YENİ TÜRK EDEBİYATINA GİRİŞ II Dersi Osmanlı’nın 19. Yüzyılını Hazırlayan Sosyal ve Kültürel Şartlar soru cevapları:

Toplam 55 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Türk edebiyatı 19. yüzyıl ortalarında önemli bir kırılma yaşayarak süregelenden nasıl bir edebiyat anlayışına doğru yönelmiştir?


CEVAP:

Edebiyat tarihlerinde eski ve yeni gibi birbiriyle tezat oluşturan iki ayrı adlandırmayı gerektirecek kadar derin ve esaslı olan bu kırılma, birden bire ortaya çıkmadığı gibi salt sanat odaklı da değildir. Edebiyattaki bu değişiklik aslında hayatın bütününü kaplayan, adım adım ilerleyen, zaman zaman direnişlerle karşılaşan, ileriye ve geriye atılan adımlarla süren ve birkaç yüzyıllık bir hazırlık döneminin sonucu olarak ortaya çıkmıştır.


#2

SORU:

Batılılaşma ve Batılılaşma Hareketini açıklayınız.


CEVAP:

Türk edebiyatının 19. Yüzyılını biçimlendiren nedenler silsilesi derin, esaslı ve çok yönlü açıklamalara - ihtiyaç duyan bir “medeniyet değişikli” hadisesinden kaynaklanmaktadır. Doğu’nun ve İslam medeniyetinin bir parçası olarak varlığını sürdüren Osmanlı, bu yüzyılın hemen başlarından itibaren kendi bütünlüğünü tehdit eden başka bir medeniyetin uzantılarını hayatın içeresinde artık somut olarak görmeye başlar. Bambaşka esaslara dayalı ve kendinde var olan değerler dünyasıyla çelişen bu medeniyet “Batı”dır. Osmanlı’nın edebiyatı kadar, hatta ondan daha fazla ve öncelikli olarak sosyal, siyasal, düşünsel, kültürel varlığını değiştiren ve dönüştüren süreç de bu sebeple “Batılılaşma” ve “Batılılaşma hareket” olarak adlandırılır.


#3

SORU:

Türk edebiyatının Batı medeniyet tesirleri altındaki devre başlangıcı olarak hangi yılları kabul edilmektedir?


CEVAP:

Türk edebiyatının Batı medeniyet tesirleri altındaki devre başlangıcı 1959-60 yılları olarak kabul edilmektedir.


#4

SORU:

Osmanlı için Batı’nın, siyasal, sosyal, bilimsel, askerî ve kültürel alanlarda dikkate alınması gereken bir güç, ihmal edilmemesi gereken bir rakip olarak algılanması sürecini açıklayınız.


CEVAP:

Osmanlı İmparatorluğu Batı’yla ve onun ürettiği medeniyetle savaşlar ve ticaret gibi birtakım sebeplerle çok daha önce tanışmıştır. Tanpınar, Batı’yla Haçlı seferlerinden itibaren başlayan bu karşılaşmalarda III. Ahmet’e kadar “… ne örf ve âdette, ne de fikir ve sanat meselelerinde belli başlı ve doğurucu kıymetlere mâlik bir tesir…” (Tanpınar, 1976. s. 39) kaydetmenin mümkün olmadığını belirtir. Fakat Osmanlı hemen hemen 17. Yüzyıla kadar üstünlüğü elinde tuttuğu bu medeniyet, bundan sonra daha farklı biçimde algılamak ve sorgulamak zorunda kalır. 16. yüzyıl sonlarına kadar Avrupa’dan sadece ihtiyaç duyduğu birtakım savaş teknolojisin kendisine aktaran Osmanlı için Batı’nın, siyasal, sosyal, bilimsel, askerî ve kültürel alanlarda dikkate alınması gereken bir güç, ihmal edilmemesi gereken bir rakip olarak algılanmaya başlanmıştır.


#5

SORU:

17. Yüzyıl sonlarından itibaren Osmanlı’yı değişime yönelten sebep nedir?


CEVAP:

Osmanlı’nın her alanda İslam medeniyetinin temsilini üstlenmesi ve benimsediği “cihan imparatorluğu” rolü, Batı dünyasına giderek bir rekabet gücü kazandıran boyutların yeterince dikkate alınmasının önünde önemli bir engel olarak durur. Bütün üstünlük iddialarına rağmen 17. Yüzyıl sonlarından itibaren Osmanlı’yı değişme yönelten asıl sebep, savaşlarda almaya başladığı mağlubiyetler ve bunun arkasından gelen toprak kayıplarının devlet onurunda açtığı derin yaradır. Bir - İmparatorluk olarak varlığını ve büyüklüğünü sürdürme, toprak bütünlüğünü koruma zorunluluğu, bu değişimlerde önceliğin bilimsel, kültürel ve hatta sosyal bir yenilenme olmaktan çok daha önce, askerî alanda olmasının temel sebebidir.


#6

SORU:

Osmanlı imparatorluğundaki gerileme dönemi kimin zamanında hangi savaşla başlamıştır?


CEVAP:

Osmanlı tarihinde gerileme dönemin başlangıcı sayılan Karlofça Antlaşması (1699) Sultan II. Mustafa döneminde imzalanmıştır.


#7

SORU:

Karlofça antlaşmasını ve sonuçlarını açıklayınız.


CEVAP:

Karlofça; Avusturya, Lehstan, Venedk’n oluşturdukları “kutsal ittifak” le imzalanmış olan bir antlaşmadır. Osmanlı’nın Batı’da en büyük toprak kaybı bu antlaşma le gerçekleşmiş ve Avrupa’nın askerî üstünlüğü somut biçimde fark edilmiştir. Karlofça Antlaşması’nın bir devamı olarak 1700’de de Rusya le İstanbul Antlaşması imzalanmış ve Rusya’nın Karadeniz’e inmesinin önü açılmıştır.


#8

SORU:

III. Sultan Ahmet hangi dönemin sultanıdır?


CEVAP:

 III. Ahmet, Lale Devri (1718-1730) olarak bilinen ve önemli ıslahatların yapıldığı dönemin sultanıdır.


#9

SORU:

Lale devri hangi antlaşmayla başlamıştır?


CEVAP:

Lale devrini pasarofça antlaşmasıyla başlamıştır.


#10

SORU:

Pasarofça antlaşmasının sonuçları nelerdir?


CEVAP:

Lale Devri’ni başlatan Pasarofça Antlaşması’na kadar Kırım’ı ele geçirmek ve Karadeniz’e inmek isteyen Rusya le uğraşılmıştır. 1711’de Ruslar ile girişilen Prut Savaşı ve onun neticesinde imzalanan Prut Antlaşması sayesinde, 1700’de imzalanmış olan İstanbul Antlaşması’yla verilen birtakım tavizler geri alınabilmiştir.


#11

SORU:

Pasarofça antlaşmasının önemi nedir?


CEVAP:

Pasarofça antlaşmasıyla Batı’nın askerî ve teknik üstünlüğünün tam anlamıyla kabulünü ve Lale Devri ıslahatlarını getirmiştir.


#12

SORU:

Lale devrini kısaca anlatınız.


CEVAP:

Sultan III. Ahmet, sadrazamı Damat İbrahim Paşa le önemli yenliklere imza atarlar. Bu dönemde Batı’nın önemli merkezlerine ilk olarak Osmanlı elçiler gönderilir ve matbaa açılarak ilk kitapların basımına geçilir. Yalova’da kâğıt, İstanbul’da kumaş ve çini imalathaneleri kurulur. Ancak bütün bunlardan önemlisi Batı’nın düşünce birikimini anlamak üzere bir tercüme heyet oluşturularak tercüme seferberliğinin başlatılmasıdır. Lale Devri bir yandan da İstanbul’da zevk ve eğlencenin başladığı, sanatın incelendiği, ama “sahte” bir zenginlik dönemin yaşandığı israf yıllarıdır. İlk elçilerin sefaretnamelerinde anlattıkları izlenimlerden yola çıkarak İstanbul’da Kâğıthane gibi bir semt le Sâdâbat gibi köşkler inşa edilir. Aslında bu sahte zenginlik gösterilerine rağmen İmparatorluğun hızla çöküşe geçtiği dönem, İran’a gerçekleştirilen seferin olumsuz neticelenmesi üzerine başlayan ve Patrona Halil isyanı olarak bilinen kanlı bir ayaklanma le sonuçlanır. Bu ayaklanma ile sadrazam İbrahim Paşa dam edildiği gibi III. Ahmet de tahttan - indirilir ve yerine I. Mahmut sultan yapılır. Patrona Halil ayaklanmaları sırasında isyancılar tarafından Kâğıthane semti tahrip edildiği gibi Sâdâbat Kasrı da yok edilir.


#13

SORU:

Sultan 1.Mahmut padişahlığının ilk yıllarında hangi isyanın bastırılmasıyla uğramıştır?


CEVAP:

Sultan 1.Mahmut padişahlığının ilk yıllarında Patrona Halil isyanın bastırılmasıyla uğramıştır.


#14

SORU:

Sultan 1. Mahmut devlette askeri alanda kimlerin yardımıyla hangi düzenlemeleri yapmıştır?


CEVAP:

Humbaracı Ahmet Paşa’nın yönlendirmeleri ile de askerî ıslahata hız verilir. Topçu ve humbaracı ocakları yenden düzenlenir.


#15

SORU:

Ahmet Paşa’nın yaptığı düzenlemeleri sonuçları neler olmuştur?


CEVAP:

Askerî alanda yapılan düzenlemeler sayesinde bu yıllarda Iran, Rusya ve Avusturya le girişilen savaşlarda başarılar elde edilir. 1739’da Avusturya ile imzalanan Belgrat Antlaşması ve Rusya ile imzalanan Niş Antlaşması (1739) le Pasarofça Antlaşması’nda (1718) kaybedilen toprakların bir kısmı geri alınabilir ve Rusya’nın Karadeniz’den çekilmesi sağlanır. Böylece devlet kısa bir süreli de olsa kendine güven duygusunu tazeler.


#16

SORU:

1754-1757 yılları arasında kısa süren saltanatı boyunca Osmanlı ülkesinde içerde ve dışarıda huzur hâkim olan padişah kimdir?


CEVAP:

1754-1757 yılları arasında kısa süren saltanatı boyunca Osmanlı ülkesinde içeride ve dışarıda huzur hâkim olan padişah Sultan III. Osman’dır.


#17

SORU:

Sultan III. Mustafa’nın döneminde yapılan düzenlemeler nelerdir?


CEVAP:

Yenilikçi bir sultan olarak III. Mustafa’nın da ıslahatı orduya yönelik olur. Onun döneminde Baron de Tott’un yardımları le yen bir askerî birlik kurulması sağlanır. Bu yıllarda ülkenin mal yapılarında birtakım yenilenmelere gidilir; tasarruf tedbirler alınır ve iç borçlanma başlatılır. Rusya le Sultan III. Mustafa döneminde başlayan ve Sultan I. Abdülhamit’n tahta geçtiği ilk yıllarda Kırım’a bağımsızlık verilmesiyle sonuçlanan yeni bir mücadelede dönem başlamıştır.


#18

SORU:

Kırım’ın kaybını getiren Küçük Kaynarca Antlaşması (1774) hangi sultanın dönmendedir?


CEVAP:

18. Kırım’ın kaybını getiren Küçük Kaynarca Antlaşması (1774) hangi Sultan I. Abdülhamit dönmendedir.


#19

SORU:

Küçük Kaynarca Antlaşması (1774) sonuçları nelerdir?


CEVAP:

Bu antlaşmayla Rusya’ya savaş tazminatı vermek zorunda bırakılan Osmanlı, Rus gemlerinin tekrar Karadeniz’e inerek ticarete başlamalarının önünü açmak zorunda kalmıştır. Ayrıca bu antlaşma birkaç yıl sonra şahn Gray’ın marfetyle Kırım’ın Ruslar tarafından işgalini (1783) de kolaylaştırmıştır.


#20

SORU:

Sultan III. Selim hangi dönemde tahta geçmiştir?


CEVAP:

Avusturya ve Rusya le savaşların devam ettiği ve Büyük Fransız İhtilali’nin (1789) gerçekleştiği günlerde tahta geçmiştir.


#21

SORU:

Sultan III. Selim Rusya ve Avusturya ile hangi anlaşmaları imzalayarak savaşlara son vermiştir?


CEVAP:

Sultan III. Selim, Avusturya le Ziştovi (1792), Rusya le Yaş (1792) antlaşmalarını imzalayarak onlarla savaşlarına son verir.


#22

SORU:

Sultan III. Selim orduda ne gibi düzenlemeler yapmış ve sonuçları neler olmuştur?


CEVAP:

III. Selim de kendinden önceki sultanların yaptığı gibi ordudaki düzenlemelere geçer. 1798’de Nizam-ı Cedit adı verilen orduyu kurar. Ancak 1807’de Nizam’ı Cedit ordusunu istemeyen yeniçerilerin Kabakçı Mustafa önderliğinde ayaklanma başlatmaları üzerine hem bu ordu kapatılmak zorunda kalınmış hem de Sultan III. Selim tahttan indirilerek yerine IV. Mustafa sultan yapılmıştır.


#23

SORU:

Osmanlı’nın büyük ve “cihan hâkimiyet” İddiası taşıyan bir İmparatorluk olması, onun ilk önce hangi alanda yenilik yapmasına neden olmuştur?


CEVAP:

Osmanlı’nın büyük ve “cihan hâkimiyet” İddiası taşıyan bir İmparatorluk olması, yenilenmenin ilk olarak askerî alanda yapılmasını zorunlu hale getirmiştir. Çünkü en önemli sorun büyük bir devlet olarak sınırların güvenlinin ve toprak bütünlüğünün korunmasıdır. Ekonomisinin büyük kısmı savaş tazminat ve vergilene dayalı bir devlet olarak konumunu sürdürmek, daha da önemlisi askerî mağlubiyetlerin imparatorluk onurunda açtığı yaralanmaları onarmak zorunluluğu da askerî düzenlemeler kaçınılmaz kılmıştır. Dolayısıyla öncelikle ordu yemlenerek modernize edilmelidir. Daha sonra hayatın diğer alanlarına doğru genişleyen bir iyileştirmeye geçilmelidir.


#24

SORU:

18. yüzyılın balarından itibaren Osmanlı İmparatorluğu’nun Batılılaşma sürecini yönlendirme çabaları hangi başlıklar altında değerlendirilebilir?  


CEVAP:

Aşağıdaki başlıklar altında değerlendirilebilir:

• Tercüme faaliyetleri ve Tercüme Heyeti

• Avrupa’ya sefirlerin gönderilmesi ve sefaretnameler

• Matbaanın kurulması ve basılan ilk kitaplar

• Askerî ıslahatlar

• Eğitim

• Sosyal hayat


#25

SORU:

Medeniyetlerin kendilerini çağlar öncesinden sonrasında ve diğer medeniyetlere taşıdığı edebiyatın önemi nedir?


CEVAP:

Medeniyetler fikir ve sanat eserleriyle kentlerini çağlar ötesine taşıdıkları gibi başka medeniyetlere de taşırlar. Bu bağlamda Doğu ve Batı medeniyetlerinin kendilerini yapan temel değerler sistemin, ürettiler felsefe ve sanatın yapı taşlarını oluşturduğu söylenebilir. Buradan yola çıkarak her fikir ve sanat eser, dar anlamda at olduğu milletin, geniş anlamda ait olduğu medeniyetin temel ve yapıcı unsurlarının süzülmüş bir ifadesidir. Dille meydana getirilen edebiyat se bütün sözlü ve yazılı biçemleriyle burada özel bir yerdedir. Medeniyetler karşılaşması, tanışması ve yakınlaşması süreçlerinin sağlıklı biçemde yürütülebilmesi, bu temel yapının taşıyıcısı konumundaki edebî ve felsefi eserlerle mümkündür. Bunun dışındaki yakınlaşmalar, yüzeyde kalmaya mahkûmdurlar. Derin bir etki oluşturamazlar ve taklitçi bir oluşumun ötesine geçemezler. Bu durumda bir medeniyetin diğer medeniyet doğru biçimde tanıması için o medeniyetin zihnî birikimin taşıyan eserlerin tercüme edilmesine ihtiyaç vardır.


#26

SORU:

Osmanlı dünyasında Batılılaşma yolunda ilk ciddi ve programlı adımlar ne zaman atılmıştır?


CEVAP:

Osmanlı dünyasında Batılılaşma yolunda ilk ciddi ve programlı adımlar III. Ahmet’le Sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın “Lale Devri” olarak adlandırılan iktidar yıllarında atılır. Bu adımların başında da Batı medeniyetin oluşturan birikimin tanınması ve Osmanlı ülkesine aktarılması amacıyla başlatılan ve desteklenen tercüme faaliyetler gelir. Sultanın, özellikle de sadrazam İbrahim Paşa’nın sanata ve bilme verdikleri önemin bir sonucu olarak 1717’de bir Tercüme Heyet oluşturulur.


#27

SORU:

Tercüme Heyeti kimlerden oluşmakta ve neyi amaçlamaktadır?


CEVAP:

Tercüme Heyet, içlerinde divan şair Nedim’in de bulunduğu, dönemin dil bilen insanlarından oluşan yirmi beş – otuz kişilik bir gruptur. Eserlerden hacimli olanlar bu grup tarafından ve paylaşılarak, fazla hacimli olmayanlar ise tek kişi tarafından tercüme edilir. Kaynaklar, 18. yüzyıl başında faaliyet gösteren bu ilk tercüme heyetinin, 1821’dek Rum isyanı sonrasında kurulan ve “Tercüme Odası” adıyla bilinen heyetten farklı olduğunu, bürokrasiyle ilgilenmediğin, memurlara ve gençlere dil öğretmek gibi bir amacının olmadığını ifade etmektedir.


#28

SORU:

Tercüme Heyeti’nin Döneme Kazandırdığı Eserlere örnek veriniz.


CEVAP:

Cam’ud-düvel: Ktâbü’s-semânye fî sıma’t-tabî: Ikdü’l-cümân fî Tarh ehl’z-zamân: Habîbü’s-syer Acâbü’l-letâf Nemçe Tarh Tarîh- ‘Âlem’ârây- ‘Abbâsî Ktâbü’s-syâse fî tedbîr’r-ryâse: El-Istsfâ fî tercümet’s-sfâ’:


#29

SORU:

Devletlerin kendilerini temsil etmek üzere başka ülkelere gönderdiği elçilere Osmanlı devrinde ne denilmektedir?


CEVAP:

Devletlerin kendilerini temsil etmek üzere başka ülkelere gönderdiği elçilere Osmanlı devrinde sefir denilmektedir.


#30

SORU:

Devletlerin kendilerini temsil etmek üzere başka ülkelere gönderdiği elçilere Osmanlı devrinde sefir denilirken sefirlerin yaptıkları işe ne denilmektedir?


CEVAP:

Devletlerin kendilerini temsil etmek üzere başka ülkelere gönderdiği elçilere Osmanlı devrinde sefir denilirken sefirlerin yaptıkları işe sefaret denilmektedir.


#31

SORU:

Osmanlı Devletindeki elçilerin işleri dedir açıklayınız.


CEVAP:

Osmanlı ülkesindeki daimî elçiler Osmanlı’nın durumu, kurumlarının işleyişi gibi kendi devletlerinin - istediği konularda raporlar düzenleyerek bunları kendi ülkelerine gönderirlerdi. Osmanlı’nın gönderdiği elçiler için de durum bundan farklı değildir. Osmanlı 18. yüzyılın sonlarına kadar sultanların tahta çıkışlarını veya kazanılan zaferler duyurmak, bazı anlaşmaların ya da anlaşmazlıkların şartlarını görüşmek üzere Avrupa’ya elçiler gönderirken ilişkilerin “çavuş” unvanını taşıyan geçici elçilerle / “fevkalade büyükelçilerle sürdürmüştür.


#32

SORU:

Sefaretname nedir?


CEVAP:

Türk edebiyatı sefaretnamelerle 18. yüzyılda tanışır. Sefaretnameler, Osmanlı’nın Batı’yla karşılaşmaları sırasında doğmuş ve iki dünyanın, tanışma ve yakınlaşmalarını idare eden devlet görevlileri tarafından kaleme alınmış bir yazı biçimdir. Osmanlı sefaretnameler içerikler yüzünden çoğu zaman seyahat ya da hatırat türü içeresinde değerlendirilir. Zira bu metinlerde sefirlere at siyasal gözlem ve devletlerarası görüşmelerle ilgili diplomatik notlardan çok “… elçilerin yola çıkışlarından başlayarak gittiler yerlerde şahit oldukları olaylar, geçtikleri bölgelerin coğrafyası ve - insanları hakkındaki gözlemler …” yer almaktır. Mehmet ipşirli, Osmanlı elçilere at sefaretnamelerde, devletler arası diplomatik görüşmelerle ilgili bilgilere “devlet sırrı” olarak bakıldığından, yer verilmediğini belirtir.


#33

SORU:

Osmanlı’nın 18. yüzyılda Avrupa’ya gönderdiği serfler ve onların yazdıkları sefaretnamelere örnek veriniz.


CEVAP:

• Nişli Mehmet Ağa, Rusya Sefaretnamesi (1722- 1723)

• Mustafa Efendi, Nemçe Sefaretnamesi (1730)

• Ali Ağa, Lehistan Sefaretnamesi (1755)

• Derviş Mehmet Efendi, Rusya Sefaretnamesi (1755)

• Ahmet Resmi Efendi, Viyana Sefaretnamesi (1758), Prusya Sefaretnamesi (1763-1764)


#34

SORU:

Osmanlı ülkesinde matbaa kullanılmasının gecikmesiyle ilgili olarak işaret edilen engellere bakmak gerekirse genel anlamıyla hangi tesirlerden söz edilebilir?


CEVAP:

1. Matbaanın bir Hristiyan cadı olması ve bu makinelerle İslam eserlerinin basılmasının doğru olmayacağı görüşü;

2. Müstensihler ve hattatlar gibi kitap çoğaltma işini elinde tutan, hatta bunu bir sanat hâline getirmiş hatırı sayılır kalabalığın mesleklerin yitirecekler - le ilgili kaygıları.


#35

SORU:

Osmanlı devleti Fransız ihtilalinden nasıl etkilenmiştir? Kısaca açıklayınız.


CEVAP:

Osmanlı bütün dünyaya insan hak ve hürriyetleriyle milliyetçiliği yayan Fransız İhtilal’in (1789) kendi içindeki yapılanma çalışmaları arasından belli belirsiz algılamıştır. Hatta olup bitenlerin Fransa’nın kendi iç meselesi olduğu yaklaşımını benimseyen devrin sultanı III. Selim, Avrupa le ilişiklerinde ihtilal dolayısıyla meydana gelen boşluğu, ordunun ıslahı le ilgili girişimlerin rahatça sürdürebileceği uygun bir zaman ve Zemin olarak değerlendirir. Osmanlı doğrudan ihtilal hareketlerinin içinde yer almaz. Ancak kısa bir zaman sonra “İnsan Hakları Bildirgesi”yle yola çıkan ihtilalin Fransa’yla sınırlı kalamayacağı anlatılır. Dünyayı insan hak ve özgürlükler fikriyle ve milliyetçikle tanıştıran Fransız İhtilali, öncelikle Osmanlı gibi büyük - imparatorlukları etkilemiştir. Bir yandan yen insan anlayışı diğer yandan küçük milliyetçilikler fikrî ve millî devlet model, imparatorluk anlayışını derinden sarsar. Sonuç olarak bütün imparatorluklar ster istemez, kentlerini yenidünya düzenine göre şekillendirmek zorunda kalır.


#36

SORU:

Batı’nın önemli merkezlerine ilk olarak Osmanlı elçilerinin gönderilmesi, matbaa
açılarak ilk kitapların basımına geçilmesi hangi Osmanlı padişahı döneminde gerçekleşmiştir?


CEVAP:

Sultan III. Ahmet, sadrazamı Damat İbrahim Paşa ile önemli yeniliklere imza atarlar.
Bu dönemde Batı’nın önemli merkezlerine ilk olarak Osmanlı elçileri gönderilir ve matbaa açılarak ilk kitapların basımına geçilir. 


#37

SORU:

Nizam-ı Cedit ne demektir? Açıklayınız.


CEVAP:

Nizam-ı Cedit, sözlük anlamı itibarıyla yeni düzenlemeler demektir. Fakat genel olarak
Osmanlı’nın bu yıllarda orduda yaptığı düzenlemeler ve yeni düzen anlayışıyla kurulan ordu “Nizam-ı Cedit” ismiyle anılmıştır.


#38

SORU:

18. yüzyılın başlarından itibaren Osmanlı İmparatorluğu’nun Batılılaşma sürecini
yönlendirme çabaları hangi başlıklar altında toplanabilir?


CEVAP:

18. yüzyılın başlarından itibaren Osmanlı İmparatorluğu’nun Batılılaşma sürecini
yönlendirme çabaları şu başlıklar altında değerlendirilebilir:

• Tercüme faaliyetleri ve Tercüme Heyeti
• Avrupa’ya sefirlerin gönderilmesi ve sefaretnameler
• Matbaanın kurulması ve basılan ilk kitaplar
• Askerî ıslahatlar
• Eğitim
• Sosyal hayat


#39

SORU:

Osmanlı'da Tercüme Heyeti, hangi sultan döneminde ve kaç yılında kurulmuştur?


CEVAP:

III. Ahmet döneminde, sultanın, özellikle de sadrazam İbrahim Paşa’nın sanata ve bilime verdikleri önemin bir sonucu olarak 1717’de bir Tercüme Heyeti oluşturulur.


#40

SORU:

Tercüme Heyeti nasıl bir oluşumdur?


CEVAP:

Tercüme Heyeti, içlerinde divan şairi Nedim’in de bulunduğu, dönemin dil bilen insanlarından oluşan yirmi beş – otuz kişilik bir gruptur. Eserlerden hacimli olanlar bu grup tarafından ve paylaşılarak, fazla hacimli olmayanlar ise tek kişi tarafından tercüme edilir.


#41

SORU:

İkdü’l-cümân fî Tarihi ehli’z-zamân adlı eser hangi yazarın hangi kitabından çevrilmiştir?


CEVAP:

İmam Aynî’nin Aynî Tarihi adıyla da bilinen bu eser, Arapça yazılmış 24 ciltlik bir dünya tarihidir.


#42

SORU:

Hândmîr’e ait, sekiz kişilik bir heyet tarafından Farsçadan Türkçeye çevrilen, üç ciltlik İran tarihi kitabının adı nedir?


CEVAP:

Habîbü’s-siyer: Hândmîr’e ait bu eser, sekiz kişilik bir heyet tarafından Farsçadan
Türkçeye çevrilmiştir. Üç ciltlik bir İran tarihi kitabıdır.


#43

SORU:

İskender Münşî Türkmen tarafından yazılan, Müderris Mehmet Nebih tarafından Türkçeye çevrilen, Safevî-Osmanlı münasebetlerinin anlatıldığı tarihî kaynağın adı nedir?


CEVAP:

Tarîh-i ‘Âlem’ârây-i ‘Abbâsî: İskender Münşî Türkmen’in Farsça eseridir. İbrahim
Paşa’nın emriyle Müderris Mehmet Nebih tarafından Türkçeye çevrilmiştir. Safevî-Osmanlı münasebetlerinin anlatıldığı önemli bir tarihî kaynaktır.


#44

SORU:

Osmanlı’nın Batı’yla karşılaşmaları sırasında doğmuş ve iki dünyanın, tanışma ve yakınlaşmalarını idare eden devlet görevlileri tarafından kaleme alınmış yazı biçimine ne ad verilir?


CEVAP:

Sefaretnameler, Osmanlı’nın Batı’yla karşılaşmaları sırasında doğmuş ve iki dünyanın, tanışma ve yakınlaşmalarını idare eden devlet görevlileri tarafından kaleme alınmış bir yazı biçimidir.


#45

SORU:

Osmanlı ülkesinin Batılılaşma süreci içerisinde Avrupa’ya görevlendirdiği ilk sefir kimdir, kaç yılında, nereye gönderilmiştir?


CEVAP:

Osmanlı ülkesinin Batılılaşma süreci içerisinde Avrupa’ya görevlendirdiği ilk sefir, 1719’da Viyana’ya gönderilmiş olan İbrahim Paşa’dır.


#46

SORU:

1730 tarihli Nemçe Sefaretnamesi kim tarafından yazılmıştır?


CEVAP:

Osmanlı’nın 18. yüzyılda Avrupa’ya gönderdiği sefirler ve onların yazdıkları sefaretnamelere birkaç örnek vermek gerekirse şunlar sayılabilir: 

Nişli Mehmet Ağa, Rusya Sefaretnamesi (1722-1723)
• Mustafa Efendi, Nemçe Sefaretnamesi (1730)
• Ali Ağa, Lehistan Sefaretnamesi (1755)
• Derviş Mehmet Efendi, Rusya Sefaretnamesi (1755)
• Ahmet Resmi Efendi, Viyana Sefaretnamesi (1758), Prusya Sefaretnamesi (1763-1764)


#47

SORU:

Osmanlı'da matbaa kullanılmasının gecikmesiyle ilgili engeller nelerdir?


CEVAP:

Osmanlı ülkesinde matbaa kullanılmasının gecikmesiyle ilgili olarak işaret edilen engellere bakmak gerekirse genel anlamıyla şu tesirlerden söz edilebilir:
1. Matbaanın bir Hristiyan icadı olması ve bu makinelerle İslami eserlerin basılmasının doğru olmayacağı görüşü;
2. Müstensihler ve hattatlar gibi kitap çoğaltma işini elinde tutan, hatta bunu bir sanat
hâline getirmiş hatırı sayılır kalabalığın mesleklerini yitirecekleri ile ilgili kaygıları.


#48

SORU:

İbrahim Müteferrika matbaasının ikinci kitabı, Kâtip Çelebi’nin Osmanlı’nın deniz savaşlarını anlatmak üzere kaleme aldığı eserin adı nedir?


CEVAP:

Tuhfetü’l-Kibar fi Esfari’l-Bihar: İbrahim Müteferrika matbaasının ikinci kitabı, Kâtip
Çelebi’nin Osmanlı’nın deniz savaşlarını anlatmak üzere kaleme aldığı eseridir.


#49

SORU:

III. Selim’in sultan olduğu yıllarda Nizam-ı Cedit ordusunun ihtiyaçlarını temin etmek, açılan mühendishanelerde eğitim veren hocaların maaşlarını karşılamak gibi sebeplerle konan yeni vergilerin ismi nedir?


CEVAP:

III. Selim’in sultan olduğu yıllarda Nizam-ı Cedit ordusunun ihtiyaçlarını temin etmek, açılan mühendishanelerde eğitim veren yerli yabancı hocaların maaşlarını karşılamak gibi sebeplerle “irad-ı cedit” adı verilen yeni vergiler oluşturulmak durumunda kalınmıştır.


#50

SORU:

Osmanlı'da Kara Harp Okulunun ve Deniz Harp Okulunun başlangıcını oluşturan mühendishanelerin isimleri nelerdir?


CEVAP:

Mühendishane-i Bahri-yi Hümayun (1775) ve Mühendishane-i Berri-yi Hümayun’un (1795), Kara Harp Okulunun ve Deniz Harp Okulunun başlangıcını oluşturur.


#51

SORU:

İbrahim Müteferrika Matbaası'nın 1795’te kapanmasından sonra kurulan matbaa nerede ve ne zaman kurulmuştur?


CEVAP:

İbrahim Müteferrika Matbaası 1795’te kapanır. Ancak 1797’de Mühendishane-i Berriyi Hümayun bünyesinde tamamen ders malzemelerinin basımına hizmet etmek üzere
bir matbaa kurulur (Beydilli, 2006, s. 516). Beydilli, o sırada başka bir Türk matbaasının olmaması sebebiyle bu matbaanın Türk matbaacılığı açısından önemli olduğunu belirtir.


#52

SORU:

Kütüphanesinde otuz beş ciltlik Fransız Ansiklopedisi bulunan mühendishane hangisidir?


CEVAP:

Mühendishane-i Berrî Hümayun'un kütüphanesinde, otuz beş ciltlik Fransız Ansiklopedisi’nin bulunması, kurumun dikkate değer bir özelliğidir.


#53

SORU:

Lale Devri’nin başlangıç yıllarında, İngiliz büyükelçisinin eşi olarak İstanbul’a gelen gezgin kimdir?


CEVAP:

Lale Devri’nin başlangıç yıllarında (1718) İstanbul’a gelerek iki yıl kalan Lady Mary Wortley Montagu, İstanbul’a gelen gezginlerden en bilinenidir. İngiliz büyükelçisinin eşi olarak İstanbul’a gelen Montagu’nün Avrupa’daki arkadaşlarına yazdığı, ölümünden sonra Şark Mektupları başlığıyla yayımlanmış olan mektupları, dönemi anlatan belge
niteliğindedirler.


#54

SORU:

Hangi ferman ile Osmanlı Sultanı Abdülmecit, yeni bir devlet yapılanmasını müjdelemiş, bu yeni devlet yapılanması için gerekli olan “halk” kavramını ileri sürmüştür?


CEVAP:

Tanzimat Fermanı’yla (1839) yeni bir devlet yapılanmasını müjdeleyen Osmanlı Sultanı Abdülmecit, fermanın ilk cümlesinden itibaren bu yeni devlet yapılanması için gerekli olan “halk” kavramını ileri sürer.


#55

SORU:

Osmanlı,  Fransız İhtilali’nin ortaya çıkardığı milliyetçilik akımı için ne gibi tedbirler almıştır?


CEVAP:

Osmanlı, Fransız İhtilali’nin dünyaya yaydığı ve özellikle de imparatorlukları tehdit eden modern bir düşünce olarak milliyetçilik anlayışına karşı da birtakım tedbirler geliştirmek durumundadır. Çünkü çok çeşitli dil, din ve milletleri barındıran imparatorluk yapısını bir arada tutmak, milliyetçilik karşısında bütünlüğünü sürdürmesini beklemek oldukça
zorludur. Fransız İhtilali dolayısıyla Avrupa’da meydana gelen ve gelmesi mümkün olan değişimleri iyi okuyan Osmanlı, küçük milliyetçilikler fikrini kendine dönüştürerek dinin getirdiği birlik fikrinden uzaklaşmaya ve millî bir devlet görünümünü kazanmayı ister. II. Mahmut’un saltanat yılları bu anlamda önemli adımlara sahne olur. Sultan II. Mahmut, “Ben tebamdan Müslümanları camide, Hristiyanları kilisede, Yahudileri havrada görmek isterim.” sözü bu anlamda bir Osmanlı milleti yaratma çabasının ilk ifadelerinden sayılabilir. Osmanlı coğrafyası için dinin birleştirici değil ayırıcı olduğunu fark eden II. Mahmut, kendi topraklarında yaşayan herkesi “Osmanlı milleti”nden kabul etmektedir. Bu yapay bir millet ve milliyetçilik anlayışıdır.