEVAP:

• Uluslararası Piyasalardan Fon Sağlama Olanağının Artması Sonucunda Bankaların Varlık ve Kaynak Yapısının Değişmesi Bankaların yurtdışı piyasalardan kolaylıkla fon bulabilmeleri, banka kaynakları içindeki yabancı kaynak oranını artırmıştır. Bir taraftan bankaların kaynakları arasında yabancı kaynaklar artarken, diğer taraftan kaynakların yabancı para olarak plase edilmesiyle de varlıkların bileşimi değişmektedir. Bu ise bankaları kur riskiyle karşı karşıya
bırakmaktadır.
• Kısa Süreli, Spekülatif Para Hareketlerinin Artması Günümüz koşullarında finansal piyasalarda kesintisiz 24 saat işlem yapılabilmektedir. Bu ve benzeri gelişmeler ülkeler arasında kısa süreli, spekülatif para hareketlerini artırmıştır. Para giriş ve çıkışlarının artması banka kaynaklarında dalgalanmalara yol açmakta, buna bağlı olarak risk artmaktadır.
• Bankalarda Kur ve Faiz Riskinin Artması Bankaların varlık ve kaynakları arasında yabancı para ile ifade edilen varlık ve kaynaklarının olması ve faiz oranlarının değişkenliği bankaların kur ve faiz riskini artırmıştır.
• Ülke Riskinin Önem Kazanması Ülke riski, daha çok uluslararası piyasalara fon sunan, ihracatı finanse eden bankalar açısından daha önemli hale getirmiştir. Kredi verilen ülkelerin ödeme güçlüğüne düşmeleri bankaların ülke riskini artırmıştır.
• Bankalarca Risk Yönetim Tekniklerinin Daha Yaygın Kullanılması Bankalar artan riski kontrol edebilmek ve yönetebilmek için risk yönetim tekniklerini daha fazla kullanma durumunda kalmışlardır.
• Bankaların Bilanço Altı İşlemlerinin Artması Bankaların özellikle risklerin artmasına paralel olarak türev finansal varlıklarla ilgili işlemleri yaygınlaşmıştır. Bankaların varlık, yükümlülük ve öz kaynak olarak nitelendirilemeyen işlemleri olur. Bu tür işlemler nazım hesaplarda izlendiği için bilanço altı bankacılık ya da görünmeyen bankacılık işlemleri olarak adlandırılır. Türev işlemler de bilanço altı işlemler özelliğindedir. Artan risklere karşı türev işlemlerin artması bankaların bilanço altı işlemlerini artırmıştır.
• Yurtdışı faaliyetlerin Artması Uluslararası ticaretin ve uluslararası yatırımların artması bankaların yurtdışı örgütlenmelerini de artırmıştır. Bankalar, muhabirlik ilişkilerinin yanında irtibat büroları, temsilcilikler, şubeler, bağlı ortaklıklar şeklinde yurtdışı faaliyetlerini de artırmışlardır.
• Bankalararası Birleşmelerin ve Satınalmaların Artması Özellikle 1970’lerden sonra uluslararası bankacılık faaliyetlerinde büyük artış görülmektedir. Ülkeler arasında ticaretin ve finansal faaliyetlerin artmasına bağlı olarak uluslararası bankacılık faaliyetleri de artırmıştır. Yakınlaşma ve globalleşme eğilimleri özellikle finansal hizmetler sektöründe rekabeti artırmış bankaları yeni finansal ürünler üretmeye, var olan ürünlerde daha etkin hale gelmeye zorlamıştır. Bu gelişime
ayak uyduramayan çok sayıda kurumun olması, özellikle birçok gelişmekte olan ülkenin bankacılık sisteminde risk ve sermaye yeterliliği konusunda sorunların olması bu ülkelerdeki bankaların devralınmasında ya da birleşme faaliyetlerinde büyük artışlara neden olmuştur.
• Bankacılık Kurallarının, Düzenlemelerinin Tekdüze Uygulanması Bankaların daha güvenli kurumlar olarak çalışmalarını sağlamak, finansal piyasalarda haksız rekabeti önlemek, banka başarısızlıklarının ağır yükünden korunmak, finansal işlemlerde standardizasyonu sağlamak için uluslararası otoritelerin yapmış oldukları düzenlemeler birçok ülkenin bankacılık faaliyetlerine
yön vermektedir. Uluslararası Ödemeler Bankası(BIS) ve bu bankanın gözetimindeki Basel Bankacılık Denetim Komitesi(BCBS)’nin düzenlemeleri ülkelerin bankacılık faaliyetlerini birbirine yakınlaştırmaktadır. Basel Bankacılık Denetim Komitesi Onlar Grubu Ülkeleri’nin (Belçika, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, Lüksemburg, Hollanda, Birleşik Krallık ve ABD) merkez bankalarının üst düzey temsilcilerinden oluşmaktadır. BCBS tarafından yapılan
düzenlemeler uluslararası faaliyet gösteren bankaları hedef alsa da pek çok ülkede bu düzenlemelere uygun hareket etmektedirler. Dolayısıyla BCBS bir ulus üstü düzenleme otoritesi olarak rol oynamaktadır.


#23

SORU:

Türkiye’de finansal piyasaları düzenleyen ve denetleyen kurumlar nelerdir?


CEVAP:

Türkiye’de finansal piyasaları düzenleyen ve denetleyen kurumlar olarak:
• Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
• Hazine ve Maliye Bakanlığı
• Sermaye Piyasası Kurulu
• Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu
• Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu sayılabilir.
Ülkemizde bankalar, katılım bankaları, leasing şirketleri, faktoring şirketleri ve tüketici finansman şirketleri Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu; sermaye piyasası kurumları (aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri gibi) Sermaye Piyasası Kurulu; sigorta şirketleri ve bireysel emeklilik şirketleri
Hazine ve Maliye Bakanlığı; yetkili müesseseler (döviz büroları gibi) ise Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından denetlenmektedir.
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, Bankacılık Kanunu ve ilgili diğer mevzuat ile verilen yetkiler çerçevesinde tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla, mevduatın ve katılım fonlarının sigorta edilmesi, Fon bankalarının yönetilmesi, mali bünyelerinin güçlendirilmesi, yeniden
yapılandırılması, devri, birleştirilmesi, satışı, tasfiyesi, Fon alacaklarının takip ve tahsili işlemlerinin yürütülmesi ve sonuçlandırılması, Fon varlık ve kaynaklarının idare edilmesi ve Kanunla verilen diğer görevlerin ifası için kurulmuş olup kamu tüzel kişiliğini haiz, idarî ve mali özerkliğe sahip bir kuruluştur.