HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI II Dersi Medeni Hukukun Genel Esasları soru cevapları:
Toplam 45 Soru & Cevap#1
SORU:
Medeni hukukun amacı ve kapsamı hakkında bilgi veriniz.
CEVAP:
Hukuk kuralları toplumsal düzeni sağlamayı hedefler. Medeni hukuk kuralları burada sözü edilen amacın gerçekleştirilmesinde çok önemli bir rol oynar. Medeni hukuk kuralları bir toplum halinde yaşayan kişilerin birbirleriyle olan ilişkilerini düzenler. Bu ifadeden de anlaşılacağı üzere Medeni hukukun kapsamı oldukça geniştir. Hukuk düzeni tarafından kimlerin kişi sayılacağı, kişilerin ehliyetleri, kişilik hakkının kapsamı, kişilik hakkına yönelik saldırıların nasıl giderileceği, aile kavramı, nişanlanma, evlenme, boşanma, evlenmenin hükümleri, mirasa ilişkin hükümler, kimlerin mirasçı sayılacağı, saklı paylı mirasçıların kimler olduğu, kişilerin eşya ile doğrudan doğruya hakmiyetleri dolayısıyla birbirleriyle olan ilişkileri medeni hukukun konusunu oluşturur.
#2
SORU:
Cumhuriyet döneminin ilk Medeni Kanunu hangisidir? Hakkında kısaca bilgi veriniz.
CEVAP:
Cumhuriyet döneminin ilk Medeni Kanunu 743 sayılı ve 1926 tarihli Türk Medeni Kanunu’dur. Anılan Kanun 1912 yılında yürürlüğe giren İsviçre Medeni Kanunu’ndan iktibas edilmiştir. İktibas edildiği dönem bakımından oldukça yenilikçi bir Kanundur. Sözü edilen Kanun ülkemizde 76 yıl uygulanmıştır.
#3
SORU:
2002 yılında bir önceki Medeni Kanun’un yerini alan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nda ne gibi değişikler yapılmıştır?
CEVAP:
2002 yılında önceki Medeni Kanun’un yerini 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu almıştır. Söz konusu Kanun’unda yapılan değişikliklerde, bir önceki Kanun zamanında kamuoyu tarafından yapılan eleştiriler gözönünde bulundurulmuştur. Yapılan değişikliklerin önemli bir kısmı Aile hukukuna ilişkindir. Bu değişiklikler ile eşler arasında hak ve yükümlülüklerin belirlenmesinde eşitlik ilkesi ön plana alınmıştır. Eşler arasındaki mal rejimleri konusunda da anılan Kanunla önemli değişiklikler yapılmış, yasal mal rejimi olarak mal ayrılığı rejimi yerine, edinilmiş mallara katılma rejimine geçilmiştir. Evlenme yaşı bakımından önceki Medeni Kanun’dan farklı olarak kadın ve erkek arasındaki farklılık ortadan kaldırılmış, her ikisi içinde olağan evlenme yaşı 17, olağanüstü evlenme yaşı ise 16 olarak belirlenmiştir. Aile hukukunda yapılan bu değişiklerin yanı sıra, miras hukukunda saklı paylı mirasçıların çevresi daraltılmış ve saklı pay oranları azaltılmıştır. Miras hukuku alanında yapılan değişikliklerle miras bırakana terekesi üzerinde tasarrufta bulunabileceği daha geniş bir alan bırakılmıştır.
#4
SORU:
Dürüstlük kuralı nedir? Hangi alanlarda uygulanmaktadır?
CEVAP:
Dürüstlük kuralı Türk Medeni Kanunu’nun başlangıç hükümleri arasında yer alan 2. maddesinde düzenlenmiştir. Ancak anılan madde de dürüstlük kuralı tanımlanmamıştır. TMK 2/I uyarınca “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır”. Anılan hükümle, kişilerin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüst davranmaları gerektiğine işaret edilerek onlara bu yönde bir davranış yükümlülüğü getirilmiştir. Türk Medeni Kanunu’nun ikinci maddesinin uygulama alanı geniştir. Dürüstlük kuralı, hakların kullanılmasında ve borçların yerine getirilmesinde faydalanılan bir ilke olmakla birlikte, dürüstlük kuralından kanunların yorumlanması, hukuki işlemlerin yapılması, yorumlanması, tamamlanması, hukuki işlemlerin başka işlemlere dönüştürülmesi ve yeni şartlara uyarlanmasında da yararlanılmaktadır. Bunun da ötesinde dürüstlük kuralının uygulama alanı medeni hukukla da sınırlı değildir. Dürüstlük kuralını özel hukukun temel prensiplerinden biri olarak kabul etmek gerekir.
#5
SORU:
İyiniyet kuralı nedir? Hakkında bilgi veriniz. Dürüstlük kuralından ne gibi bir farklılığı vardır?
CEVAP:
İyiniyet, dürüstlük kuralı gibi, Türk Medeni Kanunu’nun başlangıç hükümleri arasında 3. maddede düzenlenmiştir. TMK 3/I’e göre,“Kanunun iyiniyete hukukî bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin varlığıdır”. Anılan hükümden hareketle iyiniyetin içeriğini belirlemek mümkün değildir. İyiniyet öğreti tarafından, bir hakkın kazanılmasına engel olan eksikliğin bilinmemesi veya bilinmesinin gerekmemesi şeklinde tanımlanır. Bu tanımdan anlaşılacağı gibi iyiniyet hakkın kazanılmasına hizmet eder. İyiniyete bağlanan bu sonuç yalnızca kanununun iyiniyeti düzenlediği durumlar bakımından geçerlidir. İyiniyete dayananılarak hakkın kazanılabilmesi için, hakkı kazanacak olan kişide hakkın kazanılmasına engel bir durumun varlığına ilişkin mazur görülebilir bir bilgisizlik aranır.
Dürüstlük kuralından farklı olarak hakkı kazanacak olan kişinin iyiniyetinin varlığı veya yokluğuna ilişkin değerlendirme sübjektif kriterlerden hareketle yapılır. TMK 3/I ‘de belirtildiği gibi, iyiniyete sonuç bağlandığı durumlarda aslolan onun varlığıdır. Ancak anılan maddenin ikinci fıkrasında farklı bir olasılığa işaret edilmiştir. TMK 3/II’ye göre, “Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz”.
#6
SORU:
Medeni hukuk açısından kişi ve kişilik nedir? Açıklayınız.
CEVAP:
Medeni hukukta kişi, haklara ve borçlara sahip olabilen varlığı ifade etmektedir. Hangi varlıkların kişi olarak kabul edileceği hukuk düzeni tarafından belirlenir. Tüm modern hukuk düzenlerinde ve bu kapsamda ülkemizde, insanlar gerçek kişiler adı altında kişi olarak nitelendirildiği gibi hukuk düzenince kendilerine kişilik tanınmış mal ve kişi toplulukları da tüzel kişiler adı altında hukuki anlamda kişi olarak nitelendirilmiştir.
Kişiler hukukunun önemli kavramlarından biri kişi ise bir diğeri kişiliktir. Öğetide, kişilik havramının biri dar diğeri geniş olmak üzere iki farklı anlamının bulunduğu, dar anlamda kişilik kavramının kişi kavramı ile eş anlamlı olarak kullanılabileceği ifade edilmiştir. O halde dar anlamda kişilik kavramı hak ehliyetini ifade eder. Geniş anlamda kişilik kavramı ise, hak ve fiil ehliyetini, kişisel durumları ve kişlik hakkını içerir.
#7
SORU:
Gerçek kişi nedir? Başlangıcı ve sona ermesi hakkında bilgi veriniz.
CEVAP:
Medeni hukukta tüm insanlar gerçek kişi kabul edilmiş, hak ve borçlara sahip olmada herkesin eşit olduğu ifade edilmiştir. Gerçek kişiliğin başlangıcı doğumdur. TMK 28/I’e göre “Kişilik, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlar ve ölümle sona erer”. Anılan hükmün birinci fıkrasında kişiliğin başlangıcı tam ve sağ doğum koşuluna bağlanmış olmakla birlikte; ikinci fıkrada kişiliğin başlangıcı yine tam ve sağ doğum koşulunun gerçekleşmesiyle daha önceki bir tarihe taşınmaktadır. TMK 28/II“Çocuk hak ehliyetini, sağ doğmak koşuluyla, ana rahmine düştüğü andan başlayarak elde eder”. Anılan hükme göre çocuk sağ doğmak koşulu ile doğumdan önceki bir zamanda hak ehliyetine sahip olur.
Doğumla başlayan kişilik ölümle sona erer. Ölümle kişi hak süjesi olmaktan çıkar, ölene ait mal varlığı değerleri bir bütün halinde ölenin mirasçılarına intikal eder. Gerçek kişinin ölümü gibi, ölüm karinesi ve gaiplik de kişiliğin sona ermesi sonucunu doğurur.
#8
SORU:
Ölüm karinesi nedir? Açıklayınız.
CEVAP:
Ölüm karinesi TMK 31’de düzenlenmiştir. Anılan hükme göre “Bir kimse, ölümüne kesin gözle bakılmayı gerektiren durumlar içinde kaybolursa, cesedi bulunamamış olsa bile gerçekten ölmüş sayılır”. O halde bir kimse ölümüne kesin gözle bakılmayı gerektiren koşullar içinde kaybolur ve cesedine de ulaşılamazsa o yerin en büyük mülki amirinin emriyle kütüğe ölüm kaydı düşülür. Ölüm karinesi adi bir karinedir. Bu durumun aksi ispat edilebilir. Ölüm karinesi kişiliğin sona ermesi sonucunu doğurur.
#9
SORU:
Gaiplik nedir? Gaipliğe hangi hallerde ve nasıl karar verilir?
CEVAP:
Ölüm karinesi gibi gaiplik de kişiliğin sona ermesi sonucunu doğurur. “Ölüm tehlikesi içinde kaybolan veya kendisinden uzun zamandan beri haber alınamayan bir kimsenin ölümü hakkında kuvvetli olasılık varsa, hakları bu ölüme bağlı olanların başvurusu üzerine mahkeme bu kişinin gaipliğine karar verebilir”.
Anılan hükme göre gaipliğe iki halde karar verilebilir. Bunlar, “ölüm tehlikesi içinde kaybolma”, “uzun zamandan beri kendisinden haber alınamama” dır. Gaiplik kararı verilebilmesi için ölüm tehlikesi içinde kaybolma halinin 1 yıl, uzun zamandan beri haber alınamama halinin ise en son haber alma tarihinden itibaren 5 yıldır devam ediyor olması gerekir.
Kanununda aranan koşulların gerçekleşmesiyle gaiplik kendiliğinden sonuç doğurmaz. Bunun için mahkemeden gaiplik kararının alınması gerekir.
#10
SORU:
Hak ehliyeti nedir? Hak ehliyetine sahip olabilmek için gerekli koşullar nelerdir?
CEVAP:
Hak ehliyeti, haklara ve borçlara sahip olabilmeyi ifade eder. Hak ehliyeti TMK 8’de düzenlenmiştir. “Her insanın hak ehliyeti vardır. Buna göre bütün insanlar, hukuk düzeninin sınırları içinde, haklara ve borçlara ehil olmada eşittirler”. Hak ehliyeti bakımından genellik ve eşitlik ilkesi geçerlidir. Hak ehliyeti herkese tanınmış bir ehliyettir. Hak ehliyetine sahip olabilmek için gerçek kişiler için tek koşul aranır; tam ve sağ doğum. Tüzel kişilerin hak ehliyetine sahip olabilmesi içinse kanunun öngörmüş olduğu şekilde kurulmuş olmak yeterlidir. Hak ehliyeti bünyesinde mirasçı olma ehliyeti ve davaya taraf olma ehliyetini barındırır.
#11
SORU:
Fiil ehliyeti nedir? Bünyesinde hangi ehliyetleri barındırır? Fiil ehliyetine sahip olabilmek hangi koşullara bağlanmıştır? Açıklayınız.
CEVAP:
Fiil ehliyeti, kişinin kendi fiil ve işlemleriyle hak kazanma ve borç altına girebilme ehliyetidir. Fiil ehliyeti, hukuki işlem ehliyetini, haksız fiil ehliyetini bünyesinde barındırır. Bu bakımdan fiil ehliyeti hukuka uygun eylem ve işlemler yapabilmeyi ve hukuka aykırı eylemlerinden sorumlu olmayı gerektirir.
Fiil ehliyetinin iki olumlu bir olumsuz koşulu vardır. Bunlar ayırt etme gücüne sahip olma, ergin olma ve kısıtlı olmamadır. Sözü geçen koşullar TMK 10’da hüküm altına alınmıştır. “Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.” Ayırt etme gücü ve ayırt etme gücünü ortadan kaldıran sebepler, TBK 13’te hüküm altına alınmıştır. “Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes, bu Kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir”. Anılan hükümden de anlaşılacağı üzere ayırt etme gücü kişinin makul surette hareket edebilme yeteneğidir.
Fiil ehliyetinin ikinci koşulu ergin olmaktır. Bizim hukukumuzda olağan erginlik yaşı 18’dir. 18 yaşının doldurulmasıyla kişi ergin sayılır. Olağan erginlik dışında kanununda sayılan koşulların tamamlanmasıyla 15 yaşını doldurmuş küçüğün mahkemece ergin kılınmasına izin verilir. Bunun dışında evlenme de kişiyi ergin kılar.
Fiil ehliyetinin üçüncü koşulu ise kısıtlı olmamaktır. Kısıtlı olmak, kanununda sayılan sebeplerden birine dayanılarak bir kimsenin fiil ehliyetinin mahkeme kararıyla sınırlandırılması ve kaldırılmasıdır. Kısıtlama sebepleri TMK 405-408’te sayılmıştır. Bunlar; akıl hastalığı, akıl zayıflığı, savurganlık, alkol ve uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı, kötü yönetim, bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı ceza ve aciz olanın isteğidir.
#12
SORU:
Fiil ehliyetinin koşullarından birinin veya birkaçının yokluğuna bağlı olarak kişiler kaç farklı ehliyet grubuna ayrılmıştır? Açıklayınız.
CEVAP:
Fiil ehliyetinin koşullarından birinin veya birkaçının yokluğuna bağlı olarak kişiler dört farklı ehliyet grubuna ayrılmıştır:
• Tam Ehliyetliler: Ayırt etme gücüne sahip, ergin ve kısıtlı olmayanlar diğer bir ifadeyle fiil ehliyetinin tüm koşullarını taşıyanlar tam ehliyetlidir. Tam ehliyetliler, her türlü hukuki işlemi tek başına yapabilirler, hukuka aykırı fiillerinden de sorumludurlar.
• Sınırlı Ehliyetliler: Bu grupta yer alanlar kendilerine yasal danışman atanmış kişilerle, öğretide herkesçe kabul edilmemekle birlikte evli kişilerdir. Bu grupta yer alan kişiler aslında fiil ehliyetinin tüm koşullarını taşırlar. Ancak kanununda sayılan bir takım işlemler bakımından yasal temsilcilerinin veya eşlerinin işleme katılması veya izin vermesi gerekir.
• Tam Ehliyetsizler: Ayırt etme gücüne sahip olmayan kişilerdir. Tam ehliyetsizlerin hukuki işlem ehliyeti yoktur. Kanununda sayılan üç hal dışında tam ehliyetsizin bütün hukuki işlemleri onun adına yasal temsilcisi tarafından yapılır. Kural olarak tam ehliyetsizlerin haksız fiil ehliyeti de yoktur. Ancak kusursuz sorumluluk halleri söz konusu olduğunda tam ehliyetsizler de haksız fiillerinden sorumlu tutulur.
• Sınırlı Ehliyetsizler: Ayırt etme gücüne sahip küçük ve kısıtlılardır. Kural olarak sınırlı ehliyetsizlerin fiil ehliyetleri yoktur. Bu nedenle onlar adına hukuki işlemler yasal temsilcileri tarafından yapılır. Kural bu olmakla birlikte bazı işlemleri kendi başlarına bazı işlemleri ise yasal temsilcilerinin onayı ile yapabilirler. Sınırlı ehliyetsizler kendilerini borç altına sokmayan işlemleri yasal temsilcilerinin rızasına gerek kalmadan tek başlarına yapabilirler. Bunun gibi sınırlı ehliyetsizler idaresi kendilerine bırakılmış olan mallarla ilgili işlemleri de tek başlarına yapabilirler. Sınırlı ehliyetsizler kişiye sıkı sıkıya bağlı haklarını kullanırken de yasal temsilcilerinin iznine ihtiyaç duymazlar. Ancak sınırlı ehliyetsizler kendilerini borç altına sokan işlemleri tek başlarına yapamayacakları gibi, bazı işlemleri hiç yapamazlar. Yasak işlemler adı verilen bu işlemler, vakıf kurmak, kefil olmak ve önemli bağışlamada bulunmaktır.
#13
SORU:
Hısımlık nedir? Kaça ayrılır? Açıklayarak yazınız.
CEVAP:
Hısımlık, insanlar arasında yakınlık bağını ortaya koyan bir kurumdur. Hısımlık doğuş şekillerine göre, kan hısımlığı, kayın hısımlığı ve evlat edinmeden doğan hısımlık olmak üzere üçe ayrılır.
• Kan Hısımlığı: Kan hısımlığı, bir kimse ile onun kendilerine kan bağı ile bağlı olduğu kişiler arasındaki hısımlıktır. Kan hısımlığı, üstsoy-altsoy hısımlığı ve yansoy hısımlığı olmak üzere ikiye ayrılır. Üstsoy-altsoy hısımlığı birbirlerinden üreyen kişiler arasındaki hısımlıktır. Üstsoy-altsoy hısımlığı ana ve baba tarafından sınırsızdır. Bir kimsenin annesi, babası, ile arasındaki hısımlık üstsoy hısımlığı, yine bir kimsenin çocukları, torunları ile arasındaki hısımlık ilişkisi altsoy hısımlığıdır. Yansoy Hısımlığı, ortak soydan gelenler arasındaki hısımlıktır. Kardeşler, bir kimse ile teyzesi, amcası, dayısı arasındaki hısımlık yan soy hısımlığıdır. Aynı ortak kökten gelenler arasındaki hısımlık, tam kan yansoy hısımlığı, sadece bir tek kökün ortak olduğu yansoy hısımlığı yarım kan yansoy hısımlığı olarak adlandırılır. Anne babaları bir olan kardeşler arasında tam kan yan soy hısımlığı vardır. Tek bir kökün ortak olduğu yansoy hısımlığı yarım kan yan soy hısımlığı adını alır.
• Kayın Hısımlığı: Evlenme dolayısıyla meydana gelen hısımlıktır. Eşlerden biri ile diğer eşin kan hısımları aynı tür ve dereceden kan hısmı sayılır. Eşler birbirinin hısmı olamayacağı gibi, her iki eşin kan hısımları da birbirinin hısmı olamaz.
• Evlat Edinmeden Doğan Hısımlık: Bu hısımlık ilişkisinin kaynağı evlat edinme işlemine yönelik mahkeme kararıdır. Bu nedenle evlatlık ilişkisi ortadan kalktığında hısımlık ilişkisi de kendiliğinden sona erer.
#14
SORU:
Türk Medeni Kanunu'nda yerleşim yeri kaça ayrılır? Açıklayarak yazınız.
CEVAP:
Yerleşim yeri Türk Medeni Kanunu’nun 19-21. maddelerinde düzenlenmiş ve yerleşim yerine ilişkin üçlü bir ayrım yapılmıştır. Bu anlamda, iradi yerleşim yeri, itibari yerleşim yeri ve yasal yerleşim yerinden söz edilir. İradi yerleşim yeri, bir kimsenin kendi isteği ile seçtiği yerleşim yeridir. İradi yerleşim yeri bulunmayan kimseler bakımından itibari yerleşim yeri söz konusu olur. Örneğin bir kimse iradi yerleşim yeri edinmemişse, meskeni yasa gereği onun yerleşim yeri kabul edilir. Kanunun bazı kimseler için doğrudan belirlediği yerleşim yerine yasal yerleşim yeri denir. Velayet altında bulunan çocuğun yerleşim yeri anne babasını yerleşim yeridir.
#15
SORU:
Türk Medeni Kanunu'nda kişiliğin korunması kaça ayrılır? Açıklayarak yazınız.
CEVAP:
Kişiliğin korunması konusu kişiliğin içe karşı korunması ve kişiliğin dışa karşı korunması şeklinde ikili bir ayrım çerçevesinde incelenmektedir.
Kişiliğin içe karşı korunması TMK 23’te düzenlenmiştir. “Kimse, hak ve fiil ehliyetlerinden kısmen de olsa vazgeçemez. Kimse özgürlüklerinden vazgeçemez veya onları hukuka ya da ahlâka aykırı olarak sınırlayamaz”. Anılan hükme göre, kimse hak ve fiil ehliyetinden vazgeçemez. Özgürlüklerini hukuka veahlaka aykırı biçimde ve aşırı ölçüde sınırlayamaz. Bu nedenle bir kimse hiçbir zaman evlenmeyeceğini, ölene kadar bir kimsenin yanında çalışacağını, taahhüt edemez.
Kişiliğin dışa karşı korunması TMK 24’ te hüküm altına alınmıştır. “Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hâkimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir. Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır”. Anılan hüküm, kişilik haklarını başkalarından gelebilecek hukuka aykırı saldırılara karşıkorumayı amaçlamaktadır. Korumanın konusunu kişilik hakkına yönelik hukuka aykırı saldırılar oluşturur. Bu nedenle madde de sayılan hukuka aykırılığı ortadan kaldıran nedenlerin varlığı halinde kişilik hakkını koruyucu hükümlere başvurulamayacaktır. Kişilik hakkının dışa karşı korunması amacıyla, saldırıya son verilmesi, önleme, tespit ve tazminat davaları ile vekaletsiz iş görme davası açılabilecektir.
#16
SORU:
Bir kişi veya mal topluluğunun tüzel kişi olarak nitelendirilebilmesi için gerekli unsurlar nelerdir?
CEVAP:
Bir kişi veya mal topluluğunun tüzel kişi olarak nitelendirilebilmesi için üç unsurun varlığına ihtiyaç vardır. Bunlar; örgütlenme, sürekli amaç ve hukuk düzeni tarafından tanınmadır. Örgütlenme, hukuk düzenince o tüzel kişi bakımından öngörülen gerekli organların oluşumunun tamamlanmasıyla oluşur. Tüzel kişi örgütlenmiş olmalıdır. Tüzel kişi olarak nitelendirilecek bir toplulukta, genel ve ortak bir çıkarın bulunması gerekir. Son olarak tüzel kişi, hukuk düzeni tarafından bağımsız bir varlık olarak tanınmış olmalıdır.
#17
SORU:
Evlenmenin hukuk nazarında geçerli olabilmesi için hangi koşullar gerekmektedir?
CEVAP:
Evlenmenin hukuk nazarında geçerli olabilmesi için birtakım maddi ve şekli koşulların gerçekleşmiş olması gerekir.
Evlenmenin biri olumlu diğeri olumsuz iki maddi koşulu vardır. Bunlar: evlenme ehliyetinin olmasıve evlenme engelinin bulunmamasıdır. Evlenecek kişiler herşeyden önce ayırt etme gücüne sahipolmalıdır (TMK 125). Evlenecek kişiler evliliğin anlam ve önemini anlayabilecek yaş ve olgunluğaerişmiş olmalıdır. Ayırt etme gücünün varlığı evlenmenin yapıldığı an aranmalıdır. Evlenecek kişiler evlenme yaşına ulaşmış olmalıdır. Türk Medeni Kanunu’na göre olağan evlenme yaşı kadın ve erkek için 17 yaştır. Olağanüstü durumlarda ve pek önemli sebeplerin varlığı halinde hakim 16 yaşını doldurmuş kadın ve erkeğin de evlenmesine izin verebilir. Ayırt etme gücüne sahip bulunan küçükler ve kısıtlılar yasal temsilcilerinin izni ile evlenebilirler. Evlenmenin maddi koşullarından ikincisi evlenme engelinin bulunmamasıdır. Evlenme engelleri kesin olan ve olmayan evlenme engelleri şeklinde ikiye ayrılarak incelenir. Kesin evlenme engelleri, yakın hısımlık, mevcut evlilik, akıl hastalığıdır. Kesin olmayan evlenme engelleri ise, bekleme süresi ve evlenmeye engel hastalıklardır. Bekleme süresi yalnızca kadın için öngörülmüştür. Buna göre evlilik sona erdiğinde kadın, evlenmenin sona ermesinden başlayarak 300 gün geçmedikçe evlenemez. Kadının önceki evliliğinden gebe olmadığının anlaşılması halinde veya eşlerin yeniden birbirleriyle evlenecek olması halinde hâkim bekleme süresini kaldırabilir.
Evlenmenin maddi koşullarının yanı sıra birtakım şekli koşulları da vardır. Evlenecek erkek ve kadın evlenmeden önce evlendirme memurluğuna başvurur. Yapılan başvurunun olumlu sonuçlanmasının ardından evlenme törenine geçilir. Evlenme töreni, evlendirme dairesinde evlendirme memurunun ve ayırt etme gücüne sahip iki ergin tanığın katılımıyla olur. Evlenme töreni, evlendirme memuru önünde yapılması şartıyla evlendirme dairesinde yapılmak zorunda değildir. Evlenme töreni tamamlandığında evlendirme memuru eşlere aile cüzdanı verir. Evlenme, evlendirme memurunca tutulan evlenme kütüğüne tescil edilir.
#18
SORU:
Miras hukukuna ilişkin temel kavramlardan mirasbırakan, mirasçı, tereke, yasal mirasçılık ve iradi mirasçılık kavramlarını kısaca açıklayınız.
CEVAP:
Mirasbırakan: Ölümü, hakkında ölüm karinesinin gerçekleşmesi veya ölümüne denk tutulan gaipliğine karar verilmesiyle terekesi mirasçılarına geçen gerçek kişiye denir.
Mirasçı: Mirasın intikal ettiği gerçek veya tüzel kişiye mirasçı denir. Bir kişinin mirasçılığı ya yasaya ya da mirasbırakanın ölüme bağlı tasarrufuna dayanır. İlkine yasal mirasçılık, ikincisine iradi mirasçılık denir.
Tereke (Miras): Mirasbırakanın mirasçılarına geçen ve parayla ölçülebilen bütün hak ve borçları ile hukuki ilişkilerini ifade eder.
Yasal Mirasçılık: Kanun hükmüne dayanan mirasçılığa yasal mirasçılık denir.
İradi Mirasçılık: Vasiyetname veya miras sözleşmesi ile terekenin tümünün veya belirli bir oranının bir kimseye bırakılması halinde iradi (atanmış) mirasçılıktan söz edilir. İradi mirasçı da yasal mirasçılar gibi mirası kendiliğinden kazanır.
#19
SORU:
Ölüme bağlı tasarruf nedir? Kaça ayrılır? Kısaca açıklayınız.
CEVAP:
Ölüme bağlı tasarruf, bir kimsenin ölümünden sonra hüküm ifade etmesini istediği hususları hukuki işlemle bildirmesidir. Ölüme bağlı tasarruf deyimi, hukuki olarak iki farklı anlamda kullanılmaktadır.Bunlardan ilki şekli anlamda ölüme bağlı tasarruflar ikincisi maddi anlamda ölüme bağlı tasarruflardır. Şekli anlama ölüme bağlı tasarrufla, miras bırakanın ölümünden sonra hüküm ifade edecek iradesini hangi kalıplar içerisinde açıklayacağı anlaşılır. Maddi anlamda ölüme bağlı tasarrufla, ölüme bağlı tasarrufların konusu, içeriği anlaşılır.
Şekli Anlamda Ölüme Bağlı Tasarruflar: Ölüme bağlı tasarruflar vasiyetname veya miras sözleşmesi şeklinde yapılır. Vasiyetname mirasbırakanın tek taraflı irade beyanı ile ölümünden sonra hüküm ifade edecek iradesini açıklamasıdır. Mirasbırakan vasiyetname aracılığıyla, mirasçı atayabilir, vakıf kurabilir, vasiyeti yerine getirme görevlisi belirleyebilir, mirasın paylaşılması şeklini kararlaştırabilir. Üç faklı şekilde vasiyetname yapmak mümkündür. Bunlar, el yazılı vasiyetname, resmi vasiyetname, sözlü vasiyetnamedir.
Şekli anlamda ölüme bağlı tasarruflardan ikincisi miras sözleşmesidir. Miras sözleşmesi iki taraflı hukuki işlemdir. Tarafların karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanı ile kurulur. Miras sözleşmesi resmi vasiyetname şeklinde yapılır. Resmi memur ve iki tanık önünde yapılmalıdır. Miras sözleşmesi olumlu ve olumsuz miras sözleşmesi olmak üzere ikiye ayrılır.
Maddi Anlamda Ölüme Bağlı Tasarruflar: Maddi anlamda ölüme bağlı tasarruf deyimi ile ölüme bağlı tasarrufların içeriği kastedilir. Mirasbırakan yapmış olduğu ölüme bağlı tasarrufla, mirasçı atayabilir, belirli mal bırakabilir, yedek mirasçı, art mirasçı, vasiyeti yerine getirme görevlisi belirleyebilir. Burada sayılan örnekler sınırlı değildir. Mirasbırakan ölüme bağlı tasarrufların içeriği belirleme konusunda serbesttir.
#20
SORU:
Zilyetlik nedir? Kaça ayrılır? Kısaca açıklayarak yazınız.
CEVAP:
Zilyetlik: Türk Medeni Kanunu’nun 973. maddesinde “bir şey üzerinde fiilî hâkimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir”. İfadesine yer verilmiştir. Bu tanımdan zilyetliğin fiili hakmiyet olduğu sonucu çıkarılabilirse de bu sonuç çok isabetli değildir. Zilyetliğin iki unsuru vardır. Biri fiili hakmiyet, diğeri ise zilyetlik iradesidir. O halde bir şeyi zilyet olma iradesi ile fiili hakimiyeti altında tutan kimse onun zilyedi sayılır.
Zilyetlik Türleri
Malik Sıfatıyla Zilyetlik-Başka Sıfatla Zilyetlik: Bir kimse kendisini malik addederek zilyetlik tesis ederse malik sıfatıyla zilyetlikten söz edilir. Malik sıfatıyla zilyetlikten söz edebilmek için, kişinin gerçekten o şeyin maliki olması şart değildir. Bu nedenle, bir şeye malik olan kişi malik sıfatıyla zilyet olduğu gibi, bir şeyi çalan hırsız da malik sıfatıyla zilyettir. Bir şey üzerinde mülkiyet iddiasında bulunmayan kişi ise başka sıfatla zilyettir. Kiracının, rehin alanın, ödünç alanın zilyetliği başka sıfatla zilyetliktir.
Tek Başına Zilyetlik-Birlikte Zilyetlik: Kişi zilyetlikten doğan yetkileri tek başına kullanıyorsa tek başına zilyetlikten söz edilir. Buna karşılık zilyetlikten doğan yetkiler birden fazla kişi tarafından kullanılıyorsa birlikte zilyetlikten söz edilir.
Asli Zilyetlik-Fer’i Zilyetlik: Bir şey üzerinde birden çok kişinin kademeli zilyetliğinin bulunduğu durumlarda asli ve feri zilyetlik ayrımından söz edilir. Zilyet bir sınırlı ayni hak veya kişisel hakkın kurulmasını ya da kullanılmasını sağlamak için başkasına teslim ederse ona asli zilyet, ayni veya kişisel
hakkın sahibine ise feri zilyet denir.
Doğrudan Zilyetlik-Dolaylı Zilyetlik: Zilyet araya başka bir kimse girmeksizin hâkimiyete sahipse doğrudan zilyet, zilyet mal üzerinde ancak başka bir kimse aracılığıyla hâkimiyete sahipse dolaylı zilyet denir.
Haklı Zliyetlik-Haksız Zilyetlik: Zilyetliğin hakka dayandığı durumlarda hakka dayanan zilyetlik, zilyetliğin hakka dayanmadığı durumlarda haksız zilyetlikten söz edilir.
#21
SORU:
İyiniyetin eşya hukukunda korunduğu hallere örnek veriniz?
CEVAP:
İyiniyetin eşya hukukunda korunduğu hallere örnek olarak, TMK 988 hükmü gösterilebilir. Anılan hükme göre, “Bir taşınırın emin sıfatıyla zilyedinden o şey üzerinde iyiniyetle mülkiyet veya sınırlı aynı hak edinen kimsenin edinimi, zilyedin bu tür tasarruflarda bulunma yetkisi olmasa bile korunur”.
#22
SORU:
Türk Medeni Kanunu 2/II ‘de dürüstlük kuralına aykırı davranılmasına bağlanan sonucu açıklayınız?
CEVAP:
TMK 2/II ‘de dürüstlük kuralına aykırı davranılmasına bağlanan sonuca yer verilmiştir. Anılan hükme göre “Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz”. Bu hükme göre dürüstlük kuralına aykırı davranan taraflar bununla arzu ettikleri sonuca ulaşamazlar. Öğretide, söz konusu hüküm hakkın kötüye kullanılması yasağı adıyla anılır ve bu haliyle dürüstlük kuralının uygulama alanını gösteren birinci fıkrayı tamamlayıcı niteliktedir.
#23
SORU:
Kişiler hukukunun önemli kavramlarından biri kişi ise bir diğeri kişiliktir. Öğretide, kişilik kavramının dar ve geniş anlamlarıyla neyi ifade ettiğini belirtiniz?
CEVAP:
Kişiler hukukunun önemli kavramlarından biri kişi ise bir diğeri kişiliktir. Öğretide, kişilik kavramının biri dar diğeri geniş olmak üzere iki farklı anlamının bulunduğu, dar anlamda kişilik kavramının kişi kavramı ile eş anlamlı olarak kullanılabileceği ifade edilmiştir. O halde dar anlamda kişilik kavramı hak ehliyetini ifade eder. Geniş anlamda kişilik kavramı ise, hak ve fiil ehliyetini, kişisel durumları ve kişilik hakkını içerir.
#24
SORU:
Gaiplik kararı verilebilmesi için hangi haller ve yıllar gerekmektedir, belirtiniz?
CEVAP:
Gaiplik kararı verilebilmesi için ölüm tehlikesi içinde kaybolma halinin 1 yıl, uzun zamandan beri haber alınamama halinin ise en son haber alma tarihinden itibaren 5 yıldır devam ediyor olması gerekir.
#25
SORU:
Gerçek kişiler bakımından kaç tür ehliyet söz konudur, belirtiniz?
CEVAP:
Gerçek kişiler bakımından iki tür ehliyet söz konudur. Hak ehliyeti (medeni haklardan yararlanma ehliyeti), fiil ehliyeti (medeni hakları kullanma ehliyeti).
#26
SORU:
Fiil ehliyeti için TMK 405-408’te sayılan kısıtlama sebepleri nelerdir?
CEVAP:
Kısıtlama sebepleri TMK 405-408’te sayılmıştır. Bunlar; akıl hastalığı, akıl zayıflığı, savurganlık, alkol ve uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı, kötü yönetim, bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı ceza ve aciz olanın isteğidir.
#27
SORU:
Fiil ehliyetinin koşullarından birinin veya birkaçının yokluğuna bağlı olarak kişiler kaç farklı ehliyet grubuna ayrılmıştır?
CEVAP:
Fiil ehliyetinin koşullarından birinin veya birkaçının yokluğuna bağlı olarak kişiler dört farklı ehliyet grubuna ayrılmıştır:
- Tam Ehliyetliler
- Sınırlı Ehliyetliler
- Tam Ehliyetsizler
- Sınırlı Ehliyetsizler
#28
SORU:
Hısımlık, doğuş şekillerine göre kaça ayrılır, belirtiniz?
CEVAP:
Hısımlık doğuş şekillerine göre, kan hısımlığı, kayın hısımlığı ve evlat edinmeden doğan hısımlık olmak üzere üçe ayrılır.
#29
SORU:
Yerleşim yerlerine ilişkin olarak iradi yerleşim yeri, itibari yerleşim yeri ve yasal yerleşim yerini açıklayınız?
CEVAP:
Yerleşim yerine ilişkin üçlü bir ayrım yapılır. Bu anlamda, iradi yerleşim yeri, itibari yerleşim yeri ve yasal yerleşim yerinden söz edilir. İradi yerleşim yeri, bir kimsenin kendi isteği ile seçtiği yerleşim yeridir. İradi yerleşim yeri bulunmayan kimseler bakımından itibari yerleşim yeri söz konusu olur. Örneğin bir kimse iradi yerleşim yeri edinmemişse, meskeni yasa gereği onun yerleşim yeri kabul edilir. Kanunun bazı kimseler için doğrudan belirlediği yerleşim yerine yasal yerleşim yeri denir. Velayet altında bulunan çocuğun yerleşim yeri anne babasını yerleşim yeridir.
#30
SORU:
Kişiliğin içe karşı korunmasında TMK 23’te düzenlenen hükmü açıklayınız?
CEVAP:
Kişiliğin içe karşı korunması TMK 23’te düzenlenmiştir. “Kimse, hak ve fiil ehliyetlerinden kısmen de olsa vazgeçemez. Kimse özgürlüklerinden vazgeçemez veya onları hukuka ya da ahlâka aykırı olarak sınırlayamaz”. Anılan hükme göre, kimse hak ve fiil ehliyetinden vazgeçemez. Özgürlüklerini hukuka ve ahlaka aykırı biçimde ve aşırı ölçüde sınırlayamaz. Bu nedenle bir kimse hiçbir zaman evlenmeyeceğini, ölene kadar bir kimsenin yanında çalışacağını, taahhüt edemez.
#31
SORU:
Kişilik hakkının dışa karşı korunması amacıyla kişilik haklarına karşı yapılmış ve sona ermiş bulunan bir saldırının yarattığı etkilerin hala devam etmesi halinde açılan dava hangisidir?
CEVAP:
Tespit davası, kişilik haklarına karşı yapılmış ve sona ermiş bulunan bir saldırının yarattığı etkilerin hala devam etmesi halinde açılan davadır.
#32
SORU:
Bir kişi veya mal topluluğunun tüzel kişi olarak nitelendirilebilmesi için hangi unsurların varlığına ihtiyaç vardır, belirtiniz?
CEVAP:
Bir kişi veya mal topluluğunun tüzel kişi olarak nitelendirilebilmesi için üç unsurun varlığına ihtiyaç vardır. Bunlar; örgütlenme, sürekli amaç ve hukuk düzeni tarafından tanınmadır.
#33
SORU:
Aile hukuku düzenlemelerinin temelinde hangi tür ilkeler yer almaktadır, belirtiniz?
CEVAP:
Aile hukuku düzenlemelerinin temelinde bir takım ilkeler yer alır. Bunlar, birlik ilkesi, süreklilik ilkesi, zayıfların korunması ilkesi, eşitlik ilkesi, düzenleme serbestisinin bulunmaması ilkesidir.
#34
SORU:
Kesin olan ve olmayan evlenme engellerini açıklayınız?
CEVAP:
Evlenme engelleri kesin olan ve olmayan evlenme engelleri şeklinde ikiye ayrılarak incelenir. Kesin evlenme engelleri, yakın hısımlık, mevcut evlilik, akıl hastlığıdır. Yakın hısımlık TMK 129’da düzenlenmiştir. “Aşağıdaki kimseler arasında evlenme yasaktır: 1. Üstsoy ile altsoy arasında; kardeşler arasında; amca, dayı, hala ve teyze ile yeğenleri arasında, 2. Kayın hısımlığı meydana getirmiş olan evlilik sona ermiş olsa bile, eşlerden biri ile diğerinin üstsoyu veya altsoyu arasında, 3. Evlât edinen ile evlâtlığın veya bunlardan biri ile diğerinin altsoyu ve eşi arasında”Kesin olmayan evlenme engelleri ise, bekleme süresi ve evlenmeye engel hastalıklardır. Bekleme süresi yalnızca kadın için öngörülmüştür. Buna göre evlilik sona erdiğinde kadın, evlenmenin sona ermesinden başlayarak 300 gün geçmedikçe evlenemez. Kadının önceki evliliğinden gebe olmadığının anlaşılması halinde veya eşlerin yeniden birbirleriyle evlenecek olması halinde hâkim bekleme süresini kaldırabilir.
#35
SORU:
Türk Medeni Kanunu’yla eşlere kaç seçimlik mal rejimi sunulmuştur, açıklayınız?
CEVAP:
Türk Medeni Kanunu’yla eşlere dört seçimlik mal rejimi sunulmuştur. Bunlar, edinilmiş mallara katılma rejimi, mal ayrılığı rejimi, paylaşmalı mal ayrılığı rejimi ve mal ortaklığı rejimidir. Edinilmiş mallara katılma rejimi yasal mal rejimi olması bakımından diğerlerinden ayrılır. Eşler aralarında geçerli olacak mal rejimini serbestçe belirlememişlerse yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olurlar.
#36
SORU:
Evlilik birliğinin geçersizliğine yol açan sebeplerden olan mutlak butlan halini açıklayınız?
CEVAP:
Evliliğin mutlak butlanına yol açan sebepler TMK 145’te düzenlenmiştir. Bunlar, eşlerden birinin evlenme sırasında evli bulunması, eşlerden birinin evlenme sırasında ayırt etme gücünden yoksun olması, eşlerden birinde evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığının bulunması, eşler arasında evlenmeye engel olacak derecede hısımlığın bulunmasıdır. Mutlak butlan sebeplerinden birinin varlığı halinde mutlak butlan davası açılır. Davanın açılması herhangi bir süreye bağlı değildir. Dava sonununda hâkim kararı ile evlilik sona erer.
#37
SORU:
Türk Medeni Kanunu’nda yer alan özel ve genel boşanma sebepleri nelerdir?
CEVAP:
Türk Medeni Kanunu’nda boşanma sebepleri sınırlı şekilde sayılmıştır. Bu sebeplerden bir kısmı özel bir kısmı genel sebeplerdir.
Özel boşanma sebepleri,
- Zina
- Hayata kast
- Pek kötü ve onur kırıcı davranış
- Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme
- Terk
- Akıl hastalığı
Genel boşanma sebepleri,
- Evlilik birliğinin temelden sarsılması,
- Eşlerin boşanma konusunda anlaşması
- Ortak hayatın yeniden kurulamamasıdır.
#38
SORU:
Evlat edinmede evlat edinen ile evlat edinilen arasında en az kaç yaş fark olması şarttır, belirtiniz?
CEVAP:
Evlat edinmede evlat edinen ile evlat edinilen arasında en az on sekiz yaş fark olması şarttır.
#39
SORU:
Ölümü, hakkında ölüm karinesinin gerçekleşmesi veya ölümüne denk tutulan gaipliğine karar verilmesiyle terekesi mirasçılarına geçen gerçek kişiye ne denir?
CEVAP:
Mirasbırakan: Ölümü, hakkında ölüm karinesinin gerçekleşmesi veya ölümüne denk tutulan gaipliğine karar verilmesiyle terekesi mirasçılarına geçen gerçek kişiye denir.
#40
SORU:
Hangi durumda iradi mirasçılıktan söz edilebilir, belirtiniz?
CEVAP:
İradi Mirasçılık: Vasiyetname veya miras sözleşmesi ile terekenin tümünün veya belirli bir oranının bir kimseye bırakılması halinde iradi (atanmış) mirasçılıktan söz edilir.
#41
SORU:
Ölüme bağlı tasarruflardan vasiyetname kaç şekilde yapılır, açıklayınız?
CEVAP:
Üç faklı şekilde vasiyetname yapmak mümkündür. Bunlar, el yazılı vasiyetname, resmi vasiyetname, sözlü vasiyetnamedir. Resmi vasiyetname sulh hâkimi veya noter önünde yapılır. Resmi vasiyetname yapmak için kişinin on sekiz yaşını doldurmuş olması gerekir. El yazılı vasiyetname yapabilmek için ayırt etme gücüne sahip ve on beş yaşını doldurmuş olmak gerekir. Sözlü vasiyetname olağanüstü vasiyetnamedir. Ancak Kanunu’nda öngörülen koşullar varsa sözlü vasiyetname yapılabilir. TMK 539’da sözlü vasiyetnamenin yapılabileceği durumlara örnek olarak, yakın ölüm tehlikesi, ulaşımın kesilmesi, hastalık, savaş gösterilmiştir.
#42
SORU:
Mirasçılıktan çıkarma hangi amaçlarla yapılır, belirtiniz?
CEVAP:
Mirasçılıktan çıkarma iki farklı amaçla yapılabilir. Bunlardan ilki cezai çıkarma, ikincisi koruyucu çıkarmadır.
#43
SORU:
Ayni haklara egemen olan ilkeleri ne şekilde gruplandırmak mümkündür, belirtiniz?
CEVAP:
Ayni haklara egemen olan ilkeleri şu şekilde gruplandırmak mümkündür:
- Mutlaklık
- Sınırlı sayı ve tipe bağlılık
- Açıklık
- Kamu güveninin korunması
- Belirlilik
- Sebebe bağlılık
- Hak düşürücü süre ve zamanaşımı süresine tabi olmama
#44
SORU:
Asli Zilyetlik ve Fer’i Zilyetlik durumlarını açıklayınız?
CEVAP:
Asli Zilyetlik-Fer’i Zilyetlik, bir şey üzerinde birden çok kişinin kademeli zilyetliğinin bulunduğu durumlarda asli ve feri zilyetlik ayrımından söz edilir. Zilyet bir sınırlı ayni hak veya kişisel hakkın kurulmasını ya da kullanılmasını sağlamak için başkasına teslim ederse ona asli zilyet, ayni veya kişisel hakkın sahibine ise feri zilyet denir.
#45
SORU:
Zilyetliğin kazanılmasında aslen, devren, tesisen ve miras yoluyla gerçekleşme şekillerini açıklayınız?
CEVAP:
Bir kişi başka birinin rızası söz konusu olmadan kendi zilyetlik iradesi ile fiil hâkimiyeti ele geçiriyorsa zilyetliğin aslen kazanıldığından söz edilir. Nehirden tutulan balıklar üzerinde zilyetlik aslen kazanılmıştır. Zilyet, zilyetliği olduğu gibi bir başkasına bırakan kişiden kazanmışsa, zilyetlik devren kazanılmıştır. Mevcut zilyet, kendisi de zilyet kalmak üzere başka bir kişiye tarafların rızası ile zilyetlik tanımışsa zilyetlik tesisen kazanılmıştır. Mirasbırakanın ölümü ile mirasbırakana ait olan tüm haklar, borçlar, zilyetlik mirasçılara geçer. Mirasçılar, zilyetlik iradesi bulunmadan, zilyetlik konusu şey üzerinde fiili hakimiyet de tesis etmeden, zilyet sıfatını kazanırlar.