MALİYE POLİTİKASI Dersi MALİYE POLİTİKASI VE EKONOMİK İSTİKRAR soru cevapları:

Toplam 60 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Basit Keynesyen milli gelir modeli neyi ifade eder?


CEVAP:

Basit Keynesyen milli gelir modelinde gayri safi
milli hasılanın parasal değeri (Y), bir ekonomideki toplam
mal ve hizmet talebinin parasal değerine eşittir. Bu da
makroekonomi derslerinden bilindiği gibi, harcama
cinsinden gayri safi milli hasılaya denk düşer. Bir
ekonomide üretilen mal ve hizmetler, ya hane halkı
tarafından tüketim amacıyla (C) ya da firmalar tarafından
yatırım amacıyla (I) satın alınır. Bunların dışında kamu
sektörü de bu mal ve hizmetleri kamu hizmeti vermek ve
ya kamu yatırımı yapmak amacıyla satın alır (G).


#2

SORU:

Marjinal tüketim eğimi neyi ifade eder?


CEVAP:

Marjinal tüketim eğimi, kullanılabilir kişisel
gelirdeki değişikliğin tüketim miktarında meydana
getirdiği değişikliktir.


#3

SORU:

Kamu harcamaları çarpanı neyi ifade eder?


CEVAP:

Kamu harcamaları çarpanı; kamu harcamalarında
meydana gelen değişikliğin gelir düzeyinde meydana
getirdiği değişikliği ölçmek için kullanılan katsayıdır.


#4

SORU:

Transfer harcamaları çarpanı neyi ifade der?


CEVAP:

Transfer harcamaları çarpanı; transfer
harcamalarındaki bir değişikliğin gelir düzeyinde yarattığı
değişmeyi gösteren katsayıdır.


#5

SORU:

Vergi çarpanı neyi ifade eder?


CEVAP:

Vergi çarpanı; vergilerde meydana gelen
değişikliğin gelir düzeyinde yarattığı değişmeyi ölçen
katsayıdır.


#6

SORU:

Denk bütçe çarpanı neyi ifade eder?


CEVAP:

Denk bütçe çarpanı; eşit miktardaki vergi artışı
ile finanse edilen kamu harcamalarının gelir düzeyinde,
artan kamu harcamalarına eşit miktarda bir artış yaratması
durumudur.


#7

SORU:

Marjinal ithalat eğilimi neyi ifade eder?


CEVAP:

Marjinal ithalat eğilimi, gelir düzeyinde meydana
gelen değişikliğin ithalat miktarında meydana getirdiği
değişikliktir


#8

SORU:

Faiz oranları ile yatırımcıların yatırım yapma ilişkisi
nasıldır?


CEVAP:

Basit Keynesyen model çerçevesinde yapılan mal
piyasası analizinde yatırımların otonom olduğu
varsayılabilir. Hâlbuki yatırımların bir kısmı faiz oranı ile
doğrudan ilişkilidir. Faiz oranları düşük iken,
yatırımcıların kredi alarak yatırım yapma eğilimi daha
yüksek olmakta, tersine faizler yüksek iken, kredi
maliyetleri yükseldiğinden, yatırımcıların borçlanarak
yatırım yapma eğilimleri azalmaktadır. Bu nedenle hem
faizin bir fonksiyonu olan değişken yatırımların hem de
mal piyasası yanında, faiz oranlarının belirlendiği para
piyasasının modele katılması gerekir.


#9

SORU:

LM eğrisi neyi ifade eder?
 


CEVAP:

LM eğrisi, para arzı ile para talebinin eşit olduğu
denge noktalarında gelir ile faiz oranı arasındaki ilişkiyi
gösteren eğridir.


#10

SORU:

Kamu harcamalarındaki bir artış IS eğrisinde nasıl bir
değişikliğe neden olur?


CEVAP:

Harcamalardaki değişiklikle uygulanacak maliye
politikası IS eğrisi içerisinde temsil edilmektedir. Kamu
harcamalarındaki bir artış (dolayısıyla A’daki bir artış) IS
eğrisini sağa hareket ettirerek faiz oranı ve gelir düzeyini
arttırmaktadır. Bu harcama artışının faiz oranına ve gelire
ne kadar yansıyacağı IS ve LM eğrilerinin eğimine
bağlıdır. Örneğin, harcama artışı gelir düzeyini arttırırken,
işlem güdüsüyle para talebi artar (gelir ile para talebi
arasındaki pozitif ilişki). Para talebinin artması faiz
oranını arttırır (para arzı sabit iken talebinin artması faiz
oranını arttırır). Faiz oranının artması yatırım talebini
düşürür (faiz oranı ile yatırımlar arasındaki negatif ilişki).
Yatırım talebinin azalması gelir düzeyini düşürür. Böylece
kamu harcamalarının artması, özel sektör yatırım
harcamalarını azaltmaktadır (dışlama etkisi).


#11

SORU:

Nötr para neyi ifade eder?


CEVAP:

Nötr para; para arzındaki bir artışın, reel
değişkenleri etkilemeden, tamamının fiyat artışlarına
yansımasıdır.


#12

SORU:

Ekonomi dışa açık olduğu takdirde, maliye ve para
politikalarının etkisi nasıl değişir?


CEVAP:

Ekonomi dışa açık olduğu takdirde, maliye ve
para politikalarının etkisi de değişecektir. Çünkü kapalı
ekonomide ekonomik denge, yurt içi denge ya da iç denge
anlamına gelmektedir. Hâlbuki ekonomi dışa açık
olduğunda, amaç fonksiyonu iki unsuru içerecektir:
• İç denge ve
• Dış denge.
İç denge, yurt içi fiyat istikrarı (enflasyonun kontrol altına
alınması) ve tam istihdamın sağlanması (işsizliğin
önlenmesi) anlamına gelirken, dış denge, dış ödemeler
dengesini sağlama anlamına gelecektir. Bu nedenle, bir
bütün olarak, açık ekonomide maliye ve para politikaları
yurt içi fiyat istikrarı ve tam istihdam amacına yönelirken,
dış ödeme sorunları ile karşı karşıya gelinmemesi
gerekmektedir.


#13

SORU:

Dışa açık ekonomide uygulanan döviz kuru sistemi
nasıl açıklanabilir?


CEVAP:

Açık ekonomide maliye ve para politikalarının
etkisi, uygulanan döviz kuru sistemine göre farklılık
gösterir. Sabit döviz kuru sisteminde, yerli paranın
yabancı paralar karşısındaki değeri önceden belirlenmiştir
ve gereği halinde Merkez Bankası bu belirlenmiş kur üzerinden döviz alım satımı yapar. Esnek döviz kuru
sisteminde ise döviz arz ve talebine göre döviz kuru
piyasada belirlenir. Ayrıca dışa açıklık iki şekilde
düşünülmelidir. Ekonomiler ithalat ve ihracat serbestisi
ile dışa açık olabilir. Ancak, daha da önemlisi, sermaye
hareketleri serbestisidir. Bir ülkede sermaye piyasası dışa
açık ise dünyadaki faiz oranları ile yurt içi faiz oranları
farkına göre sermaye giriş ve çıkışı olur. Maliye ve para
politikalarının etkisi tartışılırken, sadece milli gelir ve
istihdam değil, dış ticaret dengesi ve sermaye hareketleri
üzerindeki bu etkilerin de dikkate alınması gerekmektedir.


#14

SORU:

Sabit döviz kuru sistemi neyi ifade eder?


CEVAP:

Sabit döviz kuru sistemi, belirlenmiş bir kur
üzerinden Merkez Bankası’nın döviz alım satımı
yapmasıdır.


#15

SORU:

Dışa açık ekonomide, esnek döviz kuru sistemi nasıl
açıklanabilir?


CEVAP:

Esnek döviz kuru sisteminde ise artan kamu
harcamaları nedeniyle milli gelir artacak ve ithalat
talebinin artması sonucu dövize olan talep artacağından,
döviz kuru yükselecek (yerli para değer kaybedecek) ve
ithalata olan talep yurt içine dönecektir. Bu durumda,
ithalata yönelecek talep yurt içine döndüğünden ve döviz
rezervlerinde bir değişme olmadığından maliye politikası
daha etkili olmaktadır. Sermaye hareketlerinin serbest
olması halinde ise artan kamu harcamaları faiz oranlarını
arttırdığından sermaye girişi artacak ve döviz kuru
düşecektir (yerli para değer kazanacaktır). Bu durumda
ithalat talebi artacağından, maliye politikasından beklenen
gelir artışının bir kısmı ortadan kalkacaktır. Ancak,
Merkez Bankası’nın piyasadan döviz alması halinde,
döviz rezervleri artacak ve artan para arzı nedeniyle gelir
artacaktır. Başlangıçta para arzının arttırılması halinde ise
gelir artacak, ithalat artacak ve yerli para değer
kaybedeceğinden ithalata yönelen talep yurt içine
dönecektir. Faiz oranlarındaki düşüş nedeniyle yurt dışına
sermaye çıkışı olması halinde döviz kuru düşecek ve artan
gelir korunmuş olacaktır. Görüldüğü gibi, esnek döviz
kuru sisteminde maliye ve para politikalarının etkisi, sabit
döviz kuru sistemine göre daha fazladır.


#16

SORU:

Esnek döviz kuru sistemi neyi ifade eder?


CEVAP:

Esnek döviz kuru sistemi, döviz kurunun, döviz
arz ve talebine bağlı olarak piyasada belirlenmesidir.


#17

SORU:

Dışa açık ekonomide, fiyat düzeyindeki değişiklikler
nasıl açıklanabilir?


CEVAP:

Fiyat düzeyindeki değişiklikler sabit ve esnek
döviz kuru sistemlerinde farklı etkiler yaratabilir. Sabit
döviz kuru sisteminde artan fiyatlar ihracatı azaltırken,
ithalatı arttırır ve yurtdışına döviz çıkışını hızlandırır. Esnek
döviz kurunda ise fiyat artışı ithalat talebini ve dolayısıyla
döviz talebini arttırır. Bu durumda döviz kuru yükselir (yerli
para değer kaybeder) ve ihracat artar. Dolayısıyla maliye ve
para politikaları uygulanırken sadece milli gelir ve istihdam
üzerindeki etkiler değil, fiyatlar üzerindeki etkilerin de
dikkate alınması gerekmektedir


#18

SORU:

Toplam talep eğrisi neyi ifade eder?


CEVAP:

Toplam talep eğrisi, bir ekonomide mal ve para
piyasalarının eşanlı olarak dengede olduğu fiyat düzeyi ve
çıktı miktarı bileşimlerini gösteren eğridir.


#19

SORU:

Toplam talepteki kayma ekonomiye nasıl yansır?


CEVAP:

Toplam talep-toplam arz modeli, ekonominin
zaman içerisinde büyüme çizgisinden neden saptığını
açıklamak için önemli bir araçtır. Ekonomik
dalgalanmalar, bir ekonomide büyüme çizgisinden
sapmaları gösterir ve bu dalgalanmalar aynı zamanda
enflasyon ve işsizlik düzeylerini belirler. Toplam talepteki
bir kayma, fiyat ve gelir düzeylerini etkiler. Dolayısıyla,
toplam talep-toplam arz modeli kullanılarak ekonomik
dalgalanmaları, enflasyona ve işsizliğe karşı
uygulanabilecek maliye ve para politikalarını analiz etmek
mümkündür.


#20

SORU:

Toplam arz eğrisi neyi ifade eder?


CEVAP:

Toplam arz eğrisi, firmaların, verili her fiyat
düzeyinde, arz etmek istedikleri toplam çıktı miktarını
gösteren eğridir. Normal bir ekonomik işleyişte arz eğrisi
pozitif eğimlidir. Çünkü, çıktı artarken istihdam
artacağından iş gücü maliyetleri artmakta, çıktı miktarının
artması ise fiyat düzeyindeki artışla beraber
gerçekleşmektedir. Ancak ekonominin içinde bulunduğu
koşullara göre bu durum değişebilir. Keynesyen durumda
toplam arz eğrisi yatay eksene paralel iken, klasik
durumda toplam arz eğrisi dikey eksene paraleldir.


#21

SORU:

Keynesyen toplam arz eğrisi neyi ifade eder?


CEVAP:

Keynesyen toplam arz eğrisi, ekonomi ciddi bir
durgunluk içerisinde iken, mevcut fiyat düzeyinde talep
edilen bütün malların firmalar tarafından arz edileceğini
gösteren yatay toplam arz eğrisidir.


#22

SORU:

Keynesyen toplam arz eğrisi nasıl açıklanabilir?


CEVAP:

Keynesyen toplam arz eğrisinin yatay eksene
paralel olması, mevcut fiyat düzeyinde talep edilen bütün
malların firmalar tarafından arz edileceği anlamına gelir.
Diğer bir deyişle arzedilen mal miktarındaki artış fiyatları
arttırmamaktadır. Çünkü Keynes’e göre ücret ve fiyatlar
katı olduğundan, durgunluk döneminde işsizlik kalıcı
olmaktadır. Bu durumda, cari ücret düzeyinden çalışmaya
hazır iş gücü ile beraber üretilen ek malları cari fiyatlardan
satmaya hazır firmalar da bulunmaktadır. Firmaların
üretim düzeyindeki değişmeler ortalama maliyetleri
etkilememektedir. Böylece firmalar cari fiyat düzeyinde
talep edilen malların tamamını arz etmektedirler. Sonuç
olarak, Keynesyen arz eğrisinin geçerli olması (yatay
eksene paralel olması) durumunda toplam talepteki bir
artış fiyat düzeyini etkilemeden üretimi ve istihdamı
arttırmaktadır.


#23

SORU:

Klasik toplam arz eğrisi neyi ifade eder?


CEVAP:

Klasik toplam arz eğrisi, tam istihdam düzeyinde
fiyat ne olursa olsun aynı miktarda mal üretileceğini
gösteren dikey toplam arz eğrisidir.


#24

SORU:

Klasik toplam arz eğrisi nasıl açıklanabilir?


CEVAP:

Klasik arz eğrisinin yatay eksene dik olması,
fiyat düzeyi ne olursa olsun, aynı miktarda mal üretileceği
anlamına gelir. Diğer bir deyişle, talep artışı arz düzeyini
etkilemeden sadece fiyatları arttırmaktadır. Buradaki
varsayım, ekonominin tam istihdam düzeyinde olması ve
tam istihdamın devam ettirilmesi için fiyat düzeyi ve
üretim maliyetinin aynı oranda değişmesidir. Klasiklerin
tam istihdam varsayımı geçerli olduğunda, talep artışı
firmaların birbirleriyle rekabet ederek daha fazla iş gücü
talep etmesi sonucunu doğurabilir. Ancak ekonomide atıl
iş gücü olmadığından, daha fazla iş gücü istihdam
edemeyeceklerdir. Bu rekabet sonucunda ücretler ve
dolayısıyla fiyatlar artacak, ancak üretim miktarı
değişmeyecektir.


#25

SORU:

Toplam arz eğrisinin orta alanı neyi ifade eder?


CEVAP:

Toplam arz eğrisinin orta alanı, ekonomi tam
istihdama yaklaşırken fiyatlarla üretilen mal miktarı
arasında pozitif bir ilişki olduğunu gösteren toplam arz
eğrisidir.


#26

SORU:

Toplam arz eğrisinin orta alanı nasıl açıklanabilir?


CEVAP:

Keynesyen ve klasik arz eğrileri bir ekonomideki
aşırı uçları ifade etmektedir ve istisnai durumlardır. Arz
eğrisi, belirli bir kapasiteden sonra artan marjinal
maliyetler nedeniyle, genellikle pozitif eğimlidir (Toplam
arz eğrisinin orta alanı). Bu durumda talepteki artışı
karşılamak için firmaların iş gücü talebi artacak, bu artışın
bir kısmı ücretlere ve dolayısıyla fiyatlara yansıyacaktır.
Sonuç olarak talepteki artışın bir kısmı arz artışına, bir
kısmı da fiyat düzeyine yansımaktadır.


#27

SORU:

Arz eğrisinin konumu ile talepteki artış arasında nasıl bir etkileşim vardır?


CEVAP:

Arz eğrisinin konumu, talepteki artışın üretimi ne
kadar etkileyeceğini belirler. Keynesyen varsayımlar
altında talep artışının tamamı üretime yansırken, klasik
varsayımlar altında tamamı fiyat düzeyine yansır. Bu iki
istisnai durum dışında ise talepteki artışın bir kısmı
üretime yansırken, bir kısmı da fiyat düzeyine yansır.
Buradaki nedensellik talep artışından fiyatlara, fiyatlardan
da arza doğrudur. Diğer bir deyişle, fiyatlar talep
değişmelerinden, arz ise fiyat değişmelerinden etkilenir.
Ancak, fiyatlar sadece talep değişmelerinden etkilenmez.
Talep dışındaki herhangi bir nedenle de fiyatlarda
değişmeler olabilir ve arz etkilenebilir. Örneğin, üretim
sürecinde kullanılan bir girdi fiyatının artması sonucu arz
eğrisi sola kayacaktır. Bu durumda üretim maliyeti artacak
ve talebin konumuna göre daha yüksek fiyattan daha az
miktarda üretim gerçekleşecektir.


#28

SORU:

Nominal fiyat şokları nasıl açıklanabilir?


CEVAP:

Nominal fiyat şokları olarak ifade edilen girdi
fiyatlarında ve döviz kurundaki değişmeler talepteki
değişmelerle ilgili değildir. Ancak nominal fiyat şokları
üretim maliyetlerini ve dolayısıyla çıktı miktarını etkiler.
Bu etki arz eğrisinin konumuna göre değişir. Örneğin,
döviz kurunun artması durumunda (yerli paranın yabancı
para karşısında değer kaybetmesi) ithal edilen malların
fiyatları artacaktır. Toplam arz eğrisi yatay eksene paralel
ise bu durumda toplam arz eğrisi yukarı doğru kayacak,
üretim miktarı değişmese bile fiyatlar artacaktır. Benzer
şekilde, akaryakıt fiyatlarının veya ücretlerin artması
halinde, üretim maliyetleri artacağından, yine arz eğrisi
yukarı doğru kayacaktır.


#29

SORU:

Arz eğrisinin talepten bağımsız olarak değişmesiyle
üretim kapasitesi arasında nasıl bir ilişki vardır?


CEVAP:

Arz eğrisinin talepten bağımsız olarak
değişmesinin diğer bir nedeni üretim kapasitesindeki
artışlardır. Teknolojik gelişmeler, emek ve sermayeden
oluşan üretim faktörleri, kurumsal değişmeler ve değişik
düzenlemeler üretim kapasitesini etkileyebilir. Söz konusu
nedenlerin olumlu etkisiyle üretim kapasitesinin artması
durumunda, dikey toplam arz eğrisi sağa kayar. Yani, aynı
fiyat düzeyinde üretim miktarı artar.


#30

SORU:

Ekonomide denge ve dengesizlik nasıl gerçekleşir?


CEVAP:

Bir ekonomide denge, toplam arz ve toplam
talebin eşit olduğu, yani toplam arz ve toplam talep
eğrilerinin kesiştiği noktada gerçekleşir. Diğer bir deyişle,
ekonomik denge durumunda satılmayan mal ya da
karşılanmayan talep olmayacaktır. Ekonomik dengesizlik
ise işsizlik veya enflasyon anlamına gelmektedir. Bu
sorunların yaşanmaması için doğru politikaların
uygulanması gerekir.


#31

SORU:

Uygulanacak maliye ve para politikalarının milli gelir
ve fiyat düzeyi üzerindeki etkisi, toplam arz eğrisinin üç
alanı hangi başlıklar altında incelenebilir?


CEVAP:

Uygulanacak maliye ve para politikalarının milli
gelir ve fiyat düzeyi üzerindeki etkisi toplam arz eğrisinin
üç alanı aşağıdaki başlıklar altında incelenebilir:
• Keynes’in temel yaklaşımı,
• Klasik varsayımlar ve
• Tam istihdama yakın orta alan (Keynesyen ve
klasik yaklaşımın önerdiği aşırı uçlar dışında, tam
istihdamın altında ancak ona yakın bir orta
alandan söz etmek de mümkündür).


#32

SORU:

Toplam arz eğrisinde, Keynes’in temel yaklaşımı nasıl
açıklanabilir?


CEVAP:

Keynes’in temel yaklaşımı ekonominin tam
istihdamın altında olduğu, dolayısıyla kullanılmayan (atıl)
bir kapasitenin mevcut olduğu varsayımına
dayanmaktadır. 1929 yılında yaşanan Büyük Bunalım’ı
ifade eden bu varsayımın geçerli olması halinde, talebin
arttırılması ile fiyatlar değişmeden toplam çıktıyı arttırmak
mümkündür. Çünkü Keynesyen alanda verili fiyat
düzeyinde atıl üretim kapasitesi bulunmaktadır. Keynes
tarafından yapılan öneri, devletin kamu harcamalarını
arttırarak talebi arttırmasıdır. Kamu harcamalarının
artması sonucunda talep artacağından, hedeflenen tam
istihdam çıktı ve gelir düzeyine ulaşılacaktır. Çıktı
düzeyindeki artış fiyatlara yansımamaktadır. Firmalar
denge fiyat düzeyinde daha fazla mal arzetmeye hazır
iken, kamu harcamaları ile artan toplam talep fiyatları etkilememekte, sadece çıktı ve istihdam artmaktadır.
Keynesyen varsayımlar altında para arzındaki artış da
benzer bir sonuç yaratacaktır. Toplam arz eğrisi yatay ise
fiyatlar değişmediğinden, para arzının artmasıyla reel para
miktarı artmakta, faizler düşmekte ve buna bağlı olarak
yatırımlar ve dolayısıyla toplam talep artmaktadır. Burada
bütün bu sonuçların ortaya çıkmasının ancak dışlama
etkisi olmaması halinde mümkün olabileceği dikkate
alınmalıdır. 


#33

SORU:

Toplam arz eğrisinde, klasik varsayımlar nasıl
açıklanabilir?


CEVAP:

Klasik varsayımlar altında ise ekonomi tam
istihdamda dengede olduğu için toplam arz eğrisi diktir.
Buna göre fiyat ne olursa olsun toplam arz
değişmeyecektir. Kamu harcamalarındaki artış nedeniyle
talebin artması durumunda, ekonomi tam istihdam
koşullarında bulunduğundan firmalar ek istihdam
yaratamayacakları için arz artmamakta, kamu harcamaları
artışı sadece fiyatları yükseltmektedir. Diğer bir deyişle,
firmaların emek taleplerinin artması halinde, üretim
maliyetleri yükseleceğinden fiyatlar da yükselecek ve reel
para miktarı düşecektir. Benzer bir analizi para arzı artışı
ile de yapmak mümkündür. Para arzı arttığında, klasik
varsayımların geçerli olması halinde toplam arz eğrisi dik
olduğundan, ortaya çıkan fiyat artışı reel para miktarını
düşürecektir. Reel para miktarı düştüğünden faizler
artacak, yatırımlar azalacak ve toplam talep yeniden
azalarak eski düzeyine gelecektir. Bu durumda kamu
harcamaları ile artan talep özel yatırımları dışlamış
olacaktır. Sonuç olarak klasik arz eğrisinin geçerli olması
halinde maliye ve para politikalarıyla çıktı ve reel gelir
düzeyini arttırmak mümkün olmamaktadır. Uygulanan
genişletici maliye veya para politikaları sadece fiyat
düzeyini yükseltmekte, çıktı ve reel gelir düzeyi aynı
kalmaktadır.


#34

SORU:

Toplam arz eğrisinde, tam istihdama yakın orta alan
nasıl açıklanabilir?


CEVAP:

Keynesyen ve klasik yaklaşımın önerdiği aşırı
uçlar dışında, tam istihdamın altında ancak ona yakın bir
orta alandan söz etmek de mümkündür. Bu alanda ortaya
çıkan talep artışının bir kısmı fiyatlara yansırken, bir kısmı
da çıktı ve gelir düzeyini arttırmaktadır. Başlangıçta tam
istihdamın altındaki bir denge noktasında kamu
harcamalarının artması halinde talep artmakta, ancak
toplam talep kamu harcamaları kadar artmamaktadır.
Çünkü talep artışına bağlı olarak artan fiyatlar sonucunda
azalan reel para miktarı nedeniyle faizler artmakta ve
yatırımlar azalarak toplam talepte bir miktar düşüş ortaya
çıkmaktadır. Dolayısıyla klasik varsayımda olduğu gibi
tam dışlama olmasa da kısmi bir dışlama etkisi ortaya
çıkmaktadır. Fiyatlar genel düzeyinin artması değişik
nedenlerle ortaya çıkabilir. Toplam talep artışı ile beraber
firmaların emek talebi artar. Ancak yeterli miktarda
nitelikli eleman bulunamayabilir. Daha az verimli işçi ve
üretim araçlarının kullanımı verimliliği düşürebilir. Diğer
taraftan artan emek talebi, nitelikli iş gücü arasındaki
rekabeti arttırarak ücretleri ve dolayısıyla üretim
maliyetlerini arttırabilir. Ayrıca, üretimde bazı
darboğazların ortaya çıkması da talebin bir kısmı
karşılanamadığından fiyat artışlarına neden olabilir.


#35

SORU:

Sözü edilen üç farklı toplam arz eğrisinden (Keynes’in
temel yaklaşımı, klasik varsayımlar ve tam istihdama
yakın orta alan) hangisi gerçekçidir?


CEVAP:

Sözü edilen üç farklı toplam arz eğrisinden
(Keynes’in temel yaklaşımı, klasik varsayımlar ve tam
istihdama yakın orta alan) hangisinin gerçekçi olduğuna
dair tartışmalar vardır. Öncelikle ekonomilerin durumları
farklı olabilir. Bazı ekonomilerde tam istihdam
varsayımları geçerli iken, başka bir ekonomi atıl kapasite
ile çalışıyor olabilir. Yeterince eğitimli ve nitelikle iş gücü
olmayabilir. Üretim için gerekli girdi yeterli olmayabilir.
Diğer yandan ekonomistlerin kısa ve uzun döneme ilişkin
bakış açıları da önemlidir.

Kısa dönemde Keynesyen varsayımlar geçerli iken, uzun
dönemde klasik varsayımların geçerli olduğuna ilişkin
genel bir kabul vardır. Kısa dönemde fiyatlar fazla esnek
olmadığından, talep arttırıcı politikalar çıktı ve gelire
yansıyabilir. Ancak uzun dönemde fiyatların uyarlanması
için yeterli zaman olduğundan, talep arttırıcı politikalar
zaman içerisinde fiyatlara yansıyarak çıktı düzeyini
beklenen ölçüde arttırmayabilir. Sonuç olarak, kısa
dönemde arz eğrisinin pozitif eğimli, uzun dönemde ise
dikey olduğuna dair genel bir kanı vardır. Kısa dönemde
pozitif eğimli olmasının ise piyasada uyum sürecini
yavaşlatan, bazı piyasa aksaklıklarına bağlı olduğu genel
kabul görmektedir.


#36

SORU:

Toplam arz açısından enflasyon beklentileri ekonomiyi
nasıl etkilemektedir?


CEVAP:

Toplam arz açısından önemli bir konu enflasyon
beklentileridir. Firmalar ürettikleri malların fiyatlarını
belirlerken ya da işçiler ücret talep ederken bu beklentileri
dikkate alırlar. Kısa dönemde toplam arz eğrisi belirli bir
enflasyon oranına göre çizilmektedir. Enflasyon oranının
değişmesi halinde toplam arz eğrisinin konumu da
değişecektir. Eğer enflasyon beklentisi sabit ise toplam arz
eğrisi yatay konuma yakındır ve kısa dönemde üretimde
meydana gelen değişmeler fiyatları fazla etkilemez.
Uzun dönemde enflasyonun sabit kalması halinde
beklenen enflasyonla gerçekleşen enflasyon birbirine eşit
olacağından uzun dönem toplam arz eğrisi dikey olacaktır.
Bu durumda enflasyon ile üretim arasında bir değiş tokuş
ilişkisi olmayacağından toplam talepteki bir artış üretim ve
istihdamı etkilemeyecek, sadece fiyatları arttıracaktır.


#37

SORU:

Rasyonel beklentiler durumu neyi ifade etmektedir?


CEVAP:

Rasyonel beklentiler durumunda ise ekonomik
aktörler doğru tahmin yapmakta ve beklenen enflasyon ile
gerçekleşen enflasyon birbirine eşit olmaktadır. Bu görüşe
göre, kısa dönemde bile talepte meydana gelen bir artış
üretim ve istihdamı etkilemeyecek ve işsizlik her zaman
doğal işsizlik düzeyinde kalacaktır. Çünkü talep artışı
sonucu beklenen enflasyon oranı değişiyorsa ve beklenen enflasyon gerçekleşen enflasyona eşit ise parasal
ücretlerdeki artış doğru tahmin edilen enflasyon oranında
olacağından reel ücretler değişmeyecektir. Rasyonel
beklentilere göre hükümetin beklenmeyen talep artışı
yaratması sonucunda üretim etkilenebilir. Ancak doğru
tahmin yapan ekonomik aktörler bu politikayı da tahmin
edebileceklerinden sonuç değişmeyecektir. Gerçek hayat
kısa dönemde rasyonel beklentilerin çok da doğru
olmadığını göstermektedir. Beklenen ve gerçekleşen
enflasyon her zaman aynı olmayabilmektedir. Bu nedenle
özellikle kısa dönemde maliye ve para politikaları üretim
ve istihdam üzerinde etki yaratmaktadır. Deneyimler,
toplam arz eğrisinin kısa dönemde pozitif, uzun dönemde
ise dikey olduğunu göstermektedir.


#38

SORU:

Marjinal tüketim eğilimi nedir?


CEVAP:

Marjinal tüketim eğilimi; kullanılabilir kişisel gelirdeki değişikliğin tüketim miktarında meydana getirdiği değişikliktir.


#39

SORU:

Kamu harcamaları çarpanı nedir?


CEVAP:

Kamu harcamaları çarpanı; kamu harcamalarında meydana gelen değişikliğin gelir düzeyinde meydana getirdiği değişikliği ölçmek için kullanılan katsayıdır.


#40

SORU:

Transfer harcamaları çarpanı nedir?


CEVAP:

Transfer harcamaları çarpanı; transfer harcamalarındaki bir değişikliğin gelir düzeyinde yarattığı değişmeyi gösteren katsayıdır.


#41

SORU:

Vergi çarpanı nedir?


CEVAP:

Vergi çarpanı; vergilerde meydana gelen değişikliğin gelir düzeyinde yarattığı
değişmeyi ölçen katsayıdır.


#42

SORU:

Denk bütçe çarpanı nedir?


CEVAP:

Denk bütçe çarpanı; eşit miktardaki vergi artışı ile finanse edilen kamu harcamalarının gelir düzeyinde, artan kamu harcamalarına eşit miktarda bir artış yaratması durumudur.


#43

SORU:

Marjinal ithalat eğilimi nedir?


CEVAP:

Marjinal ithalat eğilimi; gelir düzeyinde meydana gelen değişikliğin ithalat miktarında meydana getirdiği değişikliktir.


#44

SORU:

Dışa açık ekonomilerde maliye politikasının etkinliği nasıl oluşmaktadır?


CEVAP:

Ekonomilerin daha fazla dışa açılması ile beraber uzmanlaşma artmakta ve ülkeler dış ticaret üzerinden daha fazla zenginleşebilmektedirler. Ancak, dışa açık ekonomilerde maliye politikasının etkinliği azalmaktadır.


#45

SORU:

IS eğrisi nedir?


CEVAP:

IS eğrisi; planlanan harcamalarla üretim düzeyinin eşit olduğu denge noktalarında gelir ile faiz oranı arasındaki ilişkiyi gösteren eğridir.


#46

SORU:

LM eğrisi nedir?


CEVAP:

LM eğrisi; para arzı ile para talebinin eşit olduğu denge noktalarında gelir ile faiz oranı arasındaki ilişkiyi gösteren eğridir.


#47

SORU:

IS eğrisi hangi değişkenlerden etkilenmektedir?


CEVAP:

Faiz oranı ile denge gelir düzeyi arasındaki ilişki (IS eğrisi) hem otonom harcamaların miktarından (A) hem de çarpanın değerinden (?) etkilenmektedir. Otonom harcamalardaki değişme eğrinin pozisyonunu (paralel olarak yukarı-
aşağı kaymasını) etkilerken, çarpanın değeri ise eğrinin eğimini (dik veya yatık olmasını) etkilemektedir.


#48

SORU:

Ekonomik istikrarı sağlamak üzere maliye ve para politikalarının hangisinin daha etkili olduğu nelere bağlıdır?


CEVAP:

Ekonomik istikrarı sağlamak üzere maliye veya para politikalarından birisi veya politika karması biçiminde ikisi beraber kullanılabilir. Hangisinin daha etkili olduğu spekülasyon güdüsüyle para talebine ve yatırım talebinin faize duyarlılığına bağlıdır.


#49

SORU:

Kapalı ekonomide kamu harcamalarındaki bir artış IS eğrisini ne yönde değiştirir?


CEVAP:

Kamu harcamalarındaki bir artış (dolayısıyla A’daki bir artış) IS eğrisini sağa hareket ettirerek faiz oranı ve gelir düzeyini arttırmaktadır. Bu harcama artışının faiz oranına ve gelire ne kadar yansıyacağı IS ve LM eğrilerinin eğimine bağlıdır. Örneğin, harcama artışı gelir düzeyini arttırırken, işlem güdüsüyle para talebi artar (gelir ile para talebi arasındaki pozitif ilişki). Para talebinin artması faiz oranını arttırır (para arzı sabit iken talebinin artması faiz oranını arttırır). Faiz oranının artması yatırım talebini düşürür (faiz oranı ile yatırımlar arasındaki negatif ilişki). Yatırım talebinin azalması gelir düzeyini düşürür. Böylece kamu harcamalarının artması, özel sektör yatırım harcamalarını azaltmaktadır (dışlama etkisi).


#50

SORU:

Nötr para nedir?


CEVAP:

Nötr para; para arzındaki bir artışın, reel değişkenleri etkilemeden, tamamının
fiyat artışlarına yansımasıdır.


#51

SORU:

Kapalı ekonomide para arzındaki bir artış LM eğrisini ne yönde değiştirir?


CEVAP:

Para arzındaki artış fiyat düzeyini arttırırsa, reel para miktarı azalacak ve para arzı artışının faizleri düşürücü etkisi sınırlı olacaktır. Fiyatlardaki artış LM eğrisini sola kaydırmakta, faizler yükselmekte ve gelir düzeyi düşmektedir. Faiz oranlarının artması yatırım talebini düşürürken dışlama etkisini arttırarak gelir düzeyini düşürür. Bu etkinin ortaya çıkmasının bir nedeni, bireylerin reel harcanabilir gelirlerinin enflasyon nedeniyle düşmesi ve dolayısıyla tüketimlerinin azalmasıdır.


#52

SORU:

Sabit döviz kuru sistemi nedir?


CEVAP:

Sabit döviz kuru sisteminde, yerli paranın yabancı paralar karşısındaki değeri önceden belirlenmiştir ve gereği halinde Merkez Bankası bu belirlenmiş kur üzerinden döviz al›m satımı yapar.


#53

SORU:

Esnek döviz kuru sistemi nedir?


CEVAP:

Esnek döviz kuru sisteminde, döviz arz ve talebine göre döviz kuru piyasada belirlenir.


#54

SORU:

Dışa açık ve sabit döviz kuru sisteminin uygulandığı bir ekonomide kamu harcamalarının artırılması nasıl sonuçlar doğurur?


CEVAP:

Milli geliri ve dolayısıyla istihdamı arttırmak üzere kamu harcamalarının arttırıldığı durumda, artan milli gelir dolayısıyla ülkenin ithalat eğilimine bağlı olarak ithalat ve dolayısıyla dış ticaret açığı artacaktır. Sabit döviz kuru sisteminde bu açığın karşılanması için Merkez Bankası belirlenmiş kur üzerinden döviz satacak ve dolayısıyla piyasadan para çekecektir. Bunun etkisi daraltıcı olacaktır. Sermaye hareketlerinin serbest olması halinde ise kamu harcamaları artışı nedeniyle, artan faiz oranları sermaye girişine neden olacak, Merkez Bankasının döviz alımı nedeniyle para arzı artacak ve para politikası nedeniyle milli gelirde ek bir artış olacaktır. Başlangıçta para arzı artışı yoluyla milli gelirin arttırılmak istenmesi halinde ise gelir artışı nedeniyle ithalat artacak ve döviz ihtiyacını karşılamak üzere piyasadan para çekilmesi sonucu daraltıcı bir etki ortaya çıkacaktır. Buna göre, sabit döviz kuru sisteminde maliye politikası kısmen etkili olurken, para politikası etkisizdir.


#55

SORU:

Dışa açık ve esnek döviz kuru sisteminin uygulandığı bir ekonomide kamu harcamalarının artırılması nasıl sonuçlar doğurur?


CEVAP:

Esnek döviz kuru sisteminde artan kamu harcamaları nedeniyle milli gelir
artacak ve ithalat talebinin artması sonucu dövize olan talep artacağından, döviz
kuru yükselecek (yerli para değer kaybedecek) ve ithalata olan talep yurt içine dönecektir. Bu durumda, ithalata yönelecek talep yurt içine döndüğünden ve döviz
rezervlerinde bir değişme olmadığından maliye politikası daha etkili olmaktadır. Sermaye hareketlerinin serbest olması halinde ise artan kamu harcamaları faiz oranlarını arttırdığından sermaye girişi artacak ve döviz kuru düşecektir (yerli para değer kazanacaktır). Bu durumda ithalat talebi artacağından, maliye politikasından beklenen gelir artışının bir kısmı ortadan kalkacaktır. Ancak, Merkez Bankasının piyasadan döviz alması halinde, döviz rezervleri artacak ve artan para arzı nedeniyle gelir artacaktır. Başlangıçta para arzının arttırılması halinde ise gelir artacak, ithalat artacak ve yerli para değer kaybedeceğinden ithalata yönelen talep yurt içine dönecektir. Faiz oranlarındaki düşüş nedeniyle yurt dışına sermaye çıkışı olması halinde döviz kuru düşecek ve artan gelir korunmuş olacaktır. 


#56

SORU:

Toplam talep eğrisi nedir?


CEVAP:

Toplam talep eğrisi, bir ekonomide mal ve para piyasalarının eşanlı olarak dengede olduğu fiyat düzeyi ve çıktı miktarı bileşimlerini gösterir. Toplam talep eğrisi de mikroekonomideki herhangi bir malın talep eğrisi gibi negatif eğimlidir.


#57

SORU:

Toplam talep eğrisini neden negatif eğimlidir?


CEVAP:

Aşağı doğru eğimli olan toplam talep eğrisinin neden böyle olduğuna dair üç açıklama söz konusudur. Bunlar; refah etkisi, uluslararası etki ve faiz etkisidir. Refah etkisi, fiyat düzeyinin düşmesiyle para ve diğer varlıkları elinde tutan bireylerin kendilerini daha zengin hissederek daha fazla harcama yapacaklarını ifade eder. Uluslararası etki, yurt içi fiyatlarla diğer ülke fiyatlarının nispi değişimlerine ilişkindir. Örneğin, döviz kuru sabit iken, fiyat düzeyinin düşmesi halinde yurt içi malların fiyatları diğer ülke mallarının fiyatlarına göre ucuzlamış olur. Tersine, yabancı ülke malları da nispi olarak daha pahalı hale gelir. Bu durumda, fiyat düzeyi düşen ülkenin ihracatı artar ve ithalatı azalır. Faiz etkisi ise para arzının değişmediği varsayımı altında fiyat düzeyinin düşmesi halinde reel para arzının artmasıyla ilgilidir. Reel para arzının artması sonucu faiz oranları düşeceğinden, yatırım harcamaları ve dolayısıyla toplam talep artacaktır.


#58

SORU:

Toplam arz eğrisi nedir?


CEVAP:

Toplam arz eğrisi, verili her fiyat düzeyinde firmaların arz etmek istedikleri toplam çıktı miktarını gösterir. Normal bir ekonomik işleyişte arz eğrisi pozitif eğimlidir. Çünkü, çıktı artarken istihdam artacağından iş gücü maliyetleri artmakta, çıktı miktarının artması ise fiyat düzeyindeki artışla beraber gerçekleşmektedir.


#59

SORU:

Keynesyen toplam arz eğrsi nedir?


CEVAP:

Keynesyen toplam arz eğrisi; ekonomi ciddi bir durgunluk içerisinde iken, mevcut fiyat düzeyinde talep edilen bütün malların firmalar tarafından arz edileceğini gösteren yatay toplam arz eğrisidir.


#60

SORU:

Klasik toplam arz eğrisi nedir?


CEVAP:

Klasik toplam arz eğrisi; tam istihdam düzeyinde fiyat ne olursa olsun aynı miktarda mal üretileceğini gösteren dikey toplam arz eğrisidir.