TÜRKİYE CUMHURİYETİ SİYASİ TARİHİ Dersi İLK ASKERÎ DARBE VE BÜROKRATİK VESAYETİN KURUMSALLAŞMASI (1960-1971) soru cevapları:
Toplam 49 Soru & Cevap#1
SORU:
1960 ile 1970 yılları arası dönem nasıl bir dönem olmuştur?
CEVAP:
1960 ile 1970 yılları arasındaki dönem, Cumhuriyet Dönemi için önemli bir zaman aralığına denk gelmektedir. Çünkü bu dönemde Cumhuriyet tarihinin ilk askerî darbesi yapılmış ve bu ülkenin seçilmiş başbakanı darağacında asılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin askerî darbelerle tanıştığı bu dönemden sonra “askerin” siyaset üzerindeki gölgesi hiç silinmemiş ve sivil siyaset, asker karşısında hep temkinli ve tedbirli olmak zorunda kalmıştır.
#2
SORU:
Askeri vesayet ne demektir?
CEVAP:
Siyaset Biliminde askerî vesayet ordunun Siyaset Biliminde askerî vesayet ordunun (askerlerin) seçimle işbaşına gelen siyasi iktidarı denetim aldığına aldığı, iş ve eylemlerini etkilediği durumu ifade etmektedir.
#3
SORU:
MBK ülke yönetimine el koyduktan sonra ordu ve üniversitelerde neler yapmıştır?
CEVAP:
MBK, orduda bozulan hiyerarşiyi düzeltme ve askerler üzerinde otoritesini meşrulaştırmak için 235 general ve amiral ile 5000’e yakın subayı silahlı kuvvetlerden tasfiye etmiştir. MBK ayrıca tembel, yeteneksiz, reform düşmanı oldukları veya diğer başka gerekçelerle aralarında Türkiye’nin önde gelen profesörleri ve doçentleri olan 147 öğretim üyesini üniversitelerden atmıştır. Bu olay 147’ler olayı olarak bilinir. Bu kişilere, 28 Mart 1962’de çıkarılan yasa ile üniversiteye dönme imkânı sağlanmıştır. MBK üniversitede ve ordunun diğer kademelerinde yaptığı tasfiyenin aynısını kendi bünyesinde de yapmış; iktidarı sivillere bırakma taraftarı olmayan radikal 14 üyesini de (aralarında Alparslan Türkeş de vardır) çeşitli görevlerle yurt dışına sürmüşlerdir.
#4
SORU:
MBK ülke yönetimine el koyduktan sonra siyaset alanında neler yapmıştır?
CEVAP:
MBK bu süreçte her türlü siyasi faaliyeti yasaklamıştı. Darbenin gerekçelerinden olan ve fiilen kapatılan Demokrat Parti sayılmazsa 27 Mayıs Darbesi ile başlayan süreçte İsmet İnönü’nün CHP’si ve Osman Bölükbaşı’nın Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP) olmak üzere iki önemli siyasal parti varlığını korumuştur. Ancak bu partilerin de il ve ilçe merkezleri dışında herhangi bir isim altında teşkilat kurmaları ve herhangi bir siyasi faaliyette bulunmaları yasaktı.
Yine bu süreçte 13 Aralık 1963 tarihinde Kurucu Meclis (KM) kurulmuştur. Bu meclis Milli Birlik Komitesi ile Temsilciler Meclisinden oluşmaktaydı. Temsilciler Meclisi kapatılmış DP dışındaki siyasal partilerin (CHP ile CKMP), illerin, baroların, basının, Eski Muharipler Birliğinin, esnaf kuruluşlarının, işçi sendikalarının, sanayi ve ticaret odalarının, öğretmen derneklerinin, üniversite ve yargı organlarının belli sayıda temsilciyi kendi aralarında seçtikleri üyelerinden oluşmuştur. MBK’nin devleti yönetecek kadro ve tecrübelerinin olmaması; askerlerin en kısa zamanda yönetimi siyasilere devretmelerini zorunlu kılmaktaydı. Bu nedenle askerler bu meclis ile seçimlere kadar yeni bir anayasa ve seçim yasası hazırlanmasını istiyorlardı. Böylece 6 Ocak 1961 yılında Kurucu Meclis çalışmalarına başlamıştır.
#5
SORU:
1961 Anayasası hakkında neler söylenebilir?
CEVAP:
1961 Anayasası, 9 Temmuz 1961’de halkoyuna sunulmuştur. Yeni Anayasa, %61.49 Evet ve %38.51 Hayır oyları ile kabul edilmiştir. 1961 Anayasası Cumhuriyet Dönemi’ndeki anayasalara kıyasla özgürlükçü bir ortamın hazırlayıcısı olmuştur. Üniversitelere özerklik, öğrencilerin dernek kurma hakkı, işçilerin grev hakkı gibi daha önce anayasada yer verilemeyen sosyal ve siyasal haklar bu anayasada yer almıştır. Ayrıca Anayasa Mahkemesi, Yüksek Hâkimler Kurulu, Devlet Planlama Teşkilatı ve Türkiye Radyo Televizyon Kurumu gibi kurumlar da bu anayasa ile birlikte getirilmiştir. 1961 Anayasası, 9 Temmuz 1961’de halkoyuna sunulmuştur. Yeni Anayasa, %61.49 Evet ve %38.51 Hayır oyları ile kabul edilmiştir. 1961 Anayasası Cumhuriyet Dönemi’ndeki anayasalara kıyasla özgürlükçü bir ortamın hazırlayıcısı olmuştur. Üniversitelere özerklik, öğrencilerin dernek kurma hakkı, işçilerin grev hakkı gibi daha önce anayasada yer verilemeyen sosyal ve siyasal haklar bu anayasada yer almıştır. Ayrıca Anayasa Mahkemesi, Yüksek Hâkimler Kurulu, Devlet Planlama Teşkilatı ve Türkiye Radyo Televizyon Kurumu gibi kurumlar da bu anayasa ile birlikte getirilmiştir. Yine bu yeni anayasaya göre iki meclisli bir parlamento oluşturulmuştur. Bunlardan;
• Biri Millet Meclisi dört yılda bir nispi temsil esasına göre seçilen 450 milletvekilinden oluşmaktaydı.
• İkinci meclis olan Cumhuriyet Senatosu ise üçte biri iki yılda bir yenilenen ve altı yılda bir salt çoğunluk esasına göre seçilen 150 senatörden oluşmaktaydı. Cumhuriyet tarihinde bir ilk olan bu çift meclisli yapı, 1980 Askerî Darbesi’ne kadar devam etmiş; 1980’de 19 yıldır var olan Cumhuriyet Senatosu kaldırılmış ve tekrar tek meclisli yapıya dönülmüştür.
#6
SORU:
1961 seçimi sonuçlarında hangi parti ne kadar oy almıştır?
CEVAP:
1961 Anayasası’na göre TBMM, Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu olarak iki meclisten oluşmaktaydı. Yeni anayasaya göre askerî komitenin üyeleri, tabii senatör olarak Millî Birlik Grubu (MBG) adıyla Senatonun üyeleri olmuştur. Nispi seçim esaslarına göre yapılan 1961 seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi yaklaşık %2’lik bir farkla Adalet Partisini geride bırakmış ve seçimlerden birinci parti olarak çıkmıştır. Tabii üyelerin dışında çoğunluk sisteminin uygulandığı Cumhuriyet Senatosu seçimlerinde ise AP %35.4 ile 71, CHP %37.2 ile 36, YTP %13.9 ile 27 ve CKMP %13.4 ile 16 senatörlük kazanmıştır.
#7
SORU:
Nispi seçim sistemi nedir?
CEVAP:
Nispi seçim sistemi; partilerin aldıkları oy oranında milletvekili çıkarabildiği seçim sistemidir. Bu sistemde küçük partiler de mecliste sandalye sahibi olabilmektedir.
#8
SORU:
Çoğunluk sistemi nedir?
CEVAP:
Çoğunluk sistemi; çok partili sistemlerde uygulanan, en çok oyu alan aday veya partinin seçimi kazanabildiği sistemdir.
#9
SORU:
27 Mayıs Darbesinden sonra kurulan İnönü koalisyonları için neler söylenebilir?
CEVAP:
7 Mayıs Darbesi’nden sonra kurulan İnönü koalisyonlarına bakıldığında askerin etkisi çok açıktır. Toker’e göre, seçimlerden çıkan tabloya bakıldığında koalisyonlar, millî iradenin bir ürünü olmaktan ziyade İnönü’nün ordudan gelen destek ve tarihî şahsiyetinin devreye sokulmasıyla gerçeklik kazanabilmiştir. O dönemin koşullarında, ordunun da kendi içinde birlik oluşturmadığı düşünülecek olursa sivil hükûmetler, ordu içinden gelebilecek her türlü hiyerarşi dışı ses karşısında büyük bir endişe ve tehlike altında bulunmuştur. Dolayısıyla bu dönemdeki iç politika, ordu-siyaset ekseninde yaşanan gerilim ve tartışmalarla geçmiştir. 1961 seçimlerinin sonucunun alınmasından itibaren ordu içinde darbe yanlıları sürekli siyasete müdahale etme planları peşinde koşmuştur. Bu planlar 22 Şubat 1962 ve 21 Mayıs 1963 tarihlerinde iki darbe girişimi şeklinde gerçekleşmiş, sonuçta ilgili darbe girişimlerinin lideri Talat Aydemir ve arkadaşları idama mahkûm edilmişlerdir.
#10
SORU:
III. İnönü azınlık hükümetinin düşürülmesindeki etken nedir?
CEVAP:
III. İnönü azınlık hükûmetinin kurulmasında olduğu gibi düşürülmesinde de Kıbrıs’ta gelişen olaylar etkili olmuştur. 1963’ün son aylarında Rum kesiminin Türklere yönelik saldırıya geçmesi karşısında, İnönü liderliğindeki Türk hükûmeti, diplomatik çabalarında yetersiz kalmış, bunun üzerine Londra ve Zürih anlaşmalarının kendisine tanıdığı haklar çerçevesinde Kıbrıs’a askerî müdahalede bulunmak istemiştir. Fakat dönemin ABD Başkanı Johnson’ın Haziran 1964’te Başbakan İnönü’ye gönderdiği sert mektup buna engel olmuştur. Mektup, Türkiye’nin Kıbrıs’a asker çıkarmasının önüne geçtiği gibi, Kıbrıs dâhil olmak üzere dış politikada Amerika’nın isteklerini yerine getirecek bir başbakan arayışının da kapısını aralamıştır. Ağustos 1964’te Amerikalı devlet adamı Dean Acheson’un Kıbrıs konusunda önerdiği plan reddedilince, Amerika’nın Kıbrıs konusu dâhil olmak üzere diğer konularda da planlarını kabul edecek yeni bir Türk başbakanı aradığı yolunda söylentiler ortaya çıkmıştır.
#11
SORU:
AP’nin ikinci kongresi nasıl sonuçlanmıştır?
CEVAP:
Adalet Partisi (AP) yeni genel başkanını seçmek üzere 27-29 Kasım 1964’te II. Büyük Kongresi’ni yapmıştır. Başkanlık için Sadettin Bilgiç, Süleyman Demirel ve Tekin Arıburun aday olmuştur. 1964 yılının Haziran ayında yapılan kısmi Senato seçimlerinde Adalet Partisinin iktidarın en güçlü adayı olduğu açıkça görülen, parti tabanında da güçlü bir desteği olan Sadettin Bilgiç ile Demirel arasında güçlü bir çekişmeye sahne olmuştur. Bu çekişme aynı zamanda ordu ile mesafeli olan “hışımlılar” (Bilgiç) ile ordu ile iyi geçinme taraftarı olanlar “ılımlılar” (Demirel) arasındaki mücadeleyi de ifade etmektedir. Fakat neticede Bilgiç başkanlığı kazanamamıştır. Yeni dönemi şekillendirecek ve 1990’lı yılların sonuna kadar Türkiye’nin siyasal yaşamında derin izler bırakacak bir aktör olarak Demirel, bu kongrede AP Genel Başkanı seçilmiştir.
#12
SORU:
1965 seçimlerinin AP açısından nasıl sonuçlanmıştır?
CEVAP:
10 Ekim 1965 genel seçimlerinde oyunu artıran tek parti AP olmuş ve hükûmeti tek başına kurabilecek çoğunluğu elde etmiştir. DP Dönemi’nden sonra başlayan koalisyon hükûmetleri dönemi böylece kapanmış, AP Türkiye’nin siyasal yaşamında DP’den sonra tek başına hükûmet kuran ikinci parti olmuştur. Seçimlerden sonra, 3 Kasım 1965’te hükûmet programı okunmuş ve 252 milletvekilinin oyuyla güvenoyu alarak hükûmet resmen kurulmuştur. Seçimlerde millî bakiye usulünün uygulanmış olması AP’nin, aldığı oy oranında milletvekili çıkarmasını engellemiştir. 1965-1971 yılları arasındaki dönem, AP için bir taraftan ordunun gözünde DP’nin devamı olarak görünmekten rahatsızlık duyduğu, rejimle uzlaşmak istediği, diğer taraftan da tabanına DP’nin takipçisi olduğunu anlatmak için çaba sarf ettiği dönem olmuştur.
#13
SORU:
1965 seçimleri CHP ve TİP açısından nasıl sonuçlanmıştır?
CEVAP:
Seçimler, CHP ve özellikle TİP açısından önemli sonuçlar doğurmuştur. Dönemin koşulları içinde Türkiye’nin gerçek anlamda sol ve sosyalist bir partisi olan TİP’in parlamentoya girmesi Türkiye’nin o zamana kadar tartışmakta güçlük çektiği birçok konunun tartışmaya açılmasını sağlamıştır. 1965 seçimleri aynı zamanda CHP’nin yenilgisinin -seçimlerden hemen önce ortaya atılan- “ortanın solu” söylemine bağlanması sonucunu doğurmuştur. Parti içinde yaşanan ciddi tartışmalar CHP içerisinden yeni bir partinin çıkmasına kadar varmıştır. Bununla beraber %52,9 gibi yüksek bir orana rağmen AP’nin tek başına iktidar olması kolay olmamış, bu yüzden 1969 seçimlerinden önce seçim sistemi değiştirilmiştir. Millî bakiye usulünün yerine “barajsız d’hont sistemi” getirilmiştir. Yeni seçim sistemi ile AP, 1969 seçimlerinde daha az oy almasına rağmen milletvekili sayısını artırmış, küçük partiler ise yok olmaya yüz tutmuştur.
#14
SORU:
Cemal Gürsel’in Cumhurbaşkanlığı nasıl bitmiştir?
CEVAP:
Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, sağlığının bozulması üzerine Şubat 1966’ta ABD Başkanı Johnson’un gönderdiği özel uçakla tedavi edilmek üzere ABD’ye gitmiştir. Durumu gittikçe ağırlaşan Gürsel, yaklaşık kırk gün sonra Türkiye’ye geri getirilmiştir. Sağlığında olumlu bir gelişme gözlenemeyen Gürsel’in görevini yerine getiremeyeceği GATA’dan 38 doktorun raporuyla ortaya konunca Cumhurbaşkanlığı seçim süreci de başlamıştır.
#15
SORU:
Yeni Cumhurbaşkanı nasıl seçilmiştir?
CEVAP:
Yeni kurulan rejimle uzlaşmayı siyasal stratejisinin odağına koyan Demirel, ordu ile ilişkileri rayına oturtabilecek birinin cumhurbaşkanı seçilmesini istemiştir. Demirel’e göre ordu-millet kucaklaşması henüz gerçekleşmemiş ve bunu sağlayabilecek en uygun aday genelkurmay başkanı Cevdet Sunay’dır. Sunay; her ne kadar Silahlı Kuvvetler Birliği (SKB) adlı yarı askerî yapılanmanın liderliğini yapmışsa da 1961 seçimlerinden sonra parlamentonun açılmasına engel olmak isteyenlere karşı çıkmıştır.
Yine 22 Şubat ve 21 Mayıs’ta Aydemir’in darbe girişimlerinde hükûmetten yana tavır alması, AP’nin stratejisiyle birleştirilince Cumhurbaşkanlığı için en uygun aday olarak görülmüştür. Sunay önce genelkurmay başkanlığından emekli edilmiş ve kısa bir süre sonra da Cumhurbaşkanlığı kontenjanından senatör seçilmiştir. Böylece Cumhurbaşkanlığına aday olabilmesinin önündeki engel kalkmıştır. 27 Mart 1966’da AP ve CHP’nin uzlaşımıyla 5. Cumhurbaşkanı olarak köşke çıkmıştır
#16
SORU:
AP’nin Sunay’ı Cumhurbaşkanı olarak görmek istemesinin siyasi bir amacı var mıydı?
CEVAP:
Sunay kritik dönemlerde parlamenter rejimin yanında yer almış gözükse de ordunun rejime egemen olma çabalarıyla arasına kesin bir çizgi çekmemiştir. Bir taraftan SKB’nın liderliğini sürdürmesi, diğer taraftan devrimin radikalleşmesini isteyenlere karşı aldığı pozisyon Demirel’in Sunay’ı neden Cumhurbaşkanlığı koltuğunda görmek istediğini açıklamaktadır. AP, bir taraftan Sunay’ı destekleyerek orduda kendine karşı oluşmuş havayı dağıtacak, diğer taraftan da Sunay’ın ılımlı kişiliğiyle darbe fobisinden kurtulup gerçek bir iktidar olmayı ümit etmiştir.
#17
SORU:
Silahlı Kuvvetler Birliği (SKB) nedir?
CEVAP:
Silahlı Kuvvetler Birliği (SKB); başkanlığını dönemin Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay’ın, genel sekreterliğini de Harp Akademileri Komutanı Faruk Güler’in yaptığı; yarı açık yarı gizli gayriresmî Özel Harp Dairesi benzeri bir komitedir.
#18
SORU:
AP hükümeti af sorunun hemen çözülmesini neden istememektedir?
CEVAP:
1969 seçimlerinden önce sorun, 219 milletvekilinin imzasıyla meclis gündemine taşınmıştır. Anayasa değişikliğinin yapılabilmesi için gerekli 300 oyu CHP’nin desteği olmadan DP’nin tek başına bulabilmesi mümkün değildir. Bu imkânsızlık AP’nin istediği şeydir çünkü Demirel hiç bir zaman askerlerle ilişkilerin olumsuz seyretmesini istememiştir. Bunun yanı sıra eski DP’lilerin siyasal haklarını tekrar elde etmesi, parti içinde belli bir kesimin siyaset sahnesinden silinmesi anlamına gelmektedir. Demirel’in kendisi bile böyle bir olumsuz sonuçla karşı karşıya kalabilecektir. Ayrıca Demirel, anayasayı değiştirecek vekil sayısına sahip olmadığını halka anlatarak daha fazla oy alması da mümkün olacaktı. 1969 seçimlerine giden süreçte, bu durum bir siyasal malzeme olarak kullanılmış ve karşılığı da belli bir oranda alınmıştır. Bu sebeplerle AP’nin hükûmet kanadı af sorununun hemen çözülmesini istememiştir.
#19
SORU:
CHP için ortanın solu ne anlam ifade etmektedir?
CEVAP:
CHP için ortanın solu, 1961 Anayasası’nın görece özgür ortamında aydınlar arasında sosyalist düşüncenin hızla tartışılmaya başlanması ve uluslararası sistemde ortaya çıkan yumuşamanın etkisiyle belirginleşen bir kimlik arayışını ifade etmektedir.
#20
SORU:
CHP’nin yeni dönemi ile ilgili ne söylenebilir?
CEVAP:
1950’lerde parti içinde Turhan Feyzioğlu ve ekibinin kurduğu Hürriyet Partisi (HP) ile başlayan ve bunun etkisiyle de CHP içinde 1957’de “Hürriyet Andı” olarak kabul edilen bildiriye kadar, CHP’nin “devleti kurtarma misyonunun” demokrasiyi “kurtarma misyonuna” doğru evrilmesi, CHP’nin klasikleşmiş/devletçi sol anlayışının değişim geçirmesinde etkili olmuştur (Mazıcı, 2006: 558). 1957 yılında yayımlanan “Hürriyet Andı”; CHP’nin hukuk devleti ve millet iradesinin yanında olduğunu; buna engel olanlara savaş açtığını ilan ettiği bildiridir. Ocak 1959’da yayımlanan “İlk Hedefler Beyannamesi” ise bu açılımın bir devamı niteliğindedir.
CHP’nin 14. Kurultayı’nda ilan edilen bu beyanname yeni anayasa, çift meclis, özerk üniversiteler, özgür basın, yargı güvencesi gibi farklı, yeni talepleri ve açılımları içermektedir. Bu açılımlar ve TİP’in meclise girerek sola seslenme çabaları, beraberinde CHP için yeni bir sol tanımın yapılmasını zaruri kılmıştır. 1965 seçimlerinden hemen önce ortaya konmaya çalışılan ortanın solu politikası, CHP’nin sadece çevresiyle olan bağlantısını kurarken değil aynı zamanda parti içerisinde de tartışılmıştır. CHP içindeki “muhafazakâr” kesim solun aşırılıklar barındırdığı iddiasıyla bu söyleme karşı çıkmıştır.
#21
SORU:
CHP içinde rahatsızlıklara neler sebep olmuştur ve sonucunda ne meydana gelmiştir?
CEVAP:
CHP içindeki “ideolojik” farklılıklar partide rahatsızlıkların artmasına neden olmuştur. 1965 seçimlerinde oy kayıpları yaşanması ve “Ortanın Solu” söyleminin yol açtığı tartışmalar parti içindeki rahatsızlıkların temel kaynağı oldular. Seçimlerden sonraki kurultayda ortanın solu söylemini açıkça destekleyen Ecevit ve arkadaşlarının kurultaydan başarıyla çıkmaları, “muhafazakâr” kesimi yeni bir parti kurmaya yöneltmiştir. Muhafazakâr kanattan 33 kişi Turhan Feyzioğlu öncülüğünde Mayıs 1967’de Güven Partisini (GP) kurmuştur. 1969 seçimlerine CHP ve AP’ye muhalefet ederek giren GP, sadece 15 milletvekili kazanabilmiştir. Bununla birlikte CHP içindeki bunalım, AP’nin seçimlerde elini güçlendirmiştir. GP’nin beklediği başarıya ulaşamaması ortanın solu karşısında geliştirilen “muhafazakâr” söylemin cılız kalmasına yol açmıştır. GP’nin daha sonraki seçimlerdeki başarısı da hiç bir zaman 1969 seçimlerinden ileri gidememiştir.
#22
SORU:
AP neden bölünmüştür?
CEVAP:
1969 seçimleri öncesi 72 milletvekilinin Demirel’e bir uyarı mektubu vermesi, aslında 1964 Kasım’ında başlayan liderlik mücadelesindeki tartışmaların devamı niteliğindedir. Toplumdaki değişimlerin de partideki bu bölünme üzerinde etkili olduğu söylenebilir. AP, Anadolu’nun küçük burjuvazi ve tüccar sınıfına dayanarak iktidar olmuşsa da ilerleyen zamanlarda büyük sanayi sermayesinin yanında yer almıştır. Bu saf değiştirme parti içinde bir kesimi rahatsız etmiştir. Partide geleneksel orta sınıfı temsil edenler, Demirel’i çıkar çevrelerini korumak ve halktan uzaklaşmakla suçlamıştır.
#23
SORU:
AP’nin bölünmesi sonucu hangi parti kurulmuştu?
CEVAP:
AP çatısı altında siyaset yapamayacaklarına inanan muhalif milletvekilleri, Ferruh Bozbeyli öncülüğünde Aralık 1970’te kurulan Demokratik Parti (DP)ye geçmiştir. Bu partinin kurucuları arasında, eski DP’li etkili kişilerin de yer alması AP açısından oldukça zorlu bir sürecin yaşanmasına neden olmuştur. İktidardaki bir partiden önemli isimlerin başka bir parti kurması Demirel hükûmetinin bütçe oylamasındaki başarısızlığını pekiştirmiştir. Her ne kadar sistemli bir muhalefet hareketi ortaya koyamasa da DP, 12 Mart 1971 Muhtırası’na giden süreçte Demirel’i zor duruma sokmuş ve politikalarının parti içinde sorgulanmasına yol açmıştır. Bununla birlikte, 1969 seçimlerinden kısa bir süre önce değiştirilen seçim sistemi ile yeni kurulan partilerin AP ve CHP gibi köklü partilerle yarışabilmesinin önü tıkanmıştır. Bu koşullarda GP, Türkiye Birlik Partisi (TBP) ve DP önemli bir varlık gösterememiş, siyaset sahnesinden silinmişlerdir.
#24
SORU:
TBP kimler tarafından kurulmuştur ve programlarında ne vardır?
CEVAP:
Alevilerin ilk siyasal deneyimi olan TBP, 17 Ekim 1966’da Avukat Cemal Özbey önderliğinde 12 kişi tarafından kurulmuştur. TBP’nin tüzük ve programlarında Kemalizm’e güçlü göndermeler bulunmaktadır. Mesela Kemalizm’in devletçilik anlayışı (ince detaylar dışında) tamamen benimsenmiştir. Devrimcilik, cumhuriyetçilik, milliyetçilik ve halkçılığa vurgular, CHP’nin vurgularıyla benzerlik taşımaktadır. Bununla birlikte esas farklılaşma, laiklik konusunda ortaya çıkmaktadır. Kemalizm’in laiklik anlayışını teorik olarak kabul etseler de uygulanışına karşı çıkmışlardır.
Aleviler, devletin sadece Sünniliğin Hanefi mezhebini muhatap almasını, onu temel referans kaynağı olarak kabul etmesini ve sadece dinin belirli bir yorumunun Diyanet İşleri Başkanlığında temsil edilmesini kabul etmemektedirler. TBP, 1969 genel seçimlerinde Amasya, Tokat, Malatya, Sivas gibi alevi nüfusunun yoğun olduğu yerlerden toplam 8 milletvekili çıkarmasına rağmen, ülkenin alevi nüfusu dikkate alındığında çok da başarılı olamamıştır. Bunun en önemli sebeplerinden birisi aynı dönemde sosyalist hareketlerin güçlenmesi ve Aleviliğin 1960’lı yıllarda solla kurduğu güçlü ve yakın ilişkidir.
#25
SORU:
1969 seçimleri nasıl sonuçlanmıştır?
CEVAP:
1965 seçimlerine göre oy oranı azalmasına rağmen 12 Ekim 1969 seçimleri, AP’nin zaferiyle sona ermiştir.
#26
SORU:
1968 olayları nerede meydana gelmiştir?
CEVAP:
1968 Mayıs ve Haziran aylarında, Fransa’da iktidara karşı başlayan öğrenci hareketi, giderek büyümüş ve işçi kesimin desteğini alarak ülke genelinde çatışmalara, fabrika işgallerine ve genel grevin yaşanmasına yol açmıştır. Bu hareket zamanla dünya geneline de yayılmıştır.
#27
SORU:
1968 olaylarında Türkiye’de neler olmuştur?
CEVAP:
Üniversitelerdeki süresiz işgaller ve iş yeri grevleri, sokak karışıklıklarına dönüşmesiyle hükûmetin bunları kontrol altına alması güçleşmiştir. AP hükûmetinin olaylar karşısında izlediği politikalar hem sağ hem de sol tarafından yeterli görülmemiştir. Güvensizlik, hükûmetin sorun karşısında takındığı “pasif tutum”dan kaynaklanmıştır. Bu şikâyet, hükûmetin kolluk güçleri ile kavgayı tarafsız bir şekilde bitirememesinden kaynaklanmamaktadır. Sağ kesime göre, sorunun çözümü solun hükûmet tarafından tamamen yok edilmesine bağlıdır. Sol tarafından beklenen çözüm de buna benzer niteliktedir. Bu sebeple hükûmet hem sağ hem de sol tarafından kıyasıya eleştirilmiştir. Her iki kesimin, varlığını karşısındakinin yok oluşuna bağlayışı doğal olarak sağduyulu tüm yaklaşımları dışlamıştır. Mücadele sağcıların Ülkü Ocakları ile solcuların Türkiye Devrimci Gençler Federasyonu arasında silahlı bir hâl almaya başlamış ve toplumsal kargaşa her geçen gün büyümüştür.
#28
SORU:
Bu olaylar sonrası Cevdet Sunay ne yapmıştır?
CEVAP:
Başbakan Demirel gelinen noktada hükûmetin taşıdığı kaygıları Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay ile paylaşmıştır. Demirel’e göre Sunay, ordunun hükûmet karşısındaki rahatsızlığının müdahaleye dönüşmesini engelleyebilecek kişidir. Bu özellikleri dolayısıyla cumhurbaşkanı seçilmiştir. Bu inanç zaman zaman pratikte de doğrulanmıştır. Demirel’in yardımına başvurabileceği ve bir müdahaleyi engelleyebilecek başka bir dayanağı da yoktur. İkili görüşmelerde Demirel’in ordudaki gelişmeler hakkında yaşadığı kaygıları dile getirdiğinde, Sunay’ın orduda herhangi bir kıpırdanmanın olmadığını, kendi cumhurbaşkanlığı döneminde böyle bir şeye müsaade etmeyeceğini söylemesi, tüm kuşkulara rağmen ona duyulan inancı devam ettirmiştir. Bu garantiye rağmen, 1971’in başında yaşanan bazı olaylar, müdahale lehine işlemiş ve Cumhurbaşkanı bu süreçte artık hükûmetin yanında yer almamıştır.
#29
SORU:
Demirel’in kemikleşmiş politikası nasıl son bulmuştur?
CEVAP:
Daha önce Demirel’in tüm dönem boyunca kemikleşmiş politikasının “uzlaşmacı/dengeci” olduğu ve “orduyu tarafsızlaştırma” olduğunu ifade etmiştik. Bu noktada Demirel’in parti tabanında ve içerisinde büyük rahatsızlıklara sebep olan bu politikasının sonuna gelindiği ve işlevsizleştiği görülmektedir. 12 Şubat 1971 tarihinde Bursa’da bir fabrika açılışına katılan Sunay ziyaretini yarıda keserek Eskişehir’de üst düzey generallerle bir toplantıya katılmıştır. Bu artık safların belirginleşmeye başladığının işareti olmuştur. Bunun yanı sıra Demirel, 8 Martta yapılan AP meclis grup toplantısında partisinin durum karşısında umutsuz olduğunu ve kendisine olan güvenin sarsıldığını söylemiştir. Bu şartlar altında ordu, 12 Mart 1971 tarihinde bir muhtıra yayımlayarak anayasanın öngördüğü reformları yapabilecek güçlü ve itibarlı bir hükûmetin kurulmasını istemiştir.
#30
SORU:
1960 ile 1970 yılları arasındaki dönem, Cumhuriyet Dönemi için neden önemli bir zaman aralığına denk gelmektedir?
CEVAP:
Bu dönemde Cumhuriyet tarihinin ilk askeri darbesi yapılmış ve bu ülkenin seçilmiş başbakanı darağacında asılmıştır.
#31
SORU:
Türkiye tarihinde ilk askeri darbe hangisidir?
CEVAP:
27 Mayıs 1960 Askeri Darbesi, Türk Silahlı Kuvvetlerinden (TSK) düşük rütbeli bir grup subayın Demokrat Parti (DP) iktidarına karşı gerçekleştirdiği Cumhuriyet tarihindeki ilk askeri darbedir.
#32
SORU:
Yassıada’da kurulan ve Yüksek Adalet Divanı denilen mahkemede kaç sanık yargılanmıştır?
CEVAP:
Yassıada’da kurulan ve Yüksek Adalet Divanı denilen mahkemede 592 sanık yargılanmıştır.
#33
SORU:
1961 Anayasaya Cumhuriyet Dönemi’ndeki anayasalara kıyasla farkı nedir?
CEVAP:
Özgürlükçü bir ortamın hazırlayıcısı olmuştur. Üniversitelere özerklik, öğrencilerin dernek kurma hakkı,işçilerin grev hakkı gibi daha önce anayasada yer verilemeyen sosyal ve siyasal haklar bu anayasada yer almıştır.
#34
SORU:
Çoğunluk sistemi nasıl bir sistemdir?
CEVAP:
Çok partili sistemlerde uygulanan, en çok oyu alan aday veya partinin seçimi
kazanabildiği sistemdir.
#35
SORU:
I. İnönü hükumetinden sonra o günlerin nazik koşulları içinde başka bir partinin
hükumet kurması düşünülmediğinden, İnönü yeniden hükumeti kurmakla görevlendirilmiştir. Buna göre İsmet Paşa’nın ilk konuştuğu lider kim olmuştur?
CEVAP:
İsmet Paşa’nın ilk konuştuğu lider Bölükbaşı olmuştur.
#36
SORU:
Adalet Partisi (AP) II. Büyük Kongresini ne zaman yapmıştır?
CEVAP:
27-29 Kasım 1964’te II. Büyük Kongresi’ni yapmıştır.
#37
SORU:
Yeni dönemi şekillendirecek ve 1990’lı yılların sonuna kadar Türkiye’nin siyasal yaşamında derin izler bırakacak bir aktör olarak kim AP'nin II. Kongresinde AP Genel Başkanı seçilmiştir?
CEVAP:
Yeni dönemi şekillendirecek ve 1990’lı yılların sonuna kadar Türkiye’nin siyasal yaşamında derin izler bırakacak bir aktör olarak Demirel, bu kongrede AP Genel Başkanı seçilmiştir.
#38
SORU:
3 Kasım 1965’te hükumet programı okunmuş ve kaç milletvekilinin oyuyla güvenoyu alarak hükumet resmen kurulmuştur?
CEVAP:
3 Kasım 1965’te hükumet programı okunmuş ve 252 milletvekilinin oyuyla güvenoyu alarak hükumet resmen kurulmuştur.
#39
SORU:
Adalet Partisi (AP)'nin tek başına iktidar olması kolay olmamış, bu yüzden 1969 seçimlerinden önce seçim sistemi değiştirilmiştir. Buna göre hangi sistem getirilmiştir?
CEVAP:
AP’nin tek başına iktidar olması kolay olmamış, bu yüzden 1969 seçimlerinden önce seçim sistemi değiştirilmiştir. Millî bakiye usulünün yerine “barajsız d’hont
sistemi” getirilmiştir.
#40
SORU:
1964’te vefat eden Gümüşpala’nın yerine, 29 Kasım 1964’te yapılan kongrede, AP’nin başına Süleyman Demirel’in gelmesi nasıl bir etki yaratmıştır?
CEVAP:
Süleyman Demirel’in gelmesiyle birlikte İnönü hükûmeti daha da zor anlar yaşamaya başlamıştır. Demirel, hükûmeti devirmek amacıyla sürekli eleştirilerde bulunmuştur.
#41
SORU:
Adalet Partisi (AP) yeni genel başkanını seçmek üzere 27-29 Kasım 1964’te II. Büyük Kongresi’ni yapmıştır. Başkanlık için hangi isimler aday olmuştur?
CEVAP:
Başkanlık için Sadettin Bilgiç, Süleyman Demirel ve Tekin Arıburun aday olmuştur.
#42
SORU:
1965 seçimleri CHP açısından hangi sonucu doğurmuştur?
CEVAP:
CHP’nin yenilgisinin -seçimlerden hemen önce ortaya atılan- “ortanın solu” söylemine bağlanması sonucunu doğurmuştur.
#43
SORU:
Adalet Partisi altın yıllarını hangi dönemde yaşamıştır?
CEVAP:
Partinin tek başına iktidar olduğu 1965-1971 arası dönem, AP’nin altın
yıllarıdır.
#44
SORU:
1966 Cumhurbaşkanlığı seçim süreci nasıl başlamıştır?
CEVAP:
Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, sağlığının bozulması üzerine Şubat 1966’ta ABD Başkanı Johnson’un gönderdiği özel uçakla tedavi edilmek üzere ABD’ye gitmiştir. Durumu gittikçe ağırlaşan Gürsel, yaklaşık kırk gün sonra Türkiye’ye geri getirilmiştir. Sağlığında olumlu bir gelişme gözlenemeyen Gürsel’in görevini yerine getiremeyeceği GATA’dan 38 doktorun raporuyla ortaya konunca Cumhurbaşkanlığı seçim süreci de başlamıştır.
#45
SORU:
Siyasal aflar ne zaman gündeme gelmiştir?
CEVAP:
Siyasal aflar, 1961 seçimlerinden sonra gündeme gelmiştir.
#46
SORU:
Ortanın Solu nasıl bir söylemdir?
CEVAP:
CHP’nin 1965 seçimlerinden önce ilan ettiği, daha sonra “demokratik sol” olarak da yaygınlaşacak olan söylemdir.
#47
SORU:
“İlk Hedefler Beyannamesi” ne zaman ilan edilmiştir ve içeriği nedir?
CEVAP:
1959 Ocak ayında CHP’nin 14. Kurultayı’nda ilan edilen; yenianayasa, çift meclis, özerk üniversiteler, özgür basın, yargı güvencesi gibi talepleri içeren beyannamedir. 1961 Anayasası’na kaynaklık ettiği belirtilmektedir.
#48
SORU:
Güven Partisi kaç yılında kurulmuştur?
CEVAP:
Muhafazakâr kanattan 33 kişi Turhan Feyzioğlu öncülüğünde Mayıs 1967’de Güven Partisini (GP) kurmuştur.
#49
SORU:
Türkiye Birlik Partisi kim tarafından kaç yılında kurulmuştur?
CEVAP:
Alevilerin ilk siyasal deneyimi olan TBP, 17 Ekim 1966’da Avukat Cemal Özbey önderliğinde 12 kişi tarafından kurulmuştur.