TÜRKÇE BİÇİM BİLGİSİ Dersi Kelime Türleri soru cevapları:
Toplam 20 Soru & Cevap#1
SORU:
Kelime türleri nedir özellikleri ile kısaca açıklayınız.
CEVAP:
Kelime türleri; söz dizimini, biçim bilgisini, anlam bilimini ve sözlükçülüğü ilgilendiren bir konudur. Kelime türlerinin kaç gruba ayrılacağı, bir kelimenin hangi gruba dâhil olacağı; hangi alanın ölçütlerinin kullanıldığına göre değişir. Kelime türleri hakkındaki Türkçe yayınlarda, dilbilimin bu alanları birbirinden ayrılmaz. Sınıflandırma denemelerinde; kelimenin anlamlı olup olmaması, anlamlı ise nasıl bir anlam taşıdığı ve nasıl bir söz dizimsel işlevi yerine getirdiği önemli bir yer tutar. Biçim bilgisi ölçütleri daha az kullanılsa da kelime türlerinin biçim bilgisi içinde ele alınması yaygındır. Ama kelime türleri konusu, biçim bilgisi içinde ele alınırken diğer alanlara ait ölçütler de kullanılır. Oysa her alanın sunduğu ölçütler ve bu ölçütlere göre kelime türlerinin belirlenmesi de farklılık göstermektedir.
#2
SORU:
Biçim bilgisi bakımında kelime türleri nasıl ayrılmaktadır açıklayınız.
CEVAP:
Bu çalışmada, kitabın konusunun biçim bilgisi olması nedeniyle, kelimeler; türetme ve çekim imkânlarıyla cümlede söz dizimsel işlevleri yerine getirirken alabildikleri ekler göz önünde bulundurularak dokuz türe ayrılacaktır:
1. İsimler: ağaç, taş, güzellik, sevgi
2. Sayılar: bir, iki, üç, otuz, yüz
3. Sıfatlar: güzel (kız), hızlı (araba), uslu (çocuk), bir (gün), bu (zamanlar)
4. Zarflar: güzel (konuş-), hızlı (yürü-), çabuk (gel-), niçin (bak-), nasıl (söyle-); pek
(çok), en (iyisi)
5. Zamirler: ben, sen, onlar, bu
6. Fiiller: al-, de-, sor-, koş-, sev7. Bağlaçlar: ama, fakat, ve, ile, hem … hem
8. Edatlar: ile, doğru, rağmen
9. Ünlemler: ah, hay Allah
#3
SORU:
Yapılarına göre kelimelerin ayrılması nasıl olmaktadır kısaca açıklayınız.
CEVAP:
Kelimeler, yukarıdaki gruplardan hangisine dâhil olduğundan bağımsız olarak yapılarına göre basit, türemiş ve birleşik olarak üç gruba ayrılırlar. Herhangi bir yapım eki almamış, sadece kökten ibaret olanlar basit kelimelerdir:
anne, baş, yol; ben, siz, o; çok, pek, hoş; al-, gel-, ver-; ve, ama
Anlam değişikliği yaratmayan çekim eklerinden birini almış, kök hâlindeki kelimeler de basittir:
anneye, sana, geldim
Bir köke yapım eki eklenmesiyle ortaya çıkmış olanlar türemiş kelimelerdir:
annelik, başkan, yolcu; bencil, sizlik; çokça, peklik; hoşlan-, aldır-, veril-; gelin, vergi, açık
Kelimeler, en az iki kelimenin birleşmesiyle oluşmuş olabilir. Bu tür kelimelere birleşik kelime denir. Birleşik kelimeler dile ait söz dizimi ve biçim bilgisi kurallarından yararlanılarak oluşturulur. Birleşik kelimeler yeni anlamları ifade etmek için kullanılabilir. Birleşik yapının ortaya çıkışında birleşiği oluşturan ögelerin anlamları önemli bir rol oynasa da bazı örneklerde, birleşiği oluşturan ögelerin anlamlarına bakarak birleşik kelimenin anlamı çıkarılamaz:
genel başkan, yolcu treni; albeni, unutmabeni, çok anlamlı, çoksatar, mutlu olmak, yorgun düşmek, alıver-, gecekondu, çekya
İsimler ve fiillerle karşılaştırılınca bağlaçlar, edatlar, sayılar ve zamirlerin birleşik kelimelerde kullanılmaları alışılmış değildir. Birleşik kelimelerle kapalı gruplara ait yeni kelime oluşturmak da alışılmış değildir. Bu üç grubun yanında Türkçedeki diğer söz yapım yollarıyla ortaya çıkmış, yapım konusunda ele alacağımız kelimeler de vardır. Örneğin kısaltmaları bunlar arasında sayabiliriz. Kısaltmalar, söz dizimi ve biçim bilgisi bakımından diğer kelimelerden farklı davranmazlar.
#4
SORU:
İsimlerin tanımını kısaca yapınız ve özelliklerini açıklayınız.
CEVAP:
Somut ve soyut varlıkları göstermek için kullanılan isimler, cümle içerisinde bir isim unsuru olarak işlev görürler. Biçim bilgisi açısından bakınca aldıkları çekim ekleri açısından diğer kelime türlerinden ayrılırlar. İsimler çekim eki olarak sırasıyla çoğul, iyelik ve durum eklerini alır. Soru cümlelerinde soru enklitiği en sona gelir:
Ev-ler-i-miz-den mi?
Çiçek-ler-i-m-den mi?
Yol-lar-ı-n-dan mı?
Ayrıca isimler, isim cümlelerinde yüklem olarak kullanıldıklarında ekfiil alabilir:
Bu, ağaçtır.
Ben öğrenciyim.
Ali, asker(dir).
Film güzeldi.
İsimler, isim tamlamalarında tamlayan ve tamlanan olarak da karşımıza çıkar. Bu durumda belirtili tamlamalarda tamlayan ilgi eki, tamlanan ise iyelik eki alır. Belirtisiz tamlamalarda sadece tamlanan ek alır:
İşlevsel açıdan, belirtili isim tamlamalarıyla belirtisiz isim tamlamaları arasındaki en önemli fark şudur: Belirtili tamlamalarda belirli olma, bilinme, tek bir ögeyle ilgili olma söz konusu iken belirtisiz tamlamalar genel anlamlar taşır. Belirtisiz tamlamalar Türkçenin en yaygın birleşik kelime yapma yollarından birini oluşturur:
buzdolabı, keçi yolu, ayva tatlısı
Ayrıca isimler, sıfat tamlamalarının ve ilgi cümlelerinin baş ögesi, başka bir deyişle sıfatların ve sıfat işlevli cümlelerin tamlanan ögesi olarak kullanılır. Bu durumda sıfatlar da isimler de özel bir çekim eki almaz:
kara kitap, güzel çocuk, gelen adam, okuduğum kitap
Bazı dillerde tanımlık veya artikel vardır:
Almanca der Tisch “masa”, das Heft “defter”, Arapça el-kamer “ay”
Türkçe isimlere artikel gelmez. Belirsizlik, bir ile ifade edilir ama bir sıfatının işlevi Batı dillerindeki one, ein belirsizlik takılarının anlamlarıyla birebir örtüşmez (Johanson, 1977).
#5
SORU:
Anlamlarına göre isimlerin özelliklerini detaylı olarak açıklayınız.
CEVAP:
İsimlerin sınıflandırılmasında kullanılan anlamsal ayrımlardan biri, gösterilenlerinin somut veya soyut olmasıyla ilgilidir. Somut isimler görülebilir, ölçülebilir bir yapısı olan nesneleri; soyut isimler ise bir şekle büründürülmeleri güç olan kavramları gösterir.
Somut İsimler Soyut İsimler
gözlük güzellik
şişe inanç
el sevgi
Her iki grupta da isimlerin gösterdiği kavramlar ve kelimelerden anlaşılan; kişilerin deneyimlerine, dünya görüşlerine, sosyal çevrelerine, eğitimlerine ve başka nedenlere bağlı olarak değişebilir. Bu, özellikle soyut isimlerde daha belirgindir. İsimler, gösterdikleri nesnenin özel veya genel olmasına göre de özel isim veya tür ismi olarak iki gruba ayrılır.
Dilin söz varlığında özel isimlerin ayrı bir yeri vardır. Pek çok durumda, isimlerle gösterdikleri kavram arasında değişmez bir bağ kurmak mümkün değildir. Güzellik, inanç gibi soyut kavramlar bir yana; bilgisayar, ev, telefon gibi somut varlıkların gösterilenleri bile kişinin deneyimleri, bağlam veya başka nedenlerle değişebilmektedir. Buna karşılık özel isimler doğrudan ismi oldukları varlıkları göstermeleriyle diğer isimlerden ayrılır. Söz gelimi Eskişehir deyince belli bir şehir, Türkçe deyince belli bir dil, Ali deyince belli bir kişi akla gelir. Özel isimler, mevcut varlıkların ismi olabilecekleri gibi tarihte var olmuş, gerçek veya kurgusal varlıkların ismi de olabilir.
Tür isimleri, genel olarak türleri gösterirken özel isimler, örneğin kişi isimleri, gösterende bir değişme olmadığı hâlde her seferinde farklı bir gösterilene işaret eder. Örnek olarak Ahmet, kişi ismi olarak hiçbir biçim değişikliğine uğramadan her seferinde farklı bir kişinin ismi olabilmektedir.
#6
SORU:
Sayılar ve özelliklerini detaylı olarak açıklayınız.
CEVAP:
Sayı isimleri bazı çalışmalarda ayrı bir kelime türü olarak değerlendirilir (Lewis, 1986; Johanson,1998). Onum, yüzüm gibi iyelikli yapılar alışılmış olmasa da biçim bilgisi açısından baktığımızda sayı isimleri prensip olarak isim çekim eklerini alır ve isimlere benzer; ancak isim oldukları gibi sayı sıfatı olarak da kullanılırlar. Üleştirme ve sıra sayılarının sıfat olarak kullanılmaları, daha iyi bilinen bir durumdur. Asıl sayılar, günümüz Türkçesinde bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on, yirmi, otuz, kırk, elli, altmış, yetmiş, yüz, bin ve daha büyük rakamları göstermek için Batı dillerinden alınmış milyon, milyar, trilyon gibi kelimelerden oluşur. Ondalık sayılardan seksen ve doksan birleşik kelime durumundadır. Diğer sayıların gösterilmesinde bunlardan yararlanılır (Ergin, 2009). Sayılar, bu yönleriyle sayıca çok azdır; kapalı bir grup oluşturmakta ve diğer isimlerden ayrılmaktadır. Biçim bilgisi açısından sayıların ayrı bir kelime türü olarak görülmelerini gerektirecek birtakım özellikleri vardır. Temel sayı isimleri dışındaki sayıların ifadesinde görülen özel durumlar ve sayı isimlerinin türetim ve işlevlerindeki özellikler bu yargıyı destekler durumdadır.
#7
SORU:
Sayı isimlerinin türleri nelerdir açıklayınız.
CEVAP:
Bir ondalık sayıdan bir üst ondalık sayıya kadar olan sayıların gösterilmesinde yeni sayı ismi, önceki ondalık sayı ile sonra gelen birlik sayının toplanmasıyla elde edilir. Bir başka ifade ile ondalık sayı ile sonra gelen birlik sayı arasında toplama ilişkisi vardır:
on bir, on iki, on üç, yirmi dört, otuz beş
İlk sayının küçük, ikincisinin büyük olduğu sayı isimleri ise sıfat tamlaması biçiminde kurulur. Bu durumda iki öge arasında çarpım ilişkisi bulunur:
iki bin, üç yüz, beş milyon (Demir ve Yılmaz, 2014).
Ondalık sayılardan seksen ve doksan da bu şekilde ortaya çıkmıştır.
seksen < sekiz on, doksan < dokuz on
Eş zamanlı olarak bakınca, ünlü uyumları sonucu yapıları oldukça belirsizleşmiş olmakla birlikte, Anadolu ağızlarında bile hâlâ bu gelişmenin ipuçlarını veren örneklere rastlamak mümkündür. Ankara’nın Kızılcahamam ilçesinde rastlanan sekizen, dokuzan
biçimleri buna örnek verilebilir.
Sayı isimleri daha karmaşık yapıda da olabilir. On beş bin altı yüz sayı grubu, öncelikle
on beş bin + altı yüz gibi iki ögeden oluşur. İlk ögenin içinde on beş x bin sıfat tamlaması, bu tamlamanın içinde de on + beş sayı grubu bulunur. İkinci öge ise altı x yüz sıfat tamlamasıdır (Demir ve Yılmaz, 2014).
Sıra sayı isimleri, –(X)ncX ekinin sayı isimlerine getirilmesiyle oluşturulur. Ek, sayı
öbeklerinin sonuna gelir:
bir-i-nci, altı-ncı, on-u-ncu, yüz bin-i-nci, bir milyon iki yüz elli yedi-nci
Sıra sayı isimleri, rakam olarak yazılırken rakamdan sonra konan bir nokta veya ekin açıkça yazılıp kesme işaretiyle ayrılması suretiyle gösterilir:
1. veya 1’inci, 3. veya 3’üncü, 10. veya 10’uncu
Üleştirme sayı isimleri; ünsüzle bitenlere –Ar, ünlüyle bitenlere ise –şAr eklerinin getirilmesiyle oluşturulur:
birer, ikişer, üçer, altışar
Aralarında çarpım ilişkisi olan sıfat tamlaması biçimindeki on bin, yüz milyon gibi sayı isimlerinde üleştirme eki; öbeğin iki ögesine de eklenebilir:
onar bin - on biner, yüzer milyon - yüz milyonar, on beşer bin - on beş biner
Üleştirme, ayrıca, sayının tekrarıyla da gösterilebilir:
on bin on bin
Kesir sayı isimleri ise bütünü oluşturan sayı ismine bulunma durumu ekinin eklenmesi ve onu ilgili parçayı gösteren sayı isminin takip etmesiyle gösterilir:
üçte bir, onda iki, yüzde beş
Sayıların yaklaşık olarak ifadesinde sayı tekrarları kullanılır:
bir, iki; üç, beş; beş, on; bin, iki bin
#8
SORU:
Sıfatlar nedir nasıl kullanılır açıklayınız.
CEVAP:
Sıfatlar, bir ismin gösterdiği varlığın özünde olan bir niteliği veya özünde olmamakla birlikte onunla ilgili bir özelliği gösteren kelimelerdir. Sıfatların belirlenmesinde söz dizimi, biçim bilgisinden daha belirleyici bir rol oynar; ama sıfatlara özgü biçim bilgisel özellikler de vardır. Söz dizimi açısından sıfatlar, tek başlarına cümle ögesi olamaz; ancak bir ismin tamlayanı olarak kullanılabilir. Bir sıfatla, sıfatın bağlı olduğu isim arasına ya söz dizimi açısından eş değer sıfatlar ya da isimle birlikte tamlanan kısmı oluşturan sıfatlar girebilir:
kara / gözler; iri / kara / gözler; kara kaşlı / kara gözlü / çocuk; kara kaşlı / kara gözlü / bir çocuk
#9
SORU:
Sıfatlar ile isimler arasındaki farkı açıklayınız.
CEVAP:
Yukarıdaki güzel örneğinde de görüldüğü gibi sıfatların yapı açısından isimlerden ayrılan yönleri yoktur. Türkçede, isimden bağımsız bir kelime türü olarak sıfatın bulunmadığı şeklinde yaygın bir görüş varsa da bu doğru değildir. Her şeyden önce her isim sıfat olarak kullanılamaz. Özel isimler ve bazı eklerle türemiş olan isimler bunlardandır. –mAk,
–(y)Xş, –GX ekleriyle türemiş isimler sıfat olarak kullanılmazlar.
gelmek, geliş, bilgi
Bazı ekler ise daha çok sıfat olarak kullanılan isimler türetir:
bugün-kü (konuşma), tuz-lu (yemek), iki-şer (gün)
Hem isim hem de sıfat olarak kullanılabilen kelimeler, sıfat olarak kullanıldıkları zaman herhangi bir çekim eki almaz. Bu yönleriyle de isimlerden ayrılır; isimlerin başka kelimelerle ilişkileri, durum ekleri veya son takılarla sağlanır. Sıfatlarda üstünlük, en üstünlük anlamında derecelendirme yapılabilir; isimlerde yapılamaz. Sıfatların pekiştirmesi yapılabilir, isimlerin yapılamaz.
#10
SORU:
Sıfat türleri nelerdir örnekler ile açıklayınız.
CEVAP:
Sıfatlar, bağlı bulundukları ismin bir özelliğini gösteren niteleme sıfatları ve isimleri sayı,
soru, gösterme gibi açılardan belirginleştiren belirtme sıfatları olmak üzere iki gruba ayrılır:
Niteleme Belirtme
güzel çocuk iki çocuk
yeşil yaprak o çocuk
kırmızı biber kaç çocuk
İlk örneklere baktığımızda çocuğun “güzel”, yaprağın “yeşil”, biberin “kırmızı” olma özelliğine işaret edildiğini görürüz. Belirtme sıfatlarında ise çocuğun varlığında olan bir özellik gösterilmez. Dilbilgisi çalışmalarında sadece niteleme sıfatlarının asıl sıfat olarak kabul edildiği de görülür (Ergin, 2009). Niteleme sıfatlarıyla belirtme sıfatları arasında söz dizimini ve biçim bilgisini ilgilendiren farklar vardır.
Niteleme sıfatları isimlerin bir özelliğini, bir niteliğini gösterir. Anlamsal açıdan, nitelediği isimle niteleme sıfatı arasında, belirtme sıfatlarıyla isimler arasında olduğundan daha sıkı bir kaynaşma bulunur. Öyle ki standart dilde renk isimleri, hayvan ve bitki isimlerinden önce sıfat olarak kullanıldığında öbeği yeni bir sözlükbirim olarak görüp birleşik yazma eğilimi vardır.
Belirtme sıfatları nesnelerin özünde olmayan bir özelliği bir şekilde belirten sıfatlar; işaret sıfatları, sayı sıfatları, soru sıfatları ve belirsizlik sıfatları olmak üzere dört gruba ayrılır.
#11
SORU:
Belirtme sıfatları nelerdir ve özellikleri nedir açıklayınız
CEVAP:
İşaret sıfatları; Günümüz Türkçesinde bu, şu, o ve bazı metin türlerinde işbu; işaret sıfatı olarak kullanılır. Bu sıfatlar tamladıkları isme işaret eder, onun görece uzaklığını gösterir. Buna göre bu, yakında olana; o, uzak olana veya orada olmayana işaret eder. Şu ise bu’ya göre daha uzak, o’ya göre daha yakın ve güncel olan gösterilenlere işaret eder.
Sayı sıfatları, tamladığı ismin sayısını gösteren sıfatlardır. Sayı isimlerinin sayı sıfatı olarak kullanılmasıyla oluşurlar. Biçim bilgisi açısından özel bir duruma sahip değildir.
Soru sıfatları, tamlayanı oldukları ögeleri soru açısından belirten sıfatlardır. Soru sıfatının söz dizimindeki yeri, sorunun konusu olan sıfatın yeridir. Kaç, ne, hangi, nasıl, nice ve neredeki gibi kelimeler soru sıfatıdır.
Tamlanan durumundaki isim ögesini genellikle sayı, miktar gibi yönlerden belirten bir, kimi, bazı, bütün, her, çoğu gibi sıfatlara belirsizlik sıfatları denir.
#12
SORU:
Zarfların tanımı ve özelliklerini açıklayınız.
CEVAP:
Zarflar; herhangi bir çekim eki almadan bir fiili zaman, yer, durum, azlık, çokluk, soru gibi çeşitli açılardan niteleyen isim soylu kelimelerdir. Zarflar çekim eki almadan fiile bağlanır.
Dün geldi.
Hızlı koşuyor.
Niye baktın?
Sabahtan beri uğraşıyor.
Dilbilgisi kitaplarında, bir sıfatı ve bir başka zarfı niteleyen kelimeler de zarf olarak kabul edilir:
en güzel, pek çok, çok iyi
Sözlükbirim olarak zarflar, isim ve niteleme sıfatı olarak kullanılan kelimelerden farklı değildir. Ancak zarflar, söz dizimi açısından hem fiilleri hem sıfatları hem de zarfları belirtebildikleri için sıfatlardan ayrılır. Ayrıca biçim bilgisi açısından da isimlerden ve sıfatlardan daha sınırlıdır. Niteleme sıfatları, tamlanan ögeleri düşürüldüğü zaman tamlananın aldığı çekim eklerini alabilir ancak zarflarda bu olamaz:
Sarışın çocuğu tanıyorum.
Sarışını tanıyorum.
#13
SORU:
Niteleme sıfatları ve zarfların farklı kullanım özelliklerini açıklayınız.
CEVAP:
Ayrıca niteleme sıfatları, öznenin bir niteliğini bildiren isim cümlelerinde yüklemin parçası olarak kullanılabilir. Buna karşılık bir kelimenin zarf olabilmesi için mutlaka bir fiile, sıfata veya zarfa bağlı olması gerekir. Örnek olarak Araba hızlıdır > hızlı araba biçimine dönüştürüldüğünde öznenin cümle olarak dile getirilen niteliği, sıfat tamlamasında korunur. Ancak Hızlı koşuyor cümlesini benzer biçimde dönüştürmek mümkün değildir. Yukarıda da işaret edildiği gibi bir kelimenin zarf olabilmesi için bir fiili, bir sıfatı veya bir başka zarfı niteliyor olması gerekir.
#14
SORU:
Zamirler nedir kısaca açıklayınız.
CEVAP:
Zamirler, kelime türleri içinde sayıca en az ama işlevce en geniş grubu oluşturur. Zamirleri tanımlarken kullanabileceğimiz çeşitli ölçütler vardır. En bilinenleri, söz dizimsel ve anlamsal ölçütlerdir. Zamirleri “isim olmadıkları hâlde isimlerin yerini tutan kelimeler” olarak tanımlamak alışılmıştır. Ancak bu, yeterli bir tanım değildir. Zamirler sadece isimlerin değil isim öbeklerinin, hatta bazı cümlelerin yerine de kullanılır. Şu örneklerde kelimeler, öbekler ve cümleler ile onların yerine kullanılan zamirler; söz dizimi ve gösterilen açısından aynı işlevi yerine getirmektedir:
Ali geldi.
O geldi.
Pınar uyudu.
O uyudu
#15
SORU:
Zamir türlerini örnekler ile detaylı olarak açıklayınız
CEVAP:
Zamirlerin kişi, dönüşlülük, soru, gösterme, belirsizlik gibi türleri vardır. Kişi zamirleri; konuşan ben, kendisiyle konuşulan sen ve konuşmaya konu olan o olmak üzere üçe ayrılır. Ayrıca bunların sayıca birden fazla olduğunu göstermeye yarayan biz, siz, onlar şeklinde çoğul biçimleri de vardır. Çoğul 2. kişi; nezaket, mesafe ve resmiyet de ifade edebilir:
Siz nerelisiniz?
Beyefendi, sizinle tanışıyor muyuz?
Dönüşlülük zamiri olarak Türkiye Türkçesinde kendi kullanılır. Kişi zamirlerinden farklı olarak kendi, çekimde iyelik alır:
kendim, kendiniz, kendileri
Ancak kendi zamirine gelen iyelik ekleri sahiplik göstermez, zamirin anlamını pekiştirir, ilgili olduğu kişiyi gösterir. Eksiz biçimi 3. tekil kişi için kullanılır (Erdem, 2004; Demirci, 2010). Dönüşlülük zamiri de üst makam sahibi veya saygı duyulan kişileri gösterirken nezaket için kullanılabilir:
Kendileri buyurdular.
Soru zamiri olarak kim ve ne kullanılır. Kim insanları, ne insan dışındaki varlıkları gösteren isimlerin yerine kullanılır. İşaret zamirleri, işaret sıfatı olarak da kullanılan ögelerdir. Bu, yakında bulunanı; şu, görece daha uzakta olanı ve o ise görece en uzakta olan veya konuşmaya konu olan nesneyi gösterir.
Belirsizlik zamiri olarak kimse kullanılır. Ancak sıfat tamlamalarında olduğu gibi tamlanan olmaz ise bazı, kimi gibi kelimeler de belirsizlik zamiri işleviyle kullanılabilir:
Kimse gelmedi.
Bazıları geldi.
Kimini tanıyorum
#16
SORU:
Fiiler nedir ve kullanımları nasıldır detaylı olarak açıklayınız.
CEVAP:
Fiiller anlamca hareket, oluş, kılış vb. gösteren; fiillerden türetilen yeni kelimelere taban oluşturan ve fiillere gelen çekim eklerini alan, söz diziminde bitmiş veya bağımlı cümlelerin yüklemi olarak kullanılan kelimelerdir. İsim soylu kelimelerden; söz dizimsel pozisyonları, alabildikleri yapım ve çekim ekleri, cümledeki rolleri, anlamları gibi yönlerden ayrılır. Fiiller, biçim bilgisel açıdan isim soylu kelimelerden her şeyden önce türetmede alabildikleri eklerle ayrılır. Fiile gelen yapım ekleri ile isimlere gelen yapım ekleri farklıdır.
Fiillere ancak fiil yapım ekleri gelebilir. Fiiller cümle içinde kullanılabilmek için bir çekim ekine veya fiilimsiye ihtiyaç duyar. Aldıkları çekim ekleri isimlere gelen çekim eklerinden farklıdır. Emir kipinin tekil 2. kişisi fiil köküyle aynıdır, ayrı bir eki yoktur:
gel, Gel!
git, Git!
Ayrıca fiiller; fiilin anlamında önemli bir değişiklik yapmayan ama onların kelime türünü değiştiren, yapım eki ile çekim eki arasında bulunan ekler de alabilir. Bu ekleri alan fiiller; isimfiil, sıfatfiil ve zarffiil olarak adlandırılır ve çoğu zaman söz dizimi açısından önemli bir değişiklik olmaksızın sonuna geldikleri fiil ve ona bağlı ögelerin cümle içinde isim, sıfat ve zarf olarak kullanılmalarını sağlar. Kelime türünü değiştiren bu eklerin pozisyonu fiil kök veya gövdesinden sonradır. Yani eklenme yerleri, bitimli fiili oluşturan eklerle aynıdır. Hepsi aynı pozisyonda kullanıldıkları için görünüş/zaman, kip, isimfiil, sıfatfiil veya zarffiil eklerinden birinin olması; diğerlerinin kullanılmasını imkânsız kılar. Aynı pozisyona gelen eklerden bitimli cümle oluşturanlar (aşağıda –(X)yor ile temsil edilen gruptaki ekler), ana cümleyi bitirirken diğerleri bağımlı cümleler kurar.
#17
SORU:
Dilimizde kullanılan bağlaçlar ne şekilde kullanılır detayları ile açıklayınız.
CEVAP:
Bağlaçlar, kelime türleri içinde kapalı gruplardan biridir. Tek başlarına kullanıldıklarında bir nesneye, bir varlığa işaret etmez. Sözlüktetanımlanabilecek bir anlama değil dilbilgisel bir anlama sahiptir; anlamları ancak bağlam içinde ortaya çıkar. Bu nedenle bağlaçlar anlamlı değil işlevli kelimelerdir. Ayrıca türetme için uygun değildir, yeni sözlerin türetilmesinde kullanılmaz. Söz dizimi açısından ise kelimeler, kelime grupları, cümlecikler ve cümleler arasında çeşitli ilişkileri gösterir. Türetme için uygun olmamaları ve çekim eki almamaları, söz diziminde kelimeleri, öbekleri ve cümleleri birbirine bağlamaları; bağlaçları diğer kelime türlerinden ayıran en önemli özelliklerdir. Aynı şekilde, birbirine bağladıkları ögelere de bağlaçlardan kaynaklanan bir ek gelmez. Edat olmakla birlikte, söz dizimi bakımından eş değer cümle ögelerini birbirine bağlayan ile bunun istisnasını oluşturur. İle, ilerleyen konularımızda da göreceğimiz gibi zamirlerin ilgi eki almış biçimleriyle birleşir: annem ve babam, Leyla ile Mecnun, ne bugün ne yarın, hem bugün hem yarın Koştum ancak yetişemedim. Biçimsel olarak bağlaçların çoğu tek kelimeden oluşur. Ancak özellikle çeşitli açılardan sıralama ilişkisine işaret eden bağlaçlar, bağladıkları iki veya daha fazla ögenin başına veya sonuna da gelebilir:
Tek kelime olanlar: ve, ile, ilâ, veya …
İki ve daha fazla kelime olanlar: hem … hem…, ne … ne …, … dA … dA, ya… ya …, ya… veya…
#18
SORU:
Edatlar nedir ve nasıl kullanılır kısaca açıklayınız.
CEVAP:
Farklı kaynaklarda edatlar, son çekim edatları, son takılar gibi terimlerle de gösterilir. Edatlar türetmeye elverişli değildir. İsim soylu kelimelerin, yalın veya durum eki almış biçimiyle birleşir. Anlamlı kelimeler, tamlamalar ve öbeklerden sonra onların başka kelimelerle söz dizimsel ve anlamsal ilişkilerini göstererek anlamını güçlendirip sınırlayabilir. Batı dillerindeki ön takıların [preposition] Türkçe karşılıkları gibi kullanılır ve yabancı kaynaklarda postposition olarak adlandırılır. Tek başlarına cümle ögesi olamazlar. Biçim bilgisi açısından edatların en önemli özellikleri çekimlenmemeleridir. Sonlarına herhangi bir çekim eki alamazlar. Ancak edatlar, örneğin bağlaçlardan farklı olarak, kendilerinden önceki kelime veya öbeğin belli bir çekim eki almasını gerektirebilirler; başka bir ifade ile ancak isimlerin belli durumlarıyla birleşebilirler:
Yalın Durum gibi, için, içre, ile, kadar, üzere
Yönelme Durumu dair, dek, doğru, göre, karşı, nazaran, rağmen
Ayrılma Durumu başka, beri, yana, dolayı, evvel, itibaren, önce, ötürü, sonra
#19
SORU:
Dilimzde kullanılan ünlemleri kısaca açıklayınız
CEVAP:
Çeşitli duyguları, heyecanları ifade eden kelimelerdir. Yansıma seslerden de oluşabilir. Duyguları anlatan asıl ünlemler yanında (ah, vah), seslenme (hey, yahu), sorma (hani, niçin), gösterme (işte, aha), cevap (evet, hayır) işlevli ünlemler de vardır. Ünlem olarak kullanılan kelimeler, çekim eki almaz; ancak isimleşirse çekimde iyelik eklerini alır:
Senin ahın tutar.
#20
SORU:
Tür değiştirme nedir nasıl olur açıklayınız.
CEVAP:
Bir kelimenin yapısında değişiklik olmadan farklı kelime türleri grubuna; örnek olarak isim, sıfat, zarf türüne girebileceğine işaret edilmişti. Yukarıda tanımlanan türlere ait kelimeler, söz dizimindeki yerlerinde ve biçim bilgisi özelliklerinde değişiklik olmak suretiyle de tür değiştirebilir. Örnek olarak fiiller ekler yardımıyla, yukarıda da işaret edildiği gibi, fiillere özgü olan durum ekleri almış cümle ögelerini yönetebilme özelliğini kaybetmeden fiilimsilerle isim, sıfat ve zarf olarak kullanılabilir. Fiiller, cümlede doğrudan alıntılanarak isim gibi kullanılabilir.
Buraya gel! > “Gel” ne demek?
Yine normal olarak durum eki almayan ünlemlere durum eki getirilebilir. Bu durumda, artık ünlem değil biçim bilgisi açısından bir isim olarak kullanılır. Kelimeler tür değiştirdiğinde kendi yeni türleri için geçerli olan yapısal kurallara tabidirler.
ah – Ahı tutar.