BAHÇE TARIMI I Dersi BAHÇE BİTKİLERİNİN FİZYOLOJİK ESASLARI soru cevapları:

Toplam 152 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU: Bitkilerin büyüme ve gelişmeleri temel olarak hangi üç fizyolojik olaya bağlıdır?


CEVAP: Bitkilerin büyüme ve gelişmeleri temel olarak fotosentez, solunum ve transpirasyon (terleme) olaylarına bağlıdır.

#2

SORU: Bitki fizyolojisinde başlıca görülen olaylar nelerdir?


CEVAP: ? Dinlenme ? Çimlenme ? Sürme ? Köklenme ? Çiçeklenme ? Meyve tutumu ? Çiçek ve meyve dökümü ? Olgunlaşma ? Yaşlanma ? Periyodisite ? Rejenerasyon

#3

SORU: Bitki fizyolojisinde ortaya çıkan olaylar hangi faktörlere göre değişebilmektedir?


CEVAP: Fizyolojik olaylar bitkilerin tek yıllık veya çok yıllık olmasına, otsu veya odunsu olmasına göre veya bir bitkideki organlara göre değişiklik göstermektedir.

#4

SORU: Büyüme ne demektir?


CEVAP: Büyüme, bitki bünyesinde geri dönmeyecek biçimde hacim ve ağırlık artışı ile beliren olumlu yöndeki şekil değişimleridir.

#5

SORU: Gelişme ne demektir?


CEVAP: Bitkilerde beliren kitle, biçim, hacim ve ağırlıktaki olumlu ya da olumsuz değişimlerin tümüdür.

#6

SORU: Bitkilerdeki canlılık olaylarını ortaya çıkış nedenleri ile birlikte fizik, kimya ve biyolojik kurallara dayanarak açıklayan bilim dalı hangisidir?


CEVAP: Bitki fizyolojisi

#7

SORU: Bitkisel anlamda dinlenme nasıl tanımlanabilir?


CEVAP: Dinlenme, organizmanın bir kısmında veya tümünde, aynı zamanda veya farklı zamanlarda canlılık olaylarının adeta durur derecede yavaşlaması sonucu ortaya çıkan fizyolojik bir olaydır.

#8

SORU: Meyve ağaçları ve asmaların tomurcukları ile bitkilerin tohumlarında ve soğan, kök, yumru gibi organlarında görülen dinlenme olayı ne şekilde sınıflandırılabilir?


CEVAP: ? Kış, ilkbahar ve yaz gibi görüldüğü zamana göre ? Korelatif, gerçek ve zorunlu gibi görülme nedenlerine göre

#9

SORU: Çok yıllık bitkilerin, hayatsal olaylarına devam edebilmek için mevsimsel olarak geliştirdikleri mekanizmaların nedeni nedir?


CEVAP: Belirtilen durumun nedeni, bitkilerin sürgün uçlarının, taze sürgünlerinin ve yapraklarının gövde ve tomurcuklara göre soğuklardan daha fazla etkilenmeleridir.

#10

SORU: Bitkisel hormon ne demektir?


CEVAP: Bitkisel hormon, doğal olarak bitkilerde oluşan, büyüme ile buna bağlı diğer fizyolojik olayları kontrol eden ve oluştukları yerden, bitkinin başka bölgelerine taşınabilen, oralarda da etkili olabilen, çok az miktarlarda bile etkisini gösterebilen organik maddelere verilen genel addır.

#11

SORU: Tomurcuklardaki dinlenme olayı ortaya çıkış nedenlerine göre kaç kısımda incelenmektedir?


CEVAP: ? Gerçek veya içsel dinlenme ? Zorunlu dinlenme ? Nisbi veya oransal dinlenme

#12

SORU: Gerçek veya içsel dinlenme ne demektir?


CEVAP: İçsel bazı engelleyicilerin etkisiyle ortaya çıkarak tomurcukların dinlenme halinde kalması durumuna gerçek veya içsel dinlenme denilmektedir.

#13

SORU: Gerçek dinlenmede hangi maddeler etkili olmaktadır?


CEVAP: ? Hormonlar ? Enzimler ? Vitaminler ? Amino asitler ? Karbonhidratlar

#14

SORU: Yaşayan hücrelerde sentezlenen ve tüm hayatsal olaylarda rol alan biyolojik katalizör nedir?


CEVAP: Enzim

#15

SORU: Vitamin ne demektir?


CEVAP: Bitkilerde sentezlenerek metabolik olaylarda doğrudan veya dolaylı olarak rol alan, en büyük etkiliği enzimlere kofaktör görevi görmesi olan organik bileşiktir.

#16

SORU: Amino asit nedir?


CEVAP: Amino (NH2) ve karboksil (COOH) gruplarından oluşan ve proteinlerin yapı taşı olan moleküldür.

#17

SORU: Canlının yapısına katıldığı gibi enerji de sağlayan karbon, hidrojen ve oksijen elementlerinden oluşan organik bileşiklerin genel adı nedir?


CEVAP: Karbonhidrat

#18

SORU: Çevresel faktörlerin uygun olmaması nedeniyle görülen dinlenme olayına ne ad verilmektedir?


CEVAP: Zorunlu dinlenme

#19

SORU: Hangi tür bitkiler zorunlu dinlenme olayına örnek olarak verilebilir?


CEVAP: Çok yıllık odunsu bahçe bitkileri zorunlu dinlenme olayına örnek olarak verilebilir. Bu bitkilerde kış aylarına doğru sıcaklıkların düşmesi ve fotoperiyodun kısalması ile birlikte aktif büyümenin yavaşlaması söz konusu olmaktadır.

#20

SORU: Nisbi veya oransal dinleme hangi durumda ortaya çıkmaktadır?


CEVAP: Bitkilerin çeşitli organlarının rekabete girmesi ve bir organın diğer bir organ üzerinde baskı kurarak onun büyüme ve gelişmesini engellemesi durumunda ise nisbi veya oransal dinlenme ortaya çıkmaktadır.

#21

SORU: Nisbi dinlenme genel olarak hangi aylarda görülmektedir?


CEVAP: Yaz aylarında

#22

SORU: Tohumlardaki dinlenme olayı ortaya çıkış nedenlerine göre kaç kısımda incelenmektedir?


CEVAP: ? Tohumun yapısındaki anatomik ve fiziksel faktörler ? Tohumların bünyelerindeki içsel faktörler ? Tohumun dışındaki sıcaklık ve nem gibi ortam faktörleri

#23

SORU: Tohumun yapısındaki anatomik ve fiziksel faktörlerden kaynaklanan dinlenme olayında hangi özellikler etkilidir?


CEVAP: Söz konusu dinlenme olayında embriyonun olgunluğu ile tohumu çevreleyen kabuğun özellikleri etkilidir.

#24

SORU: Tomurcuklarda dinlenmede kalmayı sağlayan maddelerin başında hangisi gelmektedir?


CEVAP: Absisik asit (ABA)

#25

SORU: Absisisk asit (ABA) nedir?


CEVAP: Bitkilerde yapraklarda sentezlenen ve büyümeyi engelleyici etkiye sahip dorminler grubunda yer alan bir bitkisel hormondur.

#26

SORU: Ilıman iklim meyve türlerinin çoğunda neden katlama uygulaması yapılmaktadır?


CEVAP: Ilıman iklim meyve türlerinin çoğunda tohumların yıkanıp hatta tohum kabuğunun aşındırılmasına rağmen dinlenmenin ortadan kalkması (dinlenmenin kırılması) için düşük sıcaklıkta katlama uygulaması yapılması ve böylece tohumların soğuklamalarının karşılanması gerekmektedir.

#27

SORU: Katlama ortamı olarak neler kullanılabilir?


CEVAP: Katlama ortamı olarak, kum, perlit veya bunların karışımı kullanılabilir.

#28

SORU: Gibberellik asit (GA3) nedir?


CEVAP: Bitkilerde genç büyüme noktalarında (sürgün uçları ve kökler) sentezlenen, ayrıca yoğun olarak embriyo, tohum ve meyvede bulunan; hücre uzamasına neden olarak hızlı büyümeyi sağlayan bitkisel bir hormondur.

#29

SORU: Dinlenme olayı, tomurcuk ve tohum dışında bitkilerin hangi diğer organlarında da görülmektedir?


CEVAP: Bitkilerin kök, yumru ve soğanları gibi çoğaltma amaçlı kullanılan organlarında da dinlenme olayı görülmektedir.

#30

SORU: Lipid ne demektir?


CEVAP: Biyolojik kaynaklı organik bileşikler olup, yağ asitleri ile ilişkileri olan heterojen bir gruptur.

#31

SORU: Bitkilerin çeşitli organlarında aktif büyüme hangi unsurlarla gerçekleşmektedir?


CEVAP: Bitkilerin çeşitli organlarında aktif büyümenin gerçekleşmesi söz konusu organda dinlenmenin bitişi ile başlamakta ve tohumda çimlenmenin olması, tomurcukta sürmenin olması ve herhangi bir bitki parçasında köklenmenin meydana gelmesi ile gerçekleşmektedir.

#32

SORU: .Çimlenme nasıl gerçekleşmektedir?


CEVAP: Çeşitli koşullar altında tohum içerisinde bulunan embriyonun endospermden beslenerek büyümeye başlaması sonucu bir bitki oluşturmak için gerekli olan kök ve sürgün yapılarını tohum kabuğundan dışarı çıkarması sonucu çimlenme gerçekleşmektedir.

#33

SORU: Endosperm ne demektir?


CEVAP: Tohumun depo besin maddelerini içeren ve dolayısıyla embriyonun besin ihtiyacını karşılayan bölümüdür

#34

SORU: Normal şartlar altında çimlenmenin gerçekleşip sağlıklı bir bitkinin oluşabilmesi için hangi koşullar gerekmektedir?


CEVAP: Öncelikle tohumun içerisindeki embriyosunun gelişme aşamalarını tamamlamış, sağlıklı ve canlı olması gerekmektedir. Bunun yanı sıra tohumun çimlenebilmesi için istediği en uygun çevre koşullarının oluşması ve tohumun gerçek dinlenmede olmaması gerekmektedir.

#35

SORU: Çimlenmeyi engelleyici etkiler nelerdir?


CEVAP: ? Tohumun gereğinden fazla derine ekilmesi ? Toprağın çok kuru veya aşırı nemli olması ? Tohum ekimini takiben fazla bastırılarak toprağın sıkıştırılması ve havasız kalması

#36

SORU: Çimlenme için gerekli pek çok metabolik olayın meydana gelmesi için gerekli enzimatik reaksiyonların başlamasını da teşvik eden olay nedir?


CEVAP: Tohumun içerisine su girişi

#37

SORU: Ilıman iklim meyve türlerinin tohumları genellikle kaç derecede çimlenirler?


CEVAP: Ilıman iklim meyve türlerinin tohumları genellikle düşük sıcaklıkta dinlenmelerini tamamladıktan sonra ortalama 20-250C’da çimlenirler.

#38

SORU: Kabak, hıyar, kavun ve karpuz gibi sıcak iklim sebzelerinin tohumlarının optimum çimlenme sıcaklıkları genel olarak kaç derecedir?


CEVAP: 30-350C

#39

SORU: Bitkilerin toprak üstü kısmındaki büyüme noktaları nedir?


CEVAP: Bitkilerin toprak üstü kısmındaki büyüme noktaları, sürgünleri oluşturan tomurcuklardır.

#40

SORU: Sürme, hangi koşullarda gerçekleşmektedir?


CEVAP: Sürmenin gerçekleşmesi için bitki bünyesinde pek çok biyokimyasal olayın meydana gelmesinin yanı sıra çevresel koşulların da sürme için optimum olması gerekmektedir.

#41

SORU: Yaz ve sonbahar aylarında sulama ve gübreleme gibi yapılacak bazı uygulamalarla sürme teşvik edilebilse de bu durumun olumsuz yanı nedir?


CEVAP: Bu durum, kışa girmek üzere olan bitkilerde sürgünlerin kış soğuklarından zarar görmesine neden olacağı için bitkiler açısından yararlı bir uygulama değildir.

#42

SORU: Tepe tomurcuğu baskınlığı, tepe hakimiyeti ya da apikal dominansi ne demektir?


CEVAP: Tepe tomurcuğu baskınlığı, tepe hakimiyeti ya da apikal dominansi, tepe tomurcuğunun, diğer tomurcukların ve bunlardan süren yan sürgünlerin (koltuk sürgünleri) büyüme ve gelişmesi üzerine olan engelleyici etkisidir.

#43

SORU: Tepe hakimiyetinin oluşmasında hangi faktörler büyük bir etkiye sahiptir?


CEVAP: Tepe hakimiyetinin oluşmasında bitkilerin genetik yatkınlıklarının yanı sıra hızlı büyüyen uç sürgünlerde hormonlardan oksin sentezinin yüksek olmasının etkisi büyüktür.

#44

SORU: Bahçe tesisinde meyve fidanlarının dikimini takiben uç kısımlarının belli bir yükseklikten kesilmesiyle ne amaçlanmaktadır?


CEVAP: Belirtilen kesim işlemiyle yan tomurcuklarının sürmesi ve dallanmaları teşvik edilmektedir.

#45

SORU: Bitkilerde kökler hangi büyüme kısımlarını oluşturmaktadır?


CEVAP: Bitkilerde kökler toprak altı büyüme kısımlarını oluşturmaktadır.

#46

SORU: Kökler, bitkilerde oluştukları yere göre kaç grupta değerlendirilmektedir?


CEVAP: ? Çim kökleri ? Adventif kökler

#47

SORU: Tohumun çimlenmesi ile oluşan köklere ne ad verilmektedir?


CEVAP: Çim kökleri

#48

SORU: Hangi kökler adventif kök olarak adlandırılmaktadır?


CEVAP: Bitkilerin gövde, dal, sürgün ve yaprak gibi çeşitli kısımlarından oluşan kökler adventif kökler olarak adlandırılmaktadır.

#49

SORU: Geotropizm açısı ne demektir?


CEVAP: Geotropizm (yere yönelim) açısı, köklerin toprak içerisinde ilerlerken düşeyle yaptığı açıyı ifade etmektedir.

#50

SORU: Hangi ögeler köklenme açısından birinci dereceden önem taşımaktadır?


CEVAP: Çevresel faktörlerden köklenme ortamı ile sıcaklık ve nem birinci dereceden önem taşımaktadır.

#51

SORU: Temel köklenme ortamları nelerdir?


CEVAP: Nem tutma kapasitesi yüksek olan kum, perlit ve vermikulit ile bunların karışımları temel köklenme ortamlarıdır.

#52

SORU: Köklenmenin hızlı bir şekilde oluşmasına ve oluşan köklerin gelişmesine hangi faktörler neden olmaktadır?


CEVAP: Köklenme ortamının nemli olması ve bitkilerin susuzluk çekmemeleri köklenmenin hızlı bir şekilde oluşmasına ve oluşan köklerin gelişmesine neden olmaktadır.

#53

SORU: Köklenmede bünyesel faktörlerin başında gelen oksin ne demektir?


CEVAP: Oksin, bitkilerin büyüme uçlarında (sürgün ucunda ve kök ucunda) yoğun olarak sentezlenen ve köklenmede önemli rol oynayan büyümeyi teşvik edici bir hormondur.

#54

SORU: Hangi oksinler özellikle köklenmeyi teşvik edici özelliğe sahiptir?


CEVAP: İndol bütrik asit (IBA), indol asetik asit (IAA) ve naftalen asetik asit (NAA) köklenmeyi teşvik edici özelliğe sahiptir.

#55

SORU: Çiçeklenmede genel olarak hangi faktörler etkilidir?


CEVAP: Genel olarak çiçeklenmede, bitkinin bünyesinde sentezlenen hormonlar ve hücresel moleküllerin yanı sıra dışsal faktörler de etkilidir.

#56

SORU: Hangi uygulamalar kolektif bir şekilde çiçek tomurcuğu oluşumu ve çiçeklenme üzerine doğrudan ya da dolaylı etkilere sahiptir?


CEVAP: ? Işık ? Sulama ? Gübreleme ? Bitkilerde karbon asimilasyonunu arttıran ve azaltan terbiye şekli ? Budama ? Anaç kullanımı ? Boğma ? Bilezik alma ? Seyreltme

#57

SORU: Apikal meristem ne demektir?


CEVAP: Apikal meristem, sürgün ucunda bulunan ve hızlı bölünme yeteneğine sahip olan dokudur.

#58

SORU: Budama ne demektir?


CEVAP: Herhangi bir bitki organının kesilerek veya koparılarak bitkiden uzaklaştırılması işlemidir.

#59

SORU: Boğma ne demektir?


CEVAP: Gövdeyi saracak uzunlukta ve üç parmak kadar genişlikte kesilen çinko şeridin ağacın gövdesine sıkıca sarılarak, üstten kalınca bir telle bağlanarak sıkıştırılması işlemidir.

#60

SORU: Bilezik alma ne demektir?


CEVAP: Gövdenin kabuğundan bilezik şeklinde 3-5 mm genişliğinde bir halka kesilip çıkarılması işlemidir.

#61

SORU: Bahçe bitkilerinde görülen çiçek ve meyve dökümlerinin nedenleri kaça ayrılmaktadır?


CEVAP: ? Çevre koşullarına bağlı nedenler (iklim, toprak, kültürel uygulamalar) ? Döllenme noksanlığına bağlı nedenler ? Fizyolojik kökenli nedenler (beslenme noksanlığı, bünyesel hormonlar vs.)

#62

SORU: İklim şartlarına bağlı olarak dökümlere neden olan olaylar hangileridir?


CEVAP: İklim şartlarındaki değişiklikler sonucu meydana gelen sis, şiddetli rüzgarlar, yüksek hava nisbi nemi düşük sıcaklık, don, dolu ve yüksek sıcaklık gibi iklim faktörleri dökümlere neden olmaktadırlar.

#63

SORU: Nisbi nem ne demektir?


CEVAP: Havanın herhangi bir sıcaklıkta, tuttuğu su buharının o sıcaklıkta tutabileceği en yüksek su buharı miktarına oranıdır.

#64

SORU: Dökümleri etkileyen kültürel uygulamalar hangileridir?


CEVAP: Dökümleri etkileyen temel kültürel uygulamalar, toprak işleme, sulama, gübreleme, budama, boğma ve bilezik alma, kullanılan anaçlar şeklinde sıralanabilir.

#65

SORU: Fizyolojik denge ne demektir?


CEVAP: Bitkide vegetatif gelişme ile generatif gelişmenin dengede olması durumudur.

#66

SORU: Çiçek tozlarının çimlenememesi ve döllenmenin gerçeklememesine neden olan faktörler nelerdir?


CEVAP: Söz konusu faktörler çevre şartları, genetik ve fizyolojik faktörler olmak üzere üçe ayrılabilir.

#67

SORU: Döllenmeyi izleyen periyotta özellikle hangi minerallere ihtiyaç duyulmaktadır?


CEVAP: Azot ve fosfor

#68

SORU: Hangi mineral açısından zayıf olan ağaçlarda Haziran dökümü daha şiddetlidir?


CEVAP: Azot

#69

SORU: Meyve ağaçlarında görülen çiçek ve meyve dökümleri kaç grup altında toplanabilir?


CEVAP: ? Çiçek dökümü ? Küçük meyve dökümü ? Haziran dökümü ? Hasat önü dökümü

#70

SORU: Çiçeklenmeden sonra meydana gelen çiçek dökümü ortalama kaç hafta sürmektedir?


CEVAP: İki hafta

#71

SORU: Küçük meyve dökümünde, dökülen çiçeklerde tozlanma olmasına rağmen döllenmenin gerçekleşmemesinin nedeni nedir?


CEVAP: Söz konusu durumda, polen tüpü gelişmesi engellendiği için döllenme gerçekleşmemektedir.

#72

SORU: Haziran dökümünün temel nedenleri nelerdir?


CEVAP: Meyveler arasındaki besin maddeleri bakımından rekabet, döllenmiş tohum sayısı bakımından farklılık, tohum kalitesi ve hormon düzeyleri Haziran dökümünün önemli nedenleridir.

#73

SORU: Hasat önü dökümü ne zaman meydana gelmektedir?


CEVAP: Meyvelerin olgunlaşma periyodunun sonunda tam olgunlaşmadan hemen önce meydana gelmektedir.

#74

SORU: Bitkiler, vegatatif büyüme dönemine ne zaman girmektedirler?


CEVAP: Su alan tohumun çimlenmeye başlamasıyla birlikte bitkiler vegatatif büyüme dönemine girmektedirler.

#75

SORU: Reprodüktif evre hangi evre ile başlamaktadır?


CEVAP: Çiçeklenme

#76

SORU: Bitkisel anlamda gençlik ne demektir?


CEVAP: Gençlik, bitkinin ilk çiçek taslaklarının görüldüğü zamana kadar geçen dönemi ifade etmektedir.

#77

SORU: Gençlik kısırlığı ne demektir?


CEVAP: Gençlik kısırlığı, bitkilerin çiçek oluşturmadığı fizyolojik dönemi ifade etmektedir.

#78

SORU: Bitkisel bağlamda olgunluk kavramı ile ne ifade edilmektedir?


CEVAP: Olgunluk kavramı ile yeterli büyüme oranı ve çiçeklenme kapasitesine ulaşılması ve morfolojik yapının kademeli olarak değişimi ifade edilmektedir.

#79

SORU: Bitkinin olgunlaşması hangi verilerle anlaşılabilir?


CEVAP: Bitkinin olgunlaşması, fizyolojik dengeye ulaşması, ürün vermesi veya sağlam vegetatif gelişme ile anlaşılabilir.

#80

SORU: Bitkisel bağlamda yaşlanma (senesens) ne demektir?


CEVAP: Yaşlanma, aktif, genetik olarak düzenlenen gelişim süreci olup yaşın ilerlemesiyle birlikte bitkide meydana gelen yıpranma olaylarını ifade etmektedir.

#81

SORU: Yaşlanma, hangi tür bitkilerde genellikle aniden olmaktadır?


CEVAP: Tek ve iki yıllık bitkilerde

#82

SORU: Kısmen meydana gelen yaşlanma olayı nedir?


CEVAP: Kısmen meydana gelen yaşlanmada yapraklar, meyve ve çiçek gibi bitki organlarının bozulması ve ölümü söz konusudur.

#83

SORU: Yaşlanmanın ilk belirtileri nelerdir?


CEVAP: ? Fotosentez gücünün azalması ? Klorofil parçalanması ? Karotenoidlerin oluşması ? Hücre zarlarının kademeli olarak parçalanması ? Lipidlerin hücrede yoğunlaşmaya başlaması ? Protein kapsamının kademeli olarak azalması ? Proteinlerin amino asit ve amidlere dönüşmesi

#84

SORU: Karotenoid nedir?


CEVAP: Bitkilerde ve bazı diğer fotosentetik mikroorganizmalarda bulunan pigmenttir.

#85

SORU: Amid nedir?


CEVAP: Amid (peptit), lineer amino asit polimerleridir.

#86

SORU: Periyodisite (alternans) kavramı ile ne ifade edilmektedir?


CEVAP: Bu kavram ile, yıllara göre üründe meydana gelen biyolojik düzensizlik ifade edilmektedir.

#87

SORU: Periyodisitenin şiddeti hangi etmenlere göre değişiklik göstermektedir?


CEVAP: Familya, cins, tür ve çeşit

#88

SORU: Mutlak periyodisite gösteren türler hangileridir?


CEVAP: Antepfıstığı, fındık ve zeytin

#89

SORU: Periyodisite, hangi ögelere bağlı olarak değişmektedir?


CEVAP: Periyodisite, çeşidin genetik ve fizyolojik özelliğine bağlı olmakla birlikte, uygulanan kültürel işlemlere, iklim ve toprak koşullarına bağlı olarak değişmektedir.

#90

SORU: Periyodisitenin nedenlerine yönelik öne sürülen görüşler nelerdir?


CEVAP: ? Verimli yılda ağacın beslenme durumu ve karbonhidrat/azot dengesi ? Gelişen embriyonun çiçek tomurcuğu oluşumunu engelleyen hormonlar üretmesi

#91

SORU: Periyodisiteyi etkileyen en önemli iklim faktörü hangisidir?


CEVAP: Sıcaklık

#92

SORU: Periyodisiteyi önlemek amacıyla ne tür önlemler alınabilir?


CEVAP: ? Periyodisite gösteren tür ve çeşitlerden kaçınmak ? Bodur anaç kullanmak ? Gübreleme ? Sulama ? Seyreltme ? Budama ? Bilezik alma ? Meyve tutumunun yüksek olmasını önlemek ? Yaprak yüzeyinin korunması ? Büyümeyi düzenleyici kimyasal madde uygulamaları ? Hasat yöntemi

#93

SORU: SADH ne demektir?


CEVAP: SADH: N diethylaminosuccinamik asit. Engelleyici olarak kullanılmaktadır.

#94

SORU: TIBA ne demektir?


CEVAP: 2.3.5 triidobenzoikasit. Tamamlayıcı, taşıma engelleyici olarak kullanılmaktadır.

#95

SORU: Rejenerasyon ne demektir?


CEVAP: Bir bitkinin veya bir organizmanın yaralanan kısmının düzelmesi veya ayrılan, kopan bir parçasından yeni bir yapı, organ hatta tüm bir organizmanın oluşması eğilimidir.

#96

SORU: Bahçe bitkileri yetiştiriciliğinde rejenerasyon yeteneği pratik olarak hangi uygulamalarda önemlidir?


CEVAP: Budama, terbiye, hastalık ve zararlılarla bulaşmış bitki kısımlarının kesilip atılması, çelikle, aşı ile ve doku kültürü ile çoğaltım gibi uygulamalarda rejenerasyon yeteneği önemlidir.

#97

SORU: Rejenerasyon fizyolojisinde hangi maddeler etkilidir?


CEVAP: Rejenerasyonun fizyolojisinde, hormonlar, proteinler, enzimler, karbonhidratlar gibi çeşitli içsel maddeler etkilidir.

#98

SORU:

Bitkilerde büyüme neyi ifade eder?


CEVAP:

Büyüme, bitki bünyesinde geri dönmeyecek biçimde hacim ve ağırlık artışı ile beliren olumlu yöndeki şekil değişimleridir.


#99

SORU:

Bitkilerde gelişme ne anlama gelmektedir?


CEVAP:

Gelişme, bitkilerde beliren kitle, biçim, hacim ve ağırlıktaki olumlu yada olumsuz değişimlerin tümüdür.


#100

SORU:

Bitki fizyolojisi nedir?


CEVAP:

Bitki Fizyolojisi, bitkilerdeki canlılık olaylarını ortaya çıkış nedenleri ile birlikte fizik, kimya ve biyolojik kurallara dayanarak açıklayan bir bilim dalıdır.


#101

SORU:

Bitki fizyolojisinde görülen olaylar nelerdir?


CEVAP:

Bitkilerin büyüme ve gelişmelerinin temel olarak üç fizyolojik olaya bağlı olduğu bilinmektedir. Bunlar fotosentez, solunum ve transpirasyon (terleme) olaylarıdır.  Bu üç temel olayın yanı sıra bitkilerin büyüme ve gelişme evreleri boyunca çok farklı fizyolojik olayların meydana geldiği görülmektedir. Bitki fizyolojisinde te­mel olarak görülen bu olaylar dinlenme, çimlenme, sürme, köklenme, çiçeklen­me, meyve tutumu, çiçek ve meyve dökümü, olgunlaşma, yaşlanma, periyodisite ve rejenerasyon başlıkları altında özetlenebilmektedir. Bu fizyolojik olaylar bitki­lerin tek yıllık veya çok yıllık olmasına, otsu veya odunsu olmasına göre değiştiği gibi bir bitkideki organlara göre de değişebilmektedir.


#102

SORU:

Bitkilerde dinlenme ne anlama gelir?


CEVAP:

Dinlenme sözlük anlamı itibarıyla durgunluk veya durgun olma halini ifade eden bir terimdir. Bitkisel anlamda ise Eriş (2003) ‘Bahçe Bitkileri Fizyolojisi’ kitabında dinlenmeyi “organizmanın bir kısmında veya tümünde, aynı zamanda veya farklı zamanlarda canlılık olaylarının adeta durur derecede yavaşlaması sonucu ortaya çıkan fizyolojik bir olay” şeklinde tanımlanmıştır. Bahçe bitkileri kapsamında bazı tropik türler hariç bütün bitkilerde veya bitkilerin bazı organlarında değişen süre­lerde dinlenme olayı görülebilmektedir.


#103

SORU:

Dinlenme olayı bitkilerin hangi bölümlerinde görülür?


CEVAP:

Dinlenme olayı meyve ağaçları ve asmaların tomurcukları ile bitkilerin tohumlarında ve soğan, kök, yumru gibi organlarında görülmektedir.


#104

SORU:

Bitkisel hormon nedir?


CEVAP:

Bitkisel hormon, doğal olarak bitkilerde oluşan, büyüme ile buna bağlı diğer fizyolojik olayları kontrol eden ve oluştukları yerden, bitkinin başka bölgelerine taşınabilen, oralarda da etkili olabilen, çok az miktarlarda bile etkisini gösterebilen organik maddelere verilen genel addır.


#105

SORU:

Enzim nedir?


CEVAP:

Enzim, yaşayan hücrelerde sentezlenen ve tüm hayatsal olaylarda rol alan biyolojik katalizördür.


#106

SORU:

Bitkiler açısından düşünüldüğünde vitamin nedir?


CEVAP:

Vitamin, bitkilerde sentezlenerek metabolik olaylarda doğrudan veya dolaylı olarak rol alan, en büyük etkiliği enzimlere kofaktör görevi görmesi olan organik bileşiktir92


#107

SORU:

Amino asit nedir?


CEVAP:

Amino asit, amino (NH2) ve karboksil (COOH) gruplarından oluşan ve proteinlerin yapı taşı olan moleküldür.  


#108

SORU:

Karbonhidrat nedir?


CEVAP:

Karbonhidrat, canlının yapısına katıldığı gibi enerji de sağlayan karbon, hidrojen ve oksijen elementlerinden oluşan organik bileşiklerin genel adıdır.


#109

SORU:

Ortaya çıkış nedenlerine göre tomurcuklarda kaç çeşit dinlenme görülür?


CEVAP:

Tomurcuklardaki dinlenme olayı ortaya çıkış nedenlerine göre üç kısımda in­celenmektedir.

  1. İçsel bazı engelleyicilerin etkisiyle ortaya çıkarak tomurcukların dinlenme halinde kalması durumuna gerçek dinlenme veya içsel dinlenme adı veril­mektedir. Gerçek dinlenme halinde iken çevre koşulları (özellikle sıcaklık ve fotoperiyod) optimum seviyede olsa bile tomurcuklar sürmez. Gerçek dinlenmede hormonlar başta olmak üzere enzimler, vitaminler, amino asitler, karbonhidratlar gibi bitki bünyesinde sentezlenen maddeler etkili olmaktadır. Gerçek dinlenme dönemi boyunca bitkiler soğuklama ihtiyaç­larını da karşılarlar. Dolayısıyla bitki çeşitlerinin gerçek dinlenme süreleri aynı zamanda soğuklama sürelerini de göstermektedir.
  2. Çevresel faktörlerin uygun olmaması nedeniyle görülen dinlenme olayına zorunlu dinlenme adı verilmektedir. Çok yıllık odunsu bahçe bitkilerinde kış aylarına doğru sıcaklıkların düşmesi ve fotoperiyodun kısalması ile birlikte bitkilerde aktif büyümenin yavaşlaması söz konusu olmaktadır. Dolayısıy­la bitkilerin bu koşullara uyum sağlamak adına büyüme ve gelişmeleri için gerekli olan metabolik olayları zorunlu olarak durur derecede yavaşlatarak dinlenmeye girdikleri görülmektedir. Kış sonunda ilkbaharla birlikte çevresel faktörlerin bitkilerdeki aktif büyüme için gerekli olan seviyelere tekrar gel­mesiyle dinlenme sona ermektedir. Dolayısıyla gerçek dinlenmesini tamam­lamış ancak çevresel koşulların tomurcuk sürmesi için uygun hale gelmediği durumda tomurcuklar zorunlu olarak dinlenmelerini devam ettirirler.
  3. Bitkilerin çeşitli organlarının rekabete girmesi ve bir organın diğer bir or­gan üzerinde baskı kurarak onun büyüme ve gelişmesini engellemesi du­rumunda ise nisbi veya oransal dinlenme ortaya çıkmaktadır. Nisbi din­lenme genel olarak yaz aylarında görülmektedir ve sürgün uçları ile tepe tomurcukları bu olayda etkili olmaktadır. Örneğin dik büyüyen bitkilerde sürekli uç sürgünün büyüme eğiliminde olması sonucunda yan tomurcuk­lar dinlenme halinde kalarak büyüyemezler. Bunun yanı sıra ılıman iklim meyve türlerinde ilkbahar ve yaz başlangıcında hızlı bir büyüme söz konusu olmaktadır. Yaz aylarının ortasından itibaren sonuna kadar olan dönemde ise, yüksek sıcaklıkların da etkisiyle büyümede bir yavaşlama olur ve bunun sonucunda sürgün uçlarında oluşan tomurcuklar sürgün büyümesinin dur­masına ve yan tomurcukların dinlenme halinde kalmasına neden olurlar.

#110

SORU:

Absisik asit nedir?


CEVAP:

Absisik asit (ABA), bitkilerde yapraklarda sentezlenen ve büyümeyi engelleyici etkiye sahip dorminler grubunda yer alan bir bitkisel hormondur.


#111

SORU:

Gibberellik asit nedir?


CEVAP:

Gibberellik asit (GA3), bitkilerde genç büyüme noktalarında (sürgün uçları ve kökler) sentezlenen, ayrıca yoğun olarak embriyo, tohum ve meyvede bulunan; hücre uzamasına neden olarak hızlı büyümeyi sağlayan bitkisel bir hormondur.


#112

SORU:

Ortaya çıkış nedenlerine göre tohumlarda kaç çeşit dinlenme görülür?


CEVAP:

Canlılığını koruduğu halde çimlenmesi için gereken uygun çevre koşulları sağlansa da çimlenmeyen tohumlar dinlenme halindedirler. Tohumlardaki dinlenme de tomurcuklardaki dinlenmede olduğu gibi ortaya çıkış nedenlerine göre üç grupta incelenmektedir.

  1. Tohumun yapısındaki anatomik ve fiziksel faktörler nedeniyle ortaya çıkan dinlenme olayında tohumdaki embriyonun olgunluğu ile tohumu çevrele­yen kabuğun özellikleri etkilidir. Bazı bahçe bitkilerinde olgunlaşmış mey­velerin içerisindeki tohumun embriyosunun çimlenebilecek olgunluğa gel­mediği görülmektedir. Bu durumda embriyo gelişimini tamamlamadığı için çimlenemez. Bu gibi durumlara erkenci meyve çeşitleri ile çağla, badem ve can eriği ya da papaz eriği gibi olgunlaşmamış meyveleri tüketilen çeşitlerde rastlanmaktadır. Örneğin erkenci (turfanda) şeftali çeşitlerinden Springtime meyvelerinin olgunlaşmasına rağmen içerisindeki çekirdekte bulunan emb­riyonun gelişimini tamamlamadığı için çimlenemediği tespit edilmiştir. Bu­nun yanı sıra bazı türlerde ise, tohumu çevreleyen kabuğun sert ve geçirimsiz bir yapıyla kaplı olması tohumun içerisine su ve hava girişini önlemekte do­layısıyla çimlenmeye engel olmaktadır. Bu gibi durumlarda tohum kabuğu kırılarak çatlatılmakta ya da mekanik yollarla ve kimyasal uygulamalarıyla aşındırılmaktadır. Kiraz, kayısı, erik gibi sert çekirdekli meyve türleri ile ceviz ve antepfıstığı gibi sert kabuklu türlerde bu durum görülmektedir.
  2. Tohumların dinlenmede kalmasında bir diğer etmen ise, bünyelerindeki iç­sel faktörlerden kaynaklanmaktadır. Tomurcuklarda olduğu gibi tohumlar­da da bu olaya gerçek dinlenme adı verilir ve dinlenmede kalmayı sağlayan maddelerin başında da absisik asit (ABA) ABA yoğun olarak meyve eti, tohum kabuğu ve endospermde bulunabilmektedir. Bu nedenle meyve içerisinden tohum çıkarıldığında bol su ile yıkanarak hem meyve eti kalıntıları uzaklaştırılır hem de tohum kabuğu etrafındaki engelleyici­leri barındıran diğer yapıların etkisi azaltılır. Domates, biber, kavun gibi sebze tohumlarında yaygın olarak uygulanan bu yöntem sayesinde yıkanıp kurutulan tohumlar ekildikleri taktirde kısa sürede çimlenirler. Ilıman ik­lim meyve türlerinin çoğunda ise tohumların yıkanıp hatta tohum kabuğu­nun aşındırılmasına rağmen dinlenmenin ortadan kalkması (dinlenmenin kırılması) için düşük sıcaklıkta katlama uygulaması yapılması ve böylece tohumların soğuklamalarının karşılanması gerekmektedir. Katlama orta­mı olarak kum, perlit veya bunların karışımı kullanılabilmektedir. Katlama için büyük saksı, kasa, sandık vb. malzemeler kullanılabildiği gibi açıkta yastıklar da oluşturulabilmektedir. Hazırlanan malzeme içerisine bir sıra katlama ortamı bir sıra tohum konulmak suretiyle katlar tamamlandıktan sonra su ile nemlendirme işlemi yapılarak nemin kaybolmaması için üzeri plastik örtü ile kapatılıp soğuk koşullar sağlanmaktadır. Soğukta katlama uygulamalarında 4-10oC sıcaklıklar esas alınarak türlere göre 30-90 gün; ceviz, kiraz ve vişne gibi çok sert kabuğa sahip türlerde ise 120 güne kadar gibi değişen süreler uygulanmaktadır. Bu süre boyunca tohumlarda bulu­nan engelleyici madde, ABA, etkisinin azaldığı; ayrıca tohumların nemli ortamda olmalarından dolayı bünyelerine su aldıkları ve çimlenmeyi teşvik edici maddelerin başında gelen gibberellik asit (GA3) sentezinin gerçek­leştiği böylece çimlenmeye hazır hale geldikleri görülmektedir.
  3. Tohumun dışındaki sıcaklık ve nem gibi ortam faktörleri de dinlenmede etkilidir. Bitki tür ve çeşidinin tohumlarının çimlenebilmesi için istediği uygun çevre faktörleri olmadığı durumlarda; tohumun fiziksel ve bünyesel özellikleri uygun olsa da tohumlar çimlenmeden dinlenme halinde kalırlar.

#113

SORU:

Lipid nedir?


CEVAP:

Lipid, biyolojik kaynaklı organik bileşikler olup, yağ asitleri ile ilişkileri olan heterojen bir gruptur.


#114

SORU:

Bitkilerin kök, yumru ve soğanları gibi organlarında görülen dinlenme çeşitleri nelerdir?


CEVAP:

Bu organlardaki din­lenme olayının nedenleri, tomurcuk ve tohumlardaki dinlenmede olduğu gibi iç­sel faktörlere bağlı gerçek dinlenme ve çevresel faktörlere bağlı zorunlu dinlenme olarak iki kısımda incelenmektedir. Burada da yine gerçek dinlenmede hormon­ların dengesi başta olmak üzere bünyedeki karbonhidratlar, lipidler, proteinler ve enzimler etkili olurken; zorunlu dinlenmede özellikle sıcaklık, gün uzunluğu gibi çevresel faktörler etkilidir.


#115

SORU:

Endosperm nedir?


CEVAP:

Endosperm, tohumun depo besin maddelerini içeren ve dolayısıyla embriyonun besin ihtiyacını karşılayan bölümüdür.


#116

SORU:

Çimlenme nedir?


CEVAP:

Bitkilerin yaşamsal evreleri içerisinde tohumun çimlenmesi yeni bir bireyin oluşmasının ilk aşaması olması sebebiyle büyüme ve gelişmenin de başlangıcı sayılmaktadır. Çeşitli koşullar altında tohum içerisinde bulunan embriyonun en­dospermden beslenerek büyümeye başlaması sonucu bir bitki oluşturmak için gerekli olan kök ve sürgün yapılarını tohum kabuğundan dışarı çıkarması sonucu çimlenme gerçekleşmiş olmaktadır.


#117

SORU:

Çimlenmenin gerçekleşebilmesi için gerekli şartlar nelerdir?


CEVAP:

Normal şartlar altında çimlenmenin gerçek­leşip sağlıklı bir bitkinin oluşabilmesi için öncelikle tohumun içerisindeki embri­yosunun gelişme aşamalarını tamamlamış, sağlıklı ve canlı olması gerekmektedir. Bunun yanı sıra tohumun çimlenebilmesi için istediği en uygun çevre koşullarının oluşması ve tohumun gerçek dinlenmede olmaması gerekmektedir. Çimlenme için gerekli tüm özelliklere sahip olan tohumun çimlenmesinde sorunlar yaşan­maması için tohum ekim işleminin de hatasız ve usulüne uygun yapılması gerek­mektedir. Tohumun gereğinden fazla derine ekilmesi, toprağın çok kuru veya aşırı nemli olması, tohum ekimini takiben fazla bastırılarak toprağın sıkıştırılması ve havasız kalması çimlenmeyi engelleyici etki yapmaktadır.

Tohumda çimlenmenin olması için öncelikle tohumun nemli bir ortamda su alarak şişmesi gerekmektedir. Su alımı sayesinde embriyoda şişme ve hacim artışına paralel olarak pek çok bitkinin tohumunda kotiledonların ayrılması ve tohum ka­buğunun yırtılması sonucu kökçüğün, bunu takiben sürgün ucunun kolaylıkla çık­tığı görülmektedir. Tohumun içerisine su girişi aynı zamanda çimlenme için gerekli pek çok metabolik olayın meydana gelmesi için gerekli enzimatik reaksiyonların başlamasını da teşvik etmektedir. Bu aşamada en önemli olaylardan birisi solunu­mun hızlanması sonucu embriyonun besin ihtiyacını karşılayacak olan endosperm dokusunda bulunan depo karbonhidratlarının (nişastanın) embriyo tarafından kullanılabilecek formdaki şekerlere dönüştürülmesidir. Bu aşamada solunum hız­landığı için ortamdaki oksijen de önem kazanmaktadır. Bununla birlikte büyüme­nin teşvik edilmesi için gerekli olan hormonlardan gibberllik asit (GA3) sentezi de başlatılır. Bunun yanı sıra çimlenme için gerekli protein ve amino asit sentezleri de gerçekleştirilir. Bu aşamada çevresel faktörlerden suyun yanı sıra sıcaklık da önemli­dir. Bahsedilen bu metabolik olaylar belli sıcaklık derecelerinde gerçekleşmektedir. Dolayısıyla sıcaklık, çimlenme oranı ve çimlenme hızına etki etmektedir.  Çevresel faktörlerden ışık ise çimlenmeyi engelleyici etkiye sahip­tir. Genellikle bahçe bitkilerinin tohumları karanlıkta çimlenmektedir.


#118

SORU:

Sürme olayı genellikle ne zaman başlar ve biter?


CEVAP:

Bitkilerin toprak üstü kısmındaki büyüme noktaları sürgünleri oluşturan tomur­cuklardır. Bitkilerde tomurcukların sürmesi ile çiçek veya sürgün oluşur. Bu an­lamda sürmenin gerçekleşmesi için bitki bünyesinde pek çok biyokimyasal olayın meydana gelmesinin yanı sıra çevresel koşulların da sürme için optimum olması gerekmektedir. Genel olarak çok yıllık bitkilerde ilkbahar aylarında tomurcukların dinlenmelerini takiben hava koşullarının da uygun olması sonucu hızlı bir sürgün gelişimi gözlenir. Bu durum yaz aylarında yavaşlayarak devam eder ve sonbahar-kış döneminde tomurcukların dinlenmeye girmesiyle durur. Yaz ve sonbahar aylarında sulama ve gübreleme gibi yapılacak bazı uygulamalarla sürme teşvik edilebilse de bu durum kışa girmek üzere olan bitkilerde sürgünlerin kış soğuklarından zarar görmesine neden olacağı için bitkiler açısından yararlı bir uygulama değildir.


#119

SORU:

Tepe tomurcuğu baskınlığı ne demektir?


CEVAP:

Tepe tomurcuğu baskınlığı/Tepe hakimiyeti/Apikal dominansi, tepe tomurcuğunun, diğer tomurcukların ve bunlardan süren yan sürgünlerin (koltuk sürgünleri) büyüme ve gelişmesi üzerine olan engelleyici etkisidir.


#120

SORU:

Sürme olayı bitkinin çeşitli kısımlarındaki tomurcuklara göre ne gibi farlılıklar gösterir?


CEVAP:

Bahçe bitkilerinde sürme mevsimlere göre farklılık gösterdiği gibi bitkinin çeşitli kısımlarındaki tomurcuklara göre de farklılık gös­termektedir. Sürgünlerin uç kısmında bulunan ve tepe tomurcuğu olarak adlan­dırılan kısımlar diğer tomurcuklardan daha önce sürerler ve büyüme hızları daha yüksektir. Bununla birlikte bitkilerde ortada dik olarak büyüyen doruk dal olarak adlandırılan sürgünlerde de aynı durum görülmektedir. Öyle ki bu hızlı büyüme bazı bitkilerde daha aşağıda bulunan yan tomurcukların sürmesine engel olabil­mektedir. Tepe tomurcuğu baskınlığı, tepe hakimiyeti ya da apikal dominansi olarak da adlandırılan bu durumun görülmesine tipik örnek çam ağaçlarıdır. Bu olay sayesinde çam ağaçlarında konik bir büyüme şekli oluşmaktadır. Tepe haki­miyetinin oluşmasında bitkilerin genetik yatkınlıklarının yanı sıra hızlı büyüyen uç sürgünlerde hormonlardan oksin sentezinin yüksek olmasının etkisi büyüktür. Bu şekildeki bitkilerde tepe tomurcuğunun koparılması veya sürgün ucunun ke­silmesi sonucunda yan tomurcukların sürdüğü ve yan sürgünlerde büyüme hızı­nın arttığı gözlenmektedir. Peyzaj amaçlı süs bitkilerine şekil verilmesinde önemli olan bu durum aynı zamanda meyve ağaçlarının terbiye şekillerinde ve budama­larında dikkat edilmesi gereken noktalardan birisidir. Bu nedenle bahçe tesisinde meyve fidanlarının dikimini takiben uç kısımlarının belli bir yükseklikten kesil­mesi suretiyle yan tomurcuklarının sürmesi ve dallanmaları teşvik edilmektedir.


#121

SORU:

Köklerde dinlenme ne zaman görülür?


CEVAP:

Kökler de diğer organlar gibi çevresel etmenler nedeniyle genellikle kışı dinlenme halinde geçirirken ilkbahar aylarında hızlı bir büyüme ve gelişme gösterirler.


#122

SORU:

Oluştukları yere göre kaç çeşit kök vardır?


CEVAP:

Kökler bitkilerde oluştukları yere göre iki grupta değerlendirilmektedir. To­humun çimlenmesi ile oluşan köklere çim kökleri adı verilmektedir. Bitkilerin gövde, dal, sürgün ve yaprak gibi çeşitli kısımlarından oluşan kökler ise adventif kökler olarak adlandırılmaktadır. Çim kökleri doğal bir seyir halinde oluşurken adventif köklerin oluşması için bazı koşulların bir araya gelmesi gerekmektedir. Adventif köklerin oluşumu genellikle çoğaltma amacıyla kullanılan ve çelik adı verilen çeşitli bitki parçalarının hazırlanmasıyla başlamaktadır. Genellikle göv­de çeliklerinde adventif kökler meristematik doku özelliğinde olan üretken doku kambiyumu ile sekonder floemdeki hücrelerden oluşmaktadır. Bu hücreler za­manla büyümenin ilerlemesi sonucu kök görünümünü alırlar. Bazı bitkilerde ise gövde ve sürgünlerde kök taslakları büyüme ve gelişme sırasında doğal bir süreç olarak oluşur ancak köklenme için uygun çevre koşulları olmadığı için durgun halde kalırlar. Bu özelliğe sahip bitkilerden örneğin ayvadan oluşturulan çelik­lerde doğal olarak kök taslakları olduğundan köklenme koşullarının sağlanma­sı sonucu köklenme kolaylıkla gerçekleşmektedir. Bazı bitkilerde ise, hazırlanan çelikler kölenme için ideal koşullara konulduklarında çeliklerin dip kısımların­da kesim yapılmasının da etkisiyle hızlı bir hücre bölünmesi dolayısıyla kallus adı verilen düzensiz hücre yığınları oluşur. Köklenmenin oluşumuna neden olan kambiyum ve floem dokularından kallus oluşumu da gerçekleştiği için kökler bu kallus dokularından oluşabildiği gibi eş zamanlı olarak da oluşabilmektedir.


#123

SORU:

Geotropizm (yere yönelim) açısı nedir?


CEVAP:

Geotropizm (yere yönelim) açısı, köklerin toprak içerisinde ilerlerken düşeyle yaptığı açıyı ifade etmektedir.


#124

SORU:

Oksin nedir?


CEVAP:

Oksin, bitkilerin büyüme uçlarında (sürgün ucunda ve kök ucunda) yoğun olarak sentezlenen ve köklenmede önemli rol oynayan büyümeyi teşvik edici bir hormondur.


#125

SORU:

Köklenme için önemli olan faktörler nelerdir?


CEVAP:

Köklenme için çevresel faktörlerden köklenme ortamı ile sıcaklık ve nem birinci dereceden önem taşımaktadır. Köklenme ortamı olarak çoğunlukla nem tutma kapasitesi yüksek olan kum, perlit ve vermikulit ile bunların karışımları kullanı­labilmektedir. Köklenmede aktif büyümenin esasını oluşturan 20°C civarındaki sıcaklıklar teşvik edici olmaktadır. Yüksek ve düşük sıcaklıklar köklenmeyi engel­leyici etkiye sahip olabilmektedir. Köklenme ortamının nemli olması ve bitkilerin susuzluk çekmemeleri köklenmenin hızlı bir şekilde oluşmasına ve oluşan kökle­rin gelişmesine neden olmaktadır. Köklenmede bünyesel faktörlerin başında ise oksinler gelmektedir. Oksinlerden özellikle indol bütrik asit (IBA), indol asetik asit (IAA) ve naftalen asetik asit (NAA) köklenmeyi teşvik edici özelliğe sahiptir. Köklenmesi zor olan bitki türlerinde köklenmeyi teşvik etmek amacıyla bu hor­monların dışsal uygulamaları söz konusu olmaktadır.


#126

SORU:

Bahçe bitkilerinde çiçeklenme neyin göstergesidir?


CEVAP:

Bahçe bitkilerinde çiçeklenme, generatif büyümeye geçişin en önemli göstergesi olduğu için bu dönemde vegetatif büyümenin yavaşladığı öte yandan generatif bü­yüme ile ilgili gelişmelerin hızlandığı gözlenmektedir.


#127

SORU:

Apikal meristem nedir?


CEVAP:

Apikal meristem, sürgün ucunda bulunan ve hızlı bölünme yeteneğine sahip olan dokudur.


#128

SORU:

Budama nedir?


CEVAP:

Budama, herhangi bir bitki organının kesilerek veya koparılarak bitkiden uzaklaştırılması işlemidir.


#129

SORU:

Boğma işlemi nedir?


CEVAP:

Boğma, gövdeyi saracak uzunlukta ve üç parmak kadar genişlikte kesilen çinko şeritin ağacın gövdesine sıkıca sarılarak, üstten kalınca bir telle bağlanarak sıkıştırılması işlemidir.


#130

SORU:

Bilezik alma işlemi nedir?


CEVAP:

Bilezik alma, gövdenin kabuğundan bilezik şeklinde 3-5 mm genişliğinde bir halka kesilip çıkarılması işlemidir.


#131

SORU:

Çiçeklenmeye etki eden faktörler nelerdir?


CEVAP:

Bitkilerin otsu veya odunsu yapıda olmasının yanı sıra tek yıllık veya çok yıllık oluşlarına göre çiçeklenme dö­nemleri farklılık göstermektedir. Bununla bağlantılı olarak bitkilerin çiçeklenmele­ri için gerekli koşullar da çeşitlilik göstermektedir. Genel olarak çiçeklenmede bit­kinin bünyesinde sentezlenen hormonlar ve hücresel moleküllerin yanı sıra dışsal faktörlerin etkileri söz konusudur. Bahçe bitkilerinin çoğunluğunda öncelikle çiçek tomurcuğu oluşumunun gerçekleştiği ve bunu takiben belirli şartların oluşmasıyla çiçeklenmenin meydana geldiği görülmektedir. Özellikle ılıman iklim meyve tür­lerinde çiçeklenmenin gerçekleşmesi için önce düşük sonrasında ise yüksek sıcak­lıklara ihtiyaç vardır. Düşük sıcaklıklar süresince soğuklama ihtiyacını karşılayan tomurcuklar, sonrasında yüksek hava sıcaklıklarının etkisiyle dinlenmeden çıkarak çiçeklenirler. Benzer şekilde bazı kışlık sebzelerin de çiçeklenebilmeleri için tohum veya fide döneminde vernalizasyon dediğimiz önce düşük daha sonra yüksek sı­caklıklara ihtiyaçları olduğu bilinmektedir. Bazı bahçe bitkilerinde ise çiçek to­murcuğu oluşumunundan farklı olarak vegetatif büyüme devam ederken büyüme ucunun farklılaşarak çiçeklenme başlangıcını oluşturduğu görülmektedir. Soğan, pırasa, lahana, marul, enginar gibi sebzelerde görülen bu durumda yine bünyesel anlamda hormonlar ile çevresel faktörlerden özellikle fotoperiyod (gün uzunluğu) oldukça etkilidir. Bu tip bitkilerde özellikle apikal meristemin değişime uğrama­sını takiben çiçek sapı oluşumu ve çiçeklenmenin meydana gelmesi uzun gün ko­şullarında teşvik edilmektedir. Işığın yanısıra sulama, gübreleme, bitkilerde karbon asimilasyonunu arttıran ve azaltan terbiye şekli, budama, anaç kullanımı, boğma, bilezik alma, seyreltme vb. tüm kültürel uygulamalar kollektif bir şekilde çiçek to­murcuğu oluşumu ve çiçeklenme üzerine doğrudan yada dolaylı etkiye sahiptir.


#132

SORU:

Meyve verimi ve ürün kalitesini etkileyen faktörler nelerdir?


CEVAP:

Normal şartlar altında bitkilerde çiçeklenmeyi takiben tozlanma ve döllenme gerçekleşmektedir. Sağlıklı bir tozlanma ve döllenmeden sonra ise meyve tutumu görülmektedir. Özellikle tozlanma ve döllenme sürecinin sorunsuz gerçekleşmesi meyve verimi ile ürün kalitesini doğrudan etkilemektedir.


#133

SORU:

Bahçe bitkilerinde meyve tutum oranı neye göre değişiklik göstermektedir?


CEVAP:

Bahçe bitkilerinde açılan çiçeklerin hepsinin meyve bağlaması çok zordur. Ya­pılan araştırmalar, iyi döllenme ve bakım koşullarında bile çiçeklerin ve mey­velerin bir kısmının döküldüğünü göstermiştir. Meyve tutum oranı, tür, çeşit ve koşullara göre değişiklik göstermektedir.


#134

SORU:

Nisbi nem nedir?


CEVAP:

Nisbi nem, havanın herhangi bir sıcaklıkta, tuttuğu su buharının o sıcaklıkta tutabileceği en yüksek su buharı miktarına oranıdır.


#135

SORU:

Bahçe bitkilerinde görülen çiçek ve meyve dökümlerinin çevresel nedenleri nelerdir?


CEVAP:

Çevre koşullarına bağlı nedenler (İklim, toprak, kültürel uygulamalar): Bir yörede ekonomik anlamda başarılı bir yetiştiricilik yapabilmek için ik­lim koşullarının uygun olması gerekir. İklim şartlarındaki değişiklikler so­nucu meydana gelen sis, şiddetli rüzgarlar, yüksek hava nisbi nemi düşük sıcaklık, don, dolu ve yüksek sıcaklık gibi iklim faktörleri dökümlere neden olurlar. Çiçeklenme zamanında meydana gelen sis tozlanmayı ve döllen­meyi önlemektedir. Böylece meyve tutumu büyük ölçüde azalır. Bu durum sert kabuklu meyve türlerinde meyvelerin içlerinin boş kalmasına neden olurlar. Meyvelerin büyüme döneminde meydana gelen sisler ise şiddetli meyve dökümlerine neden olurlar. Döllenme zamanında esen kuru rüz­garlar, nisbi nemi düşürerek, dişicik tepelerini kuruttukları için çiçek toz­ları burada çimlenemezler. Nisbi nemdeki azalma haziran ayında meydana gelirse, küçük meyve dökümünü arttırır. Olgunlaşma döneminde meydana gelen şiddetli rüzgarlar ise büyük meyve dökümlerine neden olurlar. Di­ğer taraftan özellikle çiçeklenme dönemindeki 10 °C’nin altındaki düşük sıcaklıklar meyve ve sebzelerde meyve tutumunu olumsuz etkilemektedir. Bu sıcaklıklarda çiçek tozlarının gelişememesi veya çimlenme yeteneğinde olmaması, dişicik tepesinin çiçek tozlarını kabul etmemesi gibi nedenler meyve tutumunu engellemektedir. Badem, kayısı, erik ve şeftali gibi erken çiçeklenen meyve türlerinde ilkbaharda ağaçlar uyanmaya ve çiçeklenme­ye başladıkları dönemde meydana gelen donlar, ağaçtaki ürün miktarını belirleyen en önemli faktörlerden biridir. Bu türlerde meydana gelen geç donlar, açılmış çiçeklerin ve hatta küçük meyvelerin donmasına ve dökül­mesine neden olmaktadır. Diğer taraftan, meyvelerde hasat öncesine rast­layan donlarda dökümlere neden olmaktadır. Donlar kadar çiçeklenme ve meyve oluşum döneminde meydana gelen dolular da, çiçek ve meyve dökümlerine neden olmaktadırlar. Çiçeklenme ve döllenme zamanındaki yüksek sıcaklıklar meyve tutumunu olumsuz yönde etkilemektedir. Uzun ve serin geçen bir ilkbahardan sonra birdenbire bastıran yaz sıcakları mey­ve ağaçlarında şiddetli meyve dökümlerine neden olur.

Toprak sıcaklığı ve toprak neminin yetersiz olduğu durumlarda tomur­cuklar iyi gelişememekte, anormal yapıda oluşan çiçek tomurcukları ertesi sene açıldıklarında dökülmektedir.

Kültürel uygulamalardan toprak işleme, sulama, gübreleme, budama, boğma ve bilezik alma, kullanılan anaçlar v.b. diğer uygulamalar dökümleri etkilemekte­dir. Toprak işlemesi, kök gelişimi ve toprak neminin muhafazası açısından önem­lidir. Bitki-su düzeni, dökümlerde önemli rol oynamaktadır. Kuraklık periyotla­rında sulama yapılmadığında meyveler kurur, dökümler ve silkmeler meydana gelir. Aşırı sulamada meyve dökümünü teşvik eder. Fazla su fizyolojik dengeyi generatif gelişme aleyhine bozduğu için dökümler meydana gelmektedir. Dö­kümler üzerine etkili olan kültürel uygulamalardan bir diğeri de budamadır. Bu­dama ile ağaç fizyolojik dengede tutulur. Budama yapılmayan ağaçlarda sürgün ve yaprak teşekkülünün azalması dökümlere neden olur. Şiddetli bir budama ise vegetatif gelişmeyi arttıracağı için dökümler meydana gelir. Meyve ağaçlarında kullanılan anaçlar sürgün gelişmesini teşvik ederek veya azaltarak dökümde do­laylı olarak etkili olurlar.


#136

SORU:

Fizyolojik denge ne anlama gelmektedir?


CEVAP:

Fizyolojik denge, bitkide vegetatif gelişme ile generatif gelişmenin dengede olması durumudur.


#137

SORU:

Bahçe bitkilerinde görülen çiçek ve meyve dökümlerinin döllenme noksanlığına bağlı sebepleri nelerdir?


CEVAP:

Çiçek ve meyve dökümleri bir­birini takip eden dalgalar halindedir. Yapılan araştırmalar döllenme nok­sanlığından ileri gelen dökümlerin özellikle küçük meyve dökümlerinde etkili olduğunu göstermiştir. Diğer taraftan döllenme noksanlığı haziran dökümünde de etkili olabilmektedir. Çiçeklenme ve döllenmeyi etkileyen çeşitli çevre şartları, genetik ve fizyolojik faktörler çiçek tozlarının çimlene­memesi ve döllenmenin gerçekleşmemesine neden olmaktadır. Çiçeklen­meyi ve döllenmeyi etkileyen çevre şartları bir önceki madde de ayrıntılı olarak açıklanmıştı. 4. Ünitede de bahsedildiği gibi besleme ve diğer bakım işlemlerinin düzenli olarak yapılmadığı bitkilerde fizyolojik kısırlık meyda­na gelmektedir. Kısırlık ve uyuşmazlık durumlarında gerekli önlemler alın­mazsa açılan çiçekler döllenemeyeceğinden dökülür. Tozlanması böcekler ile olan çeşitlerde, çevrede yeterli miktarda böcek, arı vs. bulunmadığında döllenme engellenerek çiçek dökümleri meydana gelir.


#138

SORU:

Bahçe bitkilerinde görülen çiçek ve meyve dökümlerinin fizyolojik kökenli sebepleri nelerdir?


CEVAP:

Döllenmeyi takip eden periyotta meyvede tohum oluşumu hızlı oldu­ğu için özellikle azot ve fosfora ihtiyaç duyulmaktadır. Mineral maddeler gibi su ve karbonhidratlarda yeterince bulunmadığı zaman dökümler art­maktadır. Örneğin yaz başlarında meyvelerde et kısmı hızla geliştiğinden bu zamanda ağaçlar çok miktarda karbonhidrat veya suya ihtiyaç gösterir­ler.Azot yönünden zayıf bulunan ağaçlarda Haziran dökümü daha şiddetli olmaktadır. Azot sürgün büyüme hızını etkilemek suretiyle de dökümlerde etkili olmaktadır. Büyüme hızının yavaş olduğu durumlarda meyvelerde daha çok besin maddesi sağlanabildiği için, sürgünler meyve tutum ve bü­yümesine yardımcı olmakta, hızlı büyüyen sürgünler ise dökümleri arttır­maktadır. Aşırı bor noksanlığı da, sürgün büyümesini engelleyerek, çiçek­lerin döllenme sonunda büyük miktarlarda dökülmelerine neden olurlar. Bitkilerde büyüme ve gelişme olaylarında teşvik edici veya engelleyici et­kileri olan hormonların döllenme olayında da önemli rol oynadığı bildi­rilmektedir. Çiçek tozları oksin ve gibberellinleri de içermektedir. Genç meyvelerin çoğunun dökümünde muhtemelen endospermin zayıf kalma­sının rolü bulunmaktadır. Çünkü endosperm hem embriyonun gelişme­sinde etkili hem de dökümü önleyici oksin gibi hormonların da kaynağı­dır. Haziran dökümlerinin tohumlarda üretilen oksin düzeyleriyle yakın ilgisi bulunmaktadır. Embriyonun endosperm aleyhine hızlı bir büyümeye girdiği dönemde oksinin azalıp Haziran dökümünün başladığı, embriyo gelişiminin tamamlanmasından sonra ise oksin düzeyinin tekrar yükselip dökümün sona erdiği saptanmıştır. Hasat öncesi meydana gelen dökümle­rin nedeni olarak dökümü önleyici hormonların eksikliği ve olgunlaşmakta olan meyvelerin oluşturduğu etilen gösterilmektedir.


#139

SORU:

Meyve ağaçlarında görülen çiçek ve meyve dökümleri kaç grupta ele alınır?


CEVAP:

Meyve ağaçlarında görülen çiçek ve meyve dökümlerini 4 grupta toplamak mümkündür:

  1. Çiçek Dökümü: Çiçeklenmeden hemen sonra meydana gelmektedir. Dişi organı kusurlu olan çiçekler dökülmektedir. Bu döküm çiçeklenmeden sonra ortalama iki hafta sürer.
  2. Küçük Meyve Dökümü: Birinci dökümden 15-20 gün sonra meydana gel­mektedir. Dişi organ tamamen normal yapıdadır. Dökülen küçük meyve­lerde döllenmenin olmadığı tespit edilmiştir. Dökülen çiçeklerde tozlanma olmasına rağmen, polen tüpü gelişmesi engellendiği için döllenme ger­çekleşmemektedir. Bu dönemde dökülen çiçekler normal görünüşlü olup, meyveler birinci döküme göre daha iri bir safhadadırlar, bazen de taç ve çanak yapraklarının ve dişicik borusunun kuruyup düştüğü görülür.
  3. Haziran Dökümü: İkinci dökümden yaklaşık 1 ay sonra meyveler iri fın­dık büyüklüğünü aldığı zaman meydana gelir. Haziran dökümü, ağaç üze­rindeki meyve miktarını ayarlayıcı bir etki yapar. Bu döküm aynı zamanda ağaçlarda seyreltme etkisi yapmaktadır. Haziran dökümünün önemli ne­denleri; meyveler arasındaki besin maddeleri bakımından rekabet, döllen­miş tohum sayısı bakımından farklılık, tohum kalitesi ve hormon düzeyle­ridir. Bu dökümde ikinci dökümden farklı olarak meyveler daha iri olup, ikinci dökümde tohumlar bozulup dağılmasına karşılık, bu dökümde do­kular gelişmemektedir.
  4. Hasat Önü Dökümü: Meyvelerin olgunlaşma periyodunun sonunda tam olgunlaşmadan hemen önce meydana gelen dökümlerdir.

#140

SORU:

Bahçe bitkilerinde gençlik neyi ifade etmektedir?


CEVAP:

Gençlik,  bitkinin ilk çiçek taslaklarının görüldüğü zamana kadar geçen dönemi ifade etmektedir. Her bitkide, su alan tohum çimlenmeye başlar ve vegetatif büyüme döne­mine girer; bu sırada bitki tamamen gençlik özellikleri gösterir. Bundan sonra bitkiler çiçeklenme ile başlayan reprodüktif evreye geçerler, olgunluk dönemi de denilen bu evrede gençliğe özgü olan bazı yapısal özellikler de değişime uğrar. Yani; gençlik, fiziksel anlamda büyümeyi ifade eder. Bu dönemde hızlı olan veje­tatif büyüme ve gelişme, çiçeklenme olgunluğuna gelinmesiyle yavaşlar. Olgunluk ve yaşlanma ise biyokimyasal anlamda değişimleri içerir. Uygun koşullar altında gelişen bir bitkinin ilk çiçek taslaklarının görüldüğü zamana kadar geçen döne­mi gençlik olarak isimlendirilmektedir. Bitkinin gençlik döneminden çıkabilme­si için belirli bir gelişme dönemini tamamlamış olması gerekir. Gençlik kısırlığı, bitkilerin çiçek oluşturmadığı fizyolojik dönemi ifade etmektedir. Gençlik kısırlık dönemini çiçeklenmenin başladığı, fakat tam kapasiteye ulaşmadığı bir geçiş dö­nemi izlemektedir.


#141

SORU:

Bahçe bitkilerinde olgunluk neyi ifade etmektedir?


CEVAP:

Olgunluk, yeterli büyüme oranı ve çiçeklenme kapasitesine ulaşılması ve morfolojik yapının kademeli olarak değişimini ifade eder. Bitkinin olgunlaşması; bitki­nin fizyolojik dengeye ulaşması, ürün vermesi veya sağlam vegetatif gelişme gibi bazı verilerle anlaşılır. Ürünün olgunlaşması ise; bünyelerindeki bazı maddelerin yeme lezzetine ulaşmasını gerektirir ve her bahçe bitkisinde ayrı bir özellik taşır. Bu konu ile ilgili ayrıntılı bilgi Ünite 8’de verilmektedir. Olgunluk dönemine ge­çildiğinde genç yaprak formu ve çiçeklenme kapasitesi gibi bazı özellikler sabit kalırken büyümenin durması, apikal dominansinin azalması gibi bazı özellikler değişime daha yatkındır.


#142

SORU:

Bahçe bitkilerinde yaşlanma neyi ifade etmektedir?


CEVAP:

Gençlik safhasını izleyen belli bir olgunluk döneminin sonunda ise, organizma­nın belli bir yaşlanma safhasına girdiği görülür. Yaşlanma (senesens) bitkilerde yaşın ilerlemesiyle birlikte yıpranma olaylarını ifade eder. Yaşlanma, genel olarak bir organizmanın yaşamında metabolik aktivitelerin azaldığı ve bitkinin fizyo­lojisinde ölüm öncesi görülen belli tipik değişikliklerin ortaya çıktığı bir yaşam kademesi olarak tanımlanır. Yaşlanma, bizzat bitkinin kendi genetik programı tarafından denetlenen, normal ve enerjiye bağlı bir gelişim sürecidir.


#143

SORU:

Bitkilerde yaşlanma hangi şekillerde gerçekleşir?


CEVAP:

Yaşlanma tek ve iki yıllık bitkilerde genellikle aniden olmaktadır. Buna karşılık çok yıllık bahçe bitkilerinde ise yaşlanma kademeli olarak meydana gelmektedir. Yaşlanma bitkilerde kısmen veya tamamen olmaktadır. Kısmen meydana gelen yaşlanmada yapraklar, meyve ve çiçek gibi bitki organlarının bozulması ve ölümü söz konu­sudur. Tam yaşlanmada ise tohum hariç tüm bitkinin yaşlanması ve ölümünden bahsedilir.


#144

SORU:

Karotenoid nedir?


CEVAP:

Karotenoid, bitkilerde ve bazı diğer fotosentetik mikroorganizmalarda bulunan pigment.


#145

SORU:

Amid nedir?


CEVAP:

Amid/Peptit, lineer amino asit polimerleridir.


#146

SORU:

Yaşlanmada bitkide görülen değişiklikler nelerdir?


CEVAP:

Senesenste (Yaşlanmada) metabolik aktiviteler ve bitkinin fizyolojisinde ölüm öncesi görülen belli tipik değişiklikler ortaya çıkar. Birçok bahçe bitkisinin yapraklarının sonbaharda karbon asimilasyonunun durması veya bozulması sonucu sararma­ları bir yaşlanma olayıdır. Yapraklar genetik olarak ölmek için programlanmış­tır ve yaşlanmaları çevresel sinyallerle başlatılabilir. Yaşlanmanın ilk belirtileri; fotosentez gücünün azalması, klorofil parçalanması, karotenoidlerin oluşması, hücre zarlarının kademeli olarak parçalanması, lipidlerin hücrede yoğunlaşmaya başlaması, protein kapsamının kademeli olarak azalması, proteinlerin amino asit ve amidlere dönüşmesi olarak gözlenmiştir. Yaşlanmanın fizyolojik açıklamasın­da ileri sürülen en önemli görüş, “bitkiden çiçek ve meyvelerin koparılmasıyla yaşlanmanın yavaşladığı ve gerilediği” gözlemine dayandırılmaktadır. Buna göre, bitkide çiçek ve meyve oluşumuyla, depo ve gıda maddelerinin bu yeni yapılarda fazla tüketilmesi sonucu tüm bitkide beliren açlık, yaşlanmaya neden olmaktadır.


#147

SORU:

Periyodisite nedir?


CEVAP:

Bazı meyve tür ve çeşitlerinin bir yıl verimli olup, ertesi yıl hiç meyve vermeme­si veya çok az meyve vermesi olayına periyodisite veya alternans denir. Bir yıl çok ürün verip ertesi yıl hiç meyve vermemesine mutlak periyodisite, az meyve vermesine de kısmi periyodisite denilmektedir.


#148

SORU:

Periyodisitenin sebepleri nelerdir?


CEVAP:

Periyodisite birçok meyve tür ve çeşidinde görülen bir olay olmasına rağmen periyodisitenin şiddeti familya, cins, tür ve çeşit bazında önemli değişiklikler göstermektedir. Antepfıstığı, fındık ve zeytin mutlak periyodisite gösteren türlerdir. Önemli bir fizyolojik sorun olan pe­riyodisite çeşidin genetik ve fizyolojik özelliğine bağlı olmakla birlikte, uygulanan kültürel işlemlere, iklim ve toprak koşullarına bağlı olarak da değişir. Bu olay esas olarak ağacın verimli yılında çiçek tomurcuğu oluşumunun çeşitli nedenlerle engellenmesinden kaynaklanmaktadır. Periyodisitenin nedenleri konusunda çeşitli görüşler öne sürülmektedir. Bunlardan biri verimli yılda ağacın beslenme duru­mu ve karbonhidrat/azot dengesidir. Bu görüşe göre, verimli yılda ürünün çok olması nedeni ile çiçek tomurcukları beslenme yetersizliğine bağlı olarak oluşa­mamaktadır. Verimli yılda (var dönemde) bitkinin aşırı derecede karbonhidrat tüketimi yok döneminde ürün miktarının düşmesine ve üründe yıllara göre dal­galanmaya neden olmaktadır. Bu konuda ileri sürülen diğer bir görüş ise, gelişen embriyonun çiçek tomurcuğu oluşumunu engelleyen hormonlar üretmesidir. Bu engelleyici hormonun ise gibberellik asit olduğu bildirilmektedir. Özellikle genç tohumlarda sentezlenen gibberellinler birçok bitkide çiçeklenme başlangıcını en­gelleyen hormon olarak kabul edilmektedir. Zeytinde yapılan çalışmalar ise yan tomurcuklarda bulunan gibberellik asitin çiçeklenmeyi teşvik ederek periyodis­teyi etkilediğini göstermiştir. Diğer taraftan elma meyvelerinde bulunan IAA’in ve antepfıstığı yaprak ve çekirdeklerinde bulunan ABA’nın ertesi yılki çiçek gözü oluşumunu etkilediği belirlenmiştir.


#149

SORU:

Periyodisiteyi en çok etkileyen iklim faktörü nedir?


CEVAP:

Periyodisiteyi etkileyen en önemli iklim faktörü ise sıcaklıktır. Ağaçların büyü­me ve gelişme dönemleri boyunca oluşacak ekstrem sıcaklıklar fizyolojik dengeyi bozmaktadır. Soğuklama ihtiyacının karşılanamaması da, istenilen miktarda çi­çek oluşumunu engelleyerek periyodisitenin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.


#150

SORU:

Meyve yetiştiriciliğinde periyodisitenin istenmeme sebepleri nelerdir?


CEVAP:

Periyodisite meyve yetiştiriciliğinde istenmeyen bir fizyolojik olaydır. Periyo­disite gösteren bir ağaç çok fazla meyve yükü taşır ve bütün enerjisini bu mey­veleri olgunlaştırmaya harcamaktadır. Kış dinlenme dönemi için yeterince besin maddesi depolayamayan ve daha geç dinlenmeye giren ağaç kış soğuklarından olumsuz etkilenmektedir. Ayrıca üretici her yıl düzenli gelir sağlayamadığı gibi tüketici de yok yılında yüksek fiyatlarla, var yılında ise düşük kaliteli ürün satın almak zorunda kalmaktadır.


#151

SORU:

Periyodisiteyi engellemek için ne tür tedbirler alınabilir?


CEVAP:

Periyodisiteyi önlemek amacıyla alınabilecek bir dizi önlemler vardır. Bunlar:

  • Periyodisite gösteren tür ve çeşitlerden kaçınmak: Bu her zaman müm­kün olmayabilir. Bu durumda sulama, gübreleme, hastalık ve zararlılarla mücadele gibi uygun kültürel uygulamalarla ağaçların fizyolojik dengede tutulması sağlanır.
  • Bodur anaç kullanmak: Periyodisite gösteren tür ve çeşitlerde bodur anaç kullanımı düzenli verim elde edilmesini sağlamaktadır.
  • Gübreleme: Besin maddeleri rekabeti, periyodisiteyi etkileyen en önemli faktörlerdendir. Bu nedenle ağacın ihtyacı olan dengeli bir gübreleme prog­ramı uygulamak önemlidir.
  • Sulama: Zeytinde çiçeklenme, çekirdek oluşumu ve meyve gelişimi sıra­sında yapılan sulamalar, gelecek yılki çiçek tomurcuğu oluşumunu olumlu yönde etkileyerek, periyodisteyi önlemektedir.
  • Seyreltme: Periyodisite etkisini azaltan uygulamalardan biri var döneminde çiçek ve meyve seyreltmesi yapmaktır. Çiçek seyreltmesi için en fazla kullanı­lan kimyasal madde NAA’dır. Meyve seyreltmesi ise genellikle elle yapılır.
  • Budama: Periyodisite eğilimine bağlı olarak uygun bir budamanın ya­pılması gerekmektedir. Zeytinde bol ürün öncesi yapılan budamanın bir kısım ürünün atılmasını sağlayarak sürgün yapma olanaklarını arttırdığı bilinmektedir.
  • Bilezik alma: Yok dönemindeki ağaçlara uygulanması periyodisitenin etki­sini azaltabilmektedir.
  • Meyve tutumunun yüksek olmasını önlemek: Pratik açıdan oldukça zor bir uygulamadır.
  • Yaprak yüzeyinin korunması: Sağlıklı bir yaprak yüzeyi düzenli bir verim için gereklidir.
  • Büyümeyi düzenleyici kimyasal madde uygulamaları: Verim yılında ağaçlara püskürtülen SADH, TIBA gibi bazı kimyasallar aynı yıl içinde çi­çek tomurcuğu oluşumunu uyarabilmektedirler. Zeytinde ise özellikle çe­kirdekler sertleşmeye başladığı dönemde GA3 uygulamaları, periyodisite ve meyve kalitesi üzerine olumlu etkiler yapmaktadır.
  • Hasat yöntemi: Zeytinde meyvelerin elle toplanmayıp sırıkla çırpılarak ha­sat edilmesi, meyve dallarında zararlanmalara neden olarak gelecek yılın ürününü olumsuz yönde etkilemektedir. Bu nedenle dallara zarar verme­yecek en uygun hasat yönteminin kullanılması gereklidir.

#152

SORU:

Rejenerasyon nedir?


CEVAP:

Eriş (2003) rejenerasyonun; bitkinin zedelenmiş kısımlarının yenilenmesi, bu kısımlarda yeni organların veya organizmaların yapılmasını, farklılaşmış ve dinlenme dönemine geçmiş olan hücrelerin yeniden bölünerek çoğalabilme yeteneğini kazanması olaylarının tümünü kapsadığını bildirmiştir. Bitkilerin rejenerasyon yetenekleri türlere göre hatta bitkinin organları arasında bile farklılıklar göstermektedir. Bahçe bitkileri yetiştiriciliğinde çeşitli aşamalarda rejenerasyon yeteneğinin pratik olarak çok önemi vardır. Örneğin, budama, terbiye, hastalık ve zararlılarla bulaşmış bitki kısımlarının kesilip atılması, çelikle, aşı ile ve doku kültürü ile çoğaltım gibi uygulamaların hepsinde organizmanın rejenerasyon yeteneğinden faydalanılmaktadır.