BATI EDEBİYATINDA AKIMLAR I Dersi Romantizm soru cevapları:
Toplam 83 Soru & Cevap#1
SORU:
Romantizm kelimesi hangi anlamda kullanılmıştır?
CEVAP:
Romantizm kelimesi hayali, hayalperest ve
acayip olanı tanımlamak üzere fantastik anlamında
kullanılmıştır.
#2
SORU:
İlk defa kim kullanmıştır?
CEVAP:
Kelimeyi günümüzdeki anlamıyla ilk defa
kullanan Jean Jacques Rousseau’dur.
#3
SORU:
Kelime modern zamanlardaki anlamlarını ne zaman
alır?
CEVAP:
Kelime modern zamanlardaki anlamını ilk olarak
romansların içerik ve niteliğinden, daha sonra da romantik
hareketin içerik ve niteliğinden olmak üzere iki ayrı
kaynaktan alır.
#4
SORU:
Romantik kelimesi nereden gelmektedir?
CEVAP:
Romantik, İngilizcede eski şövalye romanları, saz
şairleri çağını anımsatan şey anlamında kullanılıyordu. Bu
sıfat zamanla, olağandışılığı, tabiat manzaralarında ve eski
harabelerde anlam arama çabasını ifade eder hale geldi.
#5
SORU:
Romans’lar ne olarak bilinir?
CEVAP:
Romanslar basitçe Orta Çağ’daki şövalye
hikâyeleri olarak bilinir; bu şövalye hikâyeleri macera
duygusu yüksek, olağanüstü olaylarla çevrili ve bir yandan
da lirik metinlerdir.
#6
SORU:
Bir sanat ve felsefe hareketi olarak romantik
kelimesinin kullanımı ne zamandır?
CEVAP:
Bir sanat ve felsefe hareketi olarak romantik
kelimesinin kullanılması esasen 19. yüzyılın başlarında,
öncelikle Almanya ve Fransa’da ortaya çıkmıştır.
#7
SORU:
Almancada romantisch sıfatı nasıl kullanılmıştır?
CEVAP:
Almancada ise romantisch sıfatı başlangıçta gotik
üslubu ve Orta Çağ’a özgü olanı adlandırmak amacıyla
tercih edilmiştir. Fakat kelime kısa zamanda edebiyat ve
eleştiri alanında yaygın şekilde kullanılmaya başlanmıştır.
#8
SORU:
Madame de Stael’in Almanca’dan aktardığı kelime ne
şekilde kullanılmaya başlamıştır?
CEVAP:
Madame de Stael’in Almanca’dan aktardığı
kelime, Fransa’da bir edebiyat akımının adı oldu. Stael,
Almanya Üzerine adlı eserini yayınladıktan kısa bir süre
sonra ciddi bir edebi tartışmaya yol açacak olan şu
cümleyi kullanmıştır: “Klasik şiiri, eskilerin şiiri, romantik
şiiri ise bazı bakımlardan şövalye geleneklerinden
kaynaklanan şiir sayıyorum.”
#9
SORU:
Romantizm akımı neyi anlatmaktadır?
CEVAP:
Romantizm 19. yüzyıl başında Fransa, Almanya
ve İngiltere’de klasisizme tepki olarak ortaya çıkan,
insanın duygu tecrübesini, ilhamı, sanatçıyı ve sanatçı
dehasını merkeze alan; başlıca nitelikleri melankolik
duyarlılık, duygusal din anlayışı, doğaya yöneliş, yerlilik
ve millilik olan bir edebiyat akımıdır. Bunun yanında
bilhassa duygusal, bir idealin peşinde toplumla çatışmayı
göze alan, yalnız ve melankolik figürleri anlatan edebi
eserleri tanımlayan bir edebiyat terimidir.
#10
SORU:
Descartes ve Locke insanı nasıl tanımlar?
CEVAP:
Fransa’da Descartes, 17. yüzyılda insanı düşünen
bir varlık olarak tanımlamış ve insanın düşünme
yeteneğinin her türlü sorunu çözeceğini savunmuştu.
İngiltere’de John Locke (1632-1704) insan duyularına
dayanan felsefesiyle, akılcılığın temellerini atmış
bulunuyordu. John Locke’a göre insan ruhu gözlem
aracılığıyla tecrübe kazanır.
#11
SORU:
Descartes’la başlayan akılcılık Voltaire ve
Montesquieu ile nasıl devam etti?
CEVAP:
Descartes’la başlayan akılcılık Voltaire (1694-
1778) ve Montesquieu (1689-1755) ile 18. yüzyılda
devam etti. Montesquieu yasama, yürütme ve yargı
konusundaki düşünceleri ile devlet ve toplum arasındaki
ilişkileri akıl düzleminde yeniden ele alırken Voltaire,
insan onurunun ve insanlar arasındaki hoş görünün
temsilcisi oldu.
#12
SORU:
Aydınlanmacılar ve Leibniz’e göre mevcut dünya nasıl
ifade edilir?
CEVAP:
Leibniz iyimser bir düşünürdür. Bu iyimserlik
Aydınlanmacıların insan aklına olan güvenini de
göstermektedir. Onlara göre mevcut dünya, muhtemel
dünyaların en mükemmelidir. Politik anlamda monarşi
idaresinin de mükemmelliğini savunan Leibniz’e ve
Aydınlanmacılara göre, Tanrı’nın devleti, yeryüzündeki
ahlâki devlettir. Tanrı’nın yüceliğini ancak böyle bir
dünya yansıtabilir.
#13
SORU:
Monad nedir?
CEVAP:
Monad, Leibniz’in felsefesinde, sonul gerçekliği
oluşturan sonsuz küçüklükte ruhsal-maddi varlıklara
verilen ad.
#14
SORU:
Sturm und Drang hangi dönemde etkilidir?
CEVAP:
Sturm und Drang, 1767-1785 yılları arasında
Almanya’da etkili olmuş edebiyat akımıdır. İsmini Alman
şair Friedrich Maximilian Klinger’in aynı adlı piyesinden
almıştır.
#15
SORU:
Kant, Aydınlanma ve sanatı nasıl ele alır?
CEVAP:
Aydınlanmayı (Aufklarung) insanın olgunlaşması
olarak tanımlayan Kant, kavramın tanımını da yapmış
olur. Buna göre sanatın görevi de ahlâk ve güzellik
aracılığıyla insanların mükemmelleşmesine katkıda
bulunmaktır. Sanat aslında tabiatın taklididir. Her sanat
dalı kendine ait kurallar çerçevesinde Tanrı’nın yarattığını
taklit eder.
#16
SORU:
Baumgarten güzelliği nasıl tanımlar?
CEVAP:
Devrin en tanınmış estetikçisi olan Alexander
Baumgarten güzelliği duyularla algılanan mükemmellik
olarak tanımlamıştır. Estetik ise güzeli doğru algılama
yönteminin adıdır.
#17
SORU:
Aydınlanma devrinde hoşgörü, nasıl yansır?
CEVAP:
Aydınlanma devrinde hoşgörü, dünya
vatandaşlığı fikri yanında felsefe kültürüne merak da
artmıştır. Sanat ve edebiyat saray çevresinden yavaş yavaş
büyük şehirlere doğru yayılır. Devrin şairlerinin hemen
hepsi dindar ailelerden gelmektedir ve eğitim gördükleri
okullarda 18. yüzyıl Aydınlanmacılarının eserlerini
okumuşlardır.
#18
SORU:
Pre-romantizm anlatıları ve dönemi nedir?
CEVAP:
1750’den sonraki döneme pre-romantizm (önromantizm)
denir. Pre-romantizm akla ve zekâya karşı,
duygunun ve duyarlığın zaferidir. 18. yüzyılın ortalarında
başlayıp 19. yüzyılın ilk yıllarına kadar devam eden bu
hazırlık döneminde sanat ve edebiyatta hayal gücü
yeniden önem kazanmıştır.
#19
SORU:
Romantizmin doğuşunda 1789 Fransız ihtilalinin etkisi
nedir?
CEVAP:
Romantizmin doğuşunda 1789 Fransız ihtilalinin
de etkisi vardır. Çünkü Fransız İhtilali kurumların,
düşüncelerin ve zevkin değişmesini hazırladı. İhtilal
esnasında Bastille hapishanesinin ihtilalciler tarafından ele
geçirilerek mahkumların serbest bırakılışı, romantizmin
özgürlükle olan ilişkisinin simgesi haline geldi.
#20
SORU:
Dernek ve okuma odalarının etkisi nedir?
CEVAP:
1791’den itibaren imparatorluk emirleriyle
gözaltında tutulan dernekler ve okuma odaları, Fransız
romantizminin doğuşunda etkili oldu. Çünkü artık
entelektüel bir kamuoyu oluşmuştu. Şair ve yazarlardan
oluşan bu kitle duygularını ve düşüncelerini coşkulu bir
dille anlatıyorlardı. Almanya’da F. Schelegel, kardeşiyle
birlikte yönettiği Athenaum adlı dergide “Fransız devrimi,
Goethe’nin Meister’i ve Fichte’nin Bilim Öğretisi çağın üç
büyük olayıdır” diye yazıyordu.
#21
SORU:
İngiliz romantiklerinin sanayi devrimine yaklaşımı
nasıldır?
CEVAP:
İngiliz romantikleri daha 18. Yüzyılda sanayi
devrimine karşı çıkıyorlar ve eserlerinde tabiatı, kır ve köy
hayatına duydukları özlemi anlatıyorlardı. İngiliz
romantiklerinin tabiata duydukları ilgi onların coşkulu
anlatımlarını beslerken, sanayi devrimine karşı çıkıyor
olmaları da eserlerindeki kötümserliğin kaynağı olarak
düşünülebilir. Devrin sanatkârları insan emeğinin değeri
konusundaki endişelerini dile getiriyorlar ve dolayısıyla
kapitalizmi eleştiriyorlardı
#22
SORU:
Jean Jacques Rousseau ve eserlerinin dönem kültürüne
nasıl bir etkisi olmuştur?
CEVAP:
Jean Jacques Rousseau İtiraflar’ında, Emil’inde
ve Bir Gezginin Düşsel Yolculuğu’nda birey, kültür,
toplum ve kanun gibi konuları sorguluyor, insan doğasını
belirleyen ilkelerin doğadan değil, kültürden ve kanundan
geldiğini söylüyordu. O yüzden Toplum Sözleşmesi adlı
eseri başta olmak üzere kitaplarında insanın özgür oluşunu
ve doğallığı savundu. İtiraflar, bu bakımdan bir insanın
kendisiyle ve toplumla yaptığı hesaplaşmayı anlatan ilk
büyük eserlerdendir.
#23
SORU:
Almanya’da romantizmin hazırlayıcı hareketleri
nelerdir?
CEVAP:
19. Yüzyıl başında (1808) Almanya’da ortaya
çıkan duygucular ve onlardan önce yine Almanya’da
gördüğümüz Sturm und Drang gibi gruplar romantizmin
hazırlayıcılarıdır.
#24
SORU:
Duygucular ve Sturm und Drang hareketleri neyi
savunuyor ve hangi anlamda dönem sanatına etki
ediyorlardı?
CEVAP:
Onlar insan tabiatının coşkulu yanına
sesleniyorlardı. Çünkü akıl, toplumsal düzen, kurallar ve
kanunlar, insanın içinden geldiği gibi davranmasını ve
yaşamasını engelliyor böylece duygular bastırılmak
zorunda kalınıyordu. Sanat ve edebiyatta klasik Yunan
dönemine ait eserlerin, aynı dönemin tarihi şahsiyetlerinin
ve olaylarının anlatılması, Yunan felsefesinin tartışılmaz
üstünlüğünün kabul edilmiş olması, romantikler için
insanın özgürlüğünün önündeki engellerdir. Oysa insan
yaratıcılığı engellenemez. Sturm und Drang insanın
doğasının sadece akıldan değil, aynı zamanda duygudan
da ibaret olduğunu savunuyor ve aydınlanmacıların insan
ruhunu inkâr ettiklerini söylüyorlardı. Duygucular ve
Sturm und Drang diğer yönden bir aşırılıktı.
#25
SORU:
Fransız romantizmi hangi eserle başlatılır?
CEVAP:
Fransız romantizmi o yüzden şiir ve lirizm
arasında derin bağlantılar kuran bir eserle başlatılır.
Lamartine’in 1820 yılında yayınladığı Meditations adlı şiir
kitabı, her şeyden önce lirik duyarlığıyla öncekilerden
farklıdır. O yılların edebiyat heveslisi Fransız gençleri bu
eseri yeni bir edebi devrin başlangıcı olarak kabul ettiler.
Çünkü Lamartine, Meditations’da, bir insanın çektiği
samimi ıstırapları duygusal bir dille anlatmaktaydı.
Meditations adlı eseri sebebiyle, Lamartine’i o tarihte
henüz 18 yaşında olan Victor Hugo “İşte, nihayet, şiir
yazmasını bilen bir şair” sözleriyle övmüştür.
#26
SORU:
Emile Deschamps’ın evinde toplanan o devir
gençlerinin edebi düşünceye etkisi nasıl yansımıştır?
CEVAP:
1789 devriminden sonra inançları ve zevki
değişen Emile Deschamps’ın evinde toplanan o devir
gençleri, yeni bir edebiyat hareketinin de temelini attılar.
Bunların arasında Alfred de Vigny ve Victor Hugo da
vardır. Gençler kısa bir süre sonra Muse Française
(Fransız İlham Perisi) adıyla bir dergi çıkardılar ve
edebiyat konusundaki düşüncelerini ve o düşünceler
doğrultusunda ürettikleri yazılarını bu dergide
yayınladılar. Dergi yaklaşık bir yıl sonra kapanmış olsa da
yarattığı etki uzun süre devam etti.
#27
SORU:
W. Shakespeare’in piyeslerini sahneleyen bir İngiliz
tiyatro kumpanyasının gelmesi nasıl etkiler?
CEVAP:
W. Shakespeare’in piyeslerini sahneleyen bir
İngiliz tiyatro kumpanyasının o senelerde Paris’e gelmiş
olması da önemli bir başka ayrıntıdır. Romantiklerin
hemen hepsi bu piyesleri izlediler ve ondan sonra tarih
konulu piyesler kaleme aldılar.
#28
SORU:
Victor Hugo’nun Hernani isimli dramı klasikler ve
romantikler arasında nasıl bir tartışmanın sebebi olur?
CEVAP:
Victor Hugo’nun ikinci dramı olan Hernani ise
25 Şubat 1830’da sahnelenir ve edebiyat tarihine “Hernani
Savaşı” olarak geçen dönem başlamış olur. Theophile
Gautier, Hernani’nin rol gereğince boruyu öttürmesinin,
klasik-romantik savaşının edebiyatta başlama işareti
olduğunu söyler. Romantizmle birlikte “şiire
kavuştuklarını” ifade eden Gautier’ye göre edebiyat
kendilerine kadar renksiz ve manasızdır. Klasiklerle
aralarındaki hararetli savaştan bahsederken de klasiklerin
romantiklere “vahşiler”, romantiklerin klasiklere
“mumyalar” dediğini anlatır.
#29
SORU:
Fransız, Alman ve İngiliz romantizminin birbirinden
farkları nelerdir?
CEVAP:
Romantizm Fransa dışındaki Avrupa ülkelerinde
farklı yönleriyle etkili olur. Bu yüzden Fransız, Alman ve
İngiliz romantizmi birbirinden farklıdır. Örneğin Fransız
romantizminde duygusal derinlik ve insanın yaratıcılığı
önemli iken İngiliz romantizminde tabiat, Alman
romantizminde ise felsefi derinlik ön plana çıkar. Alman
romantikleri başlangıçta Fransız ihtilalini desteklerken,
ihtilal sonrası ortamın karmaşası ve aristokrasinin
tasfiyesinden sonra, ihtilali desteklemekten vaz
geçmişlerdir.
#30
SORU:
İngiliz romantizminin karakterini ne teşkil eder?
CEVAP:
ngiliz romantikleri için en büyük sanatkâr
Tanrı’ydı ve insan ancak onun yarattıklarını taklit
edebilirdi. Tarih ve tabiat, eski Yunan hayranlığı İngiliz
romantizminin karakterini teşkil eder.
#31
SORU:
Mensur şiir nedir?
CEVAP:
Mensur şiir, duygu ve hayallerin düzyazı
biçiminde ancak şiir diliyle anlatımıdır. Mensur şiirde
ahenkli ve etkili anlatım esastır. Türk edebiyatındaki
örneklerini daha çok Servet-i Fünûn dönemine ait
eserlerde görmek mümkündür.
#32
SORU:
Burjuvaların sanat ve topluma dönem içinde etkisi ne olmuştur?
CEVAP:
Burjuvalar, kapitalist sürecin imkânları sayesinde
zenginleşmiş kimselerdi. Aristokrasinin sadece toplumsal
hegemonyasını değil, sanat anlayışını, zevk biçimlerini de
yıktılar. Onlar gibi salonlar açtılar, şairleri ve romancıları
desteklediler. Giyim kuşam tarzlarıyla da onları taklit
ettiler; zamanla ekonomik güçleri sayesinde devlet
yönetimine de ortak oldular.
#33
SORU:
Romantizm hangi ideolojik sürecin doğuşuna etki
etmiştir?
CEVAP:
Romantizmin alt sınıfların, geniş halk
yığınlarının tarihine, kültürüne, diline, edebiyatına ve
folkloruna duydukları ilgi, düşünsel alanda, bütün on
dokuzuncu yüzyılı etkileyerek bir ideolojinin doğmasına
sebep oldu. Millî tarihlerin ve millî kimliklerin oluşmasını
amaçlayan bu ideolojinin adı milliyetçiliktir.
#34
SORU:
Romantik düşüncenin akılla duygu arasındaki
çekişmesi edebi metinlerine ne şekilde yansır?
CEVAP:
Romantik düşüncenin akılla duygu arasındaki
çekişmesi onların edebi metinlerinde bir takım teknik
değişmelere yol açtı. Örneğin piyes ve romanlarında
olağanüstülüklere yer verdiler. Romantikler edebi
eserlerde olağanüstü tabiat manzaralarına, insan ayağı
değmemiş diyarlara, harabelere yer verdikleri gibi akıl dışı
varlıkları da kullandılar. Cin, peri, melek, şeytan gibi akıl
dışı varlıklar onların piyeslerini sahnelenmesi imkânsız
hale getirdi. Eserlerinde olaylar ani değişmeler ve
gelişmeler gösteriyor, kahramanlar akıl almaz tesadüflerle
karşılaşıyorlardı.
#35
SORU:
Rapsodi nedir?
CEVAP:
Rapsodi, genellikle halk türkülerinden ve millî
ezgilerden oluşturulmuş müzik eseri.
#36
SORU:
Romantik resmin ilk ve en büyük temsilcisi kim kabul
edilir?
CEVAP:
Romantik resmin ilk ve en büyük temsilcisi
Delacroix olmakla beraber, o hem romantizme karşı
çıkanlar hem de romantizm taraftarları arasında
sayılmaktadır.
#37
SORU:
Romantik bestecilerin Orta Çağ müziğine duydukları
ilginin temelinde ne vardır?
CEVAP:
Romantik bestecilerin Orta Çağ müziğine
duydukları ilginin temelinde, genel olarak romantiklerin
tarihe duydukları ilgi vardır.
#38
SORU:
Romantizmin, resim, müzik, şiir ilişkisi tarihsel süreç
içinde nasıl değişim gösterir?
CEVAP:
İçeriğinin akıl dışılığı ve ifade araçlarının
bağımsızlığı ile tüm sanatlar içinde müziğin özel bir yeri
vardır. Klasisizm için şiir en önemli sanat türüydü. Erken
romantizm ise daha çok resim üzerinde durmuş, resme
önem vermişti. Geç romantizm ise müziğe önem vermiştir.
Örneğin romantizmin tanınmış isimlerinden Theophile
Gautier için resim en mükemmel sanat dalı iken,
Delacroix için müzik en derin sanatsal deneyim
kaynağıdır. Bu anlayış Arthur Schopenhauer’ın
felsefesinde ve Wagner’ın müzik yoluyla verdiği
mesajlarda en yüksek noktasına ulaşır. O yüzden
romantizm en büyük zaferini müzikle kazanır.
#39
SORU:
Romantizmin çöküşünde hangi fikir ve eser etkilidir?
CEVAP:
Pozitivizmin kurucusu Auguste Comte’un
fikirlerinin yaygınlaşmasının ve 1856’da Gustave
Flaubert’in Madam Bovary adlı romanının
yayınlanmasının da romantizmin çöküşünde payı vardır.
#40
SORU:
Romantizmin sonlandığı tarih ne zamandır ve
arkasında hangi akımlar etkili olmaya başlar?
CEVAP:
Romantizm 1850’de devrini büyük ölçüde
tamamlamış bir edebiyat akımıdır. Modern hayat hızla
değişirken bir edebiyat akımının uzun süre devam
etmesini beklemek, insan duygusallığının sürekliliğini
beklemekle aynıdır. Kısa bir süre sonra sanat için sanat
görüşünü savunan Parnasizm ve sembolizm akımları
ortaya çıkar.
#41
SORU:
Fransızcadan Osmanlıca ’ya çevrilen ilk eserlerden
birisi nedir?
CEVAP:
Tanzimat dönemi Osmanlı aydınları öncelikle
Fransız kültür ve edebiyatını tanımışlardır. Münif Paşa’nın
Voltaire’den çevirdiği Muhaverat-ı Hikemiyye
Fransızca’dan çevrilen ilk eserler arasındadır
#42
SORU:
Şinasi ile romantikler arasında nasıl bir düşünsel
anlamda ilişki kurulabilir?
CEVAP:
Tanzimat edebiyatının kurucu isimlerinden
Şinasi, her ne kadar bazı edebiyat tarihlerinde klasiklerden
etkilendiği söylense de düşünceleri ve verdiği eserlerin
niteliği bakımlarından romantik temayüller gösterir. Tıpkı
romantikler gibi Şinasi de bir geleneği devam ettirmedi;
mevcut değerlerin yerine yeni değerler ikame etti. Sade bir
dille, toplumun geniş kesimlerini hedefledi. Ele aldığı
konular onun toplumu değiştirmek konusundaki
idealizmini gösterir.
#43
SORU:
Tanzimat dönemi Türk edebiyatında Fransız
romantizmi ilişkisi özellikle hangi yazar ile ifade edilir?
CEVAP:
Tanzimat dönemi Türk edebiyatında bilhassa
Fransız romantizmiyle ilişkisi bakımından Namık
Kemal’in özel bir yeri vardır. Namık Kemal’in Fransız
edebiyatıyla ilişkisi çeviriler üzerinden başlamıştır. Kendi
eserlerini romantik prensiplere göre kaleme alan Namık
Kemal, kendisinin yapamadığı şeyleri ise çeviriler yoluyla
Türkçeye kazandırmayı amaçlamıştır. Ancak bu çeviriler
devrin siyasi ve sosyal havası yüzünden
yayınlanamamıştır.
#44
SORU:
Namık Kemal’de Fransız edebiyatı etkileri hangi
makalelerinde görülür?
CEVAP:
Namık Kemal’in Fransız edebiyatı ile ilişkisini
gösteren ilk somut belge, divanındaki son gazelin arka
sayfasında el yazısı ile yazılmış olan Fransızca bazı kitap
ve yazar isimlerinden oluşan listedir. Bu ilk temasın
neticesi de şiirden ziyade nesirde görülür. Hatta ilk
emarelerin göründüğü eserleri Tasvir-i Efkâr’daki
makaleleridir. Ve bu makaleler bize Fransız tesirinin
Namık Kemal’in öncelikle düşünce hayatında
görüldüğüne işaret eder.
#45
SORU:
Tirat nedir?
CEVAP:
Tirat, yazı ve konuşmada bir düşüncenin
kesintisiz gelişimi ne denir.
#46
SORU:
Romantik edebiyatın bizdeki ilk örneği Namık
Kemal’in hangi eseridir?
CEVAP:
Vatan yahut Silistre, ele aldığı konu, konunun
işlenişi, kahramanların davranışları ve düşünceleri, piyesin
tekniği gibi bakımlardan romantik edebiyatın bizdeki ilk
örneğidir.
#47
SORU:
Servet-i Fünûn edebiyatının ele aldığı temalar hangi
izleri taşır?
CEVAP:
Servet-i Fünûn edebiyatının ele aldığı temalar da
romantizmin izlerini taşır. Melankoli derecesinde
yalnızlık, hakikat ve hayal çatışması karşısında hayali
tercih etmek ve kaçış, toplumla değerler üzerinden
yaşanan çatışma, hassasiyet bakımından derin duyarlıklı
insan romantik edebiyatta da sık sık karşımıza çıkar. Diğer
yandan romantik edebiyatın sanat eserini, zıt kavramlar
arasında kalmış insanın hayatı şeklinde düzenleyen
yaklaşımını da Servet-i Fünûn’da görmek mümkündür.
#48
SORU:
Klasisizm ve romantizm edebiyat konularını neye göre
belirlemektedir?
CEVAP:
Klasisizm edebiyatın konusunu üst sınıfların
hayatını ele almak şeklinde sınırlarken romantizm,
edebiyatta toplumun aşağı sınıflarının hayatının da ele
alınması gerektiğini savunmuştur.
#49
SORU:
Klasisizmin ve romantizmin temel kaynakları nelerdir?
CEVAP:
Klasiklerin temel kaynakları eski Yunan,
Hristiyanlık ve Roma tarihi iken romantiklerin kaynakları
yerel tarih, yerel kavimlerin folkloru ve halk verimleridir.
#50
SORU:
Romantikler, Platon’dan beri devam eden hangi
duygular üzerindeki baskıyı serbest bırakmıştır?
CEVAP:
Romantikler Platon’dan beri “ideal denge” adına
bastırılan ve kontrol altına alınan duyguları serbest bıraktı.
Romantik eserlerde melankoli ve aşırı duygusallık
hâkimiyeti vardır.
#51
SORU:
Romantizmin konularında zıtlık denilince ne
anlaşılmaktadır?
CEVAP:
Romantikler kâinatta her şeyin zıddıyla birlikte
bulunduğunu savunurlar. Hem dış dünyada hem de insanın
iç dünyasında daima zıtların savaşı söz konusudur. İyi ile
kötü, güzel ile çirkin, akıl ve duygu iç dünyamızda hep
kavga halindedir. İnsanın bu kavga karşısındaki durumu
sanat eserinin konusudur.
#52
SORU:
Romantizm hangi akıma karşı tepki olarak ortaya çıkmıştır?
CEVAP:
İnsanın aklından çok duygularıyla ilgilenen romantizm Avrupa’da asırlarca devam eden akılcı klasisizme karşı tepki olarak ortaya çıkar.
#53
SORU:
"Romantizm" kelimesini günümüzdeki anlamıyla ilk defa kullanan kişi kimdir?
CEVAP:
Romantizm kelimesi hayali, hayalperest ve acayip olanı tanımlamak üzere fantastik anlamında kullanılmıştır. Kelimeyi günümüzdeki anlamıyla ilk defa kullanan Jean Jacques Rousseau’dur.
#54
SORU:
"Romantizm" kelimesi modern zamanlardaki anlamını nereden almaktadır?
CEVAP:
Kelime modern zamanlardaki anlamını ilk olarak romansların içerik ve niteliğinden, daha sonra
da romantik hareketin içerik ve niteliğinden olmak üzere iki ayrı kaynaktan alır.
#55
SORU:
"Lirik" ne anlama gelmektedir?
CEVAP:
Coşkun, ilhamla dolu anlamına gelmektedir.
#56
SORU:
Bir sanat ve felsefe akımı olarak "romantik" kelimesi öncelikle nerede ortaya çıkmıştır?
CEVAP:
Bir sanat ve felsefe hareketi olarak romantik kelimesinin kullanılması esasen 19. yüzyılın başlarında, öncelikle Almanya ve Fransa’da ortaya çıkmıştır.
#57
SORU:
Romantizm nedir?
CEVAP:
Romantizm 19. yüzyıl başında Fransa, Almanya ve İngiltere’de klasisizme tepki olarak ortaya çıkan,
insanın duygu tecrübesini, ilhamı, sanatçıyı ve sanatçı dehasını merkeze alan; başlıca nitelikleri melankolik duyarlılık, duygusal din anlayışı, doğaya yöneliş, yerlilik ve millilik olan bir edebiyat akımıdır.
#58
SORU:
Aydınlanma çağının esas ilkesi nedir?
CEVAP:
David Hume’un, John Locke’un düşüncelerinden etkilenerek savunduğu insan hayatının
asıl amacının mutluluk olduğu tezi, Aydınlanma Çağı’nın esas ilkesi olmuştur.
#59
SORU:
Monad nedir?
CEVAP:
17. ve 18. Yüzyıl Fransız düşüncesindeki gelişmeler, Avrupa’nın diğer ülkelerinde de etkisini gösterir. Almanya’da Leibniz (1646-1716) monadoloji konusundaki görüşleriyle, dildeki belirsizlikleri ortadan kaldırmayı amaçladı. Çünkü mistisizmin temelinde gerçeğin mistik yorumları vardı. Ona göre güç içeren her birlik monaddır. Her monad bağımsızdır. Monadlar en aşağıdan yukarıya doğru sıralanır ve Tanrı’da son bulur. Kısace Monad Leibniz’in felsefesinde, sonul gerçekliği oluşturan sonsuz küçüklükte ruhsal-maddi varlıklara verilen addır.
#60
SORU:
Sturm und Drang nedir?
CEVAP:
Sturm und Drang, 1767-1785 yılları arasında Almanya’da etkili olmuş edebiyat akımıdır. İsmini
Alman şair Friedrich Maximilian Klinger’in aynı adlı piyesinden almıştır. Lessing, Kant, Herder, Goethe ve Schiller gibi Sturm und Drang (Coşku ve Fırtına) hareketinin tüm yazarları, Voltaire ve Rousseau’ya çok şey borçlu olduklarını itiraf etmişlerdir. Herder, Rousseau’yu ermiş bir insan olarak tanımlamıştı.
#61
SORU:
Almanya'da aydınlanma devri nasıl bir dönemde ortaya çıkmıştır?
CEVAP:
Aydınlanma devri Almanya’da Prusya kralı II. Frederik’in dönemine rastlar. O yılların Almanya’sı
küçük devletçiklerden oluştuğu için birlik ve beraberlikten yoksundur. 18. yüzyılda da devam eden
bu dağınıklıktan şüphesiz şairler ve yazarlar da etkilenmiştir. Onlar saraylardan koparak, şehirlerde
kendi ekonomik bağımsızlıklarını kazanmalarını sağlayacak ilişkiler kuruyorlar ve geçimlerini böyle
sağlıyorlardı. Toplumdaki değişime paralel olarak, yeni okuyucu kitlesinin oluşturulmasına ilişki çabalar da yine 18. yüzyılda görülür. Çünkü nüfusun çok az kısmı okuma yazma bilmekte ve bunlar da daha çok dini metinler okumaktadır. Haftalık edebi dergiler çıkarılarak ve okuma toplulukları kurularak bu problem aşılmaya çalışılmıştır.
#62
SORU:
Aydınlanma Çağı Almanya’sında dilin özellikleri nelerdir?
CEVAP:
Aydınlanma Çağı Almanya’sında Almancayı edebiyat ve felsefe dili haline getirmek konusunda
yapılan çalışmalar da dikkat çeker. Aydınlanmacıların akla ve tabiat bilimlerine verdikleri önem, onların dil anlayışlarında da görülür. Dilde sadelik ve bilimsel bakımdan doğruluk onlar için önemlidir.
Nitekim onların eserlerinde kavramsal dil örneklerine sık sık rastlanır. Anlaşılması kolay, kesin anlamlı, rasyonel bir dili tercih etmişlerdir. 18. yüzyıl başlarında Almanya’da, henüz güçlü bir edebiyat hareketi oluşmuş değildir. Ancak edebiyat teorisi konusundaki görüşlerin esasını yine aydınlanmacı düşünce teşkil eder. Kesinliği şart koşan bir dil ve mantığa dayalı olaylar dizisi, edebiyatın vazgeçilmez prensipleri arasındadır. Akla ve mantığa uygun olaylar, sınırsız hayal gücünün yerini alır. Edebiyat düşünceye, akla ve zekâya dayanmalıdır.
#63
SORU:
Almanya'da aydınlanma çağı yaşanırken Fransa nasıl bir değişiklik içindedir?
CEVAP:
Fransa’da 18. yüzyılın ikinci yarısından itibaren klasiklere duyulan saygı yavaş yavaş kaybolmaya başlamıştı. İktidarda bulunan XV. Louis’ye bağlılık devam etmekle beraber, siyasi sisteme karşı bir güvensizlik vardır. Aristokrat sınıf lüks bir hayat yaşamakta ve servetlerini günden güne kaybetmekte iken burjuva sınıfı güçlenmekteydi. Zevke ve eğlenceye düşkünlük artmış, toplumda büyük bir iyimserlik ortaya çıkmıştı. Artık klasik ahlâkçıların dünyevi zevklerin günah olduğu konusundaki düşüncelerine kimse inanmıyordu. Bilhassa bazı zevkler birer fazilet olarak kabul edilmekteydi. Zamanla dini alanda ciddi bir şüphecilik ortaya çıktı. Artık zekâ ve akıl bütün kavramlardan daha önemliydi. 18. yüzyılın ilk yarısında Fransız aydınlar arasında felsefi tartışmalar daima akılcılığın zaferi ile sonuçlanırken ve muhakeme o yılların en önemli kabiliyeti sayılırken yüzyılın ikinci yarısından itibaren felsefeciler aleyhinde eleştiriler artmaya başladı. Ahlâkta, ihtirasların yaratıcılığın önemli kaynaklarından birisi olduğu savunulurken, sert ve mustarip ruhlara
karşı ilgi gittikçe arttı. Diğer yandan salon hayatı eskisi kadar ilgi görmemeye başladı. Çünkü artık
Paris Avrupa’nın en büyük şehriydi. İnsanlar sadece saraylarda ya da salonlarda değil, şehrin başka
mekânlarında da eğlenebiliyorlar, üstelik ekonomik bakımdan da gittikçe zenginleşiyorlardı. Nitekim muazzam Paris bahçeleri, 1750’den sonra yerini İngiliz tarzı kır hayatını taklit eden bahçelere bıraktı ve böylece kır ve köy hayatına karşı, bilhassa edebî açıdan yeni bir ilgi uyandı. Şüphesiz Paris halkının tercihlerinde İngiliz edebiyatının büyük etkisi olmuştur. O senelerde Shakespeare bilhassa Voltaire tarafından ciddi şekilde tartışılıyordu. Fransız romancılar, Fielding ve Richardson gibi İngiliz romancılarını keşfettiler. Bütün bunlar Fransız edebiyatında hüzne, melankoliye, yalnızlığa karşı ilgiyi artırır. Fakat asıl etki Rousseau’dan gelir. Rousseau içinden geldiği gibi yazmış ve yazma tarzında ısrarlı olmuştur. Romantizmin temaları arasında önemli bir yer tutan ölüm, mezarlık, harabelere duyulan ilgi, melankoli ve yalnızlık gibi konular bu devir edebiyatında sıklıkla görülmeye başlanır. O yüzden 1750’den sonraki döneme pre-romantizm (ön-romantizm) denir. Pre-romantizm akla ve zekâya karşı, duygunun ve duyarlığın zaferidir. 18. yüzyılın ortalarında başlayıp 19. yüzyılın ilk yıllarına kadar devam eden bu hazırlık döneminde sanat ve edebiyatta hayal gücü yeniden önem
kazanmıştır.
#64
SORU:
Almanya’da F. Schelegel, kardeşiyle birlikte yönettiği Athenaum adlı dergide çağın üç büyük olayı olarak hangilerini ifade etmişlerdir?
CEVAP:
Almanya’da F. Schelegel, kardeşiyle birlikte yönettiği Athenaum adlı dergide “Fransız devrimi,
Goethe’nin Meister’i ve Fichte’nin Bilim Öğretisi çağın üç büyük olayıdır” diye yazmışlardır.
#65
SORU:
17. ve 18. yüzyıl boyunca aklı yücelten klasik ve neo-klasik edebiyat ve düşünce hayatının yerini yavaş yavaş duygusallığı ve bireyciliği ön plana çıkaran bir anlayışın aldığı görülür. Bunun ilk örneği nedir?
CEVAP:
17. ve 18. yüzyıl boyunca aklı yücelten klasik ve neo-klasik edebiyat ve düşünce hayatının yerini yavaş yavaş duygusallığı ve bireyciliği ön plana çıkaran bir anlayışın aldığı görülür. Bunun ilk örneği Almanya’da ortaya çıkan duyguculuktur. Onlar “Hissediyorum öyleyse varım” diyorlardı; oysa on sekizinci yüzyıl klasikleri Descartes’tan itibaren “Düşünüyorum öyleyse varım” sözünü benimsemişlerdi. Duygucular, bir bakıma insan düşüncesinin tek boyutlu ele alınmasına karşı çıkıyorlar fakat kendileri de insanı tek boyutlu olarak düşünüyorlardı. Klasikler ve Aydınlanmacılar insanı sadece akıldan ibaret kabul ediyor ve insan doğasının başka yönlerini ihmal ediyorlardı. 17 ve 18. yüzyıl insanının böyle düşünmesinin sebebi Rönesans ve Reform dönemindeki teknolojik gelişmeler, yeni coğrafi keşifler ve buluşlardır. Böylece kilisenin toplum üzerindeki hâkimiyeti kırılırken akıl başka ve yeni bir otorite olarak belirmektedir. Avrupa düşüncesi bu sebeple on sekizinci yüzyılın ikici yarısından itibaren devrin sanat anlayışını da etkileyen başka bir fikri ve felsefi iklime girmiştir. 19. yüzyıl başında (1808) Almanya’da ortaya çıkan duygucular ve onlardan önce yine Almanya’da gördüğümüz Sturm und Drang gibi gruplar romantizmin hazırlayıcılarıdır. Onlar insan tabiatının coşkulu yanına sesleniyorlardı. Çünkü akıl, toplumsal düzen, kurallar ve kanunlar, insanın içinden geldiği gibi davranmasını ve yaşamasını engelliyor böylece duygular bastırılmak zorunda kalınıyordu. Sanat ve edebiyatta klasik Yunan dönemine ait eserlerin, aynı dönemin tarihi şahsiyetlerinin ve olaylarının anlatılması, Yunan felsefesinin tartışılmaz üstünlüğünün kabul edilmiş olması, romantikler için insanın özgürlüğünün önündeki engellerdir. Oysa insan yaratıcılığı engellenemez. Sturm und Drang insanın doğasının sadece akıldan değil, aynı zamanda duygudan da ibaret olduğunu savunuyor ve aydınlanmacıların insan ruhunu inkâr ettiklerini söylüyorlardı. Duygucular ve Sturm und Drang diğer yönden bir aşırılıktı.
#66
SORU:
Fransız romantizmi o yüzden şiir ve lirizm arasında derin bağlantılar kurarak başlatan eser nedir?
CEVAP:
18. yüzyıl Fransız edebiyatı, İngiliz ve Alman edebiyatlarıyla mukayese edildiğinde görülecektir
ki, lirizmden uzak bir edebiyattır. Lirizm bir çeşit duygululuk durumudur. Rönesansı takip eden yıllarda Fransız edebiyatında en güçlü akım klasisizmin hümanizmidir. Edebiyat da klasik prensiplere
hapsedilmiş, belli kuralların dışına çıkamayan bir sanat türü olarak anlaşılmıştır. Fransız halkının klasiklere olan ilgisi ile siyasi sistem arasında elbette bir ilişki vardır. Nitekim 17. ve 18. yüzyıl boyunca Fransız edebiyatı bir saray ve salon edebiyatıdır. Jean Jacques Rousseau gibi salonlardan uzak yaşamak isteyenler, devrin Voltaire gibi önemli düşünürleri tarafından sert şekilde eleştirilmiştir. Çünkü onlar edebiyat yoluyla felsefi düşüncenin verilmesi gerektiğine inanıyorlar ve böylece insan aklının en karışık meseleleri bile halledebileceğine inanıyorlardı. Duygu, duyguculuk, duygusallık ise gerçekler karşısında insanın yanılmasına yol açan geçici durumlardır. Fransız romantizmi o yüzden şiir ve lirizm arasında derin bağlantılar kuran bir eserle başlatılır. Lamartine’in 1820 yılında yayınladığı Meditations adlı şiir kitabı, her şeyden önce lirik duyarlığıyla öncekilerden farklıdır. O yılların edebiyat heveslisi Fransız gençleri bu eseri yeni bir edebi devrin başlangıcı olarak kabul ettiler. Çünkü Lamartine, Meditations’da, bir insanın çektiği samimi ıstırapları duygusal bir dille anlatmaktaydı. Meditations adlı eseri sebebiyle, Lamartine’i o tarihte henüz 18 yaşında olan Victor Hugo “İşte, nihayet, şiir yazmasını bilen bir şair” sözleriyle övmüştür. Fransız romantizminin başlangıcını Lamartine’in söz konusu eserinin çıkış tarihi ile başlatmak mümkündür.
#67
SORU:
Emile Deschamps’ın evinde toplanan o devir gençlerinin çıkardığı derginin adı nedir?
CEVAP:
Fransız romantizminin başlangıcını Lamartine’in söz konusu eserinin çıkış tarihi ile başlatmak mümkündür. Düşünce ve zevk bakımından 18. Yüzyıl Fransız edebiyatın bağlı olmakla birlikte 1789 devriminden sonra inançları ve zevki değişen Emile Deschamps’ın evinde toplanan o devir gençleri, yeni bir edebiyat hareketinin de temelini attılar. Bunların arasında Alfred de Vigny ve Victor Hugo da vardır. Gençler kısa bir süre sonra Muse Française (Fransız İlham Perisi) adıyla bir dergi çıkardılar ve edebiyat konusundaki düşüncelerini ve o düşünceler doğrultusunda ürettikleri yazılarını bu dergide yayınladılar. Dergi yaklaşık bir yıl sonra kapanmış olsa da yarattığı etki uzun süre devam etti.
#68
SORU:
Fransız romantizminin beyannamesi nedir?
CEVAP:
Victor Hugo, 1827’de Cromwell adlı bir piyes yazar. Hiçbir zaman sahnelenmemiş olan bu eserin önsözü, Fransız romantizminin beyannamesi olarak kabul edilmiştir.
#69
SORU:
“Hernani Savaşı” nedir?
CEVAP:
Victor Hugo, 1827’de Cromwell adlı bir piyes yazar. Hiçbir zaman sahnelenmemiş olan bu eserin önsözü, Fransız romantizminin beyannamesi olarak kabul edilmiştir. Hugo’nun ikinci dramı olan Hernani ise 25 Şubat 1830’da sahnelenir ve edebiyat tarihine “Hernani Savaşı” olarak geçen dönem başlamış olur. Theophile Gautier, Hernani’nin rol gereğince boruyu öttürmesinin, klasik-romantik savaşının edebiyatta başlama işareti olduğunu söyler. Romantizmle birlikte “şiire kavuştuklarını” ifade eden Gautier’ye göre edebiyat kendilerine kadar renksiz ve manasızdır. Klasiklerle aralarındaki
hararetli savaştan bahsederken de klasiklerin romantiklere “vahşiler”, romantiklerin klasiklere
“mumyalar” dediğini anlatır.
#70
SORU:
Alman romantikleri neleri ele alarak sanatın konusu haline getirmişlerdir?
CEVAP:
Alman romantikleri başlangıçta Fransız ihtilalini desteklerken, ihtilal sonrası ortamın karmaşası ve
aristokrasinin tasfiyesinden sonra, ihtilali desteklemekten vaz geçmişlerdir. Onlar Orta Çağ sanat ve
edebiyatını, Orta Çağ’ın inanış biçimini yeniden gündeme getirdiler. Oysa Descartes’tan itibaren Aydınlanmacılar, her türlü mistik anlayışı reddediyor ve doğa olaylarını akılla açıklıyorlardı. Kısacası insan aklı sayesinde dünyanın büyüsü bozulmuştu. Alman romantikleri ise dünyayı yeniden büyülü hale getirmek istiyorlar bu yüzden mistik eğilimlere yakınlık duyuyorlardı. Orta Çağ’ın fantastik dünyası, periler, cinler, halk inanışları, gizemli şatolar gibi Orta Çağ dekoru onların ürettikleri edebiyatın esas malzemesidir. Alman romantikleri egzotik diyarları, efsaneleri, masalları sanatın konusu haline getirdiler.
#71
SORU:
Mensur şiir nedir?
CEVAP:
Romantikler nesir ve nazmı birleştirerek mensur şiiri üretmişlerdir. Duygu ve hayallerin düzyazı biçiminde ancak şiir diliyle anlatımıdır. Mensur şiirde ahenkli ve etkili anlatım esastır. Türk edebiyatındaki örneklerini daha çok Servet-i Fünûn dönemine ait eserlerde görmek mümkündür.
#72
SORU:
Romantik resmin öncüleri hangi üslubunun örneklerine tepki göstermişlerdir?
CEVAP:
Romantik resmin öncüleri, Barok ve Rokoko üslubunun örneklerine tepki gösterdiler. Onların çoğu, neo-klasisizmin laboratuvarı sayılan Roma’da yetişmiş ve eski Yunan’a hayranlıkları ile tanındıklarından, romantizm kavramının sınırlarını aşarlar. Fakat yine de her biri kendi kabiliyetleri ile neo-klasik resmin etkilerinden kurtularak, romantizmin saflarına katılmışlardır. O yüzden romantik resim, neo-klasik resmin son evresi olarak kabul edilmiştir.
#73
SORU:
Rapsodi nedir?
CEVAP:
Genellikle halk türkülerinden ve millî ezgilerden oluşturulmuş müzik eseridir.
#74
SORU:
Romantizm hangi yılda devrini büyük ölçüde tamamlamıştır?
CEVAP:
Romantizm 1850’de devrini büyük ölçüde tamamlamış bir edebiyat akımıdır. Modern hayat hızla değişirken bir edebiyat akımının uzun süre devam etmesini beklemek, insan duygusallığının sürekliliğini beklemekle aynıdır.
#75
SORU:
Tanzimat dönemi Türk edebiyatında bilhassa Fransız romantizmiyle ilişkisi bakımından önemli olan edebiyatçı kimdir?
CEVAP:
Tanzimat dönemi Türk edebiyatında bilhassa Fransız romantizmiyle ilişkisi bakımından Namık
Kemal’in özel bir yeri vardır. Namık Kemal’in Fransız edebiyatıyla ilişkisi çeviriler üzerinden başlamıştır. Kendi eserlerini romantik prensiplere göre kaleme alan Namık Kemal, kendisinin yapamadığı şeyleri ise çeviriler yoluyla Türkçeye kazandırmayı amaçlamıştır. Ancak bu çeviriler devrin siyasi ve sosyal havası yüzünden yayınlanamamıştır.
#76
SORU:
Tasvir-i Efkâr nedir?
CEVAP:
Şinasi tarafından 1862 yılında çıkarılan gazetedir.
#77
SORU:
Romantik edebiyatın bizdeki ilk örneği nedir?
CEVAP:
Namık Kemal’in 1873’te sahnelenen Vatan Yahut Silistre adlı piyesi ele aldığı konu ve konuyu
işleyişi bakımından romantizmin birçok özelliğini taşımaktadır. Öncelikle piyeste kahraman aşk ve
vatan sevgisi gibi birbiriyle çelişen iki zıt duygu arasında kalır. Bu durum romantiklerin kavramları
zıtlıklar şeklinde ele almalarının bir göstergesidir. Çünkü bireyin kendi kabiliyetlerini zorlayarak yeni
tercihlerde bulunması böylece mümkün olacaktır. Piyesin daha ilk sahnesinde Zekiye’nin elinde bir
kitapla görülmesi de yine romantizmin etkisidir; zaten o tamamıyla romantik bir karakterdir. Okuduklarının etkisiyle âşık olur, hayaller kurar ve bu hayallerin gerçekleşeceğine inanır. Öte yandan
onun piyesteki konuşmalarında duygularını abarttığını da görürüz. Aynı şekilde İslam Bey’in tiradi
de romantik dilin şiirsel bir örneğidir. Bilhassa Alman romantizminde karşımıza sık sık çıkan hayali varlıklar, bu piyeste birkaç yerde geçmişse de (peri, melek, hayalet) bunun romantizm etkisiyle değil, kültürel bir alışkanlıkla kullanıldığı düşünülebilir. Bir diğer romantizm unsuru olan rüya da piyeste mevcuttur. Zekiye, gördüğü rüyasından bahseder. Bunlar da Zekiye’nin oyun boyunca tiratlarında gördüğümüz romantik ve mübalağalı hayallerden başka bir şey değildir. Bu rüya unsurunu da bilinçaltının işleyişine ve oradan romantizme bağlamak doğru görünmemektedir. Birçok sahnesinde abartılı bir söylemin olduğu görülen Vatan Yahut Silistre’de Romeo ve Juliet’ten gelen etkilerle beraber, Hernani piyesinin de etkisi vardır. Vatan yahut Silistre, ele aldığı konu, konunun işlenişi, kahramanların davranışları ve düşünceleri, piyesin tekniği gibi bakımlardan romantik edebiyatın bizdeki ilk örneğidir.
#79
SORU:
Romantizm ve klasizm için edebiyatın konusu nedir?
CEVAP:
Klasisizm edebiyatın konusunu üst sınıfların hayatını ele almak şeklinde sınırlarken romantizm, edebiyatta toplumun aşağı sınıflarının hayatının da ele alınması gerektiğini savunmuştur. Klasikler üst sınıfların hayatını, yüksek bir dille anlatıyorlardı. Oysa romantikler, geniş halk yığınlarının dili ile yazmak gerektiğine inanıyorlar ve bu sebeple mahalli dillerin edebiyatını, folklorunu, tarihini ve genel olarak kültürünü ele almak gerektiğini savunuyorlardı. Bu yüzden klasisizm monarşinin ve aristokrasinin edebiyatı iken romantizm sadece aristokrasinin değil, burjuvazinin ve alt sınıfların edebiyatı oldu.
#80
SORU:
Klasiklerin ve romantiklerin kaynakları nelerdir?
CEVAP:
Klasiklerin temel kaynakları eski Yunan, Hristiyanlık ve Roma tarihi iken romantiklerin kaynakları yerel tarih, yerel kavimlerin folkloru ve halk verimleridir. Romantiklerin mahalli kültürle, diller ve tarihler konusundaki prensipleri insanlık tarihinin en etkili fikir akımlarından olan milliyetçiliğin doğuşunu hazırlamıştır. Çünkü milli tarih, milli dil, milli edebiyat, milli folklor gibi konular, yerel kültürlerin kendi kimliklerinin gündeme getirilmesi anlamına geliyordu. Romantikler millî tarihte, millî efsanelerde ve masallarda milletlerin gizlenmiş ruhunu aradılar. Böylece milletlerin ve çağın ruhunu anlamaya çalıştılar. 19. yüzyılda milli edebiyat ve milli tarih fikri romantiklerin tesiriyle ortaya çıkmıştır. Yerel kültürlere olan ilgileri romantikler şiirin söz hazinesini genişletti. Mahalli dillere, ağız ve şivelere gösterdikleri ilgi, halk masalları başta olmak üzere halk efsanelerinin de gündeme getirilmesine yol açmıştır. Böylece mevcut şiir diline mahalli dillerden gelen kelimeler
girdiği gibi, konu ve kaynaklar genişledikçe edebiyatın ve özel olarak da şiirin söz hazinesi genişlemiştir.
#81
SORU:
Romantik ironi nedir?
CEVAP:
Romantik ironi, sanatçının iyiyi, güzeli ve doğruyu idealize edip gerçekliği bilerek ihmal etmesinden doğan yanılsamadır.
#82
SORU:
Romantik dönem yazarlarından Alexandre Dumas'ın çok bilinen macera romanları nelerdir?
CEVAP:
Eserleri dünyanın birçok diline çevrilen romantik Fransız yazarlarındandır. Babası bir asilzade generalken, annesi siyahi bir köledir. Belçika, Rusya ve İtalya’da yaşadı. 1864’te Paris’e döndü. Monte Kristo Kontu, Üç Silahşörler ve Demir Maskeli Adam en çok bilinen macera romanlarındandır. Alexander Dumas sadece romanlar kaleme almadı, aynı zamanda piyesler de yazdı.
#83
SORU:
Gotik edebiyatın güzel örneklerini kaleme alan Poe hangi tür hikayelerin öncüsüdür?
CEVAP:
Şair, hikâyeci ve edebiyat eleştirmeni olan Poe, Amerika’nın Boston şehrinde doğmuştur. 1815’te onu yanına alan aileyle birlikte İngiltere’ye gitti. 1820’de Amerika’ya geri dönerek, Virginia Üniversitesine kaydoldu. Ancak eğitimini tamamlamadı. Edebi hayatı 1832’de başladı. Kuzgun ve Annabel Lee adlı şiirleri ile meşhur oldu. Gotik edebiyatın güzel örneklerini kaleme alan Poe, korku, gerilim ve polisiye türü hikâyelerin öncüsüdür.