RUSYA TARİHİ Dersi RUSYA İMPARATORLUĞUNDA DEĞİŞİMLER soru cevapları:
Toplam 43 Soru & Cevap#1
SORU: XIX. Yüzyıl’da genel anlamda Rusya’da ne tür gelişmeler görülmüştür?
CEVAP: Çarlık Rusyası’nda XIX. Yüzyıl, komşu ülkeler aleyhine büyümesini sürdürdüğü dönem oldu. Bu Osmanlı Devletini ciddi olarak sarsmak, Kafkasları ele geçirmek ve Orta Asya’yı işgal ederek İngilizlerin ilerlemesini durdurma şeklinde gelişti. Büyük Oyun adı verilen bu dönemde Büyük Britanya ile Rusya Orta Asya’da nüfuz alanlarını belirlemiş oldular. Rusya, Orta Asya’yı (Batı Türkistan) tamamen ele geçirirken Afganistan iki dev ülke arasında tampon bir ülke olarak kaldı. Diğer bir ifade ile iki gücün rekabeti Afganistan’ın bağımsızlığını korumasına neden oldu.
#2
SORU: 1812 yılında Fransa’nın Moskova’ dan geri çekilme sebeb nedir?
CEVAP: Rusya’ya büyük tehdit Batıdan gelmişti. Napolyon büyük bir ordu ile Rusya topraklarına girdi. 26 Ağustos 1812’de iki ordu Borodino yakınında karşılaştı- lar. Çok kanlı ve bu önemli savaşta Napolyon kuvvetleri 130 bin, Ruslar ise 126 bin asker kaybettiler. Ruslar geri çekilerek Moskova’yı Fransızlara terk ettiler. Ancak Ruslar çekilirken her tarafta yangınlar çıkardılar. Neticede şehrin dörtte üçü yandı. Böylece Moskova’ya giren Fransız askerleri çok zor bir duruma düşmüş oldular. Ruslar savaş meydanında hiçbir zafer kazanmamalarına rağmen, kışın gelmesi ile Napolyon’un orduları büyük sıkıntılar içinde çekilmek zorunda kaldılar ve bu ricat esnasında büyük kayıplar verdiler. Sonuç olarak Rusya büyük bir tehlike atlatmış oldu.
#3
SORU: İran – Rusya arasındaki bugünkü sınır ne zaman ve hangi şartlar altında çizilmiştir?
CEVAP: Bu arada Çar I. Aleksandr’dan sonra I. Nikola Pavloviç (1825-1855) kanlı bir darbe ile hakimiyeti ele geçirdi. İran hükümeti, Rusya’da çıkan karışıklıklardan faydalanarak Güney Kafkasya’yı geri almak umudu ile 1826’da savaş ilan etti. Rus ordusu Aras Nehri’ni geçerek İran Azerbaycanı’na girdi, Tebriz’i geri aldı. Bu durumda İran’ın barış istemekten başka çaresi kalmamıştı. Türkmençay mevkiinde yapılan antlaşma ile Erivan şehri ve bölgesi, Aras Nehri’nin sol sahil tarafı tamamen Rusya hakimiyeti altına girmiş oldu. İran ile 1828’de çizilen bu sınır hala geçerliliğini korumaktadır.
#4
SORU: Hünkar İskelesi Antlaması ‘nın yapılması hangi olaylara dayanır?
CEVAP: 1832’de Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa isyan edince çaresiz kalan Sultan II. Mahmut, Çar I. Nikola’dan yardım istedi. Rusya için ise Osmanlı Devletine müdahale fırsatı doğmuştu. Rus kuvvetlerinin İstanbul’a gelmesi Fransa ile İngiltere’yi telaşa düşürdü ve onların baskısıyla Hünkâr İskelesi Antlaşması yapıldı. Çünkü Osmanlı Devletinin Rusya etki alanına girmesini istemiyorlardı.
#5
SORU: Londra Mukavelesi nedir ve hangi ülkeler tarafından kabul edilmiştir?
CEVAP: Daha sonra 1840 Londra Mukavelesi ile Osmanlı Devleti’nin hakimiyeti 5 Avrupa devleti tarafından ortak olarak tanındı • İngiltere • Avusturya • Fransa • Rusya • Prusya
#6
SORU: Çar I. Nikola döneminde gerçekleşen iki büyük gelişme nelerdir?
CEVAP: 1840 Londra Mukavelesi ile Osmanlı Devleti’nin hakimiyeti 5 Avrupa devleti tarafından ortak olarak tanındı Ancak Çar I. Nikola Konstantinapol’ü (Konstantiniyeİstanbul) eline ge- çirmek arzusundan vazgeçmiyordu. 1853’te Osmanlı Devleti’ne tekrar savaş açtı. Fakat müttefikleri (bağlaşıkları) Rusya’nın Osmanlı Devleti üzerinde etkisini arttırmasını istemiyorlardı. Neticede müttefikler ile Osmanlının başlattığı 1853 Kırım Savaşı’nda Ruslar yenildi. 1856’da Pariste barış antlaşması imzalandı. Çar I. Nikola devrinde ikinci önemli olay Polonya’nın Rusya’nın alelâde bir eyaleti haline getirilmesidir. Kafkaslar’da da Ruslara karşı mücadele sürüyordu. 1832-1859 yılları arasında uzun süren mücadeleden sonra destansı Şeyh Şamil’in Ruslara teslim olması ile Dağıstan Rusya topraklarına katılmış ve Kuzey Kafkasya ile Güney Kafkasya’nın işgali tamamlanmış oldu.
#7
SORU: XIX. Yüzyılda Rusyanın Türkmenistan konusunda yaşadığı olayalr nasıl gelişmiştir?
CEVAP: İngilizlerin Türkistan’a güneyden yaklaşması üzerine 1839’da Ruslar Hive Hanlığını ele geçirmek için bir teşebbüste bulundular. 1853’te Hokand Hanlığı’na ait Akmescit Kalesi düştü. 1860’da yeniden harekete geçen Rus kuvvetleri 1861’de Sırderya (bugün Özbekistan’da) üzerindeki Cülek ve Yeni Kurgan mevkilerini zapt ettiler. 1864’te Türkistan (bugün Kazakistan’da) (Yesi) şehri Rusların eline geçti. Evliya Ata ve Çimkent (Kazakistan’da) şehirleri de aynı yıl, Taşkent (bugün Özbekistan’ın başkenti) ise 1865’te Rus boyunduru- ğu altına girdi. Bundan sonra Buhara Emirliği ile savaş başladı. Türkistan’ın ilk genel valisi olan Alman asıllı General Kaufmann Türkistan’ın en büyük şehri Semerkant’ı ele geçirdi ve bu suretle Zerefşan ovasının önemli bir kısmı Rusların eline geçmiş oldu. 1868’de Buhara Emiri, Rus himayesini kabul etti. Hokand da Rus nüfuzu altına girmişti. 1873’te ise Hive Hanlığı da Rus nüfuzunu kabul etmek zorunda kaldı. 1876’da Hokand Hanlığı ortadan kaldırılarak yerine Fergana Eyaleti kuruldu. 1877’de Türkmenlere ait Kızılortav mevkii işgal edildi. 1879’da Türkmen-Teke uruğunun esas dayanak noktası olan Göktepe’de kanlı savaşlar cereyan etti, Ruslar geri çekilmekgösterir. zorunda kaldılarsa da 12 Ocak 1881’de modern silahlarla çarpışan Ruslar Göktepe’yi işgal etmeyi başardılar. 1884’te Merv şehrinin de ele geçirilmesi ile Batı Türkistan’ın işgali tamamlanmış oldu. Esasen Türkistan’daki Türkler (Kazak, Kırgız, Özbek, Karakalpak, Türkmen kavimleri) birbirleriyle mücadele ederek zayıflamışlardı. Ayrıca modern teknoloji ve bilimden habersizdiler. Ortaçağ şartlarında yaşıyorlardı. Ruslar modern silahlar ile donandıklarından kendilerinden sayıca çok üstün olan rakipleri Orta Asyalıları kısa zamanda ve kolayca mağlup edebilmişlerdi.
#8
SORU: Rusya ile Çin arasında ihtilaf yaşanmasının sebebi nedir?
CEVAP: Türkistan’da Rus istilası gelişince Rusya ve Çin arasında ihtilaf çıktı. Ruslar, il boyundan ilerleyerek Çungarya’daki Kulca’yı (1871) işgal ettiler. 1891 Kulca (bugün Çin’in Sinkiang-Uygur Özerk Bölgesinde) Antlaşmasıyla Ruslar, Çungarya’yı boşalttılarsa da, buradaki Rus nüfuzu uzun yıllar devam etti. Böylece bugünkü Doğu Türkistan’ın (Sinciang-Uygur Özerk Bölgesi) kaderi belirlenmiş oldu. Bu bölge Rusların eline geçmiş olsaydı, bugün Uygurlar da diğer soydaşları Kazak, Kırgız veya Özbekler gibi bağımsız olacaklardı.
#9
SORU: 1875 ve sonrasında Rusya ile Balkanlar konusunda yaşanan gelişmeler nelerdir?
CEVAP: Paris Antlaşması (1856) Rusların Balkanlara inmesini önlediyse de, bu uzun sürmedi. Ruslar, AlmanFransız sürtüşmesinden faydalanarak Karadeniz’de yeniden donanma hazırlamaya giriştiler. 1875’te Bosna ve Hersek’te çıkan isyanı desteklediler. 1876’da Bosna, Karadağ ve Sırbistan’ın Osmanlı’ya karşı savaşını teşvik ettiler. Nihayet 12 Nisan 1877’de Osmanlı Devleti’ne savaş ilan ettiler. Plevne’de Türk ordusu Osman Paşa’nın komutasında 5-6 ay dayanmayı başardıysa da, 10 Aralık 1877’de Plevne’nin düşmesi ile Ruslar Filibe, Edirne üzerinden İstanbul’a yürüdüler. 19 fiubat 1878 tarihinde imzalanan Ayastefanos (Yeşilköy) antlaşmasını düzelten Berlin Antlaşması gereğince Batum, Kars ve Ardahan Rusya’ya terk edildi; Tuna mansabındaki sol sahil boyu da Ruslara geri verildi. Ancak Berlin Kongresi Rus diplomasisi için ciddi bir yenilgiydi. Yeşilköy’e kadar gelen Rus orduları İstanbul’a giremeden geri dönmek zorunda kalmışlardı. Oysa, I. Petro’dan beri Rusların hayali Konstantinapol (İstanbul)’u ele geçirerek Ortodoksluğun merkezi olmaktı. 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı boyunca yapılan fedakârlıklar boşa gitmiş gibi görünüyordu. Balkan Slavları tamamı özgürleştirilememiş, yani başlanılan iş yarım kalmıştı.
#10
SORU: Fransız-Rus Mutabakatına hangi olaylar zemin hazırlamıştır?
CEVAP: Balkanlarda Almanya’nın Avusturya’ya destek vermemesi gibi bir durum söz konusu olsaydı, Rus-Alman dostluğunun devam etmesi mümkündü. Fakat böylesi bir düşün imkansızlığı III. Aleksandr’ı başka müttefikler bulma arayışına girmek zorunda bırakmıştı. Bu da bir Fransız-Rus mutabakatı için zemin hazırlamıştı. İki ülke arasındaki yakınlaşma finansal alanda başlamıştı. Rusya, endüstrisini ve silahlı kuvvetlerini geliştirmek amacıyla ödünç paraya gereksinim duyuyordu. 1888’de bir gurup Fransız banker, Rusya’ya dış kredi sağlamayı önerdi. Böylece 1890’da üç adet kredi sözleşmesi imzalandı. Bunun ardından Fransa 1893, 1894, 1896, 1901, 1904 ve 1906 yıllarında Rusya’ya defalarca dış borç vermeye devam etti. 1891’de ise Fransa ile Rusya arasında askeri bir anlaşma imzalanmıştır.
#11
SORU: Rsuya’nın tüm Sbiryayı katedecek bir demiryolu kurmayı istemesinin sebebe nedir?
CEVAP: 1881’de II. Aleksandr’ın suikastla öldürülmesinden sonra yerine geçen oğlu III. Aleksandr (1881-1894) zamanında, 1885-1886 yıllarında, Rusların Hindistan sınırlarına yaklaşmaları ve Afganistan’a nüfuz etmeye çalışmaları İngiliz-Rus Savaşına sebep oluyordu. Rusya, İngiltere’ye karşı duramayacağını anlamıştı. Güneye inmek arzusundan vaz geçen Rusya Uzak Doğuya doğru yayılmak maksadı ile bütün Sibirya’yı kat edecek bir demiryolu inşasına girişti. Çin’e sağlanan dış borç ve dostluk antlaşması buna imkan verdi. Trans-Sibir (Sibirya Ötesi) Demiryolunun 1897’de başlayan inşaatı resmi olarak 1903’te tamamlandı. 2536 km. uzunluğundaki bu demiryolu üzerinde 1464 köprü ve 98 tünel bulunmaktadır. Rusya her zaman bir bölgeyi işgal etmeden önce o bölgeye yakın ön karakol ve garnizonlar kurar, işgalden sonra da oralara demir yolları inşa ederdi.
#12
SORU: Duma nedir?
CEVAP: Duma: Rusçadaki dumat (düşünmek) fiilinden gelir ve istişari (danışma) meclis demektir. Boyar: Muhtemelen Türkçe bir tabirdir. Kiyev devrinde knezin maiyetindekilere denilirdi. XII. Yüzyıldan sonra Çar taraftarlarının yüksek derecedekilerine bu ad verilmişti. XV. Yüzyıldan sonra Büyük Petro devrinde asillerin en üst sınıfına Boyar dendi. Boyarlar, Büyük Knezin ve Çar’ın danışmanı olarak Duma’da bulunuyorlar, yüksek devlet memurluklarına getiriliyorlardı. Boyarlık ırsi değildi
#13
SORU: Boyar duması nedir?
CEVAP: Boyar Duması (Boyarskaya Duma): Eski Drujina (Kneze idarede yardımcı olan, serbest, istedikleri zaman ayrılabilen, kneze fikir veren kimseler)’ların toplanmasından meydana gelirdi. Knezler ve Çar bu meclise dâhildi. Ayrıca yöneticilerin ileri gelenleri ile nüfuzlu asil ailelerin temsilcileri de Boyar Dumasında üye idiler. XV. Yüzyılda (IV. İvan devrinde) ve XVII. Yüzyılda hâkimiyetini yerleştirmeye uğraşan Boyar Duması Dvoryanlara (Rus sarayına hizmet yoluyla asil olanlara 1722’den sonra yaptıkları hizmetlere göre rütbeler verildi) karşı koyamadı. Boyar Duması kanunnamede belirtilmekle beraber XVII. Yüzyıla kadar en yüksek danışma ve icra organı vazifesini gördü, 1711’de Büyük Petro tarafından ortadan kaldırıldı
#14
SORU: I. Petro (1696-1725), Moskova devlet sistemi ve teşkilatında yaptığı yenilikler nelerdir?
CEVAP: I. Petro (1696-1725), Moskova devlet sistemi ve teşkilatında birçok yenilikler yaptı. Devlet sistemi merkezileştirildi. Rusya’nın çehresi ciddi anlamda değiş- ti.1711’de Senato kuruldu. Senato üyeleri Çar tarafından seçilmekte idi. Senato’nun, çar seferde iken kanun çıkarmak, uygulamak ve yargı işlerine nezaret etme yetkisi vardı. Sonradan Senato’nun yasama yetkisi kaldırıldı. 1718-1720’de (İsveç devlet örgütü taklit edilerek) Senato’nun kontrolü altında çalışan kollegiumlar kuruldu. Eyalet idaresinde de değişiklikler yapıldı. 1708’de Rusya sekiz eyalete (guberniya) ayrıldı. Biz her ne kadar Deli diye adlandırırsak da I. Petro’nun Büyük diye atanması boşuna değildir. Çünkü o ülkesinde birçok reformlar yapmış, Rusya’yı Avrupa ülkeleri seviyesine çıkarmıştı.
#15
SORU: Feodalism kavramı neyi ifade etmektedir?
CEVAP: Feodalizm (Derebeylik), başta Ortaçağ Avrupası olmak üzere tarihin birçok evresinde rastlanan toplumsal, siyasal ve ekonomik örgütleniş biçimidir. Feodalizm kelimesi, Latince feodum (tımar) ile taşınabilir değerli mal anlamına gelen Germen kökenli bir kelimeden türetilmiştir. Feodal toplumun siyasi örgütlenişi, koruyankorunan (süzerenvassal) ilişkisine dayanan hiyerarşik bir örgütleniştir. Merkezî otorite zayıftır, yerellik görülür. Feodal ekonomi ise, kendi kendine yeterlik üzerine kuruludur. Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasından güçlü ulusal monarşilerin ortaya çıkmasına kadar olan sürede, Avrupa’da hâkim olan örgütleniş biçimi feodal örgütleniştir. İlk Çağ’da Roma’dan yönetilen topraklarda Germen istilaları ile Roma döneminin merkeziyetçi siyasi düzeni bozulmuş ve sayısız irili ufaklı feodal beylik ortaya çıkmıştır. Ticaretin tekrar canlanması ile temelleri sarsılan feodalizmin son kalıntıları Sanayi Devrimi ile tamamen yok olmuştur.
#16
SORU: XII Yüzyılda köyülerin hayatı feodalism ile beraber nasıl bir değişmiştir?
CEVAP: XII. Yüzyılda hukuki bakımdan serbest olan köylüler, Feodalizm sistemi yerleşmeye başlayınca topraklarını ellerinden çıkarmak zorunda kaldılar. Bir kısmı knezlerin ve boyarların (yahut manastırların) arazisinde yerleşiyor ve bazı şartlar altında (ortakçı olarak) arazi sahiplerine belli bir kar- şılık vererek, ekin ekiyorlardı. Köylülerin teşkil ettikleri topluluklara mir (cemaat, köy) denmekte ve bu mir toptan vergi vermekte idi; yani köylülerden ayrı ayrı vergi toplanmıyordu. Knezlerin veya boyarların adamları zaman zaman her mirden ev adedini, arazi sahasını, vergileri deftere kaydeder ve ona göre vergi çı- karırlardı. Köylüler bir mirden ötekine gidebilirlerdi. Yeni bir mire katılan köylü o topluluğun elinde bulunan araziden, ormanından faydalanır ve kendisine dü- şen mükellefiyeti taşımaya mecbur tutulurdu.
#17
SORU: XVI. Yüzyılda köylülerin sosyal hayatında nasıl bir değişim görülmüştür?
CEVAP: XVI. Yüzyılda eski usul değişti. Udel (yurt) sitemi geldi. Knezler siyasi durumlarını güçlendirmek için asker toplamak maksadıyla, diğer Udellerden boyarları ve serbest kimseleri kendi hizmetlerine almaya giriştiler. Yeni gelenlere votçinalar (knezlere ait mülkler) dağıtılmaya başlandı. Devlet, verdiği topraktan belli bir miktar asker sağlanması mecburiyetini koymuştu. Devlet toprağı verilmesi ile pomestye (timar) sistemi ortaya çıktı. Araziler babadan oğula geçmiyordu. Bu cins toprak sahiplerine pomeşçik (çiftlik sahibi), deti boyarskiye (boyar çocukları) ve dvoryane (saraya mensup kimseler) deniliyordu. Tımar sisteminin yerleşmesiyle devletin topraklarının büyük bir kısmı pomeşçiklerin eline geçti ve köylü- ler gitgide çiftlik sahiplerine bağlı bir duruma düştüler ve bir mirden başka birine gitme imkanını kaybettiler. Köylüler bulundukları yerlerde kütüklere kaydediliyorlardı. Bu gibilere yazılı (bağlı) denildi. Yazılı olmayanlar serbestçe yer de- ğiştirebiliyorlardu. Ancak çiftlik sahiplerinden aldıkları borçlar, tohumluklar veya büyükbaş hayvanlarla daha fazla çiftlik sahiplerine bağlanmaya başladılar. Neticede yazısız köylülerin sayısı azaldı. XVI. Yüzyılın ortalarına doğru köylülerin durumu artık çok zorlaşmıştı. Çiftlik sahiplerinin kazanç hırsıyla eziyetleri ve vergi yükleri de artmış, bilhassa Korkunç İvan (1547-1584) zamanında Rusya’nın iç eyaletlerindeki zulüm dolayısıyla çiftliklerin tahrip edilmesi, köylüleri zor durumda bı- rakmıştı. Köyler ve kasabalar terk ediliyordu. Köylerin ve şehirlerin boşalmasında opriçnina sistemi de mühim rol oynamıştı. Köylüler, çiftlik sahiplerini bırakarak güneydeki serbest kırlara veya yeni zapt edilen İdil boyuna çekilmeye başladılar. Çiftlik sahipleri birbirlerinden köylüleri kaçırıyorlar, onları kendilerine geçmeleri için kandırmaya çalışıyorlardı. Zengin çiftlik sahiplerinin elinde çok miktarda köylü toplanmaya başlamıştı. 1597’de köylü ayartmak yasak edildi.
#18
SORU: Opriçnina nedir?
CEVAP: IV. İvan 1564’te memleketi yemeşçina ve opriçnina diye ikiye böldü. Opriçnina, IV. İvan’ın şahsi mülkü sayılıyordu. Onun memurları bu bölgede zulüm yaparak boyarları dağılmaya mecbur ettiler. 1572’de de idari güç çarın seçtiği dvoryanlar eline geçti. 19. En büyük sosyal sınıf olan köylüler niçin, hangi tarihte ve kimin döneminde toprak köleliğinden kurtarıldı? Cevap: XIX. Yüzyılın ortalarında Rusya’da ticaret artmış, fabrikalar kurulmuş, özel sermayeye dayanan sistem canlanmaya başlamıştı. Bu durum köylü serşiğini devam ettirmeye imkan vermiyordu. Köylü ayaklanmasının artması üzerine II. Aleksandr (1855- 1891), 19 fiubat 1861’de köylülerin toprak köleliğinden kurtarıldıklarına dair bir ferman (manifesto) ilan etti. Buna göre, gerek devlet gerek çiftlik sahiplerinin (pomeşçik) topraklarında yaşayan bütün köylüler hukuken serbest oluyorlardı. Buna rağmen köylüler iktisadi bakımdan fazla bir şey elde edemediler. Köylülere ayrılan arazi miktarı azdı. Neticede bir mir etrafında toplanan, hukuken serbest topluluklar meydana geldi. Köylüler mire ait arazinin müşterek sahibi sayılıyorlardı.
#19
SORU: Dvoryanalr kimlerdir?
CEVAP: Bu soylular sınıfı (Dvoryanstvo), Rusya İmparatorluğu’nda etkili kanunlarla en korunan, en iyi tahsil görme imkanına sahip ve politik yönden en şuurlu olan sınıftı.
#20
SORU: Petro vergi reformu ne tür gereklilikleri öngörüyordu?
CEVAP: Petro’nun Vergi Reformu, 1705’te çıkarılan yeni kanuna göre köle başına 74 kopik (kuruş), devlet topraklarında çalışan her köylüden 114 kopik (bu köylülerin ağalara karşı herhangi bir yükümlülükleri yoktu), posad halkından adam başına 140 kopik vergi tahsil edilmeye başlandı. Bu durum 1897’ye kadar devam etti. Aynı yılda çıkan bir başka kanun 20 evin bir asker besleme mecburiyetini getirdi. Yani her bin kişi üç asker besliyordu.
#21
SORU: Rusya Hristiyanlığı hangi çar döneminde kabul etmiş ve bunun nasıl etkileri olmuştur?
CEVAP: Hıristiyanlık (Ortodoksluk) resmen ilk defa Kiyev Knezi I. Vladimir (978-1015) tarafından 988’de kabul edildi. Ruslar İdil boyundaki Türklerden (İdil-Kama Bulgarları) takriben 70 yıl sonra resmi bir dine sahip oluyorlardı. Hıristiyanlığın devlet dini olarak kabul edilmesi Rusya tarihinde yeni bir devrin başlangıcıdır. Kiyev Rusya’sı Ortodoksluğu seçmekle Bizans medeniyeti çevresine girmiş oldu (Ortodoksların merkezi İstanbul idi). Vladimir Hristiyanlığı kabul edince Rus kilisesi İstanbul patriğine tabi bir metropolitlik sayıldı. Kilise teşkilatı bir hiyerarşiye dayandığından, bunun Rus devlet sistemine de tesiri kaçınılmazdı. Kiyev şehri Rusya’nın yalnız siyasi değil, aynı zamanda dini merkezi haline geldi. Birçok dini bölge ve piskoposluklar meydana getirildi; piskoposluklar küçük cemaatlere bölündü. En kü- çük mahalle, kilise teşkilatı vasıtasıyla piskoposa, piskoposlar da Kiyev’deki metropolite bağlandıklarından, Kiyev metropoliti Rusya’nın yüksek ruhani başkanı oldu. Manastırlar (keşişhaneler) kurulmaya başlandı. Vladimir’in Hristiyanlığı kabulünden 120 yıl kadar önce Bizanslı papaz Kiril tarafından Balkan Slavları için hazırlanan bir alfabe Rusya’ya girdi; aynı zamanda Balkanlardaki (Bulgar Slavcası) din kitapları da benimsendi. Bu suretle Ruslar hem alfabelerini, hem dinlerini hazır olarak dışardan almış oldular. Kilise Slavcası XVIII. Yüzyıla kadar Rusların din ve edebiyat dili idi. Ayrıca manastırlarda kaleme alınan vakayinameler (letopis) Rus tarih yazıcılığı için önemli vesikalar oldu. Esasen Rusya’da okur-yazar tabakası bilhassa ruhaniler ve rahiplerden ibaretti. Moskova Knezliği kuvvetlendikçe, Moskova şehrini merkez kabul eden metropolitliğin mevkii de yükseldi. Metropolitler, knezin en yakın adamları olup, devlet işlerine de bakarlardı. 1550’de Rusya’da 200 kadar manastır vardı. Manastırlara ait topraklarda köleler çalıştırılıyordu. XVII. Yüzyılda patrikliğin 35 bin kölesi mevcuttu.
#22
SORU: Rusyanın nüfüsu genel anlamda nasıl görünmekteydi?
CEVAP: Başta gelen Rus şehirleri Novgorod ile Pskov’tu. Novgorod çok zengindi; 1478’de tahrip edilince Moskova şehri büyüdü. 1520’de Moskova’nın nüfusu 100 bini geç- mekte idi. 1897 nüfus sayımına göre Rusya İmparatorluğu’nun 125 milyon nüfusunun ancak % 9.1’i şehirlerde yaşıyordu. Fakat tarım gelişmemişti, ulaşım yollarının yetersizliği neticesinde çiftlikler kendi kendileriyle yetinmek zorunda kalmışlardı. Ayrıca çok fakir olan köylüler zengin toprak sahiplerine bağlı bulunuyorlardı. Tarım bölgelerinin verimsizliği köylüleri yeni topraklara itti. Rus köylülerinin Batı Sibirya ve Kuzey Kazakistan’a göç ettirilmeleri XIX. Yüzyılın sonu ve XX. Yüzyılın başında baş- ladı. Bu devirde adı geçen bölgelere 6,5 milyon köylünün geldiği tahmin edilmektedir. Trans-Sibirya (Doğu Çin) demiryolunun inşası (1897-1902) ve hükümetin yeni bölgelere yerleşme hakkındaki kararnamesi (1899) yeni göçlere yol açtı
#23
SORU: Rusya da sanayi alanında gelime hangi dönemde görülmüştür?
CEVAP: Sanayi alanında gelişme ise XIX. Yüzyılın ortalarında başladı. Birinci Dünya Savaşı’na kadar Rusya pamuk üretiminde dünyada dördüncü sıradaydı. Dolayısıyla ülkede tekstil alanında büyük gelişmeler olmuş, 1911 yılına gelindiğinde pamuk ipliği ve kumaş üreten fabrikalar çok sayıda artmış, tezgahların sayısı 220 bine çıkmıştı. Pamuk başlıca Orta Asya’da üretilirdi. Sovyetler Birliği döneminde de Özbekistan ile Türkmenistan pamuk üretiminde ilk sıraları aldılar.
#24
SORU:
1840 “Londra Mukavelesi” ile Osmanlı Devleti’nin hakimiyetini tanıyan
Avrupa devletleri hangileridir?
CEVAP:
İngiltere, Avusturya, Fransa, Rusya ve Prusya
#25
SORU:
Kırım Savaşı sürerken ölen I. Nikola'nın yerine geçen kimdir?
CEVAP:
Büyük oğlu , II. Aleksandr (1855-1881)
#26
SORU:
19 Şubat 1878 tarihinde imzalanan “Ayastefanos” (Yeşilköy) antlaşmasını düzelten
“Berlin Antlaşması gereğince yapılan düzenlemeler nelerdir?
CEVAP:
Batum, Kars ve Ardahan Rusya’ya terk edildi.
Tuna mansabındaki sol sahil boyu da Ruslara geri verildi
#27
SORU:
Duma nedir ?
CEVAP:
Moskova Rusyası’nın idari yapısında yer alan bir danışma kuruludur.
#28
SORU:
Boyar nedir?
CEVAP:
XV. Yüzyıldan sonra Büyük Petro devrinde asillerin en üst sınıfına verilen addır.
#29
SORU:
I. Petro (1696-1725), Moskova devlet sistemi ve teşkilatında birçok yenilikler yaptı. Devlet sistemi merkezileştirildi. Rusya’nın çehresi ciddi anlamda değişti. 1711’de “Senato” kuruldu. Senato üyeleri Çar tarafından seçilmekte idi. Bu senato’nun hangi yetkileri vardı ?, çar seferde iken kanun çıkarmak, uygulamak ve yargı işlerine nezaret
etme yetkisi vardı.
CEVAP:
Çar seferde iken kanun çıkarmak, uygulamak ve yargı işlerine nezaret etme yetkisi vardı.
#30
SORU:
Feodalizmi (Derebeylik) açıklayınız ?
CEVAP:
Başta Ortaçağ Avrupası olmak üzere tarihin birçok evresinde rastlanan toplumsal, siyasal ve ekonomik örgütleniş biçimidir. Feodalizm kelimesi, Latince feodum (tımar) ile taşınabilir değerli mal anlamına gelen Germen kökenli bir kelimeden türetilmiştir. Feodal toplumun siyasi örgütlenişi, koruyan-korunan (süzerenvassal) ilişkisine dayanan hiyerarşik bir örgütleniştir. Merkezî otorite zayıftır, yerellik görülür . Feodal ekonomi ise, kendi kendine yeterlik üzerine kuruludur. Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasından güçlü ulusal monarşilerin ortaya çıkmasına kadar olan sürede, Avrupa’da hâkim olan örgütleniş biçimi feodal örgütleniştir. İlk Çağ’da Roma’dan yönetilen topraklarda Germen istilaları ile Roma döneminin merkeziyetçi siyasi düzeni bozulmuş ve sayısız irili ufaklı feodal beylik ortaya çıkmıştır. Ticaretin tekrar canlanması ile temelleri sarsılan feodalizmin son kalıntıları Sanayi Devrimi ile tamamen yok olmuştur.
#32
SORU:
Opriçnina Sistemi hakkında bilgi veriniz?
CEVAP:
IV. İvan 1564’te memleketi “yemeşçina” ve “opriçnina” diye ikiye böldü. “Opriçnina”, IV. İvan’ın şahsi mülkü sayılıyordu. Onun memurları bu bölgede zulüm yaparak boyarları dağılmaya mecbur ettiler. 1572’de de idari güç çarın seçtiği dvoryanlar eline geçti.
#33
SORU:
XIX. Yüzyılın ortalarında Rusya’da ticaret artmış, fabrikalar kurulmuş, özel sermayeye dayanan sistem canlanmaya başlamıştı. Bu durum köylü serfliğini devam ettirmeye imkan vermiyordu. Köylü ayaklanmasının artması üzerine 19 Şubat 1861’de köylülerin toprak köleliğinden kurtarıldıklarına dair bir ferman (manifesto) ilan eden kişi kimdir?
CEVAP:
II. Aleksandr (1855-1891)
#34
SORU:
Petro’nun Vergi Reformunu açıklayınız ?
CEVAP:
1705’te çıkarılan yeni kanuna göre köle başına 74 kopik (kuruş), devlet topraklarında çalışan her köylüden 114 kopik (bu köylülerin ağalara karşı herhangi bir yükümlülükleri yoktu), posad halkından adam başına 140 kopik vergi tahsil edilmeye başlandı. Bu durum 1897’ye kadar devam etti. Aynı yılda çıkan bir başka kanun 20 evin bir asker besleme mecburiyetini getirdi. Yani her bin kişi üç asker besliyordu.
#35
SORU:
Ruslar Azak Denizi’ne ayak basınca “Azak Donanması” adıyla ilk Rus harp filosunu inşa ettiler. Azak Denizi sahilinde Rus donanmasının üssü olan limanın adı nedir?
CEVAP:
Tagarog Limanı
#36
SORU:
1606’tan itibaren Moskova ve Bütün Rusya’nın patriği oldu. 1601-1603 yıllarında çıkan kıtlık ve açlığı durdurmak için onun düzenlediği ayaklanma tahtta değişikliği sağladı.1913 yılında Rus Ortodoks Kilisesi onu aziz ilan etti. 1589’da 1552’de işgal edilen Kazan’a metropolit tayin edilmiş ve bir hayli Müslümanı zorla vaftiz ettirmişti.
Yukarıda bahsedilen kişi kimdir?
CEVAP:
Germogen (1530 - 1612)
#37
SORU:
Laşman Rus Devleti hizmetine zorla alınmış olan MüslümanTatar zümresine ne ad verilir?
CEVAP:
Yumuşlu Tatar (Görevli Tatar)
#38
SORU:
Zemstvo yerel yönetim organı hakkında bilgi veriniz?
CEVAP:
1864’te kurulan bu yerel yönetimlerde büyük toprak sahipleri, şehir ve köylerin temsilcileri katılıyordu. “Zemstvo” idari kararlar çıkarma, bir miktar
vergi toplama, borç alıp verme haklarına sahipti. Emri altında teknik bir kadro
bulundurup, ilk eğitim, sağlık, yol bakımı, zirai ve sosyal hizmetlerde bulunurdu. 1900’da “Zemstvo”larda çalışan memurların sayısı 47 bine yükselmişti. Sonraları orduyu besleme ödevini de üstüne aldı. 1904’ten sonra
“Zemstvo”ların önemi daha da arttı.
#39
SORU:
Nihilizmi açıklayınız?
CEVAP:
Hiçlik veya inkarcılık. Latince’de ‘hiç’ anlamına gelen nihil sözcüğünden türetilen Nihilizm, günümüzde birçok spesifik alt dala ayrılmakla beraber, en popüler tanımıyla; her şeyin anlamdan ve değerden yoksun olduğunu savunan felsefi görüştür. Nihilistler tanrının varlığını, iradenin özgürlüğünü, bilginin imkânını, ahlâkı ve tarihin mutlu sonunu reddederler
#40
SORU:
Anarşizmin genel mantığı nedir?
CEVAP:
Anarşizm, her koşulda her türlü otoriteyi reddetmektir.
Toplumsal otoritenin, tahakkümün, erkin ve hiyerarşinin tüm biçimlerini bertaraf etmeyi savunan çeşitli politik felsefeleri ve toplumsal hareketleri tanımlayan sosyal bir terimdir
#41
SORU:
X. Yüzyıldan XVI. Yüzyıla ve 1700’den 1917’ye kadar olan dönemlerde Rus
mimarisi iki devreye ayrılır. Rusya’da Bizans tesiri ile kilise inşası da Bizans-Rus üslubunu meydana getirmiştir. İlk kilise Kiyev’de inşa edilen (989-996) kilisenin adı nedir?
CEVAP:
Desyatinaya Kilisesisidir
#42
SORU:
“Slavyanofil” görüş , neyi savunur?
CEVAP:
“Slavyanofil” görüş, her milletin kendisine has bir “varlığı” olduğunu ve bunu
“halkın ruhu”nun ortaya koyduğunu kabul ediyordu
#43
SORU:
“Batıcı (Zapadniki)” görüş neyi savunur?
CEVAP:
“Batıcı (Zapadniki)” görüş , Rusya’nın medeni bir memleket oluşunun ancak
Büyük Petro’nun açtığı yeniliklerle başladığını kabul ve Avrupa fikir hareketleri ve medeniyetinin Rusya’ya uygulanması gerektiğini savunur