SOSYAL POLİTİKA I Dersi İstihdam ve İşsizlik soru cevapları:

Toplam 20 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Sosyal politikanın temel ilgi alanlarından biri olan istihdam nedir?


CEVAP:

Sosyal politikanın temel ilgi alanlarından biri olan istihdamı geniş ve dar anlamda olmak üzere iki şekilde tanımlamak mümkündür. Geniş anlamda istihdam, üretim faktörlerinin (emek, sermaye, doğal kaynaklar, müteşebbis) üretime sevk edilmesi, yani çalışması/ çalıştırılması şeklinde tanımlanmaktadır. Bir ülkenin belirli bir anda sahip olduğu üretim faktörlerinin tamamı, o ülkenin üretim olanaklarını oluşturmaktadır. Bu bağlamda, geniş anlamda istihdam üretim faktörlerinin belirli bir dönem (genellikle bir yıl) içerisinde kullanılma derecesi olarak da ifade edilebilmektedir. Geniş anlamda istihdam kavramı, tüm üretim faktörlerini kapsarken dar anlamda istihdam ile üretim faktörleri içinde sadece emek unsuru dikkate alınmaktadır. Dolayısıyla, dar anlamda istidamı emeğin üretimde kullanılması ya da gelir sağlamak amacıyla çalışması/çalıştırılması şeklinde tanımlamak mümkündür.


#2

SORU:

İstihdam ile millî gelir arasında bir bağ kurmak mümkün müdür?


CEVAP:

Bir ekonominin yeterli biçimde işleyip işlemediği yarattığı istihdam hacmi ile doğrudan bağlantılıdır. Gerek geniş anlamı gerekse dar anlamıyla olsun istihdam ile millî gelir arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır. Buna göre, istihdam düzeyi yükseldikçe millî gelir de artmaktadır. Ancak istihdamdaki artışlar millî gelire her zaman aynı oranda yansımamaktadır. Özellikle tam istihdam düzeyine yaklaşıldıkça, istihdam düzeyindeki artışlar millî gelirde daha düşük oranda artışlara neden olmaktadır. Bu noktada, konunun daha iyi anlaşılması açısından tam istihdam kavramını açıklamak yerinde olacaktır.


#3

SORU:

Doğal İşsizlik Oranı nedir?


CEVAP:

Doğal İşsizlik Oranı, işgücü piyasasının etkinliğini ölçmede kullanılan teorik bir araçtır. Geçici, konjonktürel ve yapısal faktörler sebebiyle bir işgücü piyasasında yüzde yüz istihdamın sağlanamaması ve iş gücünün küçük bir bölümünün (% 3- 5) işsiz olması durumunu tanımlamaktadır.


#4

SORU:

Eksik istihdam nedir ve türleri nelerdir?


CEVAP:

Eksik istihdam üretim faktörleri içinde yalnızca emek faktörü dikkate alındığında; istihdam edilmekte olan bireyin çalışma gücü ve arzusu olduğu hâlde hâlihazırda çalıştığından daha fazla çalışamaması ya da daha gelişmiş şartlar altında çalışması veya başka bir mesleğe geçmesi halinde verimliliğinin artması şeklinde de tanımlanabilmektedir. Eksik istihdam belirlenmesi ve ölçümü açısından uzun süre tartışılan bir kavram olmuştur. Ancak genel olarak ikili bir yapı içinde yorumlanmaktadır:

• Görülebilen Eksik İstihdam: Normal çalışma sürelerinin altında çalışılmasıdır. Bu durumda, istihdam edilen bireyler arzu etmedikleri hâlde kısmi süreli çalışmaktadır. Daha çok gelişmiş ülkelerde görülmekte olan bu tip eksik istihdamın başlıca sebebi talep yetersizliğidir. 

• Görülemeyen Eksik İstihdam: Gizli eksik istihdam olarak da adlandırılan görülemeyen eksik istihdam durumu, çalışma sürelerinde bir kısıtlama olmadığı hâlde istihdam edilen işgücünün çalışma karşılığında elde ettiği gelirin düşük olması ya da çalışılan işin niteliğinin, bireyin kapasitesini, eğitim düzeyini ve vasıflarını tam olarak kullanmasına olanak vermemesi şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Çoğunlukla gelişmekte olan ülkeler açısından söz konusu olan bu tip eksik istihdamın nedeni talep yetersizliğinin yanı sıra sermaye donanımının da yetersiz oluşudur. Dolayısıyla, gelişmekte olan ülkelerde istihdam hacminin artırılması, hem talebin hem de sermaye donanımının artırılması şeklinde topyekûn bir kalkınma sorunu şeklinde ortaya çıkmaktadır.


#5

SORU:

Aşırı istihdam nedir?


CEVAP:

Aşırı istihdam, emek arzının emek talebini karşılayamadığı konjonktüre özgü bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Başka bir ifadeyle aşırı istihdam bir ülkedeki mevcut emeğin tamamı kullanılmasına rağmen talebin karşılanamaması anlamına gelmektedir. Aşırı istihdam durumunda emek adeta kıt bir üretim faktörü haline gelmektedir.

• Bir ülkedeki mevcut emeğin tamamı kullanılmasına rağmen talebin karşılanamaması 

• Emek; Kıt bir üretim faktörü 

Örnek: II. Dünya Savaşı, Almanya


#6

SORU:

ILO'ya göre işsizliğin tanımlanmasında temel alınan 3 faktör nedir?


CEVAP:

ILO işsizliği tanımlarken üç temel unsurdan yola çıkmaktadır. Bu unsurlar; 

• İş Sahibi Olmama (İşi Yok); ücretli ya da kendi hesabına çalışma şeklinde istihdam edilmemiş olanlar. 

• İş Arama; belirli bir süre önce iş arama yönünde belirgin adımlar atmış olanlar. 

• İşe Başlamaya Hazır Olma; referans dönemi boyunca ücretli ya da kendi hesabına çalışma şeklinde istihdam edilmeye hazır olanlar şeklindedir.


#7

SORU:

ILO dünya işgücü piyasalarında ortaya çıkan gelişme ve eğilimleri yorumladığı Küresel İstihdam Eğilimleri ve Sosyal Görünüm 2015 Raporu’na göre işsizliğin gelecek 5 yıl içinde seyri nasıl olacaktır?


CEVAP:

Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) dünya işgücü piyasalarında ortaya çıkan gelişme ve eğilimleri yorumladığı Küresel İstihdam Eğilimleri ve Sosyal Görünüm 2015 Raporu’na göre; küresel durgunluk nedeniyle önümüzdeki dönemde de işsizlik artmaya devam edecektir. ILO tarafından son dönemde yaşanan küresel ekonomik durgunluğun işgücü piyasasıyla ilgili sonuçlarının ve sosyal etkilerinin analiz edildiği raporuna göre, ekonomik durgunluk ve artan eşitsizlikler nedeniyle küresel istihdam görünümü önümüzdeki 5 yıl içinde bozulacaktır. Söz konusu durum, işsizliğin artması sonucuna yol açacaktır. ILO verilerine göre, ekonomik krizin başlangıcı olarak kabul edilen 2008’den bu yana yaşanan iş kaybı sayısı, küresel düzeyde 61 milyona ulaşmış durumdadır. Küresel İstihdam Eğilimleri ve Sosyal Görünüm 2015 Raporu’nda, 2014 yılı itibarıyla işsiz sayısının, dünya genelinde 201 milyonun üzerine çıkmış olduğu belirtilmektedir. Bu rakam, küresel ekonomik kriz öncesine kıyasla 31 milyon insanın daha işsiz kaldığını göstermektedir. Bununla birlikte, ILO küresel işsizliğin 2015 yılında 3 milyon; sonraki 4 yıl içinde de 8 milyon artmasını öngörmektedir. Başka bir ifadeyle, 2019 yılına gelindiğinde 212 milyondan fazla kişinin işsiz kalacağı tahmin edilmektedir. Diğer taraftan, raporda yer alan analizler çerçevesinde, önümüzdeki 5 yıl içinde işgücü piyasasına yeni girecek olanların da eklenmesiyle, küresel krizin neden olduğu istihdam açığını kapatabilmek için 2019 yılına kadar 280 milyon yeni iş yaratılması gerekmektedir.


#8

SORU:

Çalışma hakkı çerçevesinde düzenlenen sosyal politika tedbirleri nelerdir?


CEVAP:

Çalışma hakkı çerçevesinde düzenlenen sosyal politika tedbirleri şu şekilde sıralanabilir:

• Yeterli istihdam imkânlarının yaratılması

• Yaşam boyu öğrenme perspektifi içinde mesleki eğitim yoluyla insangücü kaynağının niteliklerinin geliştirilmesi

• İş arayanlar ile işgücü arayanların buluşturulması 

• Çalışma hayatında iş güvencesi ve koruyucu standartların sağlanması 

• Çalışma hayatında belirli bir gelir güvencesinin sağlanması

• İş sağlığı ve güvenliği koşullarının iyileştirilmesi

• Ücretlilere örgütlenme hakkının kazandırılması

• Aktif ve pasif istihdam politikaları aracılığıyla işsizlik karşısında koruma

• Sosyal güvenlik sistemi ile işgücünün sosyal risklere karşı korunması

Yukarıda sayılan sosyal politika tedbirleri dikkate alındığında, sosyal devletin çalışma hakkı çerçevesinde çalışma yaşamına müdahale alanının  oldukça geniş olduğu görülmektedir.


#9

SORU:

Sosyal Risk nedir?


CEVAP:

Sosyal Risk, ne zaman ortaya çıkacağı bilinmemekle ileride gerçekleşmesi muhtemel ya da muhakkak olan ve buna maruz kalan kişinin mal varlığında eksilmeye neden olan tehlikedir. Sosyal riskler, mesleki riskler (iş kazası, meslek hastalıkları), fizyolojik riskler (hastalık, analık, sakatlık, ölüm) ve sosyo-ekonomik riskler (işsizlik, evlenme ve çocuk sahibi olma, konut ihtiyacı) olmak üzere başlıca üç grupta sınıflandırılabilir.


#10

SORU:

İşsizliğin Ekonomik Etkileri nelerdir?


CEVAP:

İşsizliğin Ekonomik Etkileri aşağıdaki gibidir:

- İşsizlik, ekonomik etkinliğin bir göstergesidir. İşsizlik oranının yükselmesi, bir ekonominin daha fazla üretebilme gücü olduğu halde bunu
değerlendiremediğini ortaya koymaktadır. 

- İşsizliğin yükselmesi durumunda tüketici nüfus üzerindeki baskı da artar.

- İşsizlik, bağımlılık oranını da etkilemektedir. İşsizliğin arttığı dönemlerde bağımlılık oranı yükselirken; azaldığı dönemlerde bağımlılık oranı
da geriler.

- İşsizliğin artması, ekonomideki tasarruf eğiliminin azalmasına ve yatırımların düşmesine neden olur.

- İşsizlik, gelir dağılımı eşitsizliğini ve yoksulluğu artırır.

- İşsizliğin yükseldiği dönemlerde transfer harcamaları artar.

- İşsizlikle birlikte bağımlı çalışanların sayısındaki azalışa bağlı olarak aktif sigortalı sayısı düşer ve dolayısıyla sosyal güvenlik gelirleri azalır.

- İşsizliğin artması, çalışan sayısı ve işletme karlarını olumsuz yönde etkilediğinden vergi gelirleri azalır.


#11

SORU:

İşsizliğin Bireysel Etkileri nelerdir?


CEVAP:

İşsizliğin Bireysel Etkileri aşağıdaki gibidir:

- Genellikle tek geçim kaynağı ücret olan birey ve bakmakla yükümlü olduğu ailesi, bireyin işsiz kalması durumunda bu gelir kaynağından yoksun kalır. Bu durumda da bireyin ve ailesinin hayat standardı düşecektir.

- Birey, sahip olduğu insan sermayesini, başka bir ifadeyle vasıflarını ve entelektüel yeteneklerini kaybetmeye başlar.

- Özellikle işsizliğin uzun süreli olması durumunda bireyin mesleki bilgi ve becerileri aşınır. Bununla birlikte, çalışma yaşamının kazandırdığı
çalışma disiplini ve alışkanlıklar ortadan kalkar. 

- İşsiz kalan birey tembelliğe alışır ve kendini işe yaramaz hisseder. 

- Uzun süreli işsizlik durumunda bireyin yeni bir iş bulması genellikle zorlaşmakta; yeni bir iş bulması halinde ise yeni işindeki istihdam koşulları önceki işine oranla daha kötü olabilmektedir. 

- İşsiz kalan birey, umutsuzluk ve çaresizlik gibi birçok olumsuz duyguya sürüklenir; özgüvenini, kendisine olan saygısını ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere karşı itibarını kaybeder. 

- Topluma katkısı olmayan birey moral yönünde çöküntüye uğrar ve topluma olan aidiyet duyguları azalır. Bu durumda, bir yandan çalışma yaşamının kendisine kazandırdığı sosyalleşme sürecinin dışında kalırken diğer yandan kendisini yaşadığı topluma ait hissetmemesine bağlı olarak topluma karşı kin ve nefret duyguları ile dolar.


#12

SORU:

İşsizliğin Toplumsal Etkileri nelerdir? 


CEVAP:

İşsizliğin Toplumsal Etkileri: 

- İşsizlik, sosyal, ahlaki ve ailevi pek çok değerin kaybolmasına yol açar. Bu sebeple, toplumda huzur, güven ve istikrarı bozar. 

- İşsizlik sosyal dışlanmaya neden olur. 

- İşsiz kitlelerin artışı, toplumsal çözülmeleri ve sosyal gerginlikleri artırır. Yapılan bazı araştırmalar, işsizlik ile toplumun düzeni ve istikrarı açısından tehdit unsuru olarak kabul edilen hırsızlık, kapkaç, suç işleme eğilimi, boşanma, intihar, alkol ve uyuşturucu madde kullanımı arasında pozitif yönlü bir ilişki olduğunu ortaya koymaktadır.


#13

SORU:

İşsizlik, bağımlılık oranını da etkilemektedir. Öyle ise bağımlılık oranı nedir?


CEVAP:

Bağımlılık Oranı: Bir ülke nüfusunun tamamı tüketicidir ancak çalışma çağındakiler hem tüketici hem de üreticidirler. Üretim- tüketim dengesinin gerçekleştirilebilmesi için üretime katılanların kendileriyle birlikte üretime katılmayanların da ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde üretimde bulunmaları gerekir. Bu çerçevede, üretime katılan kişilere bağımlı olan nüfusun ölçüsü bağımlılık oranıdır.


#14

SORU:

İşsizlik sosyal dışlanmaya neden olur. Öyle ise sosyal dışlanma nedir?


CEVAP:

Sosyal Dışlanma: Toplum ve bireyin bütünleşmesini sağlayan ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel sistemlerin bütününden kısmen ya da tamamen yoksun olma sürecidir.


#15

SORU:

Aktif istihdam politikaları nedir?


CEVAP:

Aktif istihdam politikaları, emek arzı ve talebi açısından işsizliğin sebeplerini ortadan kaldırmaya çalışan ve genellikle belirli grupların hedeflendiği politikalardır. Bu politikalarla temel olarak yeni istihdam alanlarının açılması, işsizlerin iş bulma zorluklarının giderilmesi, emek arz ve talebini kurumsal olarak bir araya getirerek işgücü piyasasına girişin kolaylaştırılması, özellikle uzun dönemli işsizlerin istihdam edilebilirliklerinin artırılması hedeflenmektedir. Aktif istihdam politikaları ilk kez 1950’lerde İsveç’te bu isimle telaffuz edilmiştir.  1960’larda OECD tarafından aktif istihdam politikaları ayrı bir politika olarak kabul edilmiş ve 1961 yılında üye ülkeler arasında aktif istihdam politikalarının uygulanmasını yaygınlaştırmak amacıyla İşgücü ve Sosyal Sorunlar Komitesi kurulmuştur.  

Aktif istihdam politikaları, katılımcıların üretken kapasitelerini artırmakta; böylece onların daha etkin şekilde iş aramalarına yardımcı olmaktadır. Aktif istihdam politikalarının öncelikli hedef kitlesi işsizlik riskiyle daha fazla karşı karşıya olan uzun dönemli işsizler ve dezavantajlı gruplardır (kadınlar, gençler, engelliler vb.). Başka bir ifadeyle aktif istihdam politikaları oluşturulurken işsizlerin tümü değil belirli gruplar hedeflenmektedir. Bunun sebebi, aktif istihdam politikalarının yüksek maliyet gerektirmesidir.


#16

SORU:

Aktif İstihdam Programlarının türleri nelerdir?


CEVAP:

Aktif İstihdam Programlarının türleri aşağıdaki gibidir:

- Mesleki Eğitim Programları: İşsizlikle mücadelede kullanılan temel arz yönlü yöntemlerden biri olan mesleki eğitim programları ile işsizlerin ve işsizlik riski ile karşı karşıya olan çalışanların beceri ve vasıf seviyeleri yükseltilerek istihdam edilebilirlikleri artırılmaya çalışılmaktadır. 

- Girişimciliğin Desteklenmesine Yönelik Programlar:  Temel amaç, bireylerin kendi işlerini kurarak işsizlikten kurtulmalarını sağlamaktır. Bununla birlikte, girişimcilik programları ile dolaylı olarak bu şekilde kurulan yeni işlerde gelecekte başka kişilere de istihdam imkânı yaratılması, işsizlerin düşük ücretli ve güvencesiz istihdamdan kaçınmaları için bir alternatif oluşturulması ve girişimcilik kültürünün yaygınlaştırılması da amaçlanmaktadır.  

- Ücret ve İstihdam Sübvansiyonları: Uygulama kapsamında hükûmetler, işverenlere sübvansiyon programı ile desteklenen gruptaki işsizleri istihdam etmeleri karşılığında vergi indirimleri veya ücret ya da prim katkısı sağlamaktadır. Bu uygulama ile işgücü maliyetleri ucuzlatılarak istihdam artışı teşvik edilmektedir.

- Doğrudan Kamu İstihdamı:İşsizlere kamu sektöründe istihdam imkânı yaratan bu tür programlar genel olarak yaygın ve büyük ölçekli işsizlik problemi ile mücadelede kullanılmaktadır. Doğrudan kamu istihdamına yönelik programların temel amacı, iş bulma ümidi düşük olan dezavantajlı kesimlerin hem iş pratiklerinin sağlanması hem de sosyal açıdan dışlanmalarının önlenmesidir. Bu bağlamda, doğrudan kamu istihdamı, diğer aktif istihdam politikaları ile işgücü piyasasına katılımlarının sağlanması söz konusu olmayan kesimler için bir son çare uygulaması olarak değerlendirilebilir. 

- Kamunun Eşleştirme ve Danışmanlık Hizmetleri: Kamunun eşleştirme ve danışmanlık hizmetlerini gerçekleştirmesindeki temel amaç, işgücü piyasasındaki bilgi eksikliğini gidererek işçi ve işveren arasındaki eşleşmeyi sağlayabilmektedir. 


#17

SORU:

aktif istihdam politikalarının birey, toplum ve devlet açısından bazı maliyetleri de bulunmaktadır. Söz konusu maliyetler nelerdir?


CEVAP:

Çeşitli faydalarına karşılık aktif istihdam politikalarının birey, toplum ve devlet açısından bazı maliyetleri de bulunmaktadır. Söz konusu maliyetleri şu şekilde sıralayabiliriz: 

• İlk olarak, bireysel maliyetler dikkate alındığında; aktif istihdam programlarında bazı durumlarda katılımcıların doğrudan maliyetleri üstlenmek zorunda kaldıkları görülmektedir. Bununla birlikte, katılımcılar iş arama faaliyetlerine yeterince zaman ayıramama ve mobilitelerinin azalması sonucunu doğuran kilitlenme etkisi gibi dolaylı maliyetlere de katlanabilmektedirler. Kilitlenme etkisine göre, aktif istihdam  programları uygulanmıyor olsaydı bölgeyi terk edebilecek durumda olan işçiler programa katıldıkları için işsizliğin fazla olduğu bölgelerde kalabilmektedirler. Böyle bir durumda da işsizlik süreleri uzadığından daha fazla gelir kaybına uğramaktadırlar.

• Aktif istihdam programları daha çok, işgücü piyasalarında iş bulma ihtimali daha düşük olan dezavantajlı gruplara yönelik olarak düzenlendiğinden, bu programlara katılan kişiler işverenler tarafından bazen kendi kendilerine iş bulamayacak işe yaramaz kişiler olarak değerlendirilebilmektedir. Böyle bir durumda ortaya çıkan olumsuz etkiye damgalanma etkisi adı verilmektedir.

• Aktif istihdam politikaları, devlete de önemli maliyetler yükleyebilmektedir. Örneğin, daha önce de değinildiği gibi, mesleki eğitim programları oldukça maliyetli aktif istihdam politikası araçlarındandır.


#18

SORU:

Aktif istihdam politikalarının toplumsal açıdan yarattığı üç temel olumsuz etkiden bahsedilebilir. Söz konusu etkiler nelerdir?


CEVAP:

Aktif istihdam politikalarının toplumsal açıdan yarattığı üç temel olumsuz etkiden bahsedilebilir:

- Bunlardan ilki, etkinlik kaybı etkisidir. Daha önce de üzerinde durulduğu üzere aktif istihdam politikaları yüksek maliyet gerektirdiğinden belirli dezavantajlı grupları hedef almaktadır. Burada hedeflemenin yanlış yapılması durumunda etkinlik kaybı etkisi ortaya çıkmaktadır. 

- İkinci olarak istihdam sübvansiyonu uygulaması ile işverenlere doğrudan parasal yardım yapılması ya da vergi indirimi sağlanması yoluyla hedeflenen kitlenin istihdam maliyetleri azaltılmakta ve söz konusu kişilerin istihdamı işverenler açısından göreli olarak karlı hale gelmektedir. Dolayısıyla, hedeflenen kitlenin istihdamı işgücü piyasasındaki diğer kişilerin istihdamının azalmasına yol açabilmektedir. Örneğin; gençlerin istihdamının sübvanse edilmesi işe alımlarda yetişkinlerin daha az tercih edilmesine neden olabilir. Bu durumda, karşılaşılan olumsuz etki ikame etkisi olarak adlandırılmaktadır. İkame etkisinin ortaya çıkması durumunda işsizlik genel anlamda azaltılamamakta işsizliğin çeşitli gruplar arasındaki dağılımı değişmiş olmaktadır. 

- Son olarak, aktif istihdam programlarının yarattığı diğer bir olumsuz etki işten çıkarılma etkisidir. Aktif istihdam politikaları ile hedeflenen grupların (gençler, kadınlar, uzun süreli işsizler) istihdamı sübvanse edilerek göreli olarak ucuz hâle getirildiğinde, bu işsizleri çalıştıran işverenler işgücü piyasasında rekabet avantajı kazanmaktadırlar. Bu durumda, söz konusu firmaların piyasa payları artmakta ve piyasadaki rekabet yapısı bozulmaktadır. Dolayısıyla, diğer firmalar küçülme yoluna gidebilmekte ve işçi çıkarmayı tercih edebilmektedirler.


#19

SORU:

Genç işsizliği günümüzde sadece Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin değil; aynı zamanda gelişmiş ülkelerin de temel işgücü piyasası problemleri arasındadır. Genç işsizliği olgusuna temel olan nedenler nelerdir?


CEVAP:

Genç işsizliği günümüzde sadece Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin değil; aynı zamanda gelişmiş ülkelerin de temel işgücü piyasası problemleri arasındadır. Hatta, gençlerin toplam nüfus içindeki yoğunluğu göz önüne alındığında ve Yunanistan, İspanya, İtalya, Portekiz gibi küresel ekonomik kriz nedeniyle genç işsizliğinin yüzde 50’lere ulaştığı Avrupa ülkeleriyle karşılaştırıldığında Türkiye’nin göreli olarak daha iyi durumda olduğu söylenebilir. Türkiye işgücü piyasasında gençler açısından temel problemler; ne eğitimde ne istihdamda yer almayan gençlerin oranının yüksek olması, okuldan işe geçiş sürecinde yaşanan zorluklar, işsizlik riski açısından cinsiyetler arası farklılıklar, işgücü piyasasına dahil olmama yönündeki eğilimin yüksek olması ile genç işsizliğinin kalıcı ve yapısal bir problem haline gelmesi şeklinde sıralanabilir. Bu bağlamda, genç işsizliği olgusunu temel olarak iki nedenle açıklamak mümkündür;

• Genç işsizlerin büyük bir bölümü ilk kez iş arayanlardan oluşmaktadır. İşgücü piyasasına yeni giren deneyimsiz işgücünün niteliklerine uygun bir iş bulması için gereken süre uzun olabilir. Bu perspektifte, gençlerin yetişkinlere oranla işsizlik riskiyle daha fazla yüz yüze gelmesi doğal karşılanabilir. 

• İlk kez iş arayan gençleriçinde uzun süre iş arayanların yoğun olması nitelik/beceri uyumsuzlukları ile de açıklanmaktadır. Gençler, işverenler tarafından talep edilen niteliklere tam olarak sahip olmadıklarından iş arama süreleri uzamaktadır.


#20

SORU:

Pasif İstihdam Politikaları ve türleri nelerdir?


CEVAP:

Pasif istihdam politikaları işsizlik oranlarını azaltmak yerine işsizliğin birey, ailesi ve toplum üzerindeki olumsuz etkilerini gidermeyi amaçlayan ve bunun için de işsizlere belirli bir ekonomik güvence sağlamaya yönelik tedbirlerdir.

İşleyişleri ülkeden ülkeye farklılık gösteren başlıca pasif istihdam programları, işsizlik sigortası, işsizlik yardımı, çalışmanın paylaşımı ile kıdem, ihbar ve iş kaybı tazminatları olarak sayılabilir.

- İşsizlik Sigortası: İşsizlik sigortası, kendi iradesi dışında işini kaybeden kişilerin karşılaştıkları gelir kaybını geçici bir süre veya yeni bir iş buluncaya kadar gidermeyi amaçlayan ve sigortacılık tekniği ile faaliyet gösteren bir sigorta dalı ve sosyal politika aracıdır.

- İşsizlik Yardımı: İşsizlere minimum yaşam standardı sunmayı amaçlayan bu uygulama daha çok sosyal devlet ilkesini benimsemiş gelişmiş ülkelerde karşımıza çıkmaktadır. Genellikle yoksulluğu önlemede son araç olarak kullanılan işsizlik yardımı uygulamasının ülkeden ülkeye farklılık gösterdiği görülmektedir.

- Çalışma Paylaşımı: İşsizlikle mücadelede kullanılan diğer bir pasif istihdam politikası aracı olan çalışma paylaşımı birkaç şekilde gerçekleşebilmektedir. Bunlar; erken emeklilik, iş paylaşımı ve çalışma sürelerin kısaltılması şeklinde sayılabilir.

- Kıdem Tazminatı, İhbar Tazminatı ve İş Kaybı Tazminatı: Pasif istihdam politikaları kapsamında yürütülen başka bir uygulama, kıdem tazminatıdır. Kıdem tazminatı, işine son verilen işçilerin tazminat ile ödüllendirilmesi anlamına gelmemekte esas olarak işverenlerin işçiyi kolayca işten çıkarmasını önlemek için geliştirilmiş bir iş güvencesi sistemi olarak karşımıza çıkmaktadır. İhbar tazminatı ise işverenin işçiyi hemen işten çıkarmak istemesi durumunda önceden yapılan ihbarda belirlenen süre içinde işçiye ödenmesi gereken ücret miktarını kapsamaktadır. İş kaybı tazminatı özelleştirme nedeniyle işini kaybedenlere yönelik bir tazminat olarak karşımıza çıkmaktadır.