MEDYA SİYASET KÜLTÜR Dersi Medya Kültürünün Ekonomi Politiği soru cevapları:
Toplam 20 Soru & Cevap#1
SORU:
Kültür kavramını açıklayınız.
CEVAP:
Kültür, Latince’de “cultura” kavramından gelmektedir. İlk zamanlarda kültür kavramı, bir şeyi ekip yetiştirme ya da bakma sürecine verilen isim olarak kullanılmıştır. Örneğin, “ekinin” ekilip yetiştirilmesi ya da hayvanların bakımı, beslenmesi, çiftleştirilmesi, yetiştirilmesi gibi. Ortaçağ’dan sonra, özellikle Aydınlanma çağında bu tanım, insan beyninin geliştirilmesi anlamında kullanılmıştır. Önce Fransızca’da ve İngilizce’de, sonra da Almanca’da görülmüştür. Kavram bazen “uygarlık” ile eşanlamda; bazen de karşılaştırmalı olarak ayrı anlamda kullanılmaya başlanmıştır. Kültür, daha çok, yaratıcılığın ifade edildiği entelektüel, artistik/sanatsal ve ruhsal ürünler için kullanılmıştır. En basit tanımıyla kültür, insanın kendisini, çevresini ve doğayı tanıma, anlamlandırma ve yaşama tarzıdır. İnsanın, doğumundan ölümüne dek geçen süreçte tüm yapıp ettikleri kültürü oluşturmaktadır. “Kültür, tümüyle öğrenilmiş ve toplumsal olarak aktarılmış davranıştır. Kültür, halkın paylaştığı bütün değerler, ritüeller, gelenekler ve alışkanlıklardır. İnsan, içinde yaşadığı toplumsal formasyondan ayrı tek başına bir varlık olarak tanımlanamaz. Kültür de, insanın bu ortaklaşa yaşamında, belli bir topluluk içinde varolmasıyla ortaya çıkan, şekillenen ve tanımlanan bir olgudur. İnsanın grup halinde yaşamaya başladığı ilkel toplumlardan başlayarak, günümüz çağdaş toplumlarına kadar süregelen bir kültürel süreçten söz edilebilir.
#2
SORU:
Kültürün sınıflandırılmasında karşımıza çıkan dörtlü ayrım nedir, yazınız.
CEVAP:
• Halk/folk kültürü,
• Yüksek/seçkin/elit kültürü,
• Kitle kültürü,
• Popüler kültür.
#3
SORU:
Kitle kültürü olgusunun özellikleri nelerdir?
CEVAP:
• Biçim olarak orta karmaşıklıktadır.
• Parayla elde edilebilir, oldukça ucuzdur.
• Telif, patent ya da sahiplik yoluyla tüketime açıktır.
• Bilinen bir kaynağı ya da yaratıcısı vardır.
• Standartlaştırılmış, yeniden biçimlendirilmiş ya da çoklaştırılmış olarak gösterime sunulur.
• Kültürel değerleri ve gelenekleri, yeni formüller biçiminde yansıtır.
• Üreten ile tüketen arasında toplumsal statü farkı vardır.
• Üreticileri ve sunucuları profesyoneldir.
• Ürün tüketiciye dönüktür
#4
SORU:
Kitle kültürü/Popüler kültür nedir?
CEVAP:
Kitle kültürü, kitle üretimi yapan bir endüstriyel yapının yarattığı materyal yaşamı gerçekleştirme ve bu gerçekleştirmenin bilişsel ve düşünsel biçimidir… Yaratılan materyalin kitlelere aitliği sadece tüketim aşamasındadır. Yaratılan düşüncenin aitliği ise yanlış kimlik, yanlış bilinç, yabancılaşma, kendinin sömürüsüne rızayla katılma ve egemen düşüncelerin üretimiyle ilgilidir… Kitle kültürü, kapitalist pazarın, kitlelerin tüketimi için ürettiği mal ve bilinci anlatır. Popüler kültür açısından bakıldığında, adındaki halkın/halka ait olan anlamındaki “popüler” sözcüğünün tüm sevimliliğine karşın; üretim tarzı aslında değişmemiş, sadece makyajlanarak ve daha bir yanıltıcı olarak sunulmaya başlanmış olan modern kitle kültürü, popüler kültür olarak tanımlanmıştır. Halka ait olan kısmı, sadece birbirinin aynısı olan “çeşitli” ürünleri tüketme özgürlüğüdür. Popüler kültürün yakın geçmişe kadar geçerli olan halka ait olma özelliği, aitliğinin kapitalist pazar mekanizmasının bir parçası olmasıyla, halkla olan bağını yitirmiş; kültür endüstrileri tarafından üretilen ürünlerin yaygın kullanımı anlamına dönüşmüştür. “popüler kültürün tarihi, sınıflı toplumların tarihi kadar eskidir. Popüler kültür, gündelik yaşamın kültürüdür. Dar anlamıyla, emeğin gündelik olarak yeniden üretilmesinin bir girdisi olarak eğlenceyi içermektedir. Geniş anlamıyla da, belirli bir yaşam tarzının ideolojik olarak yeniden üretilmesinin önkoşullarını sağlar. Gündelik ideolojinin yaygınlaşma ve onaylanma ortamını yaratır.”
#5
SORU:
Popüler kültür, akademik alanda çeşitli disiplinler içerisinde ele alınmaktadır. Bu alanlardan 10 tanesini yazınız.
CEVAP:
• Popüler sanat, popüler mimarlık, popüler tasarım.
• Kitle iletişimi (elektronik iletişim ve internet; film, müzik, radyo, televizyon, basın, kitap, dergi, reklamcılık, halkla ilişkiler).
• Eğitim, eğitim felsefesi, genel eğitim ve eğitim kurumları.
• Yiyecek ve halkın yaşam yolları.
• Edebiyat (şiir, roman, güldürü, korku, macera, dedektif, tarihsel kurgu, aşk, bilimkurgu ve fantezi hikâyeler, romanlar).
• Giysi, vücut ve görünümü.
• Koleksiyon olanları toplama.
• Teknoloji.
• Metodoloji.
• Performans ve tiyatro.
• Yer ve zaman: Etnik kültürler.
• Fiziksel popüler kültür (eros ve porno, spor, çocuk edebiyatı).
• Yaşlılık, ölüm ve ölme.
• Savaş ve cinayet
#6
SORU:
Medya ekonomisi nedir?
CEVAP:
Medya ekonomisi, iktisatla ilgili çalışmaları, medya çalışmalarıyla birleştirir ve medya yöneticilerinin, medya çalışanlarının ve medyayla ilgili diğer karar vericilerin tercihlerini
yönlendiren ve kısıtlayan iktisadi güçlerdeki değişimlerle ilgilidir. Medya ekonomisi, farklı yazarlar tarafından, iktisadın anaakım tanımına koşut olarak tanımlanmıştır. İktisadın anaakım tanımında, iktisat, sınırlı kaynaklarla sonsuz insan gereksinimlerini karşılamak için yapılan tercihlerin incelenmesi olarak tanımlanır. Örneğin, Robert Picard’a göre medya ekonomisi, “varolan kaynaklarla medya sahiplerinin, izleyici ve dinleyicilerin, reklamverenlerin ve toplumun bilgi ve eğlence istek ve gereksinimlerini nasıl karşıladıkları ile ilgilidir.” Benzer biçimde, Albarran’a göre, medya ekonomisi, “farklı istek ve gereksinimleri karşılamak için… medya endüstrilerinin içerik üretmek için kıt kaynakları nasıl kullandıkları konusu üzerine yoğunlaşır.” Alexander ve arkadaşları tarafından yapılan bir başka tanıma göre ise medya ekonomisi, “farklı medya endüstrilerine çıktı satan ve bu çıktıları üreten firmaların işle ilgili işlemleri ve finansal etkinlikleri” demektir. Bu tanımlar incelendiğinde medya ekonomisinin, iktisat biliminin çeşitli konuları olan, medya sektörü ve bu sektörde etkinlikte bulunan firmaları yakından ilgilendiren çok geniş yelpazede yer alan konularla ilgili olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu konular şunlardır: Uluslararası ticaret, işletme stratejisi, fiyatlama politikaları, piyasa yapıları, rekabet, endüstriyel organizasyon ve yoğunlaşma.
#7
SORU:
Dünya genelinde ve Türkiye özelinde medya şirketlerinin etkinlikte bulunduğu piyasa yapısına bakıldığında bunlar hakkında neler söylenebilir?
CEVAP:
Dünya genelinde ve Türkiye özelinde medya şirketlerinin etkinlikte bulunduğu piyasa yapısına bakıldığında, bu piyasaların genellikle oligopol denilen piyasalar olduğu dikkat çekmektedir. Medya şirketlerinin etkinlikte bulunduğu piyasa yapısına bakıldığında, bu piyasaların genellikle oligopol denilen piyasalar olduğu dikkat çekmektedir. Bu piyasada,
az sayıda firma ya homojen (çelik) ya da farklılaştırılmış ürün (kitap) satar ve belli ölçüde rekabet söz konusudur. Bu piyasada, az sayıda firma ya homojen (çelik) ya da farklılaştırılmış ürün (kitap) satar ve belli ölçüde rekabet söz konusudur. Dünya genelinde birçok ülkede, medyanın çeşitli sektörlerinin birkaç büyük firma tarafından yönlendirildiği anlaşılır. Bunun temel nedenlerinden birisi, medya şirketlerinin üretimlerinin büyük ölçekli üretimler olmalarıdır. Bu nedenle, bir firmanın üretimin artmasıyla elde edeceği maliyet avantajları olarak tanımlanan ölçek ekonomileri, medya sektöründe çok önemli bir yere sahiptir. Çünkü, medya sektöründe başlangıç üretim maliyetleri çok yüksek olduğu gibi, yeniden üretmenin marjinal maliyetleri ile dağıtım maliyetleri nispeten daha düşüktür. Bu nedenle de, yeni firmaların piyasaya girmeleri oldukça güç olmaktadır.
#8
SORU:
Ölçek ekonomilerini açıklayınız.
CEVAP:
Ölçeğe göre artan getiri, ölçek ekonomileri olarak da bilinir. Ölçek ekonomileri, medya endüstrisinin oldukça yaygın bir özelliğidir. Eğer, bir endüstride marjinal maliyet, ortalama maliyetten düşükse, ölçek ekonomileri söz konusu olur. Eğer, bir birim daha fazla üretmenin maliyeti, üretim ölçeği arttıkça azalırsa, ölçek ekonomileri gerçekleşir. Başta imalat sanayii, örneğin otomobil üretimi gibi, çoğu endüstrilerde ölçek ekonomileri gerçekleşir. Çünkü, bu endüstrilerde büyük ölçekte üretim yapılır ve oldukça otomotikleşmiş montaj hatları kullanılması nedeniyle, üretim miktarı arttıkça ortalama maliyetler düşer. Çeşitli nedenlerle ölçek ekonomileri gerçekleşir. Büyük firmalar, küçük firmalara oranla daha fazla girdi kullandıkları için, daha ucuza girdi alabilirler. Ayrıca, büyük firmalarda işgücünün belli işlerde uzmanlaşması söz konusu olabileceği için, işgücünün verimliliği artar ve dolayısıyla da birim maliyetler düşebilir. Ölçek ekonomileri medya endüstrisinde de yaygın olarak gerçekleşir. Medya sektöründe ölçek ekonomilerinin bu denli belirleyici olması, medya endüstrisinin ürettiği ürünlerin kamusal mal olma özelliklerinden kaynaklanmaktadır. İktisatta, bir malın ek bir birimini üretmenin toplam maliyette yarattığı artış olarak tanımlanan marjinal maliyet, medya firmaları için “bir ürün ya da hizmeti ek bir tüketiciye sunma” biçiminde tanımlanabilir. Ortalama maliyet ise “bir ürün ya da hizmeti sağlamanın toplam maliyetinin, medyanın bir ürününü tüketen ya da bir programını izleyen ya da dinleyen toplam izleyici-dinleyici sayısına oranlanması” ile bulunur. Medyanın birçok sektöründe marjinal maliyetler ya çok düşük ya da sıfır; üstelik de ortalama maliyetlerden her zaman düşüktür. Bundan dolayı, bir dergiyi daha fazla okuyucu okudukça ve bir programı daha fazla izleyici izledikçe, o programı sunmanın firmaya ortalama maliyeti de düşmektedir. Eğer, bir medya firmasının ürünü daha fazla tüketildikçe o ürünü üretmenin ortalama maliyeti azalıyorsa, bu durumda firma ölçek ekonomileri ve yüksek kâr elde etmenin avantajlarından yararlanıyor demektir.
#9
SORU:
Kapsam ekonomileri nedir, açıklayınız.
CEVAP:
Kapsam ekonomileri, aynı firmada iki veya daha fazla ürünü üretmenin toplam maliyeti, bu ürünleri ayrı ayrı iki veya daha fazla ilişkili olmayan firmalarda üretmenin toplam maliyetinde az olduğunda söz konusu olur. Kapsam ekonomileri, ürünler ortak üretilen ürünler olduğu için, eşdeyişle birinin üretimi diğerine bağlı olduğu için ve varolan üretim faktörleri birden fazla ürün üretmek için paylaşılabildiği için gerçekleşir. Örneğin, bir sinema filmi yapılıp sinemalarda gösterildikten sonra, DVD şeklinde tüketicilere satılabilir veya tüketicilere kiralanabilir. Kablolu TV üzerinde izle öde biçimiyle yine satılabilir. Ayrıca, bir film gösterime girdiğinde, filmle ilgili oyuncak ve giysi üretimlerinin üretme haklarını başka üreticilere satabilir ve bundan önemli gelir elde edebilir. Bunun yanı sıra, çoğu stüdyolarda hem film yapılmakta hem de TV programları. Her iki ürün üretiminde de aynı kişiler ve aynı makine ve ekipman ile aynı dağıtım kanalı kullanılır. Bu ürünler, aynı firma içerisinde aynı işgücü ile üretilen ürünler olduğu için, bunların üretiminde kapsam ekonomileri söz konusu olur. Kapsam ekonomilerinin söz konusu olması, farklı ürünler üreten firmaların birleşmeleri veya ortak girişim kurmalarını teşvik eder. Kapsam ekonomilerinin medya sektöründe bu denli yaygın olmasının ve medya sektörünün ayırt edici bir özelliği haline gelmesinin temel nedeni, medyanın ürettiği ürün ve sunduğu hizmetin yapısıdır. Bir piyasa için üretilen herhangi bir ürün, yeniden biçimlendirilerek bir başka piyasada satılabilmektedir. Örneğin, bir haber programı için bir ülke başbakanı ile yapılan bir görüşme, aynı kanalın ana haber bülteninde haber formatında yeniden düzenlenerek kullanılabilmektedir. Medya şirketleri mal ve hizmetlerini eşzamanlı olarak iki birbirinden ayrı ve farklı piyasalarda satar. Bilindiği gibi medyanın ürettiği iki çıktı; televizyon programları, günlük gazete, dergi makalesi gibi “içerik” ve izleyici/dinleyici ya da okuyucudur. Eğlence ya da haberler, izleyicilerin, dinleyicilerin ya da okuyucuların satın aldıkları ve medyanın sattığı medya çıktı biçiminden birisini oluşturur. Televizyon programları, gazeteler ya da dergilerde yer alan makalelerin kendine çektiği izleyici, dinleyici ya da okuyucu ise medyanın ikinci çıktısını oluşturmaktadır
#10
SORU:
Neoliberalizm kesinlikle kapitalizmin yeni bir aşamasını tanımlamaktadır. Bu yeni aşamanın 3 bileşenini yazınız.
CEVAP:
• Küresel düzeyde serbest ticaret,
• İşletmelerin serbestçe işe alma ve işten çıkarma hakkına sahip olması,
• Sermayenin uluslararasında serbest dolaşımı
#11
SORU:
İletişim teknolojilerindeki gelişmelerin neoliberal politikaların yerleştirilmesinde bir araç olarak kullanılmasını açıklayınız.
CEVAP:
İletişim teknolojilerindeki gelişmeler, neoliberal politikaların yerleştirilmesinde önemli bir araç olarak kullanıldı. Aynı zamanda, ABD yoğun bir propaganda ile bütün dünyaya model olacak bir medya sistemi dayatmaya çalışıyordu. Buna göre, serbest ve demokratik bir toplumda medya sistemi, aynı ABD’deki gibi kâr amacı güden ve bu amaçla yönlendirilen ve Amerikan tipi profesyonel haberciliğin esas olduğu sistem olmalıydı. Bu doğrultuda, ülkemiz de dahil olmak üzere birçok ülkede önemli değişimler yapıldı. Amerikanvari ticari medya sektörü yaratılmaya başlandı. Bu arada, ülkelerde bu
tarz bir medya sistemi yaratmak için gerekli yasal düzenlemeler yapılırken, bölgesel ve küresel düzeyde yeni piyasalar yaratmak için, Kuzey Amerika Serbest Ticaret Antlaşması (NAFTA) ve Dünya Ticaret Örgütü (WTO) gibi uluslararası düzenlemelere gitmek de ihmal edilmedi. ABD bütün dünyaya ABD tarzı bir medya sistemi oluşturmayı dayattı. ABD, sadece çok az rekabetin olduğu yurtiçi medya piyasasının ağırlıklı olarak film, müzik kaydı ve yayıncılık gibi kısımlarını yabancı yatırımcılara açtı. Telekomünikasyon ile yayıncılık kısımlarında çok kısıtlı olarak yabancı yatırımlara izin vermeye başladı. Her ne kadar bizim ülkemizde küresel medya sistemindeki bu neoliberal uygulamalara hiçbir itiraz gelmeden hemen hemen harfiyen yaşama geçirildiyse de, birçok ülkede güçlü itirazlar geldi. Başta Norveç, Danimarka ve İspanya olmak üzere birçok ülke, devletin verdiği sübvansiyonlarla kendi yerli film sanayilerini korumaya çalıştı. Öte yandan, neoliberalizm yanlılarına göre ise kültürel ticaret engelleri ve regülasyonlar, tüketicilere zarar vermektedir. Yerli medya endüstrisini korumaya dönük verilen sübvansiyonlar ise ülkelerin, rekabetçi medya firmalarını kurup geliştirmelerine engel olmaktadır. Ülke içindeki güçlü ticari medya yandaşları, ülkenin medya sektörünün uluslararası rekabete açılmasıyla önemli kazançlar elde edeceğini iddia etmektedir. Elbette bunlardan en önemlisi, “yoğun şiddet içeren her türlü film, video ve oyunların hiçbir sınırlama olmaksızın ülkeye rahatlıkla ithal edilmesi ve ülke içinde de rahatlıkla satılabilmesidir.”
#12
SORU:
Medya Emperyalizmi nedir, açıklayınız.
CEVAP:
Medya emperyalizmi tezi, Boyd-Barrett, tarafından geliştirilmiştir. Ona göre, medya emperyalizmi iki önemli uluslararası medya etkinliği biçimini anlatmaktadır.
• Uluslararası tek yönlü medya akışı: Bu akışta, ABD’den diğer ülkelere doğru tek yönlü bir akış ve egemenlik bulunmaktadır. Buna karşılık, örneğin Asya ülkelerinden ABD’ye olan akış yok denecek kadar azdır.
• Aralarında ABD, İngiltere, Fransa, Almanya ve Rusya’nın bulunduğu birkaç ülke, uluslararası medya etkisine sahiptir. Bu ülke görünümünün gerisinde, çok az sayıda ABD şirketi görülebilir.
Boyd-Barrett’e göre, medya emperyalizmi, herhangi bir ülkedeki medya sahipliği, yapısı ve içeriğinin tek başına ya da birlikte, diğer ülke ya da ülkelerin medya çıkarlarının önemli miktarda dış baskısına uğraması sürecidir.
Medya emperyalizmi, herhangi bir ülkedeki medya sahipliği, yapısı ve içeriğinin tek başına ya da birlikte, diğer ülke ya da ülkelerin medya çıkarlarının önemli miktarda dış baskısına uğraması sürecidir.
#13
SORU:
Boyd-Barrett’e göre medya emperyalizminin dört biçimi nelerdir?
CEVAP:
• İletişim medyasının şekli (alıcının kullandığı teknoloji).
• Endüstriyel yapı setleri.
• Medya firmalarındaki ideal pratikle ilgili neyin nasıl yapılacağını içeren değerler.
• Belli medyaların içeriklerinin (ürünlerin) ithali ve pazara girmesi (nüfuz etmesi)
#14
SORU:
Schiller, kültürel emperyalizmi hangi süreçlerin toplamı olarak tanımlamaktadır?
CEVAP:
• Toplumun modern dünya sistemine getirilme süreci.
• Ülkelerin egemen kesimlerinin cazibeyle, zorla ve bazen rüşvetle kendi ülkelerinin sosyal kurumlarını egemen sisteme uygun bir şekilde biçimlendirmesi.
• Sistemin egemen merkezinin değerleri ve yapılarının teşvik edilmesi.
#15
SORU:
Medyada tekelleşme eğilimini açıklayınız.
CEVAP:
Tekelleşme kavramsal olarak, herhangi bir üretim alanının tek elde tutulmasını, onun satışını tek elden yönetmesini ve fiyatına egemen olmasını ifade etmektedir. Tekel durumu, tam rekabet durumunun karşıtıdır. Oligopol ise az sayıda fimanın birlikte etkinlikte bulunduğu ve karşılıklı bağımlılığın söz konusu olduğu piyasa biçimidir. Bu açıdan bakıldığında günümüzde, Türkiye’de medyanın hızla büyük sermaye şirketleri tarafından satın alınarak tekelleşme eğiliminde olduğu söylenebilir. Dolayısıyla, Türkiye’de bugünün medyasını tanımlarken tekel kavramını kullanmak doğru olmayabilir. Durum, medya oligopolisinin daralarak tekele doğru gittiğini göstermektedir. Medya tekeli kavramı, medyanın yöneliminin tekele doğru olduğunu göstermek ve medyanın varolan durumunu değil, yönünü belirtmek için kullanılabilir. Ancak, sorun kavramlara sıkıştıralamayacak kadar büyüktür. Hangi kavram kullanılırsa kullanılsın, medya alanında görülen tekelleşme sorununa değinmektedir
#16
SORU:
Medya alanında yaşanan tekelleşmenin üç türü bulunmaktadır. Bunlar nelerdir, açıklayınız.
CEVAP:
• Yatay Bütünleşme: Şirketler, belirli bir alt sektörde birden fazla ürünle/kuruluşla o sektördeki farklı hedef kitleleri ve dolayısıyla piyasayı kontrol etmek isterler. Örneğin eğlence televizyonu ve haber kanalının bir arada olması. Ya da, Hürriyet ve Posta gazetelerinin aynı şirket tarafından yayımlanmasında olduğu gibi.
• Dikey Bütünleşme: Hammadde kaynağının ya da temel üretim girdilerinin sağlanmasından, son malın tüketiciye ulaştırılmasına kadar süren üretim zincirinin bütün halkaları kontrol etmeye dönük bir yoğunlaşma biçimidir.
• Çapraz Bütünleşme: Belirli bir araç üzerindeki kontrollerini, birleşme ve satın almalarla güçlendiren büyük şirketlerin, farklı sektörlere el atarak kontrol alanlarını genişletmeleri söz konusudur. Örneğin, müzik alanında etkinlik gösteren bir holding, kitap da yayımlayabilir.
#17
SORU:
Medyada sunulan şiddet ve bunun iktisadi dayanaklarını değerlendiriniz.
CEVAP:
Medyada sunulan şiddet ve bunun iktisadi dayanaklarını değerlendirirken, küresel medya sisteminin özellikle 1980’li yılardan başlayarak dünya ölçeğinde geçirdiği değişimin mutlaka göz önüne alınması gerekir. Çünkü, günümüz medya kuruluşları, piyasaya hâkim olma ve sadece kâr elde etme amaçlarıyla etkinlikte bulunmaktadır. Bu nedenle, şiddet gibi nispeten az maliyetli ama çok ve kolay satan bir konuyu sürekli gündemde tutmaları kolayca anlaşılabilir bir konu olmaktadır.
Medyada sunulan şiddet ile ilgili kaygılar, film ve televizyon yayınlarının bütün dünya izleyicilerine ulaşmasıyla daha da artmaktadır. Medyada şiddete yer verilmesinin çeşitli nedenleri vardır. Medya yöneticilerine göre bunun temel nedeni, toplumun şiddetle yüklü olmasıdır. Bunun yanında, medyanın da ürünlerinde bunu topluma gösterme sorumluluğu taşımasıdır. Oysa, medyada sunulan şiddetin nedenlerini sadece toplumun sahip olduğu bir şeyi topluma sergilemek olarak açıklamak, olayın gerisindeki temel dinamikleri açıklamaktan uzak görünmektedir. Son yıllarda medyada sunulan şiddetin artmasının gerisindeki temel nedenin daha çok kâr elde etmek olduğunu söylemek mümkündür. Eşdeyişle kısaca para olduğu unutulmamalıdır. Örneğin, Amerikan yapımı yoğun şiddetin yer aldığı bir filmin yurtdışına satılması kolaydır. Bir kere bu tür filmlerin ihraç edilen ülkelerin dillerine çevrilmesi son derece kolaydır. Ayrıca, bu filmleri üreterek bazı ülkelerdeki, örneğin Fransa gibi kültür milliyetçisi olarak bilinen ülkelerde varolan kültürel engelleri aşmak daha kolaylaşmaktadır. Medyada sunulan şiddetin devam etmesinde etkili olan etkenlerden birisi de, endüstrideki rekabet baskısı olabilmektedir.
#18
SORU:
Medyada sunulan şiddetin iktisadi boyutlarını anlatınız.
CEVAP:
Medyada eğlence işi günümüzde en kârlı yatırım alanlarından biri olarak görülmektedir. ABD’nin en önemli ihraç kalemlerinden birisini popüler kültür ürünleri oluşturmaktadır. ABD’nin kendi ülke içi gişe gelirleri 1991’e göre yüzde 75’lik bir artışla 9 milyar ABD dolarına ulaşmıştır. Ayrıca, video/ DVD satışları ile kiralık ve yan ürün satışlarından elde edilen gelirler de önemli miktarlarda artış göstermiştir. ABD’de 1974’de şiddet içerikli program sayısı 58 iken, bu sayı 1984’de 73’e; 1994’de 75’e çıkmıştır. Şiddet her 10 programın en az 6’sında görülmektedir. En çok izlenen zamanda, saat başı 5 şiddet sahnesi yer almakta, ortalama her geceye 2 ya da 3 cinayet düşmektedir. 4 ya da 5 haberden biri şiddet içerikli olmaktadır. Amerikan medya şirketleri nerdeyse yıllık gelirlerinin yarısından fazlasını, yurtdışı satışlarından elde etmektedir. Amerikan medya şirketlerinin ürünlerine olan küresel talep piyasası özellikle, başta Çin ve Hindistan olmak üzere gelişmekte olan piyasalarda artan yaşam standartları ile birlikte hızla genişlemektedir. Televizyon, video, müzik seti ile uydu çanak anten satışları hızla artmaktadır. Amerikan medya endüstrisinin artan yurtdışı gelirleri sonucunda hem firmaların kârlılığı artmakta hem de ABD’nin kültürel yapısı bu durumdan etkilenmektedir. Çünkü, artan yabancı talebi ve tercihlerine bağlı olarak bir anlamda ABD’de ne tür popüler ürünler üretilmesi gerektiği belirlenmektedir.
#19
SORU:
Medyada sunulan şiddetin iktisadi boyutlarını Türkiye özelinde değerlendiriniz.
CEVAP:
Uluslararası düzeyde, medyada sunulan şiddetin iktisadi boyutları açısından yapılan açıklamalardan sonra, Türkiye örneğinde gazete ve televizyon açısından yapılacak açıklamalar, konunun aydınlatılması için yararlı olacaktır. Bu yönde, Mustafa Sönmez’in çalışması yol gösterici olacaktır. Türkiye’de 1980’lerin başında başka sektörde yaptıkları birikimle Kozanoğlu-Çavuşoğlu ortaklığı, Güneş gazetesini alarak bir anlamda tekelleşmenin fitilini yakmıştır. Daha sonra, bu gazete, M. Ali Yılmaz’a satılmıştır. 1989’da Günaydın Grubu, Asil Nadir’e satılmıştır. Asil Nadir, daha sonra, Güneş gazetesi ve Gelişim’i de satın almıştır. Ancak, İngiltere’deki işleri bozulunca Türkiye’deki yatırımlarından vazgeçmiştir. Ne var ki Doğan ve Bilgin Grupları hızla genişlemiştir. Erol Simavi de Hürriyet’i Erol Aksoy’a satmıştır. Bu dönemlerde sektörde iki büyük grup baş göstermektedir: Doğan ve Sabah grupları. 1990’larda TRT tekelinin kırılmasıyla Uzan grubu yükselişe geçmiş ve Star televizyonu yayın hayatına başlamıştır. Uzan grubu, Star gazetesini de yayımlamaya başlamıştır. Uzan grubu şimdi dağılmış durumdadır. Çukurova Grubu da Show TV’yi yayın hayatına sokmuştur. Akşam gazetesi de bu grubun gazetesidir. Günümüzde, medya grupları değişmiştir. Bu gruplar sürekli değiştiği için, burada isimlerine yer verilmemektedir. Bazı gruplar, geniş izleyici ve okuyucu kitlesine ulaşmaktadır. Reklamcılar Derneği verilerine göre, henüz özel televizyon yayıncılığının emeklediği dönemde, 1993’te, reklam yatırımlarında yazılı medyanın payı yüzde 43 dolayındadır. Bu oran, izleyen yıllarda azalmıştır. 1998’de yüzde 33’e düşmüş, 2004’te yüzde 37 olarak gerçekleşmiştir. 2009’da tekrar düşmüş ve yüzde 33 olmuştur (Sönmez, 2010: 42). Reklam gelirlerindeki bu azalmanın nedeni, nüfus artışına karşın, toplam satış rakamlarındaki azalmadır. Doğan Yayın Holding’in (DHY) 2008 faaliyet raporuna göre 2007 ve 2008 yıllarında satış 5 milyon civarında gerçekleşmiştir. 2008 faaliyet raporuna göre, DHY’nin toplam konsolide net reklam gelirleri 2008 yılında yüzde 12 artarak 1.8 milyar dolayında olmuştur. Özel televizyonculuğun, medya sektöründe başat duruma gelmesinde ve sektörün en önemli geliri olan reklamları çekmesinde, diziler en önemli etken olmuştur. Dizi üretimi, kısa sürede özel televizyonların dışında gelişen bir yan sanayi olarak hızla büyümüş ve zaman içerisinde de sinema sektörüyle birleşerek, televizyon-sinema arasında bir bütünleşmeyi getirmiştir. Bazı kanallar dizileri kendisi yapmakta ya da grubun yapım şirketlerine yaptırmaktadır. Ancak, yerli dizilerin yüzde 90’ını yapım şirketleri yapmaktadır. Yapım şirketleri, dizilerin maliyetlerinin üzerine yüzde 20-40 arasında değişen oranlarda kâr koyarak televizyon kanallarına satmaktadır. 80 dakikalık bir dizinin içerisine 30 dakika kadar reklam alınmaktadır. Televizyonların ana yayın kuşağının (en çok izlenen zaman: 20.00- 23.00), yüzde 80’ini diziler oluşturmaktadır. En çok izlenen dizilerin 30 saniyelik reklam spotu 6-7 bin doları bulmaktadır. Diziler, aynı zamanda ihraç da edilmektedir.
#20
SORU:
Medyada şiddete yer verilmesini kısaca açıklayınız.
CEVAP:
Medyada şiddete yer verilmesinin çeşitli nedenleri vardır. Medya yöneticilerine göre bunun temel nedeni, toplumun şiddetle yüklü olmasıdır. Bunun yanında, meydanın da ürünlerinde bunu topluma gösterme sorumluluğu taşımasıdır. Oysa, medyada sunulan şiddetin nedenlerini sadece toplumun sahip olduğu bir şeyi topluma sergilemek olarak açıklamak, olayın gerisindeki temel dinamikleri açıklamaktan uzak görünmektedir