Sosyoloji 2 Final 4. Deneme Sınavı
Toplam 20 Soru1.Soru
"Çoğul ve rekabet hâlindeki söylemlerin çok çabuk ortadan kalkan bir ürünü olarak tasavvur edildiğinde, kimlikten çağdaş benliğin değişken, çoğul, dalgalı ve parçalı doğasının altını çizmesi beklenir." Kimlik kavramının uzmanlar tarafından kullanımı incelendiğinde beş temel kategori tespit edilmiştir. Yukarıda verilen kullanımın dahil olduğu kategori aşağıdaki seçeneklerden hangisinde verilmiştir?
Milliyetçilik ve cinsiyet literatürü |
Post yapısalcılık ve post-modernizm literatürü |
Yeni toplumsal hareketler literatürü |
Etnisite temelli toplumsal hareketler |
Milli kimlik esasında ortaya çıkan topumsal hareketler |
Kimlik kavramının uzmanlar tarafından kullanımlarından hareketle beş temel kategori tespit edlilebilmiştir:
i. Toplumsal ve politik eylemin temeli olarak anlaşıldığında, kimlik, toplumsal ve politik eylemin araçsal olmayan türünü kavramsallaştırma ve açıklama çabası içinde ‘çıkar’ın tersidir. Bir başka biçimde söylenirse, sözde evrensel bir kişisel çıkardan ziyade dikkate değer bir öz-anlama tarafından yönetilen bireysel/kolektif eylemin altını çizmek üzere kullanılır. Kimliğin bu kullanımı muhtemelen en genel kullanımıdır. Sıklıkla diğer kullanımların içinde de bu türden bir kullanım içerilir.
ii. Özellikle kolektif bir fenomen olarak anlaşıldığında, kimlik, bir grup ya da kategorinin üyeleri arasındaki temel ve nihai aynılığı belirtir. Bu aynılığın kendisini dayanışmada, ortak eğilimlerde veya kolektif eylemlerde göstermesi beklenir. Bu kullanıma özellikle cinsiyet, ırk, etnisite ve millî kimlik esasında ortaya çıkan toplumsal hareketlerle ilgili literatürde rastlanır.
iii. Bireysel ya da kolektif kendiliğin (selfhood) merkezî bir boyutu olarak veya toplumsal varlığın temel koşulu olarak anlaşıldığında, kimlikten bazı şeyleri derin, temel, daimî ve kurucu olarak vurgulaması beklenir. Bu kullanım, her ne kadar ırk, etnisite ve milliyetçilikle ilgili literatürde tercih ediliyorsa da, psikoloji (veya psikanaliz) literatürünün, özellikle de Erikson’dan etkilenen literatürün yapı taşlarından biridir.
iv. Toplumsal veya politik eylemin bir ürünü olarak anlaşıldığında, kimlikten kolektif eylemi mümkün kılan öz-anlama, dayanışma veya grup olma niteliğinin karşılıklı etkileşimlerin ürünü olan gelişiminin altını çizmesi beklenir. Ağırlıklı olarak yeni toplumsal hareketler literatüründe rastlanan bu kullanımda, kimlik hem toplumsal ve politik eylemin olumsal (olması kadar olmaması da mümkün olan) bir ürünü olarak hem de daha sonraki bir eylemin temeli veya esası olarak tasavvur edilir.
v. Çoğul ve rekabet hâlindeki söylemlerin çok çabuk ortadan kalkan bir ürünü olarak tasavvur edildiğinde, kimlikten çağdaş benliğin değişken, çoğul, dalgalı ve parçalı doğasının altını çizmesi beklenir. Bu kullanıma özellikle Michel Foucault’dan etkilenen post-yapısalcılık ve post-modernizm literatüründe rastlanır. Ayrıca, bir miktar farklı bir formda olmak kaydıyla, etnisite ile ilgili literatürde de kavramın bu tür bir kullanımına rastlamak mümkündür
2.Soru
Yeni sosyal hareketlerin mücadelesi hangi amacı gütmektedir?
Tekil öznenin kimliğini analiz etmek |
Devlete ve piyasaya yönelik itirazların vücut bulabilmesi |
Kimlik, statü, maneviyat ve hümanizm gibi konularda ses olabilmek |
Kimliği bir tartışma nesnesi olarak ele alan teori olmak |
Bireyi her yönüyle tespit etmek |
Devletin ve piyasanın gündelik hayat dünyasını homojenleştirici faaliyetlerine karşı
yeni sosyal hareketler hayat biçimlerini korumak üzere harekete geçmişlerdir. Demek ki, yeni sosyal hareketlerin mücadelesi devlete ve piyasaya yönelik itirazların ete kemiğe bürünmesinin bir ifadesidir.
3.Soru
Aşağıdakilerden hangisi kimlik politikalarının bir rüyayı temsil edişi ile ilgili söylenebilir?
Homojenleşme için atılan sağlam temeller |
Tek kutuplu dünya yaratma yolunda atılan adımlar |
Bastırılan toplumsal grupların asimile edilme çabaları |
Eşitsizliği ortadan gidermeye karşın ortak bir çağrı olması |
Farklılıkların minimize edilmesine dair çalışmalar yapılması |
Yeni sosyal hareketlerin kimlik temelli talepleri, devletin ve piyasanın gündelik hayat dünyasını kontrol etmeye yönelik teşebbüslerine bir karşı çıkıştı. Homojenleşmeye, standartlaşmaya karşı bir itirazdı. Farklılıkları görmezden gelinen, bastırılan toplumsal grupların kendi hayat biçimlerini korumaya yönelik çabalarını temsil ediyordu. Dolayısıyla içinde demokratikleşmeye, özgürleşmeye, eşitsizliklerin ortadan kaldırılmasına yönelik bir çağrıyı barındırıyordu. İşte bu türden çağrıları temsil etmesi itibarıyla kimlik politikalarının bir rüyayı temsil ettiğini söyleyebiliriz. Kimlik politikalarının bir rüyayı temsil edişinin bir başka önemli boyutu sığınılacak güvenli bir liman olarak görülmesi ile ilgilidir. Kimlik politikalarının siyasal hayat içinde belirgin bir ağırlık kazandığı 1990’lı yıllara bu açıdan dikkat etmek gerekir. Söz konusu yıllar, Soğuk Savaş’ın sona erdiği, neo-liberal ideolojinin küresel düzeyde yaygınlık kazandığı bir sürecin ifadesidir. Artık dünya tek kutupludur. Sosyalizm insanlık için liberalizm karşısında bir alternatif olmaktan çıkmıştır. Küresel bir ekonomi, kültür ve siyaset için Amerika Birleşik Devletleri öncülüğünde yeni bir dünya kurulmuştur. Bu yeni dünyada ulus-devletleri birbirinden ayıran sınırların gevşemesi ilk göze çarpan gelişmelerden biridir.
4.Soru
Etnisiteyi tarihin derinliklerine kök salmış değil, sonradan ve burjuvazinin çıkarlarının korunabilmesi için üretilmiş bir toplumsal kategori olarak gören yaklaşım hangisidir?
İlkçi yaklaşım |
Araçsalcı yaklaşım |
Marksist yaklaşım |
İnşacı yaklaşım |
Etno-sembolcü yaklaşım |
Marksist teorisyenler etnisiteyi tarihin derinliklerine kök salmış değil, sonradan ve burjuvazinin çıkarlarının korunabilmesi için üretilmiş bir toplumsal kategori olarak görmektedirler. Cevap C şıkkıdır.
5.Soru
Modern toplumlarda ikincil kimlik neyi ifade eder?
Duygusal kimlik
|
Cinsel kimlik
|
Mesleki kimlik
|
Sosyal kimlik
|
Etnik kimlik
|
6.Soru
Göç kavramı ile bağlantılı olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
Çokkültürcülük birden çok kültürün bir arada yaşamasıdır.
|
Diaspora, etnik bir grubun zorla özvatanlarından farklı yerlere dağılmak zorunda olmalarıdır.
|
Entegrasyon, asimilasyonun tam karşıtı ögeler içeren bir kavramdır.
|
Uyumun engellerinden biri farklı grupların karşılıklı önyargılarıdır.
|
Asimilasyon kişinin yeni bir kültüre katılmak için, öz kültüründen vazgeçmesidir.
|
7.Soru
Kimlik kavramının etimolojik kökenlerine bakıldığında bize hangi anlamı verir?
Birey |
Bilgi |
Benzer |
Sınıf |
Aynılık |
Kavramın etimolojik kökenlerine bakıldığında “aynı” ve “aynılık” anlamlarının öne çıktığı söylenebilir.
8.Soru
"Toplum birey ile karşılaştırıldığında daha önceliklidir. Yani, toplum, bireylerin eylemlerinin toplamından çok daha fazlasını temsil eder. Dahası, bireylerin eylemlerinin önüne koyduğu sınırlar ile onu belirler" savunusu hangi düşünür tarafından ileri sürülmüştür?
Giddens |
Durkheim |
E. Husserl |
Goffman |
Mead |
Bu bakış açılarından ilki, Emile Durkheim’ın yapısal işlevselciliğinde en yalın ifadesini
bulur. Durkheim’a göre toplum birey ile karşılaştırıldığında daha önceliklidir. Yani, toplum, bireylerin eylemlerinin toplamından çok daha fazlasını temsil eder. Dahası, bireylerin eylemlerinin önüne koyduğu sınırlar ile onu belirler
9.Soru
Dünya ekonomisindeki eşitsiz ekonomik ve siyasal güç dağılımına dikkat çeken göç kuramı aşağıdakilerden hangisidir?
Göç Ağları Kuramı |
Profesyonel Göçmenlerin Yeni Ekonomisi Kuramı |
Ulus-Ötesi (Trans-National) Göç Kuramı |
İkili İş Gücü Piyasası Kuramı |
Dünya Sistemleri Kuramı |
Dünya Sistemleri Kuramı; dünya ekonomisindeki eşitsiz ekonomik ve siyasal güç dağılımına dikkat çeken bir göç kuramıdır. Doğru cevap E'dir.
10.Soru
I. Türkiye’de ulusal kalkınmacı politikalar hayata geçirilmeye başladı; bu sanayileşme sürecini hızlandırmıştır.
II. Bu dönemde kente göçe edenler demografik olarak heterojen bir yapı sergiliyorlardı.
III. Kırsal alanda yaratılan sanayileşmenin halktan insanlara hitap edecek sektörlerde olmaması
IV. Tarımda modernleşme politikalarının uygulanması
V. Aile formunun bozulmasıyla göç etmek isteyen insanların sayısının artması
Yukarıda verilen bilgilerden hangileri Türkiye’de 1950-1980 arasında yaşanan iç göçe neden olan faktörlerdir?
I, II, III |
I, III, IV |
II, III, IV |
III, IV, V |
I, II, IV |
Türkiye’de İç Göç ve Sonuçları: 1950-1980 dönemi arasında Türkiye’de yaşanan iç göçün nedenleri sanayileşme yönündeki çabalar ve tarımda mekanizasyon gerek kent yaşamının sağlık, eğitim gibi olanaklarının nicelik ve nitelik olarak üstünlüğü gibi birçok faktördür. 1950’lerde tarımda modernleşme politikalarının uygulanması da iç göçün temel nedenlerinden birisi olarak karşımıza çıkıyor. Makineleşme sonucunda tarım sektöründe yoğun bir işsizlik yaşamaya başlayan kırsal nüfus kitlesel olarak Ankara, İstanbul ve İzmir gibi büyük kentlere göç etmeye başlamıştır. Kırsal kesimde yaşanan hızlı nüfus artışına karşılık, tarımdaki teknolojik yenilikler, tarımsal toprakların ulaşabileceği son sınıra ulaşması, toprak ve girdi yetersizliği, işletmelerin küçüklüğü, parçalılığı ve toprak dağılımının dengesizliği gibi etmenlere bağlı olarak tarımsal verimliliğin düşüklüğü, kırsal nüfusun kentlere göçmesi için itici faktörleri oluşturmuş ve kırsal nüfusun kentlere göç etmesine elverişli ortamı hazırlamıştır
11.Soru
Aşağıdakilerden hangisi 1950-1980 yıllarını kapsayan ilk dönemde yaşanan iç göçün temel nedenlerinden değildir?
Tarımsal verimlilikte artış |
Tarımda modernleşme politikaları |
Makineleşme |
Nüfusun hızlı artışı |
Ulusal kalkınmacı politikalar |
Kırsal kesimde yaşanan hızlı nüfus artışı ile birlikte, tarımdaki teknolojik yenilikler, tarımsal toprakların ulaşabileceği son sınıra ulaşması, toprak ve girdi yetersizliği, işletmelerin küçüklüğü, parçalılığı ve toprak dağılımının dengesizliği gibi etmenlere bağlı olarak tarımsal verimliliğin düşüklüğü, kırsal nüfusun kentlere göçmesi için itici faktörleri oluşturmuş ve kırsal nüfusun kentlere göç etmesine elverişli ortamı hazırlamıştır. Cevap A şıkkıdır.
12.Soru
Aşağıdakilerden hangisi örgütün oluşumu aşamalarından biri olan gelişim evresi niteliği için söylenebilir?
Toplumun ihtiyaç, bilgi düzeyi ve teknoloji yapısına göre girişimde bulunulur
|
Üretim ve ilişki kalıpları ortaya çıkar
|
Doğal nitelikteki ilişkiler biçimsel nitelik kazanır
|
İş görenler arasında eşgüdüm sağlanır
|
Çıktısının değeri girdisinin değerinden yüksektir
|
13.Soru
Hangi yaklaşıma göre, millet, özel bir kültürel yapım türü, hayal edilmiş bir siyasal topluluktur?
İnşacı yaklaşım |
Marksist yaklaşım |
İlkçi yaklaşım |
Etno-sembolcü yaklaşım |
Araçsalcı yaklaşım |
İnşacı yaklaşım kapsamında Anderson’un ‘hayalî cemaatler’ kavramı etrafında yürüttüğü tartışmaya değinmek gerekir. Ona göre, millet, özel bir kültürel yapım türüdür. Hayal edilmiş bir siyasal topluluktur. Millet, hayal edilmiştir; çünkü, en küçük bir milletin üyeleri bile diğer üyeleri tanımaz, onlarla tanışmaz, çoğu hakkında hiçbir şey işitmez ama yine de her birinin zihninde toplumların hayali yaşamaya devam eder. Cevap A şıkkıdır.
14.Soru
Aşağıdakilerden hangisi göçü hızlandıran ve kolaylaştıran faktörlerden biri değildir?
Ekonomik gelişmişlik, refah farklılıkları ve derin eşitsizlikler |
Kapitalizmin ve piyasanın yarattığı iş gücü talebinin yoksul ülkelerden zengin ülkelere doğru olması |
İyi refah seviyesi ve demokratik yönelimler içerisinde yaşama |
İç/etnik savaşların, açlık, kıtlık yönetimler altında yaşama tehlikesi |
Otoriter yönelimler altında yaşama tehlikesi |
Bugün yerel veya uluslararası düzeyde göçü hızlandıran ve kolaylaştıran birçok faktör karşımıza çıkmaktadır: İlk olarak, iletişim ve ulaşım olanaklarının teknolojik olarak
gelişmesi göç etmeyi günden güne daha kolay ve ucuz hâle getirmektedir. Tüm dünyadan insanların internet sayesinde girdikleri kültürel alışveriş de göçleri teşvik eden başka bir unsurdur. İkincisi ve daha önemlisi, göçleri uluslararası düzeyde hızlandıran ve kalıcı hâle getiren ekonomik nedenlerden de söz edilebilir. Kuzey ve Güney arasındaki ekonomik gelişmişlik, refah farklılıkları ve derin eşitsizlikler güneyin yoksul ülkelerindeki insanların sürekli olarak Kuzeye doğru göç etmelerinin temel nedeni olarak görülebilir.
Günümüzün göç hareketleri, birçok farklı farktörün yanı sıra büyük ölçüde göçmen kabul eden ülkelerin ekonomik dalgalanmaları ve ulusal ekonomilerinin ihtiyaçlarına göre biçimlenmektedir. Bununla bağlantılı olarak küreselleşmenin az gelişmiş ülkelerde yol açtığı ekonomik krizler ve ticaret gelirlerinin yalnızca zengin ülkelere gitmesinin yarattığı bölgeselleşme eğilimleri de göçün ekonomik nedenleri arasındadır. İnsanların kuzeyden güneye göç etmelerini sağlayan esas faktörün refah açısından daha iyi ve insanca yaşam koşulları olduğu söylenebilir.
Üçüncüsü, ekonomik eşitsizliklerin yanı sıra, iç/etnik savaşların, açlık, kıtlık ve otoriter yönetimler altında yaşama tehlikesinin de günümüzde güneyden kuzeye doğru yaşanan uluslararası kitlesel göçlerin arkasındaki temel dinamikler olmaya devam ettiğini
görüyoruz. Dördüncü olarak, gelişmiş ülkelerin demografik (nüfus) açıdan ciddi oranlarda düşük doğurganlık düzeyinde bulunması uzun vadede bu ülkelerin nüfus açıklarını daha fazla sayıda göçmenleri kabul ederek giderme yoluna yönelmelerine zemin hazırlamaktadır. Bu nüfus eğilimleri, bugün ve ilerde yaşanabilecek göçlerin demografik saiklerle de sürebileceğinin işaretleridir.
Beşincisi, gelişmiş ülkelerdeki kapitalizmin ve piyasanın yarattığı iş gücü talebinin
yoksul ülkelerden zengin ülkelere doğru kitlesel bir göç eğiliminin temel motivasyonu
olduğunu tespit edebiliriz. Gelişmiş ülkelerde eğitimli nüfus içinden vasıfsız işlerin gerektirdiği iş gücünü karşılamak günden güne zorlaşmaktadır. Bu ülkelerde, tehlikeli, kirli ve itibarsız işleri yapacak göçmenlere ihtiyaç âdeta sürekli ve zaruri hâle gelmektedir. Doğru cevap C'dir.
15.Soru
- Aşağıdakilerden hangisi Türkiye’ de göçmenlerin ve mültecilerin toplumla bütünleşmeleri için alınması gereken tedbirlerden değildir?
Toplumdaki bireylerle göçmenlerin birbirleriyle etkileşime girebilecekleri, toplumsal alanların ve mekânların daraltılması gerekir. |
Farklılıkların altını çizmek yerine kurulabilecek ortaklıklar üzerine kafa yormak ve kimliksel sınırları muğlaklaştırmak gerekir. |
Kolektif düzeyde sosyal ve kültürel temasların arttırılması için çeşitli projeler teşvik edilmelidir. |
Göçmenlerin temel haklarını eşitlik ve ayrımcılık karşıtı bir anlayışla güvence altına almanın önemini tüm bürokrasi, siyaset kurumuna benimsetmek gerekir. |
Kimlik merkezli değil, insan merkezli yaklaşımlarla insanların ortak sorunlarına ortak çözümler geliştirmek gibi bir perspektif benimsenmelidir. |
Suriyeli Mülteciler Meselesi: Toplumdaki göçmenlere yönelik olumsuz tutumların dönüştürülmesi için kısaca şu tür önlemleri almak ve hayata geçirmek gerekiyor: Toplumdaki bireylerle göçmenlerin birbirleriyle etkileşime girebilecekleri, temas edecekleri ve alışverişte bulunacakları toplumsal alanların ve mekânların genişletilmesi ve çoğaltılması gerekiyor. Çoğunluğun tahakkümü yerine, toplumsal grupların birbirlerinden öğrenebilecekleri imkânları azamiye çıkarmak gerekir. Farklılıkların altını çizmek yerine kurulabilecek ortaklıklar üzerine kafa yormak ve kimliksel sınırları muğlaklaştırmak gerekir. Kurumsal ayrımcılıktan sakınmak için bürokratik mekanizmalara sürekli olarak farklılıklarla temas, yabancı insanların farklılıklarını kabul edebilecek bir diyalog anlayışını yerleştirmek gerekiyor. Göçmenler ve çoğunluk toplumu arasında hem bireysel hem de kolektif düzeyde sosyal ve kültürel temasların arttırılması için çeşitli projeler teşvik edilmelidir. Toplumdaki bireylerin, göçmenlerle kültürel olarak karşılaşabilecekleri tüm imkânlar düşünülmeli, gerektiğinde bireysel ve kolektif olarak karşılaşmaları, birlikte vakit geçirmeleri ve tanışmaları sağlanmalıdır. Göçmenlerin temel haklarını eşitlik ve ayrımcılık karşıtı bir anlayışla güvence altına almanın önemini tüm bürokrasi, siyaset kurumuna benimsetmek gerekir. Kimlik merkezli değil, insan merkezli yaklaşımlarla insanların ortak sorunlarına ortak çözümler geliştirmek gibi bir perspektif benimsenmelidir.
16.Soru
Aşağıdakilerden hangisi kimliğin ön tarihi ile ilgili olarak akılda tutulması gereken önemli noktalardan biridir?
Kimlik kavramı modern toplumlardan post modern toplumlara geçiş süreci ile birlikte düşünülmelidir. |
Modern toplumlarda çevresiyle bütünleşen insan için kimlik sorunu ortaya çıkmaz. |
Kimlik modern zamanlara özgü bir sorunu ifade etmek üzere dolaşıma giren bir kavramdır. |
Post modernizm bireyin kendi bireyselliğinin peşinde koşması için sunulan bir fırsattır. |
Kimlik kavramı sonrası benlik, bilinç, özbilinç, ben-özdeşliği gibi kavramlar yaygınlaşmıştır. |
Sosyal bilimlerde kimliğin yaygın bir biçimde kullanıma girmesi çok fazla eski tarihlere gitmez. En fazla 1960’ların sonları ya da 1970’lerin başlarından itibaren, kimlik kavramı belirgin bir popülarite kazanmıştır. Fakat, kavramın ön-tarihinde önemle akılda tutulması gereken üç hususa dikkat etmek gerekir. Öncelikle, kimlik kavramı geleneksel toplumlardan modern toplumlara geçiş süreci ile birlikte düşünülmelidir. Bu bakımdan, kimlik modern zamanlara özgü bir sorunu ifade etmek üzere dolaşıma giren bir kavramdır. Söz konusu sorun “ben kimim?” sorusunun sorulmaya başlanması ile birlikte ortaya çıkmıştır. Geleneksel toplumlarda yaşayan insanlar için “ben kimim?” sorusunun bir karşılığı yoktur. Daha doğrusu geleneksel toplumlarda insanların “ben kimim?” sorusunu sormaları beklenmez. Buna gerek duymazlar. Çünkü, geleneksel toplumlarda her şey birbirinin benzeridir. Birbirine bağımlıdır. İnsan ve doğa imgeleri birbirinin âdeta yansımasıdır. Doğa, insan ve kültür arasında alabildiğine benzerlik hüküm sürmektedir. İnsan kendisini çevreleyen doğa ile tam bir uyum içindedir. Dahası, insan içine doğduğu aile ya da kabile ile öyle özdeşleşmiştir ki, kendisini bir bütün olarak doğal çevresine ait hisseder. Bu doğal çevrenin dışında bir varlık insan için düşünülebilir değildir. Bu evrede herhangi bir kimlik sorunu ortaya çıkmaz. Bir kimlik sorununun ortaya çıkması için insan, doğa ve kültür arasındaki kopmaz bağın, iç içe geçmenin sona ermesi gerekir (Taylor, 2006, s. 62) ki modernleşme süreci tam da böylesi bir kopuşu temsil eder. Modernlik, insanı hem doğadan hem de geleneksel bağlarından koparmanın, bir bakıma özgürleştirmenin adıdır. Bireyin kendi bireyselliğinin peşinde koşması için sunulan bir fırsattır. Bu sebeple kimliğin bir mesele olarak ortaya çıkmasının modern zamanlara özgü olduğunu söylemek gerekir.
Kimliğin ön-tarihine ilişkin akılda tutulması gereken bir başka önemli nokta şudur: G. W. Friedrich Hegel, William James, Sigmund Freud, George Herbert Mead, Edmund Husserl gibi isimlerin ortaya koydukları eserler içindeki kavram setinde her ne kadar kimlik kavramına rastlanmasa da, söz konusu isimlerin düşünceleri kimlik ile ilgili bir tartışmayı sürdürmek için oldukça hayati bir önem taşırlar. Ayrıca, kimlik kavramından önce belirgin bir yaygınlığa sahip olan benlik, bilinç, özbilinç, ben-özdeşliği gibi kavramsallaştırmalar, kimliğin ön-tarihinin unutulmaması gereken önemli eşikleridir.
17.Soru
Erime potası kavramını ilk olarak kullanan kişi aşağıdakilerden hangisidir?
Israel Zangwill
|
Franz Boas
|
John Langdon
|
Max Weber
|
John Turner
|
18.Soru
Göçe ilişkin tarihsel arka plan dikkate alınarak modern göç haraketleri dönemlere ayrılmıştır. Buna göre, aşağıdaki ifadelerden hangisi doğru olarak verilmiştir?
Endüstriyel dönem, 16.yydan 19. yy a kadar olan dönemdir.
|
Ticari dönem, 19.yy dan 1920'lere kadar olan dönemdir.
|
Sınırlı göç dönemi, 1920'lerden 1960'lara kadar olan dönemdir.
|
Sınırlı göç dönemi, 1960'lardan günümüze kadar olan dönemdir.
|
Endüstriyel dönem, 1920'lerden 1960'lara kadar olan dönemdir.
|
19.Soru
Ölüm oranlarını düşüren etkenlerden hangisi yanlıştır?
Daha iyi hijyen koşulları
|
Yüksek yaşam standardı
|
Daha güvenli ve sağlıklı çalışma koşulları
|
Düşük yaşam standardı
|
Bilim ve tıp alanlarındaki gelişmeler
|
20.Soru
Ağ toplumu ile ilgili verilen bilgilerden hangisi doğru değildir?
Ağ toplumu çağında uzaklık ve mekân önemini kaybetmiştir. |
Ağ toplumu terimi, elektronik iletişim aracılığıyla bir veya birden fazla toplumsal ilişkiyle birbirine bağlanmış, dolayısıyla toplumsal |
Castells’e göre, ağ toplumunda birey artık sivil toplum temelinde değil, aksine komünal direnişi yaşatma temelinde yapılanmakta ve yükselmektedir. |
Bilişim teknolojisinin gelişimi ve küreselleşme süreçleri radikal bir bireycileşme ortaya çıkarmıştır. |
Ağ toplumu teorisi F. Tönnies'e aittir. |
Ağ toplumu teorisi Manuel Castells'' e aittir.
-
- 1.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 2.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 3.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 4.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 5.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 6.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 7.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 8.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 9.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 10.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 11.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 12.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 13.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 14.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 15.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 16.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 17.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 18.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 19.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 20.SORU ÇÖZÜLMEDİ