TÜRKÇE BİÇİM BİLGİSİ Dersi Ekler ve Yardımcı Sesler soru cevapları:
Toplam 20 Soru & Cevap#1
SORU:
Dilimizde kullanılan eklerin genel özelliklerini kısaca açıklayınız.
CEVAP:
Türkçe, yeni kelime yapımı ve kelimeler arası dilbilgisel ilişkileri; büyük ölçüde kelime kök ve gövdelerine getirilen ekler aracılığıyla sağlar. Söz yapımında kullanılan pek çok ek yanında zengin fiil ve isim çekimi kategorisiyle Türkçe, ileri derecede bitişken sayılan bir dildir. Bağımlı biçimbirimler olan ekler, bağımsız biçimbirimler olan kelime kök ve gövdelerine gelir. Ekler, bir kök veya gövdeye eklenmeden bağımsız biçimbirimler olarak kullanılamaz ve anlam ifade edemez. Türkçe ekler, belirgin ortak özellikler yanında ek türüne göre değişen özelliklere de sahiptir.
#2
SORU:
Ek özelliklerinden art arda gelme nedir kısaca açıklayınız.
CEVAP:
Kesin sınırlarla birbirlerinden ayrılan eklerin art arda gelmesi, Türkçede eklerin kelimelere bitişmesinin bir başka özelliğidir. Bu teknik, ifade ile içerik arasında büyük ölçüde bir ek = bir işlev ilişkisi ortaya çıkarmak suretiyle eklerin kolayca ayrılabilmesi anlamında bir şeffaflık yaratır (Johanson, 2007). Ancak bazı eklerin birden fazla işlevi üstlenebildiği unutulmamalıdır. Bir kelimeye birden çok yapım eki ve farklı işlevleri göstermek üzere çekim ekleri gelebilir. Ekler, her seferinde eklendiği kelimede kendilerinden önceki ögenin tamamını ilgilendirir:
ev ‹ ler ‹ imiz ‹ den
al ‹ dır ‹ ıl ‹ dı ‹ lar
#3
SORU:
Ek özelliklerine ünlülere ve ünsüzlere göre eklerin yapısını kısaca açıklayınız.
CEVAP:
Ünlülere göre; Geniş ünlülü, değişken bir ünsüzle başlamayan eklerin önlük artlık uyumuna göre iki altbiçimi vardır. Buna göre –(y)A sembolüyle göstereceğimiz yönelme durumu eki, gerçek kullanımda önceki sesin niteliğine göre –(y)a, -(y)e biçiminde kullanılır.
Dar ünlülü ekler, eklenecekleri kelimenin son hecesindeki ünlünün ve son sesindeki ünsüzün niteliğine göre önlük artlık ve düzlük yuvarlaklık uyumlarına göre dört altbiçime sahiptir. Örnek olarak –(y)X biçiminde göstereceğimiz belirtme eki isimlere -(y)ı, -(y)i, -(y)u, -(y)ü biçiminde gelebilir.
Uyuma giren bir ünsüzle başlayan geniş ünlülü eklerin ikisi ünsüzden, ikisi de ünlüden kaynaklanan dört altbiçimi bulunur. Örnek olarak hem ünlünün hem de ünsüzün değişebildiğinden –DA şeklinde göstereceğimiz bulunma eki; eklendiği kelimelerin son hece ve son seslerinin niteliğine göre –da, -de, -ta, -te biçiminde gelebilir.
Değişken bir ünsüzle başlayan dar ünlülü eklerin ise ünlüden ve ünsüzden kaynaklanan sekiz altbiçimi vardır. Örnek olarak görülen geçmiş zaman eki –DX ekinin; -dı, -di, -du, -dü, -tı, -ti, -tu, -tü varyantlarından uygun olanı eklenir. Ünsüz uyumundan etkilenmeyen ünsüzler, eklerin altbiçim sayısını artırmazlar. Bu durumda eklerin olabilecek altbiçim sayısı geniş ünlülü eklerde iki, dar ünlülü eklerde dört olabilir:
#4
SORU:
Dilimizdeki eklerin kestirilebilir özelliğe sahip olması ne anlama gelmektedir kısaca açıklayınız.
CEVAP:
Türkçedeki eklerin bir başka önemli ortak özelliği, çoğunun önceden kestirilebilir olmasıdır. Türkçenin yapısal özelliği olan ünlü ve ünsüz uyumları sayesinde bir kelimeye bir ekin farklı altbiçimlerinden hangisinin eklenebileceğini önceden kestirmek mümkündür. Buna göre -lAr biçimindeki çoğul eki, ön damak sesiyle biten kelimelere ünlü uyumları nedeniyle ancak -ler, art damak sesiyle bitenlere ise ancak -lar olarak gelir:
ev-ler, yol-lar
Değişken bir ünsüzle başlayan dar ünlülü öğrenilen geçmiş zaman ekinin sekiz biçimi vardır. Son hecesindeki ünlünün ve son sesteki ünsüzün niteliğine göre bir fiil bunlardan birini alabilir:
kapa-dı, gel-di, ol-du, gör-dü, aç-tı, geç-ti, uç-tu, öt-tü
Ancak aynı işlevi yerine getiren birden çok ekin olması durumunda bunlardan hangisinin ilgili kelimeye ekleneceğini önceden kestirmek güç olabilmektedir. Ettirgenlik ve tek heceli kelimelere gelen geniş zaman ekleri bunun örneklerini oluşturur:
art-tır- ~ art-ır-, al-ır, yap-ar, san-ır, yat-ar
Özellikle tek heceli fiillere eklenen geniş zaman eklerini, çocuklar erken dil edinimleri sırasında sıkça karıştırırlar. Çocuklar konuşmaya başladıkları zamanlarda vur- ve dur- fiillerinin geniş zamanını karıştırabilmektedir:
vur-ur ~ vur-ar, dur-ur ~ dur-ar
#5
SORU:
Dilimizdeki eklerin kısmen değişken ekler olması durumu nedir kısaca açıklayınız.
CEVAP:
Şimdiki zaman eki –(X)yor’da kısmi bir uyum vardır. Ekin başındaki dar ünlü, ünlü uyumlarına bağlı olarak değişirken son hecedeki /o/ ünlüsü tek biçimlidir:
yap-ıyor, gel-iyor, ol-uyor, gül-üyor
Türkçe kökenli kelimelerde ilk hece dışında /o/ ünlüsü bulunmaz. Şimdiki zaman eki –(X)yor, -X yorı-r biçiminde zarffiil eki + yorı- yardımcı fiili + geniş zamanın birleşmesinden türemiştir. Anadolu ağızlarında ve konuşma dilinde çok farklı biçimlerine rastlanan bu ekin standart dilde sadece ilk ünlüsü değişir. Şimdiki zaman eki Türkçenin; eklenmede vurgunun sona kayması, ilk hece dışında /o/ bulunmaması, ünlü uyumları gibi yapısal özelliklerine ters düşmektedir. Ancak tam da bu yapısal özelliklerin zorlamasıyla kısalmaya devam etmektedir. Bugün 2 ve 3. kişilerde, konuşma dilinde yapıyo, yapıyosun gibi biçimler alışılmıştır. 1. kişi eklerinden önce /r/’siz biçimler henüz ağız özelliği olarak kabul
edilmekte ancak standart söyleyişte kabul görmemektedir:
*yapı-yo-m *yapı-yo-z
yap-ıyosun yap-ıyosunuz
yap-ıyo yap-ıyolar
Sınırlı sayıda örnekte kısmi uyum görülen eklerden biri de –Daş ekidir. Ekin ünsüzü uyuma girerken ünlüsü tek biçimli olmaktadır:
yol-daş, meslek-taş, kardeş < karın-daş, yurt-taş.
#6
SORU:
Tek biçimli olarak kullanılan ekler nelerdir detaylı bir şekilde açıklayınız.
CEVAP:
Bazı ekler tek biçimlidir, eklendikleri kelimeye göre değişmezler; başka bir ifade ile ünlü ve ünsüz uyumlarına girmezler. Tek biçimli eklerin bir kısmı yaygın değildir, bir kısmının da tek biçimli olmalarının açıklanabilir nedenleri vardır. Örnek olarak –ki tarihsel dönemlerde veya ağızlarda uyuma girmektedir. Bugün standart dilde uyuma girmemesinin nedeni, Farsça kökenli bağlaç olan ki’yi örneksemesi olmalıdır. Yine -ken eki, bağımsız bir kelimeden türemiştir: -(y)ken ~ iken < eken < ET erken. Bu zarffiil eki pek çok ağızda uyuma girmektedir.
#7
SORU:
Esnek eklerin kullanım özelliklerini kısaca açıklayınız.
CEVAP:
Öbeklerin veya sıralı cümlelerin son ögesine eklenen bazı ekler, sıralı yapının bütününü kapsayabilir. Bu; özellikle çokluk, durum, iyelik ekleri, çekimde iyelik kökenli olmayan kişi ekleri ve bildirme biçimlerinin ekleşmiş varyantları (TT -(y)DI gibi) için geçerlidir
(Johanson, 2007):
sağ ve soldakiler = (sağ ve sol)-da-ki-ler, görmüş ve duymuşlardı = (görmüş ve duymuş) -lar-dı, gelir giderlermiş = (gelir ve gider)ler-miş
#8
SORU:
Öbek nedir tanımını yapınız.
CEVAP:
Öbek: Söz diziminde tek kelime gibi işlev gören, yeri kaydırılabilen iki ve daha fazla kelimenin oluşturduğu söz birlikeridir.
#9
SORU:
Değişken ekler ve özelliklerini detaylı bir şekilde açıklayınız.
CEVAP:
Türkçede eklerin çoğu, eklendiği kelimenin son hecesindeki ünlünün ve son sesteki ünsüzün niteliğine göre değişir. Kelimedeki son hece veya son ses, hangi ekin uygun olduğunu belirler:
kapı-da, baş-ta, ev-de, yol-u, rol-ü
Ünlü ve ünsüz uyumları, değişkenliğin en önemli nedenidir. Düz yuvarlak ünlüler olan /o/ ve /ö/ Türkçe kökenli kelimelerde sadece ilk hecede kullanılır, sonraki hecelerde kullanılmaz. Bağımsız bir kelimeden (-A yorı-r) ekleşmiş olan şimdiki zaman eki –(X)yor bir istisnadır. Bu yüzden eklerde, düz ünlülerden sadece düz geniş ünlüler /a/ ve /e/, dar ünlülerin ise hepsi bulunabilir. Patlamalı sesler olup ötümlü ötümsüz biçimleri bulunan g/k, d/t, c/ç gibi varyantları olan seslerle başlayan ekler; ayrıca ünsüz uyumlarına da girer. Ünsüz uyumlarında kural, ünlülerden ve Türkçenin ötümlü ünsüzleri olan /ğ/, /j/, /l/, /m/, /n/, /r/, /v/, /y/ ve /z/’den sonra c, d, g ile başlayan eklerin; ötümsüz /ç/, /k/, /p/, /s/, /ş/, /t/ ünsüzlerden sonraysa ç, t ve k ünsüzleriyle başlayan altbiçimlerin kullanılmasıdır. Türkçe Ses Bilgisi dersinde görüldüğü üzere tek heceli kelimelerdeki az sayıda istisnası dışında ötümlü ünsüzler /b/, /c/, /d/, /g/ ile ötümsüz /f/, /h/ ünsüzleri söz sonunda bulunamaz. Bünyelerindeki ünlü ve ünsüzün durumuna göre değişken olan eklerin iki, dört ve sekiz altbiçimi olabilir. Tek biçimli ekler de vardır.
#10
SORU:
Eklerde vurgunun en temel özellikleri nedir başlıklar halinde açıklayınız.
CEVAP: - Ekler vurgulanabilen ögelerdir, eklenme sırasında her seferinde sonra gelen ek, vurguyu üzerine çeker; kelimeler ek aldıkça vurgu sona doğru kayar,
- Başlarda bağımsız biçimbirimlerken zamanla bağımlı biçimbirimlere dönüşmüş, başka bir ifade ile bağımsız kelimelerden ekleşmiş olan ögeler ile bugün bitişik ve ayrı yazımları bulunan enklitik unsurlar bunun istinasını oluştururlar,
- Vurgulanmamak, geç ekleşmenin ya da ekleşmenin henüz tamamlanmadığının göstergelerinden sayılır. Örnek olarak güzelim biçiminde yazılan kelime, vurgunun yerine göre farklı anlamlara gelmektedir,
- Fiillerin olumsuz biçimlerini yapan -mA- ekinin de vurgu almaması nedeniyle bağımsız bir kelimeden türemiş olduğu görüşü öne sürülmüştür (Tekin, 2003). Ancak her vurgusuz ek, bağımsız ögelerden türemez veya geç ekleşmeye işaret etmez. Örnek olarak Türkçede zarfların vurgusu ilk hecede olabilmektedir. Bu nedenle Türkçenin tarihî dönemlerinde araç bildiren –n veya zarf yapan –sız+ın ve -CA ekiyle türeyen zarflarda da vurgu sonda değildir,
- Hem isim hem de zarf biçimleri bulunan artık ve yalnız kelimelerinin zarf biçimlerinde de vurgu ilk hecede bulunur.
#11
SORU:
Ek envanteri ne demektir kısaca açıklayınız.
CEVAP:
Eklerin envanteri bellidir, istendiği zaman yeni ekler türetilemez. Ancak dildeki her öge gibi ekler de farklı nedenlerle değişmektedir. Mevcut eklerde zamanla biçim değişiklikleri görülür. Bağımsız ögelerin bağımlı hâle gelmesi, başka dillerin etkisi, örnekseme veya başka nedenlerle yeni ekler gelişebilir. Var olan bir ögenin işlev ve yapıca aşınması, birden çok işlev taşıması, taşıdığı işlevi tam olarak yerine getirememesi, ayrıntı gösterme ihtiyacı gibi nedenler; ek envanterindeki değişmede önemli bir rol oynar.
#12
SORU:
Ek işlekliğini en temel biçimde kısaca açıklayınız.
CEVAP:
Eklerle ilgili bir başka özellik de işlek olup olmamalarıdır. İşleklik, bir ekin farklı kök ve gövdelere gelebilmesini ve kullanım sıklığını anlatır. Eğer bir ek sık kullanılıyor, gerektiğinde yeni kelimeleri türetiyorsa işlek sayılmaktadır. Sık kullanılmıyor, yeni kelime türetmeye yaramıyorsa işlek değildir. Çekim ekleri, aynı türden her kelimeye eklenebildiği için yapıları gereği işlektir. Bu nedenle işleklik daha çok, doğal sınırlılıkları olan yapım ekleriyle ilgili bir durumdur ve görecelidir.
#13
SORU:
İşlevleri açısında eklerin genel özellikleri nedir açıklayınız.
CEVAP:
Ekler, işlevleri açısından yapım ekleri ve çekim ekleri olmak üzere iki gruba ayrılır. Sonuna geldiği kelimenin anlamını veya türünü değiştiren eklere yapım ekleri adı verilir. Yapım ekleri, her şeyden önce sözlüklerde tanımlanması gereken yeni sözlükbirimler türetir:
ver-gi, göz-lük-çü
Çekim ekleri ise kelimelerin anlamını veya türünü değiştirmez; kelimenin çoğul, iyelik, kişi, sayı, durum, kiplik, zaman gibi kök anlamının değişmediği farklı kullanımlarının ortaya çıkmasını sağlar:
yol-u-muz-dan, anla-dı-lar
#14
SORU:
İşlevleri açısından eklerin birinci bileşeni olan yapım eklerini açıklayınız.
CEVAP:
Yapım ekleri, var olan kök ve gövdelerden yeni kelimeler türetir. Eklerle yeni kelime yapma, Türkçe söz yapımında en sık başvurulan yollardan biridir. Ekle türetilen yeni kelime ile buna kaynaklık eden kök ve gövde arasında belli bir anlam ilişkisi olur:
göz-lük-çü, ver-im-li
Bu kelimeler incelendiğinde kökün anlamıyla yeni gövdenin anlamı arasında bir ilişki vardır: Görme organı olan göz kelimesinin sonuna gelen -lük eki, gözle ilgili bir aletin adını göstermek için kullanılan bir kelimeyi; bundan -Çü ile türetilen kelime ise bu aletin üretimi, tamiri, alım satımı gibi işlerle uğraşılan bir mesleği göstermektedir. İkinci örnekte ver- fiiline eklenen –(i)m ekiyle vermeyle ilgili yeni bir kelime ortaya çıkmış, buna eklenen -li eki ise “verimi olan” anlamında yeni bir kelime türetmiştir.
Yapım ekleri, isim ve fiillerin kök ve gövdelerine eklenerek yeni isimler ve fiiller türetir. Eklendikleri köke ve türettikleri kelimeye göre yapım ekleri, sonraki bölümlerde ayrıntılı olarak ele alacağımız dört gruba ayrılır:
Yapım Ekleri
İsim yapımı Fiil yapımı
İsimden isim baş-lık, söz-lü
Fiilden fiil ko-n-dur-, ov-ala
Fiilden isim aç-ık, gör-gü
İsimden fiil kan-a-, yol-la
#15
SORU:
Çekim eklerini detaylı bir şekilde açıklayınız.
CEVAP:
Kelimelerin niceliğini, öbek veya cümle içerisinde birbirleriyle olan ilişkilerini gösteren eklere çekim ekleri denir.
ev-e, yap-tı-m, gün-ler-imiz
Çekim ekleri, kelimenin anlamını değiştirmez; ancak yukarıda da işaret edildiği gibi çekim ekleri kalıplaşıp yapım eki olabilir:
gel-ir, gid-er, iç-ecek, söz-de, şimdi-ler-de, bugün-ler-de
Fiil çekim eklerinin fiillerden kalıcı isimler türeten yapım eklerine dönüşmeleri durumunda yeni kelime; yüklem olma yani durum eki almış isimleri yönetme, cümlede kendine boş yer açma gücünü kaybeder.
Örnek olarak iç- ve ye- fiilleri geçişli fiillerdir, her ikisi de özne ve nesne ister. Bu fiillerle eksiksiz cümleler kurabilmek için bu ögelerin ya açıkça verilmesi ya da bağlamdan çıkarılması gerekir.
Ali suyu içecek.
Ayşe elmayı yiyecek.
Kalıcı isim yaptıkları zaman her ikisi de bu özelliklerini kaybeder:
içecek, yiyecek
Her iki örnekte de yeni türemiş isimler, fiil olma özelliklerini tamamen kaybetmiştir; bunun sonucu olarak fiillere özgü olan cümle ögelerini yönetme güçleri kalmamıştır. İsimleşmiş olan kelime, biçimce gelecek zaman ekiyle aynı olmakla birlikte nesne alamaz
duruma gelmiştir. Yine tarihî dönemlerde araç eki olarak kullanılan bir –n eki bulunmaktaydı:
Ok-ı-n urdı “Okla vurdu.”
Bu ek, daha öncede işaret edildiği üzere, günümüzde az sayıda örnekte yapım eki olarak kullanılmakta, araç durumu ise ile ya da ekleşmiş biçimi -(y)lA ile ifade edilmektedir:
yaz-ı-n, güz-ü-n
Yapım eklerinin genelleşerek çekim eki hâline gelmeleri veya yapım eklerinin parçaları olmasına dair örneklere de rastlanmaktadır:
Gel-mekte.
Çalış-makta-y-ım.
#16
SORU:
Çekim ve yapım ekleri arasındaki farklardan zorunluluk nedir açıklayınız.
CEVAP:
Çekim eklerinin kullanılması çoğu durumda zorunludur, türetme eklerinin kullanılmasında bu zorunluluk yoktur. Örnek olarak ver- fiili ile kurulacak bir cümlenin eksiksiz olabilmesi için- bağlamdan çıkarılamıyorsa- özne, nesne ve dolaylı tümleci gösteren durum eklerini almış birer ismin mutlaka olması gerekir. Bu ögelerden biri eksik olduğu zaman cümle eksik olacaktır. içim bilgisi içinde yer alsa da çekim, aynı zamanda söz dizimiyle de yakından ilgilidir. Kelimelerin belirli şekilleri söz diziminde ortaya çıkan zorunluluk nedeniyle kullanılmaktadır. Örnek olarak Türkçede durum ekleri bu türden eklerdir; özne ancak yalın durumda, nesne ise belirtme durumunda olabilir. Buna karşılık yapım ekleri ile türetilmiş bir kelimenin kullanımı, söz dizimsel bir zorunluluktan kaynaklanmaz. Dergiyi kitaplıkta bulamadı gibi bir cümle, söz dizimsel ilgililik açısından incelenirse dergiyi ve kitaplıkta sözlerinin cümlenin ana unsuruna söz dizimsel bir ilgiden dolayı bağlandığı görülür. Fakat –lXk ekiyle türetilmiş olan kitaplık kelimesinin seçimi, söz dizimsel bir gereklilikten değil konuşanın tercihinden dolayı cümlede yer almaktadır (Erdem, 2011).
#17
SORU:
Eklemede sınırlılık kavramı nedir detaylı olarak açıklayınız.
CEVAP:
Yapım eklerinin birçoğu belli kelimelere gelebilirken çekim ekleri aynı türden her kelimeye gelir. Yapım ekleri ile çekim ekleri arasındaki önemli farklardan biri budur. Örnek olarak oldukça yaygın olan –GX ekiyle pek çok yeni kelime türetmek mümkündür.
ver-gi, ol-gu, seç-ki, yaz-gı
Ancak aynı eki her fiile getirmek mümkün değildir:
*ye-gi
*döv-gü
Yapım ekleri arasında çok yaygın olanlar yanında çok az kullanılanlar hatta sadece bir veya birkaç kelimeye gelebilenler de vardır. Örnek olarak –lX eki oldukça yaygındır ve pek çok kelimeye getirilebilir. Buna karşılık –mur ekinin tek örneği bulunmaktadır:
Ankara-lı, bura-lı, yer-li; yağ-mur
Yapım eklerinde, çekim eklerine benzemeleriyle fiilden isim türeten –mAk, -mA, -Xş ve olumsuzluk eki -mA- istisnadır. Diğer eklerden farklı olarak bu dört ek bütün fiillere gelebilir. Bu yönleriyle çekim ekleri gibi davranırlar. İsimden sıfat yapım ekleri -lX ve –sXz, isimden fiil yapım eki lA gibi bazı yapım ekleri de oldukça işlektir. İsimfiil olarak da bilinen -mAk, -mA, -Xş yanında kelimenin türünü değiştiren sıfatfiil ve zarffiil eklerini de buraya dâhil edebiliriz. Amaca uygun olarak bu çalışmada da fiilimsiler ayrı bir ünitede ele alınacaktır. Burada sadece şunu belirtmekte yarar vardır: İsimfiil, sıfatfiil ve zarffiil ekleri; sonuna geldikleri kelimeyi isim, sıfat veya zarf hâline getirir. Sonuna geldikleri fiilin istemini değiştirmez; ancak türünü isim, sıfat ve zarf olarak değiştirirler. Çekim ekleri ise ilgili türden her kelimeye; yani fiil çekim ekleri her tür fiile, isim çekim ekleri de her tür isme gelebilir. Çekim ekleri, ilgili bölümlerde ayrıntılı olarak ele alınacaktır.
#18
SORU:
İşlevsel açıdan eklerin Yan yana gelebilme özelliğini kısaca açıklayınız.
CEVAP:
Yapım ve çekim ekleri arasındaki bir başka ayrım da kaç ekin yan yana gelebileceği konusundadır. Bir kelimede birden fazla yapım eki bulunabilir, türemiş olan bir kelimeden yeni kelimeler türetilebilir:
göz-lük-çü-lük, Ankara-lı-laş-tır-ama-, al-dır-ıl-ma
Ancak aynı işlevli iki çekim eki yan yana bulunamaz:
*ev-den-de
(onların) *ev-ler-leri
İki tane 3. kişi iyelik eki almış olan birisi (<bir-i-si), hepsi (<hep-i-si), Kıbrıs ağızlarında rastlanan hepsimiz (<hep-i-si-miz) örneklerinde olduğu gibi aynı işlevli birden çok çekim eki; ancak önceki ekin işlev kaybına uğraması durumunda yan yana gelebilir. Buna ek yığılması denir (Korkmaz, 1995).
#19
SORU:
Eklerin eklenmeye bağlı değişimleri kavramını detaylı olarak açıklayınız.
CEVAP:
Üzerinde durmamız gereken konulardan biri vurgusuz orta hece düşmesidir. Birincisi açık, ikincisi ünsüzle başlayan kapalı bir heceye sahip iki heceli kelimeler; ünlüyle başlayan bir ek aldıklarında ikinci hecedeki dar ünlülerini düşürebilirler. Bu durum ğ-r, ğ-n, ğ-z, ğ-s ya da y-n, l-n, r-n, n-z, m-z ve v-ç yapısında olan organ adlarında görülür.
Eklenme sırasında görülen bir başka özellik de ötümlüleşmedir. Ötümlüleşme; kelime sonundaki ötümsüz /k/, /ç/, /p/, /t/ ünsüzlerinin ünlüyle başlayan bir ekten önce sırasıyla ötümlü /ğ/, /c/, /b/, /d/ ünsüzlerine dönüşmesidir.
Eklenme sırasında ortaya çıkan bir başka ses olayı da yardımcı seslerle ilgilidir. Ünlüyle biten bir eke ünlüyle başlayan ek geldiğinde araya bir /y/ sesi girer: kapı-y-a, tepe-y-e Araya giren /y/ sesinin, bazı durumlarda düşmüş eski bir /g/ sesinin eklenme sırasında yeniden ortaya çıkan biçimi olduğu görüşü de vardır.
#20
SORU:
Eklerin kullanımının yanında ortaya çıkan yardımcı sesler nedir ve özellikleri nedir kısaca açıklayınız.
CEVAP:
Yardımcı sesler; eklenme sırasında ikiz ünlü, söz sonunda bulunmayan ünsüz çiftleri gibi Türkçenin yapısına aykırı durumlar ortaya çıkınca kullanılır. Kaynaklardabağlama sesleri, kaynaştırma sesleri gibi terimlerle de anılır. Yardımcı seslerin yardımcı ünlüler ve yardımcı ünsüzler olmak üzere iki türü vardır. Ünsüzle biten bir kelimeye, ünsüzden ibaret veya ünsüzle başlayan bir ekin gelmesi sonucu Türkçede hece sonunda bulunamayan bir ünsüz çiftinin ortaya çıkması durumunda, araya giren ünlüye yardımcı ünlü denir.
(benim) anne-m, (benim) el-i-m