XIX. Yüzyıl Türk Edebiyatı Ara 4. Deneme Sınavı
Toplam 20 Soru1.Soru
I. Şiirde İran etkisi hafifletilerek diğer yandan avami eğilimler törpülenerek bir orta yol bulunmaya çalışılır. II. Sade Müslümanın gündelik ihtiyaçlarını karşılayacak, müşkillerine çözüm yolları tavsiye edecek didaktik bir şiir anlayışı öne geçer. III. Şair, sevdayı ve sevgiliyi yücelterek ilahî bir noktaya taşımaktan vazgeçerek daha beşerî, daha gerçekçi bir zemine indirir. Yenilenen Türk edebiyatına ilişkin yukarıda verilen muhteva değişimlerinden hangileri doğrudur?
Yalnız I. |
Yalnız II. |
I. ve II. |
II. ve III. |
I. II. ve III. |
Yukarıda maddeler şeklinde verilen yenilenen Türk edebiyatına ilişkin muhteva değişimlerinin hepsi doğrudur. Doğru cevap E'dir.
2.Soru
Encümenin edebî değişim hakkındaki tercihleri ile ilgili aşağıdaki tespitlerden hangisi doğrudur?
Klasik şiir kemikleştiği için değişmesi mümkün değildir.
|
Şiir yenilenirken yine de millî kalabilmelidir.
|
Şiirde değişimin ilk aşaması taklittir.
|
Yenilik, şiir geleneğini sonlandıracağı için yanlıştır.
|
Şiirin yenilenmesi için önce toplumun yenilenmesi lazımdır.
|
3.Soru
Türklerin âşık edebiyatına dahil olmaya özenen Ermeni saz şairine verilen ad aşağıdakilerden hangisidir?
Levanten |
Sefir |
Aşug |
Misyoner |
Sanatkâr |
Gayrimüslim azınlıklar, bir yandan Türk kültürüne yakındırlar, öte yandan Avrupa
kültürüne... Bilhassa Ermeni ve Rumlar, çocuklarını milliyetçi-romantik akımların tartışıldığı Avrupa üniversitelerinde okutur, Fransızca öğrenir, mefruşattan eğlence tarzına kadar pek çok bakımdan avrupai bir hayat sürmeye çalışırlar. Aynı Ermeni ve Rumlar mimar, bestekâr, ressam, divan şairi ve “aşug” olarak Osmanlı sanatının Batılı bir çizgiye doğru ilerlemesinde önemli rol oynarlar. Aşug; Türklerin âşık edebiyatına dahil olmaya özenen Ermeni
saz şairi.
4.Soru
Tanzimat Edebiyatı ifadesini ilk kullanan edebiyat tarihçisi aşağıdakilerden hangisidir?
İsmail Habip Sevük
|
Mehmed Fuad Köprülü
|
Ebuzziya Tevfik
|
Abdülhalim Memduh
|
Şehabettin Süleyman
|
5.Soru
Aşağıdakilerden hangisi XIX. asrın son çeyreğinde ortaya çıkan şiirin form değişimlerinde gerçekleştirilmiştir?
Kafiye ve redifin şiirin konu bütünlüğünü sağlamada kullanılmaması
|
Alışılmadık rediflerin kullanılmaması
|
Redifsiz şiirlerin kabul edilmemesi
|
Şiirin vezinli ve kafiyeli olması şartının koşulması
|
Türk aruzunda nadiren kullanılan veya hiç kullanılmayan vezinlere işlerliğin kazandırılması
|
6.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Encümen-i Şuara şairlerinin ortak özelliklerinden biri değildir?
Encümen şairleri “köhne” Doğu’nun şiir malzemesini terkedip “alafranga” Batı’nın şiir malzemesini tercih etmişlerdir.
|
Bu dönemde, encümen şairleri arasında gelenekte, şiirin klasik diinden üç temel sapma, bir başka söyleyişle, dilin üç asli arayışı görülür. |
Encümen mensupları, içinde bulundukları geleneğin şiir formlarını ve aruzu terk etmeyip, onlara alternatifler aramışlardır.
|
Encümen şairleri şiirin dili, şekli ve içeriği üzerinde denenen yeni uygulamalar yapmaktan çekinmemişlerdir. |
Encümen şairleri, gelenekli mazmunları yetersiz ve çağın şartlarına uygunsuz bulmuş, eski mazmunların resmedilmesi halinde karikatüre dönüşeceğini belirtmiştir.
|
7.Soru
Şairin şahsi zekâ, şahsi hassasiyet ve şahsi yaratıcılık ile eser vermesine yol açan şiir türü aşağıdakilerden hangisidir?
Sebk-i Hindi |
Beliğ |
Tebliğ |
Mazmun |
Poetika |
Oysa Sebk-i Hindî, şairin şahsi zekâ, şahsi hassasiyet ve şahsi yaratıcılık ile eser vermesine; şiir okurunun şahsi algısı, şahsi duyguları ve şahsi şuur dışı ile kavrayıp anlamlandırmasına açık bir şiir estetiği getirir ki, modern şiirin/ şairin yapmaya çalıştığı da birebir budur.
8.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Karlofça Anlaşması'nın imzalanması için ilk amaç olarak görülmüştür?
Düşmanla, askeri seviyede eşitlenmek
|
Bilim ve teknolojiyi öğrenmek
|
Genel kültürü benimsemek
|
Batılı aydınların yetiştirmek
|
Batılılaşmak
|
9.Soru
Ey Süleymân-ı zamân biz iki ehl-i sühanız
Cismimiz fil kadar kısmetimiz mûr kadar
Yukarıdaki beytin diliçi çevrisi hangi seçenekte doğru verilmiştir?
Ey zamanın Süleymanı! Biz iki şairiz. Cismimiz fil kadar kısmetimiz ise kum kadardır |
Ey zamanın Süleymanı! Biz iki şairiz. Cismimiz fil kadar kısmetimiz ise karınca kadardır. |
Ey zamanın Süleymanı! Biz iki arkadaşız. Cismimiz fil kadar kısmetimiz ise karınca kadardır. |
Ey zamanın Süleymanı! Biz iki garibanız. Cismimiz fil kadar kısmetimiz ise nokta kadardır. |
Ey zamanın Süleymanı! Biz iki sırdaşız. Cismimiz fil kadar kısmetimiz ise karınca kadardır. |
Doğru çeviri:
Ey zamanın Süleymanı! Biz iki şairiz.
Cismimiz fil kadar kısmetimiz ise karınca kadardır.
10.Soru
Encümen-i Şuara müdavimi olduğu hâlde birkaç küçük tecrübesi hariç, klasik çizgiden pek ayrılmamış; eskinin savunucusu olarak tanınmış şair aşağıdakilerden hangisidir?
Ziya Paşa
|
Namık Kemal
|
Muallim Naci
|
Ârif Hikmet
|
Kâzım Paşa
|
11.Soru
Batılı şirket acentalarının türk topraklarına yerleşmiş çalışanlarına ne denir?
Misyoner. |
Mülteci. |
Levanten. |
Azınlık. |
Sefir. |
Levanten. Cevap C'dir.
12.Soru
Seçeneklerden hangisi Encümen-i Şuara mensuplarını bir araya getiren nedenlerden biri değildir?
Bağımsız şairlerin kendini ispat edebilme ve kabul ettirmede güçlük çekmeleri |
Encümen mensuplarının çeşitli gerekçelerle Rumeli'ye olan bağları |
Şairlerin aynı meslekte, aynı büroda veya aynı amir idaresinde çalışmaları |
Encümen mensuplarının aynı devlet büyüklerinin himayesinde olmaları |
Encümen mensuplarının aynı tarikat ya da dergaha mensup olmaları |
1. Encümen-i Şuara müdavimlerinin birbirlerini tanımalarına sebep olan ilk vesile, hemen hemen hepsinin de soy, doğum yahut memuriyet gibi ebeplerle Rumeli’ye olan bağlarıdır.
2. Şairlerin aynı meslekte, aynı büroda veya aynı amir idaresinde çalışmaları sebebiyle kurulmuş dostlukları encümenden önce başlayıp sonra da yıllarca sürmüştür.
3. İtikadi kıymetleri de encümen şairlerini birbirine yaklaştıran önemli etkenlerdendir.
4. Encümen mensuplarının aşağı yukarı hepsi de aynı konakların müdavimidir ve aynı devlet büyüklerinin himayesinde yaşarlar. Gerçi, ne konaklar eski hiyerarşinin azametini taşır ne de rical-i devlet, şaire geleneğin gözüyle bakar; ama değişip çağa ayak uydurarak da olsa, şair-devlet adamı münasebetinin sürdüğü fark edilir. 5. Encümen şairleri, mensubu oldukları tarikatlerin dergâh ve tekkelerinde rastlaşmış, tanışmış ve ahbap olmuşlardır. Devrin edipleri, tekkelerdeki mistik havayı teneffüsle kalmaz; dinî, fikrî, edebî, hatta siyasi konularda tartışma ve ?tekkenin meşrebi müsaitse? içki meclislerine katılma imkânını da bulurlar.
6. Encümen müdavimlerinin sıkça uğradıkları kahvehane ve meyhaneler aynıdır. Yeni tanıştıkları şairleri de beraberlerinde buralara getirdikleri için, Encümen-i Şuara’nın parça parça önce bu umumi yerlerde toplandıklarını söylemek mümkün.
13.Soru
Aşağıdakilerden hangisi Cahiliye devri Araplarının Mekke yakınlarında her yıl kurdukları panayıra verilen addır?
Sebk-i Hindî |
Poetika |
Sûku’l-Ukâz |
Mazmun |
La Pléiade |
Sûku’l-Ukâz: Cahiliye devri Araplarının Mekke yakınlarında her yıl kurdukları panayır. H
14.Soru
Encümen-i Şuara mensuplarının halk şiirine karşı tutumları nasıl olmuştur?
Dil unusurları bakımından halk şiirinin yeterince zenginlik ve çeşitlilik içermediğini düşünmektedirler. |
Halk şiirinin vezni olan hece vezni ile yazmanın aruz veznini terk etmek olacağını düşünmektedirler. |
Onlara göre halk şiiri özel bir alanın vezni olmayıp bu millete mensup |
Değindiği konular bakımından halk şiiri encümen mensuplarının beklentilerini karşılamaktan uzak durumdadır. |
Halk şiiri okuma yazması olmayan, daha sığ kişilerin uğraşabileceği bir şiir türüdür. |
Encümen mensupları, içinde bulundukları geleneğin şiir formlarını ve aruzu terk etmeyi asla düşünmezler; fakat onlara alternatifler aramayı da şairin sorumluluklarından bilirler. Hece vezni “halk şiiri” diye adlandırılan özel bir alanın vezni değildir; bu millete mensup olan herkesin ata mirasıdır. Batı toplumlarında olduğu gibi bir kast sistemi asla bulunmayan Osmanlı’da zaten herkes halktandır. Aklınıza gelecek en klasik şairler bile halkın içinden yetişmiştir ve hece vezniyle mutlaka bir münasebeti olmuştur. Beşikte ninnisi parmak hesabıyla, sokakta oynarken tekerlemeleri aynı vezinle, düğünde dernekte dinledikleri heceyledir. Efkârlanınca o da eli kulağa atıp, aynı vezinle türkü söyler. Usulî, Nedim, Şeyh Galip, İzzet Molla gibi pekçok şairin divanlarında hece vezniyle koşmalar, türküler yer alır. Dolayısıyla Encümen-i Şuara müdavimlerinin de parmak hesabına ilgi göstermeleri garipsenecek bir hâl değildir.
15.Soru
Aşağıdaki“Tanzimat Edebiyatı” eser-yazar eşleştirmelerinden hangisi doğrudur?
Muhaverat-ı Hikemiyye-Yusuf Kâmil Paşa |
Tercüme-i Telemak- Münif Paşa |
Tercüme-i Telemak-Şinasi |
Tercüman-ı Ahval-Münif Paşa |
Şair Evlenmesi- Şinasi |
Muhaverat-ı Hikemiyye (Münif Paşa), Tercüman-ı Ahval, Şair Evlenmesi (Şinasi), Tercüme-i
Telemak (Yusuf Kâmil Paşa), Tercüme-i Manzume (Şinasi) hep bu yılların ürünüdür.
16.Soru
Şiir teorisi, şiir felsefesi, şiir hakkında düşünmelere verilen ad aşağıdakilerden hangisidir?
Poetika |
Manzum |
Poema |
Söylem |
Söylev |
Şiir teorisi, şiir felsefesi, şiir hakkında düşünmelere poetika denir.
17.Soru
Şol kadar giryânıyam bir zâlimin kim sû-be-sû
Cûşiş-i şâd-ı revânı görmeyen görsün beni
Yukarıdaki beytin diliçi çevrisi hangi seçenekte doğru verilmiştir?
Acımasız güzel yüzünden o kadar ağlıyorum ki yer yer akan şelalenin coşkunluğunu görmeyen bana baksın. |
Acımasız güzel gözlerinden o kadar ağlıyorum ki yer yer akan akarsuyun coşkunluğunu görmeyen bana baksın. |
Acımasız güzel yüzünden o kadar üzülüyorum ki yer yer akan şadırvanın coşkunluğunu görmeyen beni görsün. |
Acımasız güzel yüzünden o kadar ağlıyorum ki yer yer akan şadırvanın coşkunluğunu görmeyen bana baksın. |
Acımasız güzel bakışından o kadar ağlıyorum ki yer yer akan şadırvanın coşkunluğunu görmeyen yüzüme baksın. |
Acımasız güzel yüzünden o kadar ağlıyorum ki yer yer akan şadırvanın coşkunluğunu görmeyen bana baksın.
18.Soru
Var oluşun kanunu gereği, klasik olan da doğar, gelişir ve dönüşür; dönüştüğü biçimiyle artık klasiğin ................. hâlidir.
Yukarıdaki ifadede boş bırakılan bölüme hangi kavram gelmelidir?
Klasik sonu |
Romantik |
Gotik |
Rönesans |
Barok |
Var oluşun kanunu gereği, klasik olan da doğar, gelişir ve dönüşür; dönüştüğü biçimiyle artık klasiğin barok hâlidir.
19.Soru
Aşağıdakilerden hangisi XVIII. asırdaki şiir dilinin sadeleşmesinde önemli bir etken olmuştur?
Batılılaşma hareketi |
Dış etkenler |
Yabancı kelimelerin hoş görülmesi |
Form değişimlerinin dil üzerindeki etkisi |
Mahallîleşme cereyanı |
Şiir Dilinin Değişmesi:
Klasik şiir, edebî dilin resmî kanallarla yönlendirilmesine Sultan II. Murat zamanından beri alışkındır. XVIII. asırdaki mahallîleşme cereyanı ve yönetici kadronun “kaba Türk”lerden oluşması, şiir dilinin sadeleşmesinde önemli bir etken olmuştur. Bilhassa Sultan III. Selim ve II. Mahmut’un gayretleriyle dilde genel bir sadeleşme yaşanır. Nasıl ki, Tercüman-ı Ahval’in mukaddimesi gazeteci lisanı kadar edebî söyleyişi de etkilemişse ondan otuz yıl evvel, Sultan Mahmut’un Takvim-i Vekayi’in dilinin anlaşılır olması yolundaki tavsiyesi de bütün bir edebiyatı ilgilendirmişti.
20.Soru
'Aşug' aşağıdakilerden hangisiyle ilgilidir?
Misyonerler. |
Mülteciler. |
Gayrımüslim azınlıklar. |
Levantenler. |
Sefirler. |
Azınlıklar . Cevap C'dir.
-
- 1.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 2.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 3.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 4.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 5.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 6.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 7.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 8.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 9.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 10.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 11.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 12.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 13.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 14.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 15.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 16.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 17.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 18.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 19.SORU ÇÖZÜLMEDİ
- 20.SORU ÇÖZÜLMEDİ