TÜRKİYE CUMHURİYETİ İKTİSAT TARİHİ Dersi II. Meşrutiyet ve Milli Mücadele Dönemlerinde Ekonomik Yapı soru cevapları:

Toplam 54 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin 1908’den önceki amaçları nelerdir? 


CEVAP:

İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin 1908’den önceki amaçları, 1876 Kanun-u Esasi’sini tekrar uygulanmasını ve Meclis-i Mebusan’ın yeniden toplanmasını sağlamaktı.


#2

SORU:

II. Meşrutiyet dönemindeki düşünce akımları nelerdir? 


CEVAP:

II. Meşrutiyet döneminin başlıca düşünce akımları;  
• Osmanlıcılık,  
• İslamcılık,  
• Türkçülük,  
• Batıcılık,  
• Meslek-i İçtimacılık ve  
• Sosyalizmdi. 


#3

SORU:

II. Abdülhamit 1908’de niçin ikinci kez Meşrutiyet ilan etmek zorunda kaldı? 


CEVAP:

İttihatçılar, Makedonya’da bir isyan başlattılar. İsyanı bastırmada II. Abdülhamit başarılı olamadı. İttihatçılar 23 Temmuz 1908’de Makedonya’da çeşitli şehir ve kasabalarda “hürriyeti” ilan ettiklerini duyurdular.
Bu durum karşısında II. Abdülhamit de 24 Temmuz 1908’de ikinci kez Meşrutiyeti ilan etmek zorunda kaldı.


#4

SORU:

II. Abdülhamit’in 1908’de ikinci kez Meşrutiyeti ilan etmesi günümüzde nasıl bir siyasal olay olarak nitelendirilir? 


CEVAP:

II. Abdülhamit’in 1908’de ikinci kez Meşrutiyeti ilan etmesi dönemin metinlerinde “hürriyetin ilanı” olarak, günümüzde ise birçok araştırmacı tarafından “1908 Devrimi” olarak siyasal olay değerlendirilir.


#5

SORU:

1908 Devrimi sıralarında iktisadi bağımsızlığı gündeme getiren olay nedir? 


CEVAP:

Osmanlı toplumunda 1908 Devrimi sıralarında iki iktisadi ekolün tartışması yapılıyordu:  
• Birincisi, serbest ticaret, 
• İkincisi de usul-ü himaye idi.  
Halkın, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun BosnaHersek’i egemenliği altına alması nedeniyle bu ülkeye karşı düzenlediği boykot, iktisadi bağımsızlığı gündeme getirmiştir. Özellikle Girit Milli Meclisi’nin, Ada’nın Yunanistan’a bağlı olduğunu ilan etmesinden sonra Yunanistan’a uygulanan boykotla sermeyenin millileştirilmesi arasında ciddi bir bağ kurulmuştur. 


#6

SORU:

Milli iktisat düşüncesinin savunuculuğunu yapan ünlü düşünürler kimlerdir? 


CEVAP:

Ziya Gökalp ve Tekin Alp, Yusuf Akçura ve Ahmet Muhiddin gibi dönemin üretken düşünürleri milli iktisat, Müslüman-Türk orta sınıfının oluşturulması ve sanayileşmenin gerekliliği gibi konularda birçok makale yayınlamışlardır. 


#7

SORU:

1908 Devrimi döneminde Ziya Gökalp gibi düşünürler hangi ülkenin etkisinde kalmışlardır? 


CEVAP:

Ziya Gökalp olmak üzere bazı İttihatçı ideologların Alman modelinin etkisinde kalmışlardır. Almanya’nın kısa sürede gelişmesini sağlayan milli iktisat, bu aydınlar için çekici gelmiştir. Ziya Gökalp’ın “Fert yok, Cemiyet var” özdeyişi milli iktisat düşüncesine işaret etmektedir.


#8

SORU:

Osmanlı Devletinde milli iktisat politikasının uygulanması için hangi çalışmalar yapılmıştır? 


CEVAP:

Milli şirketlerin kurulması, milli bankaların kurulması, milli sanayi politikası ve milli iktisatta dış ticaret politikası geliştirilmesi, kambiyo işlemlerine müdahale etmek için kambiyo muamelatı merkez komisyonu kurulması çalışmaları yapılmıştır.


#9

SORU:

Tanzimat döneminde ticaret hukuku alanında hangi ülke mevzuatının etkisinde kalınmıştır? 


CEVAP:

Tanzimat döneminde yeni ticaret hukuku, Fransız mevzuatının etkisinde hazırlanmıştır.


#10

SORU:

Osmanlı İmparatorluğu’nda kurulan ilk anonim şirket kimdir hangi alanda faaliyet yapmıştır? 


CEVAP:

Osmanlı İmparatorluğu’nda kurulan ilk anonim şirket 1849 tarihli Şirket-i Hayriyye’dir. Şirket, İstanbul Boğazı’nda yolcu taşımacılığı yapmak üzere kurulmuştur.


#11

SORU:

1908 Devrimi’nden önce ticaretin ve şirketçiliğin gelişememesinin nedenleri neler olabilir? 


CEVAP:

Zafer Toprak, “Türkiye’de Milli İktisat (19081918)” adlı kitabında ticaretin ve şirketçiliğin gelişememesinin nedenleri olarak şunları belirtmiştir:  
• II. Abdülhamit döneminin caydırıcı keyfi yönetimi,  
• Mevzuat yetersizliği,  
• Tüzel kişiliğin Osmanlı mevzuatına girmemiş olması ve  
• Ticaret eğitimine yeterince önem verilmemiş olmasıdır. 


#12

SORU:

Birinci Dünya Savaşı ekonomiyi nasıl etkilemiştir? 


CEVAP:

Birinci Dünya Savaşı’nın çıkması iktisadi yapıyı derinden etkilemiştir. 1908 Devrimi’nden itibaren izlenen liberal politika terk edilmiş, devlet iktisadi hayata müdahale etmeye başlamıştır. Müslüman-Türk burjuvazisinin oluşumu teşvik edilmiş, sermaye birikimine yol açabilecek spekülatif kazançlara göz yumulmuştur. Karaborsa, istifçilik gibi spekülatif davranışlar sonucu “harp zenginleri” türemiştir. Bu sürecin dikkati çeken hususlarından biri de Rum göçü ve Ermeni tehciri nedeniyle “ekonominin Türkleştirilmesidir.” Gayr-i Müslim sermayenin tasfiyesinden kaynaklanan boşluğu Müslüman-Türk girişimci sınıfı doldurmuştur. 


#13

SORU:

1908 Devriminden önce Osmanlı Devletinin sanayii alanında yaptığı çabalar nelerdir? 


CEVAP:

1838’de Hariciye Nezâreti’ne bağlı Ziraat ve Sanayi Meclisi’ni kurdular. 1840’larda, esas olarak ordunun, saray ve devlet kesiminin talebini karşılamak amacıyla, devlet mülkiyetinde bir dizi sanayi tesisleri kurdular. Bu sanayi tesislerinde pamuklu tekstil ağırlıktaydı. Hükûmetin sanayinin geliştirilmesi için attığı adımlardan biri de Londra ve Paris’teki uluslararası sergilere katılmasıdır. Diğer bir girişim ise sanayileşme yolunda bazı tedbirler alarak, 1860’lı yıllarda esnaf ve sanatkârların sorunlarını çözmek üzere Islah-ı Sanayi Komisyonu’nu oluşturmalarıdır. Avrupa’dan getirtilecek makine, araç ve gereçlerin gümrük rüsumu ödenmeksizin ithaline izin verilmiştir. Bu fabrikalarda üretilen ürünler, içerideki ve dışarıdaki gümrüklerden muaf tutulmuştu.


#14

SORU:

Osmanlı Devleti’nde para piyasası kimlerin tekelindeydi? 


CEVAP:

Osmanlı Devleti’nde para piyasası Ermeni, Yahudi ve Rum sarrafların tekelindeydi.


#15

SORU:

Osmanlı Devletinde ilk kurulan banka nasıl açıklanabilir? 


CEVAP:

19. yüzyılın başlarından itibaren sarraflar çoğu kez banker olarak adlandırılmaya başlandı. Galata bankerleri ticaret, kambiyo, ikrazat ve iltizam alanındaki faaliyetleriyle, Osmanlı Devleti’nde bankacılığın temellerini atmışlardı. Fakat modern anlamda ilk banka kurma girişimi İngilizler’den geldi. Osmanlı yönetimi tarafından reddedildi. Osmanlı Devleti 1844 para reformundan sonra kambiyo işlemlerinin yürütülmesi için Alleon ve Baltazzi adlarında iki Galata bankeriyle sözleşme imzaladı. Bu girişimden sonra iki Galata bankeri, Osmanlı Hükûmeti’nin desteğini alarak 25 milyon kuruş sermayeli Bank-ı Dersaadet (Banque de Constantinople) adlı bankayı kurdu. Banka, Osmanlı Hükûmeti’nin aldığı 130 milyon kuruşluk krediyi zamanında ödeyememesi üzerine itibar kaybetti. Bankanın kaime spekülasyonuna başvurması itibarını daha da zedeledi. Banka 1852’de tasfiye edildi.


#16

SORU:

İlk milli banka kısaca nasıl açıklanabilir? 


CEVAP:

İttihat ve Terakki Cemiyeti öncülüğünde milli bir bankanın kuruluşu için halk seferberliğe davet edildi. Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası’nın kuruluş hazırlıkları tamamlandıktan sonra 11 Mart 1917’de kesin olarak kuruldu. Banka, planlandığı gibi milli bir devlet bankasına dönüşemedi ve 29 Haziran 1927’de Türkiye İş Bankası ile birleştirilmiştir. Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası’nın dışında İstanbul’da ve Anadolu kentlerinde milli nitelikli bankalar kuruldu.


#17

SORU:

Kırım Savaşı’ndan sonra kurulan banka kısaca nasıl açıklanabilir?  


CEVAP:

Kırım Savaşı’ndan sonra bir grup İngiliz girişimci, Osmanlı-İngiliz ilişkilerinin olumlu bir seyir izlediği süreçte 24 Mayıs 1856’da The Ottoman Bank (Bank-ı Osmanî) adıyla bir banka kurmuştur. Banka ödeme ve iskonto işleri yürütmüştür. Ayrıca hazineye avans vermiş, dış borç akitlerine aracılık etmiştir. Banka kurucuları, zamanla bankayı bir devlet bankasına dönüştürmeyi amaçlamışlardır. Dış ticaretin geliştiği İzmir, Selanik, Beyrut ve Galata’da şubeleri açılmıştır.


#18

SORU:

Osmanlı yöneticilerinin 19. yüzyılın ortalarında devlet bankası kurma konusundaki girişimler kısaca nasıl açıklanabilir? 


CEVAP:

Osmanlı yöneticileri 19. Yüzyılın ortalarında iç ve dış ticaret hacminin genişlemesi, Avrupa kapitalizmiyle bütünleşmenin artması ve parasal sorunların yaşanması üzerine bir devlet bankasının kurulmasını gündeme getirmişlerdir. Yerli sermayenin yetersizliği nedeniyle İngiliz-Fransız ortaklığıyla 4 Şubat 1863’te Bank-ı Osmanî-i Şâhane (Osmanlı Bankası) kuruldu. Banka, banknot ya da kağıt para ihraç etme imtiyazına sahip olmuştur. Osmanlı Bankası’nın kurulmasından sonra Milli olmaktan uzak ve Osmanlı Devleti’nin sömürülmesine aracılık eden çeşitli bankalar kuruldu.


#19

SORU:

İttihat ve Terakki Cemiyeti öncülüğünde halkı seferberliğe davet edilerek kurulan hangi bankadır? 


CEVAP:

İttihat ve Terakki Cemiyeti öncülüğünde milli bir bankanın kuruluşu için halk seferberliğe davet edildi. Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası’nın kuruluş hazırlıkları tamamlandıktan sonra 11 Mart 1917’de kesin olarak kuruldu. Banka, planlandığı gibi milli bir devlet bankasına dönüşemedi ve 29 Haziran 1927’de Türkiye İş Bankası ile birleştirilmiştir. Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası’nın dışında İstanbul’da ve Anadolu kentlerinde milli nitelikli bankalar kuruldu.


#20

SORU:

Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası’nın milli banka olarak hangi özelliklere sahiptir? 


CEVAP:

Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası’nın kuruluş hazırlıkları tamamlandıktan sonra 11 Mart 1917’de kesin olarak kuruldu. Ana sözleşmesine göre, pay senetleri isme yazılı olacaktı ve yabancı ülke vatandaşlarına kapalı tutulacaktı. Pay senetleri Türkçe düzenlenecekti ve bankanın tüm işlemlerinde ve kayıtlarında Türkçe kullanılacaktı. Çalışacak memurlar da Osmanlı vatandaşı olacaktı. Sadece kuruluş aşamasında yabancı uyruklu bir uzmanın genel müdürlükte çalışma izni bulunacaktı.


#21

SORU:

Osmanlı Devleti hangi anlaşma ile ticaret politikası açısından bağımsızlığını kaybetmiştir?  


CEVAP:

Osmanlı Devleti, 1838’de İngiltere ile imzaladığı Balta Limanı Antlaşması’ndan başlayarak, çeşitli Avrupa ülkeleriyle yaptığı serbest ticaret antlaşmalarıyla dış ticaret politikası açısından bağımsızlığını kaybetmişti.


#22

SORU:

Osmanlı Devleti İttihatçıların etkisi ile ekonomik anlamda bağımsızlığını nasıl kazanmıştır? 


CEVAP:

İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin temel amaçlarından biri ekonomik bağımsızlığın kazanılmasıydı. Birinci Dünya Savaşı, İttihatçılara bu fırsatı verdi. Osmanlı Hükûmeti, tek taraflı olarak kapitülasyonları kaldırdıktan sonra iki önemli adım attı:  
• Birincisi, ad valorem yöntemini kaldırdı, onun yerine zamanla değiştirilebilecek yeni bir gümrük tarifesi benimsedi. Dolayısıyla Osmanlı Hükûmeti, gümrük tarifelerini dilediği gibi düzenleme özgürlüğüne kavuştu.  
• İkincisi ise dış borçların ödemelerinin durdurulmasıdır. 


#23

SORU:

Birinci Dünya Savaşı’nın Osmanlı ekonomisine katkısı nasıl olmuştur? 


CEVAP:

Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı ekonomisine ağır bir darbe vurdu. Dış ticaret durma noktasına geldi. Savaştan önce sadece tekstil, makine gibi mamul mallar değil, İstanbul ve bazı kıyı kentlerinin un gibi gıda maddeleri de ithal edilmekteydi. Osmanlı’nın İtilaf devletleri donanması tarafından abluka edilmesi dış ticareti felce uğratmıştı. Savaş sırasında, Müttefik olan Almanya ve Avusturya-Macaristan’la sınırlı miktarda dış ticaret yapılabilmiştir. Buğday, un, şeker gibi temel gıda maddeleri ile çeşitli mamul mallarda savaş süresince darlıklar ve kıtlıklar yaşandı.
Savaş yıllarında Osmanlı dış ticaretinin önemli bir kısmını oluşturan tarım ürünlerinde olağanüstü bir düşüş yaşandı. Orduda kullanılmak üzere çift hayvanlarına el konulması, tarımsal üretimin olağanüstü düşmesine yol açtı. İhraç ürünlerinin üretimindeki düşüş daha dramatikti. Tütün, kuru üzüm, fındık, zeytinyağı, ham ipek ve pamukta düşüş daha fazlaydı. Osmanlı Hükûmeti, savaş yıllarında ihtiyaç duyulan bazı tahıl ve stratejik ürünlerin ihracatını yasakladı. 14 Eylül 1916’da bir İhracat Heyetinin kurulması için muvakkat bir kanun çıkardı.


#24

SORU:

Hükûmet, Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı lirasının dış değerini korumak amacıyla neler yapmıştır? 


CEVAP:

Hükûmet, Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı lirasının dış değerini korumak amacıyla kambiyo işlemlerine müdahale etmiştir. Kambiyo Muamelatı Merkez Komisyonu adı verilen bir kurum oluşturmuştur. Komisyon’un faaliyetleri sonucu servet transferleri kısmen önlenebilmiş ve Osmanlı lirası tarafsız ülke piyasalarında değerini koruyabilmiştir.


#25

SORU:

Birinci Dünya Savaşı sırasında hangi ekonomik düzenlemeler yapılmıştır? 


CEVAP:

Kapitülasyonların kaldırılması, gümrüklerin düzenlenmesi ve yabancı şirketlere Türkçe kullanma zorunluluğunun getirilmesi hakkında düzenlemeler yapılmıştır.


#26

SORU:

İlk kapitülasyonlar ne zaman başladı? 


CEVAP:

Ünlü tarihçi Halil İnalcık’a göre Osmanlı Devleti’nde ilk kapitülasyonlar 1352’de Cenevizlilere verilmişti.


#27

SORU:

Osmanlı Devletinde kapitülasyonların kaldırılması için ilk girişim kim tarafından yapılmış ve neden başarısız olmuştur? 


CEVAP:

Osmanlı Devleti, kapitülasyonları kaldırmak için birçok girişimde bulundu. İlk girişim 1713’te Sadrazam Ali Paşa tarafından gerçekleştirilmişti; fakat Ali Paşa’nın 1716’da ölümü üzerine bu girişim başarılı olamamıştı.


#28

SORU:

Osmanlı Hükûmeti, kapitülasyonların kaldırılmasını nasıl gerçekleştirmiştir? 


CEVAP:

Osmanlı Hükûmeti, kapitülasyonların kaldırılması kararından sonra mevzuatta birtakım değişiklikler yaptı. İlk olarak gümrük resmini düzenleyen arkasından temettü vergisinin yabancılara uygulanmasını düzenleyen bir kanun çıkardı. Sonrasında kanunla, Osmanlı kanunlarında kapitülasyonlardan kaynaklanan tüm hükümlerin feshedildiği açıklandı. Hükûmet, kaldırılmış olan kapitülasyonların yerine konulacak rejimi ve ülkedeki yabancıların konumunu belirlemek amacıyla 8 Mart 1915’te “Memalik-i Osmaniye’de Bulunan Ecnebilerin Hukuk ve Vezaifine Dair Kanun-u Muvakkatı” yayımladı. Bu düzenleme ile yabancıların Osmanlı topraklarındaki statüleri belirlendi.


#29

SORU:

Birinci Dünya Savaşı sırasında gümrük alanında hangi düzenlemeler yapılmıştır? 


CEVAP:

Kapitülasyonların kaldırılmasından hemen sonra çıkarılan kanunla 20 Eylül 1914’te, gümrük oranı %11’den %15’e yükseltildi. Bu düzenlemeye Fransa, İngiltere ve Rusya gibi devletler tepki gösterdi. Hükûmet, 31 Mayıs 1915’te bir adım daha atarak, savaş süresince ithal mallardan alınan %5 oranındaki gümrük vergisini %30’a çıkartmıştır. ad valorem (değer) üzerinden vergi alınması yerine spesifik tarife üzerinden vergi alınması için bir çalışma başlattı. Böylece gümrük vergisi eşyanın ağırlığı üzerinden alınmaya başlandı. Hükûmet, 30 Eylül 1916’da bir adım daha atarak, savaş sonuna kadar, savaş halinde olunan devletlerden gelecek eşyadan %100 gümrük resmi alınmasını kararlaştırmıştır.
Yasal düzenleme sonucu ülkedeki tüm yerli ve yabancı şirketler gelir vergisine tabi tutulmuşlardır. Diğer bir anlatımla, yabancılar ve yabancı şirketler, Osmanlı serbest meslek sahipleriyle ve şirketleriyle aynı oranda vergi vereceklerdi.


#30

SORU:

Osmanlı Devleti’nde kağıt para ilk defa ne zaman çıkarıldı ve hangi isim verilmiştir? 


CEVAP:

Maliye Nezâreti, 3 Temmuz 1915’te kâğıt para ihracı için Düyûn-ı Umûmiye İdaresi’yle bir sözleşme imzaladı. Tedavüle sürülen ilk kâğıt paraya “birinci tertip evrak-ı nakdiyye” adı verildi.


#31

SORU:

Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşı giderlerini nasıl karşıladı?  


CEVAP:

Osmanlı Hükûmeti savaşın giderlerini karşılamak için sık sık Almanya’dan borç almak zorunda kaldı. Savaş sırasında gittikçe artan giderleri karşılamak için başvurulan yöntemlerden biri de iç borçlanmaydı. Osmanlı Hükûmeti, 18 milyon Osmanlı lirası borç tahvili satarak, iç borçlanmada önemli bir başarı kazanmıştı. 


#32

SORU:

Milli Mücadele sırasında tarım alanında alınan tedbirler kısaca nasıl açıklanabilir?  


CEVAP:

Milli Mücadele sırasında ülkenin en önemli ekonomik sektörü olan tarımda da üretimin düşmemesi adına çalışmalar yapılmıştı. 11 Aralık 1920 tarihli ve 410 sayılı kararname ile yoksul çiftçilere belirli şartlar altında tohumluk ve çift hayvanı verilmesi kararlaştırılmıştı.
Her çift hayvan başına sahibi, yazlık ve kışlık olmak üzere en az 40 dönüm araziyi ekmekle yükümlü kılınmıştı. Ayrıca askerde bulunanların ve dul ile yetimlerin arazilerinin boş kalmaması için halkın haftada bir gün imece yöntemiyle ekip biçmesi sağlanacaktı. Yine Ziraat Bankası şubelerindeki depolarda yer alan tarım araç ve gerekçeleri tarım yükümlülüğü kurullarının gözetimi ve aracılığında çiftçilerin kullanımına sunulacaktı.


#33

SORU:

Milli mücadele döneminde alınan tasarruf tedbirleri nasıl açıklanabilir? 


CEVAP:

Bu dönemde çeşitli tasarruf önlemlerine de başvurulmuştu. Örneğin memur ve milletvekillerinin görevle bir yere gittikleri zaman aldıkları yollukların bir kısmının ödenmemesi kararlaştırılmıştı. Ayrıca resmi dairelerde de gereksiz yere soba yakılmasını önlemek amacıyla 2 Kasım 1920 tarihinden itibaren memurların sabah 10:30’dan 16:30’a kadar öğle tatili olmadan çalışmaları kararlaştırılmış, 15 Mart 1921’den itibaren de normal çalışma saatlerine dönülmüştü. Yine gereksiz telgraf haberleşmelerini engellemeye çalışılmıştı. Tasarruf önlemleri açısından Meclis’in çıkardığı dikkat çeken kanunlardan biri 14 Eylül 1920 tarihli ve 22 sayılı Men’i Müskirat Kanunu’dur. Bu yasayla her türlü alkollü içkinin yapımı, ithali ve kullanılması yasaklanmıştı. Buna aykırı davrananlar için de ağır cezalar getirilmişti. Diğer dikkat çekici yasa ise 25 Kasım 1920 tarihli ve 55 sayılı “Düğünlerde Men’i İsrafat Kanunu” dur. Bu kanuna göre her çeşit çeyiz sergilenmesi, çeyizlerin açıktan taşınması, düğün günleriyle sınırlı olmak üzere bir günden fazla çalgı çaldırılması, hediyeler verilmesi, ziyafet verilmesi ve köçek oynatılması gibi yasaklar getirilmişti. 


#34

SORU:

Milli Mücadele sırasında hangi ülkelerden ekonomik yardım alınmıştır? 


CEVAP:

Milli Mücadele boyunca dış yardımların önemli bir bölümü Sovyetler Birliği’nden gelmişti. Bu yardımlar, hibe niteliğinde yani karşılıksız yardımlardı. Milli Mücadele sırasında yardım edenler arasında Hint Müslümanları da yer almıştı. Savaş sırasında yardım alınan tek Batılı ülke Fransa’ydı. 


#35

SORU:

II. Meşrutiyet ne zaman ilan edilmiştir?


CEVAP:

23 Temmuz 1908'de ilan edilmiştir.


#36

SORU:

Ahmet Rıza hakkında bilgi veriniz?


CEVAP:

Ahmet Rıza, 1859’da Boğaziçi’nde Vaniköyü’nde doğdu. Babası, dönemin İngiliz kıyafeti modasına uygun giyindiği için “İngiliz” lakabıyla tanınmıştı. Annesi Avusturya asıllıydı. Anadolu’nun yoksul ve bakımsız halini gördükten sonra Fransa’ya giderek tarım öğrenimi gördü. Ülkeye döndükten sonra bir süre Maarif Nezareti’nde çalıştı. Tekrar Fransa’ya gitti. Pozitivist Pierre Laffitte’nin derslerine devam etti.
Padişah II. Abdülhamit rejimine karşı mücadele etti. Fransa’da Meşveret adlı bir gazete çıkardı. Bu gazete aynı zamanda İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin yayın organı oldu. Meşrutiyet’in ilanından sonra Meclis-i Mebusan’ın başkanlığına seçildi. İttihatçılarla ters düştü. Meclis-i Ayan üyeliğine seçildi. Milli Mücadeleyi destekledi. 1930’da öldü. Türkiye’de pozitivist akımın en önemli temsilcilerinden biridir.


#37

SORU:

Kanun-ı Esasi’nin 23 Temmuz 1908’de yeniden yürürlüğe konulmasıyla tartışılan iktisadi konular nelerdi?


CEVAP:

Bu dönemde serbesti-i ticaret, serbesti-i rekabet ve teşebbüs-i şahsi gibi kavramlar üzerinde duruldu.


#38

SORU:

Ticaret Nezâreti hangi yılda kurulmuştur?


CEVAP:

1839 yılında kurulmuştur?


#39

SORU:

Osmanlı İmparatorluğu’nda kurulan ilk anonim şirket hangisidir?


CEVAP:

1849 tarihli Şirket-i Hayriyye’dir


#40

SORU:

Birinci Dünya Savaşı’nın milli ekonomi politikasının uygulanmasına etkisi nedir?


CEVAP:

Birinci Dünya Savaşı’nın çıkması iktisadi yapıyı derinden etkilemişti. 1908 Devrimi’nden itibaren izlenen liberal politika terk edilmiş, devlet iktisadi hayata müdahale etmeye başlamıştır. MüslümanTürk burjuvazisinin oluşumu teşvik edilmiş, sermaye birikimine yol açabilecek spekülatif kazançlara göz yumulmuştu. Karaborsa, istifçilik gibi spekülatif davranışlar sonucu “harp zenginleri” türemiştir. Bu sürecin dikkati çeken hususlarından biri de Rum göçü ve Ermeni tehciri nedeniyle “ekonominin Türkleştirilmesidir.” Gayr-i Müslim sermayenin tasfiyesinden kaynaklanan boşluğu Müslüman-Türk girişimci sınıfı doldurmuştur.


#41

SORU:

Tanzimat döneminde üretime yönelik kurululan şirketler hangileridir?


CEVAP:

Simkeşler Şirketi (14 Ağustos 1866), Debbağlar Şirketi (Eylül 1866), Saraçlar Şirketi (25 Haziran 1867), Kumaşçılar Şirketi (9 Nisan 1868), Dökümcüler Şirketi (14 Nisan 1868) ve Demirciler Şirketi (29 Nisan 1868)’dir.


#42

SORU:

Birinci Dünya Savaşı’na kadar olan dönemde pamuklu, yünlü ve ipekli tekstil dallarında iplik, bez ve kumaş üreten fabrikalar kurulmuştur. Bu fabrikalar hangi şehirlerde yer almıştır?


CEVAP:

İstanbul, İzmir, Adana ve Selanik


#43

SORU:

İzmir Bankası nasıl kuruldu?


CEVAP:

1842’de İsveç Konsolosluğu’nun himayesinde, İngiliz, Fransız, Avusturyalı, Hollandalı, Danimarkalı, İspanyol, Rus, Sardunyalı, Toskanalı, Yunan ve ABD’li tüccarlar tarafından The Bank of Smyrna (İzmir Bankası) kuruldu. The Bank of Smyrna, Osmanlı Devleti’nde kurulan ilk modern bankadır.


#44

SORU:

Bank-ı Dersaadet hakkında bilgi veriniz?


CEVAP:

Osmanlı Devleti 1844 para reformundan sonra kambiyo işlemlerinin yürütülmesi için Alleon ve Baltazzi adlarında iki Galata bankeriyle sözleşme imzaladı. Bu girişimden sonra iki Galata bankeri, Osmanlı Hükûmeti’nin desteğini alarak 25 milyon kuruş sermayeli Bank-ı Dersaadet (Banque de Constantinople) adlı bankayı kurdu. Banka Haziran 1849’da faaliyete geçti. Banka, Osmanlı Hükûmeti’nin aldığı 130 milyon kuruşluk krediyi zamanında ödeyememesi üzerine itibar kaybetti. Bankanın kaime spekülasyonuna başvurması itibarını daha da zedeledi. Banka 1852’de tasfiye edildi.


#45

SORU:

The Ottoman Bank (Bank-ı Osmanî) hakkında bilgi veriniz?


CEVAP:

Kırım Savaşı’ndan sonra bir grup İngiliz girişimci, Osmanlı-İngiliz ilişkilerinin olumlu bir seyir izlediği süreçte 24 Mayıs 1856’da The Ottoman Bank (Bank-ı Osmanî) adıyla bir banka kurmuştur. Banka ödeme ve iskonto işleri yürütmüştür. Ayrıca hazineye avans vermiş, dış borç akitlerine aracılık etmiştir. Banka kurucuları, zamanla bankayı bir devlet bankasına dönüştürmeyi amaçlamışlardır. Dış ticaretin geliştiği İzmir, Selanik, Beyrut ve Galata’da şubeleri açılmıştır. 


#46

SORU:

Bank-ı Osmanî-i Şâhane (Osmanlı Bankası) hakkında bilgi veriniz?


CEVAP:

Osmanlı yöneticileri 19. Yüzyılın ortalarında iç ve dış ticaret hacminin genişlemesi, Avrupa kapitalizmiyle bütünleşmenin artması ve parasal sorunların yaşanması üzerine bir devlet bankasının kurulmasını gündeme getirmişlerdir. Yerli sermayenin yetersizliği nedeniyle İngiliz-Fransız ortaklığıyla 4 Şubat 1863’te Bank-ı Osmanî-i Şâhane (Osmanlı Bankası) kuruldu. Banka, banknot ya da kağıt para ihraç etme imtiyazına sahip olmuştur. Osmanlı Bankası’nın kredi verme, tüccar tahvillerini iskonto etme, emanet kabul etme, poliçe alıp satma ve tahvil ihraç etme gibi normal bankacılık işlemleri yanında devlet bankası sıfatıyla görevleri de vardı. Bunlar; devlet hazinesinin tüm gelirlerini bankanın şubeleri aracılığıyla toplama, yıpranmış paraları tedavülden çekme, devlete 500 bin sterlinlik kredi açma gibi işlemlerdi.


#47

SORU:

Osmanlı Bankası’nın kurulmasından sonra yabancı sermayedarların ve Galata Bankerlerinin girişimleriyle çeşitli bankalar kuruldu. Milli olmaktan uzak ve Osmanlı Devleti’nin sömürülmesine aracılık eden bu bankaların başlıcaları hangileridir?


CEVAP:

• Şirket-i Umûmiye-i Osmaniye Bankası (1864) • Şirket-i Maliye-i Osmaniye Bankası (1866) • İtibar-ı Umumî-yi Osmanî Bankası (1869) • Avusturya-Osmanlı Bankası (1871) • Osmanlı-Türk Bankası (1871) • İstanbul Bankası (1872) • Kambiyo ve Esham Bankası (1872) • Rus Bankası (1871) • Osmanlı Umûr-ı Nafia Bankası (1871)


#48

SORU:

Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası nasıl kuruldu?


CEVAP:

1908 Devrimi’nden sonra geliştirilen ve Birinci Dünya Savaşı sırasında etkili bir şekilde uygulanan milli iktisat politikası doğrultusunda milli sermayeli bir bankanın kurulması fikri ortaya atıldı. Bu banka daha sonra Osmanlı Bankası yerine milli sermayeli bir devlet bankası olarak yapılandırılacaktı. İstanbul milletvekili ve aynı zamanda İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin yarı resmi yayın organı olan Tanin gazetesinin başyazarlığını yapan Hüseyin Cahit (Yalçın) Bey bir kampanya başlattı. İttihat ve Terakki Cemiyeti Genel Merkezi tarafından vilayetlerdeki şubelere gönderilen bir genelgede milli bir bankanın kuruluşu ile iktisadi bağımsızlık arasında bir paralellik kuruldu. Halk bu seferberliğe davet edildi. Gazete ve dergiler de bu yönde yayınlar yaptı. Birinci Dünya Savaşı sırasında iktisadi bağımsızlığın kazanılması için gerekli görülen milli bir bankanın kuruluşu politikası 1 Ocak 1917’de yayınlanan irade-i seniye ile hayata geçirildi. Bankanın adı Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası olacaktı ve yönetim merkezi İstanbul’da bulunacaktı. Sermayesi ise 4 milyon Osmanlı lirasıydı. Kurucuları arasında; Biga mebusu ve aynı zamanda Meclis-i Mebusan reis vekili Hüseyin Cahit Bey ve Selanik tüccarından Tevfik Bey vardı. Bankanın kuruluş hazırlıkları sırasında bankaya özel ayrıcalıklar tanıyan yasalar çıkartıldı. 21 Şubat 1917’de çıkartılan başka bir yasayla, bankanın sermayesi, ihtiyat akçesi, temettuatı, faaliyet yürüteceği emval-ı gayri menkule, bina ve depolar her türlü resim, vergi ve harçtan muaf tutulacağı belirtildi. Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası’nın kuruluş hazırlıkları tamamlandıktan sonra 11 Mart 1917’de kesin olarak kuruldu. 


#49

SORU:

Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası hakkında bilgi veriniz?


CEVAP:

Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası 11 Mart 1917’de kesin olarak kuruldu. Ana sözleşmesine göre, pay senetleri isme yazılı olacaktı ve yabancı ülke vatandaşlarına kapalı tutulacaktı. Pay senetleri Türkçe düzenlenecekti ve bankanın tüm işlemlerinde ve kayıtlarında Türkçe kullanılacaktı. Çalışacak memurlar da Osmanlı vatandaşı olacaktı. Sadece kuruluş aşamasında yabancı uyruklu bir uzmanın genel müdürlükte çalışma izni bulunacaktı. Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası’nın 1925 yılındaki ödenen sermayesi 2.027.215 Türk lirasıdır. Banka, planlandığı gibi milli bir devlet bankasına dönüşemedi ve 29 Haziran 1927’de Türkiye İş Bankası ile birleştirilmiştir.


#50

SORU:

Birinci Dünya Savaşı'nın başlamasının dış ticaret politikası açısından ne gibi yararları olmuştur?


CEVAP:

İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin temel amaçlarından biri ekonomik bağımsızlığın kazanılmasıydı. Birinci Dünya Savaşı, İttihatçılara bu fırsatı verdi. Osmanlı Hükûmeti, tek taraflı olarak kapitülasyonları kaldırdıktan sonra iki önemli adım attı. Birincisi, ad valorem yöntemini kaldırdı, onun yerine zamanla değiştirilebilecek yeni bir gümrük tarifesi benimsedi. Dolayısıyla Osmanlı Hükûmeti, gümrük tarifelerini dilediği gibi düzenleme özgürlüğüne kavuştu. İkincisi ise, dış borçların ödemelerinin durdurulmasıdır.


#51

SORU:

Birinci Dünya Savaşı ekonomiyi ve dış ticareti nasıl etkiledi?


CEVAP:

Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı ekonomisine ağır bir darbe vurdu. Dış ticaret durma noktasına geldi. Savaştan önce sadece tekstil, makine gibi mamul mallar değil, İstanbul ve bazı kıyı kentlerinin un gibi gıda maddeleri de ithal edilmekteydi. Osmanlı’nın İtilaf devletleri donanması tarafından abluka edilmesi dış ticareti felce uğratmıştı. Savaş sırasında, Müttefik olan Almanya ve Avusturya-Macaristan’la sınırlı miktarda dış ticaret yapılabilmiştir. Buğday, un, şeker gibi temel gıda maddeleri ile çeşitli mamul mallarda savaş süresince darlıklar ve kıtlıklar yaşandı. Savaş yıllarında Osmanlı dış ticaretinin önemli bir kısmını oluşturan tarım ürünlerinde olağanüstü bir düşüş yaşandı. Orduda kullanılmak üzere çift hayvanlarına el konulması, tarımsal üretimin olağanüstü düşmesine yol açtı. Şevket Pamuk’a göre 1918 yılına gelindiğinde, yük hayvanlarının sayısı %50, koyun ve keçilerin sayısı ise %40 azalmıştı. Buğday üretimi 1916’da yaklaşık %30 düşmüştü. İhraç ürünlerinin üretimindeki düşüş daha dramatikti. Tütün, kuru üzüm, fındık, zeytinyağı, ham ipek ve pamukta düşüş daha fazlaydı.


#52

SORU:

Kambiyo Muamelatı Merkez Komisyonu hakkında bilgi veriniz?


CEVAP:

Maliye Nezâreti kambiyo işlemlerinin denetlenmesi amacıyla Kambiyo Muamelatı Merkez Komisyonu adı verilen bir kurum oluşturmuştur. Bu kuruluş, 1 Şubat 1917’den itibaren tarafsız ülkelerle kambiyo işlemlerini yürütecekti. Komisyon, Maliye Nezareti’nce seçilmiş iki kişi ile Osmanlı Bankası, Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası, Deutsche Bank, Deutsche Orient Bank, Wiener Bank verein, Ungarische Bank, Selânik Bankası, Atina Bankası ve Türkiye Milli Bankası tarafından tayin edilmiş birer temsilciden oluşacaktı. Kambiyo Muamelatı Merkez Komisyonu’ndan beklenen ise, günlük resmi kambiyo rayiçlerini saptamak, spekülatif nitelikteki para transferlerini önlemek ve fiili kambiyo piyasasına istikrar kazandırmaktı. Komisyon’un faaliyetleri sonucu servet transferleri kısmen önlenebilmiş ve Osmanlı lirası tarafsız ülke piyasalarında değerini koruyabilmiştir.


#53

SORU:

Kapitülasyonların kaldırılması nasıl gerçekleşti?


CEVAP:

Osmanlı Devleti, kapitülasyonları kaldırmak için birçok girişimde bulundu. İlk girişim 1713’te Sadrazam Ali Paşa tarafından gerçekleştirilmişti; fakat Ali Paşa’nın 1716’da ölümü üzerine bu girişim başarılı olamamıştı. Kapitülasyonların kaldırılması girişimi 19. yüzyılın ikinci yarısında da (1862, 1867, 1869, 1871 ve 1880 yılları) sürdürüldü. Avrupalı devletler her defasında bu girişimleri engellemişlerdir. Öne sürdükleri temel gerekçe ise, Osmanlı kanunlarının yetersizliği ve Avrupalı devletlerin kanunlarından farklı olmasıydı. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun 6 Ekim 1908’de Bosna-Hersek’i ilhak etmesinden sonra yapılan protokolde, diğer ülkelerin kapitülasyonların kaldırılmasını kabul etmeleri halinde bu ülke tarafından da kabul edileceği hükme bağlanmıştı. Trablusgarp Savaşı’ndan sonra yapılan Uşi Antlaşması görüşmeleri sırasında da girişimde bulunulmuştur. Ancak her defasında başarısızlığa uğranılmıştır. Birinci Dünya Savaşı’nın çıkması, İttihatçı Hükûmet’e kapitülasyonları kaldırması konusunda bir fırsat yarattı. Prens Said Halim Paşa Hükûmeti, 2 Eylül 1914’te yaptığı toplantıda kapitülasyonların kaldırılması için bir nota hazırlanmasına karar verdi. Nihayet hükûmet 8 Eylül 1914’te kapitülasyonların kaldırılması kararını aldı ve ertesi gün ilgili devletlerin elçilerine tebliğ etti. 


#54

SORU:

Men’i Müskirat Kanunu nedir?


CEVAP:

Meclis’in çıkardığı önemli kanunlardan biri 14 Eylül 1920 tarihli ve 22 sayılı Men’i Müskirat Kanunu’dur. Bu yasayla her türlü alkollü içkinin yapımı, ithali ve kullanılması yasaklanmıştır. Buna aykırı davrananlar için de ağır cezalar getirilmişti. Gizlice içip de sarhoşluğu sabit olanların üç aydan bir seneye kadar hapsedilmeleri, memur olanların itiraz etme yolları kapatılarak memuriyetlerine son verilmesi öngörülmüştü.