II. ABDÜLHAMİT DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI Dersi EDEBİYAT-I CEDÎDE TOPLULUĞUNUN OLUŞUMU soru cevapları:
Toplam 67 Soru & Cevap#1
SORU: Tanzimat’ın ikinci devresi olarak adlandırılan bu süreç hangi iki başlık altında değerlendirilir?
CEVAP: Tanzimat’ın ikinci devresi olarak adlandırılan bu süreç: 1. Edebiyat-ı Cedide topluluğu 2. Edebiyat-ı Cedide dışındaki edebî hareketlilik olarak adlandırılır.
#2
SORU: Edebiyat-ı Cedide ve Servet-i Fünun adlandırmaları tarihsel süreç içinde neden karışıklık göstermektedir?
CEVAP: Tanzimat dönemi edebiyatı başlangıçta “yeni edebiyat” anlamında aynı adla anıldığı için bazı araştırmacılar, Sultan II. Abdülhamit dönemindeki bu edebî oluşumu, etrafında birleştikleri derginin adına izafeten “Servet-i Fünûn Edebiyatı” adıyla tanıtmıştır. Bu tanıtım, zaman zaman, onların edebî faaliyetinin sadece Servet-i Fünun dergisiyle sınırlı kaldığı yanlışına sebep olmuştur.
#3
SORU: II. Abdülhamit döneminin saltanata I. kuşağa göre nispeten daha az muhalif II. kuşak edebiyatçıları kimlerdir?
CEVAP: Recaizade Mahmut Ekrem ve Abdülhak Hâmit.
#4
SORU: Müstezat ne anlama gelmektedir?
CEVAP: Müstezat, sözlük anlamı artmış, çoğalmış demektir. Bir Divan şiiri nazım biçimidir. Bir gazelde uzun dizelere, kısa dizeler eklenerek yazılır. Kısa dizelere ‘ziyade’ denir. Uzun dizenin ölçüsü mef’ûlü mefâîlü fa’ûlün, kısa dizenin ölçüsü ise uzun dizenin ilk ve son parçalarından meydana gelen mef’ûlü fa’ûlün’dür.
#5
SORU: Edebiyat-ı Cedide sanatçıları batı edebiyatına özgü nazım biçimleri kullanmışlar mıdır?
CEVAP: Edebiyat-ı Cedide sanatçıları Sone ve terzarima gibi batı edebiyatına özgü nazım biçimleri kullanılmıştır.
#6
SORU: II. Abdülhamit Dönemi terimi ifadesine yüklenen anlam ve kimden itibaren kullanıldığını değerlendiriniz?
CEVAP: II. Abdülhamit Dönemi ifadesi bir siyasî tarih terimidir. Fuat Köprülü’den beri genel kabul görmüş anlayışla edebiyat tarihini tasnif ederken önce medeniyet daireleri, sonra o medeniyet dairesindeki toplumsal hayat ve edebiyatın da genel havasını belirleyen en önemli siyasî olaylar dikkate alınmaktadır. Üçüncü adım, o dönemin içindeki çeşitli edebiyat anlayışlarını incelemektir.
#7
SORU: Sultan II. Abdülhamit dönemini belirleyen tarihsel ve özel şartlar nelerdir?
CEVAP: I. Meşrutiyet denilen siyasal nizam, iki yıllık bir tecrübeden sonra anayasanın askıya alınmasıyla, farklı bir renge bürünmüştür. Hukuken I. Meşrutiyet devam etmekle birlikte, fiilen II. Meşrutiyet’e kadar sürecek olan Sultan II. Abdülhamit döneminin özel şartları, her şeyi ve doğal olarak sanat ve edebiyat hayatının zeminini de belirleyici olmuştur.
#8
SORU: Terzarima nasıl bir ölçü birimidir?
CEVAP: Terzarima, ilk kez İtalyan edebiyatında kullanılan bu nazım biçimi, 3 dizeli bentlerden oluşur. En sonda tek bir dize vardır. Kafiye düzeni; aba/bcb/cdc/e biçimindedir.
#9
SORU: Edebiyat-ı Cedide topluluğu hangi tarihler arasında ortaya çıkmıştır?
CEVAP: Edebiyat-ı Cedide topluluğu (1896-1901), II. Abdülhamit döneminde ortaya çıkmış bir edebî harekettir.
#10
SORU: II. Abdülhamit döneminin sultana muhalif I. kuşak edebiyatçıları kimlerdir?
CEVAP: Ziya Paşa, Namık Kemal.
#11
SORU: II. Abdülhamit tahta çıktıktan sonra ilk neleri yapmıştır?
CEVAP: II. Abdülhamit, tahta çıktıktan hemen sonra Kanûn-i Esasî’yi yürürlüğe koydu (23 Aralık 1876), ardından seçimlerin yapılmasını sağlayıp Meclis-i Mebûsân (Millet Meclisi)’ı açtı (19 Mart 1877).
#12
SORU: Edebiyat-ı Cedide sanatçılarının eserlerinde anjambman kullanılmış mıdır?
CEVAP: Divan şiirinde cümlenin ve anlamın bir dize veya beyit içinde tamamlanmasına karşılık, Edebiyat-ı Cedide şiirinde, cümlenin ve anlamın bir dizenin ortasında başladığı veya bittiği görülür; hatta 7-8 dizeye kadar yayılan cümlelere rastlanır. Buna anjambman denir. Böylece şiir, bu dönemde giderek düzyazıya yaklaşmıştır.
#13
SORU: II. Abdülhamit tahta çıktıktan sonra dış ülkelerle yaşadığı ilk büyük sorun nedir?
CEVAP: Şark Meselesi.
#14
SORU: II. Abdülhamit’in eğitim hayatına getirdiği yenilikler nelerdir?
CEVAP: II. Abdülhamit önemli yeniliklere de imza atmıştır. Eğitim alanında; Mekteb-i Mülkiye (Siyasal Bilgiler Fakültesi), Mekteb-i Hukuk (Hukuk Fakültesi), Sanayi-i Nefise Mektebi (Güzel Sanatlar Akademisi), Dârü’l-Muallimîn-i Âliye (Yüksek Öğretmen Okulu), Dârü’l-Muallimât (Kız Öğretmen Okulu) gibi modern eğitim kurumları açmış, iptidâiye (ilkokul), rüştiye (ortaokul) ve idâdî (lise)leri yaygınlaştırmıştır.
#15
SORU: Osmanlı-Rus Savaşı sonrası imzalanan antlaşma hangisidir?
CEVAP: Osmanlı-Rus Savaşı sonrası Rusya ile Ayastefanos Antlaşması imzalanmıştır (3 Mart 1878).
#16
SORU: Ukâz-ı Osmânî ne anlama gelmektedir ve Muallim Naci taraftarları kendilerini niçin bu adla adlandırmışlardır?
CEVAP: Ukâz-ı Osmânî, Mekke’nin yakınında bulunan ve Arapların her yıl bir ay boyunca eğlenip alışveriş yaptıkları, karşılıklı şiir okudukları pazar yerine ukâz denir. Muallim Naci yanlıları da bundan esinlenerek kendilerine, Osmanlıların eğlendikleri, karşılıklı şiir okudukları yer anlamına Ukâz-ı Osmânî adını vermişlerdir.
#17
SORU: II. Abdülhamit döneminde yaşanan sansür yazın dilini nasıl etkilemiştir?
CEVAP: 1876’dan sonra, yazar ve şairlerin toplumsal konulardan uzak durup bireysel temalara yönelmesinde ve hatta Tanzimat dönemine göre daha kapalı ve ağır bir dil kullanmasında, başka etkiler yanında, II. Abdülhamit döneminin sert ve sıkı idare tarzı ile yaşanan felâketlerin etkisi vardır.
#18
SORU: Mehmet Kaplan Tanzimat’ın I. ve II. kuşak edebiyatçıları olarak hangi isimlerden kitabında bahseder?
CEVAP: Tanzimat’ın I. kuşağına mensup Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa ve Ahmet Midhat. Tanzimat’ın II. kuşağı ise Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hâmit ve Samipaşazade Sezai’dir.
#19
SORU: Mehmet Kaplan Tanzimat’ın I. ve II. kuşak edebiyatçılarını kitabında ele aldıkları konulara göre hangi başlıklar altında inceler?
CEVAP: Tanzimat’ın I. Kuşağı “Sosyal ve Politik Fikirler Devri” ve Tanzimat’ın II. kuşağı ise “Ferdiyetçilik, Büyük İhtiraslar ve Iztıraplar Devri” başlıkları altında incelenir.
#20
SORU: Edebiyat-ı Cedide’nin, Servet-i Fünun olarak adlandırılması eğitim-öğretim açısından neden uygun görülmemiştir?
CEVAP: Edebiyat-ı Cedide öncesi dönem Tanzimat Dönemi Edebiyatı, sonrakilerse II. Meşrutiyet Dönemi Edebiyatı ve Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı diye tanıtılırken sadece bu oluşumun hatta dönemin bir derginin adı ile anılması, eğitim-öğretim açısından uygun görülmemektedir.
#21
SORU: Aşağıdakilerden hangisi II.Abdülhamit döneminin toplumsal koşullarının Edebiyat-ı Cedide'ye olan etkisi için söylenebilir?
CEVAP:
1876’dan sonra, yazar ve şairlerin toplumsal konulardan uzak durup bireysel temalara yönelmesinde ve hatta Tanzimat dönemine göre daha kapalı ve ağır bir dil kullanmasında, başka etkiler yanında, II. Abdülhamit döneminin sert ve sıkı idare tarzı ile yaşanan felâketlerin etkisi vardır. Edebiyat-ı Cedide yazar ve şairlerinin toplumsal sorunlardan uzak durup, bireysel temalara yönelmiştir.
#22
SORU: Aşağıdakilerden hangisinde Edebiyat-ı Cedide sanat anlayışının oluşumunda etkili olan, ikinci kuşağa mensup iki yazar doğru verilmiştir?
CEVAP:
Edebiyat-ı Cedide sanat anlayışının oluşumunda etkili olan, ikinci kuşağa mensup iki yazar Recaizade Mahmut Ekrem ve Abdülhak Hâmit'tir.
#23
SORU: Aşağıdakilerden hangisi UkâzI Şubbân adI altında yer alan isimler arasında gösterilemez?
CEVAP:
Ukâzı Şubbân adI altında Ali Ferruh, Abdülhalim Memduh, Tevfik Nevzat, HalitZiya gibi isimler Ukâz-ı Osmânî'ye eleştirilerini yöneltmişlerdir.
#24
SORU: Aşağıdakilerden hangisi Edebiyat-ı Cedide romanı için söylenemez?
CEVAP:
Roman ve hikâyede, Tanzimat döneminde görülen, anlatıcının araya girip okurla sohbet etmesi, bilgiler aktarması, gerçeği zorlayan tesadüfler ve kişilerin idealize edilmesi gibi kusurlar, Edebiyat-ı Cedide romanında oldukça azalmış, olay örgüsü, karakterlerin canlandırılması ve çevre tasvirleri bakımından, daha sağlam, daha gerçekçi ve Batı tarzına uygun eserler kaleme alınmıştır.
#25
SORU: Edebiyat-ı Cedide sanatçılarından Halit Ziya ve Mehmet Rauf'un etkilendiği romancılar arasında gösterilemez?
CEVAP:
Şiirde Tevfik Fikret, Alfred de Musset, François Coppée ve Sully Prudhomme’dan, romanda ise Halit Ziya ve Mehmet Rauf, Stendhal, Balzac, Goncourt Kardeşler ve Paul Bourget’den etkilenmiştir.
#26
SORU: Aşağıdakilerden hangisi Servet-i Fünûn dergisi için doğrudur?
CEVAP:
Servet, 1890 yılında İstanbul’da çıkarılan bir gazetedir. Servet-i Fünûn, önce 27
Mart 1891’den itibaren bu gazetenin haftalık edebî eki olarak çıkmaya başlamıştır. Derginin
idarecisi Recaizade Mahmut Ekrem’in Mekteb-i Mülkiye’den öğrencisi Ahmet
İhsan Tokgöz’dür. Başlangıçta fen bilimlerine ağırlık veren Servet-i Fünûn dergisinde,
kısmen edebî yazılar da yayımlanmıştır. Derginin başına 256.sayısından itibaren Tevfik Fikret geçmiştir. Dergide şiir, hikâye ve roman türüne yer verilmiştir.
#27
SORU: Aşağıdakilerden hangisi Servet-i Fünun dergisinin şiir kadrosunda yer alır?
CEVAP:
Servet-i Fünun dergisine birçok yazar ve şair katılmıştır. Şiirleriyle öne çıkan şairler arasında Celâl Sahir gösterilebilir.
#28
SORU: Aşağıdakilerden hangisinde "Edebiyat-ı Cedide sanat anlayışında romancılar, kısmen ___________ ; ancak daha çok ___________ etkisi altında kalmışlardır." cümlesindeki boşlukları doğru şekilde tamamlar?
CEVAP:
Edebiyat-ı Cedide romancıları, kısmen romantiklerin; ancak daha çok realistlerin etkisi altında kalmışlardır.
#29
SORU: I. Mirsad II. Mektep III. Hazine-i Fünun IV. Maarif Yukarıda verilenlerden hangileri Servet-i Fünûn Edebiyatının kurulmasına zemin hazırlayan dergiler arasındadır?
CEVAP:
Recaizade Mahmut Ekrem’in çevresinde toplanan gençlerin 1890’lı yıllarda Mirsad, Malûmat, Mektep, Hazine-i Fünûn, Maarif gibi dergilerde başlayan edebî faaliyetleri Servet-i Fünûn Edebiyatının kurulmasına zemin hazırlamıştır.
#30
SORU: Edebiyat-ı Cedide Topluluğundaki asıl sarsılma ve kopuşa yol açan "Şiirimiz" adlı yazı dizisini kaleme alan aşağıdakilerden hangisidir?
CEVAP:
Edebiyat-ı Cedide Topluluğundaki asıl sarsılma ve kopuşa yol açan "Şiirimiz" adlı yazı dizisini kaleme alan Ali Ekrem'dir.
#31
SORU: Edebiyat-ı Cedide sanat anlayışının sonunu hazırlayan kopuş, hangi tarihte ve hangi şairin yazısı ile başlar?
CEVAP: Edebiyat-ı Cedide’de asıl sarsılma ve kopuş, Ali Ekrem (Ayn Nadir)’in “Şiirimiz” (Servet-i Fünûn, S. 505, 15 Teşrîn-i sânî 1900- S. 508, 9 Kânûn-ı evvel 1900) başlıklı bir dizi yazısıyla başlar. Bu, bir özeleştiridir.
#32
SORU: Servet-i Fünûn dergisi hangi yazıdan dolayı ve ne zaman kapatılır?
CEVAP: Derginin başına geçen Hüseyin Cahit’in Fransızca’dan çevirdiği “Edebiyat ve Hukuk” (Servet-i Fünûn, S. 553, 16 Ekim 1901) başlıklı makale, sakıncalı bulunduğu için, Servet-i Fünûn kapatılır.
#33
SORU: Dekadan kavramı ne anlama gelmektedir ve edebiyatta ne zaman kullanılmaya başlamıştır?
CEVAP: Dekadan, gerileme, yıkılma, çökme anlamına gelen bir Fransızca (décadence) kelimedir. Bu terim, 19. yüzyılın sonlarında, Fransa’da, şiirde alışılmış uslûbun dışına çıkan, yeni ve anlaşılmaz imgeler kullanan bazı sembolist şairler için kullanılmıştır.
#34
SORU: Edebiyatımızda dekadan kavramı kime karşı ve neden kullanılmıştır?
CEVAP: Cenap Şahabettin’in şiirlerinde kullandığı “sâat-ı semenfâm, ûd-ı mükevkeb, nây-ı zümürrüd” vb. yeni tamlama ve imgeler, tepkilere yol açtı. Ahmet Midhat, kullandıkları kapalı dil, alışılmadık tamlama ve imgelerden dolayı onları “Dekadanlar” (Sabah, 14 Mart 1897) başlıklı makalesinde şiddetle eleştirdi.
#35
SORU: Tanzimat’ın I. kuşak edebiyatçılarının sanat ve konuları açısından Edebiyat-ı Cedide sanatçılarının farklılığı nelerdir?
CEVAP: Tanzimat’ın I. kuşak şair ve yazarlarının, edebiyatı, toplumu eğitme ve bilinçlendirme aracı olarak görmelerine karşılık, Edebiyat-ı Cedideciler, sanat yapmayı ve güzelliği yansıtmayı amaçlamışlardır. Tanzimat’ın ilk dönemindeki eserlerde toplumsal konulara ağırlık verilmesine karşılık Edebiyat-ı Cedide topluluğunda ağırlıklı olarak bireysel temalar işlenmiştir.
#36
SORU: Edebiyat-ı Cedide sanatçılarının karamsar ve içine kapanık bireysel ruh halleri eserlerinin ismine nasıl yansımıştır?
CEVAP: Edebiyat-ı Cedide yazar ve şairleri, hem dönemin toplumsal/siyasal koşulları, hem de mizaçları gereği, içe kapanık, karamsar, gerçeklerden kaçıp hayale sığınmaya eğilimli şahsiyetlerdir. Bu nedenle olsa gerek, eserlerinde hayal-gerçek çatışmasına ve karamsar duygulara sıkça rastlanır. Mâi ve Siyah, Kırık Hayatlar, Rübâb-ı Şikeste, “Ömr-i Muhayyel”, “Elhân-ı Şitâ”, “Gayyâ-yı Vücûd” gibi eser adları ve şiir başlıklarında dahi bu karamsarlığı ve hayal-gerçek çatışmasını görmek mümkündür.
#37
SORU: II. Abdülhamit’in eğitim hayatı dışında getirdiği yenilikler nelerdir?
CEVAP: Ticaret, ziraat ve sanayi odalarının açılması, çeşitli şehirlerde ulaşımın atlı ve elektrikli tramvaylarla yapılması, Anadolu ve Rumeli demiryollarının büyük bir bölümünün tamamlanması, Ziraat Bankası aracılığıyla çiftçilerin desteklenmesi, Feshane ve Hereke Fabrikalarının genişletilmesi ile Yıldız Çini Fabrikasının kurulması, hep onun döneminde gerçekleştirilmiştir.
#38
SORU: II. Abdülhamit tahta ne zaman çıkmıştır?
CEVAP: II. Abdülhamit, 31 Ağustos 1876’da tahta çıktı.
#39
SORU: Servet-i Fünûn’un yenilik edebiyatına geçiş süreci nasıl olmuştur?
CEVAP: Tevfik Fikret, 7 Şubat 1896’da çıkan 256. sayıdan itibaren Servet-i Fünûn dergisinin başına geçti. Böylece Servet-i Fünûn dergisi, Recaizade Mahmut Ekrem’in aracılığı ve öncülüğüyle, edebiyatta yenilik yanlısı şair ve yazarların yayın organı hâline geldi.
#40
SORU: Kanûn-i Esasî nedir?
CEVAP: Kanûn-i Esâsî, 1876 yılında kabul edilen Osmanlı Devleti anayasasıdır.
#41
SORU: Meclis-i Mebûsân nedir?
CEVAP: Meclis-i Mebûsân: Osmanlı Devleti’nde, 23 Aralık 1876’da ilan edilen Kanûn-i Esâsî’ye göre, 19 Mart 1877’de II. Abdülhamit tarafından açılan; ancak Osmanlı Rus Savaşı’ndan sonra çıkan huzursuzluklar üzerine 13 Şubat 1878’de kapatılan Millet Meclisi.
#42
SORU: II. Abdülhamit ne kadar süre tahtta kalmıştır ve nasıl bir yönetim anlayışı benimsemiştir?
CEVAP: II. Abdülhamit, otuz üç yıllık saltanatı süresince, sert ve sıkı bir idare tarzını benimsemiştir.
#43
SORU: II. Abdülhamit döneminde gazete ve dergilere uygulanan sansür ve II. kuşak edebiyatçıların özel yaşamları eserlere nasıl yansımıştır?
CEVAP: II. Abdülhamit dönemindeki çalkantılar, gazetelere ve dergilere uygulanan sıkı sansür ve özel hayatlarındaki acı olaylar nedeniyle, Tanzimat’ın II. kuşağına mensup bu şair ve yazarlar, toplumsal ve siyasal konulardan uzak durmayı yeğlerler. Eserlerinde genellikle aşk, doğa, ölüm gibi bireysel temalara yer verirler. Dönemin edebî eserlerine hâkim olan karamsar ruh hâlinde de bu toplumsal/siyasal ortamın payı vardır. Bu dönemde, siyasetten söz etmemek şartıyla, pek çok edebî dergi yayımlanır; ancak hemen hepsinde “siyasetten başka her şeyden bahseder” vb. ibareler bulunmaktadır.
#44
SORU: Anjambman ne anlama gelmektedir?
CEVAP: Anjambman, bir şiirde cümle veya anlamın bir dize veya beyitte değil de, onu izleyen dizelerde tamamlanması.
#45
SORU: Edebiyat-ı Cedide sanat anlayışının 1896-1901 yılları arasında ortaya çıkan etkileri dönem edebiyatına nasıl yansımıştır?
CEVAP: Türk Edebiyatı, Edebiyat-ı Cedideciler ile birlikte, Divan Edebiyatından, şekil ve öz itibariyle daha da uzaklaşmış, roman ve hikâyedeki geleneksel izler daha bir silinmiş, dil ağırlaşmakla beraber, daha sanatkârane bir hale dönüşmüştür. Bu olumlu gelişmelerle beraber, edebî dilde bir yapaylık ve Fransız etkisi de kendini gösterir.
#46
SORU: Servet-i Fünûn ne zaman çıkmaya başlar ve ilk döneminde hangi konular ağırlıktadır?
CEVAP: Servet, 1890 yılında İstanbul’da çıkarılan bir gazetedir. Servet-i Fünûn, önce 27 Mart 1891’den itibaren bu gazetenin haftalık edebî eki olarak çıkmaya başlar. Derginin idarecisi Recaizade Mahmut Ekrem’in Mekteb-i Mülkiye’den öğrencisi Ahmet İhsan Tokgöz’dür. Başlangıçta fen bilimlerine ağırlık veren Servet-i Fünûn dergisinde, kısmen edebî yazılar da yayımlanıyordu.
#47
SORU: Sone ne anlama gelmektedir?
CEVAP: Sone, önce İtalyan, sonra da Fransız edebiyatında kullanılan 14 dizelik bir nazım biçimi. Sonenin ilk iki bendi 4, son iki bendi ise 3’er dizeden oluşur. İtalyan tipi sonenin kafiye düzeni: abba/abba/ccd/ede; Fransız tipi sonenin kafiye düzeni ise abba/abba/ccd/eed biçimindedir.
#48
SORU:
"Edebiyat-ı Cedide" ne demektir? Açıklayınız.
CEVAP:
Edebiyat-ı Cedide topluluğu (1896-1901), II. Abdülhamit döneminde ortaya çıkmış bir edebî harekettir. Bu harekete katılanlar, içinde bulundukları topluluğu “Edebiyat-ı Cedide” adı ile anmışlar ve daha sonra edebiyat tarihleri de genellikle bu adı benimsemişlerdir. Ancak, Tanzimat dönemi edebiyatı da başlangıçta “yeni edebiyat” anlamında aynı adla anıldığı için bazı araştırmacılar, Sultan II. Abdülhamit dönemindeki bu edebî oluşumu, etrafında birleştikleri derginin adına izafeten “Servet-i Fünûn Edebiyatı” adıyla tanıtmışlardır.
#49
SORU:
Kanun-i Esasi nedir ve kaç yılında kabul edilmiştir?
CEVAP:
Kanun-i Esasi: 1876 yılında kabul edilen Osmanlı Devleti anayasasıdır.
#50
SORU:
Meclis-i Mebusan hangi tarihte ve ne sebeple kapatılmıştır?
CEVAP:
Meclis-i Mebusan, 23 Aralık 1876’da ilan edilen Kanun-i Esasi’ye göre, 19 Mart 1877’de II. Abdülhamit tarafından açılmış ancak Osmanlı-Rus savaşı’ndan sonra çıkan huzursuzluklar üzerine 13 Şubat 1878’de kapatılmıştır.
#51
SORU:
II. Abdülhamit’in tahta çıktıktan sonra karşılaştığı en önemli sorun nedir?
CEVAP:
II. Abdülhamit’in, tahta çıktıktan sonra karşılaştığı en önemli sorun, Osmanlı-Rus Savaşı’dır. Romen, Sırp ve Karadağlıların da Rusya tarafında yer aldığı bu savaşta, Osmanlı ordusu yenilmiş ve on binlerce Müslüman Türk göçmen, İstanbul’a akın etmiştir. Cephede alınan ağır yenilgiler, içerideki azınlıkları da kışkırtmış ve Meclis-i Mebusan’daki azınlığa mensup vekiller huzursuzluk çıkarmaya başlamışlardır. Meclis’teki tartışmaların ve huzursuzluğun zarar verici boyutlara ulaşması üzerine, 13 Şubat 1878’de Osmanlı Millet Meclisi kapatılmış, ardından da Rusya ile Ayastefanos Antlaşması imzalanmıştır (3 Mart 1878).
#52
SORU:
31 Mart Vakası'nı açıklayınız.
CEVAP:
II. Abdülhamit uyguladığı baskıcı politika nedeniyle, karşısında hep muhalif bir aydın grubu bulmuştur. Daha Sultan Abdülaziz döneminde, birtakım politik isteklerle padişahın karşısına çıkan Yeni Osmanlılar, II. Abdülhamit döneminde de Jön Türkler (Genç Türkler) adıyla harekete geçer. İstekleri, meşruti düzen ve Kanun-i Esasi’nin yeniden ilanıdır. Bu muhalefet hareketi, daha sonra İttihat ve Terakki Komitesi altında organize olarak, padişahı Kanun-i Esasi’nin ilanına zorlar. Bunun sonucunda, II. Abdülhamit, 23 Temmuz 1908’de Anayasa’yı tekrar yürürlüğe koyar. Böylece tarihimizde İkinci Meşrutiyet diye bilinen dönem başlar. Ancak Meşrutiyet’in ilanı, sorunları azaltmak yerine daha da artırır; Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Bosna-Hersek’i işgal eder, Bulgaristan bağımsızlığını ilan eder, Girit Yunanistan’a katılır. Meclis-i Mebusan’daki azınlığa mensup vekiller, ayrılıkçı hareketlere başlarlar. Buna İttihat ve Terakki’nin izlediği baskıcı politika da eklenince huzursuzluk iyice artar. Sonunda İstanbul’da 31 Mart Vakası adıyla bilinen bir ayaklanma patlak verir (13 Nisan 1909). Bu ayaklanmayı, Selanik’ten gelen Hareket Ordusu bastırır (23-24 Nisan 1909). İttihat ve Terakki, idareye el koyar. II. Abdülhamit, Meclis’in kararıyla tahttan indirilip, o gece Selanik’e sürgüne gönderilir ve 1 Kasım 1912 tarihine kadar Selanik’teki Alâtini Köşkü’nde gözaltında tutulur. II. Abdülhamit’in otuz üç yıllık, çalkantılarla dolu, sert ve sıkı yönetimi böylece sona erer.
#53
SORU:
II. Abdülhamit döneminin toplumsal koşulları, Tanzimat II. dönem edebiyatını ne şekilde etkilemiştir?
CEVAP:
II. Abdülhamit dönemindeki çalkantılar, gazetelere ve dergilere uygulanan sıkı sansür ve özel hayatlarındaki acı olaylar nedeniyle, Tanzimat’ın II. kuşağına mensup şair ve yazarlar, toplumsal ve siyasal konulardan uzak durmayı yeğlerler. Eserlerinde genellikle aşk, doğa, ölüm gibi bireysel temalara yer verirler. Dönemin edebi eserlerine hakim olan karamsar ruh halinde de bu toplumsal/siyasal ortamın payı vardır. Bu dönemde, siyasetten söz etmemek şartıyla, pek çok edebi dergi yayımlanır; ancak hemen hepsinde “siyasetten başka her şeyden bahseder” vb. ibareler bulunmaktadır. İşte bütün bunlarda, 1876’dan sonra, yazar ve şairlerin toplumsal konulardan uzak durup bireysel temalara yönelmesinde ve hatta Tanzimat dönemine göre daha kapalı ve ağır bir dil kullanmasında, başka etkiler yanında, II. Abdülhamit döneminin sert ve sıkı idare tarzı ile yaşanan felaketlerin etkisi vardır.
#54
SORU:
Tanzimat sonrası Türk edebiyatı kaç döneme ayrılır ve mensupları kimlerdir?
CEVAP:
Tanzimat sonrası Türk edebiyatı, kendi içinde iki döneme ayrılır. 1860-1876 arasındaki ilk döneme Tanzimat’ın I. kuşağına mensup Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa ve Ahmet Midhat gibi şair ve yazarlar damgasını vurmuştur. Mehmet Kaplan bu döneme “Sosyal ve Politik Fikirler Devri” adını verir (Kaplan, 1971, 2-4). Bu dönem, yaklaşık olarak II. Abdülhamit’in tahta çıktığı yıllara kadar sürer. II. Abdülhamit tahta geçtikten sonra (1876) edebiyatta yeni bir dönem açılır. Bu dönemde, Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hâmit ve Samipaşazade Sezai gibi Tanzimat’ın II. kuşağına mensup şair ve yazarların ağırlığı hissedilir. Mehmet Kaplan bu döneme de “Ferdiyetçilik, Büyük İhtiraslar ve Iztıraplar Devri” adını vermiştir (Kaplan, 1971, 5-9). Tanzimat’ın I. kuşağına mensup şair ve yazarlar, eserlerinde toplumsal ve siyasal konulara yer verip, halkı eğitmeyi ve bilinçlendirmeyi amaçlarken; ikinci kuşağa mensup edebiyatçılar, gerek dönemin siyasal koşulları, gerekse özel hayatlarında karşılaştıkları acı olaylar ve içe kapalı, duygusal mizaçları nedeniyle ölüm, aşk ve doğa gibi bireysel temalara eğilmişlerdir.
#55
SORU:
"Ukaz-ı Osmani" nedir?
CEVAP:
Ukaz-ı Osmani: Mekke’nin yakınında bulunan ve Arapların her yıl bir ay boyunca eğlenip alış veriş yaptıkları, karşılıklı şiir okudukları pazar yerine ukaz denir. Muallim Naci yanlıları da bundan esinlenerek kendilerine, Osmanlıların eğlendikleri, karşılıklı şiir okudukları yer anlamına Ukaz-ı Osmani adını vermişlerdir.
#56
SORU:
"Ukaz-ı Şubban" nedir?
CEVAP:
Ukaz-ı Şubban: Gençlerin eğlendikleri, karşılıklı şiir okudukları yer. Recaizade Mahmut Ekrem yanlısı birtakım genç şair ve yazarların, Muallim Naci yanlılarına karşı kendileri için kullandıkları ‘genç şairler panayırı’ anlamına gelen bir terim.
#57
SORU:
Servet-i Fünun Edebiyatı'nın kurulmasına zemin hazırlayan başlıca olaylar nelerdir?
CEVAP:
1880'lerde Muallim Naci ile R. Mahmut Ekrem arasında başlayan tartışmaların sonucunda, Recaizade Mahmut Ekrem’in çevresinde toplanan gençlerin 1890'lı yıllarda Mirsad, Malûmat, Mektep, Hazine-i Fünûn, Maarif gibi dergilerde başlayan edebi faaliyetleri Servet-i Fünun Edebiyatının kurulmasına zemin hazırlamıştır. Servet-i Fünun Edebiyatının kurulmasına zemin hazırlayan bir başka edebi olay da, Hasan Asaf adlı bir genç şairin Musavver Malumat'ta yayımlanan “Burhan-ı Kudret” (7 Kasım 1895) başlıklı şiiri dolayısıyla çıkan tartışmalardır. Bu tartışma edebiyatımızda ‘abes-muktebes’ tartışması olarak da bilinir.
#58
SORU:
"Servet-i Fünun" nedir? Açıklayınız.
CEVAP:
Servet, 1890 yılında İstanbul'da çıkarılan bir gazetedir. Servet-i Fünun, önce 27 Mart 1891’den itibaren bu gazetenin haftalık edebi eki olarak çıkmaya başlar. Derginin idarecisi Recaizade Mahmut Ekrem'in Mekteb-i Mülkiye’den öğrencisi Ahmet İhsan Tokgöz'dür. Başlangıçta fen bilimlerine ağırlık veren Servet-i Fünun dergisinde, kısmen edebi yazılar da yayımlanıyordu. Ancak Recaizade Mahmut Ekrem, Ahmet İhsan'la görüşerek dergiyi yenilik edebiyatının yayın organı yapmak istediğini bildirdi. Şubat 1896'da bir başka öğrencisi Tevfik Fikret’i Ahmet İhsan’la tanıştırdı. Bu görüşme sonucunda, Tevfik Fikret, 7 Şubat 1896’da çıkan 256. sayıdan itibaren Servet-i Fünun dergisinin başına geçti. Böylece Servet-i Fünun dergisi, Recaizade Mahmut Ekrem'in aracılığıyla ve öncülüğüyle, edebiyatta yenilik yanlısı şair ve yazarların yayın organı haline geldi. Edebiyat tarihlerinde “Edebiyat-ı Cedide” (veya bazı kaynaklarda Servet-i Fünun) adıyla bilinen hareket de Tevfik Fikret'in derginin başına geçmesiyle başladı.
#59
SORU:
Servet-i Fünun dergisinde şiirin yanında hangi türde eserler verilmiştir?
CEVAP:
Dergide şiirin yanı sıra, roman ve hikaye türünde eserlere de yer verildi; Recaizade Mahmut Ekrem’in Araba Sevdası, Halit Ziya’nın Maî ve Siyah, Aşk-ı Memnu ve Kırık Hayatlar, Mehmet Rauf’un Eylül, Hüseyin Cahit’in Hayal İçinde adlı romanları, Servet-i Fünun’da tefrika edildi ve çeşitli hikayeleri yayımlandı. Servet-i Fünun dergisinde, bu türler dışında edebiyatla ilgili makalelere ve eleştirilere de rastlanmaktadır. Başta Tevfik Fikret olmak üzere, Cenap Şahabettin, Halit Ziya, Mehmet Rauf ve Ali Ekrem, bu dergide “Musahabe-i Edebiye” başlığı altında pek çok yazı kaleme almış, Ahmet Reşit, Ahmet Şuayp ve Hüseyin Cahit, batılı tarzda edebi eleştiri örnekleri vermiştir.
#60
SORU:
Servet-i Fünun dergisinin başlıca yazar kadrosu kimlerden oluşmaktadır?
CEVAP:
Fikret'in derginin idaresini ele almasından sonra, Cenap Şahabettin, Halit Ziya, Mehmet Rauf, Hüseyin Siret, İsmail Safa, Ali Ekrem (Ayn Nadir), Celâl Sahir, Menemenlizade Mehmet Tahir, Ahmet Reflit (H. Nazım), Süleyman Nazif, Ahmet Şuayp, Hüseyin Suat, Hüseyin Cahit, Süleyman Nesip, Faik Âli, Ahmet Hikmet, Hüseyin Kâzım gibi şair ve yazarlar da Servet-i Fünûn dergisinin kadrosuna katıldılar. Tevfik Fikret ve Cenap Şahabettin başta olmak üzere, Ali Ekrem, Hüseyin Siret, Hüseyin Suat, Celâl Sahir, Fâik Âli, İsmail Safa, Menemenlizade Mehmet Tahir, Süleyman Nazif, Süleyman Nesip gibi şairler dergide şiirleriyle öne çıktı. Özellikle Cenap Şahabettin’in şiirlerinde kullandığı “sâat-ı semenfâm, ûd-ı mükevkeb, nây-ı zümürrüd” vb. yeni tamlama ve imgeler, tepkilere yol açtı.
#61
SORU:
Edebiyat-ı Cedide döneminin başlıca sanat anlayışı nedir?
CEVAP:
1. Tanzimat’ın I. kuşak şair ve yazarlarının, edebiyatı, toplumu eğitme ve bilinçlendirme aracı olarak görmelerine karşılık, Edebiyat-ı Cedideciler, sanat yapmayı ve güzelliği yansıtmayı amaçlamışlardır.
2. Ağırlıklı olarak bireysel temalar işlenmiştir.
3. Bu dönemin eserlerinde hayal-gerçek çatışmasına ve karamsar duygulara sıkça rastlanır.
4. Olay örgüsü, karakterlerin canlandırılması ve çevre tasvirleri bakımından, daha sağlam, daha gerçekçi ve Batı tarzına uygun eserler kaleme alınmıştır.
5. Şiirde daha çok parnasyenlerin, romanda ise, kısmen romantiklerin; ancak daha çok realistlerin etkisi altında kalmışlardır.
6. Servet-i Fünûn yazarları, eserlerinde Tanzimat kuşağına göre daha soyut ve ağır bir dil kullanmışlardır.
7. Eserlerde alışılmamış yeni tamlama ve imgelere yer verilmiştir.
8. Eserlerde “ki ve evet” gibi edatlarla, “oh, of, ey, âh” gibi aşırı duygusallık ifade eden ünlemleri sıkça kullanılmıştır.
9. Şiirde aruz ustalıkla kullanılmıştır.
10. Kafiyenin göz için değil, kulak için olduğu anlayışı benimsenmiştir.
11. Yazarlar kimi kez bir paragraf, hatta bir sayfa süren, uzun cümleler kurmuşlardır.
12. Edebiyat-ı Cedide şiirinde, cümlenin ve anlamın bir dizenin ortasında başladığı veya bittiği görülmektedir.
13. Sone ve terzarima gibi batı edebiyatına özgü nazım biçimleri kullanılmıştır.
14.Şairler, Divan edebiyatındaki müstezat nazım biçimini, farklı vezinler kullanarak şiire uygulamışlar; serbest tarzda müstezatlar kaleme almışlardır.
#62
SORU:
"Anjambman" nedir?
CEVAP:
Anjambman: Bir şiirde, cümle veya anlamın bir dize veya beyitte değil de, onu izleyen dizelerde tamamlanmasıdır.
Divan şiirinde cümlenin ve anlamın bir dize veya beyit içinde tamamlanmasına karşılık, Edebiyat-ı Cedide şiirinde, cümlenin ve anlamın bir dizenin ortasında başladığı veya bittiği görülür; hatta 7-8 dizeye kadar yayılan cümlelere rastlanır. Buna anjambman denir. Böylece şiir, bu dönemde giderek düzyazıya yaklaşmıştır.
#63
SORU:
"Müstezat" ne anlama gelmektedir?
CEVAP:
Müstezat: Sözlük anlamı artmış, çoğalmış demektir. Bir Divan şiiri nazım biçimidir. Bir gazelde uzun dizelere, kısa dizeler eklenerek yazılır. Kısa dizelere ‘ziyade’ denir. Uzun dizenin ölçüsü mef’ûlü mefâîlü fa’ûlün, kısa dizenin ölçüsü ise uzun dizenin ilk ve son parçalarından meydana gelen mef’ûlü fa’ûlün’dür.
#64
SORU:
"Terzarima" nedir?
CEVAP:
Terzarima: İlk kez İtalyan edebiyatında kullanılan bu nazım biçimi, 3 dizeli bentlerden oluşur. En sonda tek bir dize vardır. Kafiye düzeni; aba/bcb/cdc/e biçimindedir.
#65
SORU:
"Sone" nedir?
CEVAP:
Sone: Önce İtalyan, sonra da Fransız edebiyatında kullanılan 14 dizelik bir nazım biçimi. Sonenin ilk iki bendi 4, son iki bendi ise 3’er dizeden oluşur. İtalyan tipi sonenin kafiye düzeni: abba/abba/ccd/ede; Fransız tipi sonenin kafiye düzeni ise abba/abba/ccd/eed biçimindedir.
#66
SORU:
Edebiyat-ı Cedide’yi sarsılma ve kopuşa sürükleyen en önemli gelişme nedir?
CEVAP:
Edebiyat-ı Cedide içindeki asıl sarsılma ve kopuş, Ali Ekrem’in “Şiirimiz” başlıklı bir dizi yazısıyla başlar. Bu, bir özeleştiridir. Ali Ekrem, makalesinde, başta Tevfik Fikret, Cenap Şahabettin ve Halit Ziya olmak üzere, Süleyman Nesip, Süleyman Nazif, Fâik Âli (Zahir) gibi pek çok Servet-i Fünûn şair ve yazarını eleştirir. Ancak Tevfik Fikret, Ali Ekrem’in bu makalesini, Servet-i Fünûn’da, değiştirerek ve kimi yerlerini kırparak yayımlar. Buna kırılan Ali Ekrem, Servet-i Fünûn dergisinden ayrılır. H. Nazım (Ahmet Reflit), Menemenlizade Mehmet Tahir, Samipaflazade Sezai gibi arkadaşları da ona katılarak, II. Abdülhamit’e yakın Malûmat dergisine geçerler. Ali Ekrem, “Şiirimiz” başlıklı makalesini bu dergide yayımlar (27 Aralık 1900). Bunun sonucunda, Ali Ekrem’le Tevfik Fikret arasında Malûmat ve Servet-i Fünûn dergisinde 1901 yılında karşılıklı tartışmalar meydana gelir. Bu tartışmalar üzerine Ali Ekrem ve Ahmet Reflit Bey’lerin dergilerde yazması, saray tarafından yasaklanır. Tevfik Fikret de Ahmet İhsan’la bozuştuğu için, yazı işleri müdürlüğünü yaptığı Servet-i Fünûn dergisinden ayrılır. Derginin başına Hüseyin Cahit geçer. Ancak Hüseyin Cahit’in Fransızca’dan çevirdiği “Edebiyat ve Hukuk” başlıklı makale, sakıncalı bulunduğu için, Servet-i Fünûn kapatılır. Dergi, 5 Aralık 1901’de tekrar yayıma başladıysa da, şair ve yazarların dağılması, kimilerinin İstanbul dışına gönderilmesi veya sürülmesi vb. nedenlerle, artık eski gücünü koruyamaz. Böylece 5 yıllık bir süreden sonra Servet-i Fünûn topluluğu dağılır; ancak şair ve yazarlar, farklı tarzlarda eser vermeyi sürdürürler.
#67
SORU:
Edebiyat-ı Cedide'nin etkileri neler olmuştur?
CEVAP:
1896-1901 yılları arasındaki 5 yılda, Servet-i Fünûn dergisinde, ortak bir edebiyat hareketi meydana getiren ve Türk Edebiyatı tarihine geçen Edebiyat-ı Cedide şair ve yazarları, edebiyatımızın Batılılaşması yolunda önemli eserler vermişlerdir. Türk Edebiyatı, onlarla birlikte, Divan Edebiyatından, şekil ve öz itibariyle daha da uzaklaşmış, roman ve hikâyedeki geleneksel izler daha bir silinmiş, dil ağırlaşmakla beraber, daha sanatkârane bir hale dönüşmüştür. Bu olumlu gelişmelerle beraber, edebî dilde bir yapaylık ve Fransız etkisi de kendini gösterir. Tanzimat’la başlayan halka yönelme ve sade bir dille yazma anlayışının kesintiye uğraması, yerli hayattan uzak kalınması, yalnızca bireysel konuların işlenmesi de Edebiyat-ı Cedide’nin eksikleri arasında sayılabilir. Nitekim yıllar sonra Ömer Seyfettin’in, Genç Kalemler dergisinde Edebiyat-ı Cedidecileri sade Türkçe’den, millî hayattan uzaklaşmak ve Batıyı taklit etmekle eleştirmesi de bundandır.