BİLİM FELSEFESİ Dersi BİLİM FELSEFESİ NEDİR? soru cevapları:
Toplam 46 Soru & Cevap#1
SORU:
Bilim felsefesi nedir?
CEVAP:
Bilim felsefesi, gözlem ve/veya deneye dayalı
bilimleri inceleyen felsefe dalıdır. Gözlem ve/veya deneye
dayalı olmayan matematik gibi biçimsel bilimleri
inceleyen felsefe dallarını, örneğin matematik felsefesini,
bilim felsefesinin dışında tutulur.
#2
SORU:
Genel ve özel bilim felsefesi kavramlarını nelerdir?
CEVAP:
Gözlem ve/veya deneye dayalı bilimler, bir
yandan fizik, kimya, biyoloji gibi doğa bilimleri, öte
yandan sosyoloji, psikoloji, tarih gibi sosyal bilimlerdir.
Tüm bu bilimleri ortak yönleri açısından ele alan bilim
felsefesine genel bilim felsefesi; fizik felsefesi, biyoloji
felsefesi, sosyoloji felsefesi, psikoloji felsefesi gibi tek tek
bilimleri konu edinen bilim felsefelerine de özel bilim
felsefeleri denir.
#3
SORU:
Bilim felsefesinin konusu amacı ve yöntemi nedir?
CEVAP:
Bilim felsefesinin konusu anlamda bilimin
kendisidir. Bilim felsefesinin amacı, konusu olan bilimin
ne olduğunu araştırıp ortaya koymaktır. Dikkat edilirse bu
işlevi bilimin kendisi yapmaz. Bu bilim felsefesinin
görevidir. Bilim felsefesinin yöntemine gelince, bir
yandan mantıksal çözümleme öbür yandan bilim tarihinin
verilerinden yararlanmadır.
#4
SORU:
Bilimin konusu nedir?
CEVAP:
Bilgi üretmeyi amaçlayan bir uğraş olan bilimin
konusu, üretilmek istenen bilginin konusu olan
varlıklardır. Bu varlıklar, evrende şimdiki zamanda var
olan, geçmişte var olmuş ve gelecekte var olacak tüm
somut nesneler ve olaylar ile bunlara ilişkin olgulardır.
#5
SORU:
Bilim felsefesinde kitle ne demektir?
CEVAP:
“Kitle” sözcüğünü “madde miktarı” veya “madde
parçası” anlamında kullanıyoruz. Buna göre belli bir
madde, aynı türden kitlelerin tümüdür. Bir madde türünün
örnekleyenleri de bu türden kitlelerdir.
Örneğin bir element olan bakır, bir bileşim olan su ve bir
karışım olan hava madde türleridir. Bunların
örnekleyenleri sırasıyla bir miktar bakır, bir bardaktaki su
ile bir odadaki hava gibi kitlelerdir.
#6
SORU:
Olgu kavramını ve türlerini açıklayınız.
CEVAP:
Olgular, doğru olan önermeleri doğru kılan
varlıklardır. Her önermenin karşı- lığı olan bir durum
bulunur. Olgu, gerçek olan durum demektir. Gerçek
olmayan duruma salt-olanaklı durum denir. Bir
önermenin doğru olması, karşılığı olan olgunun gerçek
olması demektir.
Olgular, doğru yalın önermelerin karşılığı olan yalın olgular
ile doğru yalın-olmayan önermelerin karşılığı olan yalınolmayan
olgulara ayrılabilir. Buna göre yalın olgu, bir somut
nesnenin belli bir özellik taşıması veya birden çok sayıda
nesne arasında belli bir bağıntının bulunması demektir.
Örneğin bir elektronun elektrik yükünün negatif olması ile
Dünya’nın Güneş’in etrafında dönmesi birer yalın
olgudur. Öte yandan yalın-olmayan olgular, bunları dile
getiren yalın-olmayan önermelerin çeşitlerine göre
adlandırır. Buna göre bir elektronun elektrik yükünün
pozitif olmaması bir değilleme olgusu, Güneş’in kütlesinin
1.99×1030 kg ve Güneş’in yarıçapının 7×108 m olması bir
tümel-evetleme olgusu, belli bir bakır tel yeterince ısıtılır
ise genleşir bir koşullu olgusu, tüm metaller yeterince
ısıtıldığında genleşir bir tümel-koşullu olgudur.
#7
SORU:
Nesne dizgeleri kavramını açıklayınız.
CEVAP:
Her bilim dalı, konusu olan somut nesnelerin tüm
özellikleriyle değil, yalnızca kendi ilgi alanlarına girenleri
yönünden inceler. Böylece incelenen somut nesneler,
bilim dalının ilgi alanı dışında kalan tüm özelliklerden
soyutlanırlar. Belli bazı özelliklerden soyutlanmış olup,
kalan özellikleri ise idealleştirilmiş somut nesnelere nesne
dizgesi (ya da fiziksel dizge) denir.
Örneğin mekanik bilim dalının konusu yalnız hız, ivme,
kütle gibi mekanik özellikleri olan nesne dizgeleri,
termodinamik bilim dalının konusu ise, yalnız basınç,
hacim, mutlak sıcaklık derecesi gibi termodinamik
özellikleri olan nesne dizgeleridir. Bu nesne dizgeleri,
sözü geçen özellikler dışındaki tüm özelliklerinden
soyutlanmıştır.
Öte yandan geometrik anlamda küre biçimindeki bir top
idealleştirilmiş bir nesne dizgesidir. Nitekim geometrik
anlamda yetkin bir küre olma özelliği hiçbir gerçek somut
nesnede bulunmaz. Gerçek somut nesnelerin tam-somut,
soyutlanmış ve/veya idealleştirilmiş nesne dizgelerinin
yarı-somut yarı-soyut olduklarını söyleyebiliriz.
Bölünmeyen atom-altı parçacık olmayan her nesne
dizgesi, birden çok sayıda nesne dizgesinin bir araya
gelmesinden oluşur.
#8
SORU:
“Belirlenebilir özellik” ile “belirlenmiş özellik”
kavramlarını bir örnekle açıklayınız.
CEVAP:
Örnek olarak Renk özelliği ile tek tek renk
tonlarını, yani tüm kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi ve
mor tonlarını göz önüne alalım. Tüm renk tonları Renk
özelliğinin örnekleyenleri, renk özelliği de renk tonlarının
türüdür. Dolayısıyla Renk özelliği bir özellik türüdür.
Özellik türüne belirlenebilir özellik veya kısaca
belirlenebilir, özellik türünün örnekleyenlerine ise bu
belirlenebilirin altında belirlenmiş özellikler denir.
Örneğin renk bir belirlenebilir, tek tek renk tonları ise renk
belirlenebilirinin altında belirlenmiş özelliklerdir. Dikkat
edilirse kırmızı, turuncu, vb. belirlenmiş özellikler
değildir. Nitekim farklı kırmızı renk tonları, farklı turuncu
renk tonları, vb. vardır. Dolayısıyla kırmızı, turuncu, sarı,
vb. renkler Renk türünün alt türleri sayılmalıdır. Sertlik,
Sıcaklık, Uzunluk, Kütle, vb. özellikler de (Renk gibi)
birer belirlenebilir, tek tek sertlik dereceleri, tek tek
sıcaklık dereceleri, tek tek uzunluklar, tek tek kütleler, vb.
(tek tek renk tonları gibi) belirlenmiş özelliklerdir.
#9
SORU:
Bir nesne dizgesi ve bu nesne dizgesine ilişkin bir olay
örneği veriniz.
CEVAP:
1. 0.50 m uzunluğunda a ile göstereceğimiz bir
bakır teli elektromanyetik özelliklerinden soyutlayalım.
Buna göre a bir nesne dizgesidir. t1 anında T1 = 25 °C
(yani 25 + 273 = 298 K) sıcaklığındaki a’nın ısıtıldığında
t2 anındaki sıcaklığı T2 = 75 °C (yani 75 + 273 = 348 K)
olsun. Dolayısıyla DT = T2 - T1 = 50 K.
Bakırın boyca genleşme katsayısı l = 16.5 10-6 m. m-1. K-
1’dir. L0, bakır telin ilk uzunluğu, L, genleştikten sonraki
uzunluğu olduğunda, bakır telin boyca uzama miktarı DL
= (L - L0) = L0 × l × DT eşitliği ile hesaplanır.
Buna göre DL = 0.50 m × 16.5 × 10-6 m. m-1. K-1 × 50 K
= 412.5 × 10-6 m = 0. 4125 × 10-3 m. Yani bakır tel
yaklaşık olarak 0.4 milimetre genleşmiştir. Dolayısıyla L
= 0.50 m + 0. 4125 × 10-3 m = 500. 0000 mm + 0. 4125 =
500. 4125 mm. Yani bakır telin yeni boyu L, yaklaşık
olarak 500.4 mm’dir. Bunu L » 500.4 mm olarak
gösteriyoruz (Aşağıdaki olay örneğinde bu yaklaşık değeri
kullanacağız.).
a’nın t1 anındaki nesne-durumunu D1 ile, a’nın t2
anındaki nesne-durumunu da D2 ile gösterelim. Burada
D1= (500.0 mm, 298 K) ve D2 = (500.4 mm, 348 K).
a’nın t1 anındaki D1 nesne-durumundan t2 anındaki D2
nesne- durumuna geçişi olan olayı E olarak gösterelim.
Buna göre E’yi (a, ((500.0 mm, 298 K), (500.4 mm, 348
K)), [t1, t2]) olarak gösterebiliriz.
#10
SORU:
Bilimsel bilgi nedir?
CEVAP:
Bilimsel bilgi nesnelere ya da olaylara ilişkin
olguların bilgisidir.
#11
SORU:
Bilim felsefesinde olgu ve önerme arasındaki ilişkiyi
açıklayınız.
CEVAP:
Bilimde bir yalın-olmayan olgu türü olan tümelkoşullu
olgunun özel bir önemi varıdır. Tümel-koşullu
doğru bir önermenin karşılığı olan tümel-koşullu olgu
evrende bir düzenliliktir. Tüm metallerin yeterince
ısıtıldığında genleşiyor olması böyle bir düzenlilik olup,
bilim diline ait olan “Tüm metaller yeterince ısıtıldığında
genleşir” önermesi ile dile getirilir. Genel olarak bilim
dilinde ilkece herhangi bir olguya karşılık bu olgunun
doğru kıldığı bir önerme bulunmalıdır. Bunun için bilim
dilinde bu olgunun yapıtaşları olan nesneler, özellikler ve
bağıntıları gösteren terimler, yani sırasıyla nesne-adları ya
da tekil-betimlemeler (tekil terimler), özellik terimleri ve
bağıntı terimleri (yüklemler) bulunmalıdır.
#12
SORU:
Bilim felsefesinde üst dil kavramı ne ifade etmektedir?
Örnekle açıklayınız.
CEVAP:
Bilim felsefesinde, gerek bilim dilinden, gerekse
bilim dilindeki ifadelerin gösterdiği (dil-dışı) varlıklardan
söz etmek için bir üst-dil kullanılır. Bu üst-dilde bilim
dilinin tekil terimlerini, “a”, “b”, “c”,..., “a1”, “a2”,
“a3”,..., özellik terimlerini, “F1”, “G1”, “H1”,... (bundan
böyle yalnızca “F”, “G”, “H”,...) bağıntı terimlerini de
“Fn”, “Gn”, “Hn”,... (n ≥ 2) simgeleriyle gösterelim.
Öte yandan “a”, “b”, “c”,..., “a1”, “a2”, “a3”,...tekil
terimlerinin, “F”, “G”, “H”,... özellik terimlerinin ve “Fn”,
“Gn”, “Hn”,... (n ≥ 2) bağıntı terimlerinin gösterdikleri
nesneleri, özellikleri ve bağıntıları sırasıyla a, b, c,..., a1,
a2, a3,..., F, G, H,..., Fn, Gn, Hn,... (n ≥ 2) ile gösterelim.
Buna göre yalın olgunun genel biçimi (a1,..., an)’nın Fnolması’dır.
Bu yalın olgu “Fna1...an” (n ≥ 1) önermesini
doğru kılar. Buna göre (a1,..., an)’nın Fn-olması olgusuna,
“Fna1...an” önermesinin doğru-kılıcısı denir.
Örneğin a, bir elektron, F, elektrik yükünün negatif olması
ise, bir elektronun elektrik yükünün negatif olması yalın
olgusu, a’nın F-olması’dır. Öte yandan a, Dünya, b,
Güneş, F2, etrafında dönme olduğunda, Dünya’nın
Güneş’in etrafında dönmesi yalın olgusu, (a, b)’nin F2-
olması olup, “F2ab” önermesinin doğru-kılıcısıdır.
Yalın-olmayan olgu örneği olarak da şu tümel-koşullu
olguyu ele alalım: F, metal-olma, G, yeterince ısıtıldığında
genleşme olduğunda, tüm metallerin yeterince ısıtıldığında
genleşiyor olması olgusu, Tüm F’lerin G-olması olur. Bu
da “∀x(Fx→Gx)” tümel-koşullu önermesinin doğrukılıcısıdır.
#13
SORU:
Bilimsel önermenin bir olgunun bilgisini ifade
edebilmesi için yerine getirdiği, genel epistemolojinin
koşulları nelerdir?
CEVAP:
Genel epistemolojinin üç koşulu şöyle
sıralanabilir:
• Kabul koşulu: Önerme, ilgili bilim insanları
topluluğunca kabul edilmelidir.
• Gerekçelendirme koşulu: Önermenin kabul
edilmesi gerekçelendirilmelidir.
• Doğruluk koşulu: Önerme doğru olmalıdır.
#14
SORU:
Kabul koşulu ne demektir?
CEVAP:
Kabul koşulu, bilim insanlarının bir bilimsel
önermeyi kabul etmeleri, bu önermeyi bilimsel
çalışmalarında kullanmaya, daha açık olarak, her türlü
bilimsel çıkarımların öncülleri olarak kullanmaya karar
vermeleri demektir.
#15
SORU:
Geçici ve kalıcı kabul ne demektir? Örnekle açıklayınız.
CEVAP:
Bir bilim insanı u uzay bölgesinde (yerinde) bir
sıvının asit olup olmadığını t1 zamanında araştırmak
istiyor. Bu amaçla bilim insanı elindeki a mavi turnusol
kâğıdını t1’den sonra gelen t2 zamanında bu sıvıya
batırıyor. t3, t2’den hemen sonra gelen a mavi turnusol
kâğıdının sıvıya batırıldıktan sonraki zaman olsun. Bu
durumda bilim insanı t1 anında şu iki yalın gözlem
önermesinden söz edebilir:
1. t3 zamanında u uzay bölgesinde bulunan a
turnusol kâğıdı mavi kalacaktır.
2. t3 zamanında u uzay bölgesinde bulunan a
turnusol kâğıdı kırmızıya dönüşecektir.
Buna göre bilim insanı t1 anında sınamak amacıyla, (1)
veya (2) yalın gözlem önermelerinden birini geçici olarak
kabul etmiş olur. Eğer (1) önermesi t3 zamanında
doğrulanırsa, bilim insanı (1)’i kalıcı olarak kabul eder.
Bilim insanının (1)’i kalıcı olarak kabul etmesinin bir
belirtisi olarak (1) önermesinin öncül işlevinde olduğu bir
çıkarımla;
3. [t1, t3] zaman aralığında u uzay bölgesinde
bulunan sıvı asit değildir,
sonucunu elde edebilmesini gösterebiliriz.
Bu çıkarımın bir öncülü de [t1, t3] zaman aralığında u
uzay bölgesinde bulunan sıvının niteliğinin değişmemiş
olmasıdır. Öte yandan eğer (2) önermesi t3 zamanında
doğrulanırsa, bilim insanı (2)’yi kalıcı olarak kabul eder.
Aynı biçimde, bilim insanının (2)’yi kalıcı olarak kabul
etmesinin bir belirtisi olarak (2) önermesinin öncül
işlevinde olduğu bir çıkarımla;
4. [t1, t3] zaman aralığında u uzay bölgesinde
bulunan sıvı asittir,
sonucunu elde edebilmesini gösterebiliriz.
Gene bu çıkarımın bir öncülü de [t1, t3] zaman aralığında
u uzay bölgesinde bulunan sıvının niteliğinin değişmemiş
olmasıdır.
#16
SORU:
Gözlem-önermesi-olmayan bilimsel önermelerin
kabulünü açıklayınız.
CEVAP:
Bilim insanları, gene kullandıkları bilim diline ait
her gözlem-önermesi-olmayan önermeyi değil, yalnız
bilimsel çalışmaları için yararlı olacağını düşündükleri
sınamaya değer gözlem-önermesi-olmayan önermeleri
sınamak amacıyla kabul ederler.
Örneğin bir bilim insanı “Tüm metaller yeterince
ısıtıldığında genleşir” tümel-koşullu önermesini sınamak
amacıyla kabul eder.
#17
SORU:
Bilimsel pekiştirme nedir?
CEVAP:
Bilim insanları topluluğunun belli bir zaman
içinde benimsedikleri bilimsel yöntem ile bu yöntem
gereği geçerli olan kurallar açık ve belirtik değildir. Bilim
insanlarının kendileri bile kabul ettikleri gözlemönermesi-
olmayan önermelerin gerekçelendirilmesi için
kullandıkları bilimsel yöntem ile çıkarım kurallarının tam
olarak bilincinde değildir. Dolayısıyla sözü geçen yöntem
ve yöntemin geçerli kıldığı çıkarım kurallarının örtük
olduğu söylenebilir.
Böylece metodolojik açıdan gerekçelendirme işlevi, bilim
insanlarının benimsedikleri bilim yöntemi ile bu yöntem
gereği geçerli olan çıkarım kurallarını belirleme işlevine
indirgenir.
Ancak yöntem ile kurallar örtük olduğundan
gerekçelendirme işlevi, örtük yöntem ile çıkarım
kurallarını aydınlatmalı, onları açık ve belirtik bir biçime
dönüştürmelidir. Belirtik biçime getirilmiş yöntem ve
çıkarım kurallarına dayanarak yapılan gerekçelendirmeye
bilimsel pekiştirme denir.
#18
SORU:
Gerekçelendirme koşulunu epistemolojik açıdan
tartışınız.
CEVAP:
Epistemolojik açıdan, kabul edilen her bilimsel
önermenin gerekçesini oluşturan bilimsel pekiştirmenin bu
önermeyi güvenilir kılıp kılmadığı araştırılır. Bu ise bilim
metodolojisi çerçevesinde önerilmiş çeşitli bilimsel
pekiştirme yöntemleri ve çıkarım kurallarının
güvenirliğinin araştırılması işlevine indirgenir.
Güvenirliğin ölçütleri konusunda değişik görüşler vardır;
bazı görüşlere göre güvenirliliğin ölçütü doğruluk,
bazılarına göre deneyimsel uygunluk, diğer bazılarına göre
ise pragmatik veya teknolojik yarardır.
#19
SORU:
Doğru kılıcı ne demektir?
CEVAP:
Bir önermenin doğru olması, bu önermenin
karşılığı olan bir olgunun bulunması demektir. Burada
“karşılık” sözcüğü ontolojik karşılık anlamındadır.
Nitekim olgu, karşılığı olduğu önermeyi doğru kılan
varlıktır. Bu varlığa doğru kılıcı denir.
#20
SORU:
Bilimsel bilgi olgu bilgisi ile sınırlı değildir sözünü
tartışınız.
CEVAP:
Bilimsel bilgi olgu bilgisi ile sınırlı değildir.
Özellikle gelişmiş bilimler, bilgisine erişilen olguları
açıklamayı, yani bu olguların nedenlerini araştırıp ortaya
koymayı da amaçlar. Bilim felsefesi tarihine bakarsak
XIX. Yüzyıl ve XX. Yüzyılın ilk yarısındaki pozitivist
filozoflar, bilimsel bilgiyi olguların betimlemesine
sınırlandırmışlardı. Aristoteles ise tam tersine, bilimsel
bilgi anlamına gelen episteme’nin nedenlerin bilgisi
olduğunu, yani bilimsel bilgi olabilmesi için bilimsel
açıklamaya gereksinim olduğunu ileri sürmüştü. Ancak
günümüz bilim felsefesinin (mantıkçı pozitivizminden bu
yana), (klasik) pozitivizmin aksine, Arsitoteles’in
öngördüğü biçimde geliştiğini görürüz.
#21
SORU:
Bir bilimsel önermenin bir olgunun bilgisini dile
getirebilmesi için, kabul koşulu, gerekçelendirme koşulu
ve doğruluk koşullarının her birinin niye bir zorunlu koşul
olması gerektiğini açıklayınız.
CEVAP:
“Her x için, x F ise, x, G’dir”, yani , biçimindeki
bir bilimsel önermeyi ele alalım. Sözü geçen üç koşulun
bilimsel bilginin zorunlu koşulları olması şu anlama gelir:
• (i) K kişisi, her x için, x, F ise, x’in G olduğunu
biliyorsa, K kişisi, her x için, x, F ise, x’in G
olduğunu kabul ediyor.
• (ii) K kişisi, her x için, x, F ise, x’in G olduğunu
biliyorsa, K kişisi, her x için, x, F ise, x’in G
olduğunu gerekçelendiriyor. (iii) K kişisi, her x
için, x, F ise, x’in G olduğunu biliyorsa, her x
için, x, F ise, x’in G olduğu doğrudur.
“Her x için, x, F ise, x, G’dir” önermesini A ile
gösterelim. Buna göre sözü geçen üç koşulu şöyle
kısaltabiliriz:
• (i´) K, A’yı biliyorsa, A’yı kabul ediyor.
• (ii´) K, A’yı biliyorsa, A’yı gerekçelendiriyor.
• (iii´) A, doğrudur.
(i´), (ii´) ve (iii´)’nün geçerli olduğunu, değillerinin
epistemik çelişkiye yol açması ile göstereceğiz; eğer söz
konusu önermenin değili epistemik bir çelişki ise kendisi
epistemik zorunlu bir önermedir.
(i´)’nün değili, “K, A’yı biliyor ve K, A’yı kabul etmiyor”
önermesidir. Ancak K’nın A’yı biliyor olup, A’yı kabul
etmiyor olması, “bilgi” kavramına ilişkin sezgilerimizle
bağdaşmadığından, epistemik bir çelişkidir. Dolayısıyla
(i´) epistemik zorunlu bir önermedir.
(ii´)’nün değili, “K, A’yı biliyor ve K, A’yı
gerekçelendirmiyor” önermesidir. Ancak K’nın A’yı
biliyor olup, A’yı gerekçelendirmiyor olması, “bilgi”
kavramına ilişkin sezgilerimizle bağdaşmadığından,
epistemik bir çelişkidir. Dolayısıyla (ii´) epistemik zorunlu
bir önermedir.
(iii´)’nün değili, “K, A’yı biliyor ve A, doğru değildir”
önermesidir. Ancak K’nın A’yı biliyor olup, A’nın doğru
olmaması, gene “bilgi” kavramına ilişkin sezgilerimizle
bağdaşmadığından, epistemik bir çelişkidir. Dolayısıyla
(iii´) epistemik zorunlu bir önermedir. Böylelikle kabul,
gerekçelendirme ve doğruluk koşullarının her birinin
bilimsel bilginin bir zorunlu koşulu olduğunu göstermiş
oluyoruz.
#22
SORU:
Bilimsel yöntem ne demektir?
CEVAP:
Bilimin yöntemine bilimsel yöntem denir.
Bilimsel yöntem, bilim insanlarının bilimin konusuna
giren olgulara ilişkin bilimsel bilgi üretmek ve bu olguları
açıklamak amacıyla yaptıkları işlemlerin tümünden oluşur.
Bu işlemler fiziksel ile düşünsel işlemlere ayrılabilir.
#23
SORU:
Fiziksel ve düşünsel işlemler nelerdir?
CEVAP:
Fiziksel işlemler;
• Gözlem,
• Deney ve
• Ölçmedir.
Bu işlemlerle bilim insanları ile bilgisine erişmek
istedikleri nesne dizgeleri arasında fiziksel etkileşme
oluşur. Bilim insanı gözlemde nesne dizgesi tarafından
etkilenir, deney de nesne dizgesini etkiler. Düşünsel
işlemler, bir yandan tümdengelimsel ve tümevarımsal
çıkarım işlemleri, öbür yandan çıkarım işlemlerine yaratıcı
hayal gücünü de katmak yoluyla bilimsel hipotez kurma
işlemleridir.
#24
SORU:
Tümdengelimsel çıkarımın özellikleri nelerdir?
CEVAP:
Tümdengelimsel çıkarımın özellikleri şöyle
sıralanabilir:
• Geçerli bir tümdengelimsel çıkarım bilgi-arttıran
bir çıkarım değildir. Başka bir deyişle,
sonucunun ifade ettiği bilgi zaten öncüllerinde
bulunur.
• Öncülleri doğru ise, sonucu zorunlu olarak
doğrudur.
• Öncüllerini değiştirmeden yeni bir öncül
eklediğimizde çıkarımın geçerliliği değişmez.
(Monotonik-olma özelliği)
• Tümdengelimsel geçerlilik dereceli değildir;
tümdengelimsel çıkarım ya tamamen geçerlidir
ya da tamamen geçersizdir.
#25
SORU:
Tümevarımsal çıkarımın özellikleri nelerdir?
CEVAP:
Tümevarımsal çıkarımın özellikleri şöyle
sıralanabilir:
• Geçerli bir tümevarımsal çıkarım bilgi-arttıran bir
çıkarımdır. Başka bir deyişle, sonucunun ifade
ettiği bilgi öncüllerinde bulunan bilginin daha
fazlasını içerir.
• Geçerli bir tümevarımsal çıkarımın öncülleri
doğru olup sonucu yanlış olabilir. Başka bir
deyişle, sonucunun doğruluğu öncüllerinin
doğruluğundan zorunlu olarak türetilemez.
• Yeni öncüllerin eklenmesi tümevarımsal
çıkarımın geçerliliğini tamamen değiştirebilir
(Monotonik-olmama özelliği).
• Tümevarımsal çıkarım derecelidir. Başka bir
deyişle öncülleri, sonucunu değişik derecelerde
destekler. Bazı tümevarımsal çıkarımların
öncülleri sonucunu daha fazla desteklerken, diğer
bazılarının öncülleri sonucunu daha az destekler.
#26
SORU:
Bir geçerli tümdengelimsel bir de geçerli
tümevarımsal çıkarım örneği veriniz.
CEVAP:
İlgili örnekler aşağıda verilmiştir:
• Geçerli tümdengelimsel çıkarım örneği:
Kapalı kapta bulunan bütün gaz kitlelerinin bir
hacmi vardır.
a, kapalı kapta bulunan bir gaz kitlesidir.
_______________________________________
a’nın bir hacmi vardır.
• Geçerli tümevarımsal çıkarım örneği:
a1 kapalı kapta bulunan bir gaz kitlesidir ve a1’in
bir hacmi vardır.
an kapalı kapta bulunan bir gaz kitlesidir ve
an’nin bir hacmi vardır.
===================================
Kapalı kapta bulunan bütün gaz kitlelerinin bir
hacmi vardır.
#27
SORU:
Bilim felsefesi nedir?
CEVAP:
Bilim felsefesi, gözlem ve/veya deneye dayalı bilimleri inceleyen felsefe dalıdır. Gözlem ve/veya deneye dayalı olmayan matematik gibi biçimsel bilimleri inceleyen felsefe dallarını, örneğin matematik felsefesini, bilim felsefesinin dışında tutuyoruz. Gözlem ve/veya deneye dayalı bilimler, bir yandan fizik, kimya, biyoloji gibi doğa bilimleri, öte yandan sosyoloji, psikoloji, tarih gibi sosyal bilimlerdir. Tüm bu bilimleri ortak yönleri açısından ele alan bilim felsefesine genel bilim felsefesi, fizik felsefesi, biyoloji felsefesi, sosyoloji felsefesi, psikoloji felsefesi gibi tek tek bilimleri konu edinen bilim felsefelerine de özel bilim felsefeleri denir.
#28
SORU:
Bilim felsefesinin konusu nedir?
CEVAP:
Bilim felsefesinin konusu yukarıda tanımlandığı anlamda bilimin kendisidir.
#29
SORU:
Bilim felsefesinin amacı nedir?
CEVAP:
Bilim felsefesinin amacı, konusu olan bilimin ne olduğunu araştırıp ortaya koymaktır. Dikkat edilirse bu işlevi bilimin kendisi yapmaz. Bu bilim felsefesinin görevidir.
#30
SORU:
Bilim felsefesinin yöntemi nedir?
CEVAP:
Bilim felsefesinin yöntemine gelince, bir yandan mantıksal çözümleme öbür yandan bilim tarihinin verilerinden yararlanmadır. Mantıkçı empirist denilen bilim felsefecileri tek yöntem olarak mantıksal çözümlemeyi kullanmış, bilimin tarihini göz ardı etmişlerdir. Bugünkü bilim felsefesinde yaygın olan tutuma uygun olarak, bu kitapta hem mantıksal çözümlemeyi hem de bilim tarihini göz önünde tutuyoruz.
#31
SORU:
Bilimin konusuna ilişkin en temel sorun nedir?
CEVAP:
Bilimin konusuna ilişkin en temel sorun, bilimin konusuna giren hangi türden nesne, olay ve olgunun var olduğu sorunudur. Gerçekçi denilen filozoflar, “bilim dilinde sözü edilen her şey vardır” savını, bu görüşe karşı çıkanlar ise “yalnız gözlemlenebilir şeyler vardır” savını ileri sürmüşlerdir.
#32
SORU:
Bilimin konusu nedir?
CEVAP:
Bilgi üretmeyi amaçlayan bir uğraş olan bilimin konusu, üretilmek istenen bilginin konusu olan varlıklardır. Bu varlıklar, evrende şimdiki zamanda varolan, geçmişte varolmuş ve gelecekte varolacak tüm somut nesneler ve olaylar ile bunlara ilişkin olgulardır. Somut nesneler, kitleler ile bireylere ayrılır. “Kitle” sözcüğünü “madde miktarı” veya “madde parçası” anlamında kullanıyoruz. Buna göre belli bir madde, aynı türden kitlelerin tümüdür. Öte yandan atomlar ve yıldızlar gibi cisimler, bakteriler ve memeliler gibi organizmalar ile kişiler (yani düşünme yetisine sahip olan organizmalar) birer bireydir. Olaylar, belli zamanlarda somut nesnelerdeki değişimler ile aralarındaki etkileşimlerdir. Olgular, doğru olan önermeleri doğru kılan varlıklardır. Her önermenin karşılığı olan bir durum bulunur. Olgu, gerçek olan durum demektir.
#33
SORU:
Olgu türleri nelerdir?
CEVAP:
Olgular, doğru yalın önermelerin karşılığı olan yalın olgular ile doğru yalın-olmayan önermelerin karşılığı olan yalın-olmayan olgulara ayrılabilir. Buna göre yalın olgu, bir somut nesnenin belli bir özellik taşıması veya birden çok sayıda nesne arasında belli bir bağıntının bulunması demektir. Öte yandan yalın-olmayan olgular, bunları dile getiren yalın-olmayan önermelerin çeşitlerine göre adlandırılır (değilleme olgusu, tümel-evetleme olgusu, tümel-koşullu olgu vb).
#34
SORU:
Nesne dizgesi nedir?
CEVAP:
Belli bazı özelliklerden soyutlanmış olup, kalan özellikleri ise idealleştirilmiş somut nesnelere nesne dizgesi (ya da fiziksel dizge) denir. Örneğin mekanik bilim dalının konusu yalnız hız, ivme, kütle gibi mekanik özellikleri olan nesne dizgeleri, termodinamik bilim dalının konusu ise, yalnız basınç, hacim, mutlak sıcaklık derecesi gibi termodinamik özellikleri olan nesne dizgeleridir.
#35
SORU:
Bilimin amacı nedir?
CEVAP:
Bilimin amacı, konusu olan varlıklar üzerine sağlam bilgi vermektir. Bu tür bilgiye bilimsel bilgi diyeceğiz. Bilimsel bilgi nesnelere ya da olaylara ilişkin olguların bilgisidir. Olguların yalın ve yalın-olmayan olgular olmak üzere ikiye ayrıldığından söz etmiştik. Bilimde bir yalın-olmayan olgu türü olan tümel-koşullu olgunun özel bir önemi varıdır. Tümel-koşullu doğru bir önermenin karşılığı olan tümelkoşullu olgu evrende bir düzenliliktir. Gözlem önermeleri genellikle yalın önerme ya da az sayıda yalın önermenin tümel-evetlemesi biçimindedir.
#36
SORU:
Bilimsel önermenin bir olgunun bilgisini ifade edebilmesi için hangi genel koşulları taşıması gerekmektedir?
CEVAP:
Bilimsel önermenin bir olgunun bilgisini ifade edebilmesi için genel epistemolojinin aşağıdaki üç koşulunu yerine getirmesi gerektiği ileri sürülebilir:
- Kabul koşulu: Önerme, ilgili bilim insanları topluluğunca kabul edilmelidir.
- Gerekçelendirme koşulu: Önermenin kabul edilmesi gerekçelendirilmelidir.
- Doğruluk koşulu: Önerme doğru olmalıdır.
Bu üç koşulun şöyle bir semantik önkoşulu olduğunu söyleyebiliriz: Kabul edilen önermede geçen her terimin belirsizlikten arındırılmış bir tek anlamı olup, ilgili bilim insanları topluluğunun her üyesince tam olarak bilinmeli ve bu anlam iletilebilir ve paylaşılır olmalıdır.
#37
SORU:
Kabul koşulu nedir?
CEVAP:
Bilim insanlarının bir bilimsel önermeyi kabul etmeleri, bu önermeyi bilimsel çalışmalarında kullanmaya, daha açık olarak, her türlü bilimsel çıkarımların öncülleri olarak kullanmaya karar vermeleri demektir. Dikkat edilirse yeni olguların bilimsel kestirimi ile bilinen olguların bilimsel açıklaması, bilimsel çıkarımların sonucudur. Bilim insanları kullandıkları bilim diline ait her gözlem önermesini değil, yalnız bilimsel çalışmaları için yararlı olacağını düşündükleri sınamaya değer gözlem önermelerini sınamak amacıyla geçici olarak kabul ederler. Sınama sonucunda doğrulanan gözlem önermeleri kalıcı olarak kabul edilir, başka bir deyişle o zaman anında bilim insanları topluluğunca kabul edilen önermeler dağarcığına eklenirler.
#38
SORU:
Gerekçelendirme koşulu metodolojik açıdan ne anlama gelmektedir?
CEVAP:
Metodolojik açıdan bakıldığında, bilim felsefesinin amacı, bilim insanlarının kabul ettikleri bilimsel önermelerin bilimsel gerekçelerini araştırıp gün ışığına çıkarmaktır. Bu gerekçeler gözlem önermeleri ile öbür bilimsel önermeler için farklıdır. Nitekim kabul edilmiş bir gözlem önermesinin kabulünün bilimsel gerekçesi, o önermenin gözlem ve/veya deneyle doğrulanmış olmasıdır.
#39
SORU:
Gerekçelendirme koşulu epitemolojik açıdan ne anlama gelmektedir?
CEVAP:
Gerekçelendirme koşulu epistemolojik açıdan kabul edilen her bilimsel önermenin gerekçesini oluşturan bilimsel pekiştirmenin bu önermeyi güvenilir kılıp kılmadığının araştırılması ile ilişkilidir. Bu ise bilim metodolojisi çerçevesinde önerilmiş çeşitli bilimsel pekiştirme yöntemleri ve çıkarım kurallarının güvenirliğinin araştırılması işlevine indirgenir. Güvenirliğin ölçütleri konusunda değişik görüşler vardır; bazı görüşlere göre güvenirliliğin ölçütü doğruluk, bazılarına göre deneyimsel uygunluk, diğer bazılarına göre ise pragmatik veya teknolojik yarardır.
#40
SORU:
Doğruluk koşulu nedir?
CEVAP:
Bir önermenin doğru olması, bu önermenin karşılığı olan bir olgunun bulunması demektir. Burada “karşılık” sözcüğü ontolojik karşılık anlamındadır. Nitekim olgu, karşılığı olduğu önermeyi doğru kılan varlıktır. Bu varlığa doğru kılıcı denir. Bu tanıma göre, bir önermenin doğru olması bir olgunun var olmasını gerektirir. Oysa bazı görüşlerde olguların varlığı kabul edilmekle birlikte, olguların varlığının kabul edilmediği görüşler de vardır. Her ne kadar doğruluk kavramının olgulara bağlı olmayan anlayışları varsa da, doğruluk kavramının hiçbir biçimini kabul etmeyen görüşler de vardır. Bu görüşlerde bilginin doğruluk koşulu yadsınmış olur. Üstelik doğruluk kavramını kabul etmekle birlikte bu kavramı en azından bazı türden önermeler durumunda bilginin koşulu saymayan görüşler de vardır. Özellikle yalnız gözlem önermelerinin doğruluk değeri olduğunu, öbür türlü önermelerin doğruluk değerinden yoksun olduğunu savunan bir görüş vardır. Bu görüşe göre yalnız yalın önermelerin ya da tümel-evetlemeli önermelerin karşılığı olan olguların olduğunu söyleyebiliriz.
#41
SORU:
Bilimsel yöntem türleri nelerdir?
CEVAP:
Bilimin yöntemine bilimsel yöntem denir. Bilimsel yöntem, bilim insanlarının bilimin konusuna giren olgulara ilişkin bilimsel bilgi üretmek ve bu olguları açıklamak amacıyla yaptıkları işlemlerin tümünden oluşur. Bu işlemler fiziksel ile düşünsel işlemlere ayrılabilir. Fiziksel işlemler, gözlem, deney ve ölçmedir. Bu işlemlerle bilim insanları ile bilgisine erişmek istedikleri nesne dizgeleri arasında fiziksel etkileşme oluşur. Bilim insanı gözlemde nesne dizgesi tarafından etkilenir, deney de nesne dizgesini etkiler. Düşünsel işlemler, bir yandan tümdengelimsel ve tümevarımsal çıkarım işlemleri, öbür yandan çıkarım işlemlerine yaratıcı hayal gücünü de katmak yoluyla bilimsel hipotez kurma işlemleridir.
#42
SORU:
Geçerli bir tümdengelimsel çıkarımın temel özellikleri nelerdir?
CEVAP: - Geçerli bir tümdengelimsel çıkarım bilgi-arttıran bir çıkarım değildir. Başka bir deyişle, sonucunun ifade ettiği bilgi zaten öncüllerinde bulunur.
- Öncülleri doğru ise, sonucu zorunlu olarak doğrudur.
- Öncüllerini değiştirmeden yeni bir öncül eklediğimizde çıkarımın geçerliliği değişmez. (Monotonik-olma özelliği)
- Tümdengelimsel geçerlilik dereceli değildir; tümdengelimsel çıkarım ya tamamen geçerlidir ya da tamamen geçersizdir.
#43
SORU:
Geçerli bir tümevarımsal çıkarımın temel özellikleri nelerdir?
CEVAP: - Geçerli bir tümevarımsal çıkarım bilgi-arttıran bir çıkarımdır. Başka bir deyişle, sonucunun ifade ettiği bilgi öncüllerinde bulunan bilginin daha fazlasını içerir.
- Geçerli bir tümevarımsal çıkarımın öncülleri doğru olup sonucu yanlış olabilir. Başka bir deyişle, sonucunun doğruluğu öncüllerinin doğruluğundan zorunlu olarak türetilemez.
- Yeni öncüllerin eklenmesi tümevarımsal çıkarımın geçerliliğini tamamen değiştirebilir. (Monotonik-olmama özelliği)
- Tümevarımsal çıkarım derecelidir. Başka bir deyişle öncülleri, sonucunu değişik derecelerde destekler. Bazı tümevarımsal çıkarımların öncülleri sonucunu daha fazla desteklerken, diğer bazılarının öncülleri sonucunu daha az destekler.
#44
SORU:
Bilimsel yöntemin işlevi nedir?
CEVAP:
Bilimsel yöntem bir yandan bilimsel bilgi üretimi için hangi bilimsel (fiziksel ve düşünsel) işlemlerin uygun olduğunu, öbür yandan yapılan işlemlerin sonucuna ve önceden kabul edilmiş önermelere bağlı olarak hangi yeni önermelerin kabul-edilebilir olduğunu belirler.
#45
SORU:
Bilimsel hipotez kurmaya ilişkin betimleme sorununa yönelik görüşler nelerdir?
CEVAP:
Bilimsel hipotez sınamaya ya da kurmaya ilişkin betimleme sorunu, bilim felsefesinde farklı görüşlere yol açmıştır. Bu görüşleri dört çeşide ayırabiliriz: Salt Tümevarımcı Görüş, Hipotez-Pekiştirmesi Görüşleri, Salt Tümdengelimci-Hipotez- Yanlışlamacı Görüş ve Hipotez-Buluşu Görüşü.
#46
SORU:
Belirlenebilir özellikler ile belirlenmiş özellikler arasındaki fark nedir?
CEVAP:
Örnek olarak Renk özelliği ile tek tek renk tonlarını, yani tüm kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi ve mor tonlarını göz önüne alalım. Tüm renk tonları Renk özelliğinin örnekleyenleri, renk özelliği de renk tonlarının türüdür. Dolayısıyla Renk özelliği bir özellik türüdür. Özellik türüne belirlenebilir özellik veya kısaca belirlenebilir, özellik türünün örnekleyenlerine ise bu belirlenebilirin altında belirlenmiş özellikler denir. Örneğin renk bir belirlenebilir, tek tek renk tonları ise renk belirlenebilirinin altında belirlenmiş özelliklerdir. Dikkat edilirse kırmızı, turuncu, vb. belirlenmiş özellikler değildir. Nitekim farklı kırmızı renk tonları, farklı turuncu renk tonları, vb. vardır. Dolayısıyla kırmızı, turuncu, sarı, vb. renkler Renk türünün alt türleri sayılmalıdır. Sertlik, Sıcaklık, Uzunluk, Kütle, vb. özellikler de (Renk gibi) birer belirlenebilir, tek tek sertlik dereceleri, tek tek sıcaklık dereceleri, tek tek uzunluklar, tek tek kütleler, vb. (tek tek renk tonları gibi) belirlenmiş özelliklerdir.