OSMANLI DEVLETİ YENİLEŞME HAREKETLERİ (1876-1918) Dersi BASIN,KAMUOYU,BOYKOT VE İŞÇİ HAREKETLERİ soru cevapları:

Toplam 52 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU: Rumlara karşı yapılan boykot hakkında bilgi veriniz.


CEVAP: 1913-14 boykotu, ilk olarak Osmanlı uyruklu bazı Rumların Balkan Savaşları sırasında Yunan hükümetine gizlice bağış yaptıklarının basına yansımasıyla gündeme geldi. Söz konusu bağışlarla Yunan hükümetinin silah ve teçhizat aldığı, diğer bir ifadeyle “gafil Müslümanların düşmana topu, tüfeği ve zırhlıları kendi elleriyle hediye ettiği” yönünde basında yer alan haber ve yorumlar, halkta Rumlara karşı öfke ve nefret yarattı; yine basının verdiği Yunanistan’ın Makedonya’daki Müslümanlara zulmettiği şeklindeki haberler tepkiyi daha da arttırdı. Bu gergin atmosferde ittihatçıların girişimiyle oluşturulan ve halkı Türk ve Müslümanlardan alışveriş yapmaya, Rum ve Yunan tüccarıyla her türlü ilişkiyi kesmeye çağıran boykot komiteleri (boykotaj sendikaları), dağıttıkları broşür, bildiri ve Rumlara ait dükkân listeleriyle kampanyanın geniş kesimlere ulaşmasını sağladı. Hedefin aynı zamanda Osmanlı vatandaşı olan Rumlar olması, boykot komitelerini ve basını önceki eylemlerden daha ihtiyatlı bir dil kullanmaya mecbur etti; zira bu konuda atılacak yanlış bir adım, iç çatışmalara ve dolayısıyla siyasi bir kaosa yol açabilirdi. İttihatçılara yakın basın organları, bu nedenle boykot eylemini, bir hasmı dize getirmekten ziyade, ekonomik alanda “intibâh-ı millî” ve “intibâh-ı iktisadî” (ulusal uyanış, ekonomik uyanış) şeklinde tanımlamayı tercih ettiler. Bu boykot, Osmanlı sosyal ve ekonomik hayatında gayrimüslim unsurların rolünü azaltmayı hedefleyen ittihatçıların “milli iktisat” politikasıyla doğrudan ilişkili olduğundan, özellikle bu hususa vurgu yapıldı.

#2

SORU: Osmanlı Devleti’nde ilk grev kabul edilen hareket hangisidir?


CEVAP: Osmanlı İmparatorluğu’nda 1860’lı yıllara gelinceye dek modern anlamda örgütlü işçi eylemlerinden söz edilemez. 1863’te Zonguldak kömür madenlerinde çalışan işçiler iş bıraktı; 25 Ocak 1872’de ise tersane işçileri greve gitti. Bu bağlamda Beyoğlu Telgrafhanesi işçilerinin Şubat 1872’de gerçekleştirdikleri iş bırakma eylemi, nitelikleri bakımından gerçek anlamda ilk grev olarak kabul edilmektedir.

#3

SORU: Kapitalizm kavramını açıklayınız.


CEVAP: Kapitalizm; Maksimum kâr elde etme hedefindeki özel teşebbüse ve piyasa serbestliğine dayanan ekonomik ve sosyal sistemdir. Üretim ve ticari değişim araçlarının özel mülkiyetin elinde olması, sistemin belirleyici unsurlarındandır. Bu nedenle serbest piyasa ekonomisi ya da serbest girişim ekonomisi olarak da bilinir.

#4

SORU: Batıda işçi sınıfının tarihsel gelişimi hakkında kısaca bilgi veriniz.


CEVAP: İşçi hareketleri ve grevler, hem Avrupa hem de Osmanlı siyasi, iktisadi ve sosyal tarihinin önemli konularındandır. 18. yüzyılın son çeyreğinde İngiltere’de başlayıp 19. yüzyılda Batı Avrupa’yı da içine alan Sanayi Devriminden sonra üretim faaliyetlerinin lokomotifi haline gelen ve kent merkezlerinde yoğunlaşan işçiler, gerçekleştirdikleri eylem ve grevlerle ekonomik ve toplumsal hayatta etkili oldular. 18. yüzyıl, Avrupa’da şehirleşmenin ivme kazandığı ve burjuvanın bazı ekonomik imkânlar elde ettiği dönem olup bu dönemde ticaret hacmi genişledi ve üretim arttı.

#5

SORU: II. Abdülhamid döneminde uygulanan sansür hakkında bilgi veriniz.


CEVAP: Muhalefetin sesini duyurma araçları arasına katılan ve giderek siyasallaşan tiyatro oyunları da bu dönemde sansür kapsamına alındı. Basın-yayın ve sanat alanındaki bu sıkı denetim, zamanla entelektüel kesimin otosansür uygulamasına, diğer bir ifadeyle kalemin ucuna gelen yasaklı ve sakıncalı kelimeleri kullanmamalarına neden oldu. Öte yandan padişah yeni basın yayın organlarının çıkarılmasına pek izin vermezken, kendi lehinde ve çizgisinde yayın yapan basın organlarını maddi olarak destekledi.

#6

SORU: Osmanlı Devleti’nde ilk üç boykot hareketi nasıl yapılmıştır?


CEVAP: Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu zor koşulları fırsata dönüştüren Avusturya’nın 1908’de Bosna ve Hersek’i topraklarına kattığını ilân etmesine tepki olarak başlatıldı. Onu 1910’da Girit’in ilhakı nedeniyle Yunanistan’a karşı başlatılan boykot takip etti. 1913’te başlatılan üçüncü boykot hareketi ise, Osmanlı sınırları içerisinde yaşayan ve gizlice Yunanistan’a siyasi ve iktisadi destek veren Rumlara karşı yapıldı. Bu boykot hareketleri, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin daha sonra benimsediği “milli iktisat” söylemine ve sivil toplumun siyasi ve ekonomik anlamda önemli bir güç unsuru olarak ortaya çıkmasına zemin hazırladı.

#7

SORU: Boykot adı nereden gelmektedir?


CEVAP: Boykot adını Kuzeybatı İrlanda’da County Mayo kasabasında büyük arazi sahiplerinin kâhyası olan Yüzbaşı Charles Cunningham Boycott (1832-1897)’un soyadından almıştır.

#8

SORU: Boykot ne demektir?


CEVAP: Boykot, şiddet içermeyen bir protesto hareketi, zayıfın güçlüye karşı kullandığı ekonomik bir silah ve milliyetçi bir reflekstir.

#9

SORU: Rumlara karşı yapılan boykottan kimler etkilemiştir?


CEVAP: Rumlara karşı başlatılan boykottan zamanla Bulgar ve Ermeni tüccarlar; hatta bu gruplarla ticaret yapan Fransız ve İngilizler de olumsuz etkilendi. Fransa ve İngiltere elçileri bu yüzden boykotun engellenmesini, aksi halde askeri bir müdahalenin dahi gündeme gelebileceğini hükümete bildirdiler. Siyasi tansiyonun artması üzerine, konu Temmuz 1914’te Meclis-i Mebusan’ın gündemine geldi ve hükümet, boykotu onaylamadığını ve engellemek için baştan beri bir dizi önlem aldığını iç ve dış kamuoyuna açıkladı.

#10

SORU: Osmanlı kamuoyunun oluşum süreci hakkında bilgi veriniz?


CEVAP: Osmanlı idarecileri açısından özellikle İstanbul’da toplumun nabzının tutulması, saltanat ve istikrarın devamı açısından önemli olduğu için, iktidarın kamuoyunu takibi zorunluydu. Çünkü genel rahatsızlığın yarattığı isyanların iktidarı değiştirdiği defalarca tecrübe edilmişti. 19. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde iktidarın kamuoyunu kontrol ve yönlendirmekte kullandığı etkin araçlardan birisi de basındı. Bu bağlamda 1831’den itibaren çıkarılan Takvim-i Vekayi’in amacı yerli ve yabancı kamuoyunu düzenli olarak bilgilendirmek olduğu için, gazetenin Fransızca, Ermenice, Rumca, Arapça ve Farsça nüshaları da çıkarıldı. Zamanla Ceride-i Havadis, Tercüman-ı Ahvâl, Tasvir-i Efkâr, Muhbir ve İbret gibi özel gazetelerin yayın hayatına girmesiyle 1860’lardan itibaren basın, önceki dönemin aksine kamuoyunun sesi ve muhalif kesimlerin iktidara karşı en önemli mücadele aracı haline geldi.

#11

SORU: II. Meşrutiyet sonrası işçi hareketlerinin niteliği hakkında bilgi veriniz.


CEVAP: 23 Temmuz 1908’de Meşrutiyet’in ikinci kez ilânını izleyen özellikle ilk iki ay boyunca, işçilerin yoğun olarak bulunduğu kentlerde baş gösteren grevlerin Türkiye işçi hareketleri tarihinde önemli bir yeri vardır. Bu dönemde bazı kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan memurların da iş bırakmaları, grev dalgasının etkisini arttırdı. 1908 sonuna kadar başta İstanbul olmak üzere, Selânik, İzmir, Aydın, Beyrut, Samsun, Üsküp ve Manastır gibi kentlerde ve neredeyse iş kollarının tamamını kapsayacak şekilde yüzden fazla grev meydana geldi. 1908 grevlerinin ekonomik ve coğrafi bakımdan tüm imparatorluk ölçeğinde etkili olduğu söylemek mümkündür. Özellikle Eylül ayındaki yoğun iş bırakmalar bütün ülkede bir genel grev havası yarattı. 1908 grevleri, iş hayatındaki yasal belirsizliğin giderilmesi bakımından da önemli bir dönüm noktasıdır. Çünkü bu grev dalgası, sendika, grev ve iş anlaşmazlıklarının çözümünü kapsayan yasal düzenlemelerin yolunu açtı. Ticaret hayatını, haberleşmeyi, ulaşım ve taşımacılık sektörünü olumsuz etkileyen grevler karşısında, yabancı şirketler hükümete başvurarak acilen önlem alınmasını istediler; ayrıca, iş hukuku konusunda uzman olan Polonya asıllı Fransız vatandaşı Kont Léon Ostrorog’a bir grev yasası taslağı hazırlattılar. İşçileri tek taraflı olarak belirledikleri şartlarda çalıştırmaya alışmış olan işverenlerin istek ve baskıları, hükümetin 8 Ekim 1908’de Tatil-i Eşgal Cemiyetleri Hakkında Kanun-ı Muvakkatı (Grevciler Hakkında Geçici Kanun) ilân etmesine neden oldu. Kanunun hazırlık aşamasında, Fransa’da yürürlüğe konmuş olan 27 Aralık 1892 tarihli iş yasası esas alınmıştı. 15 Ekim 1908’de yürürlüğe giren bu geçici yasa, toplu iş bırakmayı/grevi, greve katılmayan işçileri tahrik etmeyi suç saymakta, hapis ve para cezaları öngörmekteydi. İstanbul, Selânik ve İzmir gibi önemli sanayi ve ticaret merkezlerinden başlayarak hızla yayılan grevlerin önünü almayı amaçlayan bu yasal düzenleme, grevlerin en yoğun gözlendiği ve gündelik hayatı derinden etkilediği demiryolu, tramvay, liman ve genel aydınlatma gibi kamuya yönelik hizmetlerin aksamasını engellemeyi hedeflemekteydi.

#12

SORU: Yunan boykotunun en önemli sebebi neydi?


CEVAP: Yunanistan’ın Girit’i ilhak etmeleri ve Osmanlı vatandaşı Rumları siyasi amaçları doğrultusunda yönlendirme çabaları boykotun en önemli nedenleriydi.

#13

SORU: Sendika kavramını açıklayınız.


CEVAP: 18. yüzyıl sonlarından itibaren işçilerin iktisadi çıkarlarıyla mesleki haklarını korumak ve iyileştirmek amacıyla kurulmuş olan işçi birlikleridir.

#14

SORU: II. Meşrutiyet döneminde meydana gelen olaylar nelerdir?


CEVAP: : 23 Temmuz 1908’de başlayan II. Meşrutiyet dönemi, sadece Osmanlı siyasi tarihi açısından değil, sosyal ve ekonomik tarihi bakımından da önemli gelişmelere sahne olmuş; Osmanlı toplumu ilk kez iktisadi-ticari konuların uluslararası ilişkilerde etkin bir koz olarak kullanılabileceğini fark etmişti. Bu dönemde çeşitli siyasi krizlerin yarattığı boykot hareketleri, Osmanlı kamuoyunun dış tehditler karşısında kitlesel eylemlerle tepkilerini koyacak düzeyde bilinçlendiklerini ve gerektiğinde örgütlenebildiklerini göstermesi bakımından da kayda değerdir.

#15

SORU: Yunanlılara karşı yapılan boykot hakkında bilgi veriniz.


CEVAP: Doğu Akdeniz’in Kıbrıs’tan sonra en büyük adası olan ve 1669’da Osmanlı hâkimiyetine giren Girit, 19. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı Devleti’ni en fazla uğraştan sorunlardan biri oldu. 1866’da Girit’te çıkan ayaklanma sonucunda adanın Yunanistan’a ilhak edildiğinin ilân edilmesi önemli kırılma noktalarından biriydi. Osmanlı Devleti’nin ada halkına bazı haklar tanıması, bir takım idari reformları hayata geçirmesi ve büyük devletlerin müdahalesiyle gerginlik geçici olarak biraz yatıştırıldı; ancak bu tarihten sonra da problemler devam etti.

#16

SORU: İlk boykot hangi sebeple yapılmıştır?


CEVAP: 1880 yılında hasadın düşük olması nedeniyle Lord Earl Erne (John Crichton) köylülere arazi kirasında %10 indirim önerir, halk ise %25’te ısrar eder. Anlaşmazlık şiddetlenince Charles Boycott bazı çalışanların işline son verir, ücretlerinde kesinti yapar ve son derece sert ve aşağılayıcı tavırlarla köylülerde nefret hisleri uyandırır. Halk, İrlanda milliyetçiliğinin yükselişte olduğu bu dönemde basının ve bazı aktivistlerin girişimleriyle Charles Boycott’u yok sayacak şekilde ilişkilerini tamamen dondurur; işçiler işi terk eder ve esnaf alışverişi keser. İşte bu tepkinin ve ortaya çıkan ilişki biçiminin terimsel karşılığı bulunmadığından, bu protesto hareketi Charles Boycott’un soyadından hareketle İrlandalılar tarafından “boykot” Şeklinde adlandırılmış ve daha sonra benzer eylemlerin adı olmuştur.

#17

SORU: Osmanlı tarihinin siyasi, sosyal ve ekonomik açıdan en sıkıntılı dönemlerinden biri olan II. Abdülhamid devrinde neler yaşanmıştır?


CEVAP: Sömürgeci devletler, bu dönemde Osmanlı topraklarını paylaşma yarışına girdiler. Büyük sıkıntılara yol açan savaşlar neticesinde özellikle Balkanlar ile Kuzey Afrika’da önemli toprak kayıpları yaşandı. Öte yandan kaybedilen bölgelerden gerçekleşen kitlesel göçler, büyük kentlerde nüfus yapısını önemli ölçüde değiştirdi; altyapı, beslenme, barınma, sağlık, eğitim ve istihdam sorunları yarattı. Sultan Abdülaziz’in tahttan indirildikten sonra şüpheli ölümü, yerine V. Murad’ın devlet adamlarının vesayetinde tahta geçişi, ayrılıkçı isyanlar ve sömürgeci devletlerin bu tür gelişmeleri dış müdahalenin meşru aracı haline getirmeleri devleti parçalanmanın eşiğine getirmişti. Bu tehlike bazı siyasetçi ve aydınları devletin nasıl kurtulacağına dair arayışlara, rejim değişikliği ve siyasi gücün kullanımı gibi konularda bir takım girişimlerde bulunmaya sevk etti.

#18

SORU: İşçilerle ilgili ilk örgütlenmeler hangileridir?


CEVAP: 1860’lardan itibaren işçilerle ilgili bir takım örgütlenmelerden bahsetmek mümkündür. 1866’da kurulan Amelperver Cemiyeti, Operaja Cemiyeti ve Omonia Cemiyeti Rum ve İtalyan sermaye sahipleri tarafından işçiler için kurulmuş yardımlaşma ve dayanışma dernekleri niteliğindeydi. Dolayısıyla bunları işçi örgütleri değil, işçiler yararına kurulmuş dernekler olarak değerlendirmek gerekir. Osmanlı’da bilinen ve sınıf bilinci taşıdığı söylenebilecek ilk işçi örgütü 1894’te İstanbul’da gizlice kurulan Amele-i Osmanî Cemiyeti’dir. Örgüt İstanbul Tophane’de dört bin kadar işçinin çalıştığı askeri tesislerdeki işçiler tarafından kuruldu. II. Abdülhamid rejimine karşı halkı ayaklanmaya da davet eden bu örgüt, yarı sendikal ve yarı siyasal bir oluşumdu. Bu nedenle yaklaşık bir yıllık faaliyet döneminden sonra kurucuları yakalanarak sürgüne gönderildi ve cemiyet kapatıldı.

#19

SORU: İlk işçi cemiyetleri hakkında bilgi veriniz.


CEVAP: 1908 öncesinde siyasi, ekonomik ve sosyal nedenler dışında, işçiler arasında sendikal örgütlenmenin önünde bir takım yasal engeller de mevcuttu. 1845 tarihli Polis Nizamnamesi, işçilerin en önemli kozu olan iş yavaşlatma veya grev gibi eylemleri yasaklayıcı hükümler içermekteydi. 1876 Anayasası ise örgütlenme hakkı konusunda herhangi bir hüküm içermemekle birlikte, II. Abdülhamid devrinin siyasi şartları altında işçilerin örgütlenme ve grev gibi eylemlere kalkışması oldukça zordu. Özetle, bu dönemde örgütlenmenin ve sendikal faaliyetlerin önündeki en önemli engeller, devrin siyasi şartları, yasal engeller, jurnalcilik ve hafiyecilikti.

#20

SORU: Tatil-i Eşgal Kanunu ne zaman kabul edildi?


CEVAP: Ekim 1908 tarihli Muvakkat (Geçici) Tatil-i Eşgal Kanunu, meclisin açılmasının hemen ardından gündeme alındı ve kapsamı genişletilerek Tatil-i Eşgal Kanunu adıyla 9 Ağustos 1909’da yürürlüğe konuldu.

#21

SORU: Avusturya’ya karşı uygulanan boykot hakkında bilgi veriniz.


CEVAP: 8 Ekim günü başta medrese öğrencileri, tüccarlar ve İttihat Terakki Cemiyeti üyeleri olmak üzere binlerce Türk, Rum ve Ermeni vatandaşın Harbiye Nezareti önünde toplanmasıyla başladı. Ellerinde pankartlar taşıyan ve “Yaşasın boykotaj”, “Yaşasın Osmanlılık” sloganları atan kalabalık, Avusturya şirketlerinin önünde protesto gösterileri yaptı. Ertesi gün tekrar toplanan kalabalığa hitap eden boykot komitesi üyeleri, dini ve milli gerekçelerle tüm halkı Avusturya firmalarını ve mallarını boykota davet etti. Bu arada boykottan habersiz olduğundan ya da haberdar olduğu halde katılmayan kimselerin Avusturya malı satan dükkânlara girmesi engellendi. Başta Tanin olmak üzere, ateşli yazılarla halkı boykota teşvik eden basın, Avusturya şirketlerinin listelerini yayımlamaya başladı. Ticari ve iktisadi göstergeler, boykot kararını hükümet tarafından da desteklenmesini kolaylaştırdı; zira Osmanlı Devleti bu dönemde Avusturya’dan şeker ve fes gibi malları ithal ederken, tütün ağırlıklı ihracatı sadece % 8 düzeyindeydi. Dolayısıyla diğer dış piyasalardan ihracat ve ithalat açığını kapatması zor değildi. Avusturya açısından ise boykot, % 30-40 gibi yüksek düzeydeki şeker ve çok daha ağırlıklı fes ihracatı kalemlerinden oluşan önemli bir ekonomik kayıp anlamına geliyordu.

#22

SORU: Burjuva kavramını açıklayınız.


CEVAP: Üretim ve değişim araçlarını elinde tutan, hayatını el emeğiyle kazanmayan, rahat yaşayabilecek mevkide bulunan şehirli sosyal sınıf mensuplarını niteler. Tarihsel olarak halkla soylular arasındaki orta sınıftır. 1789 Fransız İhtilali’nden sonra burjuvazi yüksek devlet kademelerine yerleşerek önemli bir siyasi aktör haline geldi.

#23

SORU: Türkiye İşçi Derneği kim tarafından hangi amaçla kurulmuştur?


CEVAP: 8 Eylül 1910’da İstanbul’da Hüseyin Hilmi Bey’in (İştirakçi Hilmi) başkanlığında Osmanlı Sosyalist Fırkası’nın kurulması, işçilerin siyasi çevrelerle ilişkileri bakımından diğer bir önemli gelişmedir. Bu parti, programında işçilerle ilgili birçok hususa yer vermenin yanında, İştirak adlı bir dergi ve kitaplar yayımlayarak işçi sorunlarına, teşkilatlanmasına ve ideolojik yapılanmasına katkıda bulunmaya çalıştı. Ancak 1920’li yıllarda Hüseyin Hilmi’nin partide tek adam olma çabaları, organizasyon eksikliği ve pragmatist (çıkarcı) bir politik çizgi takip etmesi nedeniyle, işçiler arasında sosyalist propaganda beklenen etkiyi gösteremedi. 22 Eylül 1919’da kurulan Türkiye İşçi Çiftçi Sosyalist Fırkası, işçilerle ilişkilerini geliştirmek ve farklı iş kollarında çalışan emekçileri tek çatı altında toplamak amacıyla Türkiye İşçi Derneği’ni kurdu.

#24

SORU: Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra işçilerle ilgili çıkarılan kanunlar nelerdir?


CEVAP: Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında sonra 1936 yılında çıkarılan 3008 sayılı İş Kanunu ve 1947 tarihli Sendikalar Yasası, işçi-işveren ilişkilerinin ve hak arama mücadelesinin yasal çerçevesini ve karakterini değiştiren önemli adımlar olmuştur.

#25

SORU: Lokavt ne demektir?


CEVAP: Lokavt; işverenin uyuşmazlık nedeniyle, iş vermeme ve ücret ödememe yoluyla baskı yapmak için işyerini kapatması, işçileri topluca ve geçici olarak işten uzaklaştırmasıdır.

#26

SORU: Osmanlı İmparatorluğu’nda İşçi hareketleri neleri kapsamaktadır?


CEVAP: Osmanlı İmparatorluğu’nda mesleki hak ve çıkarları savunmak amacıyla işçilerin toplu iş bırakma eylemlerine 1870’li yılların başlarında rastlanır. Bu dönemde Müslüman ve gayrimüslim işçi istihdamının en yoğun olduğu sanayi kolları, kara, deniz ve demiryolu ulaşımı, inşaat, dokuma, madencilik, cam, kâğıt, tütün ve gıda sektörleriydi. İşçi hareketleriyle ilgili çalışmalarda, 1845’te yürürlüğe konan Polis Nizamnamesi özellikle vurgulanır ve 12. maddesinde yer alan ve amelelerin iş bırakmasını veya aksatmasını yasaklayan maddeden hareketle, 1845 öncesinde işçi hareketlerinin çalışma hayatını ve genel asayişi etkileyecek düzeye geldiği iddia edilir; ancak devrin kaynaklarında buna dair bir bilgiye rastlanmaz. Bu durum, 1845’te polis teşkilatı kurulurken hazırlanan söz konusu nizamnamenin, 1 Temmuz 1800 tarihli Paris emniyet müdürünün görev ve yetkilerini düzenleyen Fransızca bir kararnamenin bir bütün olarak tercümesinden ve yürürlüğe konmasından kaynaklanmıştı. Dolayısıyla, söz konusu tercüme polis yasasındaki bir maddeden hareketle, Osmanlı’daki işçi hareketlerini 1845’lerden başlatmak ve büyük anlamlar yüklemek gerçekçi değildir.

#27

SORU: Balta Limanı Ticaret Antlaşması hakkında bilgi veriniz.


CEVAP: Osmanlı ekonomisinin dünya pazarlarına açılmasında, 16 Ağustos 1838 tarihli Balta Limanı Ticaret Antlaşması’nın bir dönüm noktası olduğu kabul edilir. Bu antlaşma ile İngiliz tüccarların, tarım ve sanayi ürünlerini Osmanlı iç pazarlarında satmak ya da ihraç etmekte serbest olduğu; Osmanlı Devleti’nin bütün devlet tekelleriyle ihraç yasaklarını kaldırdığı; Osmanlı limanlarında ithalat ve ihracat vergisinin %3 olduğu ve eğer mal iç kesimlere götürülüp satılacaksa %2 ve bir malın iç kesimlerden liman şehrine getirilmesi durumunda da %9 oranında ek bir vergi ödeneceği ve İngiliz tüccarların en ayrıcalıklı yerli tüccarın yararlandığı şartlara sahip olacakları karara bağlandı.

#28

SORU: Tekel veya Yed-i Vahid ne anlama gelmektedir?


CEVAP: Devletin Yeniçeri Ocağı’nı kaldırıp Asakir-i Mansure ordusunu kurmasından sonra hazineye gelir temin etmek üzere kereste, kömür, palamut, afyon, hububat gibi bazı maddelerin ticaretini bizzat yapmak üzere piyasaya girmesi ve müdahalesi anlamında kullanılan bir tabirdir.

#29

SORU: 1908 Grevlerinin özellikleri nelerdir?


CEVAP: Sayısı yüzün üzerinde olan 1908 grevlerinin başlıca özelliği, işçi ve memurların greve gitmeden önce, sorunlarını barışçı yollardan çözme yönünde girişimlerde bulunmuş olmalarıdır. Çünkü işçiler grev öncesinde isteklerini bir yandan işverenlere, öbür yandan da ilgili resmi makamlara iletmişlerdi. Bu nedenle grevlerin büyük bir kısmı, birden patlak vermiş kontrolsüz işçi eylemleri değildi. Bu grevlerin karakteristik özelliği, ücret artışı yönündeki taleplerden kaynaklanan işçi eylemleri olmalarıdır. Bunun dışında, çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve günlük çalışma süresinin azaltılması da talepler arasındaydı. Daha seyrek dile getirilen istekler ise, hafta tatili hakkı tanınması, gece vardiyası için iki kat ücret ödenmesi, istirahat sürelerinin arttırılması, fazla çalışmaya ek ücret ödenmesi, yılda dört hafta ücretli izin verilmesi, kamuya yönelik yardım sandıkları için kesilen para cezalarının kaldırılması, avans ödenmesi, işyerlerinde sağlık koşullarının iyileştirilmesi, işçilerin kuracağı sendikanın işverence tanınması ve bir aylık ücretin yılda bir kez ikramiye şeklinde verilmesiydi. 1908 grevlerinin, hazırlık ve uygulama süreçleri bakımından planlı hareketler ve yürütme komitelerinin talimatları doğrultusunda gelişen işçi hareketleri olduğunu söylemek güçtür. İşverenlerin grevlere tepkisi, durumdan hükümeti haberdar ederek gerekli önlemlerin alınmasını istemek ve grevci işçilerin yerine daha düşük ücretlerle yenilerini almak olmuş; lokavta giden işverenlere de rastlanmıştı. Hükümetin bu grevlere tepkisi, polisiye tedbirler almak, diğer işçilerin çalışmasını engelleyen grevcileri tutuklamak ve grevci işçileri polis ve asker aracılığıyla dağıtmak oldu. 1908 grevlerinin, işçi hakları ve örgütlenmesi açısından çok başarılı eylemler olduğunu söylemek zordur. Bunun nedenleri, grevlerin hazırlıklı, örgütlü ve bir komite tarafından yönetilen eylemler olmaması; karizmatik işçi liderlerinin bulunmaması; grev fonları olmadığı için bu tür eylemleri sürdüren kesimlerin açlığa ve yokluğa mahkûm edilmesi; işverenlerin grevcilerin yerine başka işçi almasını engelleyen bir yasanın olmaması; işverenlerin işçileri bölüp grev kırıcılığı yapması; siyasi iradenin grev ve benzeri işçi hareketlerini hak arama mücadelesi değil, ekonomik ve sosyal düzeni bozan asayiş sorunları olarak değerlendirmesiydi.

#30

SORU: Tatil-i Eşgal (Grev) Kanunu Sonra ortaya çıkan işçi örgütleri nelerdir?


CEVAP: Tatil-i Eşgal Kanunu’ndan sonra grev ve işçi hareketleri giderek zayıflarken, sınırlı sayıda da olsa işçi örgütleri sahneye çıktı. Bu dönemde sosyalistler işçilerle temas kurdu; Selânik Sosyalist Amele Cemiyeti, Osmanlı Sosyalist Fırkası (partisi) ve Dersaadet Tetebbuat-ı İctimaiyye Cemiyeti (İstanbul Sosyal Araştırmalar Derneği) gibi sosyalist gruplar, işçilerle ideolojik düzlemde ilişkilerini geliştirmeye çalıştı. Şubat 1909’da İstanbul’da Fransızca ve Türkçe yayınlanan Journal des Travailleurs (İşçilerin Gazetesi), işçilerde sınıf bilinci oluşturmak ve dayanışmayı sağlamak amacıyla çıkarılan bir yayın organı olarak kayda değerdir.

#31

SORU: 1908 öncesi grevleri hakkında bilgi veriniz.


CEVAP: 1908 öncesindeki grevler, ekonomik nedenlere dayanan ve kendiliğinden oluşan eylemlerdi. Eylemler, mali kriz nedeniyle işçi ve memurlara ücretlerini zamanında ödemekte zorlanan kamu sektöründe yoğunlaştı. Yabancı sermayenin egemenliğindeki özel sektör grevleri daha sert geçmekte ve güvenlik güçlerinin müdahalesine daha sık rastlanmaktaydı. İşçi istekleri çoğunlukla ödenmeyen ücretlerle ilgiliydi. 1878 sonrasında, ücretlerin arttırılması, pazar gününün hafta tatili sayılması ve uzun mesai saatlerinin kısaltılması gibi istekler de dile getirildi. Henüz sendikalar kurulmadığı için grevlerin tamamı geçici birlikler veya işçiler arasından çıkan kişilerce yönetildi. Bu dönemdeki işçi hareketleri sınıf bilinci etrafında gelişmediği gibi, sendikal bir karakterden de uzaktı. 1908 öncesi grevlerin genel niteliği, ani grevler olmaktan çok, yetkili mercilere yapılan başvurulardan bir sonuç çıkmadığında örgütlenmiş eylemler olmasıydı. Bunda Osmanlı siyasi ve iktisadi geleneğiyle devlet- toplum ilişkilerini düzenleyen teamüllerin doğrudan etkisi olmuştur.

#32

SORU: Tatil-i Eşgal (Grev) Kanunu Sonrasındaki Gelişmeler hakkında bilgi veriniz


CEVAP: Bu yeni grev yasası, demiryolu, tramvay, liman ve genel aydınlatma gibi kamu hizmetleriyle ilgili sektörlerde sendikal oluşumları yasakladı. 1936 tarihli İş Yasasına kadar yürürlükte kalan ve 13 maddeden oluşan Tatil-i Eşgal Kanunu, işçi ve işveren arasında bir uyuşmazlık çıktığında, greve gitmeden önce uzlaşma yollarının denenmesi hükmünü getirmiş; anlaşma yolunu denemeden ve uzlaşma kurulunun girişimlerinden çıkacak sonucu beklemeden veya ittifakla alınan karara aykırı olarak yapılan grevleri yasaklamış; bu kurallara aykırı hareket edenler için de bazı cezalar öngörmüştü.

#33

SORU:

Osmanlı Devleti'nde, 1831’den itibaren çıkarılan ve amacı yerli ve yabancı kamuoyunu düzenli olarak bilgilendirmek olduğu için, Fransızca, Ermenice, Rumca, Arapça ve Farsça nüshaları da çıkarılan gazetenin adı nedir?


CEVAP:

Takvim-i Vekayi


#34

SORU:

19. yüzyılın sonlarında, Osmanlı Devleti'nde çıkarılan özel gazeteler nelerdir?


CEVAP:

Ceride-i Havadis, Tercüman-ı Ahvâl, Tasvir-i Efkâr, Muhbir ve İbret


#35

SORU:

Dış tehditlere karşı verilen siyasi, sosyal ve ekonomik savaşa ne ad verilir?


CEVAP:

Boykot


#36

SORU:

Boykot adı nasıl ortaya çıkmıştır?


CEVAP:

Boykot adını Kuzeybatı İrlanda’da County Mayo kasabasında büyük arazi sahiplerinin kâhyası olan Yüzbaşı Charles Cunningham Boycott (1832- 1897)’un soyadından almıştır. 1880 yılında hasadın düşük olması nedeniyle Lord Earl Erne (John Crichton) köylülere arazi kirasında %10 indirim önerir, halk ise %25’te ısrar eder. Anlaşmazlık şiddetlenince Charles Boycott bazı çalışanların işine son verir, ücretlerinde kesinti yapar ve son derece sert ve aflağılayıcı tavırlarla köylülerde nefret hisleri uyandırır. Halk, İrlanda milliyetçiliğinin yükselişte olduğu bu dönemde basının ve bazı aktivistlerin girişimleriyle Charles Boycott’u yok sayacak şekilde ilişkilerini tamamen dondurur; işçiler işi terk eder ve esnaf alış verişi keser. İşte bu tepkinin ve ortaya çıkan ilişki biçiminin terimsel karşılığı bulunmadığından, bu protesto hareketi Charles Boycott’un soyadından hareketle İrlandalılar tarafından “boykot” şeklinde adlandırılmış ve daha sonra benzer eylemlerin adı olmuştu.


#37

SORU:

Osmanlı Devleti'nde ilk boykot hareketi ne zaman olmuştur?


CEVAP:

İlk boykot hareketi, Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu zor koşulları fırsata dönüştüren Avusturya’nın 1908’de Bosna ve Hersek’i topraklarına kattığını ilân etmesine tepki olarak başlatıldı.


#38

SORU:

Osmanlı Devleti'nde Avusturya'ya karşı boykotun sebebi neydi?


CEVAP:

Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun, 1878 Berlin Antlaşması’yla denetimine bırakılan Bosna ve Hersek’i 5 Ekim 1908’de topraklarına kattığını ilân etmesi.


#39

SORU:

Osmanlı Devleti'nde, Yunanlılara karşı yapılan boykotun sebebi neydi?


CEVAP:

1866’da Girit’te çıkan ayaklanma sonucunda adanın Yunanistan’a ilhak edildiğinin ilân edilmesi.


#40

SORU:

Osmanlı Devleti'nde Rumlara karşı yapılan boykotun sebebi neydi?


CEVAP:

Balkan Savaşları sırasında Osmanlı coğrafyasında yaşayan Rumların sergiledikleri tutumla birlikte, gayrimüslimlerin Osmanlılık idealinden çok uzakta olduklarının ortaya çıkması.


#41

SORU:

18. yüzyıl ikinci yarısında İngiltere’de başlayan ve kol gücünün hâkim olduğu tarım ile zenaate dayalı bir ekonomiden, sanayinin ve makine üretiminin egemen olduğu bir ekonomik sisteme geçiş sürecini ifade eden kavram nedir?


CEVAP:

Sanayi Devrimi


#42

SORU:

Üretim ve değişim araçlarını elinde tutan, hayatını el emeğiyle kazanmayan, rahat yaşayabilecek mevkide bulunan şehirli sosyal sınıf mensuplarını niteleyen kavram nedir?


CEVAP:

Burjuva


#43

SORU:

"İşçi hareketleri" ve "grev" kavramlarını tanımlayınız.


CEVAP:

İşçi hareketleri: Grev, işyeri işgali, boykot ve gösteri gibi, işçiler tarafından gerçekleştirilen sendikal, siyasal, ekonomik ve toplumsal eylemlerin tamamını ifade eder.

Grev: Çalışanların, sermayedar ya da işverenden bir takım hakları elde edebilmek için üretimi durdurmaları ve iş bırakmalarıdır.


#44

SORU:

Kapitalizm nedir?


CEVAP:

Maksimum kâr elde etme hedefindeki özel teşebbüse ve piyasa serbestliğine dayanan ekonomik ve sosyal sistemdir. Üretim ve ticari değişim araçlarının özel mülkiyetin elinde olması, sistemin belirleyici unsurlarındandır. Bu nedenle serbest piyasa ekonomisi ya da serbest girişim ekonomisi olarak da bilinir.


#45

SORU:

Devletin Yeniçeri Ocağı’nı kaldırıp Asakir-i Mansure ordusunu kurmasından sonra hazineye gelir temin etmek üzere kereste, kömür, palamut, afyon, hububat gibi bazı maddelerin ticaretini bizzat yapmak üzere piyasaya girmesi ve müdahalesi anlamında kullanılan tabir nedir?


CEVAP:

Tekel veya Yed-i Vahid


#46

SORU:

Osmanlı Devleti'nde örgütlü işçi eylemleri hangi yıllarda başlamıştır?


CEVAP:

1960lı yıllar


#47

SORU:

Osmanlı Devleti'nde, 1908 öncesinde meydana gelen grevlerin genel sebebi neydi?


CEVAP:

1908 öncesinde meydana gelen elli civarındaki grev, genelde vaktinde ödenmeyen ücretlerden kaynaklandı.


#48

SORU:

Osmanlı Devleti'nde, 1908 öncesi grevlerin ortak özelliği neydi ve genel karakteri nasıldı?


CEVAP:

İşçilerin mevcut sorunların çözümü için resmi makamlara dilekçeyle başvurmaları, bu eylemlerin neredeyse ortak özelliğiydi. Bu dönemdeki işçi hareketlerinin genel karakteri, plansız ve lidersiz hareketler olmasıydı.


#49

SORU:

1908 öncesinde işçi hareketlerinin zayıf gelişmesinin ve Avrupa’daki eylemlerle kıyaslanamamasının nedeni nedir?


CEVAP:

Ülkenin tarımsal ağrılıklı nüfus yapısı, az gelişmiş sanayisi, okuma-yazma düzeyinin düşüklüğü, dış dünya ile temas imkânlarının sınırlılığı ve II. Abdülhamid devrinin sıkı yönetimi, 1908 öncesinde işçi hareketlerinin neden zayıf geliştiğini ve Avrupa’daki eylemlerle neden kıyaslanamayacağını açıklamak için yeterlidir.


#50

SORU:

15 Ekim 1908’de yürürlüğe giren Tatil-i Eşgal Cemiyetleri Hakkında Kanun-ı Muvakkatı (Grevciler Hakkında Geçici Kanun) neyi amaçlamaktadır?


CEVAP:

15 Ekim 1908’de yürürlüğe giren bu geçici yasa, toplu iş bırakmayı/grevi, greve katılmayan işçileri tahrik etmeyi suç saymakta, hapis ve para cezaları öngörmekteydi. İstanbul, Selânik ve İzmir gibi önemli sanayi ve ticaret merkezlerinden başlayarak hızla yayılan grevlerin önünü almayı amaçlayan bu yasal düzenleme, grevlerin en yoğun gözlendiği ve gündelik hayatı derinden etkilediği demiryolu, tramvay, liman ve genel aydınlatma gibi kamuya yönelik hizmetlerin aksamasını engellemeyi hedeflemekteydi.


#51

SORU:

1908 grevlerinin başlıca özelliği nedir?


CEVAP:

Sayısı yüzün üzerinde olan 1908 grevlerinin başlıca özelliği, işçi ve memurların greve gitmeden önce, sorunlarını barışçı yollardan çözme yönünde girişimlerde bulunmuş olmalarıdır.


#52

SORU:

Tatil-i Eşgal Kanunu ne zaman yürürlükten kalkmıştır?


CEVAP:

1936 tarihli İş Yasası ile